Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

jazz müzik neden çok dinlenmiyor?


Zyrobod

Öne çıkan mesajlar

Kojiroh said:

Jazz'ın zamanı geçti malesef.


ben buna katılmıyorum. güzel müziğin zamanı geçmez.

"Jazz eskidendi, artık Hip hop dinlemek zorundasınız, Beyonce dinlemek zorundasınız" gibi bir dayatma çok aptalca geliyor. kim karar veriyor buna? kim belirliyor zamanının geçip geçmediğine.

hayır, yüz yıl önce ara sokak esnafının dinlediği Jazz'ı şimdi açıp dinleyelim demiyorum. ama 1910'larda dixieland, 30'larda swing, 40'larda bebop yapılması, 50'lerde ve 60'larda Louis Armstrong gibi kişilerin devam ettirmesi gibi, bu müzik türünün günümüze de yansıması var. Jazz müziğinin verdiği havayı günümüz pop müziğinde bulamayanlar, Steampunk ve Electro Swing gibi kendi müzik türünü yaratıyor.

"Jazz'ın zamanı geçti" denilerek Pharrell Williams - Happy ve Taylor Swift - Shake It Off gibi şarkılara mecbur bırakılmak zorunda değiliz. geçmişin jazz anlayışı bile günümüze taşınabilir. bir şeyin günümüzde dinlenmesi için MTV'de Top 10 listelerinde olması gerekmiyor.

Jazz dediğimiz şeyin bi sürü farklı türü var, müzisyenler benden bilgilidir bu konuda elbette. Öyle kolayca baştan atılacak bir şey değil bence.

https://www.youtube.com/watch?v=_ecmW28OPVQ

https://www.youtube.com/watch?v=jr6FBaf03qQ

https://www.youtube.com/watch?v=FALYmqt-7TQ

misal bunları dinlemek, bana MTV çöplerinden daha çok keyif veriyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Laurelin said:

klasik muzik neden dinlenmiyorsa ondan dinlenmiyor jazz veya turk sanat muzigi, bugun zeki muren olmasa komple bitmisti turk sanat muzigi hani yeni nesiller az bucuk raki masasinda ondan biliyor, bir onceki jenarasyon onla buyumus filan, sorsan "musikiyi zeki muren oldurdu, ayak takimina indi" derler


türk sanat müziğiyle uğraşan çok kişi tanıyorum. hiç birinden zeki müren hakkında kötü bir söz duymadım. hatta emel sayın, muazzez abacı, bülent ersoy'a kıyasla çok daha saygın bir yeri vardır.

yeni jenerasyon da zeki müren bilmiyor, teoman biliyor, duman biliyor, zorlasan müslüm gürses biliyor, ebru gündeş biliyor.

türk sanat müziğinin sıkıntısı, gördüğüm kadarıyla modernleşmesi için kimsenin uğraşmıyor olması.

1700'lü 1800'lü yıllarda Osmanlı'da İsmail Dede Efendi gibi kişiler varmış işte. Cumhuriyet'in ilk yıllarında Türk Sanat Müziği'ni temsil eden Sadettin Kaynak ve Münir Nurettin Selçuk da bu Osmanlı müziğini taşımış. günümüzde Avni Anıl, Alaeddin Yavaşca, Ziya Taşkent, Metin Everes gibi kişiler var, ama onlar da aynı akımı devam ettiriyorlar.

bu yüzden de "ihtiyar dede müziği" olarak kaldı hep.

Türk Sanat Müziği'nden yetişme Tarkan gibi kişiler, bu müziği geliştirmektense, para kaygısıyla pop müziğine yöneliyor.

farklı bir şeyler deneyen Orhan Gencebay gibi kişiler var, ama onlar da Türk Sanat Müziğini geliştirmektense arabeskleştirince dolmuşçu müziğine hapsoldular.

modernleştirmekle kastettiğim club remix'i yapmak veya gazino tarzı melodiler kullanmak değil elbette. ama şiir ve edebiyatımız değişirken, bu müzik türü yerinde saymaya devam ediyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Türk sanat müziği gibi makamıyla falan bu kadar kapsamlı, kaliteli, orjinal bir müziği herhalde son bi kaç yüzyılda sanat ve kültür adına orjinal ve kendine özgü hiç bir şey üretmemis biz türkler ait olduğuna inanmıyorsunuz herhalde?

Lol heykel yapılmamış olm yüzyıllarca. Selcuklulardan sonra bir tane mimari akıma sahip olmamisiz, neredeyae bin yıl lan. müzik aletlerini falan şeytan işi görmüşüz. Resim desen 1800 leri kadar yok neredeyse. Sonra Türk sanat müziği. Onu da bizanslardan çaldık çok şükür. Üstüne İstanbul müzisyenleri 3 5 birşeyler katarak bi hale getirmiş. Rock ve Anadolu Rock ne ise bizans müziğ, türk sanat müziği odur.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

klasik müzige bir başkaldırı olarak dogup geliştirilmeside cazı önemli yapan etkilerden biri.armoni baglamındada caz da bir sürekliklik vardır, bir notadan bir notaya gecerek La başladıgın müzigi Si bemol bitirebilirsin. Bizdeki kalıplar özellikle popda fln çok az ses kullanılarak oluşturulur(klasik batı armonisindede öyledir) oyüzden dinlemesi daha kolaydır. cazz da müzikal anlamda cok fazla ses duyarsın, herkezin sevmemesinin en büyük sebeblerinden biridir.kafa kaldırmaz. fazla gelir
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

blues da gam içerisinde 5 sesten oluşur,fakat ilgili minörü ve majorü eklenerek gam zenginleştirilebilir.bunlar arıza seslerde olablir.çalınan şarkı icerisinde ustalıkla o arıza sesler dinleyene yedirilir. blue nota dedikleride gam icerisindeki bemol beşlidir. blues gamıda,(pentatonik gam yani) klasik armoni kalıbında oldugu gibi aynı döngü içindedir.oyüzden dinlemesi kolaydır.ve bu sesler daha çok tam seslerdir ve evrensel bir dil taşır.oyüzden seveni çoktur. cazz sürekli degişir.şarkı içinde verdigi duygular birden fazla olabilir
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

mutlu olmak icin muzik dinliyoruz.

jazz vs okulda okumak gibi. mutlu olmak icin degil, muzigi anlamak icin dinliyorsun. anladigindan dolayi mutlu oluyorsun, muzikten degil.
miles davis demissin mesela, adamin birisi cikar asiri deneysel bir caz yapar "puff ya!" der gecersin.
isin cok uzmani birisi "adam harika degil mi?" diye gelebilir.


bu sey gibi. ben cay icmeyi seviyorum, gun icinde cay iciyorum. susadigim icin degil, saglima faydali oldugu icin de degil. sadece sevdigim icin.

"ya insanlar neden kefir cok icmiyorlar! herkes iyhh boyali su! CAY ICIYOR!!" demek gibi.

sacma yani bunu sorgulamak.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş


Bone said:

Kojiroh said:

Jazz'ın zamanı geçti malesef.


ben buna katılmıyorum. güzel müziğin zamanı geçmez.

"Jazz eskidendi, artık Hip hop dinlemek zorundasınız, Beyonce dinlemek zorundasınız" gibi bir dayatma çok aptalca geliyor. kim karar veriyor buna? kim belirliyor zamanının geçip geçmediğine.

hayır, yüz yıl önce ara sokak esnafının dinlediği Jazz'ı şimdi açıp dinleyelim demiyorum. ama 1910'larda dixieland, 30'larda swing, 40'larda bebop yapılması, 50'lerde ve 60'larda Louis Armstrong gibi kişilerin devam ettirmesi gibi, bu müzik türünün günümüze de yansıması var. Jazz müziğinin verdiği havayı günümüz pop müziğinde bulamayanlar, Steampunk ve Electro Swing gibi kendi müzik türünü yaratıyor.

"Jazz'ın zamanı geçti" denilerek Pharrell Williams - Happy ve Taylor Swift - Shake It Off gibi şarkılara mecbur bırakılmak zorunda değiliz. geçmişin jazz anlayışı bile günümüze taşınabilir. bir şeyin günümüzde dinlenmesi için MTV'de Top 10 listelerinde olması gerekmiyor.

Jazz dediğimiz şeyin bi sürü farklı türü var, müzisyenler benden bilgilidir bu konuda elbette. Öyle kolayca baştan atılacak bir şey değil bence.

https://www.youtube.com/watch?v=_ecmW28OPVQ

https://www.youtube.com/watch?v=jr6FBaf03qQ

https://www.youtube.com/watch?v=FALYmqt-7TQ

misal bunları dinlemek, bana MTV çöplerinden daha çok keyif veriyor.



Haydaa, hem bu konu neden bu kadar uzadı, hem de yazdığım şey nasıl bu kadar yanlış anlaşılabildi hayret ediyorum. "Jazz müzik neden çok dinlenmiyor" başlıklı ve "neden artık kimse jazz dinlemiyo" tandanslı bi konuya "jazz'ın zamanı geçti" dediğimde aslında popülerliğini yitirdiğini kastettiğimin anlaşılacağını düşünmüştüm halbuki.

Geç de kalmış olsam bi disclaimer vereyim bari, 8 yıllık dinleme geçmişime göre en çok dinlediğim 6. müzisyen Steely Dan, 8. Frank Sinatra, 23. Ella Fitzgerald, 28. Sammy Davis Jr., 32. Sarah Vaughan, 35. Dean Martin, 42. Tony Bennett, 47. Nat King Cole, 49. Dinah Washington ve hatta ilk 50'de gözükmese bile Miles Davis şu dünyada en çok saygı duyduğum müzisyen falan.

Kimsenin Taylor Swift'tir, hip-hop'tır falan dinlemek zorunda olduğunu ima etmedim, popüler müziğin eski müziklerden daha kaliteli olduğu ima etmedim, hiçbi müziği müziği popüler olduğu zamanda dinlemedim ve hatta aşırı popüler oldukları için Radiohead, The Beatles, Frank Sinatra gibi isimleri dinlemiş oluşumu sorguladım.

Bunu tekrar ettiğime inanamıyorum ama bi müziğin zamanının geçip geçmediğine de ben değil, zamanın kendisi karar veriyo. X bi müzik türünün zaman geçtikçe daha az popüler hale gelip, bi başka Y türü tarafından geride bırakılması dönem dönem kendini tekrar eden bi süreç. 50'li 60'lı yıllarda rock tarafından egale edilip, bugün artık insanların geneli tarafından dinlenmez hale gelmiş olan jazz da aynı şekilde 1900'lü yılların başlarında klasik müziği eleyerek popülerliğini elde etmiş olan bi müzik türü. Hatta belki de bu bahsettiğim süreci başlatan şeyin ta kendisi.

Popülerliğini kazanmasının sebebi de 20. yy. başlarında ses ve radyo teknolojisinin ilerlemiş olması. Radyo ve kayıt cihazları sayesinde müzik akustiği özel olarak tasarlanmış kocaman operaların hegemonyasından çıkıp, ev ortamına geldi; mikrofon sayesinde ise operanın gerektirdiği ses kuvvetine sahip olmayan, ince ve alçak sesli sanatçıların sesleri duyulabilir hale geldi. Jazz'ı belki de en popüler noktasına taşıyan, crooner olarak tabir ettiğimiz kişiler (Bing Crosby, Frank Sinatra, Dean Martin, Billy Eckstine, Nat King Cole, Louis Armstrong, vs.) bunun sayesinde var olabildi.

Yine wot oldu ama bizzat kendisi jazz dinleyen biri olarak anlatmak istediğim şey, bu sürecin gayet doğal olduğu ve "değişmeyen tek şey değişimdir" klişesini yineleyerek bunu kabullenmemiz gerektiği.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

müziğin zamanının geçmesine ben de bir yorum yapmak isterim

günümüzde insanlar denildiği gibi artık pek de üzerine düşünecekleri şeyleri dinlemek istemiyorlar. haklı oldukları konular vardır elbet sinirdi stresti vs. ancak ben şahsen daha çok beni düşünmeye sevk eden şarkı sözlerine sahip parçaları dinlemekten keyif alıyorum. ha jazz'la pek aram yoktur. genel olarak nota dizilimi bana hitap etmiyor. ancak malum nick'imden de belli olacak ki bugüne kadar Nergal'ın çıkarmış olduğu tüm parçaları ilgiyle dinledim. adam birşey anlatmak istiyor çünkü katılsan da katılmasan da. adı lazım değil kanadalı şımarık veled gibi bütün parçayı baaaby baby baby ooh diye geçirmiyor. dolu dolu parçalara imza atıyor. bence insanlar böyle müzikler dinlemeliler. dinlemekten kastım dinleyip destek olmak. güzel işler yapanların arkasında durmalı hep diye düşünüyorum.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

dasaaa said:

mutlu olmak icin muzik dinliyoruz.

jazz vs okulda okumak gibi. mutlu olmak icin degil, muzigi anlamak icin dinliyorsun. anladigindan dolayi mutlu oluyorsun, muzikten degil.


jazz konusunda en çok karıştırılan konu da bu değil mi zaten.

"elitist ibne" olmak gerektiğini düşünüyor çoğu insan. ama jazz sanatçıların çoğu da insanları mutlu etmek amaçlı yapıyor müziklerini aslında, "saçma sapan bişiler yapayım kimse bi halt anlamasın" diye değil.

orda dumanı tüten biftek dururken "abi çatal bıçak kullanmak okul okumak gibi ya" bahanesiyle çiğ köfte dürüm yemeye benziyor bu.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

demek ki islerini kotu yapiyorlar o halde?

abi onemli olani milletin neyi, neden tercih ettigini anlamak. tercih sebebi agirlikli olarak sana keyif verenden yana. caz bunu saglamaktan uzak. gercekten birazcik kulak yatkinligi, onceden dinlemislik olmasi lazim. dolayisi ile acquired taste dedikleri kapsamda daha cok.
"bi bok bilmeden caz dinledim ve cok begendim!!!"
istisnanin dibisin dostum.

https://www.youtube.com/watch?v=M4sEcIHG0Yc
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 2 hafta sonra ...
Güzel bir iki noktaya değinilmiş. Bikaç yerden saldırıyım aydınlatmaya çalışıyım profesyönel bir caz müzisyeni olarak (yada ne haltsa).

1- Artık müzik dinlenmiyor. Olay caza özgü bir durum değil. Detay içeren herhangi bir müzik fazlasıyla azalan dikkat süremize hitap etmiyor. Kitleler hemen konuya giren, tanıdık melodiler, sözler istiyor.

Daha da üzücüsü, artık vidyosu klibi olmayan şeye "müzik" de denilmiyor tüketim malzemesi olarak. Özellikle genç kuşağın ben oturup da albüm aldığını yada oturup arka plan malzemesi yapmadan müzik dinlediğini zannetmiyorum. Bu yüzden klasik müzik olsun, caz olsun, prog rock olsun müzik ne kadar çok detay içeriyorsa, ne kadar az tekrar varsa içerisinde, artık daha az dinleniyor.

Diğer taraftan da canlı müzik izleyicisi git gide azalıyor. İnsanları konserlere çekmek, çeksen de eğlendirmek çok daha zor eskisine göre. Yani kısacası artık müzik çok dinlemiyor. Konserlerime gelen insanların yarısı diğer müzisyenler, diğer yarısıysa 50+ insanlar.


2- Hangi caz? Şimdi burada daha çok zenci müziği olan 20 lerin başına ve blues geçmişli müziklerden bahsedilmiş, ama günümüzde herhangi bir caz festivalinin programını açtığınızda çok garip isimler görüyorsunuz. Bakınız Kings of Convenience, bakınız Hüsnü Şenlendirici.

Artık içinde vokal olmayan her proje caz festivallerinden geçiyor bir şekilde. O açıdan size bikaç genel geçer caz türü tanıtmak isterim:

- Dünya Müziği etkileşimli caz. En çok ekmeği yenen türdür. İki oryantal melodi çakarsınız, bi hisli vokal, bi yerel enstruman festivaldeki yeriniz hazırdır. Latin olsun, orta doğu olsun istediğiniz kültürün cazını yapabilirsiniz. Son dönemde bundan en çok faydalanan bikaç isim: Ibrahim Maalouf, Dhaffer Youssef, Tigran Hamasyan, vb.

[video]https://www.youtube.com/watch?v=wpg8jBFaj3c?feature=oembed" width="459">



- Avrupa cazı. Cazın blues köklerinden uzaklaşıp, doğaçlama kısmına yoğunlaşır. Swing öğesi yoktur. Bol bol klasik müzik etkileşimi vardır. Esbjorn Svensson Trio bu türü en ünlü yapan gruplardan biridir, ECM ve AAC label'larından cıkan herhangi bi albüm buna katılabilir.

[video]https://www.youtube.com/watch?v=t2kdBtSVCig?feature=oembed" width="459">



- Zenci cazı. Hala vardır. Daha groove temellidir ama görece ikiye ayrılır. Gelenekselciler, bunlar 50 ların hard-bop evresinde kalmıs ve işin özünü bu olarak görüp o tarzda kalırlar. Merak edenler Wynton Marsalis, Kenny Barron, Arturo Sandoval gibi isimlere bakabilirler.

[video]https://www.youtube.com/watch?v=z1nOfbQ_GwU?feature=oembed" width="459">



Diğer kesimse keraneciler (ehe) bunlar da hip-hop, funk vb etkileşimleriyle popüler müzik akımlarıyla yarışır hale gelmişlerdir. En ünlüsü herhalde Robert Glasper olabilir. Ondan başka bu ara çok ünlü olan bir diğer grupsa Snarky Puppy.

[video]https://www.youtube.com/watch?v=L_XJ_s5IsQc?feature=oembed" width="459">



- Avangartçılar, freeciler, çılgınlar. Bunlar genelde devlet subsidyleriyle yaşarlar. Kültür fonları kovalarlar, pek genel olayı sallamazlar. Kural dışılıkları şımarıklıkla dans etmektedir. Konserlerinde izleyici sayısı genelde gruptaki müzisyen sayısı kadardır. Pek haz etmem ama güzel örnekleri vardır. Güzel hollandamdan Han Bennink gelsin:

[video]https://www.youtube.com/watch?v=JL9BrZ-zUpQ?feature=oembed" width="459">



- Yenilikçiler. Ciddi anlamda cazın inovasyon ruhunu taşırlar. Müziğin dünya müziğiyle etkileşimlerini kabullenmiş ve işi ileri nasıl götürürüz diye kafa yormaktadırlar. Bu genelde müziğin anlaşılmasını zor kılsa da benim kendime en yakın hissettiğim ekiptir. Ben Wendel, Vjay Iyer, Mark Turner, Brad Mehldau, Bad Plus, Kneebody, Dave Douglas ve daha pek çok ismi bu kategoride görebilrisiniz.

[video]https://www.youtube.com/watch?v=-U71HSrXfdU?feature=oembed" width="459">



- Ve son olarak, her müzisyenin yancılık yaptığı ekmek kapısı: Vokaller. Vokalli caz. Bu türde swinge dönüş görebilsek de modern takılmaya calısan isimelr de mevcuttur. Bu aralar popüler olan bir iki isim, Kurt Elling Gregory Porter,

[video]https://www.youtube.com/watch?v=ZWUAKq-reLQ?feature=oembed" width="459">

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...