Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Atatürk'ün 80 yıl önce sansürlenen mektubu


Myshkin

Öne çıkan mesajlar

tevbe 9/4-5 elmalı tefsiri


4- Ahdini bozanlara aşağıda bildirildiği şekilde dört aydan fazla mühlet tanıma, ancak o müşrikler içinde kendileriyle antlaşma yapmış olduklarınız, üstelik size hiçbir şeyi eksik bırakmayanlar, yani antlaşma şartlarından hiçbirine riayetsizlik etmeyenler, size doğrudan doğruya hiçbir zarar vermedikleri gibi, size karşı olan hiçbir kimseye de arka çıkmayanlar (Nitekim Hz. Peygamber ile yaptıkları antlaşma şartlarına riayet eden Beni Huzaa'ya saldıran Beni Bekr gibi ki, bunlara Kureyş müşrikleri silah yardımı yapmışlardı), işte böyle dolaylı yollardan bile zarar vermeyenlere, işte böylelerine antlaşmada belirlenen müddetin dolmasına kadar süre tanıyın. Yani bunları o antlaşmaya uymayanlarla karıştırmayın ve bir tutmayın. Öbürleri gibi, bunlara da dört aylık süre bitince hemen savaş açmaya kalkışmayın. Bunlara onlar gibi muamele etmeyin. Antlaşma şartlarında belirlenen süre doluncaya kadar bekleyin, o sürenin tamamı tamamına bitmesini gözetin ve siz de antlaşma şartlarına uyun. Çünkü Allah, müttakileri muhakkak sever. Sözleşme şartlarına uymak da takvadandır. İsterse karşı taraf müşrik olsun, onlar arasında bile ahdine riayet eden vefalı kimselerle etmeyen gaddarları eşit tutmak takvaya aykırıdır. Rivayet olunduğuna göre, Resulullah ile müşrikler arasında "Kâ'be'yi tavaftan kimseyi engellememek ve Mekke şehrinde kimse tehdit edilmemek ve korkutulmamak" üzere bir genel sözleşme, ayrıca Huzaa, Müdlic v.s. Arap kabileleri ile o kabilelerin özelliklerine göre yapılmış olan ve belli süreleri içeren ikili sözleşmeler vardı. Ne zaman ki, Hz. Peygamber Tebük Seferi'ne çıktı, o zaman savaşa katılmayıp Medine'de kalan münafıklar, etrafa çeşitli yalan haberler yaymaya başladılar. Bunun üzerine de müşrikler ahitlerini bozmaya başladılar. Öyle ki Hz. Peygamber'in Tebük'ten döndüğünde onların birçoğu ahitlerini bozmuş bulunuyorlardı. Bunun üzerine yukarıda da anlatıldığı şekilde bu sûre nazil olmuş, ahitleri yüzlerine fırlatılıp atılmış ve "nebz" edilmiş oldu. Ancak Beni Damra ve Beni Kinâne gibi pek az kabile ahitlerini bozmamış idi. İşte genel bir "nebz"den sonra bu âyette özel ve ikili antlaşmalara temas edilerek ahitlerine riayet etmiş olan bu gibi kimselere, antlaşmaların özelliğine göre o antlaşmalarda belirtilen sürenin sonuna kadar süre tanınması, istisnai bir durum olarak bildirilmektedir. Onlar bir noksan iş yapmadıkça antlaşmada belirlenen sürenin sonuna kadar onlara mühlet tanınması emrolunmaktadır. Yukarıda geçtiği üzere, Hz. Ali tarafından dördüncü madde olarak ilan edilen ve "Her ahit sahibine ahdi itmam olunacaktır." fıkrası da bunu içermekteydi. Yine denilmiştir ki, en fazla süresi bulunan antlaşma da Beni Kinane'nin bir oymağı ile yapılmış olan bir antlaşmaydı, onun da dokuz aylık süresi kalmıştı. O da tamamlandı. Demek ki, bu ilandan dokuz ay sonra Arap Yarımadası'nda ahit sahibi hiçbir müşrik kalmamış oluyordu.


5-Bütün bunlar bilindikten sonra şimdi şu haram aylar sıyrılınca, geçip gidince ki bu aylar "Onlardan dört tanesi haram aylardır." (Tevbe 9/36) dört aydır. "Sana haram aylarda savaş yapmayı sorarlar..." (Bakara 2/217) âyeti uyarınca normal senelerde geçerli olan haram aylar ki, Zilka'de, Zilhicce, Muharrem ve bir de Recep diye bilinen aylar olmayıp, âyetinde söz konusu olan ve Kurban Bayramı'ndan sonrasını içine alan dört aylık süredir. Bunun ilk elli günü bilinen haram aylar kapsamına giriyor ise de geriye kalan yetmiş günü bunun dışındadır. Fakat bu ilana göre, söz konusu günler de tıpkı haram aylar gibidir. Bu arada şu da anlatılmış oluyor ki, sözleşmeyi içeren herhangi bir ay da tıpkı haram aylardan olur. Yani tanınan dört aylık süre içinde saldırı veya savaş yasaktır, ahitlerine riayet edenlerin müddetleri bitinceye kadar da durum yine böyledir. Fakat bu haram aylar çıkınca, yani tanınan dört aylık süre dolunca, artık o müşrikleri nerede bulursanız katlediniz, öldürünüz. Yani dört aydan sonra artık onlarla aranızda savaş durumu başlamıştır. Şu halde onların saldırılarını beklemeksizin hemen onlara savaş açınız, haram ve helâl farkı gözetmeden onları nerede bulursanız ve nasıl öldürebilirseniz öylece öldürünüz. Bununla beraber sünnette müsle yapmaktan, yani burun ve kulak gibi organları kesmekten ve bir kimseyi durdurup, elini kolunu bağlayarak ok ve benzeri aletlerle yavaş yavaş ve işkence ile öldürmekten menedilmiştir. Bundan başka Hz. Peygamber buyurmuştur ki, "Öldürme yönünden insanların en iffetlisi iman ehlidir." Ve yine "Öldürdüğünüz vakit güzellikle öldürün." diye buyurmuştur. İşin böyle olması gerektiğini şu âyetler de ima yollu anlatır: Ve onları tutunuz, yakalayıp esir ediniz. Demek oluyor ki, tutup esir almak mümkün iken hemen öldürmeye kalkmamalıdır ve onları hasrediniz, bulundukları yerden çıkıp serbestçe dolaşmalarına, şuraya buraya gitmelerine izin vermeyiniz, onlar için her mersada oturunuz yani kaçırmamak, geçirmemek için evine, işine veya ticaret için sefere gidecek her geçidi tutup onları göz altında bulundurunuz. Artık tevbe ederlerse, yani şirkten vazgeçip imana gelirlerse Namazı kılıp zekatı verirlerse, yani namaz ve zekatı kabul ederek müslüman olurlarsa hemen yollarını açınız, koymuş olduğunuz engelleri kaldırınız, yukarıda söz konusu edilenlerden hiçbirini yapmayınız, onları kendi hallerine bırakınız. Çünkü Allah gafurdur, rahîmdir. İmana girmelerinden dolayı, daha önce yapmış oldukları şeyleri, şirk, küfür ve haksızlıkları bağışlar, üstelik iman ve taatlerine ecir ve sevap da verir. Demek ki, o müşriklere ya ölüm ve esaret veya İslâm'a girmekten başka birşey bırakılmamıştır. İleride de geleceği üzere, onlardan, ehl-i kitapta olduğu gibi, cizye dahi kabul edilmeyecektir. Hasan Basri rivayet etmiştir ki; esirlerden biri, Hz. Peygamber'e işittirecek şekilde "Allah'a tevbe ederim, Muhammed'e tevbe etmem." diye üç kere bağırmış, Peygamber Efendimiz de "Bırakınız, hakkı ehline tanıdı." buyurmuştur.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yapılıyor zaten o. tek bir tane tefsiri yok her çağda ayetler yeniden yeniden yorumlanıyor belli bir mantık içerisinde.

o tevbe suresindeki ayetlerde de yolda yürüyen kafiri barış zamanında kesin diye bir şey yok. ayet zaten savaş zamanında inmiş. mekkeliler her sene medineye saldırıyor zaten o aralar.

o spoiler içinde anlatmış adam olayları.

o yüzden belli bir ayeti alıp üzerine konuşmak mantıksız oluyor.


mesela şöyle hadisler de var.

"gayri müslimleri gördüğünüzde onları korkutun sokakta kenara sıkıştırın yol vermeyin" gibi. ama onları söylendiği zaman olan olaylara bakmak lazım.

ilahiyat fakültelerinde 4 sene bunu öğretiyorlar işte. ve bu yüzden diyanet işleri başkanlığı şu anda çok gerekli ve harika bir kurum.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

heee şimdi oldu. örnekli savaş durumunda yapılacaklar chapter'ı. işkence yok, merhamet var, enayilikle karıştırma uyarısı var.

bu dediğim hala geçerli o zaman.

Raze said:

yok din kötü falan değil zaten, hem lazım hem yararlı. genelde çıkan sorunlar kullanıcı hatası kaynaklı. El kitabına uysalar sorun çıkmaz aslında.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

mesela buda var çok severim

"Ey iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) Peygamber’in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Peygamber’i rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz ,hem de onların kalpleri için daha temizdir. Allah’ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikahlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. Çünkü bu Allah katında büyük bir günahtır."
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

loxias o mevzu sözlükte tartışılıyor bu aralar.

ama açıklama istersen de onu da en basit ifadeyle peygamberin hayatı üzerinden toplumdaki adabı muaşeret kurallarını düzenlemek olarak görebiliriz.

hatta peygamberin ölümünden sonra hz. ayşe'ye soruyorlar bize peygamberin ahlakını anlat diye. o da "siz kuran okumuyor musunuz" diyor sadece.

dediğim gibi bazı ayetlere "muhammed kendisi yazsaydı" gözüyle bakınca kitabın bütününden ayrı olarak cidden garip durumlar ortaya çıkabiliyor.

bu yüzden böyle mevzuları bu işin eğitimini almış yetkin ilahiyatçılara sormak en doğrusu. sıradan yoldan geçen şakirte sormak bile saçma.

diyanetin danışma hattı var mesela din işleri yüksek kurulu üyeleri yanıtlıyor ki o adamlar oraya sınavla gelmiş en birinci fetva kurulu.

böyle şeyleri forumlarda yetkin olmayan insanlarla konuşmak pek doğru değil. izafiyet teorisini fen lisesi öğrencisiyle tartışmak gibi bir şey.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ne demek o zaman inmiş, savaş sırasında inmiş. Madem kur'an son kitap, değişmez ve değişmeyen kitap yazıldığı günden itibaren iddia ettiği kıyamet gününe kadar denilen neyse o olacak.

Kimse kusura bakmasın mutlak güç kabul ettiğiniz varlık yarattığı kullarının aklının alamayacağı kadar karmaşık ve yoruma açık bir metin yazdırıyorsa ve ancak ve ancak kendini akıllı zanneden şarlatanlar bunları yorumlayıp insanları buna göre şekillendirebiliyorsa ben götümle gülerim böyle mutlak güce.

Biri de demiyor ki aga bu nedir bu nasıl bi tengri.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sonsuza kadar başka savaş olmayacak mı yani? tek o zaman savaş olmuş ve bitmiş mi?

orada savaşlarda insanların nasıl davranması gerektiğini yazmış işte.

ve evet bugüne de uyarlayabilirsin, sen savaş halindesin bir ülkeyle, sonra ateşkes yapıyorsun ama adamlar ateşkes şartlarına uymuyor, elbette senin saldırma hakkın doğar buradan.

buna da kıyas deniyor ki fetvaların verilmesinde kullanılan dört yoldan bir tanesi de kıyas.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

:) öyle kazuistik yöntem insan yapımı anayasalarda bile kullanılmıyor, allah neden kullansın. tüm çağlarda yorumlanabilecek kurallar bütünü indirmiş mis gibi.

ve ciddiyim böyle konuları merak edenler için google'da bir sürü kaynak var. seçin beğenin okuyun. illa inanılacak diye bir şey yok da sıradan şakirt kafasından daha iyi bilgiye ulaşmış olursunuz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bu şiir bu başlığa çok iyi gider diye düşündüm.

BE HEY DÜRZÜ

ne ararsın tanrı ile aramda
sen kimsin ki orucumu sorarsın
hakikaten gözün yoksa haramda
başı açığa niye türban sorarsın

rakı şarap içiyorsam sanane
yoksa sana zararım içerim
ikimizde gelsek kıldan köprüye
ben dürüstsem sarhoşkende geçerim

esir iken mümkünmü ibadet
yatıp kalkıp atatürke dua et
senin gibi dürzülerin yüzünden
dininden de soğuyacak bu millet

işgaldeki hali sakın unutma
atatürke dil uzatma sebebsiz
sen anandan yine çıkardın amma
baban kimdi bilemezdin şerefsiz

Demiş şair efendi.

Biride şair efendiye şunu demiş:

BABALARA GELMEK

Rakı şarap içiyorsan bana ne
Aşşağısı kasımpaşa,içersin
Ama köprüde dikkat et kendine
Melek görür,üçün birini yersin

Umumhane senin için bir mabet
Ona buna yalakalık ibadet
Senin gibi yumoşların yüzünden
Gökten pembe görünüyor memleket…

İşgalden kurtuldu sanıp anan da
Atlamıştı paşanın kucağına
Baba diye sayıklayıp kudurma
Babalara geleceksin , nesepsiz…
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Viktor said:

islamin ve kitabin elestirisindede odak nokta budur zaten, ebubekir bir devlet baskani olarak arkadasina ne akdar sadik kaldi, yoksa yaziya gecirip siraya sokarken kendi eklemelerini yaptimi, bunu kimsenin bilmesine imkan yok, peygamberi tanisaniz bile burda %100 guvenilmiycek bir olay var (ki hristiyanlardada bu guven bunalimi vardir, iste en buyuk teorilerde ilk papa olan ve katolik mezhebinin kurucusu aziz petrusun gercek hain oldugunu, sucu masum yehuda nin uzerine attigini soyler)

peygamberin saglıgında yazılıydı ayetler(bkz.deri,papirüs) fakat kitap haline getirilmemisti.
kitap haline getirilirken de bi yanlıslık yapılmıstır.3 yerde okunusla ilgili imla hatası yapılmıstır yani anlamda degisiklik yoktur.
bugün elimizde mevcut olan kur an o günkü yazılı kur an dır.
sadece degistirilmis oldugu söylenmesin diye yanlıs yazılan kur an aynen cogaltılmıstır.
2 adet orijinali vardır.bi tanesi topkapıdadır digeri ise yanılmıyorsam baskurdistan devletine hediye edilmistir.
eger kur an da degistirilme söz konusu olsaydı bugün hristiyan dünyası yahudi dünyası darmadagın ederdi islam dünyasını.
bu konuda cok sayıda arastırılma yapılmıstır fakat kur an ın orijinalinin degistirildigine dair kanıt bulunamamıstır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ya aslında kitabın yanlıslıgı/dogruluguyla ilgili assume etmemiz gereken bişi var
yani eğer inanıosak, ve böle bi kitabın varlıgına ınanıosak
divine powerın bunu değiştirtmediğine, değiştirtse bile kendi istediğine çektiğine de inanabiliriz.

bu yüzden hep derim, bi filtreden geçirmek lazım, gündelik hayatın değer yargıları + orada yazanlar + içimizden gelen = result
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Loxias said:

mesela buda var çok severim

"Ey iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) Peygamber’in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Peygamber’i rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz ,hem de onların kalpleri için daha temizdir. Allah’ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikahlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. Çünkü bu Allah katında büyük bir günahtır."


bu çok iyi ya sdfsdf
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

vivavale said:

Viktor said:

islamin ve kitabin elestirisindede odak nokta budur zaten, ebubekir bir devlet baskani olarak arkadasina ne akdar sadik kaldi, yoksa yaziya gecirip siraya sokarken kendi eklemelerini yaptimi, bunu kimsenin bilmesine imkan yok, peygamberi tanisaniz bile burda %100 guvenilmiycek bir olay var (ki hristiyanlardada bu guven bunalimi vardir, iste en buyuk teorilerde ilk papa olan ve katolik mezhebinin kurucusu aziz petrusun gercek hain oldugunu, sucu masum yehuda nin uzerine attigini soyler)

peygamberin saglıgında yazılıydı ayetler(bkz.deri,papirüs) fakat kitap haline getirilmemisti.
kitap haline getirilirken de bi yanlıslık yapılmıstır.3 yerde okunusla ilgili imla hatası yapılmıstır yani anlamda degisiklik yoktur.
bugün elimizde mevcut olan kur an o günkü yazılı kur an dır.
sadece degistirilmis oldugu söylenmesin diye yanlıs yazılan kur an aynen cogaltılmıstır.
2 adet orijinali vardır.bi tanesi topkapıdadır digeri ise yanılmıyorsam baskurdistan devletine hediye edilmistir.
eger kur an da degistirilme söz konusu olsaydı bugün hristiyan dünyası yahudi dünyası darmadagın ederdi islam dünyasını.
bu konuda cok sayıda arastırılma yapılmıstır fakat kur an ın orijinalinin degistirildigine dair kanıt bulunamamıstır.


en eski kuran su

http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/5/5e/Uthman_Koran-RZ.jpg

taskentte sergileniyro ama sayfalari birbirini tutmuyor, degsitirilmsi sayfa var

sozu gecen sayfalar bozulmus, o yuzden restore edilmis bir kismi, bugun evelrdeki kuran da bu ornekten cogaltima hep

zaten bende oturup bir dini kitab idegsitirsem yapicahim ilk is heralde "bu kitabin orjinali allahta, asla kimse bunu degistiremicek" diye ekleme yapmak olurdu heralde ehueheu
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...