Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

16 Devlet Bizim mi?Yoksa bazılarımı?


blackhavvk

Öne çıkan mesajlar

DoGMeaT said:


senin kabul edip etmemen bişiyi değiştirmez,100 tane daha resim koysan buraya birden haklı olmayacaksın,sahte ricat sadece step insanlarına özgü birşey değil,en iyi uygulayanlar onlar dersen belki hak veririm,ama hilal turan muran diye isim takıp %100 hakiki bize has taktik dediğin sürece haksızsın,kusra bakma.


bu arada dönüp dolaşıp, kıvırıp, kıvrılıp yine aynı yere gelmişsin, işte diyorum bu yanlış, ve buna örnek olarak cannae vermek ayrıca saçma zaten
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

baleriac değilde rodoslu sapancılar misal özel taşlar ve/veya özel döküm mermiler kullanıyorlarmış, bunun yanında bir nevi ata sporu gibi olduğundan devamlı talimlerinde etkisi ile isabet kuvvetleri artıyormuş, bunun dışında kısayla prof. asker olduklarından etkileri de artıyor. özetle köyden draft edeceğin sapancı çocuklardan daha etkili oluyor, hedef alarak atabiliyorlar, baskı altında dağılmıyorlar.

bunun dışında rodoslular gibi belki özel döküm mermiler kullanıyor olabilirler, ağır mermiler ata bilirler...

oktan daha tesirli olması konusu ise dönemin okları ile alakalı ama oyunun konusunda da bahsettiğim gibi oyunda bu konuda sorunlar var
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

longbow a kadar yay ve dolayisi ile ok tesiri cok da super degildi diye hatirliyorum..bir de tabi zirhli ve kalkanli belli formasyonlardaki birliklere oktan daha etkili olabilir ..

baska bakis acisindan eskiden metal islemesi temini vs zor ve pahali oldugundan daha pratik ucuz ve sayisal olarak fazla temini de soz konusu
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yay konusu biraz farklı, yayın kabiliyetinden ziyade, yaycının aleti kullanma başarısı da etken, devamlı talim yapmak lazım

sapan hem basit bir alet, hemde kullanması da basit, taşı koyuyorsun çeviriyorsun, bırakıyorsun gidiyor, yay gibi kurması, çekmesi, nişan alması, yayın bakımı, okun yapımı, tüyleme, başlık takma gibi dertlerin yok, üstelik belkide her çocuk kullanmış bile olabilir...

ama gerek isabet gerek de tesir sorunları olabiliyor, zaten yunalılar ve romalılar bunlara pek rağbet etmemişler, onun yerine ciritleri kullanmışlar, misal truva destanı, benim hatırladığım akaların tarafından okçu olan bir odysseus var, ama o ve onun dışında herkes mesafeli olarak cirit kullanabiliyor.

ama işte işinde uzmanlaşmak farka yaratıyor, tam ağırlıklarını hatırlamıyorum ama yumurta kadar dökme mermiler ata bildikleri ve bunu isabetle yaptıkları, vur kaç yapabildikleri, keşif eri olarak kullanılabildikleri falan gibi bir çok nedenden dolayı rodoslular çok tutuluyor muş.

longbow çok uç bir örnek, bunun dışında basit osmanlı yayını bile orta ayarda kullanabilmek için uzun süre çalışmak gerekiyor

bu arada şunu bir kere daha yazayım, zira talimli adam ile sıradan adamın güzel bir karşılaştırması


At Üstünde Selçuklular - Türkiye Selçukluları'nda Ordu ve Savaş kitabının,
80. sayfasından bir alıntı:


said:
selçuklu askerinin ok kullanmakta ne kadar hünerli olduğunu ve selçuklu oklarının kalkan ve zırhları delecek güçte olduğunu bizanslı tarhiçi Niketas'dan aynen aldığımız şu bilgi ortaya koymaktadır (historia, s.136) "Bizans ordusunun geri dönüşü sırasında, Türk'ün biri yalçın bir kayaya çıkarak oraya yerleşmiş ve kayanın önünden geçen bir çok bizanslıyı okla öldürmüştü. Okların her biri öldürücüydü. Çünkü bunlar kalkan ve zırhları deliyordu. Müthiş bir bela idiler. Cesaretlerini göstermek isteyen bir çok Bizanslı ona karşı çıkarak kan ter içinde Türk'ün yakınına kadar gelip ona ok ve mızrakla saldırmışlardı. Türk ise sanki kendisine fırlatılan ok ve mızraklar arasında dans eder gibiydi. Sonra kendisi hucuma geçiyor ve karşısındaki düşmanları öldürüyordu."
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Öncelikle
Feamer said:

Gazneli Mesut’un kalabalık ve fil destekli yüzbinlerce ordusuna karşın Çağrı Bey’in sadece 20 bin kişilik süvari birliği vardı.

:|

said:
Sahte Ricat:Mesut’un ordusunu İran içlerine dek çekerek bitkin ve bitap düşürdü ve ardından Dandanakan’da savaş başladı sonuçta kesin olarak Selçuklu Devletini kurdu. Aynı şekilde Sovyetler ile Naziler arasında geçen savaşta Sovyet birlikleri bu kadim Türk taktiğini uygulayıp Nazilere kışın kurak arazi ve yanmış toprak bırakarak Hazar Denizinin kuzeyinde yani Stalingrad dolaylarında onları karşılamışlar ve savaşı bu sayede kazanmışlardır. Son olarak şunuda ekleyelim Atatürk yine aynı şekilde Büyük Taarruz öncesi yunan ordusunu anadolu içlerine dek çekmiştir…

Bunlara sahte ricat değil olsa olsa gerçek ricat denir. Düşman attritiondan eriyene kadar kaçmışlar. Kaçıyomuş gibi yapmamışlar; kaçmışlar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

dana22 said:

longbow a kadar yay ve dolayisi ile ok tesiri cok da super degildi diye hatirliyorum..bir de tabi zirhli ve kalkanli belli formasyonlardaki birliklere oktan daha etkili olabilir ..

baska bakis acisindan eskiden metal islemesi temini vs zor ve pahali oldugundan daha pratik ucuz ve sayisal olarak fazla temini de soz konusu


ilkel odun longbowlarla, teknoloji harikası osmanlı macar moğul bileşik recurve yaylarını bir tutma bire zındık.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Feamer said:

ama gerek isabet gerek de tesir sorunları olabiliyor, zaten yunalılar ve romalılar bunlara pek rağbet etmemişler, onun yerine ciritleri kullanmışlar, misal truva destanı, benim hatırladığım akaların tarafından okçu olan bir odysseus var, ama o ve onun dışında herkes mesafeli olarak cirit kullanabiliyor.


antik çağlardan itibaren batı kültüründe ok ve yaya karşı küçümseme var hep. kullananlar korkak, savaşmayı bilmeyen üfürükten adam kabul ediliyor; ama baş ve işaret parmağıyla yay geren adamları ne kadar ciddiye alabiliriz tartışılır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Nigger_of_the_sand said:

Öncelikle
Feamer said:

Gazneli Mesut’un kalabalık ve fil destekli yüzbinlerce ordusuna karşın Çağrı Bey’in sadece 20 bin kişilik süvari birliği vardı.

:|

said:
Sahte Ricat:Mesut’un ordusunu İran içlerine dek çekerek bitkin ve bitap düşürdü ve ardından Dandanakan’da savaş başladı sonuçta kesin olarak Selçuklu Devletini kurdu. Aynı şekilde Sovyetler ile Naziler arasında geçen savaşta Sovyet birlikleri bu kadim Türk taktiğini uygulayıp Nazilere kışın kurak arazi ve yanmış toprak bırakarak Hazar Denizinin kuzeyinde yani Stalingrad dolaylarında onları karşılamışlar ve savaşı bu sayede kazanmışlardır. Son olarak şunuda ekleyelim Atatürk yine aynı şekilde Büyük Taarruz öncesi yunan ordusunu anadolu içlerine dek çekmiştir…

Bunlara sahte ricat değil olsa olsa gerçek ricat denir. Düşman attritiondan eriyene kadar kaçmışlar. Kaçıyomuş gibi yapmamışlar; kaçmışlar.


dediğim gibi ilk kayıtlara geçen uygulamasını iskitler perslere karşı yaptılar, klasik asya kavimleri taktiği
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

huun said:

Feamer said:

ama gerek isabet gerek de tesir sorunları olabiliyor, zaten yunalılar ve romalılar bunlara pek rağbet etmemişler, onun yerine ciritleri kullanmışlar, misal truva destanı, benim hatırladığım akaların tarafından okçu olan bir odysseus var, ama o ve onun dışında herkes mesafeli olarak cirit kullanabiliyor.


antik çağlardan itibaren batı kültüründe ok ve yaya karşı küçümseme var hep. kullananlar korkak, savaşmayı bilmeyen üfürükten adam kabul ediliyor; ama baş ve işaret parmağıyla yay geren adamları ne kadar ciddiye alabiliriz tartışılır.


arbalet misal korkunç bir silah olarak anılıyordu çünkü sıradan bir köylü bile bir şövalyeyi öldüre biliyordu, bu sayede sınıfsal ayrılıklar ortadan kalkmış oluyordu, kilise bile yasakladı kullanılmasını...

yaycılık ise avcılıkta kullanılıyordu ama av yayları savaşta ne kadar etkili olabilir veya kaç tane avcıyı orduya alabilirsin? işte "uzunyaycılar" gibi geniş bir kitle tarafından kullanılan bir geleneksel silah olunca adamlar değer yaratıp fark yaratıyorlar,

birde germen savaş "taktiklerine" ters, koşup koşup adamların üstüne atlamak ne kadar taktik sayılırsa artık

ha birde bir iskit kadının bile yanlarına yaklaşana kadar 2-3 yunanlıyı yay ile öldüre bildiğinden bahsederler
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Nigger_of_the_sand said:

Öncelikle
Feamer said:

Gazneli Mesut’un kalabalık ve fil destekli yüzbinlerce ordusuna karşın Çağrı Bey’in sadece 20 bin kişilik süvari birliği vardı.

:|



sayıları abartmamak lazım ama babürde az bir adamla hindistanı feth ediyor.

wiki said:

...Büyük bir mağlubiyete uğramış olmasına rağmen ümidini kaybetmeyen Babür, Pamir Dağları'na çekilmiş ve yanında bulunan birkaç kişi ile bir Türk kadınının evinde saklanmaktaydı. Bu kadının kardeşi, Timur'la Hindistan seferlerine katılmış ihtiyar bir askerdi ve Hindistan’ın zenginliğini, buraya ait efsaneleri, Hind’in eski tarihini her gece Babür’e anlatıyordu. Tarihe merak saran Babür, atası Timur’un tarihini bularak okumaya başladı. İşte bu dönemde Hindistan’ı zaptetmeyi akılına koydu. Bu idealle, Babür; Horasan İllerindeki Türklere haber gönderdi. Kısa bir süre içinde etrafında 20,000 asker toplamaya muvaffak oldu. Bu ordu ile Hindikuş Dağları'nı aşarak 1504'te Kabil şehrini ele geçirerek kendisini şah olarak ilan etti.[8] Babür, 1508 yılının Eylül ayında ilk defa Hindistan’a sefer düzenledi. Üç ay süren bu seferde Hindistan coğrafyasını tanıdı ve pek çok ganimet elde etti.


wiki... said:

Daha önce beş kez Hindistan'a sefer düzenlemiş olan Bübür altıncı seferinde Hindistan'ın en güçlü lideri Delhi Sultanı, İbrahim Ludi ile Nisan 1526'da Panipat Savaşı'nda karşı karşıya geldi. Sultan İbrahim Ludi'nin 100.000 asker ve 1.000 filden müteşekkil büyük ordusunu 13.500 askeri ile 7 saat içerisinde büyük bir mağlubiyete uğrattı. Sultan İbrahim Ludi'nin 50 bin askeri savaş esnasında ölmüştür.


ama,

wiki... said:

Savaşın kazanılmasındaki en büyük etken, Babür'ün "asrımızın biriciği" şeklinde andığı Osmanlı subayı Mustafa Rumi'nin başında bulunduğu topçu taburuydu.[12] O dönemde o bölgede Babür'ün ordusu dışında hiçbir ülkenin ordusunda top kullanılmıyordu.

12^ Mughal-Ottoman relations: a study of political & diplomatic relations ... – Naimur Rahman Farooqi – Google Boeken

http://books.google.com.tr/books?id=uB1uAAAAMAAJ&q=Babur&source=gbs_word_cloud_r&redir_esc=y



wiki... said:

Babür'ün Panipat savaşında kazandığı zafer ve Delhi Sultanlığı'na son vermesi Hinduları korkutmuştu. Çitor Racası Rana Saga başkumandanlığında 200 bin piyade, 1000 süvari ve 1000 savaş filinden oluşan Hindu ordusuyla Babür'ün ordusu 15 Şubat 1527'de Kanya savaşında karşı karşıya geldiler. Sabah 9'da başlayan savaş birkaç saat içinde Babür'ün zafer ile sonuçlandı. Babür on mislinden fazla karşı kuvveti üstün ateşli silahlar ve taktik gücü ile yenilgiye uğratmıştı. Babür, Hindistan'ın son büyük hükümdarı olarak kabul edilen Çitor Racası Rana Saga'yı yendikten sonra Gazi unvanını almıştır. Bu zafer Babür'ün Müslüman olmayan bir hükümdara karşı kazandığı ilk zaferdi ve ona İslam dünyasında büyük ün kazandırdı.


wiki... said:

Sanatı ve sanatçıyı desteklemiş bir kültür adamı olan Babür Şah'ın kendisi de bir sanatkâr ve yazardır. Onun Ali Şir Nevâî'den sonra Çağatay edebiyatının en önemli şairi olduğu pek çok ilim adamı tarafından dile getirilmiştir. Babür divanında, Risale-i Vâlidiyye Tercümesi'nin yanı sıra, 119 gazel, 18 mesnevi, 210 rübâi, 50 muamma, 19 kıta, 15 tuyug, 79 matla, 7 masnu şiir, 18 nâtamam gazel, 3 nazm, 16 musarra beyit, 5 müfred, 4 mensur parça yer almaktadır. Ayrıca Farsça olarak kaleme alınmış 2 gazel, 12 rübâi, 8 kıta, 17 matla ve bir mensur parça da divanın içinde mevcuttur. Divanda genel olarak aşk, tabiat, güzellik, sosyal hayat, ahlak ve tasavvuf gibi konularda şiirler yer almaktadır. Divanın beş nüshası bulunmaktadır. Bunlar İstanbul Üniversitesi kütüphanesi, Paris Biblioteque Nationale, Topkapı Sarayı Revan Kitaplığı, İstanbul 100. yıl Atatürk Kitaplığı Muallim Cevdet yazmaları ve Hindistan Nevvab Kütüphanesi'ndedir. Ülkemizde Bilal Yücel tarafından yayına hazırlanmış ve Atatürk Kültür Merkezi Yayınları arasından çıkmıştır.
...
...Babür Şah'ın kendi icadı olan Hatt-ı Baburi ise İslam Hat sanatının yazı üsluplarından biri olmamakla beraber yeni bir alfabedir ve Arap ile Uygur alfabelerinin karışımıdır. Babür Şah'ın devlet adamları ve akrabalarıyla, geliştirdiği bu yazı şekliyle haberleştiği hatta bir de bu harflerle Kur'ân-ı Kerîm yazdırdığı bilinmektedir.


http://tr.wikipedia.org/wiki/Bab%C3%BCr
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

bir de tabi antik yunan bizim bildigimiz gibi savasci degildi..bir yarim ada, kent devletler , super atina bile 10 000 kisi anca..o ortamda bakmislar savaslarda herkes olunce ne ekini ekecek adam kaliyor ne baska birsey yok olup gidiyorlar savasiyormus gibi yapmaya baslamislar.

yani bir ordu gelir kusatir oteki surlarin ustunden cirit atar filan ..cok ole oldurmeye yonelik aksiyonlar yok daha cok rakibi pes ettirmeye yonelik savaslar. yada ordularin en cesur savaslari duello yapar kazanan galip olur vs vs.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

öyle, daha çok mahalle kavgası gibi, savaş mevsimi gelince, "saat kulesinin oradaki meydanda toplanıyoruz beyler" diye yola çıkıp, bir birbirlerini itip geri geliyorlarmış

tabi, peleponnes ve makedon işgali hariç

gerçi öyle diyoruz ama adamlar iki kere savunmada ve 3 kere saldırıda persleri yeniyorlar...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

"babür wiki..." said:

Son derece engin bir kültüre sahip olan Babür, okumaya karşı büyük bir ilgi duymaktaydı. Kendisini unutarak bütün gününü kütüphanelerde geçirebilirdi. Komutanları pek çok zaman bu nedenle ortadan kaybolduğu için endişelenmişlerdir. İyi derecede at binicisi ve avcı olan Babür, iki savaş arasında avlanırken, kimi zaman yollarda şiir yazmak için durur ya da gözlemlerini yazıya dökerdi.

Babür Şah, yakın dostlarıyla sofra sohbetlerinden, çok sevdiği sal gezilerinden, bahçe sefalarından en sıkıntılı zamanlarında bile vazgeçmemiştir. Yakın çevresinden içki diye söz ederdi. Meclislerinde sadece şarap içilmez, majun isimli bir uyuşturucu da kullanılırdı. Gece boyunca yenilir içilir sabahları da sabuhi yapılır yani bir parça daha şarap içilir öğlen tekrar macun yenirdi. Babür, defalarca tövbe edip defalarca tövbesini bozmasına rağmen günlerce devam eden yemek sohbetleri ve içki alemlerinden hiç vazgeçememiştir.

Bazı araştırmacılar onun Hindistan'ı hiç sevmediğini düşünür. Hindistan coğrafyasındaki aşırı sıcaklar, değişik coğrafya, muson yağmurları Babür'ün pek hoşuna gitmemiştir. Aklı her zaman Semerkant, Buhara ve Fergana ovasında olsa da yine de bu yeni topraklara ilgiyle yaklaşmıştır. Biruni'den sonra en ayrıntılı Hindistan tasviri onun eserlerinden okunmaktadır. Hindistan'da kullanılan takvimden halkın giysilerine, Hindistan'ın tüm kuşlarını, hayvanlarını, balıklarını, ağaçlarını, bitkilerini ve meyvelerini Babürname'de birer birer anlatmıştır. Doğa ve canlılar onu çok büyülemiştir. Çiçekleri inceleyerek saatler geçiren Babür'ün, haleflerinin bakıp büyütecekleri bahçeleri onun bahçelere olan tutkusuna dayanmaktadır. İçinde onlarca farklı bitki türünün yaşadığı havuzlarla serinletilen yemyeşil büyük bahçeler yaptıran Babür'ün en sevdiği bahçesi Bağ-ı Vefa idi. Babür'ün bahçeleri, Orta Asya - Hint bahçe örneklerinden günümüze kalması açısından çok önemli olup aynı zamanda Babür'ün doğa aşkı, bahçe yapma merakı ve bahçe vakfetme anlayışının günümüzde hala yaşayan örneğidir. Babürname'de 22 bahçenin adı geçmektedir. Bunların bazılarını kendi yaptırmış bazıları ise sevdiği ve ziyaret ettiği bahçelerdir. Bahçelerde mutlaka su olması gerektiğini düşünen Babür, havuzların açılmasına bizzat göz kulak olmuştur. "Sefasız ve intizamsız Hind'de güzel, planlı ve muntazam bahçeler kurduk" diyen Babür, devasa yapılar yerine günlük hayatı kolaylaştıran, ihtiyaçları gideren şehir düzenlemeleri yaptırmıştır. Bazı şehirlerde camiler inşa ettirmiştir. Babür, Hindistan’da beş yıl gibi kısa bir süre bulunmasına rağmen, yine de birçok eser yaptırmıştır. Panîpat zaferini ebedileştiren Kbil şah Camii, Sambhal Camii ile Agra Camisi bunlardan bazılarıdır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

wiki... said:

Babürnâme

Türkiye Türkçesi
Dileklerim doğrultusunda mektuplar yazıyorsun, ama yazdıktan sonra bunları bir kez daha okumuyorsun. Zira, okumayı düşünse idin, okunamaz olduklarını görecek idin. Ve okuduktan sonra elbette düzeltecek idin. Yazıların, zorlukla okunduklarının yanı sıra bilmece gibi kalıyorlar. Nesrin, bilmece olacak şekilde tasarlandığı hiç görülmüş müdür? İmlan fena değil, ama tam doğru da değil. El yazın bir şekilde çözülebiliniyor, İltifat’ı ta ile yazmışsın; kulunç'u da ya ile yazmışsın, ama bütün bu senin bilmece gibi sözcüklerinle tamamen anlam da verilemiyor, mektup yazmaktaki zorlanmalarını galiba, fazla gösterişli yazmaya çalışmana bağlamak gerekiyor. Bundan sonra basit, açık ve sade üslupla yaz. Bu, hem senin ve hem de okurunun zahmetlerini azaltacaktır.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Bab%C3%BCrn%C3%A2me
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

İngilizce bilmiyor musun, neden weasel wordlerle kaynayan Türkçe kaynaklardan alıntı yapıyorsun? İngilizce wikipedia'da "Babur was a man of culture..." diye birşey yazdığını hayal edebiliyor musun?

http://en.wikipedia.org/wiki/First_Battle_of_Panipat#CITEREFDavis1999

İngilizce sayfasında Delhi güçlerini 30-40bin arası vermişler.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yan ne fark eder, her şekilde savaştığı adamlardan daha az sayıda olması lazım, önemli olan o, doğduğun toprakları kaybetmişsin, bir kaç has adamın ile bir yere sığınmışsın, orada biri seni gaza getirmiş, sağa sola haber salıp toplama adamlar ile dünyanın her zaman en kalabalık yerlerinden biri olacak olan bir coğrafyaya saldırıya geçmişsin...

bu şartlar altında sayısal eşitlik veya sayısal çokluk olacağını mı düşünüyorsunuz?

ayrıca hindistan da bunları yapan adam, özbekleri yenemiyor ve özbekler de bu adam bizim atalarımızdan biridir diye saygı gösteriyor

diğer taraftan babürname gibi bir eser yazan bir adama, ingilizce "man of culture" damgası aramama pek gerek de yok, nasıl kafalar bunlar?

"oooo ingiliz yazarsa doğrudur aga..."

bu kafa için bu sayfada http://forum.paticik.com/read.php?17,7617423,7937628,page=11#msg-7937628 hazarlar ile ilgili örneği vermek istiyorum

yine diğer taraftan, bunları ön bilgi olarak koyuyorum zaten, tartışmasız kaynak olarak değil, bir nevi reklam olsun, ilgilenen baksın, araştırsın diye

ayrıca o adam o sayfada bir çok dip not vermiş, doğrumu değil mi araştırmak lazım, bilgim dahilinde olan bir şey değil
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...