Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Yılmaz Özdil'in yazısı


cetoritto

Öne çıkan mesajlar

Aket-Atum said:

farkındaysan bazen aşırı hafif olduğunu daha ilk mesjaımda söylemiştim :) Ne zaman "çok kaliteli yazar" dedim?

Beyler troll mü besliyorum ya?

Burda konuşulan yılmaz özdil'in kalitesi değil mi? neyin üstüne yorum yapmamı bekliyosun? senin savunduğun nedir peki, yılmaz özdil kalitesiz ama keyifli diye mi okuyosun, yoksa orta kalitede mi?

zaten ilk yazımdan beri tahrik etmeden cevap vermeye çalışıyorum ama maşallah seninle aynı düşünmeyen biri olunca işbirlikçi, troll gibi benzetmeleri yapıştırıyosun hemen.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

valla oralarda da durum her zaman dediğin gibi değil. cemaat içinde de emeği sömürülen insanlar biliyorum. belki kendi şirketlerinde üst kademelerde gerçekleşiyordur o dediğin ama o da bence emek karşılığı ya da hakedilen falan değil anca kayırmacılık olur. aynısı masonlar için de geçerli. sözkonusu olan işçi, emeğiyle kazanan olunca sömürünün ya da görmezlikten gelmenin önü sonuna kadar açık.

mesela öyle çevrelerde sık gerçekleşen bişey söyliyim: x dalındaki bir firma sahibine kendi çevresinden bir iş geliyor ama iş ücretsiz, yani kendi içlerinde hayır işi. adam geliyor işçisine "bunu hayır için yapıyoruz bundan bi ödeme almıycaksın". işçinin reddetme şansı yok. ulan hayır işiyse kendi cebinden yap eşşoğlueşşek, evine ekmek götürme derdinde olan adamın sırtından hayır işi mi olur? sonuçta iş yapılıyor emek harcayan bi güzel hayırını(!) yapıyor. patronun cebinden tek kuruş çıkmıyor. sonunda noluyor beyefendi camia içinde o hayırı gerçekleştirmiş kişi olarak sükse yapıyor. işi yapandan kimsenin haberi yok. zaten işçinin adı yok biri gidiyor öbürü geliyor.

benim bazı dallarda emeğin karşılığı konusundaki düşüncelerim buralara fazla komünist gelir. belki 1-2 kişi onaylar o da belki.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

cetoritto

cetoritto said:

Trias said:

cetoritto said:

yukarıdaki arkadaş hayal aleminde yaşıyor olmalı ki hak edenin hak ettiğini aldığını yazmış, ben de dayanamadım pek çoklarının bildiği şeyi burada yazayım dedim.
Türkiye'de de, dünyada da hak eden hak ettiğini çalışarak kazanamaz. Kazananlar istisnai personeldir. Özellikleri gerçekten kendilerine kazanç sağlaan kişilerdir. Bunun haricinde çalışarak iyi kazanç sağlamanın yplu:
-camiadan olmak
-mason olmak
yok başka bir yol, var diyen halen daha yeterli hayat ve iş tecrübesine sahip değildir arkadaş.


-camiadan olamayacağınıza göre masonsunuz. gezdim gördüm forumunda epey dolaştığınız iyi bir işte çalıştığınız belli.

bu kadar sığ düşünmeyin. yaftalamak bu kadar kolay olmasın

ekonomi konusuna yine girmeyelim, yılda 2-3 kez Türkiye'ye geliyorum, farkı sizden daha iyi görebilirim diye düşünüyorum.

bundan 15 yıl önce yurtdışında türkiyeliyim dediğimde /pokerface oluyordu. şimdi, "çok iyi gidiyorsunuz" yorumları alıyorum.

@ardeth, işsizlik düşmeyecek muhtemelen de artacak, dünyanın gidişi bunu gösteriyor.

ben dünya geneline göre türkiyeye süper iyimser bir hava çizmiyorum. Önceden de belirttiğim gibi "eskiye oranla çok daha iyi durumda" diyorum.

@Ursus, seni birisi günde 16 saat çalıştırıyorsa çıkarsın hakkını alabileceğin başka bir yere gidersin.

Ama asgari olayını: "arkadaş ben tornavida ile vidalama işi yaparım ilerisine gidemem" bu adam asgari ücret de alır, 16 saatte çalıştırılır.

kurs ücretini neresinden düşersen düş. Adamı eğitiyorsun, adam daha çok iş yapıp, çalıştığı yere değer katıyor. PAtron maaşını artırıyor, artırmaz ise yeni öğrendiğin bilgiler ile başka işe gidiyorsun. Ama artık kapitalist patronlarda akıllandı, bu piyasada artık eğitilmiş personel her şey.

throine ve sufi'ye yazdıklarımı okursan aynı şeyleri sana da yazmamış olurum. yalnız sana ilaveten bazı şeyler söylemem gerekiyor çünkü paticik'teki genel yanlışı yapmışsın. hem beni sığ düşünmekle eleştirmişsin. hemen arkasındaki cümlede yaftalamak bu kadar kolay olmasın demişsin. şimdi burada beni sığ düşünmekle eleştiren sen kolaylıkla yaftalamış olmuyor musun?

farkı yılda 2-3 kez Türkiye'ye gelerek daha iyi göremezsin. Yılda 30-40 kez dünyanın 4 kıtasında her türden ülkeye gidip gelerek, bir o kadarıyla gün aşırı görüşerek ben senden daha iyi görebilirim. milletin pokerface'i falan beni ilgilendirmiyor çünkü medya buradaki insanları nasıl uyutuyorsa yurtdışındaki insanları da uyutuyor. CNN Türk ile CNN'in yayın politikası farklı olabilir mi? NTV ile BBC'nin yayın politikası farklı olabilir mi? aynı mutfakta pişen yemeği beyaz camdan tüm dünyaya sunuyorlar.

yazdıklarının neredeyse tamamına katılmıyorum ama başkalarının yaptığı gibi kelime kelime tartışmak da istemiyorum. neticede belli ki dünya görüşlerimiz tamamen zıt.



son paragrafınıza katılıyorum. saygılar
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sufi said:

valla oralarda da durum her zaman dediğin gibi değil. cemaat içinde de emeği sömürülen insanlar biliyorum. belki kendi şirketlerinde üst kademelerde gerçekleşiyordur o dediğin ama o da bence emek karşılığı ya da hakedilen falan değil anca kayırmacılık olur. aynısı masonlar için de geçerli. sözkonusu olan işçi, emeğiyle kazanan olunca sömürünün ya da görmezlikten gelmenin önü sonuna kadar açık.

mesela öyle çevrelerde sık gerçekleşen bişey söyliyim: x dalındaki bir firma sahibine kendi çevresinden bir iş geliyor ama iş ücretsiz, yani kendi içlerinde hayır işi. adam geliyor işçisine "bunu hayır için yapıyoruz bundan bi ödeme almıycaksın". işçinin reddetme şansı yok. ulan hayır işiyse kendi cebinden yap eşşoğlueşşek, evine ekmek götürme derdinde olan adamın sırtından hayır işi mi olur? sonuçta iş yapılıyor emek harcayan bi güzel hayırını(!) yapıyor. patronun cebinden tek kuruş çıkmıyor. sonunda noluyor beyefendi camia içinde o hayırı gerçekleştirmiş kişi olarak sükse yapıyor. işi yapandan kimsenin haberi yok. zaten işçinin adı yok biri gidiyor öbürü geliyor.

benim bazı dallarda emeğin karşılığı konusundaki düşüncelerim buralara fazla komünist gelir. belki 1-2 kişi onaylar o da belki.

aynen dediklerine katılıyorum, benim bildiklerimle çelişen bir şey demiyorsun. neticede bu düzen emeğin sömürülmesi düzeni. ama az, ama fazla. fakat o camia ve mason ortamların diğerlerinden farkı ihanet edilmediği sürece tepeden tırnağa herkesin iş garantisi, yan imkanlar, emsallerine göre iyi ücret...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 2 hafta sonra ...
adamların derdi gerçeği açığa çıkarmak değil mağdur edebiyatı yapmak. Onun için her türlü yalan dolan, laf çarpıtma başvururlar.

Evet bir çok cami zamanında depo olarak kullanılmıştır. Çoğu 2. dünya savaşı korkusundan ve bu savaşın Türkiye'ye sıçrayacağı korkusundan ötürü batı bölgelerinde bulunan tarihi eserlerin, kayıtların kuyutların camilere saldırılmaz düşüncesiyle kullanılmayan camilere taşınması yüzünden. Ayrıca gene bazı camiler savaş sırasında askerlerin ve halkın hastane olarak kullanması, sığınması için belirlenmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan cami sayısı eksilmiş mi ? İnsanlar namaz kılacak, cemaat kuracak cami mi bulamamış ? Kurban mı kesememiş ? Oruç mu tutamamış ?


Ayrıca gene geçenelerde İsmet paşa din kitabı yasaklattı diye mağdur edebiyatı yapıyordu. Gene açıkladı Kılıçdaroğlu o yasaklanan din kitabının içeriğini. Uzun giye imansız ölür gibi saçma sapan kendi inandıkları dinle uzaktan yakından alakası olmayan bilgiler içeren, amacının ne olduğu belli bir kitap. Bugün olsa kendileri yasaklar.

RTE önce hesabını versin üzerine çöktükleri okul arazilerinin, cami arazilerinin. Yıktıkları, yerine yenisini dağ başında kurdukları okulların. Kendi milli eğitim bakanının lafıdır " en değerli yerlerde okullar var, deniz kenarında okullar var okul dediğin her yerde olur bunlar değerli araziler" diye. Hafızası zayıf, balıktan beter aptal halk tabi bunları unutur camiler ahır yapılmış mı yapılmamış mı onları hatırlar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yılmaz özdil i sevmiyorum.
eleştiren biri olmasından ötürü var olması gerekli.
fakat muhalefetin neferi olacak bir adam değil.
çünkü adam captain obvious. captain demagoji. captain ajitasyon.
ama bence kimse dokunmasın ona. eleştirsin. eleştiren birilerinin olması başsayfalarda iyi birşey.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

http://www.ulusalpost.com/haber/2007-yilmaz-ozdil-erdogani-fena-yakaladi


Yılmaz Özdil Erdoğan’ı fena yakaladı!

c/p

Başbakan Erdoğan dün Meclis'te yaptığı konuşmada Cumhuriyet gazetesinin 20 Nisan 1936 tarihli sayısına referansla Seferihisar'da bir caminin CHP yönetimi tarafından ahır yapıldığını söylemişti. Hürriyet gazetesinden Yılmaz Özdil, Erdoğan tarafından gerçeğin ters yüz edildiğini yazdı.

Başbakan Erdoğan dün Meclis'te yaptığı konuşmada, Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde CHP'nin iktidar olduğu yıllarda camilerin satıldığını, kapatıldığını ve hatta ağır yapıldığını iddia ederek 20 Nisan 1936 Cumhuriyet Gazetesi'ni referans göstermişti. Erdoğan "Bu ne insafsızlık. Seferhisar’da tarihi bir camii ahır yapılmış. Bu dosya içinde tek parti dönemind

e camilerin satışına, depo olarak kullanılmasına, ahır yapılmasına dair, onlarca yüzlerce haber küpürü bulunuyor" demişti.

Erdoğan'ın bahsettiği gazete kupürlerinden birini bugün Hürriyet gazetesinden Yılmaz Özdil yazdı. Özdil, Erdoğan'ın kanıt olarak gösterdiği gazete kupürünü okumadığını, bahsettiği haberde CHP'nin camiyi ahır yaptığı bilgisinin aksine, müze müdürünün tarihi cami ile ilgili verdiği bilgilerin yer aldığını ve ardından da işgal yıllarında ahır haline getirilen caminin siyasi iktidar tarafından tekrar cami haline dönüştürüldüğünü yazdı.

Özdil'in yazısı şöyle:

"Mustafa Kemal camiyi ahır yaptı, öyle mi?

Başbakan açıkladı: “Camiyi ahır yaptılar.”
Nerede?
İzmir Seferihisar’da.
Ne zaman?
1936’da.
Atatürk zamanında mı?
Atatürk zamanında.
Kanıt?
Belge gösterdi.
20 Nisan 1936 tarihli.
Cumhuriyet gazetesi.
“Bu ne insafsızlık, Seferihisar’da tarihi cami ahır yapılmış” başlıklı haberin kupürü.
O caminin bulunduğu köyün ismi, Düzce... Küçücük, yemyeşil, şirin bi köydür. Eski adı, Hereke’ydi. Heraklia antik kentinin üzerine kurulduğu rivayet edilir, ismi ordan gelirdi. Osmanlı döneminde nüfusunun yüzde 60’ı 70’i Rum’du. İşgal sırasında neredeyse hiç Türk kalmadı. Sene 1922, hoş gelişler ola, Yunan denize döküldü, Seferihisar kurtuldu. Ufak ufak göç ettik, yeniden yerleşmeye başladık. Harabeydi. Galiba 60’lı yıllarda, adını Düzce yaptık. Sit alanıdır.

Şimdiiii... Gelelim belgeye.

20 Nisan 1936 tarihli, Cumhuriyet gazetesinde “Bu ne insafsızlık, Seferihisar’da tarihi cami ahır yapılmış” başlıklı haber var mı?
Var.
Peki haberin içinde ne yazıyor?
Şu yazıyor...
“Seferihisar’ın Hereke Köyü’nde bir cami tahrip edilmiş ve ahır haline getirilmiştir. Müze müdürü, tahkikat yapmıştır. Verdiği malumata göre, kütüphane ve medresesi vardır. Kütüphanesinden eser kalmamıştır. Evren oğullarından Kasım tarafından inşa ettirilmiştir. Üstündeki Arapça yazıya göre, 641 yıllık olduğu anlaşılmıştır. Osmanlı-Türk stilindedir. Tahribata rağmen, geriye kalan kısmı muhafaza edilirse, kıymettir.”
Yani?
Camiyi ahır haline getiren, CHP değil, işgal sırasındaki vandallıktı. Türk nüfusun seneler süren yokluğunda, caminin insafsızca ahır haline getirildiğini tespit eden ve bu bilgiyi Cumhuriyet gazetesine veren, bizzat, CHP’nin İzmir Müze Müdürü’ydü.

(Antik bölge olduğu için, Müze Müdürü tarafından tespit edildi... Cami ibadete açık olsaydı, 1936’da ahır yapılsaydı, teee 1924’te kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından tespit edilirdi. Diyanet’in haberi bile yoktu, çünkü, senelerdir cami olarak kullanılmıyordu, ibadete kapalıydı. O nedenle, arkeolojik sayım yapan Müze Müdürü tarafından bulundu.)

(Kaldı ki, İzmir’de camiyi ahır yaptılar dedikleri dönemde... Diyanet İşleri Başkanı olan, Börekçizade Mehmet Rifat Efendi “İzmir paye-i mücerridi” unvanını taşıyordu.)

Bu sonuca nereden varıyorsun derseniz... 1936’da CHP tarafından ahır haline getirildiği iddia edilen o köydeki camiyi, 1936’da, bizzat CHP cami yaptı da, oradan varıyorum!

Kasım Çelebi Camii...

Metruk halde bulundu. Sadece antik ören yerlerinden araklanarak monte edilen sütun duvarı ayaktaydı. Revakları temizlendi. Minaresi onarıldı. İbadete açıldı. İnanmayan, zahmet edip Düzce Köyü’ne gitsin namaz kılsın, öyküsünü ahaliye sorsun.

Üstelik.

Kupürün başlığını gösterip, içinde ne yazdığını anlatmayan iktidarlar, Menderes’ten Demirel’den beri “İzmir’de tarihi camiyi ahır yaptılar” sakızını çiğniyor ama...

İzmir Seferihisar’daki o tarihi caminin tarihi medresesini yeniden açmak da CHP’ye nasip oluyor!

Seçimi ezici üstünlükle kazanan CHP’li Belediye Başkanı Tunç Soyer, CHP tarafından ibadete açılmasına rağmen, CHP tarafından ahır yaptırıldı denilen Kasım Çelebi Camii’nin medresesini restore ettiriyor. Proje hazırlandı, Anıtlar Kurulu’na sunuldu, kabul edildi, kaynak tahsis edilmesi için İl Özel İdaresi’ne başvuruldu, bugün yarın inşaatına başlanacak.

Dolayısıyla...
Söz konusu kupürün sadece “bu ne insafsızlık” tarafı doğrudur.
Mustafa Kemal Atatürk’ü camiyi ahır yaptıran kişi olarak göstermek...
Hakikaten insafsızlıktır.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 1 ay sonra ...
Bilmiyorum yav:) Yılmaz Özdil i okuyorum.sanırım severimde! Bende öyle okumuş okullar bitirmiş bir adam değilim ,entel dantel hiç degilim! nedesem ki? AKP ye oy vermiyecek kadar bilinçliyim ha birde İzmirliyim.Yılmazın yazılarını okumak kolay oluyor 3-5 satır birşey zaten .ama içinde öğretici şeyler oluyor arada rakamsal yazıyor bu adamı okurken birşeyler ögrendigimi düşünüyorum.ögrenmek güzel şeydir tabi okuyarak ögrenmek daha güzel olsa gerek !

çok fazla yazar takip etmedigim için çok fazlada soru soramıycam entel dantellere ama cidden bu adamı eleştirebilecek kadar okuyormusunuz?kitap,dergi vs. yoksa popülist dediginiz bu adamdan daha beter popülist oldugunuz içinmi eleştriyorsunuz?
neyse cidden çok anlamam ben sadece okudugum bir adamın bukadar eleştrilmesini merak ettim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sam said:

e bu hesaba göre her ülkeden evsiz fotolarını toplayıp kolaj yapalım, 5-10 milyon nüfuslu birkaç kuzey ülkesi hariç her ülke utansın heh.

ha yozdil'miş pardon np.


utanmasın mı? gelir adaletsizliği heryerde var ya, dünyanın düzeni bu yaaa diyip geçeli mi?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...