Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Yapımcılar vs Sinemacılar


mokoko

Öne çıkan mesajlar

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/cengiz-semercioglu/sinemada-sok-gelisme-yilmaz-cem-sahan-mahsun-filmleri-vizyona-girmeyebilir-41064470

sinema fiyatları son 2 3 senede inanılmaz artmıştı herkes farkında zaten. film yapımcıları bu artan fiyatlar üzerinden kendi paylarını alamadıklarından dolayı bireysel bir boykota gitmişler sanırım. bu hafta vizyona girmesi gereken organize işler 2 filmini ertelemiş BKM yapım. diğer türk büyük yapımcı şirketlerde filmlerini yayına sokmayabilirmiş. hani müthiş kaliteli işler olmasa da bile çoğunluk türk filmlerine gidiyorlar ülkemizde. hani filmler vizyona girmeyecek çok üzüldükten çok bu olay bilet fiyatlarına etki eder mi yada şu salak salak zorunlu mısır-kolalı menuleri iptal ettirir mi acaba? bu arada buradaki bu payın artmasını kabul etmeyen mars sinema ki zaten ülkenin en büyük sinema salon şirketi zaten bunlar. çoğumuzda bunlarda izliyoruzdur sinema filmlerini.

cengiz semercioğlu yazmış konuyla ilgili bugün.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/cengiz-semercioglu/sinemada-sok-gelisme-yilmaz-cem-sahan-mahsun-filmleri-vizyona-girmeyebilir-41064470
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

marsa mı özel bu giderler, önceden yok muydu da cinemaximum her yere çökünce giderler arttı.
sırf sinemadan önce 30-45 dk reklam veriyorlar.hatta sinema arasında bile reklam veriyorlar.satılan mısır fiyatlarını saymıyorum bile

bide ünlü bir film gelince 2-3 lira daha zam yapıştırıyorlar.en yakın zamanda batar giderler umarım bokunu çıkardılar bu işin
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ben de okumadım da o reklamlar ve mısırlar ile o büyük salonlar kolay kolay dönmez. marmara park cinemaximum üzerinden konuşursam mesela o slaonun gideri ayda çok rahat milyon doları buluyordur. 2-3TL'lik hesaplar bile orayı ayakta tutmak içindir.

ama işte prestij vs. için bunu yapmana gerek yok. 3-4 salondan kısıp düzgün film tercihi ile gayet işletilebilir.

o konuda mesela torium cinetech yine bizim buralardaki en iyi.

yanındaki mekan batmıştı orayı aldı, 2 ufak salon açtı böyle 30-40 kişilk orada işte sanat filmleri vs olursa ya da böyle az kişinin gideceği ama sinemasever filmlerini falan atıyorlar. o salonlar genelde neredeyse yarısı hep dolu ben kaçta hangi gün gidersem gideyim. seansları da ona göre ayarlıyorlar. hit filmleri sol taraftaki 3 salona atıyorlar, yoğunluk oldu mu orada kendi hallerinde takılıyorlar. koridorun sağındaki salonlarda da ortalama filmler dönüyor.

yeni aldıkları mekanda da sahne kurdular, tiyatro oyunları talkshowlar falna döndürüyorlar orası da inanılmaz iyi gelir kapısı oluyor.

adamlar batmak üzereyken bir anda tekrar ilgi odağı sinema oldular ki sinema kalitesi genel olarak 6/10 falan aslında. ama işte fiyat/performans sana en iyi hizmeti sunuyor.

mars sana fiyat performans değil, direkt üst sınıf performansı olabilecek en düşük kar ile sunuyor ama TR'de onu kompanse etmen çok çok zor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Yanlış bilinen veya anlaşılan birkaç konuyu belirteyim.

Sinema işletmecisi ile dağıtımcı arasında anlaşmaya göre bilet satışından elde edilen gelir aşağı yukarı %50 oranında bölüşülür.

100tl lik biletin 50tl'si işletmeciye 50tl'si dağıtımcıya kalır. Dağıtımcı kendi kar payını aldıktan sonra en son yapımcıya gidene kadar para azalarak gider.

Burada yaşanan durum şu. Mars aslında filmin biletini sana gene 30tl 50tl her neyse satıyor. Ama bunun içine promosyon ekleyerek bilet fiyatını 10tl gösteriyor. İşte sorun burada başlıyor yapımcı için. Mars yasa dışı bir iş yapmıyor aslında. Dağıtımcı o 10tl üzerinden pay alıp dağıtıyor. Mars büfeden kazanıyor bu sayede.

Burada olan yapımcı firmaların "ulan ben neden az kazanıyorum" diye şikayet etmesi.

Ama kendileri suçlu gene. Hiçbir zaman birlik olamayıp, tekelleşme karşısında sendikasyona gidemedikleri, sektöre standart getiremedikleri için bunlar başlarına geliyor.

AFM birleştiğinde alkşlıyorlardı, Koreliler geldi çok sevindiler. E ulan bunların olacağı belliydi. Regülasyon yok çünkü. Amerikada sinemacı kafasına göre lokasyon açamıyor. Dağıtımcı diyor ki sinemacıya buraya salon açarsan sana film vermem rakibin gelecek. Sen şu kadar km karelik alanda bu kadar salona sahip olabilirsin diyor.

Birde tabi artık özellikle CGV çok büyük. Dünyadaki 4. büyük sinema zinciri. Bukadar büyük olunca yapımcının da, dağıtımcının da karşısında ne derse yapabiliyor. Devlet kendisi regülasyon yapmadıkça, yapımcılar, oyuncular kendi standartlarını belirleyip sektöre yön vermedikçe bunlar kaçınılmaz. Adama neden daha fazla para kazanmak istiyorsun lan diyemezsin. Kapitalizmde yaşıyoruz.

Ayrıca sinemacılar eskiden özellikle çok çalardı bu bölüşme mevzusunda. Halen çalıyorlar. Başka filme bilet kesiyor mesela Müslüm'e sokuyor seyirciyi. Böylece başka Müslüm'ün yapımcısı daha az kazanıyor mesela. Veya başka birşeyin fişini kesiyor ama sen filme bilet alıyorsun. Direkt cebe gidiyor. Bazı sinemalarda halen POS sistemi yok. Dağıtımcı, yapımcı zorunlu kılmıyor bunları, raporlamaları vs. Büyüklerin zaten umrunda değil. Örnek olarak Disney zaten oyuncaktan daha fazla kazanıyor onunla mı uğraşacağım diyor ekstra iş olarak görüyor bazı şeyleri.

Kısacası adam gibi standartlar koyan bir sendikanın olması ve ufak yapımcı şirketleri koruması gerekiyor bu şekilde. Yoksa büyükler zaten ya çok büyük olduğundan umursamıyorlar, kayıp kaçak devede kulak kalıyor diyor veya kendi hakkını zaten kapına 3-5 avukat göndererek koruyor.

Bİr diğer konu CGV Mars'ın 900 küsür salonu 107 lokasyonu var. Bu adamlar 900 salonun projeksiyon sistemine senede 2 bakım yaptırıyorlar. Türkiye'de geri kalan salonların %5'ine bakım yapılmıyordur. Adamlar gereksiz ve masraf görüyor. Lambalar desen garanti sürelerinin çok çok üstüne kullanılıyor.

Türkiye'de şu anda CGV Mars'tan başka yatırım yapan da yok. Diğerleri gerçekten ne bir vizyona sahip, ne de bu işi bir tık öteye taşıma konusunda bilgi ve beceriye sahip. Hiç biri profesyonel değil bu konuda. Düzgün ekipleri yok. Bir kişi 5 ayrı işi yapıyor.

Maliyetlere gelince de. En ucuz dijital sinema projektörü 120.000 TL falan. Lens, screen server, 3D modül dahil değil.

Ufak çaplı bir salona orta ölçekli bir ses sistemi için sadece donanım olarak amplifikatör, sahne ve surround hoparlörleri, 70.000-80.000 TL tutar.

Bunlar sadece donanım. Kısacası 1 salonun maliyeti, inşaatıyla, perdesiyle koltuklarıyla kablolamalarıyla falan çok ciddi rakamlar. Central storage, LMS,TMS, networking, sarf malzemeleri maliyeti vs koyunca büyük rakamlar. Türkiye'nin 12-13TL bilet ortalama fiyatıyla olabilecek işler değil kolay kolay. O yüzden pahalı değil yani sinema bileti, o yüzden sinemacı eskiden olduğu gibi halen büfeden geçiriyor. Çünkü başka türlü ne yatırım yapabilir, ne işi devam ettirebilmesi için gerekli karlılığı elde edebilir.

Son olarak Türk yapımları 50% sini oluşturuyor Türk sinema sektörünün. Hatta daha fazla galiba. O yüzden adam gibi direnirlerse evet dize getirebilirler, aralarından biri satmazsa kendilerini her zaman olduğu gibi. O işler öyle olmuyor çıkarmasınlar Türk filmi, yabancı filmler gelsin olmuyor yani. Çoğu sinemacı zarar görür bu durumdan. Kaliteli filmler gelir diye de aldanmayın. Recep İvedik gelmezse kaliteli yapım mı gelecek ? Millet ne istiyorsa, ne talep ediyorsa o geliyor. Bu hep böyleydi hep böyle olacak. Toplum eğitim seviyesiyle, kültürle alakalı.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2018/12/28/perdede-sezon-finali-tekeller-kapisiyor-ya-da-hepiniz-oradaydiniz/

Bu da güzel özet, üstte mani'nin yazdığı tertemiz anlatım ama bu da ekstradan okunabilir.

Denildiği gibi, ufak yapımcıları yediler tırmanamasın diye ama tırmanmayı başaranların sayısı artmaya başladıkça ağlamaya başladılar. beter olsunlar. sorry.

BKM'de Yılmaz Erdoğan'ın politikalarını bizzat birinci ağızdan duydum, TR'de en temiz ve düzgün çalışan adam ama o da bana bir şey olmaz kafasıyla çalıştığı için bugün o "bana da sıra geldi" birliğinin içinde maalesef...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ayrıca şöyle bir şey de var.

Yazıda da belirtildiği gibi senede artık vizyona giren film sayısı 180 falan. Artıyor da. Haftada 7-8 hatta 10-12 film vizyona girdiği oluyor. Saçma sapan rakamlar bunlar.

Bir önceki hafta az gişe yapan film bir anda ikinci haftada yok oluyor ortalıktan. Yanlış vizyon takvimi, vizyon takvimini seneye bir türlü yayamamak gibi nedenlerle baya zarar ediyorlar.

İlla firstrun çıkmasına gerek yok filmlerin. İlk gösterimi git Netflix'e sat. Netflix zaten yerel içerik arıyor kaliteli. Second run'ları yaparsın sinemada. Bu tabi her film için geçerli değil.

Ayrıca daha önce de dediğim gibi yatırım yapan tek bir grup var. Kimsenin gitmediği yere gidip diğer gruplar sinema açıyor mu ? Avşar, Prestige, Cinemarine vs. Eskisini kapatıyor başka lokasyona taşınıyorlar.

VPF'in sonuna gelindiği için (Virtual printing fee), yani dijital dönüşümde stüdyoların film maliyetleri ortadan kalktığı için sinemacılara dijitale dönebilmeleri adına eşek yüküyle para dağıttığı sistemin sonuna yaklaşıldığı için Amerika ve Avrupa'da sinemacılar 2. seri dijital projeksiyon sistemlerine dönüşe başladılar. Fosfor lazer veya sağlam yatırım yapmak isteyenler RGB lazer ile değiştiriyorlar.

HDR ve Object oriented sound lisanslaması ve standardı düzenleniyor dolayısıyla bu konuda da bir atılım olacak. Cinema LED'ler geliyor yavaş yavaş, halen çok pahalı, 600k dolar 10mt'lik bir panel aşağı yukarı. Sony'nin Crystal LED'si çok daha pahalı, henüz sinema için çıkmadı ama aşmış bir görüntüsü var. Pixel pitch, pure black, rec 2020'den daha geniş color space, HFR vs.

Bugün lamba maliyetini düşünüp garanti süresinin 2 katına kadar lamba kullanmaya çalışan sinemacılar mı yatırım yapacak Türkiye'de yoksa CGV mi ? Böyle bir sektörde işi bilen adam geliyor işte, parayı bastırıp satın alıyor kendi sözünü geçiriyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Llama said:

mısır kola ne zaman zorunlu oldu ki
kaldı ki yapımcılar zarar etmez mı vizyona girmedi mi film. bir ton yabancı film geliyor zaten

kim takar türk yapımcısını


5-6 aydır zorunlu, bileti alıyorsun ücretsiz mısır ve içeceğinizi de bununla alabilirsiniz diye bir ek kağıt daha veriyorlar, ücretsiz değil tabi ki o, bilet fiyatı daha yüksek sadece
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

dasaaa said:

cok uzun yazmis okumadim.

ama bedava bilet verirse filme gideriz.
cok pahalli filmler ya. hamudu ile goturuyor sinemalar.
popcorn falan deli gibi para hep.
mani bize beles bilet versene.


Beleş meleş yok parasıyla gidin. Biz de integratörüz mayışlı çalışan adamlarız. Daş mı yiyek, acımızdan mi ölek ?

Sektörün içinden olduğum için açık ve net bir şekilde olanları söylüyorum sadece. Bütün sinemacılar benim müşterim, ama içlerinden sadece CGV Mars profesyonel düşünüp hizmetimin ve servisimin karşılığını veriyorsa yapacak birşey yok. Diğer sinemacılar hesabını bilmez. Zarar mı eder kar mı eder farkında bile değiller.

Bugün ortaya kapitali ve vizyonu koyup iş yapacak ne yazık ki CGV Mars'tan başka bir şirket yok. Rakipleri olmadığı için de onları zorlayan yok. Onlar da yavaş yavaş Türk halkı bunu istiyor, dahasını talep etmiyor diye ne kadar ekmek o kadar köfte moduna girdiler zaten.

GERGE said:

Konudan anladığım bu benim: bilet fiyatları artabilir, Sinemia’yı bir yıl uzatayım bekletmeden.


Bilet fiyatları bir türlü artamıyor. Artmadığı gibi admissions per capita da yükselemiyor bir türlü. En son 0.9 du. Amerikada 3.8 ki 1. değiller bu konuda. Bi ara İzlanda ilk sıradaydı. Gitmiyor bizim insanımız sinemaya.

Kriz döneminde de fazla artmaz zaten. Ama Sinemia her türlü avantajlı.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...