Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Gıcık olduğumuz kurumsal tripler


sipeyskeyk

Öne çıkan mesajlar

eğer çok uluslu bir şirkette çalışıyorsan toplantılarını veya yazışmalarını yarı TR yarı EN gerçekleştirmek zorunda kalıyorsun.
Bu "plaza dili" geyiğine vurulabilecek bir konu değil.

Ha eğer kardeşler kasapta çalışıp plaza dili koullanıyorsan o çok saçma tabi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sipeyskeyk said:

senko said:

Virus said:


3- Her yazisma ingilizce olmasi gerekirken baska dil kullananlar. Ve eee bunlar ne kocum diye sordugunda "uehhehe you know there is a google tranlator mate" diye cevap verenler.



rus sirketi tavsiye ederim sana
mail basligina ingilizce cok onemli cok kritik timeline blocker yazip
4 paragraf rusca yardiriyorlar bana :)
CYKA BLYAT

ahahahhah çinliler de öyle. zamanında zte ile çalışırken heriflere bi soru göndermiştik, sonra altında çince yazışmaya başladılar. abartısız 15 mail falan öyle çince gitti geldi, bizi de cc'de bıraktılar sağolsunlar. öyle mal gibi baktık. sonunda kimse çevirme ihtiyacı da hissetmedi asdfg
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

paspatur said:

eğer çok uluslu bir şirkette çalışıyorsan toplantılarını veya yazışmalarını yarı TR yarı EN gerçekleştirmek zorunda kalıyorsun.
Bu "plaza dili" geyiğine vurulabilecek bir konu değil.

Ha eğer kardeşler kasapta çalışıp plaza dili koullanıyorsan o çok saçma tabi.


Şu çok saçma. Yarı tr yarı en zorunda kalmazsın, o senin yetemeyişindir. Yazarsın mailini türkçe ya da ingilizce, sonra gerekiyorsa diğer dile çevirirsin.

"Meeting set edelim" demenin iki dilde de bir halta yaradığı yok.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Çok uluslu şirkette teknik terimleri olduğu dilde bırakmakta sıkıntı yok, hatta orjinalinde bırakmak daha önemli. Yoksa herşeyi Türkçeleştirmeye çalışırken anlaşılırlığı bozuyorsun, bu da en iyi ihtimalle yazının veya sözün doğru anlaşılması için ekstra çaba ve zaman kaybı demek, en kötü ihtimalle de sözün yanlış anlaşılması sonucu yanlış hareket edilmesi ve çok daha ciddi para kaybı getirebilecek yanlış hamleler demek. Tutup da üretilen/satılan ürünle ilgili teknik şeyleri orijinal dilinde bırakabilirsin. Kompresör yerine tutup "sıkmaç" deme yani, ya da enjeksiyon yerine "püskürtme" demedin diye kimse kızmaz.

Ama teknik terime girmeyecek, böyle bir grekliliği olmayan, günlük kullanımda Türkçe gayet anlaşılacak kelimeleri yarı ingilizce kullanmak hangi şirkette olursan ol, o şirket kaç uluslu olursa olsun olmayacak hareket. Herkesin dilinden düşmeyen, dalga geçilen "toplantı set etmek", "mail'lerde body'i subject'e yazmak", "mood'un çok düştü diye bi break almak", "bu topicle ilgili aksiyon almak", "presentasyon hazırlamak", "change'leri approve etmek" gibi örneklerden bahsediyorum.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

neutrino said:

...Yazarsın mailini türkçe ya da ingilizce, sonra gerekiyorsa diğer dile çevirirsin....


hah, işte bu be. işte bu.


bingildak said:

bizim şirket ve çalıştığımız bütün şirketler yarı ingilizce konuşuyor ya. çok nadir türkçe kelimeler serpiştiriyorlar araya. dışarıdan biri toplantıya gelse baya bir bok anlamaz konuşulandan.


mecidiyeköy'de çalıştım, iki sene. ben anlıyodum da ayağımı uzatıp uyuyor, ofiste çiğköfte kemirerek kod yazıyordum. çünkü websitesi de bendeydi bilgi işlem (o ne demekse, bildiğin bilgisayar tamirciliği yapıyordum) departmanı lideri (şefi bunun benim bildiğim) olduğum için.

bir kere toplantıya çağırdılar, daha çağırmadılar. çünkü bütün pastaları yedim hayvan gibi. ondan sonra teyze vardı bu işte çay ocağına bakan, ona söylüyordum pastalardan getir işim var şimdi oraya kadar gidip alamam diye. bazen de kendim gidip alıyordum.

lan, düşünüyorum da, işini iyi yapmak ne güzel birşeymiş. ne kadar hayvan olursan ol kimse sana dokunmuyor.

bi tek ofiste koltuk aşırı rahattı sıkıntı oydu, uyurken patrona yakalanmıştım, bi o zaman sorun çıkmıştı. ama baya horluyormuşum. haklı adam. IT guy ama türk guy. değişmez <3 hani derler ya, ne yaparsan yap, aşk ile yap. kodlar filan hoşuma gidiyordu her gün bir yenilik yapıyordum, ulan özledim be. canavar gibi çalışıyordum, maaşı azdı ama çok keyfim yerindeydi güzeldi be... pardon ya duygusallaştım bir an.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...