Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Süper Lig 6. Hafta: Beşiktaş- Fenerbahçe | 27 Eylül Pazar - 19.00


Llama

Öne çıkan mesajlar

Sotto said:


Porto dağıldıktan sonra bir daha CL alamamış olması, o ana kadar olan sistemin tesadüfi olduğunu göstermez.


Bu yanlış bir örnek.Porto kadar istikrarlı kaç takım var dünyada?Ayrıca Porto Uefayı aldıktan sonraki sene CL'yi aldı.Bizim takımlarla kıyaslaman çok abes.Adam üzerine katarken bizimkiler dibe vurmuş :D
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yok başarıyı hor görmüyorum, başarı orda durduğu yerde duruyor zaten.

benim demek istediğim olay sadece gs üstünden değil zaten, güncel konu o diyerek onu verdim.
konu sadece futbol da değil, basketten atletizme bizim ülkenin spora bakışı,beceriksizliği bahsettiğim.

3 sene CL yapmış birinde ceyrek yapmış takım sonraki sene 1 puanda kalmamalı, bu kadar sert düşüş yaşamamalı.

iyi jenerasyon gelecek diye bekleyemezsin, o jenerasyonu yetiştirmeyi planlaman gerek.
iyi başkan gelecek de iyi transfer yapacak diye bekleyemezsin, kendi içinde yöneticilerini yetiştirmen gerek.

bir düzen oturmalı ve gelen hoca,başkan,oyuncu az cok stabil bir başarı yakalamalı.

bizde aşırı dalgalanma var o yüzden 4-5 yılda 1 olan başarılar tesadüfi diyorum, yanlış diyor olabilirim, fikrim budur
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sürdürülemediği konusunda hemfikiriz.

İki farklı bakış açısı diyelim. Ben bir başarı olana kadar ki sürece bakarım. CL'de çeyrek oynuyorsan bu bir süreçtir. FB'nin çeyreği bile bir süreçti, 3-4 yıl istikrarlı olan bir kadronun doğru adamlarla buluşup kimyanın uyuşmasıydı.

İzlanda takımı örneğini o yüzden verdim.

Sonrası için sürdürülemiyor olmasının sebepleri farklı, benim argümanım sürdürülemiyor olması o ana kadar olan başarının tesadüfi olmasını gerektirmiyor düşüncesi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

anlıyorum senin dediğini.

hani tesadüfi diyince gökten inen bir şampiyonluk ya da başarı anlamı cıkıyor sanırım söylediğimden. Çünkü verdiğin izlanda örneği falan öyle. Anlatmak istediğim daha cok bir önceki sayfada Asriel'in demek istediği gibi.

milli takımın başarısının tesadüfi olmasını kura şansına bağlarken, o jenerasyonun başarısını,kalitesini yok saymıyorum.
ama 3. olan takım, kötü kura çekse de 3. olacak kadar başarılı bir takımmıydı ? sanmıyorum. öyle olsa sonraki 3 büyük turnuva kaçmazdı

aysal gitmese gs bu kadar kötü durumda mı olurdu ? sanmıyorum daha iyi olurdu. tekrar başarılı olmak için 1 aysal daha mı bekleyecek yani gs ?
tesadüfen bir iyi başkan daha gelecek de 2 iyi transfer bağlayıp başarı mı getircek ?

yoksa gs başkan kim gelirse gelsin her sene CL'de top 16 yapacak bir takım mı olacak.

anlatmaya calıştığım şey bu, tesadüf diyince sadece kura şansı yok işin içinde :D yönetimden futbolcuya, rakiplere kadar tüm şartlar olumlu oluna gelen başarı ayrı. üstüne koya koya başarıyı devam ettirmek ayrı.

öyle bişeyler işte neyse sdsf
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Dediğim gibi süreç yani öncesi ve sonrası.

Ben ortada başarı olduğu tezinden yola çıkarak öncesine bakıyorum. Sen tesadüf mü değil mi diye sonrasına bakıp test ediyorsun. İki farklı bakış açısı dediğim gibi.

Ama milli takım örneğinde bir süreç olduğu kesin. Dediğim gibi o takım gerçekten 3. olabilir miydi, olamaz mıydı tartışılır, kura şansını inkar etmek saçma. Ama dediğim gibi jenerasyon nispeten değişiyor, 2 sene, 4 sene sonra aynı yaşta durmuyor futbolcular, TD'ler değişiyor. Çek bi letonya geliyor eleyip gidiyor. Onlar da iyi bir jenerasyonla bir süreç halinde oluyorlar çünkü. Şimdi ortada yoklar mesela.

Futbolda uzun vadeli program, sistem bunlar sürdürülebilirliğin bir parçası. Ancak yine bakış açımıza dönersek;

Almanya'nın şu anki başarısı taa 2000'lerin başından kurduğu sistemin bir meyvesi. Demekki bir süreç, bir süreç sonunda bir başarı var. Ama bundan sonra Almanya organizasyonlarda fail oldu diyelim kendi kıstaslarına göre. Bu yine o başarıyı tesadüfi kılıyor mu?

Fransa 2002'de gruptan çıkamazken, nispeten aynı adamlar 98-2000'de duble yapmamışlar mıydı? Ama ne oldu takım değişiyor, yaşlar eskiyor, jenerasyonlar miladını dolduruyor. Yani sonraki 3 kupaya neden gidemedi demek o yüzden bana çok da anlamlı gelmiyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@ sotto

o konuda olaya sadece TD + 23 oyuncu olarak bakmıyorum.
bir sonraki jenerasyonu hazırlamak da başarının bir parçasıdır cunku.
Low geçen sene yılın TD'si ödülünü alırken öyle bir konusma yapmıştı, bu ödülü ben alıyorum ama bu aslında tüm bundesliga hocalarından, alt yapı hocalarına, küçük yaşlarla ilgilenenlerden bilmemkime kadar herkesin ödülü demişti ki öyle.

o yüzden Almanya sistemini oturttu mesela, low gitse, ismail kartal başa geçse. bu jenerasyondan kimse kalmasa bile alttan gelen oyuncular başarıyı yakalar, bu her 4 senede 1 dünya kupası olmaz ama final yaparlar,yarı final yaparlar.

Gidip de şampiyon olup sonraki WC veya EC'ye katılırken elenmezler ya da grup aşamasında takılmazlar.

oldu da sonraki 3-4 şampiyonaya gidemediler.
demek ki o dönem tesadüfi iyi hoca,iyi federasyon başkanı ve diger şartlar bir araya geldi bir dönem başarı yakalayıp yok oldular dersin. bunu demek o emekleri yok saymak değildir asla. aksine o adamların emeği ile olmuş bir sistem kuramamışlar demektir bence.

ama ekol ülkelerde bu olmaz, isimler değişse de sistemi kalıcı kılmayı başarmış adamlar. bizim imrenerek bakmamız gereken bu olmalı, offf brezilya'ya nasıl 7 tane caktılar değil :D
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sürdürülebilirlik konusunda dediklerine hemfikirim. Ama yukarıda dendiği gibi Almanya gibi bir ülkenin zaten turnuvalarda hep var olmasını, hep belli başarılar elde etmesini beklersin. Ama Türkiye gibi ülkeler için çeyrek finaller, turnuvaya katılmalar neredeyse Almanya'nın final oynamasına benzer. Eh Almanya da hep final oynayamayacağına göre.

Hollanda da bir ekoldür mesela, ama katılamadığı çok turnuva vardır. Hem de başarılardan hemen sonra.

Bu noktada biraz da jenerasyon ve diğer faktörler önemli diye düşünüyorum.

Diğer faktörlerin en önemlisi de motivasyon. Tüm spor dallarında motivasyon ciddi bir faktör. Hiç sanmıyorum ki ikinci defa kazanılan aynı kupa ilki kadar heyecan versin dünyadaki herhangi bir sporcu için. Bu yüzden zaten ani düşüşler görülüyor milli takım düzeyinde de aynı oyuncular olmasına rağmen. Yaş gibi faktörleri bir kenara bırakırsak. İspanya 2010'da kupayı alırken, aynı oyuncular 2014'te gruptan çıkamıyor. Bir sonraki kupada Almanya'nın motivasyonu muhtemelen aynı olmayacaktır mesela. Bu yüzden yenilenme elbette önemli.

Neyse konu biraz saptı gerçi de, kısaca ben yine tesadüfi başarı diye birşey olduğunu düşünmüyorum. Kura şansına hiç itirazım yok, ama kura şansı da dediğimiz şey bir noktada isme/önyargıya dayalı da birşey. Yoksa 2002'deki Fransa, Senegal'den çok mu iyiydi mesela, çok mu güçlüydü de bize şansa Senegal geldi. Hayır o Senegal gidip Fransa'yı eleyerek kurada geldi. Ama biz Fransa'yı eleyerek gelseydik başarı tesadüf demeyecektik belki. Bir noktada öyle bakmak lazım.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Robert_Poche said:

kayserili said:

Robert_Poche said:

galatasaraylı 2 oyun taraftarı tahrik etti, türk spor tarihinin en büyük rezaleti galatasarayın omzunda taşıdığı 2 adam yüzünden oldu.

Yalnız bu kafayla futbolumuza zarar veririz sadece. Adam o sahanın içindeki bir oyuncu, dediğin gibi. Aktör yanı oyunun içinde. Hakemin izin verdiği ölçüde yere de yatar taç çizgisinde, dans da eder kalenin içinde. Neden? Çünkü oyuna dahil. Oyuna dahil olmayan elementleri oyunun bir parçasıymış gibi savunmak çok saçma. HULOOOOĞ diye içeri dalanlar kadar kötü şu tarz söylemler futbolumuz açısından...



yahu o hülooğ diye dalan adam senin kardeşin, benim ağabeyim, sokaktaki kardeşimiz. gezi olayları nedeniyle zaten herkes çok gergindi üzerine tahrik de olunca bu olaylar meydana geldi.,

atlayanların savunulacak tarafı tabiki yok malesef, ama mal bu, dolayısıyla bu denli tahrik eden adamları sorgulamak gerekiyor diye düşünüyorum.

edit:typo


Demek istediklerini anlıyorum. Fakat şöyle bir şey var ki, hakem ve oyuncular hariç hiç kimse aktör değil saha içinde.
Eboue zaman geçirme amaçlı taç çizgisinde yere yattıktan sonra millet çıldırıp sahaya dalmıştı yanlış hatırlamıorsam. Oyuncular, hakemin ve kuralların izin verdiği ölçüde saha içinde istediklerini yapabilirler. Ben tahrik oluorm demek çok saçma.
Niçin aynı taraftarlar, BJK ye karşı oynayan anadolu takımlarının kalecileri kale vuruşlarını 3 dakikada kullanırken sahaya dalmıyor?
Bence sıkıntı taraftar... Biraz kendine hakim olup oturup maçını izlemesi gerekir. Herşeye tahrik olunacak yaş 13 zira.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

kayserili said:

Robert_Poche said:

kayserili said:

Robert_Poche said:

galatasaraylı 2 oyun taraftarı tahrik etti, türk spor tarihinin en büyük rezaleti galatasarayın omzunda taşıdığı 2 adam yüzünden oldu.

Yalnız bu kafayla futbolumuza zarar veririz sadece. Adam o sahanın içindeki bir oyuncu, dediğin gibi. Aktör yanı oyunun içinde. Hakemin izin verdiği ölçüde yere de yatar taç çizgisinde, dans da eder kalenin içinde. Neden? Çünkü oyuna dahil. Oyuna dahil olmayan elementleri oyunun bir parçasıymış gibi savunmak çok saçma. HULOOOOĞ diye içeri dalanlar kadar kötü şu tarz söylemler futbolumuz açısından...



yahu o hülooğ diye dalan adam senin kardeşin, benim ağabeyim, sokaktaki kardeşimiz. gezi olayları nedeniyle zaten herkes çok gergindi üzerine tahrik de olunca bu olaylar meydana geldi.,

atlayanların savunulacak tarafı tabiki yok malesef, ama mal bu, dolayısıyla bu denli tahrik eden adamları sorgulamak gerekiyor diye düşünüyorum.

edit:typo


Demek istediklerini anlıyorum. Fakat şöyle bir şey var ki, hakem ve oyuncular hariç hiç kimse aktör değil saha içinde.
Eboue zaman geçirme amaçlı taç çizgisinde yere yattıktan sonra millet çıldırıp sahaya dalmıştı yanlış hatırlamıorsam. Oyuncular, hakemin ve kuralların izin verdiği ölçüde saha içinde istediklerini yapabilirler. Ben tahrik oluorm demek çok saçma.
Niçin aynı taraftarlar, BJK ye karşı oynayan anadolu takımlarının kalecileri kale vuruşlarını 3 dakikada kullanırken sahaya dalmıyor?
Bence sıkıntı taraftar... Biraz kendine hakim olup oturup maçını izlemesi gerekir. Herşeye tahrik olunacak yaş 13 zira.


her maç sahaya girilmiyor zaten :) O dönemde ülkece genel bir gerginlik var, yapılan tahrikin yerde yatmaktan çok daha fazla olduğunu hatırlıyorum. O dönemde de burada yazmıştım, maçı kazanmak için aktörlük yapmak ayrıdır, yerde 4 ayak üzerine düşüp tüm tribünle dalga geçmek ayrıdır.

Yapılan maç içi aktörlükten çıkıyor tribünlere, insanlara saygısızlığa dönüşüyor.

Konu çok dağıldı, biraz daha devam edilirse 2. yarıdaki maç için de buraya yazarız.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Melo ve Eboue sürekli tribüne oynayan adamlardı , gs ile oynanan 3 maçtan sonra ceza aldık diye hatırlıyorum, 2 si melo 1 i eboue, adam kışkırtmak için elinden geleni yapıyor ceza da almıyor. Siz gidip deplasmanda tribünlere forma çıkarıp gösterirseniz her yerde delirirler. Daha öncede o tarz hareketler yaptı millet delirdi diye ceza aldık, ama zaten bu sefer sahaya dalmaya fırsat kollayan gereksiz 1453 vardı ortam oldu işte amaçlarını gerçekleştirdiler sonrada kayboldular.

http://spor.mynet.com/futbol/spor-toto-super-lig/57323-melodan-cildirtan-hareket.html
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...