Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Komünizm neydi, değildi?


Feamer

Öne çıkan mesajlar

emanet said:



hayır yüzyüze yapsak şu tartışmayı yerin dibine sokarım ikinizi de


yavaş sok saçın başın dağılmasın. dünyadaki en cahil insan tartıştığı insanları cehaletle suçlayıp ben çok şey biliyorum ooolum havasında gezenlerdir her zaman için. senin de maşallahın var. kim böyle gaza getirmiş seni bilmiyorum da muhtemelen senin gibi düşünen insanların bile güleceği düşünceleri savunuyorsun sonra bıdı bıdı yapıyorsun.

kaynaklar sınırlı değil diyen adamsın sonuçta.

neyse selametle.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ayrıca hala insanın duygularını ve isteklerini hiç ama hiç umursamıyorsunuz. zaten en büyük çuvallaması da bu oluyor komunizmin.

insanlar sadece lafta eşitlik isterler, gerçekte davranışları taaa çocukluktan itibaren eşitsizlik üzerinedir ve onu besler.

daha 5 yaşındaki çocuk bile kulağı kepçe diye aşağılanır. yakışıklı erkekler ve güzel kızlar hiç bir şey yapmasalar bile zengin olurlar bir şekilde (aptal değillerse), sadece zengin olmazlar her zaman için gözde ve önde olurlar. zeki insanlar her zaman için daha az zeki insanları sırtlarına yük olarak görür.

kimisi zevk için önüne gelen hayvanı öldürür, kimisi 32234 tane kediyi besler korur. tek bir çeşit insan yok dünyada. 7 milyarsa nüfus 7 milyar farklı insan, 7 milyar farklı istek, arzu var.

babasından kalan tarlalardan yol kenarındakini kardeşi aldı diye kardeşini öldüren bir varlıktan bahsediyoruz. komunizm bunların hiç birisini çözmüyor. hiç bir şekilde insanları mutlu etmiyor.

sade işte ütopik kafalarda devam ediyor. veya karşısındaki adamı hiç bir şey bilmeyen cahil kabul edip senle yüz yüze karşılaşsak yerin dibine sokarım diyen tipler savunuyor.

solcu olacaksanız sosyal demokrat olun. insanlığa bir faydanız olsun.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

İlk önce ahmedinejad hiç çocuk yetiştirmediğin gün gibi orta da,gözlemlediğin şeyler çocuğun çevreden edinimleri. Zenginlik öğrenilen bir durum. Aynı şekilde lider olma durumu da. Yani sen oğlunu/kızını en başından süpersin,muhteşemsin,prensesim,paşam diye seversen o çocuk herhalde ya kendini prenses gibi hisseder ya da padişah gibi hisseder.

Ben çocuk esirgeme de çok zaman geçirdim,çocukluğumun bir bölümü de orada geçti ve çocuklar edindiklerini alıyor,kimi paylaşımcı olurken kimi bencilliğin dibine vuruyor ve bu durumlar çocuğun yetiştirilme tarzını gösteriyor. Sana göre ekmeğini bölerek,paylaşarak yiyen bir adamın mutlu olması imkansız öyle mi ?

İnsanoğlunun herşeyi paylaşım üzerine halbuki bilgi paylaşıyoruz,sohbeti tek başımıza değil karşılıklı yapıyoruz,kahvehanelerde beraber oynuyoruz,eşit kuralların olduğu oyunlardan zevk alıyoruz. sıra beklerken torpilli birinin öne girmesinden hepimiz rahatsız oluyoruz ama insan zengin olmak istiyor,kral olmak istiyor,tarla yüzünden kardeşini öldürüyor öyle mi ? Sen bir tarla için kardeşini öldürür müsün ?

herşey insanı nasıl yetiştirdiğine bakar. Bencil yetiştirirsen bencil olur bencillikten mutlu olur ama paylaşımcı bir birey yetiştirirsen paylaşımdan mutlu olur.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bone said:

ahmedinejad said:

ayrıca hala insanın duygularını ve isteklerini hiç ama hiç umursamıyorsunuz. zaten en büyük çuvallaması da bu oluyor komunizmin.


liberalizm (ya da neoliberalizm)in de çuvallaması gerekli o zaman


e çuvalladı zaten. liberalizmin tam olarak uygulandığı bir ülke var mı? en liberal dediğin ülkede bile sosyalizmden etkilenerek getirilmiş sosyal haklar var. bir tek çin'de yok şu anda. işçilerin en çok ezildiği ülke çin. işin garip tarafı çin komunist olduğunu iddia ediyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@paparnoz

sadece eğitim yetmez insanları değiştirebilmek için. son derece iyi eğitim almış insanlar arasında da katiller hırsızlar dünyanın içine eden tipler çıkıyor. bir çok şey genetikle alakalı. evet eğitimle bir yere kadar bastırabiliyorsun bu insanın doğasından gelen vahşiliği ama yetmiyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bizde bunu diyoruz işte insanoğlu yeterli koşullarda ve yeterli imkanlarda cinayet işlemiyor. Cinayet demek ki insanın default özelliği değil,eğitimde düzgün koşullarda çok etkili bir duruma tekabül edebiliyor, hiç cinayetin işlenmediği yerler var dünya'da ve orada yaşayan insanlar mutlular.

Hadi diyelim ki öldürmek insanın doğasında var,bunu kısıtladığın zaman mutsuz oluyoruz o zaman hepimiz mutlu olma adına birbirimizi kesecek miyiz ?

Bazı şeyleri karıştırıyorsunuz sovyet despotizmi ile sosyalizmi birbirine karıştırıyorsunuz,mesela küba da hala diktatörlük olmasına rağmen insanlar mutlu,nasıl oluyor bu ? Kaldı ki komünizm de değil diktatör devlet denilen organ yok,birde iyi bir şekilde komünizme geçilebilse durum bambaşka bir hal alacak ama kapitalizmin var olduğu bir dünya da bu sıkıntı yaratıyor,sosyalizme geçiş bile sancılı. Seçimle gelen sosyalistler, ordu darbesi ile indiriliyor.(Salvador Allende örneği) haliyle insanlarda oluşan algı sosyalizmin diktatörlüğe mecbur oluşu komünizm algısının ise başından yanlış oluşudur.Çünkü mevcut sistemlerde seçim ile iş başına gelen sosyalistlere şans tanınmıyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

komunist ülkelerdeki mutluluk mevzusunu victor ile sam'e sormak gerek o konuda bilgim yok.

elbette insanların her şeyi yapmalarına izin vermeyeceğiz. sorun neyi ne kadar yapacaklarına izin vereceğimiz. dasaa demişti yukarda açık fikirli rus kalmamış memlekette her şey kısıtlandı diye.

bu başka fikirlere açık olma mevzusu komunizmde var mı? en azından mülkiyet meselesinde yok. çünkü bir din gibi komunizmin en iyi sistem olduğu kabul edilmiş. liberal sistemler ona göre çok daha esnek ve değişken. o yüzden dünyada çok daha fazla kabul görüyor.


bu şuna benziyor. türkiye'nin %90'ı müslüman olduğunu iddia ediyor. en müslüman parti açık ara saadet partisi. ama gidip daha ılımlı akp'ye oy veriyorlar saadet'e değil. eğer gerçekten islami bir yönetim isteseler saadet %50 ile iktidar olurdu.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Elbette ki var başka fikirlere açık olma mevzusu ancak iç çekişmeler ve siyasi bölünmeler yüzünden,sovyetler gibi ülkelerde buna izin verilmedi. Yani aslında Cumhuriyetin kuruluşu ve izleyen süreçte Türkiye'de neler olduysa,bir benzeri de Çarlık rusyanın yıkılışı ve izleyen süreçte Sovyetlerde oldu. Sistemin dönem koşullarına göre ne kadar ileri olursa olsun tabana bunu anlatamaz isen rejimi yıkmak isteyen muhaliflerde o derece halkı kaşırlar. Aynı şekilde mao zamanında da yüz çiçek kampanyası ile bambaşka bir özgürlük boyutu getirilmesi hedeflendi ama kapitalizm gibi iletişim araçlarının etkin bir şekilde kullanılmaması ve rejim propagandasının yeterli bir şekilde yapılmayışı vesilesi ile olay bambaşka bir boyuta geldi.

Mesela Amerika'da televizyonlarda sıkça rejim eleştiriliyor mu ? Rejim sarsılıyor mu ? Hayır işte Çin'de yüz çiçek projesi de bir nevi bir yıl boyunca televizyonlarda rejimin eleştirilmesi mevzusuna döndü,parti içinde ki muhaliflerde mao'nun sosyalizm anlayışını eleştirmeye başladılar yani bir tarafta çinli liberaller,bir tarafta sağcı çinliler,bir tarafta sosyalistlerin ayrışması derken olayı despotizmle kurtardılar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

paparnoz said:

birde iyi bir şekilde komünizme geçilebilse durum bambaşka bir hal alacak


komünizm bütün destekçilerine soruyorum:

tamam, bütün dünya gönüllü olarak geçti ideal komünizme, ya sonraki nesiller ne olacak, onları ne bekliyor, bunu öngerebiliyormusunuz? yukarıda yazdığım hususlar ışığın da, bu sistemin fikir babaları neler söylemişler?


kusura bakmayın ama bir kaç dünyevi derdinizden rahatça kurtulmak adına öğretilmiş bilgilerle kendinizi tatmin ediyorsunuz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ahmedinejad said:

bu başka fikirlere açık olma mevzusu komunizmde var mı? en azından mülkiyet meselesinde yok. çünkü bir din gibi komunizmin en iyi sistem olduğu kabul edilmiş. liberal sistemler ona göre çok daha esnek ve değişken. o yüzden dünyada çok daha fazla kabul görüyor.

bu tür rejimlerde birey yoktur ki bir de bireysel düşünce ve eylemlere tahammülleri olsun? komün vardır, tek tipleştirme vardır.

yöneticiler senin için her şeyde en iyisini seçtiklerini iddia ederler ve seçimlerinin sorgulanmasından da hoşlanmazlar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sparkcaster said:

"yöneticiler senin için her şeyde en iyisini seçtiklerini iddia ederler ve seçimlerinin sorgulanmasından da hoşlanmazlar."
türkiyede komünizm varmış demek ki haberimiz yokmuş

Tek tipleştirme/insanlara seçim şansı vermeme sadece komünizme özgür bir şey değildir. Totaliter diktatörlüklerin de can simididir.


Komünist olmasa da Türkiye'de de bu tek tipleştirme ve insanlar için en iyisini seçtiğini iddia etme olayı vardı.

İnanır mısın bugün bile bu tek tipleştirmenin kalıntıları var? Anayasamıza göre herkes Türk mesela. Adam senin için dilini, milliyetini bile seçmiş.

Sonra... Kıçına ne giyeceğini bile yasalarla belirlemiş. Onun seçtiğini giymezsen de darağacında sallandırıyor. Höh..


Bir de ileride diktatör olursam ben de 65 kilo ve üzeri kadınların skinny jean giymesini yasaklamayı düşünüyorum.(tu)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Feamer said:

paparnoz said:

birde iyi bir şekilde komünizme geçilebilse durum bambaşka bir hal alacak


komünizm bütün destekçilerine soruyorum:

tamam, bütün dünya gönüllü olarak geçti ideal komünizme, ya sonraki nesiller ne olacak, onları ne bekliyor, bunu öngerebiliyormusunuz? yukarıda yazdığım hususlar ışığın da, bu sistemin fikir babaları neler söylemişler?


kusura bakmayın ama bir kaç dünyevi derdinizden rahatça kurtulmak adına öğretilmiş bilgilerle kendinizi tatmin ediyorsunuz.


şimdi feamer sana olayın en özünü anlatayım,şimdi şirinler köyünü akla getir. Şirinler ne halt ediyor,hep beraber şirinlerin temel gıda maddesi şirin çileğini topluyorlar,su ihtiyacı için baraj inşa ediyorlar,herkes çalışıyor,birisi tembellik hakkını kullanıyor köy ekonomisi dönüyor. Şirin baba da mantar evde oturuyor,güçlü şirin de mantar evde oturuyor ama hepsinin karakterleri,yetenekleri farklı. Birde troçki var oda gözlüklü,gözlüklü hep dışlanıyor,bu da şirinleri yazan adamın öznel eleştirisi tabii. Boşuna komünizm propagandası eleştirisi yapılmadı bu çizgi film için gerçeklik payı var,mevzuyu en temelinden ele alan çocuklara işleyen bir çizgi film. O yüzden ABD'de yasaklandı mesela. Her çocuk şirinleri öyle yada böyle izlemiştir,sende izledin. Az çok fikir sahibisin.

işte o köy yani komün veya etimolojik köken olarak kome yani köy'ün modern denemeleri var

şirinler köyü tadında komün denemesi

Ursula K. Le Guin’in Mülksüzler (The Dispossessed, 1974) kitabını okuduğumda çok etkilenmiş, mülkiyetin, işbölümünün ortadan kalktığı, insani tüm ilişkilerin (kadın-erkek, anne/baba-çocuk) yeniden tanımlandığı yepyeni bir dünyayı tasvir eden bu ütopyanın içinde kaybolmuştum. Seattle’da başlayıp Dünya Sosyal Forumu ile kurumsallık da kazanan küreselleşme karşıtı hareketin ana sloganı: “Başka Bir Dünya Mümkün” idi, işte tam da bu ütopyada, o başka dünyanın tutamakları vardı. Geçtiğimiz haftasonu İtalya’nın Toscana bölgesinde bir komüne misafir oldum, gördüklerimi, komünün işleyişini sizlerle paylaşmak istiyorum.
68 kuşağının, Avrupa’da sessiz bir kültürel devrime sebep olduğu söylenir. Hem Mülksüzler romanı hem de bahsedeceğim komün tecrübesi (ve Avrupa’da halen pek çoğu bulunan onlarcası) bu kültürel ve politik iklimin sonucunda ortaya çıkmışlar. 1979 yılında, 14 genç insan, 11 çocukları ile varlarını yoklarını satarak, birleştirdikleri para ile Siena’nın yakınlarında bir arazi satın alıp, orada başka bir yaşamı kurmaya girişiyorlar.
Komünün ilk gününden beri yürürlükte olan belli başlı prensipleri var. Bunlardan ilki komün içi yaşantıda bir otoritenin/hiyerarşinin yer almaması. Yaşa, komün tecrübesine ya da bir seçime göre iktidar tanımlanmıyor. İkincisi tüm kararların konsensüs ile alınması, ortaklaşmadan karar uygulanmıyor. Üçüncüsü ise, komün içinde hiçbir mülkün birisine ait olmaması, her mülk herkesin ortak mülkiyeti.
Komünde küçücük çocuklar dahil, her bireyin odası mevcut, evli/sevgili çiftlerin de ayrı odaları var, zira ilişkinin bitme olasılığına karşı bireyleri ve komünle ilişkilerini korumak için, bireye de ayrıca yaşam alanı yaratmak için böyle bir karar vermişler.
Komünde yaşayan 18 yetişkinden 10’u dışarıda, sekizi ise komün içinde çalışıyor. Örneğin bizimle ilgilenen Alfredo, 20 yıllık bir öğretmen. Komün içinde çalışan kişilerin belli sorumlulukları var, kimisi hayvanlardan, kimisi de tarım ya da komün içi atölye işlerinden sorumlu. Dışarıda çalışanlar ise belli bir sıra ile tüm bu işlere yardımcı oluyorlar, işbölümünü ortadan kaldırmak için herkesin her işle ilgilenmesi sağlanıyor, temizlik, yemek yapma, süt sağma vb. işler belli bir sıra ile yapılıyor, bunlar belirlenirken de herkes kolektif bir bilinçle hareket ediyor ve kimse kimseye görevini/sorumluluğunu hatırlatmıyor.
Komünün sahip olduğu çiftlik hayvanları et ve süt ihtiyacını karşılıyor, buna ek olarak kendi şaraplarını da kendileri üretiyorlar. Öte yandan, 3.2 hektarlık arazilerinde yaptıkları ekolojik üretimle de komün ekonomisine katkıda bulunuyorlar. Küresel ekolojik köy ağının da üyesi olan komünde (http://www.gen.ecovillage.org/) üretilen ürünler bir aracıya ve süpermarkete satılmadan, doğrudan komüne gelenlere satılıyor. Bal üretimi için arazinin bir kısmında arı yetiştiriyorlar.

Mülk ortak
Peki ama dışarıda çalışanların maaşları ne oluyor? Komünde mülk/para/banka cüzdanı yok, dolayısıyla herkes maaşını komün bütçesine vermekle yükümlü, bu bütçeden her bireye aylık 165 avro cep harçlığı veriliyor. Peki ama yazın tatile gitmek isterse birisi diye sorduğumda, her bireyin 900 avroluk bir tatil bütçesine sahip olduğu ve yılda bir ay tatil yapma izni olduğunu söylüyorlar. Komünün sahip olduğu traktörler, bilgisayarlar, arabalar herkesin ortak mülkü, isteyen kullanabiliyor.
Geçen ay itibarıyla büyük bir yatırım yaparak, güneş enerjisinden elektrik üreten sistemi kurmuşlar, 40 bin avroya malolan sistemin, 10 yıl içinde maliyetini çıkaracağını hesaplamışlar, hem doğayla barışık hem de dışardan bağımsızlaştırıcı bir adım.
Komünde doğup büyüyen çocukların aileleri ile ilişkileri klasik ailelerde olduğu gibi değil. Çocuk, biyolojik annesini, babasını bilmekle birlikte herkes kendisinden sorumlu ve çocuklara dair kararlar (son söz anne/babanın olması kaydıyla) ortaklaşa alınıyor. Tahmin edileceği üzere komünde yaşayan çocuklar, gerçek yaşam içinde zorluk çekiyorlar ama yetişkinler onları sahip oldukları değerleri (paylaşım, sorumluluk, dayanışma) yaymak konusunda cesaretlendiriyor.
Alfredo asıl özeni, ortak yaşam alanlarına gösterdiklerini söyledi, koskocaman bir mutfak, ağaçlarla dolu bahçeleri ve avluları, büyükçe bir müzik ve dans salonları var. Başka başka diyarların danslarını öğreniyorlarmış, ben gittiğimde tahtada “Turchia: Kara Uzum Habbesi” vardı. Balkanlar ve Türkiye danslarına başlamışlar bu dönem.
Bütün bu sohbet ve gezi boyunca kendimi başka bir dünyada hissettim, açan papatyaların, güzel bahar güneşinin ve de komünistlerin tebessümleri ile mülksüz bir dünyada Ursula’nın Anarres’ini hatırladım. Türkiye’nin uzaklarında bir yerde Şeyh Bedreddin’in yüzlerce yıl önce söylediği sözler gerçek olmuş:
‘yarin yanağından gayrı , her yerde, her şeyde, hep beraber’.

EMRAH ALTINDİŞ: Bologna Üni., doktora
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetayV3&ArticleID=930559&Date=17.04.2009&CategoryID=42



Bunun dışında komünizm konusunda sınıfsız toplum,eşit statü,ortak üretim araçları konusunda herkes aynı fikirde ancak uygulanış olarak anlayış olarak farklılıklar var mesela leninizm var, kropotkin gibi anarko-komünizm'i savunanlar var efendime söyleyim,yapısalcı marxizm (Althussser vs.) var vs. girersek bunlara çıkamayız.


kadın - erkek konusunda ayrımcılığın olmadığı,ırk ayrımının olmadığı, sınıf çizgisinin olmadığı bir gelecek nesilden ne bekleyebilirsen onları bekliyoruz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

paparnoz said:


Feamer said:

paparnoz said:

birde iyi bir şekilde komünizme geçilebilse durum bambaşka bir hal alacak


komünizm bütün destekçilerine soruyorum:

tamam, bütün dünya gönüllü olarak geçti ideal komünizme, ya sonraki nesiller ne olacak, onları ne bekliyor, bunu öngerebiliyormusunuz? yukarıda yazdığım hususlar ışığın da, bu sistemin fikir babaları neler söylemişler?


kusura bakmayın ama bir kaç dünyevi derdinizden rahatça kurtulmak adına öğretilmiş bilgilerle kendinizi tatmin ediyorsunuz.


şimdi feamer sana olayın en özünü anlatayım,şimdi şirinler köyünü akla getir. Şirinler ne halt ediyor,hep beraber şirinlerin temel gıda maddesi şirin çileğini topluyorlar,su ihtiyacı için baraj inşa ediyorlar,herkes çalışıyor,birisi tembellik hakkını kullanıyor köy ekonomisi dönüyor. Şirin baba da mantar evde oturuyor,güçlü şirin de mantar evde oturuyor ama hepsinin karakterleri,yetenekleri farklı. Birde troçki var oda gözlüklü,gözlüklü hep dışlanıyor,bu da şirinleri yazan adamın öznel eleştirisi tabii. Boşuna komünizm propagandası eleştirisi yapılmadı bu çizgi film için gerçeklik payı var,mevzuyu en temelinden ele alan çocuklara işleyen bir çizgi film. O yüzden ABD'de yasaklandı mesela. Her çocuk şirinleri öyle yada böyle izlemiştir,sende izledin. Az çok fikir sahibisin.

işte o köy yani komün veya etimolojik köken olarak kome yani köy'ün modern denemeleri var

şirinler köyü tadında komün denemesi

Ursula K. Le Guin’in Mülksüzler (The Dispossessed, 1974) kitabını okuduğumda çok etkilenmiş, mülkiyetin, işbölümünün ortadan kalktığı, insani tüm ilişkilerin (kadın-erkek, anne/baba-çocuk) yeniden tanımlandığı yepyeni bir dünyayı tasvir eden bu ütopyanın içinde kaybolmuştum. Seattle’da başlayıp Dünya Sosyal Forumu ile kurumsallık da kazanan küreselleşme karşıtı hareketin ana sloganı: “Başka Bir Dünya Mümkün” idi, işte tam da bu ütopyada, o başka dünyanın tutamakları vardı. Geçtiğimiz haftasonu İtalya’nın Toscana bölgesinde bir komüne misafir oldum, gördüklerimi, komünün işleyişini sizlerle paylaşmak istiyorum.
68 kuşağının, Avrupa’da sessiz bir kültürel devrime sebep olduğu söylenir. Hem Mülksüzler romanı hem de bahsedeceğim komün tecrübesi (ve Avrupa’da halen pek çoğu bulunan onlarcası) bu kültürel ve politik iklimin sonucunda ortaya çıkmışlar. 1979 yılında, 14 genç insan, 11 çocukları ile varlarını yoklarını satarak, birleştirdikleri para ile Siena’nın yakınlarında bir arazi satın alıp, orada başka bir yaşamı kurmaya girişiyorlar.
Komünün ilk gününden beri yürürlükte olan belli başlı prensipleri var. Bunlardan ilki komün içi yaşantıda bir otoritenin/hiyerarşinin yer almaması. Yaşa, komün tecrübesine ya da bir seçime göre iktidar tanımlanmıyor. İkincisi tüm kararların konsensüs ile alınması, ortaklaşmadan karar uygulanmıyor. Üçüncüsü ise, komün içinde hiçbir mülkün birisine ait olmaması, her mülk herkesin ortak mülkiyeti.
Komünde küçücük çocuklar dahil, her bireyin odası mevcut, evli/sevgili çiftlerin de ayrı odaları var, zira ilişkinin bitme olasılığına karşı bireyleri ve komünle ilişkilerini korumak için, bireye de ayrıca yaşam alanı yaratmak için böyle bir karar vermişler.
Komünde yaşayan 18 yetişkinden 10’u dışarıda, sekizi ise komün içinde çalışıyor. Örneğin bizimle ilgilenen Alfredo, 20 yıllık bir öğretmen. Komün içinde çalışan kişilerin belli sorumlulukları var, kimisi hayvanlardan, kimisi de tarım ya da komün içi atölye işlerinden sorumlu. Dışarıda çalışanlar ise belli bir sıra ile tüm bu işlere yardımcı oluyorlar, işbölümünü ortadan kaldırmak için herkesin her işle ilgilenmesi sağlanıyor, temizlik, yemek yapma, süt sağma vb. işler belli bir sıra ile yapılıyor, bunlar belirlenirken de herkes kolektif bir bilinçle hareket ediyor ve kimse kimseye görevini/sorumluluğunu hatırlatmıyor.
Komünün sahip olduğu çiftlik hayvanları et ve süt ihtiyacını karşılıyor, buna ek olarak kendi şaraplarını da kendileri üretiyorlar. Öte yandan, 3.2 hektarlık arazilerinde yaptıkları ekolojik üretimle de komün ekonomisine katkıda bulunuyorlar. Küresel ekolojik köy ağının da üyesi olan komünde (http://www.gen.ecovillage.org/) üretilen ürünler bir aracıya ve süpermarkete satılmadan, doğrudan komüne gelenlere satılıyor. Bal üretimi için arazinin bir kısmında arı yetiştiriyorlar.

Mülk ortak
Peki ama dışarıda çalışanların maaşları ne oluyor? Komünde mülk/para/banka cüzdanı yok, dolayısıyla herkes maaşını komün bütçesine vermekle yükümlü, bu bütçeden her bireye aylık 165 avro cep harçlığı veriliyor. Peki ama yazın tatile gitmek isterse birisi diye sorduğumda, her bireyin 900 avroluk bir tatil bütçesine sahip olduğu ve yılda bir ay tatil yapma izni olduğunu söylüyorlar. Komünün sahip olduğu traktörler, bilgisayarlar, arabalar herkesin ortak mülkü, isteyen kullanabiliyor.
Geçen ay itibarıyla büyük bir yatırım yaparak, güneş enerjisinden elektrik üreten sistemi kurmuşlar, 40 bin avroya malolan sistemin, 10 yıl içinde maliyetini çıkaracağını hesaplamışlar, hem doğayla barışık hem de dışardan bağımsızlaştırıcı bir adım.
Komünde doğup büyüyen çocukların aileleri ile ilişkileri klasik ailelerde olduğu gibi değil. Çocuk, biyolojik annesini, babasını bilmekle birlikte herkes kendisinden sorumlu ve çocuklara dair kararlar (son söz anne/babanın olması kaydıyla) ortaklaşa alınıyor. Tahmin edileceği üzere komünde yaşayan çocuklar, gerçek yaşam içinde zorluk çekiyorlar ama yetişkinler onları sahip oldukları değerleri (paylaşım, sorumluluk, dayanışma) yaymak konusunda cesaretlendiriyor.
Alfredo asıl özeni, ortak yaşam alanlarına gösterdiklerini söyledi, koskocaman bir mutfak, ağaçlarla dolu bahçeleri ve avluları, büyükçe bir müzik ve dans salonları var. Başka başka diyarların danslarını öğreniyorlarmış, ben gittiğimde tahtada “Turchia: Kara Uzum Habbesi” vardı. Balkanlar ve Türkiye danslarına başlamışlar bu dönem.
Bütün bu sohbet ve gezi boyunca kendimi başka bir dünyada hissettim, açan papatyaların, güzel bahar güneşinin ve de komünistlerin tebessümleri ile mülksüz bir dünyada Ursula’nın Anarres’ini hatırladım. Türkiye’nin uzaklarında bir yerde Şeyh Bedreddin’in yüzlerce yıl önce söylediği sözler gerçek olmuş:
‘yarin yanağından gayrı , her yerde, her şeyde, hep beraber’.

EMRAH ALTINDİŞ: Bologna Üni., doktora
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetayV3&ArticleID=930559&Date=17.04.2009&CategoryID=42



Bunun dışında komünizm konusunda sınıfsız toplum,eşit statü,ortak üretim araçları konusunda herkes aynı fikirde ancak uygulanış olarak anlayış olarak farklılıklar var mesela leninizm var, kropotkin gibi anarko-komünizm'i savunanlar var efendime söyleyim,yapısalcı marxizm (Althussser vs.) var vs. girersek bunlara çıkamayız.


kadın - erkek konusunda ayrımcılığın olmadığı,ırk ayrımının olmadığı, sınıf çizgisinin olmadığı bir gelecek nesilden ne bekleyebilirsen onları bekliyoruz.




Hah tam olarak şu spoilerdaki olaydan bahsediyordum. Neden ille de komünizmin bütün dünyada aynı anda işlemesi gerekli? Adı üstünde, komünler halinde çalışsa olmuyo mu?

Çiftlik yerine fabrikalı olarak sormuştum ben ama bu da güzel bir örnek. Mesela bu şekilde kollektif halde mülk edinip kendi komünleri içerisinde mülkleri yokmuş rpsi yapsalar, eşit şartlar altında yaşasalar, kendi topluluklarını geliştirmeye çalışsalar(böylece komünlerini de geliştirseler) makro ölçekte bir komünist sistemden ne eksikleri olur?

Tamam, dış etkenler var, yine devlete vergi vermeleri gerekicek ama komünist sistemde de gerekicek mesela, yine çok fark yok(paranın olmadığı ütopik komünist sistemi veya memur maaşının daha teslim edilmeden vergi kısmının kesilmesi durumlarını hariç tutarsak tabii). Genel anlamda bakarsak liberal sistem komünist sistemin gerektirdiği hiçbir şeyi kısıtlamıyor, yani teorik olarak liberal sistemde komün kurma özgürlüğünüz de var(yoksa liberal olmazdı zaten, lol).

Hem bunlar benim düşünmediğim bir şeyi de düşünmüş, işçilerin bir kısmını dışarıdan para getirmeye göndermişler. Çiftlik örneği için harcamalar konusunda dıştan para getirmek hoş bir yaklaşım olmuş. İşçilerin bir kısmı komünün kendi yağında kavrulmasını sağlarken diğerleri katkıda bulunuyor filan. Gerçi benim örneğim fabrika üzerineydi onun dışa kapitalist olarak kar elde etmesi ve giderlerini karşılaması söz konusu olabilirdi.
Yani Çin konularında çok geçer "içte komünist dışa kapitalist" muhabbeti, böyle minik minik Çinler oluşturulsa dünya çapındaki bir komünizmden ne eksiği olur?(tabii kendi işçilerini sömürmeden)

ShadowFury said:


Ben şey düşünüyorum; böyle sendika veya kendi hallerinde bi komün filan kursalar fabrika kuracak sermayeyi toparlayamazlar mı? Yani diğer topikte konuşulduğu gibi sendikacılar tonla para kaldırıyo, aynı sistemle parayı sendikacılara yedireceğine fabrika için sermaye toparlasan işçiler kendi fabrikalarını(daha terminolojik konuşuyim; "üretim araçlarını") kendileri sağlayamaz mı?

Sendikalarda dönen paralar ne kadardır, bir fabrika için gereken sermaye ne kadardır pek emin olamadığımdan net konuşamıyorum da kapitalist mekanikler içerisinde mini komünler oluşturup kendi içerisinde mini komünizm modelleri oluşturmak imkansız değil bence.
Hani madem bu modelin daha emeğe saygılı, daha insani, toplumu daha fazla üretime yönelten, daha fazla refah getirecek bir sistem olduğu düşünülüyo, böyle bir yapının(daha doğrusu böyle bir yapı modelinin) kapitalist işletmelerle gayet rahat rekabet edebilmesi gerekmez mi?

Gerçi ben böyle bi işe girmezdim, ameleye fabrika mı teslim edilir lol^^ Batırır 2 günde. Sermaye sistemi fena değil bence. Finans sektörü haricinde kapitalizm gayet güzel hatta.

Ama yani komünizmin bütün ülkede(hatta dünyada) işleyebileceği varsayımıyla hareket ediliyorsa(ayrıca yukarıda dediğim gibi daha verimli olduğu düşünülüyorsa) neden kendi yağında kavrulan mini komünler oluşturmaya çalışmıyorlar? Hatta bunları birleştirip yayılmaları bile mümkün olabilir(ama yayılmasa bile, hatta büyük bir fabrika yerine küçük bir işletme kursan bile haklarını vererek ve insani çalışma şartlarını sağlayarak 20 tane, 30 tane işçiyi kurtarmış oluyosun, deniz yıldızı hikayesindeki gibi kaç tane kurtarsan kardır)



Meydanda halay çekip türkü söyleyerek komünizm gelicekse bu kadar uğraşmaya pek gerek yok tabi.

p.s. yazdıklarımın hepsi ironi amaçlı değil, gerçekten böyle bir modelin uygulanabilirliğini, eğer çalışacaksa nasıl çalışacağını, çökecekse ne sebeplerden dolayı çökeceğini merak ediyorum.


Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

bunların hepsine kabul, bunlarda bi sorun yok (ki var aslında sorun hep ada gibi küçük topluluklardaki başarılardan yola çıkılması)

bütün bunları da kabul ettik, yarın komün hayata başladın, iyide ben diyorum, benim torunumun torununu nasıl bi hayat bekliyecek?

bunu hiç umursayan yokmu gerçekten. herkes kendine komünist.

birbirinden ayrılmamış kast sistemi yaratacağız, sonra bunu hindistan gibi olmamasını nasıl sağlanacak?

yontma taş çağından insanlık kendi başına gelişerek bu noktaya geldi, nesiller sonra tekrar bu noktaya gelmemesi nasıl sağlanacak? sadece işçi ve ya çiftçimi olacak bu adamlar, kadınlar. icatlar buluşlar yapılmasını nasıl engelleyeceksiniz?

benim sevdiğim kız senden hoşlanırsa, kıskanıp kafana odunla vurmama mı kim veya ne sağlayacak?

falan filan daha uzayıp gider.

tarım toplumundan, sanayi toplumunca hızlı geçişteki o karmaşada ortaya çıkmış bir fikir-gaz alıcı (bence tehlikeli bi afyon yinede), aynı hintlilerin "yeniden farklı bedenlerde ve şekilde dünyaya gelme" avuntusu gibi bir düşünce -ki yoğun kast sistemininde en alt kesimin bi avuntusu olmaslı onuda hind din adamları çözmüş-


hadi neyse bunlarda benim kuruntum, koç başarılı bi sistemde yukarıdaki soru kimsenin aklına gelmemiş mi allah aşkına da bi cevap yok

kısaca: despotluk, kolluk, veya sıkı kurallar olmadan sistem kendini nasıl idare edecek 6-7 asırlık bi süreçte 10-20 nesil sonra

kısaca dedim ama ekleme yacağım insanlık koala olmadığı için ağaçlara yapışıp kalmadı, 1000 lerce yıldır kurt gibi gezdi dolaştı, yaptı bozdu, öğrendi, gelişti, değişti. şimdi insanlığı kola yapacaz, iyi yağalım hayırlısı bu ise de tekrar sürü kurup avlanmamasını nasıl sağlayacağız, eskiden o komün hayattan bir kere çıkmış zaten.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ha bu arada o kaynaklar konusunda değinelim. neler olmuş gerçekte.

rusya şöle yapmış. mesela kostroma diye bir inek tipi var, onu vermiş herkese. bu inek belli koşullara uygun aslında. ama adamlardaki kafa buna çok basmıyor. concorde'u çalmış, araba vericem millete diye ford'dan kopyalamış adamlardan bahsediyoruz zaten işte. şimdi çin ve kirf -keeping it real fake- ne ise adamlar da onu yapmışlar sadece.

her neyse bu inek her ortamda uygun sonuç vermiyor ve eşit yavru da alamıyorsun, süt de.. ama dengeyi sağlayacak ya hükümet. diyor ki, kaç tane yavru, kaç ton süt.. senin 3yavru varsa 2dersen 1ini alıyor. yok ben madalya falan alıcam lan diyip 3tane var dersen 2sini alıyor. bunları olmayan bölgelere veriyor. sen madalyanı alıyorsun ve bi seviye yükseliyorsun.

problem?
var tabii. belli yerlere diyorlar ki, sen sadece mısır ekiceksin, sen sadece tahıl etc etc etc. e toprak daimi aynı ürünü vermeyi istemiyor. PİS KAPİTALİST TOPRAK! KENDİ DÜŞÜNCELERİ Mİ VAR YOKSA! İHTİYAÇLARINA GÖRE Mİ HAREKET EDİYOR BU PİÇ! elbette öyle tabii. verimlilik biraz saçma seviyelerde kalmış. alanı genişletin falan demişler adamlar. LOL..

benzer yaklaşımları Küba'da da görmek mümkün, geri kafalı bir tarım politikaları olmuş adamların.. Çin'de de Kuzey Kore'de de böyle. Sanıyorum sosyalist dediğin kafede oturup filozofi yapmalı ama tarıma çok bulaşmamalı...

tarım kısmını biraz daha akıllıca yapsalarmış keşke. özetle kaynak kullanımının -gerçek dünya uygulaması kısmında- faillardan fail beğenmişler.

benim de rus arkadaşlarım var arkadaşlar! ben sadece olanı söylüyorum. yoksa aşırı bi kapitalist-uç bir liberal değilim.. komünist arkadaşlarımız var yoksa bizim.. onlardan bilgileri alıp size "muahahha çok saçmaymış o dönem!" diye satıyor olmam beni kötü birisi yapmaz LOOOL
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...