Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

16 Devlet Bizim mi?Yoksa bazılarımı?


blackhavvk

Öne çıkan mesajlar

-wall of textt geliyor - ama şayet ilginizi çekerde okursanız,islam öncesi türk tarihi hakkında 1-2 şey öğrenebilirsiniz

Semerkand ve buhara öyle küçümsenecek şehirler değil.Maveraünnehir diye geçer bu şehirlerin bağlı olduğu bölge,Ceyhun ve Seyhun Nehirleri arasında uzanan bir yer. (nehirlerin isimlerine dikkat)


- 6. yüzyılın başı,tüm dünyayı ilgilendiren mini bir buzul çağının yaşandığı bir dönemdi. Türklerin orta asyayı ve sibiryayı bırakıp diğer yörelere göç etmelerine katalizör olmuştur bu iklim olayı.

http://en.wikipedia.org/wiki/Extreme_weather_events_of_535%E2%80%93536



- Yine aynı dönemde(6.yy başları),Göktürkler kendi aralarında bölünmüştü. Hatta persliler,çinlilerle fln uğraşmak yerine birbiriyle savaşıyorlardı

http://en.wikipedia.org/wiki/G%C3%B6kt%C3%BCrk_civil_war



-Türklerin bölünmesinden yararlanan Çinliler(tang hanedanı), önce doğu Kağanlığını(yıl 630 civarı),sonrada batı kağanlığını boyundurluğu altına aldı(660 civarı).

Böyle kısaca geçtiğime bakmayın,bu olaylar Çinliler için pek basit değildi,Türkler Çinlilerle kapışmayı iyi bilirdi,ve genelde 2 taraf arasında belli bir güç dengesi mevcuttu,ama Türklerin şansızlığı,bu dönemde Çin tahtına tarihinin en taşaklı abilerinden birinin gelmesiydi http://en.wikipedia.org/wiki/Emperor_Taizong_of_Tang

tangların türkleri egemenlikleri altına alması sonrası baya dramalar dönüyor

nihal atsız ve sabahattin alinin romanlarını yazdığı,mulan çizgi filminin fln "ilham aldığı", çin sarayını basan Kürşat,bu dönemde,türklerin üzerindeki çin egemenliğine karşı ayaklandı(başarıya ulaşamadı ama yinede efsane oldu)

tonyukuk(bilge kağan) ve kültekin,çinlilerinden elinden önce doğu sonra batı göktürkleri kurtarıp yeniden bağımsızlıklarını ilan edebildikleri için bugün hala isimlerini hepimiz biliyoruz.

Orhun anıtları,Çin egemenliğine maruz kaldığımız bu dönemin tekrarlanmaması uğruna dikilmiştir ve bu konuya dair uyarılarla doludur(aman çinliye güvenme,onlardan karı alma,kendi aranda savaşma,ülkeyi bölme vs)

bütün bu sırada bizim has dedelerimiz nerede diye merak ediyorsanız; batı Göktürklerin Çinliler tarafından dayağa maruz kalması sonrası oluşan güç boşluğundan kazanç sağlayan ve bölgede kendi egemenliğini kuran gruplardan birisidir Kayı boyu. Bu boya mensup olan ve yIllar yıllar sonra islama geçip irana giren grubada selçuklu diyoruz,onların hikayesinin devamını biliyorsunuz zaten.





-Kıtlık,iç savaş,çin egemenliği derken,Türkler orta asya dışında ilk defa büyük kitleler halinde yerleşmeye ve devletçikler kurmaya başladı,öncesinde de nice step toplumu anayurtlarını bırakıp macaristana kadar hattta roma kapılarına kadar dayanmıştır,ama pek azı bu topraklara temelli yerleşme amacını güdüyordu.

Türkler,Perslerle Maveraünnehir(kazakistan+özbekistan+türkmenistan) bölgesinde nice savaşlar savaşmıştı,ama bu savaşlar pek türklerin lehine gitmemişti. O dönem BatıGöktürkleri,baya hırslı ve yetenekli olan Tong Yabgu yönetiyordu, Perslerle savaştığı 3. ve son büyük savaşta,bizanslılar ve Arapların darbeleriyle zayıflamış Pers imparatorlugunu tokatladı,ve Azerbaycana kadar ilerledi.

http://en.wikipedia.org/wiki/Third_Perso-Turkic_War

Lakin o dönemin Türklerinin yaşam tarzına tutarlı olarak,bütün bu toprakları yönetmeye kalkışmadı,büyük kısmını haraca bağladı,haraç vermeyen yahut veremeyen şehirleri(en azından savunmasız ve büyük surları olmayanları) yağmaladı.TOng Yabgu,genel olarak ceyhun ırmağının kuzeyini Türk ülkesi olarak perçinledi,ipek yolu ticaretini koruyup kolladı(holla holla get dolla)

Türkmenistanı kendi egemenliğine bağladı,oralara özellikle Çin boyundurluğundan kaçan Türk boylarını yerleştirdi,azerbeycan ve iranın geri kalanını zamanla kendi kaderine bıraktı,çünkü doğuda büyüyen Çin tehlikesine hazırlanıyor ve ülkesindeki güç odaklarına(paralol) karşı mücadele ediyordu. (Bir çin prensesiyle evlendiği,Çine düzenli olarak elçilik heyetleri ve hatta rehineler gönderdiğini çin kaynaklarından biliyoruz)

Bu huzur ve barış ortamı,Tong Yabgu amcası tarafından suikastle öldürülmesi sonucu bozuldu,ülkenin iç huzuru kaçtı,zayıfladı,sonunda bundan yararlanan Çinliler geldi,ortamı bozdu,batı göktürkleri boyundurlukları altına aldı.Yine bu dönemdeki çin kaynaklarından biliyoruz,Yabgu kağanın başkenti Suyab isimli bir ordugahtı,zatne günümüze kalıntısı bile kalmadı,ama bölgenin büyük şehirleri Buhara ve Semerkant , türklerin yönetimi altında adeta kozmopolit ticaret merkezleri haline gelmişti. Persliler,Türkler,Çinliler ve dahası bir arada barış içersinde yaşıyor,hristiyanlık(nasturiler) , budistler, tengriciler,ve sayıca en fazla olan Maniler,bir arada güzel güzel geçinip gidiyordu.

Bir süre tabi Çin hegomonyasına karşı ayaklandı Türkler,kimi zaferler kazandılar ve Çinlileri kısmen Püskürttüler. Bir süre bağımsız takıldılar,taki Bilge kağanın kardeşi Kül Tikin gelip onları tekrar birleşmiş Göktürk devletine bağlıyana kadar.

Gerçi anlamışsınızdır ama söyleyeyim,çinlilere karşı verilen mücadelede bir yaprak bunlar sadece,gün gelecek çinliler Maveraünnehir bölgesindeki türkleri yine tehdit edecek,hatta yine kendilerine vassal edecek,türkler yine bagımsızlık mücadelesine girişcek,daha önce bizanslılarla ortaklık yaptıklarından bahsettim,ama bu sefer yardım isteyecekleri güç,bölgenin türklerinin yakasını kolay kolay bırakmayacak,şu an savaştığı perslileride kendine katıp türklere doğru ilerleyen bu güce biz islamın yayılması diyoruz.


Bakın hikayeye 500lerde başladık,olabildiğince yüzeysel ilerledik ve 700lere geldik,şimdi asıl konumuza gelip Türklerin Araplarla takışmasına geldik.


Şu ana kadar kafanızı şişirdim çünkü bölgenin(Maveraünnehir) o dönem türkler için önemini anlatabilmek istedim,öyle gelip kondugumuz her hangi bir toprak değil,uğruna nice savaş verip zorla yerleştiğimiz,üzerinde devletler kurduğumuz,önemli bir bölge olduğunu kavramınızı istedim. Zaten öyle olmasa,oradan onca yol yapıp arada din değiştirmelerine rağmen yeni yurtlarındaki 2 nehire bu ırmakların ismini verirmiydi göçebe türkler? Demekki toplumsal belleklerinde yer edinmiş. Bunu gözardı edip "ya kim çükler semerkandı fln be abi lol" demek kusura bakmayın,ayağı yeren basan argümanlar değiller

Yazıyı takip etmek umarım cok zor değildir,en azından talas savaşında niye araplarla birlik olduk,genel olarak ne durumdaydık,matematiğiniz yok mu o kadar türk niye araplara kafa tutamadık fln gibi olası sorulara cevap verebiliyor heralde

türklerle arapların takışması,arap egemenliğine karşı verilen mücadele,ve o mücadelenin türkler tarafından kaybedilmesi (yahut türklerin eytere çekip farklı bir yöntem deneyerek din değiştirmesi,bakış açınıza göre değişir),o konularada girebilirim,ama şimdi kahvaltı etmem lazım

öpüşşş




bu arada o döneme dair DOĞRU DÜZGÜN kaynak istiyorsnız,öncelikle bir islam ansiklopedisi edinin,bunu her halğkarda yapın zaten,çok önemli bir eser

sonraaaa : http://en.wikipedia.org/wiki/Clifford_Edmund_Bosworth

bu amcaya bir göz atın,özellikle "orta çağda iran" diye bşlyan bi kitabı var,ince üzel bi kitap,öneririm

şu kitap önemli http://www.ucuzkitapal.com/9758839039.html


daha merak ediyorsnız daha da kaynak size vereyim,alın okuyun abi,gerçekten tarih ilginizi çekiyosa bu konuda azcık emek verin,öğrenmeye calısın,merak edin

yanlıs anlamayaın yapmıosunuz demiyorum ama,fazla bilgi göz cıkarmaz :D


saygılar sevgiler öpüşşşş
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

birşey daha aklıma geldi

"turan" kelimesinin kökenini merak ettiniz mi ?

farsçadan gelme bu kelime,ceyhun nehrinin ardını ve o bölgede yaşıyan türkleri ifade eder

orta asya ötüken stepler fln değl bak,o yüüüce türk yurtlarını değil,Maveraünnehir dediğim o bölgeye karşılık gelir "turan"

sonra turancılık çıktı,siyasi bir ülkü oldu fln,anlamı değişti, yahut gelişti

ama kelimenin ilk geçtiği iran kaynaklarındaki anlamı turan =Maveraünnehir


ve Maveraünnehir'in en büyük,en zengin,en gelişmiş en şehirlerinin yağlamanıp kılıçtan geçirilmesinden bahsediyorsanız" ya nolcak yaaa" diye bi tavır takınmak cahilce bence.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

herkesin herkesi kestiği bir dönemde araplar türkleri kesmedi demiyorum, zira gayet güzel kesmişler; ancak araplar türkleri kese kese müslüman yaptı diyenlere tek sorum olacak. türklerin geniş geniş müslüman olduğu dönem hangisi?

a)emeviler
b)abbasiler
c)tayyipiler

türklerle arapların takıştığı dönemin emeviler dönemi olduğunu biliyoruz. bu dönemde özellikle buhara'da ciddi baskılar var türklere bunu da biliyoruz. ne var ki gene bu dönemde ciddi bir müslümanlaşma görülmüyor. ne zaman görülüyor kitleler halinde ve geniş bir coğrafyada müslümanlaşma? abbasiler döneminde. abbasiler döneminde türklerle araplar arasında ciddi bir çatışmadan bahsedebiliyor muyuz? hayır, aksine iş birliğinin doruğa çıktığı bir dönem. arap ordularının ağırlığını oluşturan türkler için şehirlerin kurulduğu bir dönem. öyle ki 200 yıl sonra yönetici elitleri, generalleri türk olmayan müslüman devleti kalmıyor neredeyse.


kesile kesile müslüman yapıldık savının arkasını doldurmak için söyleyecek başka bir şeyi olan yoksa konuyu sonuca bağlayabilir miyiz? bence bağlarız.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sevgili arkadaşlar zaten koca bir halkın DİN değiştirmesi , hak verirsiniz ki büyük bir sosyal olay,öyle tek bir nedene bağlamak,yahut bir günde kendilliğinden olmuş demek gerçekçi değil.


Lakin nasıl Arapların eline kılıç alıp "salavat getir lan" diye Türkleri İslama geçirmesi kulağa saçma geliyorsa,Türklerin oturup düşünüp "evet abi ya şamanın dedikleriyle imamın dedikleri örtüşüyor bence" diye islama geçmeye karar kılması da o kadar absürt.

Belki daha pragmatist nedenlerle islama geçmiştir Türkler, kulağa daha mantıklı , gerçekçi gelen bu değil mi zaten? Neyse efenim spoilerı verdiysem, bu konuya sonra yine değinecez diyip geçiyorum su an için.


Şimdi mesela bu kısımda biraz Arap imparatorlugundan bahsedecem. Bakın islam değil Arap,çünkü Emeviler döneminde durum öyleydi. Nedenini de açıklamaya çalışayım.

Emeviler döneminde topyekün bir din değişimi olması pek kolay değil keza Emeviler "Önce Araplar" politikası göz ediyordu,Arap olmayan bir kişi salavat getirip islama geçse bile,2. sınıf vatandaş haline geliyor,pek çok haktan yararlanamıyordu. Emevilerin en büyük sorunu;bir sürü farklı farklı ırk ve dinlerden oluşan bir ülkeyi nasıl yöneteceklerine dair tecrübesiz olmalarıydı.

Birkaç nesil önce islamın adını bilmeyen milyonlar,islam ordularının hızlı ilerleyişi sayesinde bir anda kendini bu yabancı dinin gücü altında buldu. Suriyenin(çok verimli ve zengin bir ülke) neredeyse hepsi çeşitli farklı kiliselere bağlı Hristiynlardan oluşuyordu. Ortodoksu var,Nasturisi,Monofiziti var.
Bu hristayanların durumu pek fena değildi keza cizyeyi ödedikleri sürece kendilerine ayrım yapılmıyor,hatta devlet yönetiminde görev bile alabiliyorlardı,vergi toplama gibi çok karlı işleri yapabiliyorlardı

İrana geçince mevzular değişti,islam öncesi iranın devlet dini olan Zerdüştlere karşı,misyonerlik demiyecemde,"öyle din olmaz lan" diye bi tepki vardı müslümanlar arasında. Zerdüşt din adamları kesilip biçildi,tapınakları yağmalaandı,kutsal ateşlere işendi fln,ve sonuçta İranda çarşı karıştı.


Bir yandan Şii-Sunni çekişmesi,

Bir yandan arap olmayan ama sırf cizye ödememek için islama geçen ve devleti bir kazanç kapısından eden yeni dönmelerin huzursuzluğu(cizyeden olmamak adına,İslama geçen non-araplara karşı aktif bir ayrımcılık uygulanıyordu)

Bir yandan klasik Arap kabileler arasındaki çekişme (herkes o bal tutan parmagın kendi parmağı olmasını ister,ülke yönetiminde söz ister,ama o sırada egemen olan grup tabikiside gücü paylaşmak istemez,bunların hiç biri olmasa bile araplar arasındaki birlik Muhammed sonrası baya çatırdıyordu zaten )

bAYA BİR sıkıntısı vardı Emevileri. Ama gözlerini ayıramadıkları fırsatlarda yok değildi.

Özellikle İranın fethi sonrasında,İpek yolunun akıl almaz zenginliği gözlerini bürüdü arapların.

İpek yolu nasıl işler?

Kısaca ipek yolunun nasıl işlediğini anlatacam. Kimse öyle Çinden malı alıp, develere yükleyip Antep ve Hataya kadar gelmiyor,öyle birşeye ömür yetmez zaten,onu yapan adamda Marko Polo oluyor efsane oluyor. Daha çok şöyle oluyor,Çinliler malı veriyor Tibetlilere,Tibetli Türke veriyor,Türk diğer Türk tüccara veriyor,Onlarda gidip İranlılara veriyor,en son İranlılar Birbirine veriyor,sonuçta Çinden çıkan mal Hataya yahut Antebe gelene dek 20-30 kere el değiştiriyor,her el değiştirmede birkaç kat pahalanıyor fln.




E sen İpek yolu denen o zincirin ne kadar kısmını elde tutarsan, o kadar fazla vergi alıyorsun,üstelik yabancı tüccarların para kaptırmaktansa,kendi tüccarin para kazanıyor,cari açık azalıyor,bunların hepsinden o zamanlarda haberdarlar,hiç bizden daha salak adamlar değil o dönemde yaşayanlar.

şimdi 730 fln, 8.yyın başları, Emevi Arap devleti inanılmaz sınırlara ulaşmış,Batıda Fransanın güneyine girmişler,Doğuda Ceyhun nehrine,kuzeyde Hazar hanlığıyla mücadele ediyorlar,Anadoluyu yıkıp yakıyorlar zaten,istanbulu bile kuşatıyorlar 12 aylıgına,ama bu böyle gitmeyecek pek tabi,ve şansları dönecek.

Batıda Charles Martel(İlk Kutsal Roma Cermen İmparatoru Charlamange'nin babası,dolayısıyla önemli bir abi),iç savaşlarla ve güç peşinde koşan düklerle mücadele edip Fransayı birleştiriyor,merkezi bir otorite kuruyor ve İslam ordularının(ve onlarla müttefik olan hristiyan düklerinin) ilerleyişini durduruyor.

http://en.wikipedia.org/wiki/Battle_of_Tours



Hazarlar keza büyük bir fedarasyon ve Araplara dişe diş,kana kan savaşıp iyi mücadele ediyorlar. Hatta Bizanslılardan gelin alıp müttefik oluyorlar,ilerleyen Arap gücüne karşı,bir yandan Bizanslılr bir yandan emevilere karşı eşit şartlarda olabilmek için yönetici zümrenin yahudiliğe geçtiği gibi tarihte benzerleri olan (ortodoks versyonu: http://en.wikipedia.org/wiki/Vladimir_the_Great) ama eşi olmayan bir olayıda bu Hazarlar gerçekleştiriyor(bu hazarlar çok ilginç bi grup,başlı başına bi konu)


Bizans tahtına "Putkıran" İkonoklast İsairus Sülalesi geçip Emevileri püskürtüyor(ikonoklastlık bir hristiyanlık sekti,onlarda başlı başına ilginç bir hikayeye sahip ama yeterince uzattım,hiç girmiyecem)
http://tr.wikipedia.org/wiki/III._Leo_%C4%B0sauryal%C4%B1
http://en.wikipedia.org/wiki/Battle_of_Akroinon (islama karşı ilk büyük Bizans zaferi)


Evet uzattım hatta konudan saptım ,ama şimdi Türk boyları ve Emeviler,sonrasında da Abbasilerin karşılaştığı an dünyanın nasıl bir halde olduğunu bilmek bence gerekli .


Emeviler bu olaylarla uğraşırken,bizim Türk boyları kendi aralarında game of thrones tarzı takılıyorlar.

Tong yabguyu amcası öldürdü bundan bahsetmiştik,Ölümü sonrası zayıflayan devlet önce Doğu Göktürkler,sonra Çinin etkisi altına girdi

Batı Türkleri,arada sırada çinlilere karşı ayaklandılar,bazende Çinlilerin desteklediği,genelde İlk Göktürklerin kurucu hanedanı olan Aşina boyuna mensup kağanlar Çinlilerin desteğiyle kağan oldu,ama kısa sürede yaşanan bütün bu olaylar,bölgede stabil bir devlet kurulmasına engel oldu.

Vah vah yazık ne çektiler demeyin,bu kaos ortamı bize tanıdık gelen bazı isimlerin güç kazanmasına yaradı.

E abi iyi güzel diyonda bu Türkler nasıl bi yöntemle bir araya gelip devlet kuruyorlar fln onu hiç anlatmadın?

Türk boyları genelde böyle federasyonlar halinde birleşerek devlet kurarlar,devletin başına en çok askeri olan boy'un lideri geçer,eğer boylar arasında büyük bir güç farkı yoksa,en eski ve görkemli sülaleye(dolayısıyla KUT*'a) sahip boyun lideri kağan olur

Eğer kimin en "KUTLU" olduğunda mutabakat yoksa,kurultay kurulur,orda karar alınır.

kurultayda Kağan seçilmek herkesin isteyeceği birşey değildir. "Nası yani?" diyebilirsiniz,izah edeyim. Kağan seçilmese,boy'unu günlük güneşlik yönetecek abimiz,Kağan olduğu an kendini güç savaşları arasında bulur,suikastler,darbeler,ve nice belayı başına alır,Bir Çin zindanında iğdiş edilmekle,yahut yağmur çamur içinde bir savaş alanında ölmekle bitebilir Kağanlık kariyeri.

Eski Türk adetlerine göre Kağanın baş görevlerinden birisi,komutanlıktır,öyle "ordugahta oturayım,adam yollayım dövüşsünler,boşuna mı kağan olduk" demek pek koaly değil,adamı öperler kamil,daha önce adı geçen Tong Kağan,fazla pasif olduğu için öldürülmüştür diye rivayetler var ama kesin bilemiyoruz,dönemin kaynakları biraz kıt. Çin işkenceliriyle yahut savaş alanında çarpışarak ölen pek çok Kağan örneği vardır Türk tarihinde


*Küçük dipnot: Default olarak en "KUTLU" var sayılan boy,dişi kurtlardan türediği(!) rivayet edilen,ilk Göktürklerin kurucusu olan Aşina boyudur http://tr.wikipedia.org/wiki/A%C5%9Fina

Bu Aşinalı abiler güç piramidini erkenden tırmandığından,game of thrones konusunda en tecrübeli abilerdir,ve dolayısıyla Çinlilerle iyi geçinirler.

İlk Göktürkler yıkıldıktan sonra biraz Çinlileşmiş,pek çok kere Çinliler tarafından "kuklamsı" şekilde kullanılmışlardır,ama kendileride bu kuklalıktan çıkar sağlamıştır pek tabi.Zaten Step halkları için "Çinlileşmek" pekte öyle ayıplanan birşey değildi. Boru değil adamlar,baya gelişmiş bir medeniyet. Bu "çinlileşme" trendini yaşıyan ilk yahut son örnek değildi Aşina boyu. O yüzden orhun anıtlarında bu konuya değinilir .





Turan ülkesindeki Karışıklıktan doğan ilk önemli devletlerden birisi, Türkeşler.
http://en.wikipedia.org/wiki/Turgesh
Kendi isimlerine sikke bastırmış,klasik egemenlik kurma adımlarını atmışlardır. Ama bu Türkeş abileri önemli kılan, İran'ı fetheden Emevilerle Mücadeleye girişmesidir. Türkeşler döneminde başlıyan bu mücadele,bizim asıl tartışma konumuzdu sanırım dimi?

yani onca yazdım durdum daha konuya yeni geldim,öööf baydın demiyorsanız daha yazarım

ama şimdi müsadenizle bi akşam yemeği yiyim,saygılar efenim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Türkeşler, kendilerinden önce gelen her Türk devleti gibi,kah kendi aralarında isyanlarla boğuştu,kah komşu Göktürk devletiyle savaştı. Ama bu savaşlar pek Türkeşlere yaramadı,ardı ardına 2 kağanlarını savaşta yitirdiler,üstüne kısa süreli de olsa Göktürk ve Çin egemenliğine girdiler.

Bir yandan Göktürkler kendi adaylarını Batı Türklerinin kağanı yapmaya çalıştı,bir yandan Çinliler Aşinalı bir kağanı Batı Türklerine itelemeye çalıştı.

Çok kanlı geçen threesome'ımsı bir içsavaş sonrası,önceki Türkeş beyinin oğulu Suluk,galip gelerek Turan Türklerine Kağan oldu.

Tek sıkıntı,Türkeşler doğuya bu kadar yoğunlaşmışken,Batıdan yeni bir tehlikenin kapıyı çalmasıydı. Türkeş orduları doğuda meşgulen,Ceyhun nehrini geçen Emevi orduları Buhara ve Semerkandı aldı.

İşgalci orduların başında,Arap tarihinin en önemli generallerinden birisi,ve çok tartışmalı bir figür olan Kuteybe bin muslim vardı.

Kuteybe,iyi bir asker,zeki bir yöneticiydi,üstüne iranlılarla iyi anlaşıyordu. Bütün bunların üstüne,inanılmaz hırslı olması eklenince,bölgenin güç dengelerinin değişeceği kesindir.

Kuteybe,horasan ve çevresinde İslam egemenliğini kalıcı yapmak uğruna yapabileceği HERŞEYİ yaptı,ayıp mıdır,günah mıdır takmadı,müslüman olmayan halklara yapılan her tür zulmü hoş gördü.

Tam anlamıyla kural tanımaz,zafere giden yolda herşeyi mübah gören bir tipti. Misal; Kuşattığı şehirlere aman dileyeceğine dair söz verip,şehre girer girmez ahaliyi kılıçtan geçirmek,pek sevdiği bir aktiviteydi.
Zerdüşt beylerini meydan savaşına davet edip,geceleyin ordugahlarını bastı,bunun gibi irili ufaklı nice anektod ve hikaye var hakkında bu adamın,hangi biri gerçek,hangisi değil bilemiyoruz. Dediğim gibi tartışmalı bir figür,hem Türkler sevmez,çünkü tiranlığa varan icraatları var ele geçirdiği yerlerde,o kesin. Hemde Emevilerle arası pek iyi değildir,keza parlak kariyeri,yeni halifeye boyun eğmek yerine ayaklanıp isyan bayrağını çekmesi akabinde kendisine katılmayan askerleri tarafından parçalanarak öldürülmesiyle bitti.
Olan biten onca maceraya rağmen,etkili bir devlet adamı ve general olduğu kesin.


Emevi egemenliğine geçen semerkand ve buhara gibi yerlerde,arap işgali öncesi yaşatılan dini hoşgörü havası bir anda söndü. Önceden bir arada yaşayan iranlılar,türkler,kürtler,budistler,maniler,zerdüştler,tengriciler islama geçmeye zorlandı,yahut evlerinden sürüldü.
Hristiyanlara,cizye vergisi getirildi.

Pek tabi bu yeni kurallar halk tarafından pek iyi karşılanmadı. Emevi boyundurluguna karşı küçük çaplı isyanlar,oldukça kanlı bir şekilde bastırıldı,şehir surları mızraklar üzerine dizilmiş kafalarla çevrildi. İsyancılar cezalandırılmakla kalmadı,onların aileleri hatta boyları topyekün doğrandı,örnek olsun diye.
Lakin belirtmeliyim,bu katliamlar o bölgenin halklarını İslama döndürmek için değil,pasifize etmek için yapılıyordu.

abisi ve babasının doğuya düzenledikleri seferlerden babayı almasını iyi analiz eden Türkeş Kağanı Suluk,doğuya değil batıya sefer düzenlemeye karar veldi. Zaten ailesinin intikamını almak istese de,önceliği zayıflık anından yararlanan araplara gözdağı vermekti. Alın bozkırınızı başınıza çalın dedi,ve Emevilere karşı yağma seferlerine girişti.


Bu yağmalara sinirlenen,aynı zamanda İpek yolunda gözü olan Emeviler,karşı saldırıya geçti. Zaten "dinsiz" olan,vergi vermeyen Türklere karşı bayadır bilenmişti Emeviler. Ne idiğü belirsiz bu göçebe Türkler,vergi vermedikleri gibi,bol bol karavan yağmalar,Horasanın huzurunu kaçırırlardı. Yeni ele geçmiş Sermerkand ve buharadaki Türkler,henüz hala özgür yaşayan hem cinslerine özenir,sık sık ayaklanırdı.


Emeviler,başlayan bu savaşın daha ilk adımı olarak,Türk kıyımını başlattı,Türk obaları basıldı,çoluk çocuk kesildi,amaç Türkleri bölgeden kovmaktı,İslama geçirmek değil.

O dönem,Halifeye yolladığı raporlarda,Horasanın Arap valisi: "Horasanda türk obası ve türk adı kalmamıştır" diye övünüyordu. (Horasan dediğimiz bölgede öyle azuz değil,kuzey doğu iran+afganistanın bir kısmı+türkmenistan )

Bu etnik temizlik sadece Türklere karşı değil,bölgede henüz hala varlığını devam ettiren Pers kalıntısı zerdüşt şehir devletlere karşıda yöneltilmiştir. Dolayısıyla Mani dinine mensup Türkeşler(evet tengrici değillerdi) zerdüşt perslilerle müttefik oldu,ve beraber Emevilerle savaşmaya başladılar.

Savaş Türkeşler için bir hayli iyi gitti,bir güzel tokatlandı Emeviler,Semerkand ve Buhara,yüksek surlarla çevrildiğinden en azından bir süre güvendeydi,ama Arap ordusu bölgeden çekilmek zorunda kaldı.

http://en.wikipedia.org/wiki/Day_of_Thirst

Türkeş Vs Emevi round1 GO

*Emevi valisi,elindeki yerel kuvvetler ve Iraktan gelen askerlerle,Türk yurduna sefere çıkar,Ceyhunu geçip Tacikistana kadar ilerler,yola yakaladığı Türkleri kadın kız çoluk cocuk yaşlı demeden keser

Türkeşlerin Lideri Suluk bey,güçlü bir Ordu toparlar ve Arapların üstüne yürür, karşılarında savaşa hazır güçlü orduyu gören Araplar,mantıklı olanı yapıp geri çekilirler,ama haftalardır sağı solu yağmalamaktan yorgun düşmüşlerdir ve ganimetin ağırlığıyla yavaş hareket edip geride kalanlar, Türkeşlerin eline düşer,bu yavaş arkadaşlar ilginç Çin işgenceleriyle şehit edilirler .

Araplar Türkeş ordusu önünde 10 gün boyunca kaçar,kaçtıkça açlıktan yorgunluktan zayıf düşerler,geride kalanlar ölür,Türkeşler geceleri vurkaç saldırıları düzenler,ayrıca intikam ve ganimet peşindeki Nice boy Türkeş ordusuna katılır, o yüzden Arap ordusu zayıfladıkça,Türkeşin ordusu daha da büyür

11. Gün, Arap ordusu,karşısında Zerdüşt şehir devletlerinin topladığı bir ordu görür,hemen ardından yaklaşan devasa Türkeş ordusu,Arapların etrafını sarar. Araplar,çaresizliğin verdiği cesaretle çarpışırlar.
Keza günlerdir geçtikleri yollarda,bol bol işkenceden geçtiği belli olan müslüman askerlerin cesetlerini görüyorlardı.Türkler,ordudan ayrılan arapların cesetlerini,yaşıyanların moralini bozmak için çok acayip şekillere sokup ertesi gün arap ordusunun geçeceği yollara bırakıyorlardı. (Aşkta ve savaşta her yol mübahtır)

Arap ordusunun bir kısmı muharebe sırasında erir,bir kısmı çemberi delip kaçmayı başarır,ama sonuçta olan olmuştur,askeri olarak o kadar önemli olmasada,prestij açısından çok büyük bir kayıp verir Araplar. Türkeşlerde boş kalan Horasanı baştan sona yağmalar.Buharayı geri alırlar





Bu büyük geri çekiliş,halifenin tarihçileri tarafından "susuz günler" olarak adlandırılır,ama sonucta sadece yerel askerler kaybedilmiştir,hatta ordunun bir kısmı kaçmayı başarmıştır bile. Bunun nedeni olarak disiplinsiz türklerin,Kaçan Arapları kovalamak yerine yağmaya koşmasıdır,ki savaş tarihinde çok görülen bir olaydır,Türkeşleri bu konuda suçlamaya gerek yok.

Savaş,irili ufaklı çatışmalar ve yağmalarla devam eder. Araplar buharayı yine kuşatır ve alır,ama umdukları kadar hızlı bir zafer elde edemezler,hatta çeşitli çarpışmalarda çok ağır kayıplar verirler,onca emeğe rağmen Türkeşlere karşı bir türlü mutlak bir zafer kazanılmaması,horasan ve çevresinde arap egemenliği altındaki gayri müslümleri yahut yeni dönmeleri isyana teşvik eder.

Emeviler,artık sıkılıp,bu Türkeş sorununu toptan çözmek için asker toplamaya başlar. Zaten çalkantılı olan bir dönemde,dinsiz allahsız göçebe Türklere karşı zafer kazanamayan bir halife,allahın temsilcisi olduğunu iddaa edebilir miydi?

Yemenden tut Mısıra,Suriyeden İrana,Afrika Berberlerine dek,Emevi kontrolündeki her diyardan asker getirtti halife,ve güçlü bir ordu topladı. Başlarına en yetenekli ve meşhur komutanlarından Cüneyt'i atadı.

Cüneyt,ordusunun saygısını kazanamadı. Kabileler arasındaki çatlaklar arap ordugahında bir hayli sıkıntı çıkarıyordu. Kimi kabileler daha ceyhun ırmağını geçmeden ordudan ayrıldı,yinede Cüneyt yeterli kuvveti olduğunu düşünüp semerkand'a doğru yola çıktı. Kavga gürültü ordugahtan eksilmiyordu. Cüneyt,altındaki subaylarla sürekli tartışıyordu.

Türkeş ve Zerdüşt müttefikleri,tarlaları yakıyor,kuyuları zehirliyor,genel olarak Arap ordusuna zor bir yolculuk yaşatıyor,ama karşılarına çıkmıyordu. Cüneyt kendine fazla güvendi,30.000 askeri vardı,semerkandda onu bekleyen 15.000 arap askeri mevcuttu,ve müslümanlar daha azıyla suriyeyi fethetmişti,Türkeşler elbette karşısına çıkmaya korkardı............... MI ACABA?

Semerkand'a 2 günlük yürüyüş mesafesine kadar olaysız gelen araplar,bir dağ geçidinin çıkışını tutan Türkeşlerle karşılaştı. Bu dağ geçidinin içinde olduklarından,tüm kuvvetlerini aynı anda savaşa süremiyordu Cüneyt.

Türkeşler,Araplardan sayıca azdı,ama bütün askerleri atlı okçu olarak savaşıyordu. Araplar hafif süvari ve piyadeleri ile iş yaparken, Türkeşler atlı okçularıyla vurkaç yapa yapa düşmanı bayıltıyordu.

klasik Türk taktiği şöyle birşey:

türkler nası savaştı?

+düşmanı sürekli ok yağmuruna tutarken,süvarileri araplara saldırır gibi yapıp son anda geri dönüyor,oklamaya devam ediyor,eğer olurda düşman oklanmaktan sıkılıp türklere saldırırsa,yüzlerine gülüp geri çekilmeye devam et,onlar saflarını bozsun,daha kolay hedef olsun,sen hiiiç oralı bile olma,kırılıp çözülene kadar adamları oklamaya devam et,olurda kovalamaya çalışırlarsa amenna,dahada okla.
Düşman bi yerden sonra elbet kırılacak,işte o zaman tepelerine binip kelle avla.


Ayrıca zerdüştlerden bahsedip durdum,o abilerde boş değil,ağır zırhlı süvarileri var,olurda düşman hatlarını bozarsa,tren gibi üstlerinden geçerler adamın :
https://www.google.com.tr/search?q=cataphract&espv=2&biw=1280&bih=637&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ei=b7WQVOb3BYzXarfrgtAE&ved=0CAYQ_AUoAQ#tbm=isch&q=persian+cataphract&imgdii=_





Sonuçta,sayıları az olsada,Türkler Arapları bir hayli törpüledi. Cüneyt,3 gün boyunca bir yere hareket edemeyip kayıp verdi,üstüne bire ordusunun erzak çadır ve benzeri malzemelerini taşıyan karavanı yağmalandı ve Türkeşlerin eline geçti. Semerkanddan yardıma gelen arap kuvvetleride,Türkeş tarafından bir güzel tokatlandı,ama fırsat bu fırst diyip semerkanddan gelenlerle yoğunlaşan Türklerin saflarını kırdı ve kuşatmayı deldi. İki tarafta ağır kayıplar vermişti,ve kısa süreli olsa da,daha fazla savaşamayacaklarına karar verip yaralarını sarmak için savaş alanından ayrıldılar.

Cüneyt semerkanda vardı,müslüman ahaliyi toplayıp,küçük bir garrison geride bıraktı,şehirde henüz hala kalan türkleri surlardan attırdı,ve ceyhun ırmağının gerisine çekildi..

http://en.wikipedia.org/wiki/Battle_of_the_Defile



Arap ordusu,büyük kayıplar versede yok edilememişti,ama Emevilerin prestiji yerle bir olmuştu. Hem suriyedeki asıl orduları bu sonuçsuz seferde bir sürü kayıp vermiş,hemde cüneydin yeto komutanlığı yüzünden "bir daha davosa gelmem" diyip halifenin ordularına katılmaya töbe eden nice kabile oldu

BU olay,emevilerin sonu oldu,(ispanya hariç) , zaten önceden beri iç sıkıntılarla uğraşıyorlardı, üstüne fransada,kafkaslarda ve anadoluda askeri başarısızlıklar halifenin meşrutiyetine gölge düşürüyordu. Ama bari bizanslar,hazarlar ve fransızlar "medeni" sayılabilcek toplumlardı,semavi dinleri takip ediyor ve merkezi bir devletle yönetiliyorlardı . Barbar ve dinsiz türklere karşı bir türlü zafer elde edilememesinin bir açıklaması yoktu.

Emevilerin sadece bu sebepten battığını söylemek abartmanın alası olur,ama gerçekten Türkeşlerin bir türlü yola gelmemesi,Halifenin pozisyonunu zora soktu

Sonuçta inceldiği yerden koptu,ve Abbasiler halifeliği üstlendi,emeviler şutlandı.(apaaayrı bir konu tabi)


Şimdi biliyorsunuz Türklerin islamiyete cidden geçtiği dönem,bu dönem,Abbasi halifeliği
Asıl eğlenceli,ve tartışmalı kısım şimdi geliyor,ayrıca bir sürü tanıdık isimle aşina olcaz,Karluklular,Oğuzlar fln gibi

sonraki yazım sanırım son bölüm olacak,ama güzel olacak,vakit ayırıp okuyan herkese teşekkürleriimi sunarım,her türlü eleştriye açığım,öpüldünüz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

anlamak niye bu kadar zor?

matematik diyorum bakın, parmak hesabı yapın

basit edebiyat bilgisine de sahip olmak gerekir

"türkler arapların maveraünnehir de yaptıkları ile müslüman olmuşlardır"

demek ayrı bir mana taşır

"maveraünnehirin türki ahalisi, arapların yaptılarından ötürü müslümanlığa geçmiştir"

ayrı manaya gelir

basit okul edebiyat bilgisi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

huun said:

herkesin herkesi kestiği bir dönemde araplar türkleri kesmedi demiyorum, zira gayet güzel kesmişler; ancak araplar türkleri kese kese müslüman yaptı diyenlere tek sorum olacak. türklerin geniş geniş müslüman olduğu dönem hangisi?

a)emeviler
b)abbasiler
c)tayyipiler

türklerle arapların takıştığı dönemin emeviler dönemi olduğunu biliyoruz. bu dönemde özellikle buhara'da ciddi baskılar var türklere bunu da biliyoruz. ne var ki gene bu dönemde ciddi bir müslümanlaşma görülmüyor. ne zaman görülüyor kitleler halinde ve geniş bir coğrafyada müslümanlaşma? abbasiler döneminde. abbasiler döneminde türklerle araplar arasında ciddi bir çatışmadan bahsedebiliyor muyuz? hayır, aksine iş birliğinin doruğa çıktığı bir dönem. arap ordularının ağırlığını oluşturan türkler için şehirlerin kurulduğu bir dönem. öyle ki 200 yıl sonra yönetici elitleri, generalleri türk olmayan müslüman devleti kalmıyor neredeyse.


kesile kesile müslüman yapıldık savının arkasını doldurmak için söyleyecek başka bir şeyi olan yoksa konuyu sonuca bağlayabilir miyiz? bence bağlarız.


bu ve özelikle son kısmı

bazı şeylere bahane ve meşru göstermek için tarihin çarpıtılması doğru değil başkası yapınca nasıl karşı çıkıyorsa, kendi başımıza geldiğini de doğru ve objektif anlatmamız lazım
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

blackhavvk said:

halife yezid mi ozaman abi?


abi beş tane fln yezid var,kerbela dönemindeki 1.Yezid,türklerle değil bizans ve afrikalılarla uğraştı,Türklerle doğru düzgün uğraşmaya başlayan ilk emevi halifeler :


http://tr.wikipedia.org/wiki/II._Yezid

ve

http://tr.wikipedia.org/wiki/Hi%C5%9Fam_bin_Abd%C3%BClmelik


bu iki halife,o sıralarda(8.yy'ın ilk yarısı) tahta bir sürü halife gelip geçmiş ama,diğerleri ya çok kısa süreler tahtta kalmış,yahut çok bir iş becermemiş. Bu iki abi ve sonrasında gelşen abbasi halifeleri döneminde islamla tanışmış Türkler.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

DoGMeaT said:

blackhavvk said:

halife yezid mi ozaman abi?


abi beş tane fln yezid var,kerbela dönemindeki 1.Yezid,türklerle değil bizans ve afrikalılarla uğraştı,Türklerle doğru düzgün uğraşmaya başlayan ilk emevi halifeler :


http://tr.wikipedia.org/wiki/II._Yezid

ve

http://tr.wikipedia.org/wiki/Hi%C5%9Fam_bin_Abd%C3%BClmelik


bu iki halife,o sıralarda(8.yy'ın ilk yarısı) tahta bir sürü halife gelip geçmiş ama,diğerleri ya çok kısa süreler tahtta kalmış,yahut çok bir iş becermemiş. Bu iki abi ve sonrasında gelşen abbasi halifeleri döneminde islamla tanışmış Türkler.


içlerinde en kaliteli oç olan ebu sufyan ın torunuu muaviye nin oğlu olandır
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

8.YY'ın ortalarındayız

Abbasiler,Emevi yönetiminde mutsuz olan bütün azınlıklara elçiler yolladılar. Şiilere ayrı vaatler,İranlılara ayrı vaatler,yahut başka sebeplerden sıkıntısı olanlara ayrı vaatlerde bulundular.

Abbasi elçileri,en fazla desteği Horasan bölgesinde buldular. Bu bölge,hem halifenin otoritesine uzaktı,hemde Arap imparatorluğuna en son katılmış ve dolayısıyla en az entegre olmuş bölgelerdendi.

Emevilerin bir şanssızlığıda,kısa bir süre içersinde tahta ardı ardına çok sayıda halifenin çıkmasıydı. Her yeni halife,bol bol entrika ve taht kavgasını da beraberinde getiriyordu,kuzenler bir yandan,abiler bir yandan,herkes pastadan bir dilim istiyor pek tabi,game of thrones demiş miydik?


Şöyle kısaca bi listelesek, 743'te,9 Yıldır tahtta olan Hişam ölür,yerine yeğeni 2.Velid geçer.

Velid daha ne olduk diyemeden bir isyanla mücadeleyi kaybeder. Henüz sadece 6 aydır Halifelik yapmıştır ama şimdi savaş alanında canını ve tahtını kaybetmiştir,Yerine onu öldüren isyancıların desteklediği kuzeni, 3. Yezid halife olur.


3.Yezid de halifeliğin keyfini çıkaramadan daha tahta çıktığı yıl "beyinindeki bir tümörden" dolayı son yolcuğuna uğurlandı

Yezid'in yerine kardeşi İbrahim geçer,ama herhal kendinden önceki halifelerin kaderini paylaşmak istemediğinden tahtı ve halifeliği bi kuzeni Mervana bıraktı.(huzur içersinde yaşıyamadı ama,ibrahimi bu olaydan birkaç yıl sonra abbasi sempatizanları öldürdü)


Mervan,aynı yıl içersinde tahta çıkan 4. halifeydi,ama kendinden önce gelenlerden daha dişli bir adamdı,sağa sola sefer düzenledi,halkına güvenemediği için Şam'ı başkenlikten çıkarıp Urfanın Harran ilçesine yerleşti,orda kendine büyük bir saray yaptırdı ve harranı başkent seçti.

Harran o zamanlarda üniversiteleri ile meşhur(o zamanın türkücüleri için kötü bir haber lol),ticaret yolları üzerinde kalan,toprağı verimli,önemli bir şehirdi. Zaten tarihini okusanız şaşarsınız,Tevratta adı geçen bir şehirdir,Romalılar ve Persler için önemlidir,keza gördük ki araplar içinde önemlidir,bugünde kebabıyla yoğurt corbasıyla ve konik evleriyle meşhur muhteşem bir ilçemizdir , gidip görmenizi öneririm.

Kuzenlerinden çok daha başarılı olan Mervan, 6 ay değil tam 6 yıl tahtta kalmayı başardı,ama pek rahat değildi. Sağdan solan isyan haberleri geliyor ve bir oraya bir buraya ordu yollamak zorunda kalıyordu.

Halifeliğinin 6. yılında,bir hayli tehlikeli hale gelmiş bir Abbasi isyancı ordusuna karşı adam toplayıp bizzat yürümek zorunda kaldı. Zap suyu kenarında karşılaştı ordular.

Halifenin ordusu,iyi eğitimli,silah ve zırhlı,Bizanslılara karşı tecrübe kazanmış veteran askerlerden oluşuyordu. İsyancıların daha çok milislerden oluştuğunu ve sayılarının az olduğunu saniyoruz,ama tabi kesin bildiğimiz birşey yok,avcı hikayeside olabilir bunlar

zafer kazanınca karşı tarafın sayısı şişirmek,her kültürde görülen bir harekettir,helede böyle kritik öneme sahip tartışmalı bir savaş için,kaynakların yüzde yüz dürüst olduğunu ben pek sanmıyorum,sonuçta savaş hakkında bildiklerimizi Abbasi egemenliğinde yaşıyan tarihçilerden biliyoruz :D


Mervanın ordusu Zap suyunun bir tarafında,Abbasi ordusu diğer tarafında,2 tarafta suyu geçip diğerine saldırmaya yanaşmaz,Okla ciritle küçük çaplı çatışmalar olur,savaşın 2. gününde Halife,ordusunun büyük bir kısmıyla gizlice ayrılır,yarı yıkık bir roma köprüsünü tahkim ettirip karşıya geçer,amacı abbasileri gafil avlamaktır,ama abbasiler bu durumdan haberdar olur ve ordunun hepsi köprüyü geçememişken dört bir yandan saldırırlar,Büyük karışıklık olur,emevi ordusunun morali bozulur ve suyun ötesindeki askerler kaçmaya çalışır

Mervan kaçanları durdurmak için daha fazla askeri köprüye sürer,tam bir kaos yaşanır ve bu sefer tüm emevi ordusu panik havasına bürünüp kaçışmaya başlar,savaşı kaybettiğini anlayan Mervan atına atlayıp kaçar.


Halife Mervan savaştan birkaç ay sonra Mısırda Abbasilerce yakalanır,rivayete göre henüz hayattayken dili kesilip hayvanlara atılır,sonrada kafası kesilir

Geri kalan tüm Emeviler,halifeliğin Abbasilere geçtiğini kabul etmek şartıyla ,canlarına mallarına dokunulmayacağı sözüyle suriyeye çağrılır. Görkemli bir törenle karşılanırlar,yemek sofrasına oturdukları an ise dört bir yandan çıkan silahlı adamlar,Emevilere sile tokat girişirler. Çoluk çocuk,yaşlı hasta,kadın kız hamile fln, kimsenin gözünün yaşına bakmazlar.(Abdurrahman isimli bir prens kaçıp müslüman ispanyaya sığınmış olmasaydı,Emeviler toptan silinip gidecekti,bu abdurrahman arkadaş ta endülüs emevi devletinin tohumudur)

E tabi,yeni halife mantıklı olarak gücünü perçinlemek ve halifeliğe hak iddaa edebilecek insanları ortadan kaldırmak istemiştir.

Bu olayın popüler bir diziye olan paralelliğine dikkat çekmeme gerek yok herhal :D ,zati G.R.R Martins abinin bence iyi bir yazar olmasna,tarih bilgisinin katkısı büyüktür.

Aksyon,heyecan istiyorsanız illa roman,kurgu fln okumak zorunda değilsiniz,Şiddetle öneririm,Server Tanilli hocanın "Uygarlık Tarihi" kitabını alın,hafif kalıncadır,ama ne entrikalar,ne heyacanlar,ne hikayeler var tarihte bir görün isterim.


Yine GG Martins ve tarih demişken,ayağıma şaaap diye oturan bir vole gibi olacak şimdi,hem diziyle,hem harranla alakalı bir mevzu var aklımda,o yüzden bahsetmem lazım ,


Spartacus dizisini izleyen yahut merak edip Sezarın hayatını inceleyen arkadaşların aşina olduğu Crassus diye bir arkadaş vardır,kendisi Roma Cumhuriyetinin önemli bir figürüdür.

Karun gibi zengindir(tarihin ilk özel itfaye teşkilatını kurmuş adam,romada yanan eve koşarak gidermiş Crassus'un tulumbacıları,ev sahibine teklif yaparmış Crassus :
"aga şu yanan ev senin mi ? Sana evin ederinin yarısı kadar para veririm,bana sat evini hemen şuan,aha yanımda gerekli belgeleri hatta noteri bile getirdim" Ev sahibi kabul ederse Crassus yangını söndürüp adamın eşyalarını kurtarırmış,evinden olan adam bari eşyalarıyla yeni bir hayata yelken açarmış,yok kabul etmesse ev zaten kül olacak,bide malından mobilyandan olacan,o zaman zaten istesende satacak bir evin olmayacak,napalım it oğlu it olsada zeki adammış Crassus.

Büyük tefeciymiş,flnmış filanmış AMA,Roma toplumunda bir erkeği gerçek "erkeg" yapan asıl aktivite,savaşta kazanılan zaferi bir türlü fırsat bulup elde edememiş. Senato ona doğru düzgün bir komutanlık görevi asla vermemiş,heralde it olduğuundan yahut sülalesinin yeterince soylu olmamasındandır.

Kendisi kaslı yakışıklı köle isyanlarını bastırma gibi çıtır çerezlik işlere atanırken,politik rakipleri Galyayı fethediyordu. Sonuçta allem etti kullem etti,Kendini suriye valisi atattı,ve hayatında eksik olan heycanı ve şan şöhreti bulmak üzere yola çıktı

Büyük bir ordu topladı,kuşandırdı,ve Romanın kadim düşmanı Perslere karşı sefere çıktı,tek sıkıntı,Karşılaştığı küçük bir Pers ordusu,adamı yenmekle kalmadı,adeta testicle geçti,savaşta önce oğlunun öldürüp kafasının mızrağa geçirilmesine şahit oldu Crassus,üstüne ordusunun ezilip tokatlanmasını,en son kendiside esir düştü

Onu ele geçiren Persliler,yanında getirdiği altın sikkeleri ve ziynet eşyalarını eritip crassus'un ağzından dökerler,hikaye tanıdık geldi mi ? :D

spoilerın spoilerı oluyor mu

(gerçi bir rivayete göre öyle ağıza dökerek gereksiz bir altın israfı yapmamışlar,Crassus zaten muharebede ölmüş,adamın iskeletinden korkuluk yapmışlar,iskeletin bazı kısımlarınıda altın kaplatmış,öyle öldüğü sırada üstündeki zırh ve pelerini giydirip,sarayına gelen elçilere gösterirmiş Pers İmparatoru,"bak bu adam romanın en güçlülerindendi,şimdi sarayımda oyuncak oldu" diye hava atarmış,ama bence ağıza altın dökme teorisi daha havalı :D)




Ha bu olayın yaşandığı muharebe,Harran yakınlarında olmuştur,Nası bağladım ama ? Harbi bizim coğrafyamızda yaşanan tarihsel olayları bi saymaya başlasam zaten kitap olur






ABİ İNANAMIYORUM YA, ANA KONUYLA HİÇ ALAKALI BİRŞEY YAZAMADIM,Oğuzlara giremedim,Karluklulara değinemedim,karlukluların islamı kabulune gelemedim(spoiler tüh) , TALAS SAVAŞINA GELEMEDİM




ama bence bu abbasi-emevi çekişmesi inanılmaz bir hikaye,çok bildiğim bir dönem değil o yüzden atladıgım değinmediğim çok şey oldu

bir uyarı yapayım,bu dönem ve abbasi-emevi mücadelesi,bazı insanlar için tarihten öte,çok daha manevi anlamlar taşır. Yazmadan önce hakkında yazdıgım konuların bi wikipedia sına göz atıyorum,türkçe yahut ingilizce,aman diyim abi,NASI YAZMIŞLAR KİM YAZMIŞSA TÜÜÜ diyorum o arkadaşlara,gerçekten feamerın değindiği bir şey var

Eğer bir fikire saplanıp kalır ve tarihi ona göre yorumlamaya çalışırsanız,belki kendinizi yahut birkaç başka kişiyi kandırabilirsiniz ama,eninde sonunda kendi yalanınıza kendiniz inanırsanız tehlike orda başlar,harbi saçmalamışlar,dediğim gibi bu kadar tartışmalı bir konuda objektif bir wikipedia sayfası olmaması beni şaşırtmadı ama,öyle uyarayım dedim.

saygılar abiler ablalar,daha 2-3 yazı daha yazarım ben böyle,harbi bitcek gibi değil,alakasız şeylere atlamayı sevdiğimi farkettim çünkü
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

vivavale said:

DoGMeaT said:

blackhavvk said:

halife yezid mi ozaman abi?


abi beş tane fln yezid var,kerbela dönemindeki 1.Yezid,türklerle değil bizans ve afrikalılarla uğraştı,Türklerle doğru düzgün uğraşmaya başlayan ilk emevi halifeler :


http://tr.wikipedia.org/wiki/II._Yezid

ve

http://tr.wikipedia.org/wiki/Hi%C5%9Fam_bin_Abd%C3%BClmelik


bu iki halife,o sıralarda(8.yy'ın ilk yarısı) tahta bir sürü halife gelip geçmiş ama,diğerleri ya çok kısa süreler tahtta kalmış,yahut çok bir iş becermemiş. Bu iki abi ve sonrasında gelşen abbasi halifeleri döneminde islamla tanışmış Türkler.


içlerinde en kaliteli oç olan ebu sufyan ın torunuu muaviye nin oğlu olandır


muaviye ve ebu süfyan çok mu düzgün? sonra hind var...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Feamer said:

DoGMeaT said:

Harran o zamanlarda üniversiteleri ile meşhur(o zamanın türkücüleri için kötü bir haber lol),


alakaya gel, zihniyeti bak.



noldu yahu niye öyle dedin ?

dalga geçmiyorum harran GERÇEKTEN akademisiyle,ünivesitesiyle meşhur

Harran Üni'de ders veren bazı meşhur hocalar


http://tr.wikipedia.org/wiki/Battan%C3%AE



http://en.wikipedia.org/wiki/Th%C4%81bit_ibn_Qurra




http://tr.wikipedia.org/wiki/Ebu_Musa_C%C3%A2bir_bin_Hayyan
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...