Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

yılmaz özdil fan club


Masquerade

Öne çıkan mesajlar

Genel olarak takip ettiğim köşe yazarlarından biri bu adam. Dünkü yazısını okumak için açtığımda işyerinde kahkaha atıp tüm çalışanların dikkatini çekmeme sebep oldu. Yani tamam iyi güzel de bu kadar suyunu çıkarmamak lazım. Bayağı trollük olmuş bu.

Öncelikle adam çok entera basıyor, kısa yazıyor çok enter kullanıyor falan diye eleştiren bilgisizleri çok kafaya takmamak lazım. Biraz olsun yazarlıkla, edebiyatla uğraşan veya bunun hakkında bilgisi olan kişi yazarlığın, özellikle gündem-köşe yazarlığının birinci ilkesinin basitlik ve yalınlık olduğunu bilir. Yani kısa cümlelerle, rahat okunacak ve anlaşılır şekilde, halkın genelinin okuyup yorum yapabileceği türden yazı yazmak gerekir. Yoksa kimsenin anlamadığı sofistike yazıların köşe yazarlığında çok yeri yok, araştırma kitabı yazarken kullanırsın o dili.

Bu bakımdan yılmaz özdil çok güzel kullanıyor yazıyı. kısa, net, yalın ve sert bir dili var. gayet anlaşılır yazıyor, herkese ve her bilgi düzeyine ulaşabilecek şekilde yazıyor, fikirlerini net sunuyor, çok çarpıcı örnek ve betimlemelerle de akılda kalıyor. Adamın yazımı fikirlerinden bağımsız olarak dört dörtlük. Yazımı çok kaliteli de, fikirleri çok sivri olduğu için özellikle karşıt görüştekilerin direkt dikkatini çekiyor, düşman ediniyor. Yazılarında kurduğu bağlantılardan da anlaşılacağı üzere (aşırıya kaçan siyasi bağlılığı, hatta insanlıktan çıkan birkaç yorumu ve zaman zaman fazla zorlama bağlantılarına rağmen) hem zeki hem de çok araştıran bilgili bir insan. Dolayısıyla fikrine, yazdıklarına çok fazla karşıt görüş üretemiyorlar, adamın zekası ve bilgisi altında ezilince işi çirkefliğe döküp yazı stiline saldırıyorlar. Tartışmayı kaybedeceğini anlayınca karşısındakinin fiziksel görünüşüyle dalga geçmeye çalışan ilkokul çocuğu stili işte. Daha da güzeli bu adamın hem kendi görüşü hem de karşıt görüşler tarafından bu kadar çok okunması bile adamın başarısının bir göstergesi.

Amaaa

Bu ne lan? Tek cümle ne? Tamam ilgi çekmek için güzel yöntem de, arkadaş fikrini tek cümlede anlatabiliyorsan (her ne kadar o tek cümle bile düşününce çok ağır eleştiri içerse de) o zaman köşe yazısı doldurmaya yetecek bir fikir de değil, pekiştirmen gerekiyor demektir. Bu sefer inadına trollük yapmış anlaşılan. :D
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Rewendor said:

Biraz olsun yazarlıkla, edebiyatla uğraşan veya bunun hakkında bilgisi olan kişi yazarlığın, özellikle gündem-köşe yazarlığının birinci ilkesinin basitlik ve yalınlık olduğunu bilir. Yani kısa cümlelerle, rahat okunacak ve anlaşılır şekilde, halkın genelinin okuyup yorum yapabileceği türden yazı yazmak gerekir. Yoksa kimsenin anlamadığı sofistike yazıların köşe yazarlığında çok yeri yok, araştırma kitabı yazarken kullanırsın o dili.



Artık öyle değil.

Bizde hâlâ edebiyat derslerinde köşe yazısı yalın olmalı halk anlamalı falan diye anlatılıyor da yıl 2012 oldu. Artık zaten normal olan zaten insanların büyük çoğunluğunun dolu içerikli bir yazıyı okuyup anlayabilmesi. Ha ama tabi ki yine bağlaçlar, uzun cümleler çok fazla kullanılmamaya çalışılır.

Eğer haksız olduğumu düşünüyorsan yabancı gazetelerdeki köşe yazılarına da bakabilirsin. Oradakilerin de gayet ciddi bir konferans verircesine yazıldığını görebilirsin.

Şu tarihte iyi bir köşeeyazısında pek çok şey olmalı. Yazan kişi herkesin bilmediği bazı bilgilere shaip olmalı, normal insanın yapamayacağı yorumu yapabilmeli, farklı noktalara parmak basabilmeli vs.

Bu açıdan bakarsak Y.Ö. Türkiye'nin en kötü köşeyazarlarından biri.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

en buyuk fani benim!

http://i.imgur.com/IzxDL.jpg

ozellikle bidon kafa ile diyaplo 3 yazilarini cok basarili buluyorum!

said:

Bidon kafa...

http://www.hurriyet.com.tr/_yazarlar/images/249b.jpg

ŞARIL şarıl bedava su varken, baraj yapacağına, dünyanın en uzun borusunu döşeyip, taaa Rusyalardan en pahalı gazı getiriyor...

Depo yok.

Depo var...

Su yok.

Suyu bulsa...

Boru yok.

Boru döşese, o döşeyene kadar zaten su kuruyor.

Yani darılmayın ama, hakikaten Allah cezanızı versin be kardeşim.

Bakıyorum televizyonlara...

Şöhret olmuşsun yahu!

BBC, CNN hep seni gösteriyor.

Akmayan çeşme başında, elindeki boş bidonu kameraya sallayarak, "elim kırılsaydı" diye bağırıyorsun.

Hiç bağırma.

Senin paranla sana köfte ekmek ısmarladılar, hizmet sandın... Sudan ucuz senin oyun.

Hiç bağırma.

Düşün şöyle bir...

Maazallah CHP-MHP iktidar olsaydı, ne diyeceklerdi?

"Uğursuz bunlar..."

"Bereketsizler..."

"Geldiler, kuruttular..."

Demeyecekler miydi?

Diyeceklerdi.

Sen de kafanı emme basma tulumba gibi sallayarak, "he valla" demeyecek miydin?

Diyecektin.

Hatta, şu anda tek satır bile susuzluktan bahsetmeyen liboşları, satılık kalemleri okuyup okuyup, "şerefsiz bu laikler" demeyecek miydin öfkeyle?

Diyecektin.

Hiç bağırma.

Bak şimdi sen, çoluk çocuk kokarcaya döndün, Afrikalılar gibi fellik fellik yıkanacak dere arıyorsun...

Senin sırtından koltuk sahibi olanlar, borsa vurgunu yapanlar, ihale kapanlar, dolar-faiz volisi vuranlar ise, Perrier’le San Pellegrino’yla jakuzide banyo yapıyor, köpük köpük.

Reina’da sular kesik mi sanıyorsun, a benim bidon kafalım?

Şimdi iyi dinle...

Yap elini yumruk.

Şeytan kulağına kurşun der gibi vur bakayım kafana iki defa...

Ne duydun?

"Donk donk" di mi?

Sen önce onu doldur.

Su kolay




said:

Diyaplo 3

http://www.hurriyet.com.tr/_yazarlar/images/249b.jpg

Diablo...

ispanyolca seytan demek

1996da blizzard denen amerikali gencler yapmis

alman var, yahudi var, iranli var, iskandinav var...

ispanyol yok...

turk hic yok...

simdi ucuncusu cikmis

bizim genclik ayila bayila oyniyor, kapialra dizildiler dun gece birbirlerini eziyorlar

normal versiyon 150, koleksiyoner 300!

asgari ucret hala belli ama sira olmus sira!

elin amerikali sirketindeki cok kulturlu ekibin yaptigi ismi ispanyolca olan oyuna paralari saciyor genclik

para basiyor adamlar bir gecede

bizde ise kindar genclik var, holivud cakmasi fetih filmi ile gurulaniyoruz hala

ama olsun tablet verdik cocuklara dahada tuketsinler diye

sumerlilerde tablete yaziyordu oysa ama gelde anlat nafile!

simdi diyaplo oyniyor bizimkiler, bakarsiniz jeton duserde gercek diyaplonun tepelerinde oldugunu kavrar ama bunun icin once RTE efendinin loot dusurdugunu soylemeniz lazim, malum nato kafa nato mermer...



el clasicco topici yerine bunu kullanalim bundan sonra, A.K.A. YILMAZ OZDIL GENERAL
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

lutfen korsanı unutmayalim

said:
Korsan bu defa ucuz kurtuldu...


KAÇIRILAN uçak nereden geldi?

Kıbrıs’tan.

Kıbrıs denince akla kim gelir ilk?

Bülent Ecevit.

NTV’nin uçak Antalya’ya iner inmez, bilirse o bilir diye, telefonla bağlandığı gazetecinin ismi neydi?

Bülent Ecevit.

*

Enteresan bir ülkedir burası.

*

En gergin hadiselerin matrağa dönüşmesi an meselesidir.

*

Zaten bana sorarsanız, bu hava korsanlarında hiç kafa çalışmıyor kardeşim...

Dünyada kaçırılacak en son uçak, Türk uçağıdır.

*

Bak kaçırdın...

Sen daha "bomba momba" diyene kadar, pilotlar camdan kaçtı... Pilotları tutayım derken, yolcular kapıdan kaçtı.

Kaldın mı uçağın içinde tek başına!

*

Söyledik sana...

*

İddia ediyorum, son saniyeye kadar kaçmayıp, içerde en son kalan iki üç yolcu da, ya meraktan kalmıştır, ya da operasyon yapmak için.

Çünkü yabancılar anlamakta güçlük çekebilir ama, dünyada korsanı tekme tokat döven tek millet, bu millet... Havacılık tarihinde örneği yok!

*

Hatırlayın...

Korsanın biri, "oyuncak ayımın içinde bomba var" diyerek, gene bu arkadaşlar gibi, İran’a kaçırmak istemişti Türk uçağını... Diyarbakır’a inmişlerdi.

Yarım saat geçti geçmedi...

Galiba avukat bir abi vardı, iri kıyım... Korsanın ağzını burnunu kırıp, polislere teslim etmişti.

*

Dün gibi gözümün önünde...

"Sinirlendim biraz" demişti.

Sonra da anlatmıştı...

Korsan uçağı kaçırınca, bu avukat abi, tuvalete gidiyor, oradan yengeyi arıyor cep telefonuyla, diyor ki, "bizi kaçırdılar, aç da seyret bak televizyonu."

Yenge malını biliyor tabii...

"Aman bey" diyor, "sen asabisin, gözünü seveyim karışma..."

Abinin zaten kafası bozuk, kaçırılmış, bi de üstüne dırdır...

Dayanamıyor, kapatıyor telefonu, tuvaletten çıkar çıkmaz girişiyor korsana...

*

23 yıllık meslek hayatımda, ağzı burnu kan içinde, kafasında bandajla uçaktan inen korsanı, ilk o gün görmüştüm... Yanında avukat abi, "in ulan aşağı" diye bağırıyordu. Kulakları çınlasın...

Asabiydi hakikaten.

*

Başka?

*

Bir başka uçağımızı kaçırmışlardı... Hangi yıldı, karıştırıyorum, zırt pırt kaçırıyorlar çünkü... "Çek Sofya’ya" demişti korsan... Saftorik bir arkadaştı. Havada turlayıp, "Sofya’ya geldik" diye Ankara’ya indirdiler. Esenboğa’nın bütün ışıklarını söndürmüşlerdi, korsan sağda solda Türkçe yazı görüp, uyanmasın diye.

10 dakika sonra...

Yolcuların neredeyse tamamı, ana haber bültenlerine canlı bağlantıya geçmişti... "Korsan koridorda yürüyor", "korsan hostesten su istedi", "arkadan beşinci pencereye zoom yapın, el sallıyorum", "korsan fena çocuk değil", "biraz sonra dövücez" falan...

Az daha pahalıya mal oluyordu bu cep telefonu merakı...

Çünkü korsanın arkadaşları da, korsanı aramıştı cep telefonundan, "oğlum seni ayakta yiyorlar, orası Sofya değil" diye.

*

Allah sizi inandırsın, "müsaitse, korsanı telefona rica edebilir miyim" diyen spiker biliyorum ben.

*

Neyse.

Dönelim dünkü hadiseye...

Kaçırılan yolculardan biri sanatçıydı...

Neler "gördüğünü" anlattı.

Kimdi o?

Mithat Körler!
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...