Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

reiki,bioenerji vs.


Gizli

Öne çıkan mesajlar

tiLi said:

Cuce said:

egzersiz yaparsan sağlıklı olursun. bunun ruhanilikle spirituallikle falan ilgisi yok


her egzersiz dik durmayı desteklemiyor. dik durmanın da hakkaten sağlıkla, hormonla alakası var. reiki yoga moga bilmem. dik durunca testosteron artıyor arkadaş

nası desteklemiyo abi, esneme vs yapmıyo musun
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sparkcaster said:

tiLi said:

Cuce said:

egzersiz yaparsan sağlıklı olursun. bunun ruhanilikle spirituallikle falan ilgisi yok


her egzersiz dik durmayı desteklemiyor. dik durmanın da hakkaten sağlıkla, hormonla alakası var. reiki yoga moga bilmem. dik durunca testosteron artıyor arkadaş

nası desteklemiyo abi, esneme vs yapmıyo musun

öncelikle esneme yaparsan dik durursun demişsin, esnemenin bir boka yaramadığını savunan yeni bir kesim var. ben daha vagona binmedim. o kesimi bir kenara bırakalım

her egzersiz yapıyorum diyen esneme mi yapıyor? sırt kasların güçsüz ve uzunsa, göğüs kasların kısalmışsa, sen bu yüzden kamburlaşıyorsan, gidip de sırtını esnetirsen "oo esnetiyorum çok faydalı" diye kamburluğu desteklersin. bunun bilincinde olup da doğru yerleri esnettin diye de kamburluk düzelecek diye bir şey de yok. dik durmanın bir çok faktörü var, kas uzunluğu bunlardan birisi.
benim gözlemlediğim profesyonel voleybolcular kambur duruyor mesela. boş atmış olmayayım diye küçük bir araştırma yaptım. hakkaten öyleymiş. başka sporlarda da var bu durum
http://www.degruyter.com/view/j/bhk.2009.1.issue--1/v10101-009-0017-7/v10101-009-0017-7.xml
http://bjsportmed.com/content/42/3/229.abstract
http://pjst.awf-bp.edu.pl/download/Pol_J_Sport_Tourism_18_pp112-121.pdf
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Noyzura said:

Ardeth bir göz önünde bulundur dünyanın yuvarlak olduğunun keşfedileli bi kaç yüzyıl oldu ve şu an modern bilimin kullandığı ve bilim çalıştığı bir çok alet hatta en basitinden elektron mikroskobu bulunalı henüz 100 yıl bile olmamışken modern bilimin kuranlarına bu kadar sıkı sıkıya bağlılık neden ? Bilim her ne kadar hızla ilerliyor olsada henüz gözlemyemediğimiz, buna ne bilimin dayandığı ana temellerin ne de teknolojinin yetmediği bir çok konu var.


En alta yazdığıma bakarsan benim öyle bir bağlılığım yok. Tek iddia ettiğim şey bugüne kadar formüle edilen modern bilim ile bu mistik olaylar açıklanamaz, hatta bugüne kadar formüle edilen modern bilim genel olarak böyle şeylerin olamayacağını söyler. Ama en altta yazdığım gibi sadece bizim şuana kadar gözlemleyemediğimiz ekstra boyutların bile bulunması pek çok şeyi değiştirebilir. Bizim aslında enerji korunmuyormuş gibi gözlemlediğimiz pek çok şey gerçekleşebilir ve aslında enerjiyi koruyabilir vs vs. Ama ilerde böyle bir bilimsel şeyi bulma olasılığımız olması, bu mistik şeylerin şuan gerçek olduğu anlamına gelmiyor. Buna bakarsan ilerde bu olayları tamamen yalanlayan çok daha katı fizik yasaları çıkabilir (mesela ekstra boyutların olmadığını gösteren), sen niye kendini bu gerçeğe kapatıyorsun?


said:

Ayrıca aynı klansmande değil diyerek karşılaştırmalara soktuğun şeyleri sadece konuya bakış açımı anlaşılır kılmak için kullandığım bir metefordu. Fakat herşey bir biriyle bütün ve bilimi, spiritüelliği ve gerçekliği daha yükseğe taşıyacak olan kritik kısımda bu bütünselliği hem spiritüel konuların hem de bilimin bir biriyle birleşebilecek seviyeye gelebilmesinde saklı. Bunun için dünya boş durmuyor ki kirlian fotoğrafçılığını ilk defa bu paticik konusunda duyan senin henüz farkında olmadığın üretilen bir çok spiritüel gözlem aletleri var ve daha da geliştirilmekte.


Okuyup anladığım kadarıyla kirlian fotoğrafçılığın henüz spritüellik ile bir bağı yok. Bu bağı siz "wishful thinking" yoluyla üretiyorsunuz. Bilimsel olarak anlaşılmamış olduğunu var saysak bile (ki bazı yerlerde anlaşıldığı iddia ediliyor neyse) bu bunun mistik bir olay olduğu anlamına gelmez. Sizin tek yaptığınız şey antik yunanlıların yaptığı şeyi yapmak. Güneşin neden doğup neden battığını anlayamayınca, o zaman bunu helios diye bir tanrı at arabasıyla çekiyor demekten farkı yok. Anlamadığınız bir fenomene bu gözlemi açıklayacak bir yorum getirip bu doğruymuş gibi davranıyorsunuz. Oysa olan tek şey bu fenomenin anlaşılmamış olması, bu kadar. Bi olay ne zaman enteresan hale gelir? Bilinen fizik yasalarını çiğniyorsa bu o zaman bizim bilmediğimiz bişeyler sebebiyle ortaya çıktığı anlamına gelebilir. Bu yönde bir bulgu yok kirlian fotoğrafı ile ilgili.

said:

Sen şu an varsayımlar ve belli belirsiz özensizce belki öylesine sağdan soldan gelmiş bilgiler ile konuşuyor ama bilirsin bu çok doğal ve olası fakat ben burada varsayımlarım üzerine konuşmuyorum. =)


Reenkarnasyon hakkında çok bilgim yok ama senin reekarnasyonun doğrudur var sayımı yaptığını değiştirmiyor bu. Ve her ne kadar bu konu hakkında yazılmış çok güzel kitaplar bile olsa, bu reenkarnasyonun gerçek olduğu anlamına gelmiyor. Gerçekliği kanıtlanmamış bir şey ile bir argüman sunarken bu kesinmiş gibi davranman, karşındaki insan buna inanmıyorsa çok manasız geliyor.
Benim sana gelip "biz aslında uzaylıların programladığı organik robotlarız, dünya da test ortamı" diye başlayıp gözlemlediğim şeyleri bu model ile açıklamam gibi (ki buna inanmıyorum tabi örnek olarak verdim sdf).

said:
Senin verdiğin örneklerde de çok açık çok yüksek potansiyel ya da gelişmiş yeteneklerin altyapısı ile dünyada tekrar bedenlenenler var. Bu konuyu bir oyunda yeni karakter açma durumu meteforundan daha da detaylandırayım :


Hayır bu örnekler açıkça bu insanların gelişmiş yetenekleri olduğunu gösteriyor, bu insanların tekrar bedenlendiğini değil. Bütün bunlar tamamen beyin bağlantıları ile de ilgili olabilir. İnsanlık daha beyni tamamen çözmedi bu da doğru, ama bir 40-50 sene sonra beyin tamamen anlaşıldığında bu farklılıkların sadece beyin bağlantılarındaki farklılıktan meydana gelebileceğini ve herhangi bir "geçmiş birikim"e ihtiyaç duyulmayacağını da gösterebilir.

said:


Şimdi Dünya gezegenini hardcore sistemli(karakterin ölünce diriltemediğin) bir oyun server'ı olarak kafanda canlandır ve sen de Ardeth isimli bir karakter açıp oyuna bir bebek olarak başlayacaksın .

Dünyaya yeni karakterinle başlamadan önce geçmiş yaşamlarından birikmiş olan stat ve karma puanlarına sahipsin. Bu puanları önceki yaşamlarında kendini geliştirmenin ve yönelimlerinin , başarılarının(achivements!) karması olarak kullanabilir karakter yaratma puanları olarak düşün.

Aynı zamanda karakterinin tipinin belirlenmesi ve dünyada oynamak istediğin oyun tarzına göre hem doğacağın yeri belirleyip hem de dünyada genlerini seçeceğin dünyada olan kişilerin ruhları ile kontratlar yapıyorsun . Yani Ardeth'in babası Aragorn ve Annesi Arwen'in ruhları ile bulunduğun boyutta sözleşip ebebiyenlerin olması üzerine sözleşip bir "kontrat" yapıp onların mevcut dna durumlarına göre karakterinin tipinide sen belirliyorsun , doğacağın yeri de ve ayrıca ebebiyenlerinin de kim olacağını.

Buna ek olarak önceden yaşamının konsept temasını da belirleyip henüz doğmadan önce sahip olmak istediğin potansiyelin olan skill ve abilitylerini de ayarlıyorsun. Bunları belirleyip şu an olduğun Ardeth karakterinle bir bebek olarak dünyaya geliyorsun. Ama geliyorsun derken şunu belirteyim nasıl Ultima Online ya da world of warcraft gibi bir oyun oynarken ekranın içindeki karkaterle gerçekliği yaşarken "gerçek" olan karakterin bilgisayarın başında klavye ve mouse'u tutuyorsa bu dünyaya gelirkende özbenliğin dünya serverına bağlanan cihazın başında oturup yarattığın karakter olarak dünyada bir bebek olarak başlıyorsun oyuna .

Oyunun gerçekçiliğini maksimum düzeye taşıyan bir kural var : verdiğim oyun örneklerinde bir bilgisayar oyunu ne kadar zevkli olursan olsun kendini hiç başından kalkmayacak kadar kaptırabilsende sonuç olarak oyununun başından kalkıp tuvalate giden , arkadaşlarıyla görüşen , bilgisayarın başında oturan gerçek özbenliğinin farkındasın . Ama bu Dünya gezegeni serverının kuralı bu dünyada bebek olarak dünyaya gelirken ilk bebek olduğun zamanların ardından kendi Sonsuz özbenliğinine dair hiç birşey hatırlamayarak oyuna devam ediyorsun . BU durum oyunu en çarpıcı yapan kurallardan biri çünkü acayip bir gerçeklitesin ve kendini tamamen oyunda oynadığın karaktere ve içinde bulunduğun gerçekliğe kaptırmış durumdasın =)

Kendi kişisel questlerinin farkına varıp onlara yönelebildiğin gibi aynı şekilde free run şeklinde öylesine de takılabilirsin . İStersen bir astronot istersen bir diş doktoru ya da çiftçi ya da dünyanın en aksyon yaşayan ordularından birinde asker olabilirsin . Burası özgür seçim gezeneni serverı .. Lakin ne kadar özgür olursan ol alt yapıda yatan çok sağlam server questleri ve achivementları var. Ve bizler bu oyunu oynar iken eş zamanlı olarak oynadığımız server gezegende playerların katkıları olarak değişmekte, gelişmekte, gerilemekte ve bu serverın açılış amaçları doğrultusunda ilerlemekte =)






Bana senin inandığın inanç sistemini tamamen virtuel ve gerçek olmayan bir örneğe(sanal dünya) analoji kurarak anlatmaya çalışıyorsun bilmem farkında mısın? Şu yaptığın şeyin hikaye yazmaktan farkı yok malesef.Bu analojiyle nereye gitmek istiyorsun anlamadım? İnsanların iyi analojilere sanki bir mantık argümanıymış muamelesi yapması bu dünyanın en büyük sorunlarından biri bence heheh (ki bu durumda analoji de kötü).

said:

Ben şu an bu postu labratuarından atan bir bilim adamı değilim. Ama bu tarz konulara dair keskin fikirler belirtirken "sanmıyorum ve tahminimce" gibi kelimeler bahsettiğimiz konuların önemine biraz özensizlik gibi oluyor =)


Hayır dürüstlük oluyor.

said:
Açık görüşlülüğünün ve yapıcı kibar tavrına teşekkür ederim ama bu tarz konularda yeteri kadar bilgiden kendimizi yoksun bırakarak çok büyük cümleler kurmak kendimize yaptığımız büyük bir haksızlık gibi geliyor.


Bilimsel bilgi sahibi olmadan bazı şeyleri bilimsel argümanlarla açıklamaya çalışmak da bilime haksızlık. Dediğim gibi modern bilim şuan var olduğu söylenen paranormal ve mistik olaylara karşı pozitif bulgu vermiyor. Dolayısıyla bu olayları bugünün modern bilimi ile açıklamaya çalışmak yersiz bir çaba.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

doğru dozda ve bilinçli(içiş biçimi vs.) dmt içip de ruhani/bilimsel vs. gerçekliğe bakış açısında köklü değişiklikler olmayacak insan çok az vardır(yeminlen). son derece gerçek(3 boyut da dahil olarak) sonuçlara, yollara(süreçlere) açılabilen kapılara(ruhani-spiritüel ve kimya-nöroloji sentezinin birinci elden deneyimlenmesi) giden bir dal gibi düşünülmeli bence.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Soris'e katılıyorum ben de. Noyzura temelde bazı şeyleri farketmiş belki ama çoğu yerde de uçmuş. Yani bugün o verdiğin hardcore server oyunu örneğinde hayat sana güzelmiş derim çünkü reenkarnasyona inansam da, daha doğrusu insanların belli bir seviyeye gelene kadar bu dünyaya tekrar geleceklerine inansam da, birçok şeyin cevabını verebilmek imkansız. Bugün sakat, hasta doğan insanların suçlarını geçmiş yaşamlarında aramaktaki mantıktan tut, senin dediğin anne babanı seçiyorsun, kontakt yapıyorsundaki mantıksızlığa kadar. "Randomness" sanki bu tarz şeylere verilebilecek en güzel cevap. Bir cevabı varsa dahi, bunlar bizim algımızın muhtemelen çok ötesinde, Noyzura'nın veya herhangi birinin de bu algıya ulaşmış olduğunu zannetmiyorum. Çünkü en azından o gerçeği idrak edebilenler olması gerekirdi. Bunlar sadece varsayım, kulağa nasıl gelse de...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

tunca said:

doğru dozda ve bilinçli(içiş biçimi vs.) dmt içip de ruhani/bilimsel vs. gerçekliğe bakış açısında köklü değişiklikler olmayacak insan çok az vardır(yeminlen). son derece gerçek(3 boyut da dahil olarak) sonuçlara, yollara(süreçlere) açılabilen kapılara(ruhani-spiritüel ve kimya-nöroloji sentezinin birinci elden deneyimlenmesi) giden bir dal gibi düşünülmeli bence.


Beyin ilginç bir organ, bazı bağlantı değişiklikleri ile do notasını duyan insanların gözünde renkler canlanabiliyor. Kısacası beyinin ürettiği herşey nesnel doğrular klasmanına girmek zorunda değil ve beyin çok fantastik şeyler üretebilir. Bunları sadece algıların çok öznel şeyler olduğunu gösteren bir tecrübe olarak yorumlamak daha mantıklı geliyor bana.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

tiLi said:

Cuce said:

egzersiz yaparsan sağlıklı olursun. bunun ruhanilikle spirituallikle falan ilgisi yok


her egzersiz dik durmayı desteklemiyor. dik durmanın da hakkaten sağlıkla, hormonla alakası var. reiki yoga moga bilmem. dik durunca testosteron artıyor arkadaş


kendini ingiliz lortu gibi hissediyorsun ondandır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sırf yorgunluk/stress/uykusuzluk/asırı odaklanma yüzünden 10'u askın kez halisinasyon gördüğümü bilirim ben. deil uyarıcı madde, minimal kafeinle.

vucuda fazldan kimyasal sokup yarattıkları etkileri ruhani sebeplere yormak, hiç makul gelmiyor.

3 boyutlu gercek demişsin, halisünasyon derken, baya baya zaman mekan algısını katbetmekden, dkounma hissimin, işitmemin birbirini tamamlayan imkansız veriler vermesinden falan bashediyorum.

3. günün sabahı kafamı ekrandan kaldırıp odama baktığımdan sonsuza kadar giden bilgisayar lab'i, ayağımda yerdeki 30cm suyun soğukluğu ıslaklığı, kulağımda bütün o calısan bilgisayarların homursutu, suyun sapırtısı, ekranların hafifi mavı ısınığın yarattığı ısık ambiyansı, ıslaklık nem rutubet banyo kokusu diye giden tamamalayıcı seylerden bahsediyorum.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

İşte o tecrübeleri öyle yaşayabilmek için tahminen 20-30 yıl meditasyon falan yapmak lazım. ama insanlar kolay yoldan ruh ustası olma fentezileri kuruyor hepsi animeler yüzünden. yukarda dediğim şeyi yapabilecek kadar sabrı ve iradesi olmayan bir insanın gerçek anlamda ruhani bir tecrübe yaşayabilmesine olanak vermiyorum ben(bu konuya doğuştan bir yeteneği yoksa). Belki onun kırıntılarını hissediyorlardır ama sdf

Yiyorsa gidin 20-30 sene tüm zevklerden mahrum izole hayat yaşayın sdf.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

biyolojinin fizğin kimyanın gerçekliklerinin farklı olmasının nedeni, bu bilimlerin çok daha geniş bir zaman diliminde oluşmuş olan öğretilerin(global düzeyde yayılımının ön koşulları olması) de farklı gerçeklik hallerinde olarak ayrımlanabilecek yollardan oluşması gibi düşünebiliriz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Aydınlanma veya belli şeylerin fakrına varmak için zevklerden mahrum olmaya gerek yok yalnız. Zihin kalıplarından kurtulmanız yeterli, ama işin zor kısmı orası zaten. Egoyu bırakabiliyor musunuz, o önemli. Egoyu bırakmak da zevklerden mahrum olmaktan çok, onları da bırakabilmek, herşeyin geçici doğasını farkedip olana direnmemek ile alakalı biraz. Hayatta bunu yapmak zor olan, yoksa dağa çıkıp meditasyon yapmak değil...

Kaldı ki bu tarz deneyimleri tarif edenler, genelde halüsinasyon tarzı, uyuşturulmuş bir state'den bahsetmez aksine daha alert, daha dikkatli, her anın farkında olunan bir state bu.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

o bir örnekti, nasul ruhani bir tecrübe yaşanır zaten onu bilmiyorum bu konularla çok ilgilenmediğim için.

bahsetmek istediğim nokta insanlar böyle şeylere minimal çaba ve minimal düşünce gücüyle ulaşmak istiyor (beyin tembelliği de diyebiliriz). Oturup da 10-20 sene boyunca bu konu üzerine düşünmeye yetecek bir iradesi yok belki de.

Ara sokaklarda bir esnaf reikicisine bile uğraşmamıştır mesela sdf.

Ben sadece düşünmeyi yüceltirim, benim için modern bilim de değişebilir, bildiğimiz her şey de ama bir insan zor bir noktaya ulaşmak istiyorsa sürekli o konu üzerine düşünmeli ve sonuçlar üretmelidir. 1 sene yoga hocasının yaptığı analojileri dinleyip, 4-5 tane popüler kitap okuyup herşeyi çözdüğünü sanmak saflık.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Misafir
Bu konu yeni mesajlara artık kapalıdır.
×
×
  • Yeni Oluştur...