Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Star Wars: Episode VIII / The Last Jedi [2017]


DA2019

Öne çıkan mesajlar

Bugun izledim,olmus olmamis yorum yapacak kadar uzman degilim ama bazi seyler oturmamis eski hikayeye.Luke un yapmak uzere oldugu ama son anda vazgectigi eylem,leianin bir anda guc kullanmasi ,orumcek adamvari dusuk kalite espriler.Karanlik lord o kadar basitce oldu ki tatmin etmedi.
Sanirim yaslandigimiz icin yeni seriye uyum saglayamiyoruz,sinemadaki izleyicinin baya bir kismi ow ne guzelmis vs diye konusuyordu arada ve cikista
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

normieler seviyor ya

episode 3 turkiye galasi cikisinda arkada bi adamla roportaj yapiyorlardi iste "film cok sahane ve guzeldide bi yarim kalmis gibi sonu, bence kesin devamini cekicekler" diyordu, afise baki "sith bunlardan hangisi" diye soran tayfayi memnun etmek ile mindless fanboylari tatmin etmek dunyanin en kolay seyi. copadam ciz begeniyorlar asdffasd
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
orumcek adamvari dusuk kalite espriler.


konuya değinilmişken en azıklı sey bu aslında.

laf oturtmanın kralı karakterı ole bi mal mal yazıp filmini cektilerki orumcek adam kötü espri yapan karakter olarak biliniyo oldu artık.


ne kötüydü son film ya... off cok kötüydü budnanda kötüydü
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Laurelin said:

normieler seviyor ya

episode 3 turkiye galasi cikisinda arkada bi adamla roportaj yapiyorlardi iste "film cok sahane ve guzeldide bi yarim kalmis gibi sonu, bence kesin devamini cekicekler" diyordu, afise baki "sith bunlardan hangisi" diye soran tayfayi memnun etmek ile mindless fanboylari tatmin etmek dunyanin en kolay seyi. copadam ciz begeniyorlar asdffasd


sıkıntı corporate structurda zaten.

bu kararları veren adamlar ipnin geleceğini falan dusunmuyo. kendi donemlerinde edilecek karı maksimize etmek tek dertleri. ole sirkete uzun vadade en cok kazandıracak plan gibi bişey yok ortada.

kendileri bastaytken ayratılmıs bi tane bile ip yok, hazıra konup tüketme üzerine bütün bu ekiplerin ceo ların tutumu
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Esh said:

Niye oynadigini ben hala anlamiyorum abi. Yani nasil oynarsin abi madem bu kadar isyan ediyosun. Protesto et gec

Rewendor said:

Cuce said:

hayır yanı..


daha az dertlı ve kendını gızlemek zorunda olmayan peter parkerden olan luke'den nasıl bole bayık bı umutsuz bı luke skywalkera gecmısler.

yıldızlara bakıp, nasıl yanı uzayda prensesler var ve kurtarmamızmı gerekiyo! diye hayaller kuran cocuktan, kardesının ve en yakın arkadasının cocuğunu oldürmeyi aklından bile geciren biri cıkmaz. heleki babası herseyden sonra doğru yola donebildiyse.

hayatı yorgunluğun, sıradanlığın, karanlığın içindeki en ufak umudun pesinde koşmaya hazır ve bu sayede arakdaslarını kurtarmıs, galaksizi özgürleştirmiş, babasıyla barısmıs biri bole seyler yapmaz.

cahil cühellalık bu dallamalık bu.

önümüzdeki klasik bir, anlıyamadığını, asla yaratamıycağı hikayaler ve karakterleri kendi egosuna oyuncak yapan 5. sınıf hack durumu.

baya baya facia yanı gelinen su nokta.

force awakensın sonu bıle bu kadar kotuyken, luke'un o noktaya gelme sebebı ınanılmaz derecede sacma.

aferım mark hammıll'a acımasın vursun ağzıına bunların her ıntervıewda.


sırf bu yuzden ezsen basını butun screen writerların yeridir.



Zaten Mark Hamill'in açıklaması var "Benim oynadığım Luke Skywalker bu değildi, bu filmde bambaşka bi şey yapmışlar onu" diye, haklı.


Bu yönde gideceğini bilmeden imzaladılar çünkü. Onlara gidildiğinde pitch edilen story farklıydı. Hem daha karar verilmemişti, Lucas işin biraz daha içindeydi. O yüzden 3 filmlik anlaşmayı imzaladılar direkt.

İlk film de aslında pozitif yöne doğru giden bir filmdi okuma provası yaptıklarında. Mark söylüyor zaten Force Awakens'ı okurlarken görünmemesini beğenmemiş ama 2. filme beklentilerini yükseltmiş. Sonrasında aslen The Last Jedi için anlaştıkları Jurassic World yönetmeninin sunduğu hikayeyi beğenmiş Mark, "we were on the same page" diyor.
Sonunda yolluyorlar Trevorrow'u, yerine bu dangalak geliyor. bambaşka birşey sunuyor.

Benim anlamadığım Kennedy neden bunu okeyledi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

epic rap battle in bir bölümünde vardı

https://www.youtube.com/watch?v=PXBJIZ1NXFU

burdaki konuşmadan sonra baktım bu disney in içi nasılmış diye adamlar baya kölelik sisteminde çalışıyormuş. sweatbox denilen mevzusunun gerçekten olduğu, bu adamların disney tarafından satın alındıktan sonra bu videoyu çekmesi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

-Deno- said:

Uzuuuun WOT'u ve kritiği döşüyorum artık. Bol bol spoiler var, ne olur ne olmaz spoiler'a alsam bile söyliyeyim.

Word'de 7 sayfa tuttu, ona göre okuyun.


Film'i ilk gösterim günü ve Cumartesi günü olmak üzere iki kez IMAX'de izledim.

Film'i eleştirirken bence iki farklı açıdan bakmak gerekiyor. Bunu yapmadığınız müddetçe ilk defa izleyen biri olarak film'i muhtemelen beğenmişsinizdir ya da daha önce Star Wars filmlerini izlemiş biri olarak nefret etmişsinizdir/kötülemişsinizdir.

Bu iki farklı açıya değinmeden önce de bir kez daha şu gerçeği gözler önüne sermek lazım: Bu filmin yaratıcısı ve fikir babası olan George Lucas, şu ya da bu sebepten (internette bolca makale ve video var bununla ilgili) kendi yarattığı evreni, karakterleri ve hikayeyi Disney'e satmıştır. Birkaç sefer daha değindim buna, ama zurnanın zırt dediği yer tam olarak burasıdır. George Lucas, prequel'ları çektiği dönemlerin sonlarında dahi birçok röportajında Star Wars'tan çok yorulduğunu belli etmiştir. Her ne kadar Star Wars, Lucas'ın tek işi olmasa da kabul etmek gerekir ki büyük kitlelerce her zaman Star Wars'un yaratıcısı olarak kalacaktır. Belki dışardan bakıldığında bu süper bir şey olarak görülebilir, sonuçta şunu herkes kabul etmelidir ki Star Wars bugün en büyük hayran kitlesi olarak title'lardan biridir. Ancak bu sinemacı/yönetmen olma hayalleri ile bu yola çıkmış biri için çok iyi sonuçlara gebe olmamış olabilir. Lucas'ın önemli bir dönem paragöz olduğu su götürmez bir gerçek iken, bence özellikle 2005 yılından beri, yani RoTS gösterime girdiğinden beri, para ile saadet olmayacağını anlayıp, bir nevi boşluğa düşmüştür.

Bu boşluğa düşmüşlüğün sebebi de yüksek ihtimalle böyle bir hayal gücüne sahipken, bunun ağırlıklı olarak Star Wars ve Indiana Jones serileri ile sınırlı kalmış olmasıdır. Tabi ki bu seriler ve Lucasarts adı altında çıkan yapımlarda George Lucas aslında tek yaratıcı değildir, tüm bu karakterleri/evrenleri/teçhizatı/felsefeyi vs. tasarlayan onlarca insana da şapka çıkarmak gerekir. Ama bunun ekmeğini en çok George Lucas yemiştir.

Disney hikayesine yeniden gelecek olursak; George Lucas'ın sebebi ama yukarıda saydıklarım olsun, ama başka bir sebep olsun, Star Wars ismini x bir firmaya/kişiye satması, Star Wars evreninin gerçek anlamda değiştiği andır. Bakın daha yeni triloji'ye, Rogue One'a falan değinmiyorum. O noktada, o 4.1 milyar dolar Lucas'ın cebine girdiğinde, zaten ne ilk üçleme, ne ikinci üçleme ile tam anlamıyla bağdaşmayacak filmler ortaya çıkacağı belli olmuştur. Disney burada olabilecek ne yazık ki en kötü seçenekti. Walt Disney'e (hakkında çıkan birçok spekülasyona rağmen) saygı duyuyorum. İçinde bulunduğu yılların çok ötesinde hayal gücüne sahip bir insanmış. Ancak Disney ile Star Wars, elma ve armut bile değil. Bu sebeple Star Wars'un geleceğinin düzgün bir şekilde ilerlemesi için bana göre iki seçenek vardı: bir daha Star Wars filmi yapılmaması, yapılacaksa da George Lucas'ın ömrü yettiğince bunu devam ettirmesi. Ölürse de Spielberg falan hayatta ise onun devam ettirmesi bir şekilde.

Tabi ki bunların hepsi hayal oldu. Disney almasaydı da başka bir firma ya da kişi alsaydı, yeni filmler ile ilgili yorumlar yine eminim çok olumlu olmayacaktı. Olamaz da. Bunun detayına Last Jedi ile ilgili yorumları yaparken tekrar değineceğim.

Gelelim Disney'in Star Wars'u satın alması, yeni üçlemenin yapılması kararının ortaya çıkması, ara filmlerin de çekileceğinin duyurulması ve en önemlisi orjinal Expanded Universe'in ırzına geçileceğinin öğrenildiği dönemlere Yeni Star Wars filmlerinin triloji olacağı öğrenildiğinde en çok merak edilen konu filmlerin hangi dönemde geçeceğiydi. Burada tabi ki Star Wars'u yalnızca filmleri ile bilen kitlenin yapabileceği çok fazla tahmin yoktu. Ancak bizim gibi Star Wars ile yatıp kalkan fanboy'ların onlarca tahmini vardı. Kimimiz, buna ben de dahil, Knights of the Old Republic döneminin yapılmasını umdu. Kimi Revenge of the Sith ile A New Hope arasını umdu, kimi de Return of the Jedi sonrasını. Ancak burada önemli bir nokta var, ki bu da Star Wars evrenini seven hemen herkesin ortak düşüncesidir diye tahmin ediyorum: hangi dönem filmlere konu olacak olursa olsun, lore'un değiştirilmesini istemedi kimse. Yukarıda yazdıklarımdan da tahmin edilebileceği gibi, ben en büyük öfkeyi George Lucas Star Wars'u sattığı zaman duydum. Ama en yakın duyduğum öfke de, Expanded Universe'ün hiçe sayılacağını duyduğum andı.

Expanded Universe'ün ne olduğu konusuna değinmeme gerek yok sanırım, herkes az çok biliyor. Expanded Universe'de bütün hikayeler ve karakterler çok mu iyiydi? Tabi ki hayır. Son derece cheesy, gereksiz, anlamsız olaylar ve karakter profilleri de vardı. Ama sebebi ne olursa olsun, bu evreni seven insanların çabası ve emeği ile oluşmuştu bu evren. Birçok yazarın, tasarımcının uzun uğraşları vardı burda, sırf lore'a kendi hikayeleri de dahil olabilsin diye. Lucas'dan 'bu canon'a uygundur, lore'a uygundur' onayını almak tahmin edileceği üzere büyük bir başarıydı. Genelinde de iyi hikayeler vardı, olay örgüsü çoğunlukla mantıklı bir şekilde ilerliyordu. Star Wars özünde Skywalker ailesinin hikayesi ise, evet gene Skywalker ailesinin etrafında ilerliyordu her şey. New Republic, New Jedi Order ve Legacy era'ları vardı, Luke, Leia, Han Solo, Chewie gibi ana karakterlerin hikayeleri anlatılıyordu, daha sonra bu karakterlerin çocuklarının hikayeleri anlatılıyordu. Jaina/Jacen/Anakin Solo, Ben Skywalker, Thrawn, Yuuzhan Vong istilası vb. Her şey lore açısından olması gerektiği gibiydi. Buranın detayına çok girmiyorum anlatılacak çok şey olduğu için.

Fakat ne oldu? Tüm bunlar çöp oldu. Yeni lore yaratacağız dendi. Benim açımdan ikinci büyük öfke patlaması oldu. O noktada da izleyeceğimiz Star Wars filmlerine yüklememiz gereken anlam büyük anlamda değişmiş oldu.

Force Awakens ve Rogue One ile ilgili yorumlarımı ayrıca filmlerin çıktığı dönemde belirtmiştim, hepten destan yazmamak için bunlara da tekrar değinmiyorum.

Last Jedi'a gelecek olursak. Yazının başında da söylediğim gibi bu filmi de önceki filmlerde olduğu gibi eleştirirken iki açıdan bakmak gerekiyor;

1) Bu filmin Force Awakens ve Rogue One'da olduğu gibi bu evreni yaratan kişiden hatta kişilerden bağımsız olarak başka başka insanlar tarafından yazılıp yönetildiği gerçeği. Bambaşka bir yorumun yapıldığı gerçeği. Eskisi gibi olamayacağı gerçeği. Ben bu gerçekleri kabul ederek izliyorum 2015 yılından beri Star Wars filmlerini. Daha fazla öfke kusmak, 9 yaşımdan beri hayranı olduğum seriye sırf son olan olaylar sebebi ile küfür etmek istemiyorum. Bu kendime yakıştırmadığım bir durum. Beşiktaş'ın başında Yıldırım Demirören gibi bir adam varken Beşiktaş'tan nasıl nefret etmediysem, yeni Star Wars filmlerinden de benzer bir mantıkla nefret etmiyorum.

Last Jedi, sağlam bir başlangıca sahip. Force Awakens'ın tam bittiği yerden başlıyor, yani Starkiller Base'in yeni patladığı zamandan. Olay örgüsü olarak mantıklı, First Order haliyle büyük bir darbe almışken geriye kalan ve çok da büyük olmayan Resistance'ı tek seferde indirmeyi planlıyor gezegeni terk etmeden. Base'i zamanında patlatamayıp ellerinden kaçırınca tüm Resistance üyelerini, filmin hemen hemen tamamında First Order'ın Resistance'tan kalan az sayıda kişiyi yok etme çabasına tanık oluyoruz. Poe'yu bu filmde daha çok ön plana çıkarmışlar, yerinde olmuş. Sonuçta uzayda ya da gezegen yüzeyine yakın yapılan starfighter savaşları Star Wars evreninde çok önemli, ve burada dikkat çeken bir karakter olması şart gibi bir şey. Görsel ve duygusal olarak beğendim buradaki sahneleri, Paige'in kendini feda etmesi, Resistance'ın umutsuzluk anları (yine orjinal üçlemede sıkça gördüğümüz 'umudu kaybetme, fakat tüm bunların umut üzerine kurulduğunun farkına varıp yeniden umutlanma' durumu), Poe'nun First Order'ın anasını ağlatması, Dreadnaught'un patlatılması güzel dakikalardı.

Carrie Fisher'ın artık aramızda olmadığı gerçeğini göz önünde bulundurarak Leia'yı izlemek üzdü tabi çok. Poe ile atışmaları, Resistance'ı yönlendirmesi ve liderliği güzel betimlenmiş. Hyperspace'de First Order'ın Resistance'ı nasıl takip ettiği filmde zaten açıklandığı için ve Finn/Rose'un hikayesi buraya dayandığı için şimdilik bunu atlıyorum. Hyperspace sonrası First Order'ın Kylo Ren dahil fighter'ları Resistance'ın üstüne salması, Kylo'nun Poe gibi bir performans ile köprü'ye kadar gelmesi fakat annesini hissetmesi sonucu tetiğe basamaması yine duygusal olarak başarılı bulduğum anlardı. Malum sahne, yani diğer TIE'ların köprüyü vurup Leia'nın uzay boşluğuna düştüğü sahneye değinecek olursak; evet ilk bakışta gerçekten abartılı bir sahne. Öyle bir patlama sonucu uzay boşluğuna düşen bir insanın hayatta kalması ve filmin bir noktasında yeniden ayağa kalkabilmesi tabi ki tartışılacaktı. Ancak burada Leia'nın da ciddi bir Force-Sensitive olduğunu ve Skywalker kanından geldiğini göz önünde bulundurmak lazım. Force ile yapılabileceklerin ne kadar geniş olduğunu bunca film görmüşken, yine aynı filmde Luke'un ve Kylo/Rey'in Force vasıtasıyla yapabildiklerini izlemişken, bu sahne tüm abartılığına rağmen 'açıklanabilir' bir hal alıyor bana göre. Yine de Leia'nın daha önce bu denli 'Force içeren' bir aksiyonda görülmemesi sebebiyle bu sahne farklı işlenebilirdi. Geçtim.

Gelelim Luke ve Rey'in Ahch-To'da yaşadıklarına ve Rey'in eğitimine. Mark Hamill her ne kadar Luke'u hakkını vererek oynadıysa da, kendisinin de söylediği gibi olması gereken Luke profili/karakteri bu değildi. Luke gibi bir karakterin hala daha fazla ağırlığı olmalıydı. Yoda değil ki Luke 900 küsür yaşına gelip adada inzivaya çekilsin. Zaten 'başarısız olan usta' profili daha önce çizildi, yine çizilmese iyiydi. Luke'ın Han'ın ölmüş olmasına göstereceği tepki/üzüntü daha farklı olmalıydı mesela bence. Anlık bir şoktan ibaret olmamalıydı, dile kolay Leia ve Chewie ile birlikte onun için en önemli insanlardan biri Han. Yine de Mark Hamill kendisi için yazılan rolü başarıyla oynamış.

Rey'in eğitiminde özellikle ilk ders, yani Force'un aslında nasıl bir şey olduğu iyi işlenmiş. Güzel anlatmışlar bence Force'u. Lightsaber eğitimi konusunda da Luke bir şeyler göstermiş olsun istedim Rey'e ama olmadı, bir tane sahneden ibaret kalmış orası. Eğitim süresi, mantıksal olarak yeterli uzunlukta değildi, Yoda'nın Luke'u eğittiği süre göz önüne alındığında. Buradaki açıklama da şu olabilir, Yoda en nihayetinde Luke'u Vader'ı ve Sidious'u yenebilsin diye eğitiyordu. Luke'un amacı ise Rey'in Resistance'a yardım etmesi yönünde. Gitsin Kylo'yu ya da Snoke'u yensin değil. Rey, Kylo ile Force aracılığı ile konuşmaya başladığında ve Kylo/Luke geçmişini öğrenmeye başladığında, Luke'un üzerine gidiyor çünkü bir şekilde Rey farkında Kylo'nun kilit isim olduğunun. Luke orada bile Rey'in Kylo ile karşılaşmaması yönünde konuşuyor. Zaten kafasında kendi için 'son Jedi' rolünü biçtiği için Luke, Yoda'nın ortaya çıktığı sahneye kadar başka bir profil çiziyor. Yoda ile konuşmasından sonra ise başka bir Luke görüyoruz. Bu arada Yoda sahnesi çok başarılıydı, hele hele orjinal üçlemedeki gibi kukla kullanılmış olması çok yerindeydi. Gene güzel quote'lar var burada.

Rey'in geçmişi, özellikle ailesi konusu büyük soru işaretiydi. İnanılmaz bir beklenti içine girmişti herkes, Snoke'un kim olduğu ile beraber hakkında en çok teori üretilen noktalardan biriydi bu film için. Ancak öğrendik ki Rey'in ailesi baya baya 'hiç kimse' Bu durum son filmde yapılacak bir açıklama ile elbet değişebilir, ama gerçekten de Rey'in ailesi 'hiç kimse' ise bu çok absürt değil. Birçok Force sensitive'in, Jedi'ın ailesi Force sensitive olmayan insanlardan ibaret. Bir karakterin 'seçilmiş kişi' mertebesinde olabilmesi için illa ki Skywalker kanından olması gerekmiyor. Bu açıdan gerçekten de önemli karakterler olmak zorunda değil Rey'in annesi babası. Burada insanların kızdığı nokta, kendi beklentilerinin ve teorilerinin bu kadar basit bir şekilde çürümesi yönünde bence.

Finn/Rose ara hikayesine geliyorum. Resistance'da Holdo isimli bir kadın ortaya çıkıyor Leia'nın iyileşme sürecine girmesi sonucu. Kadının verdiği kararlar haliyle Poe ile çakışıyor. Burada tabi ki Resistance içerisinde çıkabilecek karmaşalara ve terse düşmelere yer verilmiş panik ortamı içerisinde. Holdo bana uzun bir süre gerçekten de yanlış kararlar veren, durdurulması gereken bir Resistance lideri izlenimi verdi. Bu bakımdan sondaki twist iyiydi.

İzleyenlerin bir eleştirisi de First Order'ın Resistance kruvazörünü hyper space sonrası nasıl hemen patlatamadığı yönünde. Ben gerçekten buraya fazlasıyla filmde değindiklerini düşünüyorum. Açık kapı pek bırakılmamış burada. Filmin başındaki savaş sebebiyle First Order'ın zaten çok fazla Fighter'ı kalmamış durumda riske atacak kadar, kaldı ki kruvazör de shield'ları arkaya verip yakıt bitene kadar kaçma derdinde. First Order da bunun farkında, elbet yakalarız mantığındalar Hux gibi saçma bir Amiral olduğu için başlarında. Resistance'ın bu durumdan faydalanması çok saçma değil o yüzden.

Maz'ı direkt bulup ondan yardım isteyebilmeleri biraz soru işareti. Çok fazla aklıma açıklama gelmiyor bununla ilgili, ama önceki önemli ölçüde onunda yanında olduklarını düşünürsek bir şekilde iletişime geçebilmişlerdir herhalde. Supremacy'nin tracking device'ını devre dışı bırakmak için Canto Bay'e gizli gidilmesi, klasik Star Wars hikayelerinden biri aslında. Ana görevin yerine getirilmesi için yapılması gereken side görev gibi işte. Death Star'ın patlatılması için Endor savaşı neyse, Phantom Menace'da droid'lerin yok edilmesi için ana droid gemisinin patlatılması gereği ne ise, Starkiller Base'in içeriden de patlatılması gereği ne ise bu filmde de mantık hemen hemen bu. Fazla romantik geçtiği söylenmiş Canto Bay sahnelerinin, ben bir romance göremedim? Ne vardı ki Canto Bay'de Disney masalı misali geçen? Bu iki karakter de bu film için önemli karakterler, illa ki bir hikaye verilecekti? 400 tane Resistance üyesinin kaldığı ve içeride çalkalanmaların olduğu bir yerde, Poe dahil üç kişinin bu durumu kendilerince düzeltmeye çalışması çok saçma değil, daha önceki filmlerde de böyle desperate act'ler var? Eski filmlerin çok paralelinde gidince çok eleştiriliyor, e farklı ortamlar ve sahneler koyunca neden bu kadar büyütüldü bu ben onu anlamadım. Star Wars evreninde bir kumarhaneden smuggler misali bir adam bulup, onu oradan kaçırıp, First Order gemisinin tracking device'ını devre dışı bıraktırtma fikri çok alakasız gelmedi bana. Benicio del Toro ortalama bir profil çizmiş DJ için. Finn ve Rose'a son anda ihanet ederek beklenen bir üç kağıtçı karakteri çiziyor.

Bu sırada Rey - Kylo - Snoke sahnesi var, yine çok beklenen anlardan biri. Snoke'un kim olduğunun anlatılmaması ve önceki filmden beri bu kadar yüceltilmişken bu kadar kolay ölmesi yersiz olmuş. Rey'in annesi ve babasının önemli birileri olmaması dediğim gibi çok absürt değil, ama Snoke ile ilgili ne eleştiri yapılıyorsa arkasındayım. Bu adam nasıl bunca yıl bu güce sahip oldu, nasıl supreme leader oldu, Kylo'yu ne ara corrupt etti vs. hepsi açıkta kaldı şu filmde. Son filmde bunu toparlamazlarsa ve başka hikayelerde anlatmaya bırakırlarsa bu serinin en büyük ayıplardan biri olacaktır.

Burada Snoke'un guard'ları ile Rey/Kylo arasında gördüğümüz lightsaber combat, filmde gördüğümüz tek elle tutulur light saber combat'ı diyebiliriz. Zaten aksiyon anlamında potansiyeli ciddi anlamında harcamışlar bu filmde. Rey ve Kylo'nun savaşı görsel ve koreografi olarak ucu ucuna tatmin etti, ama tabi ki bu anlamda özellikle prequel trilogy'nin yanından bile geçemiyor. Sahnenin tatmin etmesinin de etkisi daha çok 'aydınlık ve karanlığın bir olması'ndan geldiğinin altını çizmek lazım.

Filmde BB-8'e baya baya R2-D2 rolü çizilmiş, birçok zor durumda baş rollere yardım ediyor BB-8. Droid'lerin önemi her zaman büyüktü Star Wars filmlerinde, BB-8 de bence R2 gibi sempatik bir droid. AT-ST kullandığı sahne bence eğlenceliydi baya. Buradaki en büyük eleştirim ise R2'nun yalnızca tek bir sahnede olması. C3-PO bile daha fazla screen time'a sahip. Evet, Luke ile R2 sahnesi güzel ve cidden A New Hope'da Leia'nın Obi Wan'a gönderdiği hologramı Luke'a gösterdiği sahne cidden boğazımı düğümledi, ama R2 sadece bu sahneden ibaret olmamalıydı.

DJ'in satış koyması sonucu Finn/Rose'un First Order askerleri ile kısa bir çatışması oluyor. Yine filmdeki ender 'ground aksiyonlarından' diyebiliriz. Phasma gibi bir karaktere bence hiç gerek yoktu baştan beri, gelen vurdu giden vurdu kadına. Kolay harcandı, ama Finn'in 'rebel scum' sözü hoştu sondaki.

Ve finale geliyoruz, Crait gezegenindeki savaş ve Luke/Kylo karşılaşmasına. Bunun öncesinde ise Holdo'nun Resistance'ın gezegene inebilmesi için yaptığı intihar saldırıs var, bence filmdeki en vurucu anlardan biriydi. Çok güzel çekmişler o sahneyi. 4 - 5 saniyelik bir sessizlik, bu kadar uzay çarpışmalarında sesler duyuyoruz ama aslında uzayda ses yok göndermesi, arkasından gelen patlamalar beni etkiledi baya. Holdo da son anda respect'i kaptı.

Crait'de Resistance ve First Order arasında Hoth savaşına benzer bir sahneyi görmeyi umut ediyordum, ancak Resistance sayıca o kadar az kalmıştı ki trooper savaşı görmemek saçma olmadı. Yine burada Leia ve diğerlerinin çaresiz durumu resmedilmiş. Yardım çağrısına kimsenin kulak asmaması, minyatür Death Star mantığında cannon getirilmesi vs. Yine burada Rey ve Chewie'nin son anda yetişip, Millenium Falcon ile TIE fighter avlaması güzel sahneydi. Finn'in yarıda kalan heroic act'i ve sonrasında Rose ile olan sahnesi de görmeyi beklediğimiz anlardandı. Rose ve Finn'in arasında geçen basit bir öpüşme sahnesi var burada, bence Disney etkisi göz önünde bulundurulduğunda tartışmaya değmeyecek kadar küçük bir sahne. Orjinal triloji'de bile kimler kimlerle öpüşüyor, nasıl küçük atışmalar oluyor ilişkiler kapsamında biliyoruz. Takılınacak bir nokta değil.

Veee Luke ile Kylo karşılaşması. Luke'un Crait'e gelmesi ve Leia ile olan konuşması yürek burkan cinstendi. Resmen 1977'den beri bu iki insanın ne kadar birbirlerine yakın oldukları gözümün önünde canlandı iki izleyişimde de filmi. Tüm Star Wars oyuncuları arasında, en çok Luke ve Leia'nin ilişkisinin derinliğini anımsadım. Leia'nın 'I know' demesi yine güzel bir selam çakmaydı eskilere.

Burada yorumlarda gördüğüm kadarıyla atlanılan çok önemli bir nokta var, yakalayan yakalamış tabi de: Luke'un aslında gerçekten orada olmadığının en büyük kanıtı kullandığı lightsaber'dı. Rey ve Kylo, Luke'a Anakin'den yadigar kalan mavi lightsaber'ı zaten patlatmıştı, bu sebeple Luke'un RotJ'un sonunda kullandığı yeşil lightsaber ile orda olması gerekirdi. Yapımcıların aklından ne geçiriyordu burada bilmiyorum, ama Kylo'nun bu durumu fark etmesi gerekirdi diye düşünüyorum. AT-M6'ların Luke'a ateş açma sahnesi hadi neyse, önceden de bahsettiğim gibi Force ile yapılabileceklerin sınırı yok ve Luke gibi birinden böyle bir hareket biraz abartı da olsa gelebilirdi. Lightsaber'ı Force kullanarak el ile durdurma, Vader'ın üzerine gelen blaster ışınlarını eliyle top yakalar gibi tutma sahnelerine önceden alışığız sonuçta. Ama Luke'un lightsaber'ı açtığı anda bir şeylerin ters gittiği belliydi, ve mantıken Kylo bunu anlamalıydı.

Düello hiç olmazsa uzun tutulsun isterdim, Luke'un Force Ghost benzeri şekilde orada olmasına rağmen. Burada Luke'un yine orada olmadığının bir başka kanıtı, ayaklara zoom yapıldığı sahnedeydi. Muhtemelen savaşın başında Resistance askerinin yerdeki kırmızı ayak izini görüp, yüzeyin tuz ile kaplı olduğunu fark etmesi sahnesi bunun için vardı. Kylo harekete geçince yerde kırmızı ayak izi kalırken, Luke'un hareketleri yerde hiçbir iz bırakmıyordu.

Bu sahnenin devamında Luke'un aslında hala adada olduğunu ve Force Projection sonucu Kylo ile karşılaştığını görüyoruz. Bunun sonunda Luke'un kendini bu denli zorlaması ve galaksinin başka bir ucunda böyle bir harekette bulunması, zaten kendini yakın zamana kadar Force'a da kapalı tuttuğu için ölümüne sebep oluyor. İkiz güneşleri görmesi ve arkada RotS / orjinal üçleme'de kullanılan John Williams şaheseri parça sahneyi fazlasıyla duygusallaştırsa da, 'Luke böyle mi ölecekti' diye düşünmeden edemedim.

Finalde de Rey'in 'lifting rocks' göndermesi ile kapana kısılan Leia, Poe ve diğer Resistance üyelerini kurtarması ve Falcon aracılığıyla kaçmasını görüyoruz. Son sahnede ise Canto Bay'deki çocukları, çocuklardan birinin Rebel Insignia taşığdığını ve Force'u kullanabildiğini de görerek 'aaaa' diyoruz ve film bitiyor.

Tüm yukarıda yazdıklarımı dikkate alarak izlediğimde, beklentilerimi buna göre oluşturduğumda benim bu filme vereceğim not 10 üzerinden 7.5 ya da 8'dir. Rian Johnson, ilk ve son kez Star Wars filmi çeken biri olarak kendince iyi yorumlamış bu filmi. Olabildiğince güzel göndermeler yapmış, duygusal anlamda güzel sahneler çekmiş.

Fakat;

2) Bu filmi, 'ne olursa olsun, bu hala bir Star Wars filmidir. Disney'e geçmesi, yönetmenin değişmesi beni ilgilendirmez. Benim kendimce beklentilerim vardı. EU'yu yok etmeyeceklerdi vb.' bir bakış açısı ile izlerseniz (ki izleyemezsiniz bu mantık ile demek benim ve kimsenin haddine değil, hakkınızdır) bu film kötüdür. 10 üzerinden olsa olsa 5'tir.

Ek olarak John Williams gibi bir babanın da artık 85 yaşında olduğunun, istese de peak dönemindeki kadar iyi soundtrack yapamadığının gerçeği bu filmde hissediliyor. Belki önceki triloji'lerdeki kadar etkili olsaydı soundtrack bazı sahneleri farklı yorumlayabilirdik. Yine soundtrack-film uyumunun yeni triloji'de eskisi kadar iyi olmasının asıl sebebi, tabi ki yine George Lucas.



Ya ahshsh eline saglik da bunu okuyan oldu mu? Ben wot severim ama ben bile yetemedim ahsh. Tldr ne dusundun yetkili bi abimiz olarak konu hakkinda iyi mi kotu mu merak ettim hakkaten?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

darkwingduck said:

-Deno- said:

Uzuuuun WOT'u ve kritiği döşüyorum artık. Bol bol spoiler var, ne olur ne olmaz spoiler'a alsam bile söyliyeyim.

Word'de 7 sayfa tuttu, ona göre okuyun.


Film'i ilk gösterim günü ve Cumartesi günü olmak üzere iki kez IMAX'de izledim.

Film'i eleştirirken bence iki farklı açıdan bakmak gerekiyor. Bunu yapmadığınız müddetçe ilk defa izleyen biri olarak film'i muhtemelen beğenmişsinizdir ya da daha önce Star Wars filmlerini izlemiş biri olarak nefret etmişsinizdir/kötülemişsinizdir.

Bu iki farklı açıya değinmeden önce de bir kez daha şu gerçeği gözler önüne sermek lazım: Bu filmin yaratıcısı ve fikir babası olan George Lucas, şu ya da bu sebepten (internette bolca makale ve video var bununla ilgili) kendi yarattığı evreni, karakterleri ve hikayeyi Disney'e satmıştır. Birkaç sefer daha değindim buna, ama zurnanın zırt dediği yer tam olarak burasıdır. George Lucas, prequel'ları çektiği dönemlerin sonlarında dahi birçok röportajında Star Wars'tan çok yorulduğunu belli etmiştir. Her ne kadar Star Wars, Lucas'ın tek işi olmasa da kabul etmek gerekir ki büyük kitlelerce her zaman Star Wars'un yaratıcısı olarak kalacaktır. Belki dışardan bakıldığında bu süper bir şey olarak görülebilir, sonuçta şunu herkes kabul etmelidir ki Star Wars bugün en büyük hayran kitlesi olarak title'lardan biridir. Ancak bu sinemacı/yönetmen olma hayalleri ile bu yola çıkmış biri için çok iyi sonuçlara gebe olmamış olabilir. Lucas'ın önemli bir dönem paragöz olduğu su götürmez bir gerçek iken, bence özellikle 2005 yılından beri, yani RoTS gösterime girdiğinden beri, para ile saadet olmayacağını anlayıp, bir nevi boşluğa düşmüştür.

Bu boşluğa düşmüşlüğün sebebi de yüksek ihtimalle böyle bir hayal gücüne sahipken, bunun ağırlıklı olarak Star Wars ve Indiana Jones serileri ile sınırlı kalmış olmasıdır. Tabi ki bu seriler ve Lucasarts adı altında çıkan yapımlarda George Lucas aslında tek yaratıcı değildir, tüm bu karakterleri/evrenleri/teçhizatı/felsefeyi vs. tasarlayan onlarca insana da şapka çıkarmak gerekir. Ama bunun ekmeğini en çok George Lucas yemiştir.

Disney hikayesine yeniden gelecek olursak; George Lucas'ın sebebi ama yukarıda saydıklarım olsun, ama başka bir sebep olsun, Star Wars ismini x bir firmaya/kişiye satması, Star Wars evreninin gerçek anlamda değiştiği andır. Bakın daha yeni triloji'ye, Rogue One'a falan değinmiyorum. O noktada, o 4.1 milyar dolar Lucas'ın cebine girdiğinde, zaten ne ilk üçleme, ne ikinci üçleme ile tam anlamıyla bağdaşmayacak filmler ortaya çıkacağı belli olmuştur. Disney burada olabilecek ne yazık ki en kötü seçenekti. Walt Disney'e (hakkında çıkan birçok spekülasyona rağmen) saygı duyuyorum. İçinde bulunduğu yılların çok ötesinde hayal gücüne sahip bir insanmış. Ancak Disney ile Star Wars, elma ve armut bile değil. Bu sebeple Star Wars'un geleceğinin düzgün bir şekilde ilerlemesi için bana göre iki seçenek vardı: bir daha Star Wars filmi yapılmaması, yapılacaksa da George Lucas'ın ömrü yettiğince bunu devam ettirmesi. Ölürse de Spielberg falan hayatta ise onun devam ettirmesi bir şekilde.

Tabi ki bunların hepsi hayal oldu. Disney almasaydı da başka bir firma ya da kişi alsaydı, yeni filmler ile ilgili yorumlar yine eminim çok olumlu olmayacaktı. Olamaz da. Bunun detayına Last Jedi ile ilgili yorumları yaparken tekrar değineceğim.

Gelelim Disney'in Star Wars'u satın alması, yeni üçlemenin yapılması kararının ortaya çıkması, ara filmlerin de çekileceğinin duyurulması ve en önemlisi orjinal Expanded Universe'in ırzına geçileceğinin öğrenildiği dönemlere Yeni Star Wars filmlerinin triloji olacağı öğrenildiğinde en çok merak edilen konu filmlerin hangi dönemde geçeceğiydi. Burada tabi ki Star Wars'u yalnızca filmleri ile bilen kitlenin yapabileceği çok fazla tahmin yoktu. Ancak bizim gibi Star Wars ile yatıp kalkan fanboy'ların onlarca tahmini vardı. Kimimiz, buna ben de dahil, Knights of the Old Republic döneminin yapılmasını umdu. Kimi Revenge of the Sith ile A New Hope arasını umdu, kimi de Return of the Jedi sonrasını. Ancak burada önemli bir nokta var, ki bu da Star Wars evrenini seven hemen herkesin ortak düşüncesidir diye tahmin ediyorum: hangi dönem filmlere konu olacak olursa olsun, lore'un değiştirilmesini istemedi kimse. Yukarıda yazdıklarımdan da tahmin edilebileceği gibi, ben en büyük öfkeyi George Lucas Star Wars'u sattığı zaman duydum. Ama en yakın duyduğum öfke de, Expanded Universe'ün hiçe sayılacağını duyduğum andı.

Expanded Universe'ün ne olduğu konusuna değinmeme gerek yok sanırım, herkes az çok biliyor. Expanded Universe'de bütün hikayeler ve karakterler çok mu iyiydi? Tabi ki hayır. Son derece cheesy, gereksiz, anlamsız olaylar ve karakter profilleri de vardı. Ama sebebi ne olursa olsun, bu evreni seven insanların çabası ve emeği ile oluşmuştu bu evren. Birçok yazarın, tasarımcının uzun uğraşları vardı burda, sırf lore'a kendi hikayeleri de dahil olabilsin diye. Lucas'dan 'bu canon'a uygundur, lore'a uygundur' onayını almak tahmin edileceği üzere büyük bir başarıydı. Genelinde de iyi hikayeler vardı, olay örgüsü çoğunlukla mantıklı bir şekilde ilerliyordu. Star Wars özünde Skywalker ailesinin hikayesi ise, evet gene Skywalker ailesinin etrafında ilerliyordu her şey. New Republic, New Jedi Order ve Legacy era'ları vardı, Luke, Leia, Han Solo, Chewie gibi ana karakterlerin hikayeleri anlatılıyordu, daha sonra bu karakterlerin çocuklarının hikayeleri anlatılıyordu. Jaina/Jacen/Anakin Solo, Ben Skywalker, Thrawn, Yuuzhan Vong istilası vb. Her şey lore açısından olması gerektiği gibiydi. Buranın detayına çok girmiyorum anlatılacak çok şey olduğu için.

Fakat ne oldu? Tüm bunlar çöp oldu. Yeni lore yaratacağız dendi. Benim açımdan ikinci büyük öfke patlaması oldu. O noktada da izleyeceğimiz Star Wars filmlerine yüklememiz gereken anlam büyük anlamda değişmiş oldu.

Force Awakens ve Rogue One ile ilgili yorumlarımı ayrıca filmlerin çıktığı dönemde belirtmiştim, hepten destan yazmamak için bunlara da tekrar değinmiyorum.

Last Jedi'a gelecek olursak. Yazının başında da söylediğim gibi bu filmi de önceki filmlerde olduğu gibi eleştirirken iki açıdan bakmak gerekiyor;

1) Bu filmin Force Awakens ve Rogue One'da olduğu gibi bu evreni yaratan kişiden hatta kişilerden bağımsız olarak başka başka insanlar tarafından yazılıp yönetildiği gerçeği. Bambaşka bir yorumun yapıldığı gerçeği. Eskisi gibi olamayacağı gerçeği. Ben bu gerçekleri kabul ederek izliyorum 2015 yılından beri Star Wars filmlerini. Daha fazla öfke kusmak, 9 yaşımdan beri hayranı olduğum seriye sırf son olan olaylar sebebi ile küfür etmek istemiyorum. Bu kendime yakıştırmadığım bir durum. Beşiktaş'ın başında Yıldırım Demirören gibi bir adam varken Beşiktaş'tan nasıl nefret etmediysem, yeni Star Wars filmlerinden de benzer bir mantıkla nefret etmiyorum.

Last Jedi, sağlam bir başlangıca sahip. Force Awakens'ın tam bittiği yerden başlıyor, yani Starkiller Base'in yeni patladığı zamandan. Olay örgüsü olarak mantıklı, First Order haliyle büyük bir darbe almışken geriye kalan ve çok da büyük olmayan Resistance'ı tek seferde indirmeyi planlıyor gezegeni terk etmeden. Base'i zamanında patlatamayıp ellerinden kaçırınca tüm Resistance üyelerini, filmin hemen hemen tamamında First Order'ın Resistance'tan kalan az sayıda kişiyi yok etme çabasına tanık oluyoruz. Poe'yu bu filmde daha çok ön plana çıkarmışlar, yerinde olmuş. Sonuçta uzayda ya da gezegen yüzeyine yakın yapılan starfighter savaşları Star Wars evreninde çok önemli, ve burada dikkat çeken bir karakter olması şart gibi bir şey. Görsel ve duygusal olarak beğendim buradaki sahneleri, Paige'in kendini feda etmesi, Resistance'ın umutsuzluk anları (yine orjinal üçlemede sıkça gördüğümüz 'umudu kaybetme, fakat tüm bunların umut üzerine kurulduğunun farkına varıp yeniden umutlanma' durumu), Poe'nun First Order'ın anasını ağlatması, Dreadnaught'un patlatılması güzel dakikalardı.

Carrie Fisher'ın artık aramızda olmadığı gerçeğini göz önünde bulundurarak Leia'yı izlemek üzdü tabi çok. Poe ile atışmaları, Resistance'ı yönlendirmesi ve liderliği güzel betimlenmiş. Hyperspace'de First Order'ın Resistance'ı nasıl takip ettiği filmde zaten açıklandığı için ve Finn/Rose'un hikayesi buraya dayandığı için şimdilik bunu atlıyorum. Hyperspace sonrası First Order'ın Kylo Ren dahil fighter'ları Resistance'ın üstüne salması, Kylo'nun Poe gibi bir performans ile köprü'ye kadar gelmesi fakat annesini hissetmesi sonucu tetiğe basamaması yine duygusal olarak başarılı bulduğum anlardı. Malum sahne, yani diğer TIE'ların köprüyü vurup Leia'nın uzay boşluğuna düştüğü sahneye değinecek olursak; evet ilk bakışta gerçekten abartılı bir sahne. Öyle bir patlama sonucu uzay boşluğuna düşen bir insanın hayatta kalması ve filmin bir noktasında yeniden ayağa kalkabilmesi tabi ki tartışılacaktı. Ancak burada Leia'nın da ciddi bir Force-Sensitive olduğunu ve Skywalker kanından geldiğini göz önünde bulundurmak lazım. Force ile yapılabileceklerin ne kadar geniş olduğunu bunca film görmüşken, yine aynı filmde Luke'un ve Kylo/Rey'in Force vasıtasıyla yapabildiklerini izlemişken, bu sahne tüm abartılığına rağmen 'açıklanabilir' bir hal alıyor bana göre. Yine de Leia'nın daha önce bu denli 'Force içeren' bir aksiyonda görülmemesi sebebiyle bu sahne farklı işlenebilirdi. Geçtim.

Gelelim Luke ve Rey'in Ahch-To'da yaşadıklarına ve Rey'in eğitimine. Mark Hamill her ne kadar Luke'u hakkını vererek oynadıysa da, kendisinin de söylediği gibi olması gereken Luke profili/karakteri bu değildi. Luke gibi bir karakterin hala daha fazla ağırlığı olmalıydı. Yoda değil ki Luke 900 küsür yaşına gelip adada inzivaya çekilsin. Zaten 'başarısız olan usta' profili daha önce çizildi, yine çizilmese iyiydi. Luke'ın Han'ın ölmüş olmasına göstereceği tepki/üzüntü daha farklı olmalıydı mesela bence. Anlık bir şoktan ibaret olmamalıydı, dile kolay Leia ve Chewie ile birlikte onun için en önemli insanlardan biri Han. Yine de Mark Hamill kendisi için yazılan rolü başarıyla oynamış.

Rey'in eğitiminde özellikle ilk ders, yani Force'un aslında nasıl bir şey olduğu iyi işlenmiş. Güzel anlatmışlar bence Force'u. Lightsaber eğitimi konusunda da Luke bir şeyler göstermiş olsun istedim Rey'e ama olmadı, bir tane sahneden ibaret kalmış orası. Eğitim süresi, mantıksal olarak yeterli uzunlukta değildi, Yoda'nın Luke'u eğittiği süre göz önüne alındığında. Buradaki açıklama da şu olabilir, Yoda en nihayetinde Luke'u Vader'ı ve Sidious'u yenebilsin diye eğitiyordu. Luke'un amacı ise Rey'in Resistance'a yardım etmesi yönünde. Gitsin Kylo'yu ya da Snoke'u yensin değil. Rey, Kylo ile Force aracılığı ile konuşmaya başladığında ve Kylo/Luke geçmişini öğrenmeye başladığında, Luke'un üzerine gidiyor çünkü bir şekilde Rey farkında Kylo'nun kilit isim olduğunun. Luke orada bile Rey'in Kylo ile karşılaşmaması yönünde konuşuyor. Zaten kafasında kendi için 'son Jedi' rolünü biçtiği için Luke, Yoda'nın ortaya çıktığı sahneye kadar başka bir profil çiziyor. Yoda ile konuşmasından sonra ise başka bir Luke görüyoruz. Bu arada Yoda sahnesi çok başarılıydı, hele hele orjinal üçlemedeki gibi kukla kullanılmış olması çok yerindeydi. Gene güzel quote'lar var burada.

Rey'in geçmişi, özellikle ailesi konusu büyük soru işaretiydi. İnanılmaz bir beklenti içine girmişti herkes, Snoke'un kim olduğu ile beraber hakkında en çok teori üretilen noktalardan biriydi bu film için. Ancak öğrendik ki Rey'in ailesi baya baya 'hiç kimse' Bu durum son filmde yapılacak bir açıklama ile elbet değişebilir, ama gerçekten de Rey'in ailesi 'hiç kimse' ise bu çok absürt değil. Birçok Force sensitive'in, Jedi'ın ailesi Force sensitive olmayan insanlardan ibaret. Bir karakterin 'seçilmiş kişi' mertebesinde olabilmesi için illa ki Skywalker kanından olması gerekmiyor. Bu açıdan gerçekten de önemli karakterler olmak zorunda değil Rey'in annesi babası. Burada insanların kızdığı nokta, kendi beklentilerinin ve teorilerinin bu kadar basit bir şekilde çürümesi yönünde bence.

Finn/Rose ara hikayesine geliyorum. Resistance'da Holdo isimli bir kadın ortaya çıkıyor Leia'nın iyileşme sürecine girmesi sonucu. Kadının verdiği kararlar haliyle Poe ile çakışıyor. Burada tabi ki Resistance içerisinde çıkabilecek karmaşalara ve terse düşmelere yer verilmiş panik ortamı içerisinde. Holdo bana uzun bir süre gerçekten de yanlış kararlar veren, durdurulması gereken bir Resistance lideri izlenimi verdi. Bu bakımdan sondaki twist iyiydi.

İzleyenlerin bir eleştirisi de First Order'ın Resistance kruvazörünü hyper space sonrası nasıl hemen patlatamadığı yönünde. Ben gerçekten buraya fazlasıyla filmde değindiklerini düşünüyorum. Açık kapı pek bırakılmamış burada. Filmin başındaki savaş sebebiyle First Order'ın zaten çok fazla Fighter'ı kalmamış durumda riske atacak kadar, kaldı ki kruvazör de shield'ları arkaya verip yakıt bitene kadar kaçma derdinde. First Order da bunun farkında, elbet yakalarız mantığındalar Hux gibi saçma bir Amiral olduğu için başlarında. Resistance'ın bu durumdan faydalanması çok saçma değil o yüzden.

Maz'ı direkt bulup ondan yardım isteyebilmeleri biraz soru işareti. Çok fazla aklıma açıklama gelmiyor bununla ilgili, ama önceki önemli ölçüde onunda yanında olduklarını düşünürsek bir şekilde iletişime geçebilmişlerdir herhalde. Supremacy'nin tracking device'ını devre dışı bırakmak için Canto Bay'e gizli gidilmesi, klasik Star Wars hikayelerinden biri aslında. Ana görevin yerine getirilmesi için yapılması gereken side görev gibi işte. Death Star'ın patlatılması için Endor savaşı neyse, Phantom Menace'da droid'lerin yok edilmesi için ana droid gemisinin patlatılması gereği ne ise, Starkiller Base'in içeriden de patlatılması gereği ne ise bu filmde de mantık hemen hemen bu. Fazla romantik geçtiği söylenmiş Canto Bay sahnelerinin, ben bir romance göremedim? Ne vardı ki Canto Bay'de Disney masalı misali geçen? Bu iki karakter de bu film için önemli karakterler, illa ki bir hikaye verilecekti? 400 tane Resistance üyesinin kaldığı ve içeride çalkalanmaların olduğu bir yerde, Poe dahil üç kişinin bu durumu kendilerince düzeltmeye çalışması çok saçma değil, daha önceki filmlerde de böyle desperate act'ler var? Eski filmlerin çok paralelinde gidince çok eleştiriliyor, e farklı ortamlar ve sahneler koyunca neden bu kadar büyütüldü bu ben onu anlamadım. Star Wars evreninde bir kumarhaneden smuggler misali bir adam bulup, onu oradan kaçırıp, First Order gemisinin tracking device'ını devre dışı bıraktırtma fikri çok alakasız gelmedi bana. Benicio del Toro ortalama bir profil çizmiş DJ için. Finn ve Rose'a son anda ihanet ederek beklenen bir üç kağıtçı karakteri çiziyor.

Bu sırada Rey - Kylo - Snoke sahnesi var, yine çok beklenen anlardan biri. Snoke'un kim olduğunun anlatılmaması ve önceki filmden beri bu kadar yüceltilmişken bu kadar kolay ölmesi yersiz olmuş. Rey'in annesi ve babasının önemli birileri olmaması dediğim gibi çok absürt değil, ama Snoke ile ilgili ne eleştiri yapılıyorsa arkasındayım. Bu adam nasıl bunca yıl bu güce sahip oldu, nasıl supreme leader oldu, Kylo'yu ne ara corrupt etti vs. hepsi açıkta kaldı şu filmde. Son filmde bunu toparlamazlarsa ve başka hikayelerde anlatmaya bırakırlarsa bu serinin en büyük ayıplardan biri olacaktır.

Burada Snoke'un guard'ları ile Rey/Kylo arasında gördüğümüz lightsaber combat, filmde gördüğümüz tek elle tutulur light saber combat'ı diyebiliriz. Zaten aksiyon anlamında potansiyeli ciddi anlamında harcamışlar bu filmde. Rey ve Kylo'nun savaşı görsel ve koreografi olarak ucu ucuna tatmin etti, ama tabi ki bu anlamda özellikle prequel trilogy'nin yanından bile geçemiyor. Sahnenin tatmin etmesinin de etkisi daha çok 'aydınlık ve karanlığın bir olması'ndan geldiğinin altını çizmek lazım.

Filmde BB-8'e baya baya R2-D2 rolü çizilmiş, birçok zor durumda baş rollere yardım ediyor BB-8. Droid'lerin önemi her zaman büyüktü Star Wars filmlerinde, BB-8 de bence R2 gibi sempatik bir droid. AT-ST kullandığı sahne bence eğlenceliydi baya. Buradaki en büyük eleştirim ise R2'nun yalnızca tek bir sahnede olması. C3-PO bile daha fazla screen time'a sahip. Evet, Luke ile R2 sahnesi güzel ve cidden A New Hope'da Leia'nın Obi Wan'a gönderdiği hologramı Luke'a gösterdiği sahne cidden boğazımı düğümledi, ama R2 sadece bu sahneden ibaret olmamalıydı.

DJ'in satış koyması sonucu Finn/Rose'un First Order askerleri ile kısa bir çatışması oluyor. Yine filmdeki ender 'ground aksiyonlarından' diyebiliriz. Phasma gibi bir karaktere bence hiç gerek yoktu baştan beri, gelen vurdu giden vurdu kadına. Kolay harcandı, ama Finn'in 'rebel scum' sözü hoştu sondaki.

Ve finale geliyoruz, Crait gezegenindeki savaş ve Luke/Kylo karşılaşmasına. Bunun öncesinde ise Holdo'nun Resistance'ın gezegene inebilmesi için yaptığı intihar saldırıs var, bence filmdeki en vurucu anlardan biriydi. Çok güzel çekmişler o sahneyi. 4 - 5 saniyelik bir sessizlik, bu kadar uzay çarpışmalarında sesler duyuyoruz ama aslında uzayda ses yok göndermesi, arkasından gelen patlamalar beni etkiledi baya. Holdo da son anda respect'i kaptı.

Crait'de Resistance ve First Order arasında Hoth savaşına benzer bir sahneyi görmeyi umut ediyordum, ancak Resistance sayıca o kadar az kalmıştı ki trooper savaşı görmemek saçma olmadı. Yine burada Leia ve diğerlerinin çaresiz durumu resmedilmiş. Yardım çağrısına kimsenin kulak asmaması, minyatür Death Star mantığında cannon getirilmesi vs. Yine burada Rey ve Chewie'nin son anda yetişip, Millenium Falcon ile TIE fighter avlaması güzel sahneydi. Finn'in yarıda kalan heroic act'i ve sonrasında Rose ile olan sahnesi de görmeyi beklediğimiz anlardandı. Rose ve Finn'in arasında geçen basit bir öpüşme sahnesi var burada, bence Disney etkisi göz önünde bulundurulduğunda tartışmaya değmeyecek kadar küçük bir sahne. Orjinal triloji'de bile kimler kimlerle öpüşüyor, nasıl küçük atışmalar oluyor ilişkiler kapsamında biliyoruz. Takılınacak bir nokta değil.

Veee Luke ile Kylo karşılaşması. Luke'un Crait'e gelmesi ve Leia ile olan konuşması yürek burkan cinstendi. Resmen 1977'den beri bu iki insanın ne kadar birbirlerine yakın oldukları gözümün önünde canlandı iki izleyişimde de filmi. Tüm Star Wars oyuncuları arasında, en çok Luke ve Leia'nin ilişkisinin derinliğini anımsadım. Leia'nın 'I know' demesi yine güzel bir selam çakmaydı eskilere.

Burada yorumlarda gördüğüm kadarıyla atlanılan çok önemli bir nokta var, yakalayan yakalamış tabi de: Luke'un aslında gerçekten orada olmadığının en büyük kanıtı kullandığı lightsaber'dı. Rey ve Kylo, Luke'a Anakin'den yadigar kalan mavi lightsaber'ı zaten patlatmıştı, bu sebeple Luke'un RotJ'un sonunda kullandığı yeşil lightsaber ile orda olması gerekirdi. Yapımcıların aklından ne geçiriyordu burada bilmiyorum, ama Kylo'nun bu durumu fark etmesi gerekirdi diye düşünüyorum. AT-M6'ların Luke'a ateş açma sahnesi hadi neyse, önceden de bahsettiğim gibi Force ile yapılabileceklerin sınırı yok ve Luke gibi birinden böyle bir hareket biraz abartı da olsa gelebilirdi. Lightsaber'ı Force kullanarak el ile durdurma, Vader'ın üzerine gelen blaster ışınlarını eliyle top yakalar gibi tutma sahnelerine önceden alışığız sonuçta. Ama Luke'un lightsaber'ı açtığı anda bir şeylerin ters gittiği belliydi, ve mantıken Kylo bunu anlamalıydı.

Düello hiç olmazsa uzun tutulsun isterdim, Luke'un Force Ghost benzeri şekilde orada olmasına rağmen. Burada Luke'un yine orada olmadığının bir başka kanıtı, ayaklara zoom yapıldığı sahnedeydi. Muhtemelen savaşın başında Resistance askerinin yerdeki kırmızı ayak izini görüp, yüzeyin tuz ile kaplı olduğunu fark etmesi sahnesi bunun için vardı. Kylo harekete geçince yerde kırmızı ayak izi kalırken, Luke'un hareketleri yerde hiçbir iz bırakmıyordu.

Bu sahnenin devamında Luke'un aslında hala adada olduğunu ve Force Projection sonucu Kylo ile karşılaştığını görüyoruz. Bunun sonunda Luke'un kendini bu denli zorlaması ve galaksinin başka bir ucunda böyle bir harekette bulunması, zaten kendini yakın zamana kadar Force'a da kapalı tuttuğu için ölümüne sebep oluyor. İkiz güneşleri görmesi ve arkada RotS / orjinal üçleme'de kullanılan John Williams şaheseri parça sahneyi fazlasıyla duygusallaştırsa da, 'Luke böyle mi ölecekti' diye düşünmeden edemedim.

Finalde de Rey'in 'lifting rocks' göndermesi ile kapana kısılan Leia, Poe ve diğer Resistance üyelerini kurtarması ve Falcon aracılığıyla kaçmasını görüyoruz. Son sahnede ise Canto Bay'deki çocukları, çocuklardan birinin Rebel Insignia taşığdığını ve Force'u kullanabildiğini de görerek 'aaaa' diyoruz ve film bitiyor.

Tüm yukarıda yazdıklarımı dikkate alarak izlediğimde, beklentilerimi buna göre oluşturduğumda benim bu filme vereceğim not 10 üzerinden 7.5 ya da 8'dir. Rian Johnson, ilk ve son kez Star Wars filmi çeken biri olarak kendince iyi yorumlamış bu filmi. Olabildiğince güzel göndermeler yapmış, duygusal anlamda güzel sahneler çekmiş.

Fakat;

2) Bu filmi, 'ne olursa olsun, bu hala bir Star Wars filmidir. Disney'e geçmesi, yönetmenin değişmesi beni ilgilendirmez. Benim kendimce beklentilerim vardı. EU'yu yok etmeyeceklerdi vb.' bir bakış açısı ile izlerseniz (ki izleyemezsiniz bu mantık ile demek benim ve kimsenin haddine değil, hakkınızdır) bu film kötüdür. 10 üzerinden olsa olsa 5'tir.

Ek olarak John Williams gibi bir babanın da artık 85 yaşında olduğunun, istese de peak dönemindeki kadar iyi soundtrack yapamadığının gerçeği bu filmde hissediliyor. Belki önceki triloji'lerdeki kadar etkili olsaydı soundtrack bazı sahneleri farklı yorumlayabilirdik. Yine soundtrack-film uyumunun yeni triloji'de eskisi kadar iyi olmasının asıl sebebi, tabi ki yine George Lucas.



Ya ahshsh eline saglik da bunu okuyan oldu mu? Ben wot severim ama ben bile yetemedim ahsh. Tldr ne dusundun yetkili bi abimiz olarak konu hakkinda iyi mi kotu mu merak ettim hakkaten?


Ahah ben de okuyamadım ya yazdıktan sonra. Paticik'te yazdığım en uzun WOT falan galiba 2004'den beri.

Benim özetle düşüncem; belli gerçekleri kabul edersen, bırak ilk üçlemeyi ikinci üçlemenin bile yanından geçecek bir film beklentisiyle izlemezsen ve Star Wars'un gidişatının George Lucas ilk satmaya karar verdiği anda değiştiğini kabul edersen güzel olduğu yönünde. Seriye ihanet ettiğini, standalone kötü bir film olduğunu düşünmüyorum. İnsanların kafalarındaki teori'ler çıkmadı diye bu kadar rage'e girmelerini de yanlış buluyorum, çünkü Star Wars artık George Lucas ve saz arkadaşlarının hayal gücü olmaktan çıktı. 3 yeni filmde de 3 ayrı yönetmen var yani.

Yok eğer 'ben anlamam, Star Wars yazıyor mu yazıyor, benim bir beklentim var, bu serinin sabit bir çizgisi olmalı' dersen de film başarısız ve kötü.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

hic sw izlememis biri olarak okudum lan wot'u bastan sona lan ahah.

how to read wot edit; zoom'u 150 yapip, orta mouse tu$u ile asagi dogru akit gelsin moduna alin, oyle daha kolay okunuyo :)


sonuc; iyi ki izlememisim, gelemiyom ben bu kadar entrikali uzun seruvenlere.

yalniz, bu wot bo$a gitmemeli, bunu wikile$tirip falan koymak lazim bi yerlere. hic bilmeyen biri icin bile cok saglam aydinlatici olmus. (tu)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...