Dev Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 Aşağıdaki anlatacaklarım uzundur kişisele yazmaktan çekinip düşündüğüm şeyler. Kısmen bazılarınızın dalga geçeceğinden bazılarınızın da direk "psikologa görün" diyeceğinden yazmak istemedim aslında. Niye bilmiyorum ama artık içimde tutamayacağım. Lütfen ciddi mesajlar atacaksanız atın. Bu topic'in bone'u ezerek egosunu tatmin edenlerin atış sahası topic'i olmasını istemiyorum ve rica ediyorum sizden. Herşeye 16 yaşında olduğumu söyleyerek başlamak istiyorum. Belki de sorunun tamamının sebebi yaşımdan dolayı olabilir. Elbette ergenliği kastediyorum. Ama bu zamana kadar ne "hepinizden nefret ediyorum" ne de "hayat bombok" dedim , aklımdan geçmedi dahi. Zaten durum şimdi de böyle değil. Olayların beni tetikleme noktasına dönüyorum ; bir süredir yaşamım çok basit olarak ; arkadaşlar , müzik , resim , sinema , kitap , bilgisayar ve spor arasında dönüyordu. Önce spor gitti. Biraz üşengeçlikten biraz imkanlardan. Gerçi spor yapmak isteyen adam her şekilde yapar ama bahaneydi benim için biraz da. Yüzmek önemliydi yani baya. O da gidince küstüm spora. Kitap okuyamaz oldum adeta. Odaklanamıyorum zaten. Arkadaşlarımdan da soyutlandım baya şu yaz tatilinde. Herkes bir yerlerde tatilde ben İzmir'de. Son olarak bilgisayardan da babamla tartışmamız ve beni evden kovuşu sonucunda onu da kaybettim. Hazır konu açılmışken ondan da bahsedeyim ; Yarın çankayaya gidip anakart alınacak dedi. Babam bilgisayarcı diyebiliriz kısaca. Tamam dedim. Biraz sonra gene girip kesicem internetini o olacak sabahtan beri pc başındasın muhabbeti yaptı. Ben de o zaman gitmem dedim. Karşılıklı yapıyorsun demek hafalan dedi ve konu uzadı. Ama benim asıl takıldığım konu aile içinde beni ne olarak gördükleriydi ; eğer bir yetişkin olarak görüyorlarsa evet eve karşılıksız yardım ederim ama bir şey yasaklamak niye? Eğer çocuksam basın yasağı ama o zaman para kazanmak babanın görevi , zerre kadar skimde değil işte bu mantıkta. Her neyse böylece onu da kaybetmiş oldum. Ve bunlar beni düşündürdü. Ne için yaşıyordum. Anneannemde kaldığım bu süre içerisinde sadece gitar çaldım , tv izledim ve bir şeyler çizdim. Yaşamım bundan mı ibaret? Tabi ki değil. Yaşanacak çok şey var haklısınız ama bunların hepsi kafamızı doldurmak için değil mi ? Zaman geçirmek yani. Neyin gerçek neyin gerçek olmadığı ve hatta gerçeğin ne olduğunu bile sorguladığım bir anda herşeyin boşuna olduğunu düşünmek beni çok şüphede bıraktı. Nihilizme mi kapıldım ? Belki evet. Ama gerçekten neden yaşadığımızı bilmiyorum. İnançlı bir insan da değilim. Olamıyorum. Ama bazen ruhların ölümsüzlüğüne yani dolaylı olarak da ruhların varlığına inanmak istiyorum. Hayatımızın amacının sona varana kadar eğlenmek , kafamızı hep meşgul etmek olduğuna inanamıyorum. Zaten öyleyse de bu iş için para gerek. Ailemin çok parası yok. Yani kazanmam gerek. Kazanıncaya kadar kendimi sıkmam lazım , şu iki senede çalışıp össy kazanmam sonra da mesleğimle para kazanmam lazım. Ta ki kazandığım para hayatımın geri kalanında beni idare edecek kadar. Sonra ne olacak? Hayatımdan geriye ne kalacak? Eğlenemeyecek kadar yoğun geçince hayatım ? Yaşlanıyorum yani. O zaman ne için yaşıyoruz ? Bilmiyorum ama yaşam buysa yaşamak istemiyorum. Bu yazım bitince oyuna falan girip gene aklımı meşgul edeceğim. Sonu biraz daha unutup anlık eğlencelere sahip olacağım. Ama nereye kadar? Bazılarınız bu dönem geçecek , bazılarınız kendine bir kız arkadaş bul diyecekler ama ben konunun daha derin olduğunu düşünüyorum. Gerçekten, ne için yaşıyoruz?
Madcat Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 sen izmir buluşmalarına gel hallederiz konuşuruz herşeyi yaw. evde oturup gitar çalmakla çözümlenmez hiç bişi
PrudenT Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 msn'den yazdım cevap ben sana sdf
Sacros Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 Yarattığımız sorunlara çözümler getirebilmek için yaşıyoruz. Eğlenmek, mutlu olmak için değil; yaşadığımız negatiflikleri bile eğlenceye, mutluluğa dönüştürebilmek için yaşıyoruz. Ha ben minor depresyonun dibine vurdum, kendimi boşlukta hissediyorum diyorsan yapmak zorunda olmadığın, yapabileceğin şeyler: 1- kimsenin seni yetişkin olarak görmesini bekleme, konuş onlarla. anlar onlar yetişkin olup olmadığını. 2- Kendi kendine düşünmek iyidir ama başkalarıyla düşünmeyi dene. 3- İmkanların neyse, onları maksimumuna kadar kullan ki kendine faydan olsun. 4- "Babam bilgisayarımı kapatmak istiyor o yüzden sinirleniyorum" yerine babanla konuş tartış, annenle konuş tartış. 5- Çok çalışmak istiyorsan yarım günlük bir işe gir. 6- Felsefe/Psikoloji kitaplarından öğrendiğin her şeyi kendi hayatına uygulama. 7- Ekonomik özgürlüğünü kazanmadığın sürece 40 yaşına da gelsen ailen için bir yüksün, onlara yetişkin olduğunu kanıtlamayı bırak, yük olmadığını kanıtla.(çalışarak değil, konuşarak) Çocuklarısın sen onların, seni dünyaya getirdilerse, aklın başına gelene kadar ya da senin talep ettiğin ve onların da sabrı el verdiğince sana bakmakla ve seni anlamakla yükümlüler. 8- Özenme iki ucu boklu değnektir, kime veya neye özendiğine dikkat et. 9- Pişmanlıkların olsa da bunların kendi seçimlerinden doğduğunu düşünebilecek şekilde yaşa. Başkalarının seçimleri senin pişmanlııkların olmasın.
oper Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 bir şeylere tutunmak için yaşıyoruz, mutlu olabilmek için yaşıyoruz. olabiliyor muyuz orası ayrı... benim de ailemin parası yok diyebilirim. üni bitirdim. bi an önce iş bulmam lazım ama şu ana kadar bulamadım.. çok bunalıyorum... elbet bi işe girerim ama gireceğim işin benim istediim bişe olmasını istiyorum. istemediğim bi işte nasıl çalışayım ki zaten. ben mutlu olmassam başkalarını nasıl mutlu edebilirim di mi? aklımda söyleyecek çok şey var ama cümlelere dökmek uzun sürecek şimdi.. dişini sıkman ve iyi çalışman gerekiyor eğer ki ilerde mutlu olmak istiyorsan. insan herşeyi kendi için yapar genelde.. sen de kendin için yapıyosun. yaptığın için de mutlu oluyosun vs v s
Xaenin Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 Ergenlik dolayısıyla kendini çok fazla düşünmeye zorluyorsun , böyle bişeyler bulayım diğerlerinden farkım olsun vs. diye . Bu kadar düşünürsen anca bunu bulursun işte , kapanırsın öyle . Sal .
Spastik_Serce Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 insan umutları için yaşar, umudun varki yaşıyorsun.
Othranx Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 bol bol hata yap ve bunları tecrube puanına cevir level atla
Dev Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 Konuyu açan Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 said: 2- Kendi kendine düşünmek iyidir ama başkalarıyla düşünmeyi dene. Ne yazık ki çevremde benzer düşünceye sahip arkadaşlarımla bunları tartışsak da onlar sonuçtan kaçıyor sanki. Umursamıyor. Ama ben yapamıyorum. said: 6- Felsefe/Psikoloji kitaplarından öğrendiğin her şeyi kendi hayatına uygulama. "Ignorance is bliss". Bu dediğin için biraz geç kaldım sanırım. Keşke ailem beynimi dinle yıkasaydı. Belki o zaman bir amacım da olurdu sanırım.
Diablo Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 geçicek demeyle biraz aynı anlama gelsede..sabretmek tek çözüm aileye karşı gelmemek lzm.kaldırsın pc yi interneti herşeyi ama sen yardım etmeye devam et.bana ilkokulda yaparlardı.cok pc oynadıgım için klavyemi saklarlardı. ödevlerimi yapıp klavyeme kavuşurdum :) onlar zaten gerekni yapıcaklardır emimin.iyiliğinden başka bişi istediklerini sanmıorum
Dev Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 Konuyu açan Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 Abi biraz yanlış anlamışsınız. Pc olayı çok umurumda değil ki benim. İsterlerse herşeyi kaldırsınlar. Olay o değil yani. Zamanla fark ettim ki onlar kafamı meşgul etmek için sadece. Onları çıkarınca hayatımda yaptığm anlamlı bişey kalmıyor işte. Hem anlamlı ne yapılabilir ki ? Anlam ne yani ? Öldükten sonra yaptıklarımız neye yarayacak ki
ginaly Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 insan egosunu tatmin etmek için yaşar. önce içten içe kendini telkin eder: "abi doğru düşünüyom ya, tabi abi böyle olmalı, süperim aga ben, of lan bugün çok yakışıklı oldum eheh, şu kız bana verirmiki? dur türlü türlü şaklabanlıklar yapayım da ayarlayım kızı, annem babam beni anlamaz lan ne bilsin cahil onlar" vs. sonra kendi kendini tatmin etmesi yetmez. başkalarının da onun egosunu tavan yaptırmasını ister. o egosunun başkaları tarafından tatmin edilmesi için kendini beğendirmeye çalışır. beğendirmek için fark edilmesi gerekir, fark edilmesi için farklı olması lazım gelir. bu ego oluşumunun yeni yeni filizlendiği dönem ergenliktir. bu ergenlik döneminde de ergenler misyonu doğrultusunda farklı olmaya çalışır. kimi belli bir müzik türüne kendini adar, kimi siyasetten anladığını göstermeye çabalar, kimi entellektüel backgroundu olduğunu ispatlamak için fransız filmi izler, kimisi felsefeye sarar, oturup kendi düşünse çok rahat analiz edebileceği durumları "abi engels şöle demiş, kant şunu sölemiş" diye heycanla anlatır, bi de filozofların laflarını ezberler, kimi nlp olayına sardırır sanki o kitapları yazan kendinden farklı insanmış gibi, kimi kırtlar vadisi gençliğine sardırır derin devleti çözdüğünü zanneder, falan da fişman bu ego azgınlığından kurtulamayınca system overload uyarısı çıkar. sonra böle hayatı sorgulamalar, "ulan ben malmıyım niye sabah akşam avrupa sinemasından abudik gubidik şeyler izliyorum" şeklinde içten içe serzenişler başlar. bu da ergenlikten kurtulma sinyalleridir, ego tatmin isteğinin normal seviyelere döneceğinin işaretidir. netçe itibariyle bu, yaşanılması gereken bir süreçtir, eninde sonunda bitecektir. bundan sonraki kısımda eğlence ile ego arasındaki trade-off belirir ve insan, hayatının geri kalanını hep bu trade-off üstünde götürür. üç beş tane beyin ücremle (typo ama ibret olsun. düzeltmiyorum trakyalı hücrelerimi) sanki hayatı özetlemiş gibi oldum. ulan benim lafıma güvenilir mi? salla beni. beni de salla, onu da, ötekini de. sanki ben sana bunları sırf senin iyiliğin için mi yazıyorum? yoo. egomu tatmin ediyorum. millet bakıp "anaa ginaly ne yazmış, vay be güzel demiş" desinler diye. yoksa banane senden. bak bunu açık açık söylüyorum çünkü biliyorum ki paticiğe post atan herkes, aynı mantıkla egosunu tatmin ediyor. ve yine biliyorum ki böyle düşündüğü halde "hayır lan ben iyilik timsaliyim egomu düşünmem ben" diyecek armutlar da mevcut. onlara burdan selam ederim. aynı zamanda farkettim ki ben bu konuyu burdan toparlayamıcam. o yüzden kasmıorum. kesiveriyorum. bitti.
Mithr Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 Bende baymıştım bi aralar hayattan.Bir topicde nickini unuttuğum bir pati (ak sakallı yaşlı dede misali :P) "sadece yaşayın düşünmeyin" falan yazmıştı. O günden sonra laylaylom yaşıyorum hoşlandığım şeyleri yapıyorum geri kalanı umrumda değil,çokta mutluyum :P
Olivies Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2007 Önüne bir hedef koymadan yaşamak sözkonusu değil.Zaten para denilen şeyde bu konuda bir araçtan öteye gidemiyor. Bazılarınız zamanla gecer der demişsin.Onu söyleyen ben olayım.Gercekten zamanla geciyor. Ve yalnız değilsin bu konuda,senin yaşadıklarını hepimiz yasıyoruz. Mesela bir işe girdin ilerde ve özel sektör izinleri yıllık 20 günü zor gecer.E sen bütün sene calısıp,sadece o 20 günmü kendine vakit ayırabileceksin? ehh..bu sekilde düsünme.İcinden cıkamazsın. Bi kere daha hayat görüsün 250 kere degisecek.Bugun begendigini yarın begenmiyeceksin.Enteresan işler bunlar. Yani dev Herseye ragmen hayat güzel
Yenerk85 Mesaj tarihi: Ağustos 15, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 15, 2007 her şey yavan bile gelse, pencerede oturup sokağı izlermiş gibi düşün hayatı, renkler çok canlı aslında dikkat edebilirsen.
firatram Mesaj tarihi: Ağustos 15, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 15, 2007 Hayatın anlamı sevgi.Senin psikologa falan ihtiyacın yok.Bence senin bir kız arkadasa ihtiyacın var. Zaten bir kız arkadas ustune birazda hobi falan birde yatacak yer kariyer tamam.Daha ne istiyosunki senmi cozuceksin hayatı bosver kafayı sıyırırsın salla gitsin yasa bence...
oper Mesaj tarihi: Ağustos 15, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 15, 2007 firatram, isteyecek bişe kalmadı zaten senin dediklerinden başka ^^
vaniLLe Mesaj tarihi: Ağustos 15, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 15, 2007 inisler ve cikislar vardir hayatta, aslinda hayat zaten bundan ibarettir, ve tam ortasinda da yasadiklarimiz. düsersin, kalkmaya calisirsin.. yükselirsin, düsmemeye calisirsin. ve böyle devam eder. bazen hayat saka gibi gelir, sanki the sims'deki eve tikilmis karakter gibi hissedersin kendini. elinde olmayan seyler olur, yapacak birsey yoktur. birseyler yönlendirir hayatini. sen de bu monotonluga kapilirsin, cikmaya calisirsin ama cikamazsin.. ama hersey bu oyundaki gibi tatli degil, biz ne bir oyun karakteriyiz ne de birileri bizi yönlendiriyor (genel kapsamda) ulasmak istedigimiz hedefler icin önce savasmamiz gerekir, sonra diyebilelim ki ''ben yaptim ama yine de olmadi..'' sucu kimseye atamazsin hic birsey denemedikten sonra. sen de su an böyle bir gecis dönemindesin, sana su an sunulani yapiyorsun, yasin geregi. ve bu evreyi atlattigin zaman hayatin zaten bir sekilde degisecek, sen istesen de istemesen de. ''ah.. keske o monotonluk geri gelse'' diyecegin zamanlar olacak, hayatinin hizina yetisemedigin, gelecek kaygisi yasadigin zamanlar. ''hemen büyümek istiyorum..'' gibi bir telasa kapilmis da olabilirsin, yaptiklarin o yüzden bos ve yetersiz gelebilir. bu yaslarda da hayati, inancini, herseyi sorgulaman normal. zamanla hersey rayina oturacak, acele etsen bile istedigin noktaya hemen varamazsin. su an ne kadar olgun ve güzel konussan da, iki sene sonra ki olgunlugunla esdeger olmayacak bu mesela. herseyin bir zamani var yani. her seferinde bir dünya yikacaksin, yenisine adim atacaksin, dogru yolu bulana dek.. The bird struggles out of the egg. The egg is the world. Whoever wants to be born, must first destroy a world. Hermann Hesse/Demian. ve adim adim yaklasmalisin hedeflerine, cüceler uzaktan daga baktiklarinda, dag onlara ürkütücü derecede büyük gelir, ama daga dogru ilerledikce, dag kücülür. Dagin aslinda gözlerinde büyüttükleri kadar kocaman olmadigini anlarlar. yavas yavas ve adim adim. yani ne kadar yol katedersen, hedefine o kadar yaklasirsin.yollar asildikca kücülür. neden yasiyoruz? yasamaya mecbur oldugumuz icin. ne sekilde yasayacagini, yasamak istedigini de sen belirleyeceksin. tadina bak. otur, sakin bir sekilde kendi filmini izle:) ama sadece izlemekle kalma.
Redeagle Mesaj tarihi: Ağustos 15, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 15, 2007 Bak mesela ben öss'ye bu sene girdim bitti. Sayısaldan çalışmadığım için ancak 70.000ci oldum. Bundan önceki 2 senelik dilim benim için çok eğlenceliydi. Okulda sürekli eğlenirdim. Yazın sabahlara kadar arkadaşlarla dolanırdım. Hiç birşeyi ve hiç kimseyi önemsemezdim fazlaca. Bu şekilde öss'ye girince fazla başarılı olamadım tabi, ama depresif yapım olduğundan çok strese girmediğim için üzülmedim. Şimcik hayat neyden ibaret diyorsun. Benim hayat şu ana kadar eğlenceden ibaretti. Sürekli eğleceden ibaretti. Ama şu sıralardan itibaren (Gebze Yüksek Teknoloji'yi yazdım Malzeme Müh. veya Fizik) eğer bu okulu kazanırsam deli gibi çalışmam gerektiğini biliyorum. Hayalim bilgisayar okumaktı. Öss'de olmayınca iş çift anadala kaldı. Bunun için çalışacam hiç olmazsa yüksek lisans'ta bilgisayara fizik bölümünden alıyorlarmış onuda düşünüyorum. Peki ne anlatmaya çalışıyorum; hayat çok acayip birşey kendine rota çizmezsen sürüklenirsin sadece. Vaktimi eğlenerek geçirdim, boşa geçirdim bu doğrudur. Fakat rota çizdikten sonra hayat çok daha mantıklı gelecek emin ol. Gündelik sorunları aşıp konsantre olabileceğin bir amaç bulmalısın kendine.
Flameoffear Mesaj tarihi: Ağustos 15, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 15, 2007 Hayat zırvalıklardan ibaret. Yerine getirmesi zor bir görev gibi, ardında bırakıp gidemiyorsun. Sana şunu söyleyeyim, bir neden, kanıt, sebep vs vs aradığın sürece bunlar önüne sadece engel olacak. Yaşıyorsun, çünkü doğdun. Bu kadar. Nefes alıyorsun çünkü alman lazım. Bitti. Bu yaşta bunları düşünmende oldukça normal. Kendine bir yön arıyorsun, bir hedef. Yapacak bir şey. Üni yi kazansanda o arayış bitmez. İşe girsende bitmez, evlensen çoluk çocuğun olsada bitmez. Çünkü o insanın içindeki eşşek kadar boş alan hiç dolmaz.
bLackcha0s Mesaj tarihi: Ağustos 15, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 15, 2007 said: Herşeye 16 yaşında olduğumu söyleyerek başlamak istiyorum. Okumadım bile.Çünkü en başında bu yazıyor.Gerisi anlamsız. Küçüksün daha hayatı sorgulayabilecek ciddiyete ulaşmana yıllar var.Ben bile bu yaşımda sorguluyamıyorum.Sorgulasam bile ertesi gün saçma geliyor. Gerek yok yaşa git.Planını yap takıl. Daha çok küçüksün.Ottan boktan nem kaptığın dönemlerindesin.Zamanla geçer.
Baluu Mesaj tarihi: Ağustos 15, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 15, 2007 Ginaly yazmiş diye ben de yazcam, benimkini daa cok begenin emi !! yoksa sorarim hesabini haaa! Niye yaşiyoruz ? Hayat ne ? Sonra ne olur ? Bu gibi sorulari birak, cunku bunu ( varsa eger ) Tanri dişinda hiç bir kimse sana cevaplayamaz. Yani bir çeşit muamma. Ama sorular sorup gercekleri bulmaya calismak yerine, var olan gercekleri kabul etmek, kolay olmasinin yani sira en iyisidir. Nedir bu gercekler ? Doğum ve Ölüm, ve bu ikisi arasinda da " Hayat ". Yani su an sadece başlancigi belli olan bir yari doğrusun, üstelik daha cok kisasin : ).. Bir şeyleri aciklamaya calismayacagim, cunku dogrulari bulmaya degil gercekleri kabul etmeye hayat'in her noktasinda acik olmalisin. Kabul etmen gereken muammalar degil, dikkatli olmalisin bu konuda. Ornegin, bir Tanri dogrusunu bana gerçek diye kabul ettiremezler, bu konuda benden bişey bekleyemezler. Ya da beni sevmeyen bir sevgiliyi yillarca kovalamami, sirf delicesine seviyorum diye, bekleyemezler. Beklememeliler. Kabul etmelisin, bunu bir yenilgi, bir boyun egme gibi gorme sakin. Cunku kabul etmeye başladigin andan itibaren kazanmaya da başliyorsun, bunu biliyor musun ?
PassivE_KesH Mesaj tarihi: Ağustos 15, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 15, 2007 @bLack: çok yanlış düşünüyorsun bence.
Öne çıkan mesajlar