Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Galatasaray 2011-2012 Sezonu Genel Tartışma


Masquerade

Öne çıkan mesajlar

ULUSLARARASI marka değerlendirme kuruluşu Brand Finance’ın araştırmasına göre, Türkiye’nin marka değeri en yüksek futbol takımı Galatasaray oldu. Kuruluşun, “Türkiye’nin En Değerli Markaları” araştırmasının sonuçları futbol takımları açısından incelendiğinde, Türk futbol takımları arasında marka değeri 55 milyon dolar olan Galatasaray öne çıktı. Geçtiğimiz yıl Galatasaray’ın marka değeri 26 milyon dolar olarak belirlenmişti. Türkiye’nin en değerli 100 markası arasında 71’inci sırada bulunan Galatasaray’ın ardından, 77’nci sırada Fenerbahçe geldi. 47 milyon dolar marka değeri bulunan Fenerbahçe’nin geçtiğimiz yılki marka değeri listede yer almadı. 79’ncu sırada ise Beşiktaş ise 45 milyon dolar marka değeriyle gösterildi.


Borsayla alakayı çözemedim ben açıklar mısın ?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

arkadaş takımında elmander gibi adam var, riera gibi adam var ne bilim gökhan zan'a tap,

şu melo'ya tapma,

istikrarsız, kariyeri inişlerle çıkışlarla dolu. Her çıkışının ardından sansasyonel bir iniş var. Bakalım GS'de neler olacak,

Melo öyle kral ilan edilecek bir adam hiç değil, isterse harika oynasın

tam bir city topçusu ahlakına sahip işte
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

abi şuan oynuyor, 2 maçta çok iyi performans gösterdi diye bir adamı yukarılara çıkarmak ve normalde hak ettiği ilgiden fazlasını göstermek sence mantıklı mı?

Melo gibi bir adam için değil, hani Elmander'e Baros'a göstersen ilgiyi tamam, geçmişi ve yaptıkları belli, hatta yapacakları da belli olan adamlara sevgi göstermezsin de Melo gibi adamlara sevgi gösterirsen üzülürüm ben,

Ben Quaresma'ya gösterilen sevgiye bile karşı çıkan adamım lan asfdas
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

kimseye taptığımız da yok işte. adam iyi diyoruz ahah bu da mı suç. ve açıkçası ben bile şaşırdım. canayı aratmasa bari derken herifin oynadığı oyuna bak. ben canadan böyle 1 maç performans izlediğimi hatırlamıyorum ama genel olarak bakarsak melodan daha iş ahlakı olan bir oyuncu.

bozmadan devam etmesi dileği ile melonun, kıskanmayın sizin de olur. :P
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

kıskanacak birşeyi yok, GS'den bir adam kıskanılacaksa Beşiktaş söz konusu olduğunda o mevkide Ernst gibi adam var, her ne kadar yaşı ileri olsa da bu ülkede DMC'de en iyisi odur.

Elmander abi, GS'nin herşeyini bu adam üstüne kurması gerek. Belki duygusal düşünüp onu öne sürüyorum ama bu adamdan sonuna kadar faydalanması gerek bu takımın, hani Almeida'nın varlığına rağmen diğer takımlardan bizim takımda oynamasını istediğim tek adam resmen,
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

elmander tek basina olmuyor. hele kanatlarda kazim falan varken hic olmuyor. olurdu sagda keita solda arda eyvallah derdim de cok yalniz kaliyor. adam kosuyor basiyor her pozisyonu zorluyor falan. ciplak gozle cok net anlasiliyor ama 2-3 defa onune atilan toplara yetisemedi vs ki normal zaten tek basina oynadigi icin. mevcut kadroda kontenjan nedeniyle sercan ile falan denemek gerekir cift forvet ya da kazimi atip harbici sağ kanat oyuncusu alacağız oraya.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Zaten 4-3-3'ün en önemli olayı o kanat oyuncuları. Onların içeri katedip, bitirici özelliğinin olabilmesi. Kazım tipik bir 4-4-2 oyuncusu ama hayatta 4-3-3 olmaz. Gs'de de olmaz, milli takımda da. Bunu görmek çok zor olmamalı, ama hadi bizde adam yok. Fatih Terim de orta sahayı güçsüz bırakmak istemediğinden maça 4-4-2 başlamak istemiyor. O yüzden zaten Engin'i monte etmeye çalıştı ki ayağı top yapabilen biraz daha ileriye dönük bir orta saha olsun, mantıksız bir fikir değildi aslında. Ama kanatlar çok iyi çalışmıyor, kanatların da girip içeriye dalıp, şut çalım atıp gol atabilmesi, içeriyi zorlaması gerek, yoksa bildiğin tek forvet, kanatlarda iki adam ona top atmaya çalışıyor. Adam da 414152 defans arasında kayboluyor. Eğer kanatların delici özelliği olursa bu tarz verkaçlar, ileride çoğalmalar, hücum organizasyonları olur ki bizim takımın sıkıntısı şu an o gibi gözüküyor...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ben melo'yu yanlis tanimisim, devre devre falan izledim hic bir mac izlemedim sanirim gs'yi bu sezon ama, oyle geldi. daha bir onlibero beklerken complete midfielder gibi oynuyor. iyi de oynuyor, allah var.

tabi ilk haftaki gibi kafa atip 3-4 mac ceza alacagi cok olacaktir bence (sonucta su an bana birsey olmaz diye de dusunuyordur rahatca), ve boyle siniri bi kez bozuldu mu performansina da yansayacak dengesizlikte bi adam.

melo'yu da ernst'le karsilastirmak dogru degil pek, ernst ustun alman teknolojisi cunku.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Adam hem ön libero oynuyo hem de direkt göbekte ortasaha gibi de oynayabiliyo, allah vergisi brezilyalı kıvraklığı var çünkü bileklerde, tekniği iyi falan. son maçta mesela geriye çakılı oynadı, hem aykut hem gökhan olunca arkasında sabitti. ilk 3 maç daha göbek adamı gibi ileri geri çift yönlü oynuyordu.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Formda Melo top diye oynar Ernst'i yalnız, Ernst'in olayı istikrarlı olması ki hadi Ernst'in ilk sezonuyla karşılaştırsanız Melo'yu anlarım da şuan Ernst'te kendi performansından baya bi uzak.
Melo öyle kariyeri iniş çıkışla dolu bi adam falan değil bu arada, kariyeri yükselerek ilerlerken Juventus'ta bekleneni veremedi adam.
Kariyeri iniş çıkışlı bi adam arıyosanız o Quaresma, o bile burda taraftar sevgisiyle belli bi performansın üzerinde oynuyorsa Melo çatır çatır oynar...
Şuan bariz bi şekilde TSL'nin en göze batan futbolunu oynayan adamı sevmeyin demek de ilginç bi kafaymış...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Masquerade said:

erman toroğlu: gelelim muslera'nın atıldığı pozisyona. eğer hakem onu, bariz gol şansından ötürü attıysa; yanlış. yok, rakibe tekme attığı için attıysa, o da yanlış. çünkü muslera, santrhaflarının yapamadığını yapıp, topa vurmaya geliyor. topa vurmak için ayağını sallıyor. hareket başlıyor. o arada araya, rakip giriyor ve darbe ona geliyor. bu kontrolsüz bir harekettir, fauldür. ama kırmızı gerektirmez. bu pozisyonlar da hakemlerin futbolu ne kadar bilip, bilmediklerini gösterir.

selçuk dereli: muslera'nın rakibine yaptığı hareketi bariz gol şansı olarak değerlendiren gezer çok yanlış bir karar verdi. çünkü muslera'nın müdahalesiyle yerde kalan shelton'un bu pozisyonda sırtı kaleye dönüktü ve henüz topa da tam olarak hakim değildi.

yakınında ve hizasında savunma oyuncusunun da bulunduğu shelton'un bana göre net gol atma şansı yoktu. dolayısıyla muslera'ya gösterilen kartın rengi, rakibine yapmış olduğu sert hareketinden dolayı sadece sarı kart olmalıydı.

serdar tatlı: kusura bakmasınlar ama ‘mhk’nın prensiplerine ne olduğu’ ciddi merak konusu gerçekten. aynı bünyamin gezer, maçın 14’üncü dakikasında muslera’ya, shelton’ın bariz gol şansını engelledi diye öyle bir kırmızı kart gösterdi ki evlere şenlik. olay ceza alanı dışında, topun yönü taca doğru, iki galatasaraylı oyuncu yakında, hareketin şiddeti yok, sadece faul.kontrolsüz hareketten de ancak sarı kart olacak pozisyonda direkt kırmızı gösterince belli ki aklı geçen yönettiği maçında kalmış. o zaman kim haklı! aklı geçen maçta kalmış hakem mi, yoksa yönettiği önceki maçı başarılı bulmuş mhk mı?

ali aydın: 82. dakikada g.saray lehine verdiği penaltı ve kartını kullanmaması doğruydu. gezer, dünkü maçtaki tek yorum hatasını g.saray kalecisi muslera'ya 14. dakikada gösterdiği kırmızı kart ile yaptı. sarı-kırmızılı ekibin kalecisi muslera'nın rakibi shelton'a yaptığı bir müdahale var. bu pozisyonda topun yönü kornere doğru gidiyor. mesafesi kaleden uzak. top, rakibin kontrolünde değil. hemen yanı başında gökhan zan'ın ve arkasında tomas ujfalusi'nin rakibi net bir şekilde karşılama şansı var. yani kesinlikle bariz gol şansını doğuran hiçbir kriter oluşmamıştı. belki diyebilirsiniz ki, bu pozisyonda kırmızı kartı bariz gol şansından değil de, şiddetli hareket ya da ciddi faullü bir oyundan dolayı verdi. burada da kırmızı kart gerektiren bu ihlallerin hiçbirisi doğmadı. çünkü muslera, topa uçarak müdahale ediyor gibi gözükse de, niyeti tamamen topa vurmak ve ayakları direkt topa doğru yönlenmiş durumdaydı. ancak gövde direkt rakibin üstüne düştü. yani bu pozisyona nereden bakarsanız bakın, hangi pencereden yorumlarsanız yorumlayın her şekilde karşılığı sarı kart ve direkt serbest vuruştu.



Bunları geçiyorum zaten doğrudan kırmızı kart gören bir oyuncunun cezası 1 maça indiriliyorsa zaten bu kartın hatalı gösterildiğinin kabülüdür disiplin kurulu tarafından...

Ama tabi sen burda tek başına pozisyonda kırmızı kartın haklı olduğunu savunmaya devam edebilirsin...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...