Genel Yönetici GERGE Mesaj tarihi: Ocak 5, 2013 Genel Yönetici Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 5, 2013 iTunes'e gelir umarim. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
LathspeLL Mesaj tarihi: Ocak 5, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 5, 2013 gözümde: Elinde whiskey, "netflix'e gelir umarım, müzikler de amazon mp3 store'a gelsin, kitaplarıda kindle'ımdan okuyayım, vpn kullanıyorum." şeklinde canlandın ahah. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Bone Mesaj tarihi: Ocak 5, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 5, 2013 hepsi ipad ve itunes fazla dağılmaya gerek yok Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
dusuncelihayvan Mesaj tarihi: Ocak 5, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 5, 2013 abi millet galeyana geldi yine yönetmene saygısızlık oyunculara saygısızlık falan filan O zaman adam gibi korusaydın filmleri. Almanya 148 yıllık filmi öyle bir korumuş ki geçen bi yerde yayınladılar metropolis filmini deli gibi muhafaza etmişler tertemiz film. Filmler kimyasından dolayı bozuluyor. Çok iyi bir iş yapmışlar. Biz bunları izledik büyüdük ama bunlar o kadar bozuldular ki artık yakında yok olacaklar berbat durumda filmler. Çok güzel iş yapıyorlar Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
vaperon Mesaj tarihi: Ocak 5, 2013 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 5, 2013 Gerçekten harika bir iş. Bir de becermişler abi. O kadar bilgisizliğe rağmen film gerçekten biraz olsun korunmuş gözüküyor. Adile Naşit'in inci gibi beyaz muhterem gözlerini seçebiliyorsun. Kemal Sunal'ın favorilerindeki saçlar seçilebiliyor... O zamanın kameramanları netlik yenir mi içilir mi bilmedikleri için bölüm bölüm görüntü bozulmuş. Ama bu kalite bile muazzam. Defalarca izledim. Sinemada oynatsalar tekrar kesin giderdim. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
aquila Mesaj tarihi: Ocak 5, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 5, 2013 dusuncelihayvan said: Almanya 148 yıllık filmi öyle bir korumuş ki geçen bi yerde yayınladılar metropolis filmini deli gibi muhafaza etmişler tertemiz film. yoo Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Aket-Atum Mesaj tarihi: Ocak 5, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 5, 2013 elleri dert görmesin şu işi yapanların bir de Metropolis eski ama 148 yıllık değil yahu? 80-85 falan olması gerek Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Bone Mesaj tarihi: Ocak 5, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 5, 2013 dusuncelihayvan said: Almanya 148 yıllık filmi öyle bir korumuş ki geçen bi yerde yayınladılar metropolis filmini deli gibi muhafaza etmişler tertemiz film. 1927 yapımı klasik filmi mi diyorsun? o metropolis filmi ya, onu yapabilecek hayalgücü ve yeteneğe sahip adam elbette çok temiz de korumasını ve saklamasını bilir. high definition'a aktaracaksan çok başarıyla da aktarırsın. biz daha öyle bir film yapabilecek seviyeye gelemedik. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
knox Mesaj tarihi: Ocak 5, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 5, 2013 ve gelemicez Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Natanyal Mesaj tarihi: Ocak 5, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 5, 2013 geldik, geçtik bile film korumasını da film yapımcıları yapmaz, arşivciler yapar. Bizde arşiv kültürü hiçbir zaman tam gelişmediği için neredeyse tam kalitede kopya hiç bulunmuyor. Ancak yönetmenin elinde ekstradan kopya falan varsa ve kendi korumuşsa tek tük çıkıyor. Alman klasiklerinin de önemli bir kısmı günümüze gelmeyi bile başaramadı. Keza İngilizlerin eserlerinin çok büyük bir kısmı. Melies'in mesela çektiği filmlerin çok büyük kısmı günümüze hiç gelememiş. Gerçi önemli bir kısmını da ayakkabı yapmak için ham madde olarak mı ne kullanıyordu sanırım asfsdfasd öyle bir hikayesi vardı. Geri kalanlar ise ya çok kötü korunuyor ya da hiç korunmuyor vs. vs. Her ne kadar korunmasız olsalarda bir filmin hamı duruyorsa üstünde çok sağlam kalite arttırımı yapılabiliyor ama, çoğu işlemi unuttum gerçi, Lath olayları daha iyi bilir hatırlıyorsa sadfsad Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Bone Mesaj tarihi: Ocak 6, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 6, 2013 DarKRideR said: geldik, geçtik bile neyle ve nasıl? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Natanyal Mesaj tarihi: Ocak 6, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 6, 2013 nasıl desem sorun beğeni kotası, aslında ondan da ziyade şerefsiz yapımcılardan kaynaklı. Türkiye'de Transformers kalitesinde efektler yapacak adamlarla da tanıştım, Nolan vari harika senaryo yazan adamlarla da. Teknik eleman konusunda da çok sıkıntı yok, sağlam 3 proje çekilse aynı anda hepsine yetip artacak kadar kaliteli adam da var. Yönetmen desen gençler arasında harika isimler var ama... Sorun yapımcılarda bitiyor. Şahan gibi osuran bir karakter yaratıp 200k'ya film çekerek 10 milyon kazanma imkanı varken yapımcılar daha fazla yatırmak istemiyor. Daha fazla para yatmazsa insanlar potansiyellerini ortaya koyamaz çünkü sinema = para'dır işin her kanalında Cem Yılmaz bu yüzden çok büyük adam, adam gösterisini sinemada oynattırıyor kapalı gişe oynuyor orada bile, niye yapıyor? Yeni filmine para bulmak için yapıyor. Niye böyle yapıyor? Kaliteli işler çıkarmak için yapıyor. Adamın filmlerinde harcadığı para da ortaya koyduğu işi de görüyorsun. Hollywood filmlerinden bir farkı yok teknik olarak, var mı? Yok. İstese bu gösterileri 6 ayda bir sinemaya koyar, 10 10 cebine atar. Ama yapmıyor, niye? Çünkü adam egoist olsa da işini hakkını vererek en iyi şekilde yapmak istiyor. Herşey teknik, efekt değil diyorsan mesela al sana Onur Ünlü yapımları, her filminde apayrı bir zeka patlaması var. Her hikayesi birbirinden farklı ve güzel, her hikayesi vurucu... Avrupa'da bile bu tip yönetmenleri yapımcılar kapar ve yeni filmler çekmesi için teşvik eder ama bizde yapımcılar ilgi göstermiyor, gösterenlerde Recep ivedik gibi filmler çekmesini istediklerinden ötürü kendi filmlerini kendi finanse ediyor ya da belirli isimlerle çalışıyor genelde. Ama ne yapıyor, bütçe imkan verdiği sürece harika işler çıkarıyor. Adam var, adam çok var ama işte yapımcı yok. Ortaya para koyan adam olmazsa bu çark yürümez, senaristler işsizlikten sosyal medya uzmanı olur. Görsel efektle uğraşan adam gider TV'de yarışma kurgusu yapar ya da ödüllü kısa film yönetmeni gider sanat yönetmeninin asistanı olur asgari ücrete. Çünkü ülkedeki her sektörde olduğu gibi sinema ve dizi sektörü de sömürü üzerine kurulu burada da Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Natanyal Mesaj tarihi: Ocak 6, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 6, 2013 Ha birde olayı Metropolis vs. diğerleri tarzında karşılaştırmaya da vuracaksanız, vurmayın. Belirli zamanlarda çekilmiş belirli filmlerin milleti yoktur. Metropolis çağın çok ötesinde bir filmdi, Fritz Lang'de çağın çok daha ötesinde bir yönetmen. Ama ötelerde insan olmak yetmez. Filmlerin o günün düşünce yapısı ve sosyo-ekonomik koşullar ön plana koyularak incelenmesi gerekiyor. Aynı yönetmen bugün yaşasaydı belki görsel olarak daha büyük bir şölen sunacak ama filmin o aşmış fikir aşamasında yumuşaklıklar veya ne bileyim aksaklıklar olabilecekti ki olurdu. 1950'lerden sonra sansür, daha doğrusu oto-sansür tüm dünya sinemasına girdi ve artık o dönemlerdeki kadar yaratıcı ve her şeyden önce özgün fikirli filmler çıkmamaya başladı. Aralarda çok nadir çıkıyor, bazı iyi filmlerde daha önceki filmleri temel alarak üstüne çok az şey ekleyip pişirip tekrar sunuyor. Çok azdır son 30-40 yılda böyle her şeyiyle özgün olup, her şekilde sinema hatta tarihi farklı boyutlara taşıyabilecek film. Ve sadece bir tane olur onlardan, o seviyede en üst noktası olur bu işin, asla o noktalara gelemeyeceğiz diye dert yanmamak gerek çünkü ne yaparsan yap yine de o kadar etkin olamayacağız, hiçbir yerde de olunmayacak. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
LathspeLL Mesaj tarihi: Ocak 6, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 6, 2013 Biz o noktaya geldik ama tek tük insanlar var etrafta. Dark güzel yazmış. Vizyonu olan, teknik bilgisi olan kişiler dolu var ama bu insanlar bir araya gelemiyor bir türlü. "Kader birleştirmiyor" diyeceğim yani. Mesela geçen ay bir adamla tanıştım, inanılmaz iyi bir projesi var, çekmek için yıllardır uğraşıyor. Yapımcılar çevresinde dönüyor adamın ama projeye start veremiyorlar çünkü çok büyük bir proje. Gerçekten işi bilen, hollywood'u tanıyan, teknik açıdan konuya hakim ekiplerin bir araya gelmesi gerekiyor film için ama bir türlü gelemiyorlar, çünkü birbirlerini tanımıyorlar. Bilen insanlar henüz kendilerini tanıtabilmiş değiller çevreye. Çok iyi fikirler, kurgular, SFX'çiler var ama hepsi başına buyruk projelerde çalıştıklarından full potansiyeli sunamıyorlar. 9 sene Hollywood'da yaşamış, sektörde fiilen çalışmış, ailecek sinemacı olan bir adam bile korkunç hatalar yapabiliyor piyasada. Herneyse, gün gelecek... Güzel günler yakındır... :D Cem Yılmaz böyle bir piyasada parası olduğu için doğru işe hittikçe yaklaşan isimlerden biri, diğeri de BKM Film olabilir heralde. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Cuce Mesaj tarihi: Ocak 6, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 6, 2013 dusuncelihayvan said: abi millet galeyana geldi yine yönetmene saygısızlık oyunculara saygısızlık falan filan O zaman adam gibi korusaydın filmleri. Almanya 148 yıllık filmi öyle bir korumuş ki geçen bi yerde yayınladılar metropolis filmini deli gibi muhafaza etmişler tertemiz film. Filmler kimyasından dolayı bozuluyor. Çok iyi bir iş yapmışlar. Biz bunları izledik büyüdük ama bunlar o kadar bozuldular ki artık yakında yok olacaklar berbat durumda filmler. Çok güzel iş yapıyorlar bizim izlediklerimiz zaten pal'a cekilmiş, oda oldukca uyduruk bir sekilde, eskimiş filmlerden cekilmiş versiyonlardı. milyar bin trilyon kere aynı kaseti koynatıp durdular yıllarca kanallar. tek tük adam var, ama egoda var masallahıyla bizde. normal tabi, cok film yapılsa memlekette insanlar rahatlıycak bu akdar gerginlik yaratmıycak ekip işlerinde ama bu haliyle zor işte. mesela man with a movie camera beni sinema konusunda en heycanlandıran filmlerden biridir, cokta severim. işin kendisine dair o kadar heycanlandıran bikac film vardır benı. ama oturup karsılastırmaya gerek yok yanı 20lerin filmini günümüzle. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
SNA1L Mesaj tarihi: Ocak 6, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 6, 2013 bizim okul yapıyor bu işi bayadan beri ve cidden iyi iş çıkarmışlar.geçenlerde 1930 fln atatürk görüntülerini izledik ağzımız açık kaldı o derece temizlenmiş.1900lerin başlarında ozamanki padişahın görüntülerini flnda yapmışlar izlenebilir hale gelmiş.şu anda tam olarak hangi filmler yenileniyor bilmiyorum ama.belki bunuda onlar yapıyodur. arşiv olarakta sami şekeroğlunun yaptığı bi arşiv var yaklaşık 10bin filmlik ki oda ne çileler çekmiş arşiv yapıcam diye.filmlerden ayakkabı bağcığının ucundaki plastikmi yapılıyomus darkriderın dediği gibi öyle bişey oralardan almış zorla fln.arşiv odasına 20 metreden fazla yaklaşamıyoruz şuan okadar bezdirmişler adamı. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
patatespresi Mesaj tarihi: Ocak 6, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 6, 2013 abi Cem yılmaz vermeyin örnek ya. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
moriQ Mesaj tarihi: Ocak 6, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 6, 2013 old school havası gitmiş ama her türlü izlenir. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Liebe Mesaj tarihi: Nisan 1, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 1, 2013 Bone said: DarKRideR said: geldik, geçtik bile neyle ve nasıl? recep ivedik? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Disappear Mesaj tarihi: Nisan 1, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 1, 2013 film kopyalarinin saklanmasi malesef biraz ortada kalan bir durum. sinemalar filmin gosterimini tamamladiktan sonra kopyalari dagitimciya iade ediyor, dagitimci kopyalari depoya cekiyor ve bu saatten sonrasinda is yapimci/ithalatcinin ne yapacagina bakiyor. sinemaya cikan cogu filmin kopyalarinin buyuk bir kismi vizyon sonrasinda imha ediliyor. kalan kopyalar ise sadece nakliyede kullanilan plastik kaplarin icerisinde saklaniyor saklanirsa. bir tek internegatif adam gibi saklansa bu dertler olmayacakken internegatiflerde iste yapimcilarin evlerinde, ofislerinde falan sacma sapan sekillerde korunuyor. hele bir de film ilk ciktiginda hasilat yapamamissa. neyseki artik DCP (dijital kopya) teknolojisi yayginlastida, ileride boyle bir sikinti olmayacak. hem kopya masraflari ciddi anlamda dusuyor hem de 35mm gibi israf oglu israf ve dayaniksiz materyal kullanimdan kalkiyor. projeyi ustlenen nizam eren ise dunyalar tatlisi bir adamdir ve turk sinemasi konusunda bilgisi ve katkisi muazzamdir. gayet guzel yaptiklari proje, elestrileri ucuz entellik olarak goruyorum. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar