Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Türk kimliği


Feamer

Öne çıkan mesajlar

  • 2 hafta sonra ...
Geç uluslaşmayla çok alakalı olduğunu sanıyorum. Bununla birlikte, küresel olarak uluşlaşmanın kendisi aşılmayı gerektiren bir durum haline gelirken -ve uluslaşmayı yerinde ve zamanında becermiş ülkeler bile bir çıkış yolu bulamazken- hala türk(iye) ulusu nedir, türk(iye) milliyetçiliği nedir bunları tam olarak tanımlayamamış olmamız oldukça sıkıntılı bir durum yaratıyor. Bu tanım oturtamama halinin nedeninin bu kavramların gündeme göre radikal değişimler göstermesi ve bunu çok hızlı yapması olduğunu düşünüyorum. Bu da kanımca "denize düşen yılana sarılır." atasözümüzle çok bağlantılı. Başından beri bir fakirlik ve kriz denizinde mahsur kaldığımız düşünülürse, tarihimiz (ister ideolojik olsun, ister siyasi, ister ekonomik) bulduğumuz yılanlara sarılıp (ya da yılanlar zorla boynumuza dolanıp) bizi ısırması vakalarıyla dolu.

NB: Bu arada, bütün dünyanın ırkıçılıkla savaştığı pek yok, yankı bölgelerimizden çıkamadığımız için bize sanki öyleymiş gibi geliyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

tanımlarda bir sorun yok, sorun bilmemekle alakalı

sözüm ona bu işi ülküsü olarak görende bilmiyor, muhalefet edene de bilmiyor, bilmediği gibi genetik ispatlardan çürütme yoluna gidiyor...

türkçülük diye bahsettiğimiz turan kavramının ortaya çıktığı ve modern zamana bu kavramı taşıyan ilk fikir babalarının yaşadıkları yerler macaristan ve asya

böyle geniş bir coğrafi aralıktan bahsediyorsak, üstelik arada din ve mezhep farkları, budun farklarına eklenmişse, avrupa tipi clan milliyetçiliğinin veya yunan tipi şehir/devlet "milliyetçiliğinin" bir fikir olarak ortaya atılamayacağını, turan diye bir karam için hele yapılmayacağının farkına varmak gerekir.

bunun için allame olmaya da gerek yok, bira bilgi biraz mantık gerek...

nitekim, güncel vaziyete alternatif olarak, osmanlı coğrafyasına ithal edilen bu fikirler, bu çerçeve üzerinden ortaya atıldı.

kavram, ortak kültür tezlerinden ilerlediği için, ve bu konu dahilinde anlatılmaya çalışıldığı gibi, ilkel klan sisteminin akrabalık aranma şartını babadan soya dayandırması veya daha ilkel olarak anneden soyun devamı gibi şartlardan kendini soyutlar, ve bu yüzden dahada ileriye giderek, bu kazak gazisi gibi örneklerde verebilir


https://www.youtube.com/watch?v=uTceT-AjswE


tabi bu ve benzeri örnekler klasik soy buduncu tarafından kavranması zor şeyler

bu kafayı biraz "hemşeri" kavramı ile empati etmek lazım. mesela youtube gibi yorum ve fikir bazında artık taharetten önceki son durak gibi olan ama ağzı olanın konuşmak isterse yazabileceği bir yerde bile bir iki -oda bizden çıkan- çıkıntıdan başka macar bir turancının hristiyan olması hakkında kimse yorum yapmaz. örnek olarak macar bir turancı, moğol fikirdaşı için "hemşeri" gibi görünür, benzer diğer olasılıklar içinde geçerlidir vs.

bizdeki duruma gelirsek, neyin neden böyle olduğu hakkında aha önce bir yerlere bir şeyler yazmıştım ama özet olarak bahsetmek gerekirse fikir bazında bu kadar güdük ve travesti kalmasının nedenlerinin başında inönü ve türkeşin icraatlarının birinci öncelikli olduğunu düşünüyorum. ha birde iyice ortalığı sulandıran bir atsız var.

mesela buraya bir not olarak düşelim, timurun araplara, özellikle muaviye soyuna kinin olduğu ve bunu fırsat buldukça aşırıya kaçarak tatmin etme gayreti içinde olduğu bir gerçektir. ama burada atlanmaması gereken husus, timurun ve hatta moğolun bu ve benzeri davranışları ırkçı buduncu hezeyan olarak değil geçmişte kendi kültürüne tecavüze edenlerin cezalandırılması olarak gerçekleştirilmiş olmasıdır...

ne dedik yukarında, turan veya türkçülük kavramı kültür üzerinden gider ve bu izlenmesi gereken en akılcı yol olduğu gibi tarihi uygulama ve töre ile de örtüşmektedir ve bu yüzden bu kavramı idrak ve tatbik edecek ülküdaş kişinin önce bu ortak "kültürü" kavraması gerekmektedir, bunun için araştırma yapması ve buduncu, ümmetçi kafadan kurtulması gerekmektedir...

son olarak ülkenin avamının ve aydının bir çoğunun bu anlattıklarımızdan ne kadar uzakta olduğuna bir örnek olarak ekşiden güncel bir olay için yapılan yorumu alıntı yapayım,

said:
eski türkçe ne ola ki, selçukça veya akhunca gibi bir şey her hal. binlerce yıllık börke, başkentinin göbeğinde "ertuğrul şapkası" denilen ülkede normal karşılamak lazım gerçi.


https://eksisozluk.com/entry/71077587
https://eksisozluk.com/tsk-uniformalarinda-eski-turkcenin-yasaklanmasi--5462741
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Biyik said:

tüm dünya ırkçılıkla mücadele etmeye çalışırken bizde ırk neden kutsallaştırılıyor çok anlamsız. bütün ülke değerleri ırk üzerine kurulu, neden tarihimizle yüzleşemiyoruz anlamıyorum.


tum dunya irkcilikla filan mucadele etmiyor aksine irkcilik yukseliyor. cogunlugu elinde tutan irkcilar yuzunden azinliklarda irkci yapida orgutlenmelere kayiyorlar. populizmin etkisi bu

turkiyede neden milliyetcilik surekli gazlaniyor?

mevcut bir basarisi hikayesi yok, pet sise gibi 80 sene ne batmis ne cikmis bir ulkenin basina gelen 15 senelik bir tek parti rejimi var ve her alanda cuvallamis.

teknoloji giderek ilerlerken ve dunya suratle degisirken geride kalan ve yeni sanayide ihtiyac duyulmiycak vasifsiz kalabalik icin gecmise tutunmak disinda bir sey yok. bunlarin baska turlu varliklarini anlamlandirma sansi yok cunki

sanayi devriminden beri birbirine baglidir bu isler, bugun yeni bir sanayi devriminin esiginde iken normal iskartaya cikanlarin isyan etmesi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

kutsal değil abi, en azından benim için.
Bazı soruların cevabını ancak tarihe bakınca öğrenebiliyorsun,
e etnisite de işte tarihin bir kısmı.

Önce kendini tanıman lazım ki ilerleyesin. Tanımanın bi yoluda bu işte.
Saolsun tr, bizim adetlerimizde yok ettiği için böyle bir garip kimliksizlik halindeyiz.

dünyada nevruzu kutlamayan tek ülkeyiz herhalde
Biyik said:

tüm dünya ırkçılıkla mücadele etmeye çalışırken bizde ırk neden kutsallaştırılıyor çok anlamsız. bütün ülke değerleri ırk üzerine kurulu, neden tarihimizle yüzleşemiyoruz anlamıyorum.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Irkçılıkla milliyetçiliği bilinçli olarak aynı şeymiş gibi göstermeye çalışmışsın.
Dünyada milliyetçilik yükseliştedir, Kürdistan, Katalunya, İskoçya bağımsızlık referandumları bunun göstergesi bence. Mikro milliyetçilik bence güçlenerek devam edecek, büyük devletler parçalanacak.
Mikro-milliyetçilik illa ki bildik milletlere dayalı da olmayacak, mesela ABD'de Kaliforniya'nın ayrılma talebi gibi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ben daha globale döneceğimizi düşünüyorum, zira tersi salakça.

hoş insanlar mantıklı düşünemiyorlar, propaganda ve duygusallıkla karar veriolar ama yinede "gerçekte" global bir yapıya döneceğimizi düşünüyorum.

Avrupa bu konuda örnek olacaktır, 23141 tane ülke var, yok o orda referandum yok bu burda bişiler yapıyor ama en nihayetinde,
"merkel ne derse o" luk bir durum var. 4th reichin karşısında fransa dışında elle tutulur bir güç yok ki zaten en mantıklısı bu.

Afrikada 1 tane koca ülke olduğunu düşünsene? kimse sömüremez,
ne açlık kalır ne bişi,çiçek.

Hindistan, çoklu millet-etnisite-din-kavim vs vs nin bir arada nasıl olabileceğinin en güzel örneği. Tabi nüfus kalabalığından ötürü bokun içinde yaşıyorlar ama en azından barış içinde herifler.
Adamların ana yasası bilmem kaç hint diline çevrilmiş durumda şu anda,
güneyindeki adamlar kafa sallarken konuşurken orta taraflardakiler nıç layarak konuşuyor sürekli heh.

Bu yüzden uzun vadede, hayatta kalabilen devletlerin tek güç odakları altında birleşeceğini düşünüyorum. Şu anda bile reelde öyle bir durum var.
ABD mesela, dünyanın en güçlü ülkesi. 314131 tane kendi bayrağı olan "sözde" farklı yapılar var. Ama en nihayetinde başkan veya yargı ne derse o.
eldar said:

Irkçılıkla milliyetçiliği bilinçli olarak aynı şeymiş gibi göstermeye çalışmışsın.
Dünyada milliyetçilik yükseliştedir, Kürdistan, Katalunya, İskoçya bağımsızlık referandumları bunun göstergesi bence. Mikro milliyetçilik bence güçlenerek devam edecek, büyük devletler parçalanacak.
Mikro-milliyetçilik illa ki bildik milletlere dayalı da olmayacak, mesela ABD'de Kaliforniya'nın ayrılma talebi gibi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 4 hafta sonra ...
Beşiktaş'ta 3500 yıllık Türk mezarları bulundu

said:
Beşiktaş’taki metro kazısında tarihi değiştirecek bir keşif yapıldı. Eski Türk ve Altay kültürüne ait 3500 yıllık kurgan tipi 35 mezar bulundu.

Beşiktaş'ta Barbaros Bulvarı'nın hemen yanında süren metro istasyon inşaatında çıkan buluntular İstanbul tarihini değiştirecek bilgileri gün ışığına çıkardı. Metro kazısında şu anda yaklaşık 3500 yıllık, İstanbul'un en eski mezarlığı kazılıyor. Şimdiye kadar 35 mezar tespit edildi. Kuzey Karadeniz step kültürüne yani eski Türk ve Altay kültürüne ait kurgan tipi mezarlığın ortaya çıkması bilim dünyasını da heyecanlandırdı.


https://tr.sputniknews.com/turkiye/201710261030756018-besiktas-turk-mezari-kazi/
https://pbs.twimg.com/amplify_video_thumb/923451538961588225/img/2WMbIvfovjD7hd4x.jpg


Beşiktaş'taki arkeolojik kazı sonuçları Türklerin Anadolu'ya girişini 1071 Malazgirt Savaşı'na bağlayan geleneksel tarih bilgisini de sorgulama noktasına getirdi. Şu anki mevcut bulgular ışığında tarihlemenin son tunç çağı ile demir çağının başlangıcı (MÖ 1200 — 1500) olduğu düşünülüyor.

KURGAN MEZARLAR

Hürriyet'ten Ömer Erbil'in, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın özel izni ile İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü Zeynep Kızıltan eşliğinde Beşiktaş'taki kazı alanına girdiklerini aktardı. Buna göre, alanda çok sayıda işçi ve arkeolog görev yapıyor. Kazı alanının ilk bakışta onlarca dairesel planlı taş yığınlarından oluştuğu görülüyor. Kızıltan, buranın İstanbul'un bilinen en eski mezarlığı olduğunu anlatıyor. Dairesel planlı taş yığınlarının Kuzey Karadeniz step yani eski Türk ve Altay kültürlerine ait ölü gömme âdeti olan ‘kurgan' tipi mezarlar olduğu belirtiliyor. Arkeologlar bu mezarların etnik olarak kimlere ait olabileceğini bu noktada söylemelerinin zor olduğunu ifade etseler de Türklerin 10. yüzyıla kadar kurgan mezar âdetini devam ettirdikleri bilimsel kaynaklardan anlaşılıyor. Mezar iskeletleri üzerinde antropologların çalışmaları neticesinde ortaya çıkacak analiz sonuçları bu mezarlıkta yatan en eski İstanbulluların kökenlerini tam olarak öğrenmemizi sağlayacak. Orta Asya ve step kültürü ile ilgili bilimsel kaynaklar erken tunç (MÖ 3000) dönemlerinde görülen kurgan tipi ölü gömme âdetinin Oğuzlar, Hunlar, Göktürkler gibi önemli Türk boyları tarafından kullanıldığını gösteriyor.

KREMASYON DA VAR

Kavimler Göçü'nden önce tunç çağı döneminde de steplerden bir göç dalgası olduğu Balkanlar'daki kurgan mezar tiplerinden de biliniyordu. Beşiktaş'taki buluntuların da bu göç dalgasının sonucu olduğu ve o dönemki tatlı su kenarına yerleştikleri sanılıyor. Bugüne kadar İstanbul'da ilk kurgan mezar Silivri'de yine İstanbul Arkeoloji Müzesi kazılarında ortaya çıkarılmıştı. Şimdi Beşiktaş'taki kurgan mezarlık ile Silivri'deki mezar arasında nasıl bir ilgi olduğu araştırılacak. Bugüne kadar 35 kurgan tipi mezar Beşiktaş'ta tespit edildi. Bazı mezarlarda urne tipi kaplar içinde yakılmış kemikler bulundu. Kremasyon yani yakılarak gömülen kemiklerin renginden 700-800 derece sıcaklıkta yakıldıkları tahmin ediliyor. Ayrıca kurganların içine hoker pozisyonunda (ana rahmindeki duruş) gömülen yetişkinlerin de olduğu tespit edildi. Her iki gömü şeklinin de Kuzey Karadeniz step kültüründe var olduğu biliniyor.
ORTA ASYA ÖLÜ GÖMME ADETİ

İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü Zeynep Kızıltan ise şunları söyledi:

"Kurgan tipi bir mezarlık alanında çalışıyoruz. Burada iki tür gömü var: Bir, yakılarak kremasyon gömüler, bir de normal yarı hoker veya tam hoker pozisyonunda yakılmadan yapılan gömü türü var. Kremasyon gömülerimiz çok daha yüksek sayıda. Ceset yakıldıktan sonra kalan kemikler ve küller toplanarak böyle gördüğünüz gibi belli aralıklarla gömülüyor. Daha sonra üstü taşlarla çevrilerek kapatılıyor. Kurgan tipi gömü özellikle Orta Asya step kültüründen Karadeniz'in kuzeyinden bizim Trakya bölgemize gelen bir ölü gömme geleneği. Şu anki malzemelerimizin karşılaştırılması sonucu erken demir ya da ilk demir çağı diyebileceğimiz döneme ait. Yaklaşık MÖ 1100-1200'ler olarak düşünüyoruz. Ancak sonuçları karbon 14 analizleri ya da DNA testleri kesinleştirecektir."

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

o yukarıda bir yerde olan videoda hepsi anlatılıyordu :)

espiri bir tarafa gerçekten orada anlatılıyor, bağlantının bilimsel olarak nasıl yapıldığı

https://www.youtube.com/watch?v=yZMPMP4Vex8

bu konu değil ama bulguların nasıl tasnif edildiği ve nelere dikkat edildiğine değiniyorlar

sözcü halk gazetesi olarak biraz daha açmış ama yüzeysel olmuş tabi
http://www.sozcu.com.tr/2017/gundem/kurgan-nedir-besiktasta-turk-ve-altay-kulturune-ait-kurgan-mezarlari-bulundu-2064195/

Türk mezarı aslında hatalı değil ama magazin kısmı daha ağır basıyor,

şu daha bilimsel "Kuzey Karadeniz step kültürüne yani eski Türk ve Altay kültürüne "

ama zaten bu kültüre "Türk" diyoruz B)-
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

1- örnekte olduğu gibi bilimsel olarak "Kuzey Karadeniz step kültürü yani eski Türk ve Altay kültürü" ne ve biraz daha geneline ve gelecek yansımalarına türk diyorlar.

2- kimisi, islam öncesi maveraünnehir ve çevresi yaşayan halka türk diyor

3- kimisi, islam sonrası maveraünnehir ve çevresi yaşayan halka türk diyor

4- kimisi, müslüman olan oğuzlara türk diyor,

5- kimisi, müslüman anadolu halkına türk diyor,

6- kimisi, kendisinden doğuda olan herkese türk diyor.


bunlar nereden baktığına göre değişiyor, türk islam sentezcisi bir ülkücü 3 ve 4. şekilde olaya yaklaşır

az bilgili turancı/tengirici, 2. maddeyi gerçek sanır, biraz daha bilgili olan 1. maddeyi kabul eder

hristiyan batı ve araplar için doğudan gelen herkes türktür

veya mesela hristiyan diye yunanista gönderilenlere yunanistan ahalisi "türk" der...

hangi bilgi ile hangi motivasyon ile konuya yaklaşman ile değişir

ama asıl ve bilimsel olan "Kuzey Karadeniz step kültürü yani eski Türk ve Altay kültürü" gibi tasnifitir
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

kayicilik..

KAYI BOYU’ UYDURMASI

Osmanlı hanedanlığının kökenine ilişkin tartışmalar uzun yıllardır sürer. Ancak bu tartışmaları siyasi ve ideolojik bir biçinde yürüten çevreler bilimsel tarihsel gerçekleri pek umursamaz. İlkokul ders kitaplarından başlayarak milli eğitim müfredatında da Osmanlı hanedanlığının kökenlerinin “Kayı Boyundan” geldiği işlenir.

Osmanlı üzerine yaptığı araştırmalar ve yazdığı kitaplarla herkesin taktirini toplayan ve “tarihçilerin kutbu” olarak bilinen duayen tarihçi Halil İnalcık, Osmanlı hanedanlığının kökeninin belli olmadığını ve “kayı Boyu” iddiasının siyasi bir uydurma olduğunu söyler.

TİMUR KARŞISINDA HANEDANI YÜCELTMEK İÇİN UYDURULDU

Hurafelerle, rivayetlerle tarihçilik yapılmayacağını belirten İnalcık, “Kayı teorisi Osmanlı hanedanını yüceltmek için ortaya atılmış bir teoriden ibarettir” diyor ve şunları söylüyor:

“Osmanlılarda hanedanın menşei hakkında başka bir teori vardır. Oğuznâme'de Türkler'in dip-atası Oğuz Han olarak kaydedilir. Sözde onun 6 oğlu olmuş. Gün, Ay, Yıldız, Gök, Dağ, Deniz... Gün en büyük oğluymuş... Onun oğlu da Kayı... Oğuz Destanı diyor ki, Hanlık Oğuz Han'dan sonra Gün Han'ın hakkıdır ve ondan sonra da bütün Türk kabileleri üzerinde egemenlik Gün Han'ın oğlu Kayı'ya aittir. Osmanlı hanedanı da işte bu Kayı Han'dan geliyor. Bu şecereyi, ikinci Murad zamanında 1440'lara doğru Yazıcızade ortaya atmıştır. Yazıcızade diyor ki, Osman Gazi zamanında kabileler toplandı ve Oğuzhan'ın vasiyeti gereğince Kayı Han neslinden gelen Osman'ı han ilan ettiler... Osmanlı hanedanı Kayı Han neslindendir. Bu hikâye, 1440'larda ileri sürülmüştür. Yazıcızade neden bunu yazdı, açıklanması kolay. Timur, Osmanlılar'ı yendikten sonra Yıldırım Bayezid oğulları üzerinde egemenliğini kabul ettirmiştir.

Timur'un oğlu Şahruh, İkinci Murat zamanında kendisine bir hil'at (Hükümdarların takdir için bir kimseye verdikleri cübbe) gönderip bunu giymesini, kendi egemenliğini tanımasını istemiştir. Zira Timur ve oğulları kendilerini Oğuzhan neslinden sayarlar. Büyük hanlığın kendilerine ait olduğunu iddia ederler. İşte bu iddia karşısında II. Murad kendi bağımsızlığını göstermek üzere Oğuzname destanını kullanmış ve Osman Bey'in Oğuzhan'ın neslinden olduğu iddiasını benimsemiştir. Kayı menşei iddiası, Timuroğulları'nın Oğuzhan'dan geldikleri iddiasına karşı siyasi bir iddiadır. Bu bir kurgudur. Fatih zamanında şehzadelere Oğuz, Korkut adlarını vermişler ve topların üzerine Kayı damgasını koymaya başlamışlardır. Kayı teorisi Osmanlı hanedanını yüceltmek için ortaya atılmış bir teoriden ibarettir. Bunu 40 yıl önce de yazmıştım.”(1)

.. diye gidiyor..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...