Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Karışık Tarih Bilgileri


Feamer

Öne çıkan mesajlar

Kocasının Öldürülmesi Üzerine Ocaklar Söndüren Rusyanın İlk Kadın Hükumdarı: Olga
https://seyler.eksisozluk.com/kocasinin-oldurulmesi-uzerine-ocaklar-sonduren-rusyanin-ilk-kadin-hukumdari-olga
Kievli Olga'nın hikayesini ''kase'' anlatmış

direk alıntı
said:
ocaklar söndüren afet hatun, kiev'in kraliçesi. afet derken mecazi değil bildiğin deprem, tsunami gibi doğal afetten sözediyorum. millet bu başlığa çok başka beklentilerle tıklayacak şimdi ama game of thrones fanıysanız beklediğinizden bin kat iyisi var agalar kaçmayın okuyun.

efendim bu ablamız 10. yy'da kiev knezliği'nin başındaki igor'la evlenmiş, bir de svyatoslav isminde oğlu olmuş. bunlar gül gibi geçinip giderken kiev knezliği'nin tepeleyip vergiye bağladığı düşmanı olan drevlianlar nam doğu slav kabilesi, igor bunlardan çok fazla vergi aldı diye isyan çıkarıp igor'u katlederler. prens svyatoslav o sırada henüz üç yaşında sabi sübyan olduğundan validesi olga naip olarak tahta oturur.

drevlian'lar olga'ya elçi yollayıp kan dökülmesini istemediklerini, kendi prensleriyle evlenip yönetimi ona devretmesinin herkes için en hayırlısı olacağını bildirir. olga ablamızın buna tepkisi elçileri diri diri gömdürmek olur. ama entrikacının önde gideni olan bu ablamızın tahtı kaptırmaya da, ikide bir isyan çıkaran drevlian'larla uğraşmaya da hiç niyeti yoktur. drevlian prensine mektup yollayıp evlilik teklifini kabul ettiğini, ancak halkına bu evliliği kabul ettirebilmek için şekil yapmak açısından prensin memleketine giderken kendisine eşlik edecek asilzade heyeti gönderilmesinin elzem olduğunu bildirir. drevlian'lar en yüksek titrlere sahip asilzadeleri yollarlar.

olga bunları dostane bir şekilde karşılar ve 'uzun yoldan geldiniz, bir hamama girin de kirinizi atın' diye bunların alayını hamama sokar. elemanların hepsi hamama girince bütün kapıları kilitletip hamam binasını ateşe verir, alayını diri diri yakar. ablamızın eylemleri bununla bitecek değildir tabii, kocasını katleden ve tam bir baş belası olan drevlian'ların kökünü kurutmayı bir kez kafasına koymuştur. drevlian'ların memleketine gidip merhum kocası için bir cenaze yemeği organize eder ve memleketin bütün ileri gelenlerini, hatırlı kişileri davet eder (o arada bizim asilzadelere ne oldu diye sormak kimsenin aklına gelmemiş sanırım) hizmetkarlarına da bunlara alabildiğine şarap servisi yapmalarını tembihler. drevlian'lar iyice zom olunca askerlerine emir verir ve 5000 drevlian'ı öldürtür. (red wedding de neymiş birader!)

olga ablamız başladığı işi sonuna kadar götüren tıynette biri olduğundan bununla yetinecek değildir elbet, hemen kiev'e dönüp drevlian milletinin geri kalanını da ortadan kaldırmak için ordu hazırlamaya başlar. drevlian'ların da akılları nihayet başlarına gelmiştir, olga'ya elçi yollayıp aman taçta tahtta gözümüz yok daha, biz ettik sen etme, istediğin kadar vergi verelim yeter ki bizi rahat bırak daha öldürme diye yalvarır yakarırlar.

olga 'bu kadar ceza yeter, size merhamet ediyorum. vergi olarak bir defaya mahsus her evden üç güvercin ve iki kırlangıç tutup yollayın' diye bir mesaj yollar. donlarına kadar soyulmayı bekleyen drevlian'lar aaa sembolik vergi, oh be yırttık yakamızı bırakacak sonunda diye sevinip evlerinde, ahırlarında yuva yapan güvercin ve kırlangıçlardan olga'nın dediği kadarını yakalayıp kafeslere koyar yollarlar. olga askerlerine kuşların ayaklarına teker teker kumaşa sarılıp fitil takılmış bir parça kükürt bağlatır, güneş batınca askerlere fitilleri tutuşturup kuşları salmalarını emreder.

kuşlar evlerine varıp yuva yaptıkları saçak altlarına, samanlıklara, ağıllara geri döndüğünde her yeri alevler sarar, şehirde yangın çıkmadık bir tek ev, ahır, samanlık kalmaz. her taraf aynı anda alev aldığından millet yangınları söndüremez, ortalık cehenneme döner ve kaçabilenler canhıraş kaçar. ancak olga kaçanları tutup gebertmeleri için askerlerini yollamıştır, bunlar da kaçanlardan kodaman olanlarını esir alıp gerisini kılıçtan geçirir. esir edilen kodamanları olga kendi sadık adamlarına köle ve hizmetkar olarak hediye eder. (burada da parantez açıp cersei'nin yobaz tarikatı yok edişini hayranlıkla izleyenlere göz kırpalım.)

daha sonra ortodoks hristiyanlığa geçen olga, konstantinopolis'e gidip vaftiz olur ve imparator 7. konstantin huzurunda devlet töreniyle ortodoks kilisesine katılır. ülkesine hristiyanlığı yaydığı için ölümünden sonra kilise tarafından azize ilan edilir. kadın toplu katliamlar yapmış, drevlian memleketinde taş üstüne taş, omuz üstünde baş bırakmamış ama azize olga olup ikonalara falan resmedilmiş:


rusya'da ukrayna'da millet gidip bunun ikonalarının önüne mum yakıp ihsan falan istiyor yani, olaya bak.

moral of the story: dinde mantık aranmaz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

güzel bir kurgu yapmış, ekşiden alıntı:
https://eksisozluk.com/entry/68577176

said:
papalığın türklere geçmesiyle sonuçlanırdı, zayıflayan memluklerin de osmanlı hakimiyetine girmesi çok zaman almayacağından gerçek bir pontifex maximus görebilirdik uzun bir aradan sonra.

şaka bir yana eğer fatih erken ölmeyip devasa italya seferini gerçekleştirebilseydi, karaya çıkar çıkmaz karşılacağı napoli ordusunu saf dışı etmesi çok uzun sürmez ve böylece roma yolu kolayca açılırdı. kuzeye ilerleyen istila ordusu karşısında savunmasız kalan papa ve çevresi hızlıca romayı boşaltıp fransadaki topraklarından yeni bir haçlı seferinin hazırlıklarına başlar, bu arada ülkesiz kalan napoli hanedanı da ispanya tahtında hüküm süren güçlü kuzenlerinin yanına sığınarak kaybettiklerini geri almak adına ispanya'yı söz konusu haçlı seferine katılmaya ikna etmeye çalışırdı. istilanın haberi o dönemde burgonya yüzünden savaşın eşiğinde olan fransa ve hapsburgları muhtemelen olası bir çatışmayı ertelemeye ikna edecekti çünkü yeni birleşen ispanya türklerin sicilyayı tehdit etmesinden oldukça rahatsız olacak, napoli ve milan üzerinde uzun süredir hak iddia eden fransa monarşisi hayallerinin suya düşmesini istemeyecek ve avusturya hapsburgları bütün güney sınırlarının türklerin eline geçmesi gibi bir ihtimali kesinlikle kabullenmeyecekti.
bu senaryoda en ilginç yeri ise yarımadanın kuzeyine hükmeden floransa, milan ve venedik işgal edecek ve dönemin osmanlı dış politikası ışığında muhtemelen sultan'ın temsilcileri floransa ve milanın tarafsız kalması karşılığında bağımsızlık garantisi verecek ve anlaşmayı daha da çekici kılmak adına bu prensliklerin yarımada üzerindeki hak iddialarını destekleyecekti. istilanın hızı ve yıkıcılığı karşısında şaşıran venedik ise muhtemelen bir kaç yıl önce sultanla yaptığı barış anlaşmasını korumaya çalışmaktan başka bir hamlede bulunmayacaktı.
lorenzo ve ludivico sultan'ın çekici teklifleri ve yarımadanın kaderi arasında bocalarken, savunmasız roma doğu roma'nın başkentine benzer şekilde yağmalanmaktan kurtulamayacak ve önünde roma'dan alplere kadar uzanan geniş düzlükler bulan güçlü osmanlı süvarisinin kuzeye ilerlemesini durdurulamaycaktı; istilayı tehlikeye düşürecek kadar büyük bir ordu toparlayabilecek olan tek hükümdar olan fransa kralı louis xi için muhtemelen bu orduyu ölümü beklenen yaşlı papanın yerine, hemen fransanın dibindeki avignon'a sığınan curia'yı baskı altına alıp kukla bir papa seçtirmek, düz bir coğrafyada osmanlı süvarisiyle çarpışmaktan daha mantıklı bir seçenek olacak, louis'in en büyük rakibi maximillien ise sınırlarında bu derece büyük bir fransız ordusu olduğu halde ve istilayı macaristan tahtını hapsburg etkisinden korumak adına büyük bir fırsat olarak kullanacak matthias corvinus ensesindeyken, yarımadaya büyük bir ordu göndermek konusunda pek istekli olmayacaktı.
floransa ve milan'ın sultanın şartlarını kabul etmesi halinde ilk aşamada medici ve sforza aileleri, eğer bu aileler iktidarda kalmaya devam ederlerse tüm floransa ve milan halkı avignon tarafından aforozla tehdit edilecek ve daha önce defalarca gerçekleştiği gibi, bu italyan prensliklerinin yeni bir kardinaller meclisi atayarak bir anti-papa seçmesi kaçınılmaz olacak ve böylece osmanlılarla müttefik olmasa da, düşman da olmayan yeni bir papa seçilecek ve sultanın da yardımıyla restore edilen roma'ya yerleşen söz konusu papa, fatih'i asıl amacına, yani yüzyıllar sonra doğu ve batı kilisesi tarafından tanınan ilk roma imparatoru* olarak tahta çıkmaya hiç olmadığı kadar yaklaştıracaktı.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

derli toplu güzel bir yazı olmuş, gerçi belirtmek lazım, bu günden bakınca bizim için kötü gelebilir ama zamanın şartlarında devletin bekası için en iyi icraatı yapmıştır...

https://eksisozluk.com/entry/68580100
said:
yavuz'un tahta geçmeden önce osmanlı'nın batı ve doğu ile olan ilişkilerini iyi irdelemek lazım. özellikle cem sultan-bayezid çekişmesi. bayezid in çatışmasızlık anlayışı yavuz un babasını devirerek tahta geçmesi bunların siyasi destekler olmadan gerçekleşmesini düşünmek ahmaklık olur. yavuz un devre dışı bıraktığı devletlerden memluklar batılı bir kaç devleti vergiye bağlamıştı. bunlar özellikle ticaret yapan venedikler cenevizler gibi vatikan ı finanse eden devletler. safeviler ise rusya nın üzerinde baskı kuruyorlardı. rusların o yıllarda safevilerin izlediği türk politikası sayesinde gelişim gösteremediği, kısmi vergiler verdiği ve duraklama yaşadığı bir ortamdır. arap yarımadası ise bedevi karakterde cahiliye dönemi olarak adlandırılan süreci yaşıyorlardı. işte yavuz tam da böyle bir ortamda bu iki büyük türk devletini yıkarak batılıların ve rusların gelişimlerinin önünü açmıştır. ortadoğudan getirttiği fetvacısı rüstem şafii bir kürttür. bu kişi aynı zamanda ebu suud gibi katliam fetvacısı bir kişiyi de devletin önemli kademesine getirtmiştir. doğuya yönelmesi din in osmanlı içinde daha etkin olmasını ve fatih gibi bilimsel ilerleyen bir liderin gölgesinin kalkmasına sebep olmuştur. safevilerin yıkımasıyla doğu ve güneydoğu kürt derebeylerin hakimiyeti altına verilmiş eyaletlere bölünmüştür. zira safevilerin ikinci başkenti diyarbakırdır. böyle bir tedbir alınmasının sebebi anadoludaki türkmen nüfus ile safevi türkmen nüfusunun iletişiminin kesilmesi. dikkat edilmesi gereken bilgi ise şudur; özellikle abdülmecid in aldığı tedbirle etkinliğini arttıran kürt derebeyleri hızla doğu ve güneydoğu halklarını kürtleştirmiştir. cumhuriyet dönemi için kürtlere yapılan asimilasyon çalışmaları yavuz ve abdülmecid in hamleleriyle kürtleşen bir doğu güneydoğu görüntüsü ortaya koymuştur. işin en komiği hayatı türk devletleriyle savaşmakla geçmiş ve onca türkmen kıyımı yapmış olan yavuz u en çok ülkücülerin sevmesidir. bu gerçek anlamıyla bir dramdır. işin bir başka dramatik tarafı da azeri ve iran toplumunun rönesansına engel olan yavuz u seven ülkücülerin mensup olduğu partiye azerilerin oy vermesi bu daha feci bir dramdır. fatih gibi olsaydı keşke demeden edemiyor insan gerisi heyecan.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ha bu arada aklıma geldi şöyle bir şey var,

TİKA Dünyanın 8. Harikasını Hırvatistan’da Araştırıyor

ben şimdi bunu buldum ama yabancı veya yerli başka kaynaklarda bulunur zira, oranın yerlileri bunu ciddi araştırıyorlar
http://www.tika.gov.tr/tr/haber/tika_dunyanin_8_harikasini_hirvatistan%27da_arastiriyor-24231
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

uzun hasanın savaşı kaybetmesi ile iktidarının zayıflamış olması diye bahsedilir, kronolojik olarak bakamıyorum şimdi

diyarbakırın önemi akkoyunluların başkenti olması ve uzun hasanın orayı feth etmesi ve ondan sonra gelişen olaylar

yazar rusya veya ruslar üzerinden nasıl bir bağ kurmuş bilmiyorum ama her halde timur-altınordu falan ile karıştırmış olabilir zira benim bir bilgim yok

de zaten benim alıntı yapmamaya iten kısımlar buraları değil
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

bir kitap tanıtım yazısı daha:

Derin Yahudi / Siyon-Türk Zelda
Musevi Tarihinde Bin Yıllık Türk Damgası
Cengiz Özakıncı
OTOPSİ
http://www.kitapyurdu.com/kitap/derin-yahudi--siyonturk-zelda-amp-musevi-tarihinde-bin-yillik-turk-damgasi/100875.html&filter_name=derin%20yahudi-zelda


said:
Türkiye’de kimi Türkleri İbrani-Yahudi kökenli Sabetaycılar olarak damgalayan yayınlarla, Kürtleri İbrani kökenli Yahudiler olarak gösteren yayınlar, aynı amaçla tek odaktan mı yürütülüyor? Türkleri Sabetaycı diye damgalamakta kullanılan adbilim [onomastics] yöntemi, dünyadaki Musevilerin soyadlarına uygulandığında, Musevilerin çoğunluğunun Hazar Türk kökenli olduğu gerçeği nasıl ortaya çıkıyor? Çevresindeki tüm ülkeleri etnik ve mezhepsel ayırımcılığa sürükleyen İsrail’de, Museviler arasında dil birliği, etnik köken birliği ve mezhepsel bütünlük var mı? Dünyadaki Musevilerin tümü Sami kökünden İsrailoğulları soyundan mı geliyor, yoksa çoğu Hazar Türk kökenli mi? İsrail’de Hazar-Türk kökenli olan ve olmayan Museviler arasında, birbirlerinden kız alıp vermemeye dek tırmanan etnik-mezhepsel ayırımlar derinleşiyor mu? Siyonizm, salt Musevilerin ideolojisi mi? Haçlı Emperyalizm niçin Siyonizm’e yöneldi? Selçukların atası Selçuk Bey, Türk kökenli Hazar Musevilerinden miydi? Barzan ve Barzaninin Hazar Türk Kaganı Barshandan geldiği neden gizleniyor? Hitler’in soykırıma uğrattığı Musevilerin ezici çoğunluğu Hazar Türk ökenli miydi? 1948’de Pentagon G-2 İstihbarat Bürosu’na sunulan ve dünya Musevilerinin %92’sinin Hazar-Türk kökenli olduğunu kanıtlayan rapor, İsrail devleti kurulduktan sonra nasıl hasır altı edildi? Dünyayı yönetn Rots hild gibi parababalarının çoğu Hazar Türk kökenli Musevi mi? Dünyada soyadı “T-U-R-K” ya da Türkçe olan milyonlarca Hazar Türk kökenli Musevi olduğunu biliyor muydunuz? Cengiz Özakıncı, edebi yazılarından oluşan bu dizinin ilk kitabı “Neveser” ve ikinci kitabı “Münevver”den sonra üçüncü kitabı “Derin Yahudi: Siyon-Türk Zelda” ile ezberlerimizi bozmayı sürdürüyor. Üstü örtülmüş, gözlerden kaçırılmış, üzerinde durulmamış, görmezden gelinmiş, unutulmuş, daha doğrusu kasten unutturulmuş gerçeklerin konuştuğu bir roman bu... Roman mı? Hayır. Doğru deyim: Roman ötesi...


diğer kısımlarına bir şey diyemeyeceğim ama "Hitler’in soykırıma uğrattığı Musevilerin ezici çoğunluğu Hazar Türk ökenli miydi?" sorusu mantıklı geliyor zira, toplama kamplarına tıkılan yahudilerin çoğunun alt sınıflardan geldiği hep söylenirdi...

diğer taraftan burada veye diğer konuda hazarlar ile ilgili cevizkabuğu olması lazım linki var, orada da araştırmacılar tarafında sami yahudiler için benzer iddialar vardı...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ashkenazi Yahudileri'nin konustugu dil Yidce, Almanca'nin bir versiyonudur. Polonya veya Ukrayna'daki bir Yahudi'nin, kendisi ya da kokleri Almanya'dan gelmediyse Almanca konusmasi icin bir neden yok.

Polonya'ya gelen ilk Yahudiler'in, seyyahlarin nereden geldigi biliniyor. Ilk gelenler genelde bir yandan da kasiflik yapan tuccarlar ve bu ilk kasifler genelde Ispanya'dan gelmis. Ibn Yakub diye biri ki 900lu yillarda geliyor, en bilinenlerinden bu ilk Yahudiler'in. Daha sonraki yerlesimcilerin cogu Kutsal Roma Imparatorlugu topraklarindan geliyor. Varsova'daki Yahudi muzesinde tarih ve olaylar vere vere Yahudiler'in adim adim nasil yayildigini gormek mumkun. Almanya'dan, Bohemya'dan Polonya'ya, oradan Polonya'nin dogusuna ve Ukrayna'ya gidiyorlar adim adim. Dogudan gelen bir goc yok, Askenaziler'in Hazar kokenli olduklari bugun bilinmese bile 1000 yilinda bilinirdi, belgelenmis olurdu.

Zaten Hazarlar'da Museviligin ne kadar yayildigi da muamma. Hazar Kaganligi'nin zaten tek bir halki, o halkin da tek bir dini yoktu. Musevilik sadece belli aristokratlarin benimsedigi birsey de olabilir. Eh elit insanlar da eski hayatini devam ettirmeye calisir, kagan adamin gidip de Karpat daglarinda bir koye yerlesmesi anlamsiz.

Surada yazana gore bu G2 amerikan ordusunun istihbari kolu. Yahudilerin antropolojik kokenini neden arastirmislar da yazarimiz 92%sinin Turk oldugunu ortaya koyan bu belgeye nasil ulasmis sonra? Askenaziler bile Yahudiler'in 92%sini olusturmuyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 2 hafta sonra ...
Selçuklular Tarihi ve Türk-Islâm Medeniyeti -Prof. Dr. Osman Turan-ötüken- kitabının 321 sayfasında yazılana göre mealen, melihşah ve nizam ül-mülk zamanında basra, isfahan, hemedan, semerkand ve diğer bir çok büyük islam şehirlerinde ciddi bir yahudi nüfusunun olduğunu aktarılıyor. hatta xii. asır ispanya yahudilerinden benjamin de tudelle nin bu sebeple türkleri yahudi dostu gösterdiğini yazıyor.

tabi bir yerde yahudi varsa onların içinde büyük sermayedar ve bankerlerin de çıktığını ekstra olarak belirtmeye gerek yok :) bunların ne kadar nüfuzlu ve devlet adamları üzerinde tesirli olduklarına zaten değinmiyorum bile :)

nizam ül-mülk ile dost olan(!) ibn 'allan adında bir yahudi kodamanın (anladığım kadarı ile bölgenin topraklarının işletme hakkına sahip olan kişi yani mültezim) -ki ne kadar zengin ve nüfuzlu olduğu hakkında, adamın karısı öldüğü zaman bütün basra halkının cenazenin arkasından yürüdüğünü aktarıyor...

nizam ın düşmanları veya rakipleri bu adama sarıyor, adam öldürüleceğini anlayınca bilin bakalım ne yapıyor? önce bir tahmin edin sonra okuyun. servetinin kayıtılı olduğu defteri denize atıyor...

neyse nizam bu işe çok üzülmüş ve ve üç gün evden çıkmamış, çıkınca hemen sultana varıp teessüf etmiş. sultan ise "olm manyakmısın valla benim haberim yoktu, avdaydım o zaman sende biliyorsun" demiş :) gerçekten de avdaymış

dipnotlar ilgili sayfada mevcuttur.

s.322 ermeniler üzerine de bahis var, -ki zaten ilgili kısım devletin içindeki gayri müslimlere uygulanan himayeci yapı ile ilgili- sarkavag diye birinin melih-şah hakkında bir övgüsü yine bu kısımda yazılı...

tabi selçukluların bu genel yönetim ekolünün kimleri rahatsız ettiğini artık kitabı okuyan bilsin B)-
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Senin boyun ne posun ne Libya ya, bi de Araplar'in lideri olacakmis peh. Allahin Cad'ina bile yenildiler lol.

Bu Araplar'in neden bir turlu ortak bir amac dogrultusunda hareket edemeyip paso savas kaybettigini aciklayan bir video var. Beni tatmin etti.

https://www.youtube.com/watch?v=cZk4Yu42g0I&app=desktop

Hani Slav dunyasi gibi, birkacyuz milyonluk bir Arap dunyasi var. Ve bu dunya resmen Emeviler zamanindan beri askeri bir basariya imza atamamis.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

haberi olmayan varsa, dün ilber&celal hoca ile program yaptı fatih altaylı. hatta bi daha yapıcak. diğer program ne zaman belli değil fakat çok geçmeden temmuz başlarında olacak herhalde; sonlarında konuşuyorlardı 1 temmuzdan sonra falan diye.

ben dün yarım yamalak dinleyebildim, celal hocanın heyecanlı heyecanlı anaksimandros'u anlatışına denk geldiydim. adam da efsaneymiş bu arada. şimdi yine baştan izliycem.
siz de izleyin izlettirin.

umarım uyuz hükümetimiz yine müdahale etmez şu programa.
https://www.youtube.com/watch?v=6lOuomXLd_k
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

arapları bende çok kerelere eleştirim ama emeviler özelikle endülüs emeviler zamanında yapılan işler tek kelime ile muazzam işler ki bu adamları biri çölün "medinelsi" diğeri de ağırlık bedevi, bu adamlara bakıyorsun, yaptılarını alt alta yazıyorsun, sonra bu güncel araplara bakıyorsun, ve üstelik bu sıçramanın islam ile geliyor, ondan önce adamlar resmen 0
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...