Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Ne istiyorum?


sipeyskeyk

Öne çıkan mesajlar

feverfeverray said:

"istemeden"


valla istemeden. kendisine yapilan minik bir elestriye bu kadar alinacagini ve de sinirlenecegini (her insan evladi gibi) ben de dusunmemistim.

"hoooop sen benim namusuma 200liralik tshirt ume laf ettin!!" diye gazlanacagini bileydim soylemezdim.

50%indirmle 100liralik tshirtune soyledigim lafi geri aliyorum sipeyskeyk.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hayat böyle adım adım aşimınt açmakla geçiyor, ilkokulun sonlarına doğru iyi bir lise, lisenin sonlarına doğru iyi bir üniversite, iyi bir üniversitenin sonlarına doğru iyi bir iş, iyi bir eş, iyi standartlar.

Ergen anarşistliği yapmamak lazım tabi, bunları yapmakta bir sorun yok. Aile kurmak iyidir.

Kimsenin büyük hayalinin mükemmel bir iş olacağını zannetmiyorum. Kapitalizm savunulurken söylenen "doğa vahşidir, insan da doğanın bir parçasıdır" savının yanlışlığı burada. Tabi insanlar rasyonel düşünüp, faydacı olacaklar ancak faydacılıktan kasıt her zaman para olmuyor. Öyle olsaydı, fazla para mutluluk getirirdi ama paranın da marjinal faydası vardır. Ne kadar çok paran varsa o kadar doymaz olursun. Açken yediğin yemekle, tokken yediğin yemek arasındaki aldığın zevk gibi. Ama parasızlık mutsuzluk getirir bak.

Öncelikle insanlara söylenen yalanlardan bir başkasına değinelim; "emek satıp, para kazanma" mevzusu. Sadece emek değil aynı zamanda zamanımızı da satarız. İktisatta "kar" kavramı reyonlarda değil işte bu zamanda yatar zaten. Bir şirket için 10.000 liralık değer yaratmış bir emek ortaya koyarsın ama 4.000 lira alırsın. 6.000 lira değerinde zamanını patronun cebine tıkıştırırsın. Bu aslında neden senin 6 saat yerine 9 saat çalıştığının özetidir. Mesela patron olmasa o şirkette bilirsin o şirket yürüyecektir yine ama çalışanlar olmadan yürümesinin imkanı yoktur. Sistem sana burada yine bir yalan söyler; patronların gerekli olduğunun, sermayenin yatırımlara yol açtığının vs. Makinalar bile senden akıllıdır. Bir makinayı yapan adam, onu amortisman değerine göre satar. Sen ise emeğini satarken fiyatını bile koyamıyorsun.

Bu yüzden ki 0 işçi %100 makine ile çalışan bir fabrikanın kar yapmasının imkanı yoktur iktisatta. O makinayı üreten adam satmaz ki o zaman, alır kendisi kullanır makinayı. Bu seferde yaptığı ürünü pazarda satarken kullandığı hammadde ve amortisman fiyatının toplamına satar, bu da 0 kar demektir. İktisadi olarak kar, sadece işçi üzerinden sağlanır. Verdiğinden azına razı olur çünkü o. Üstelik daha sonra kendisinin ürettiğini de satın alır ve biraz daha verir.

İşte böyle yabancılaşmaya başlarsın doğana. Sabah 6'da kalkarsın, hazırlanırsın apar topar, çıkarsın yolda bir saatini kaybedersin. İşe gelirsin, işini yapar çıkarsın. Yolda bir saat kaybedersin. Evine gelirsin, soyunursun, dökünürsün, iki üç saat pc'de takılır, yatarsın.

İşte bu anlarda aklının ucunda bir alarm ötmeye başlar. Sen saymasan da beynin akıp giden zamanı sayar. Hiç bir insan, bu düzende bir karınca kadar değersiz olduğunu kabullenmek istemez. Bunun için hayatı yaşamak istersin. Gezmek, tozmak, eğlenmek, yiyişmek, keşfetmek. Hayatını farklı yaşamak istersin. Farklı olduğunu farketmeden ispat etmek istersin. Maslow'un hiyerarşisindeki "kendini gerçekleştirme kısmı" budur işte, hayatının bir anlamı olsun istersin. Relax, anlam bulmak kolay ama finansmanı sıkıntı hacı.

Hayatının bir anlamı olsa bile önce bunu gerçekleştirecek zamana sonra da paraya ihtiyacın var. Belki de örnekteki o 6.000 lira değerindeki zamanı geri almalısın ya da o 6.000 lirayı. Hayata anlam bulmak kolay, mühim olan onu finanse edebilmek. İşte bu noktada da sistemi seni başka bir girdapa sokar; "daha iyi çalışıp, daha hırslı olup, daha yükselmek".

Sen bunu yaparken nice 6.000 liran veya o değerde zamanın daha yok olup gider. Sonunda bir kıdem tazminatı ve 1.000 lira emekli aylığı kadar değerinin olduğunu anlarsın yıllarının, gerçi kıdemi de kaldırıcaklardı galiba en son asasdasdsa.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

dasaaa said:

WaNTeD said:

bunalımdan beyaz yaka modasına mı geçtiniz sdkf


hayatlari beyaz yaka modasi ustune zaten. o bunalim falan "ayh cok beyaz yakaliyim ama arada sesimi cikartmazsam sistemin carklari arasinda ezildigimi dusundugumu sanmazlar. objelere paralar sacan ruhumun kapitalist denklemlerini kabul ettigimi dusunmesinler. hem de havali dursun" dusuncesi.

cok kuul oluyor oyle iste.
Şimdi hızlıca cevap yazacağım da, kazandığım parayı bir yerime mi sokayım acaba? İstersem 500 liraya terlik alır giyerim, birikim yapmak zorunda mıyım? Çok saçma düşünüyorsun. Bir şekilde mezun olduk bir işe girdik çalışıyoruz ve bir para kazanıyoruz. Bu parayı belki mantıklı belki saçma bir şekilde harcamak, her şeyden memnun olmak zorundayız anlamına mı geliyor? Hiçbir şeyi sorgulamıyor mu olmak demek? Sence bu kazandığım parayla kıçımı siliyor olsam o zaman mı her şeyin farkında olacaktım?

Kendin maaşlı çalışan adamsın, gelip burada anarşist tribi yapıp bize pis beyaz yakalılar diye sataşman çok komik.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

calimero said:

komünizme atıp tutuyordunuz, bak noldu şimdi :)


sistem meselesinden cok insanin kendisinin sindirebilmesi lazim hayati ve hayattaki yerini.

bu bosluklari meta ile doldurmaya calismak, bunlari korumak icin buralarda dahi atarlanmak falan..

cocukca yani. "benim ayfonum var cunku cok harika taaam mi? diger telefonlar beyaz telefonu onceden yapmadilar! apple'dan gorduler!"

diyen adamin simdi "aa siyah ayfon! cok kuuul ya! kesin alirim" diyerek islanmasi ve hayatina bir seyler kattigini sanmasi sikinti.

siz giydikleriniz degilsiniz, satin aldiklariniz degilsiniz, elbette ki bir iste calisacaksiniz ama once kendinizi gerceklestirdiginizi hayal etmelisiniz, bu hayale yurumelisiniz.

ben neydim, ne oldum. nereye gidiyorum?
ben chanel'dim, burbery oldum, moda ikonu olmaya gidiyorum... ay cok mutsuzum.. denklemde sikinti var iste..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

calimero said:

işte kapitalizm öyle çalışıyor ama, sorun insanda değil sistemde. Belirli yaşa gelmiş şurdaki insanların %90'ında aynı sorun varsa sorunu bireyde arayamazsın.
Sana tüm teorik yetersizliğimle geliyorum. Komünizmin, "la olm ne kadar başarılı olursam olayım komşum Nikolay la aynı parayı kazanıyorum, ne kasacağım gider gelirim işe kafamı evde hobilerime yorarım" ın yaratacağı teknolojik ve ekonomik rekabet gücü sıkıntısına ne dersin? Tüm dünyanın komünist olmadığını varsayıyorum tabi, ütopya harici öyle bir durum mümkün değil.

Ayrıca, komünizm teorik ile pratik arasında bir uçurumla dahi olsa denenip fail olmuş bir sistem değil mi?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sipeyskeyk said:

calimero said:

işte kapitalizm öyle çalışıyor ama, sorun insanda değil sistemde. Belirli yaşa gelmiş şurdaki insanların %90'ında aynı sorun varsa sorunu bireyde arayamazsın.
Sana tüm teorik yetersizliğimle geliyorum. Komünizmin, "la olm ne kadar başarılı olursam olayım komşum Nikolay la aynı parayı kazanıyorum, ne kasacağım gider gelirim işe kafamı evde hobilerime yorarım" ın yaratacağı teknolojik ve ekonomik rekabet gücü sıkıntısına ne dersin? Tüm dünyanın komünist olmadığını varsayıyorum tabi, ütopya harici öyle bir durum mümkün değil.

Ayrıca, komünizm teorik ile pratik arasında bir uçurumla dahi olsa denenip fail olmuş bir sistem değil mi?



bak şu dayıyı izle benim kafamdaki komünizm bu.

https://www.youtube.com/watch?v=GHUc9GuWhms

https://www.youtube.com/watch?v=7CiURKL1TCY

2. videoda 3:20'den sonra senin sorduğun beni ne motive edecek kısmına yanıt veriyor.

teori ile pratik arasındaki uçurumdan dolayı fail olmuş bir sistem diyorsun. ona da şöyle cevap vereyim, ben sana bir yemek tarifi veriyorum sen yemeği bok gibi pişiriyorsun ve yemek bok gibi oluyor. bu benim tarifimin kötü bir tarif olduğunu değil senin yemeği bok gibi yaptığına işaret eder.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

abi uygulanani o kadar bok gibiymis ki diger jenerasyonlarindan dahi fitil fitil cikiyor.

sscb bloku ulkelerinden 20sene daha bisi beklemeyin.
corruption sscb icinde o kadar agir islemis ki, oligarsi o kadar yerlesmis ki, halkta "manasiz kurallari dusunmeden takip etmeliyim" kanseri o kadar yer etmis ki, sorgulamadan hatali yontemi takip etme, dusunmeme, verimsizlik ve "benim isim degil" , "bize devlet baksin, ben calismayim" kafasi o kadar agir damardan girmis ve zehirlemis ki...

inanilmaz abi. kafasi calisan 100kiside 1 kisi falan buluyorsun sansliysan. (ki bu 100kisi kafasi oyle ya da boyle calisiyor diye alinmis kitle. genel nufustan alirsan sictin)


(umarim normal bir ulkede calisirim lan. sng ulkelerinde calismayin. kafalar acaip)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Murray said:

Hayat böyle adım adım aşimınt açmakla geçiyor, ilkokulun sonlarına doğru iyi bir lise, lisenin sonlarına doğru iyi bir üniversite, iyi bir üniversitenin sonlarına doğru iyi bir iş, iyi bir eş, iyi standartlar.

Ergen anarşistliği yapmamak lazım tabi, bunları yapmakta bir sorun yok. Aile kurmak iyidir.

Kimsenin büyük hayalinin mükemmel bir iş olacağını zannetmiyorum. Kapitalizm savunulurken söylenen "doğa vahşidir, insan da doğanın bir parçasıdır" savının yanlışlığı burada. Tabi insanlar rasyonel düşünüp, faydacı olacaklar ancak faydacılıktan kasıt her zaman para olmuyor. Öyle olsaydı, fazla para mutluluk getirirdi ama paranın da marjinal faydası vardır. Ne kadar çok paran varsa o kadar doymaz olursun. Açken yediğin yemekle, tokken yediğin yemek arasındaki aldığın zevk gibi. Ama parasızlık mutsuzluk getirir bak.

Öncelikle insanlara söylenen yalanlardan bir başkasına değinelim; "emek satıp, para kazanma" mevzusu. Sadece emek değil aynı zamanda zamanımızı da satarız. İktisatta "kar" kavramı reyonlarda değil işte bu zamanda yatar zaten. Bir şirket için 10.000 liralık değer yaratmış bir emek ortaya koyarsın ama 4.000 lira alırsın. 6.000 lira değerinde zamanını patronun cebine tıkıştırırsın. Bu aslında neden senin 6 saat yerine 9 saat çalıştığının özetidir. Mesela patron olmasa o şirkette bilirsin o şirket yürüyecektir yine ama çalışanlar olmadan yürümesinin imkanı yoktur. Sistem sana burada yine bir yalan söyler; patronların gerekli olduğunun, sermayenin yatırımlara yol açtığının vs. Makinalar bile senden akıllıdır. Bir makinayı yapan adam, onu amortisman değerine göre satar. Sen ise emeğini satarken fiyatını bile koyamıyorsun.

Bu yüzden ki 0 işçi %100 makine ile çalışan bir fabrikanın kar yapmasının imkanı yoktur iktisatta. O makinayı üreten adam satmaz ki o zaman, alır kendisi kullanır makinayı. Bu seferde yaptığı ürünü pazarda satarken kullandığı hammadde ve amortisman fiyatının toplamına satar, bu da 0 kar demektir. İktisadi olarak kar, sadece işçi üzerinden sağlanır. Verdiğinden azına razı olur çünkü o. Üstelik daha sonra kendisinin ürettiğini de satın alır ve biraz daha verir.

İşte böyle yabancılaşmaya başlarsın doğana. Sabah 6'da kalkarsın, hazırlanırsın apar topar, çıkarsın yolda bir saatini kaybedersin. İşe gelirsin, işini yapar çıkarsın. Yolda bir saat kaybedersin. Evine gelirsin, soyunursun, dökünürsün, iki üç saat pc'de takılır, yatarsın.

İşte bu anlarda aklının ucunda bir alarm ötmeye başlar. Sen saymasan da beynin akıp giden zamanı sayar. Hiç bir insan, bu düzende bir karınca kadar değersiz olduğunu kabullenmek istemez. Bunun için hayatı yaşamak istersin. Gezmek, tozmak, eğlenmek, yiyişmek, keşfetmek. Hayatını farklı yaşamak istersin. Farklı olduğunu farketmeden ispat etmek istersin. Maslow'un hiyerarşisindeki "kendini gerçekleştirme kısmı" budur işte, hayatının bir anlamı olsun istersin. Relax, anlam bulmak kolay ama finansmanı sıkıntı hacı.

Hayatının bir anlamı olsa bile önce bunu gerçekleştirecek zamana sonra da paraya ihtiyacın var. Belki de örnekteki o 6.000 lira değerindeki zamanı geri almalısın ya da o 6.000 lirayı. Hayata anlam bulmak kolay, mühim olan onu finanse edebilmek. İşte bu noktada da sistemi seni başka bir girdapa sokar; "daha iyi çalışıp, daha hırslı olup, daha yükselmek".

Sen bunu yaparken nice 6.000 liran veya o değerde zamanın daha yok olup gider. Sonunda bir kıdem tazminatı ve 1.000 lira emekli aylığı kadar değerinin olduğunu anlarsın yıllarının, gerçi kıdemi de kaldırıcaklardı galiba en son asasdasdsa.


Çok güzel bir yazı olmuş bu arkalarda kaybolup gitsin istemedim
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

4-5 senedir o durumu iş değiştirerek atlatıyorum. "12 ay çalış, 2-3 ay yat" şeklinde gittim.

bir de 2 sene önce kendi firmamı açtım. 1 sene kadar öyle gitti.

güzel dayak yedim ve geçen sene tekrar işe girdim. borçlarımı kapattım, hayırlısıyla haftaya sözleşmem bitiyor. kendi işim konusunda 2. rounda çıkacağım. bakalım gerçekten bir şeyler öğrenebilmiş miyim?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...