Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Semavi dinlerin sümer mitolojisi olduğu gerçeği


fenn

Öne çıkan mesajlar

Komodo said:

Herşeyi kabul ettim diyelim, daha önce yazdığım gibi muhammedin,

evime çağırılmadan gelmeyin, çağırlıldığınızda da yemeğinizi yiyip gidin demesini,

evlatlığının karısı bana helaldir, halamın kızı da bana helaldır demesini

karılarına beni boşamayı düşünmeyin, beni boşarsanız daha inanan, daha güzel, bakire kızlar bulurum demesine nasıl bir kılıf buluyorsunuz?

he birde bunlar direkt kuranda geçen ayetler olmasını.


karın sana baş kaldırırsa hafifçe dövebilirsin var bir de. onu unutmayalım.

müslüman birinin kadınlara bakış açısından şüphe ederim ben. bunun için de oturup birşeyler düşünmeme gerek yok, direk kurana bakabilirsiniz.

erkekler kadından üstün oldugunun söylenmesi, şahitlikte 1 erkek 2 kadına eşit olması, mirasta erkeğe iki kadının hakkının düşmesi.

bunları uyguluyor musunuz? günlük hayatınızda bu denkliklere göre mi hareket ediyorsunuz? eşinizin size başkaldırıp kaldırmadığına dikkat ediyor musunuz? baş kaldırırsa hafifçe dövecek misiniz?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Feamer said:

Sotto said:

Cevapladim onu ama hadi diyelim.

Yapilmisi var.

Milyonlarca insanin inandigi Tao Te Ching var mesela Taoizm'in temelini olusturan. Onu kabul ediyor musun?

Simdi orada da Taoizm son dindir ve bu degistirilemez dese ve buna milyonlar insansa senin dogrun mu daha gercek onlarin dogrusu mu?


şahsen iman edem biri olarak beni zerre alakadar etmez neye inandıkları, ben üzerime vazife olan tebliği yapar geçerim, hesap günü üzerimde yük kalsın istemem

mantık olarak bu gibi meselelerin sizi de alakadar etmemesi lazım?


Şu argüman bir bitsin artık.

Mantık olarak, her rasyonel birey, çevresinde; görünmez adamlara, büyülere, çarpan-uçan-kaçan-sokan varlıklara inanan, ölünce karıyla kızla ödüllendirileceğini-yaşarken karıdan kızdan üstün olduğunu düşünen, sahip olduğu tek yaşamın aslında bir sınav olduğunu ve asıl varlığının öldükten sonra anlam kazanacağını sanan insanlar bulunmasındansa, dünya sorunlarına rasyonel bakabilen, elinde olan tek yaşamı sahiplenip buna değer katmaya çalışan, dogmatik fanatizmi bulunmayan insanlar tarafından çevrelenmiş olmayı ister. Öyle bir toplumda yaşamayı ister rasyonel insan, mantıklı olan bu.

Bana ne isteyen istediğine inansın tamamen yetersiz ve saçma bir argüman. Ziyadesiyle fazla etkileşim halindeyiz çevremizle insan türü olarak. Din de birçok insanın hayatında verdiği birçok önemli kararı etkiliyor. Belki A kişisi B kişisi tamamen içinde yaşıyor, hiçbir kararına dini yansıtmıyor ama bu baya bir istisna ve önemsiz çünkü din yapısı itibariyle kitleler ile hareket edip, kitleleri etkiliyor. O yüzden okumuş etmiş insanın hala bu saçmalıklara "benim sorgulamaya ihtiyacım yok" diyerek inanması, bana insan olarak batıyor, kusura bakma. Mantıklı olan da bu gibi geliyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

k1nJo said:

circular logic ile ne alakası var abi, kuranın insan tarafından yazılmış basit bir kitap olduğunu düşünüyorsanız buyrun bir de siz yazın sizinkini görelim diyor.



konuya çok ortadan dalıcam da şu baya şey gibi, ne bilim mesela iron man filmini beğenmezsin "ÇOK BİLİYOSAN SEN ÇEK DE GÖRELİM BAKALIM" der birisi. onun gibi asdkfj beğenmemek için aynısını yapabiliyo olmak gerektiğini düşünmek. bunun bi adı var mı ki acaba hm.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Feamer said:

Komodo said:

Herşeyi kabul ettim diyelim, daha önce yazdığım gibi muhammedin,

evime çağırılmadan gelmeyin, çağırlıldığınızda da yemeğinizi yiyip gidin demesini,

evlatlığının karısı bana helaldir, halamın kızı da bana helaldır demesini

karılarına beni boşamayı düşünmeyin, beni boşarsanız daha inanan, daha güzel, bakire kızlar bulurum demesine nasıl bir kılıf buluyorsunuz?

he birde bunlar direkt kuranda geçen ayetler olmasını.


hangi ayetler, hangi meal?

ayet ana fikrinde ne anlatıyor?



Sana hangi meal lazım?

Bahsettiğim olaylar sırasıyla;

http://www.kuranmeali.org/33/ahzab_suresi/53.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx


http://www.kuranmeali.org/33/ahzab_suresi/37.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx


http://www.kuranmeali.org/66/tahrim_suresi/5.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx

Bu tahrim suresinin hikayesi de var hatta. Benim söylediğim yer 5. ayet. Olayın gelişme aşaması vs daha önceki ayetlerde.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Black-ice said:

Komodo said:

Herşeyi kabul ettim diyelim, daha önce yazdığım gibi muhammedin,

evime çağırılmadan gelmeyin, çağırlıldığınızda da yemeğinizi yiyip gidin demesini,

evlatlığının karısı bana helaldir, halamın kızı da bana helaldır demesini

karılarına beni boşamayı düşünmeyin, beni boşarsanız daha inanan, daha güzel, bakire kızlar bulurum demesine nasıl bir kılıf buluyorsunuz?

he birde bunlar direkt kuranda geçen ayetler olmasını.


karın sana baş kaldırırsa hafifçe dövebilirsin var bir de. onu unutmayalım.



kızın 9 yaşından buyukse hallenebilirsin sorun yok var
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hatta hikayenin gelişmesini ve ona karşılık gelen ayetlerle beraber olan yazıyı da paylaşayım, tamamı güzel ama en azından ilk 5e kadar okumanızı tavsiye ederim. Zor durumlardan çıkma yeteneğiniz gelişir :)



said:
Tahrim suresi, Kuran’ın 66. suresidir ve 12 ayettir. Bu sure de, Ahzab suresi ayarında bir içeriğe sahiptir. Yani yine Muhammed’in ‘özel’ hayatına ilişkin hükümler barındırır.

Özellikle ilk 5 ayet, konunun belkemiğidir. Bu ayetlerin yazılmasının sebebi, Muhammed’in, eşleriyle yaşadığı bazı anlaşmazlıklardır. O da durumu düzeltmek ve eşlerini tehdit etmek için bu ayetleri yazıyor.

Anlaşmazlığın sebebi ise, Muhammed’in cariyesi Marya’dır. Pek çok tefsirde de işlendiği gibi, Muhammed, ‘sırası’ Hafsa’ya (halife Ömer’in kızı) geldiği bir günde, Hafsa’nın evine gider. Hafsa yoktur. O sırada da cariyesi Marya eve gelir. Muhammed, Marya ile odaya çekilmiştir. Bu esnada Hafsa da eve gelmiştir.

Geldiğinde, durumu görür ve doğal olarak tepki verir. Çünkü olay, kendi gününde ve kendi evinde yaşanmaktadır. Muhammed de durumu toparlamak için, ‘Vallahi bir daha Marya’yla yatmayacağım.’ diye yemin eder. Yani ne yapmıştır? Marya’yı kendine haram etmiştir.

İşte Muhammed, bu yemininden bir süre sonra pişman olmuş olacak ki, şu 2 ayeti yazarak sureye giriş yapıyor:


Tahrim, 1:
Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.

Tahrim, 2:
Allah, (gerektiğinde) yeminlerinizi bozmanızı size meşru kılmıştır. Sizin yardımcınız Allah’tır. O, bilendir, hikmet sahibidir.

Bu 2 ‘kurtarıcı’ ayet sayesinde, Muhammed’in kendisine haram ettiği Marya ile ilgili problem ortadan kalkmış oluyor. Ama olay tam olarak kapanmıyor tabi.

Hafsa, bu olayı kimseye anlatmaması için uyarılıyor. Ama Hafsa, bunu saklayamayıp Aişe’ye anlatıyor. Bu olayların tümü, Buhari de dâhil olmak üzere en güvenilir kaynaklarda anlatılıyor zaten. Hafsa’nın Aişe’ye bunu anlattığını, Muhammed de bir şekilde öğreniyor. Öğrenince, şu ayeti yazıyor:

Tahrim, 3:
Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Fakat eşi, o sözü başkalarına haber verip Allah da bunu Peygamber’e açıklayınca, Peygamber bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona haber verince eşi: Bunu sana kim bildirdi? dedi. Peygamber: Bilen, her şeyden haberdar olan Allah bana haber verdi, dedi.

Tabi Muhammed’in bu haberi kimden aldığını bilemiyoruz. Belki Aişe söyledi, belki de kulak misafiri olan bir başkası. Bunun kaynaklarda belirtilmemesi de normal, çünkü ayette ‘Allah söyledi’ diyor zaten. İster Aişe olsun, ister başka biri olsun, sonuçta Muhammed’in kulağına bu söz gelmiş ve o da durumu toparlamak için ayet yazmış.

Aslında sırf bu ayet bile, Muhammed’in eşlerinin, onun peygamberliğine inanmadığının kanıtıdır. Hiç ‘peygamber eşi’ olan bir kişi, ‘Bunu sana kim bildirdi?’ diye soru sorar mı? Mademki bu kişinin peygamberliğine inanılıyor, Allah’ın bildirdiği belli değil mi? Böyle bir sorunun sorulmasının mantığı nedir? Bu sorunun sorulması bile, insanların, Muhammed’e olan güveni hakkında bize ipuçları vermektedir.

Muhammed, olayın büyüyeceğini sezince, eşlerini uyarma gereği duyuyor tabi. İki ayet de bunun için patlatıyor:

Tahrim, 4:
Eğer ikiniz de Allah’a tevbe ederseniz, (yerinde olur). Çünkü kalpleriniz sapmıştı. Ve eğer Peygamber’e karşı birbirinize arka verirseniz bilesiniz ki onun dostu ve yardımcısı Allah, Cebrail ve müminlerin iyileridir. Bunların ardından melekler de (ona) yardımcıdır.

Tahrim, 5:
Eğer o sizi boşarsa Rabbi ona, sizden daha iyi kendini Allah a veren, inanan, sebatla itaat eden, tevbe eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bâkire eşler verebilir.

Özellikle şu 5. ayet, tam bir kepazeliktir. Kuran’ın ‘Allah kelamı’ olmadığını tek başına kanıtlamaya yeter. Hiç Tanrı, peygamberinin eşlerini ‘Akıllı olun, yoksa ona başka bakire kadınlar veririm.’ diye tehdit eder mi? Böyle bir saçmalık olabilir mi? Dünyanın bütün derdi bitmiş, Allah, peygamberinin ‘özel’ hayatıyla uğraşıyor, nikâh kıyıyor, kuzenlerini helal ediyor, eşlerini tehdit ediyor vs. Bu kadar şey bile Kuran hakkında fikir sahibi olmak için yeterlidir. Sorgulayan hiçbir insan, bu saçmalığın içinde hapis kalamaz.

Tabi bu ayetten sonra konuyu değiştiriyor Muhammed. Her zamanki taktik. Aynı taktiği, Ahzab suresinde de uyguladığını görmüştük.

Tahrim, 6:
Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır.

Tahrim, 7:
Ey kâfirler! Bugün özür dilemeyin! Siz ancak işlediklerinizin cezasını çekeceksiniz, (denilir).

Tahrim, 8:
Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah’a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve Onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların önlerinden ve sağlarından (amellerinin) nûrları aydınlatıp gider de, “Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü sen her şeye kadirsin” derler.

Tahrim, 9:
Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. O gidilecek yer ne de kötüdür!

İşte bu 4 ayet, konuyu dağıtma amaçlı olarak araya sıkıştırılmıştır. Her zaman olduğu gibi, klasik mesajlar veriliyor. Kuran’da yüzlerce kere tekrarlanan şeyler, burada da tekrarlanmış.

Sonra konuya geri dönüyor Muhammed. Çünkü olay hala daha tam kapanmadı. Bitirici vuruşu yapması lazım.

Tahrim, 10:
Allah, inkâr edenlere, Nuh’un karısı ile Lût’un karısını misal verdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki sâlih kişinin nikâhları altında iken onlara hainlik ettiler. Kocaları Allah’tan gelen hiçbir şeyi onlardan savamadı. Onlara: Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin! denildi.

Tahrim, 11:
Allah, inananlara da Firavun’un karısını misal gösterdi. O: Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap; beni Firavun’dan ve onun (kötü) işinden koru ve beni zalimler topluluğundan kurtar! demişti.

Tahrim, 12:
İffetini korumuş olan, İmran kızı Meryem’i de (Allah örnek gösterdi). Biz, ona ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O gönülden itaat edenlerdendi.

Bu 3 ayetle de bitirici vuruşu yapmış oluyor. Gördüğünüz gibi, bu 3 ayette, önce 2 tane ‘cehennemlik’ kadın, sonra da 2 tane ‘cennetlik’ kadın örnek veriliyor. Neden 2’şer tane kadın örnek veriliyor?

Çünkü bu ayetlerle korkutulmak istenen, Aişe ve Hafsa’dır. Zira Aişe de artık Muhammed’in ‘Marya meselesi’ni bilmektedir. O yüzden, bu son 3 ayet de Muhammed’in bu 2 eşine özeldir ve açıkça tehdit edilmektedirler. Yani ağızlarını sıkı tutmaları gerekiyor.

Muhammed’in, günlük işlerini düzenlemek için, Kuran’ı nasıl ‘günlük’ gibi kullandığını görüyorsunuz. Mesele, bunu sorgulayabilmek ve idrak edebilmektir. İşte ‘benzeri yazılamayacak’(!) olan kitaptan inciler.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yumy guzel ozetlemis durumu. Ama üniversite okumuş vatandas profili şu;

bonetard said:
İman eden kişi olarak ben kanıt aramıyorum abi. İman ediyorum çünkü inanıyorum. Kanıt aramıyorum. ruhani olarak doğrunun o olduğunu düşünüyorum.



2016 yılında cekinmeden soyle bir soylemde bulunabiliyor. Insanligin evrimi belli bir kesim icin yanlış yone gitmis sanırım. Inbreeding sebep olmuş olabilir. Sonucta 9 yasindaki kendi kızına hallenmeyi normal bulan bir dinin worshipperları
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Insanlar inanmak istedigi icin blimin kanitladigi somut gercekleri inkar ediyorken ve bununla kitleleri surukluyiorken din gibi birseye sasirmamak lazim. Yahu ekonomi biliminin irzina geciliyor son 3 haftadir turkiyede ve insanlar sirf inanmak istedigi icin gercekle alakasi olmayan tezleri buyuk ciddiyetle savunuyor
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

nope

Mantıklı kelimesi baya kendi içerisinde çelişen baya, baya temelsiz bişey.
İnsanın mantıklı kararlar alabilmesi tamamen kişiye özel bişey, Sana göre mantıklı olan bana göre mantıksız olabilir pek tabi. Mantık terazisine neyin daha ağır bastığı tamamen kişiye göre değişiyor.
Bazı insan korkularına göre mantıksal karar veriyor, bazısı isteklerine göre. Bazısı ihtiyacına göre verirken bazısıda tamamen başkalarının dediklerine göre veriyor.

Bu saydığım 4 temelde aslında insandan bağımsız, ilki tamamen bilinç altı, ikincisi etrafındaki dünyanın dayatması + hormanları, 3. sü tamamen yaşadığı koşullar olarak insandan bağımsız.
Haliyle, mantıksız geliyor dediğinde bile onun içerisinde sana ait olmayan, aslında rasyonel olamayan bir yapı var.

Bunun hakkında paragraf paragraf konuşuruz, aslında alınan bütün kararların saçmalık olduğunu bir bir dökerim sana burada.
Yani aslında, rasyonel insanlarda o kadar rasyonel değiller ve aldıkları kararları bilinçaltı+korkuları+ihtiyaçları doğrultusunda alıyorlar ki korku ve bilinçaltı kısmı inançtan çok farklı değil. Saçmalık üzerine kurulu.

Örneğin, istanbulda yaşadağım sürede işe giderken bazen farklı rotalar kullanırdım. Mantıklı olan en kısayı rotayı kullanmak dimi? Benim için değil. Daha erken varmayı daha güzel bir yolculuk yapmaya tercih etmiyorum. Burda bana karar verdiren şey, işten atılma korkumun yolda yaşayacağım stresten daha az olması mesela. Tamamen öznel, tamamen hormonlarım üzerine kurulu. Zırva yani.

Ek olarak, inanmayan insanlarla inananlar arasında gördüğüm garip bir benzerlik var. Ben iki tarafında üzerinde olduğum için gözlemleyebiliyorum bu durumu.
İki tarafta kendini özel sanıyor
iki tarafta hayatı kıymetli buluyor
iki tarafta kendi şuurunu kendine has zannediyor
ve iki tarafta yaptıklarının bir fark yaratacağını falan düşünüyor.
Saçmalık, bi bok değiliz. Bi bok değerimiz yok. Haliyle, rasyonelliğinde bi anlamı yok zaten rasyonellik insanin masturbasyon icin uydurdugu temelsiz bisi.

Aslında senin bahsettiğin sorun, genel olarak insanların beraber yaşama sorunu. Biz vahşiyiz, biz acımasızız. Bütün insanlık böyle ve bunun üzerine yükseliyor.
Bunu engellemenin yolu, insanların düşüncelerini kısıtlamak, onlara karışmak değil. Zira kafasını matkapla delip oradaki düşünceyi çıkartamıyorsun.
Bunu engellemenin yolu, tek yaşamak. Bak gör o zaman bu sıkıntılarının hiç birisi olmayacak. Etrafında rasyonel karar almayan birey olmasın diyorsan, hiç bir birey olmaması gerekiyor.

Tabi burda dönüp dolaşıp,şu noktaya geliyoruz. Aslında sen rasyonel düşünmeyen değil, senin gibi rasyonel düşünmeyen birey olmasın istiyorsun muhtemelen.


yumy said:

Feamer said:

Sotto said:

Cevapladim onu ama hadi diyelim.

Yapilmisi var.

Milyonlarca insanin inandigi Tao Te Ching var mesela Taoizm'in temelini olusturan. Onu kabul ediyor musun?

Simdi orada da Taoizm son dindir ve bu degistirilemez dese ve buna milyonlar insansa senin dogrun mu daha gercek onlarin dogrusu mu?


şahsen iman edem biri olarak beni zerre alakadar etmez neye inandıkları, ben üzerime vazife olan tebliği yapar geçerim, hesap günü üzerimde yük kalsın istemem

mantık olarak bu gibi meselelerin sizi de alakadar etmemesi lazım?


Şu argüman bir bitsin artık.

Mantık olarak, her rasyonel birey, çevresinde; görünmez adamlara, büyülere, çarpan-uçan-kaçan-sokan varlıklara inanan, ölünce karıyla kızla ödüllendirileceğini-yaşarken karıdan kızdan üstün olduğunu düşünen, sahip olduğu tek yaşamın aslında bir sınav olduğunu ve asıl varlığının öldükten sonra anlam kazanacağını sanan insanlar bulunmasındansa, dünya sorunlarına rasyonel bakabilen, elinde olan tek yaşamı sahiplenip buna değer katmaya çalışan, dogmatik fanatizmi bulunmayan insanlar tarafından çevrelenmiş olmayı ister. Öyle bir toplumda yaşamayı ister rasyonel insan, mantıklı olan bu.

Bana ne isteyen istediğine inansın tamamen yetersiz ve saçma bir argüman. Ziyadesiyle fazla etkileşim halindeyiz çevremizle insan türü olarak. Din de birçok insanın hayatında verdiği birçok önemli kararı etkiliyor. Belki A kişisi B kişisi tamamen içinde yaşıyor, hiçbir kararına dini yansıtmıyor ama bu baya bir istisna ve önemsiz çünkü din yapısı itibariyle kitleler ile hareket edip, kitleleri etkiliyor. O yüzden okumuş etmiş insanın hala bu saçmalıklara "benim sorgulamaya ihtiyacım yok" diyerek inanması, bana insan olarak batıyor, kusura bakma. Mantıklı olan da bu gibi geliyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Xenocide said:

k1nJo said:

circular logic ile ne alakası var abi, kuranın insan tarafından yazılmış basit bir kitap olduğunu düşünüyorsanız buyrun bir de siz yazın sizinkini görelim diyor.



konuya çok ortadan dalıcam da şu baya şey gibi, ne bilim mesela iron man filmini beğenmezsin "ÇOK BİLİYOSAN SEN ÇEK DE GÖRELİM BAKALIM" der birisi. onun gibi asdkfj beğenmemek için aynısını yapabiliyo olmak gerektiğini düşünmek. bunun bi adı var mı ki acaba hm.

yok abi kuran konusu beğenmemek değil inanmamak oluyor.

amerikanın 69'da ay'a gittik biz diyip belgeleri döktüğünde; inanmayanların "yok yauv bunu dünyada yapmışlar çok belli" dediği zaman nasa'nın "e iyi biz dünyada yaptıysak sen de yap o zaman" demesi gibi bi şey.

de niye örneklemeye çalışıyoruz anlamadım. zira benim itiraz ettiğim nokta circular logic denmesine, çünkü değil.

eğer kuran benzeri bi şey yazıp, insanları bu yazdığınız şeyin de kuran kadar meşakkatli bir şey olduğuna ikna ederseniz bu sizin elinizde olan bi şey demek oluyor. circular logic değil.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yazida anlattim aslinda.
mantikli dedigimiz kararlarin hepsi, bizden bagimsiz bir cok etmenin farkli bi sekilde oznel ve icinde bulundugumuz toplumsal durumlarin etkisiyle alinan kararlardir.
ve aslinda rasyonel deildr
Marty said:

mantik niye celissin kendi icinde?
sen duygularini inanclarini dusunce sistemine karistirip ondan sonra o haliyle dusunup kararlar alip ona mantik diyosan o senin sorunun.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Suark said:


nope

Mantıklı kelimesi baya kendi içerisinde çelişen baya, baya temelsiz bişey.
İnsanın mantıklı kararlar alabilmesi tamamen kişiye özel bişey, Sana göre mantıklı olan bana göre mantıksız olabilir pek tabi. Mantık terazisine neyin daha ağır bastığı tamamen kişiye göre değişiyor.
Bazı insan korkularına göre mantıksal karar veriyor, bazısı isteklerine göre. Bazısı ihtiyacına göre verirken bazısıda tamamen başkalarının dediklerine göre veriyor.

Bu saydığım 4 temelde aslında insandan bağımsız, ilki tamamen bilinç altı, ikincisi etrafındaki dünyanın dayatması + hormanları, 3. sü tamamen yaşadığı koşullar olarak insandan bağımsız.
Haliyle, mantıksız geliyor dediğinde bile onun içerisinde sana ait olmayan, aslında rasyonel olamayan bir yapı var.

Bunun hakkında paragraf paragraf konuşuruz, aslında alınan bütün kararların saçmalık olduğunu bir bir dökerim sana burada.
Yani aslında, rasyonel insanlarda o kadar rasyonel değiller ve aldıkları kararları bilinçaltı+korkuları+ihtiyaçları doğrultusunda alıyorlar ki korku ve bilinçaltı kısmı inançtan çok farklı değil. Saçmalık üzerine kurulu.

Örneğin, istanbulda yaşadağım sürede işe giderken bazen farklı rotalar kullanırdım. Mantıklı olan en kısayı rotayı kullanmak dimi? Benim için değil. Daha erken varmayı daha güzel bir yolculuk yapmaya tercih etmiyorum. Burda bana karar verdiren şey, işten atılma korkumun yolda yaşayacağım stresten daha az olması mesela. Tamamen öznel, tamamen hormonlarım üzerine kurulu. Zırva yani.

Ek olarak, inanmayan insanlarla inananlar arasında gördüğüm garip bir benzerlik var. Ben iki tarafında üzerinde olduğum için gözlemleyebiliyorum bu durumu.
İki tarafta kendini özel sanıyor
iki tarafta hayatı kıymetli buluyor
iki tarafta kendi şuurunu kendine has zannediyor
ve iki tarafta yaptıklarının bir fark yaratacağını falan düşünüyor.
Saçmalık, bi bok değiliz. Bi bok değerimiz yok. Haliyle, rasyonelliğinde bi anlamı yok zaten rasyonellik insanin masturbasyon icin uydurdugu temelsiz bisi.

Aslında senin bahsettiğin sorun, genel olarak insanların beraber yaşama sorunu. Biz vahşiyiz, biz acımasızız. Bütün insanlık böyle ve bunun üzerine yükseliyor.
Bunu engellemenin yolu, insanların düşüncelerini kısıtlamak, onlara karışmak değil. Zira kafasını matkapla delip oradaki düşünceyi çıkartamıyorsun.
Bunu engellemenin yolu, tek yaşamak. Bak gör o zaman bu sıkıntılarının hiç birisi olmayacak. Etrafında rasyonel karar almayan birey olmasın diyorsan, hiç bir birey olmaması gerekiyor.

Tabi burda dönüp dolaşıp,şu noktaya geliyoruz. Aslında sen rasyonel düşünmeyen değil, senin gibi rasyonel düşünmeyen birey olmasın istiyorsun muhtemelen.


yumy said:

Feamer said:

Sotto said:

Cevapladim onu ama hadi diyelim.

Yapilmisi var.

Milyonlarca insanin inandigi Tao Te Ching var mesela Taoizm'in temelini olusturan. Onu kabul ediyor musun?

Simdi orada da Taoizm son dindir ve bu degistirilemez dese ve buna milyonlar insansa senin dogrun mu daha gercek onlarin dogrusu mu?


şahsen iman edem biri olarak beni zerre alakadar etmez neye inandıkları, ben üzerime vazife olan tebliği yapar geçerim, hesap günü üzerimde yük kalsın istemem

mantık olarak bu gibi meselelerin sizi de alakadar etmemesi lazım?


Şu argüman bir bitsin artık.

Mantık olarak, her rasyonel birey, çevresinde; görünmez adamlara, büyülere, çarpan-uçan-kaçan-sokan varlıklara inanan, ölünce karıyla kızla ödüllendirileceğini-yaşarken karıdan kızdan üstün olduğunu düşünen, sahip olduğu tek yaşamın aslında bir sınav olduğunu ve asıl varlığının öldükten sonra anlam kazanacağını sanan insanlar bulunmasındansa, dünya sorunlarına rasyonel bakabilen, elinde olan tek yaşamı sahiplenip buna değer katmaya çalışan, dogmatik fanatizmi bulunmayan insanlar tarafından çevrelenmiş olmayı ister. Öyle bir toplumda yaşamayı ister rasyonel insan, mantıklı olan bu.

Bana ne isteyen istediğine inansın tamamen yetersiz ve saçma bir argüman. Ziyadesiyle fazla etkileşim halindeyiz çevremizle insan türü olarak. Din de birçok insanın hayatında verdiği birçok önemli kararı etkiliyor. Belki A kişisi B kişisi tamamen içinde yaşıyor, hiçbir kararına dini yansıtmıyor ama bu baya bir istisna ve önemsiz çünkü din yapısı itibariyle kitleler ile hareket edip, kitleleri etkiliyor. O yüzden okumuş etmiş insanın hala bu saçmalıklara "benim sorgulamaya ihtiyacım yok" diyerek inanması, bana insan olarak batıyor, kusura bakma. Mantıklı olan da bu gibi geliyor.




Çıkış noktan o kadar alakasız olmuş ki, neresinden tutsam bilemedim.

Rasyonellikle bir bok olmayışımız, mantıkla-korkularımız eşleştirmelerin baştan aşağı alakasız bir kere.

Bu dünyada bilim denen bir şey var, senin sandığın kadar soyut olsaydı bu kavramlar, bilim-felsefe gelişimi gibi bir şey söz konusu olmazdı. Din gibi kendini yoktan var eden öneriler derlemesini kendi içerisinde o da rasyonel gibi değerlendirebiliyorsan, kelime tanımlarında sıkıntı var derim.

Hepsini geçtim yaptığım "mantıklı gelen" açıklaması tartışmanın gidişatına göre insanın doğası gereği sosyal bir canlı oluşu ve çevresinden her biçimde etkilenebildiği, bu durumda çevrendeki insanların inançlarının (benim bakış açıma göre hurafeye olan anlamsız bir bağımlılık)herkesin meselesi olduğu üzerine.

Buradan kalkıp sanki tartışmanın odağı "mantıklı gelmek ne demektir" gibi yazı yazmışsın. Yazdığım yazıda mantığı sil, "uygun olan" "doğru bulduğum" "aklıma yatan" vs. gibi şeyler yerleştir. "Mantıklı olan" orada sadece bir tabir, ana tema değil. Elbette kendimize mantıklı gelen değerler üzerinden konuşacağız, başka türlüsü nasıl olabilir?

"Aslında sen rasyonel düşünmeyen değil, senin gibi rasyonel düşünmeyen birey olmasın istiyorsun muhtemelen."
Bunun tartışmasını karşımda gerçekten rasyonel değerleriyle konuşan birisi için yapabilirim. Vaaz veren, tarot açan, yıldız yorumlayan birisini rasyonel bulmuyorum diye "kendininki gibi rasyonellik arıyorsun" diyemezsin. Karşımdaki rasyonelliğin tanımına uymuyor en baştan?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...