Tenekeadam Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 iddianame hazırlanıp fener düşünce buralar sel olur. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
toggie Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 fizban said: suçlu bulunursak da düşmeyiz bence, ama ben küserim şahsen o zaman. lakin suçlu bulunmayacağımıza eminim ben. hala adam gibi bir delil yok ortada. o kadar iddianame çıkacak deliller var falan laflarına inanan adamlar nedim şener ile ahmet şık'ın terör örgütüne yardımcı olmaktan içeride olmalarını da haklı bulabilirler. abi delil sana yok, bana yok. savcının elinde var, tff'nin elinde var. tff dusurecez ama savunma alamadıgımız icin dusuremiyoruz diyor. daha artık ne kadar acık olabilirler ki? fb de madem sucsuz oldugunu biliyor, neden dusurme talebinde bulunuyor? sucsuzsa dusurulmeyeceklerini bilmiyorlar mı? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
barbu Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 valla kural çok açık. düşmesi gerekli. ama aydınlar saçmalayıp "bizi 2. lige düşürün" talebini iyi niyet olarak gördüklerini söyleyip sonra da süşürmeyebilir. belli olmaz sdfs. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
barbu Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 toggie said: fb de madem sucsuz oldugunu biliyor, suçsuz olduğunu bilmek değil mesele ya. suçlular diyelim ve onlar da biliyor bunu. ama adamların umudu bunun kanıtlanamaması ve sonrasında tazminatlar ile bundan para kazanmak. iki taraf da buna göre oynuyor işte. çok açık yani. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
toggie Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 ali koc'un acıklaması zaten ayrı komedi. yazılı talepte bulunmamızı isteyerek sark kurnazlıgı yapıyorlar diyor. kurnazlıgı kendileri yapmaya calısmıs halbuki. sasırdım acıkcası bu mal tff bunları dusunebiliyormus. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
chagy Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 Delil yetersizliğinden bir şey olmayacak. Her takımın yaptığı apaçık ortada olan şeylere HER takım taraftarının biz yapmamışızdır dememesi lazım. "Ispatlayın" demek ile "Ben şike yapmadım" demek arasında fark var. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
barbu Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 eğer kanıtlamazsa, mahkeme düşerse suçsuzdur. kural bu. gerisi fıs. kendi çıkarımlarımız ve varsayımlarımız ile konuşup ceza vericek olursak yandı herkes söyliyim. biri gelir denizli maçı der, diğeri korcan der, başkası anelka der. hani bunları özellikle seçmedim direk aklıma gelenler. o yüzden çok iyi örnekler değil ama anlatmak istediğimi anlatıyor ucundan da olsa. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
cavanagh Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 bi de buraya koyiim ünal aysal yine açıklama yapmış ünal aysal said: Başkan Ünal Aysal’dan Açıklama Sayın Hayri Kozak’ın 29 Ağustos Pazartesi Günü Radikal Gazetesi’nde yayınlanan söyleşisiyle ilgi olarak Başkan Ünal Aysal’ın Galatasaray camiasına yaptığı açıklama: “Galatasaray’ın futbolumuzdaki şike olayları konusundaki duruşu ne yazık ki Divan Kurulu üyemiz, eski yöneticimiz Sayın Hayri Kozak tarafından tamamen yanlış yorumlanmıştır. Medyamız da dahil bir çok kesimin “her iltifat edeni dost, her doğruyu söyleyeni düşman” olarak gördüğü bir ortamda bu tür yanlış anlaşılmaları artık yadırgamıyoruz. Sayın Kozak muhtemelen uluslararası medyayı ve uluslararası futbol camiasını, FIFA ve UEFA’nın şike konusuyla ilgili hassasiyetini, hatta Türkiye’de olup bitenleri dikkatle takip etmedikleri için, söyleşide yer alan bir çok yanlış hüküm ve kanaati karşısında bazı gerçekleri hatırlatma ve konuyla ilgili bilgileri güncelleme gereğini duydum. 1. Farkında Olunmayabilir Ama Dünya ve Türk Futbolu Uzun Bir Süredir Gözetim Altında Şike soruşturmaları uzun bir süreden beri FIFA ve UEFA’nın gündeminde en üst sırada yer almakta. Sepp Blatter, özellikle Antalya’da 2009’da yapılan uluslararası turnuva sonrasında ortaya çıkan şike dedikoduları üzerine 9 Mayıs 2009’da yaptığı konuşmada FIFA’nın yeni “anti-corruption” programına 17,5 milyon poundluk ek bir bütçe ayırarak bu konudaki mücadelesini pekiştireceğini açıklamıştı. Aynı konuşmada Blatter: "Şike olayları sporun temelini oluşturan fair-play, saygı ve disiplini sarsmaktadır. Bu nedenle FIFA bu değerlere tecavüz edilmesi karşısında sıfır tolerans prensibini benimsemiştir” diyerek uluslararası futbol organizasyonlarının hassasiyetini açıkça dile getirmişti. 20 Kasım 2009’da, Şampiyonlar Ligi de dahil olmak üzere 12 Avrupa Ligi ile ilgili şike soruşturmalarının başlatılması üzerine bu kez UEFA Başkanı Michel Platini “Avrupa futbolundaki her hangi bir sahtekarlığa sıfır toleransla yaklaşacağız. UEFA, ilgili mahkemelerden bu işlere karışan kişi, kulüp ya da yetkilinin kim olduğuna bakılmaksızın en ağır cezayı vermesini talep edecektir” diyerek bir kez daha futbol camialarının dikkatini çekmişti. UEFA’nın aynı toplantısında Disiplin Kurulu Başkanı Peter Limacher, “şike olaylarının Avrupa futbolunu vuran en büyük olay” olduğunu belirtmiş ve “şimdi bu işlere karışan hakemler, oyuncular ve yetkililerin adalet önüne çıkarılmaları için elimizden gelen her şeyi yapacağız" açıklamasını yapmıştı. 24 Mart 2010’da BBC muhabirlerinden Jonathan Head “Türk futbolunda uzun yıllardan beri şike söylentileri dolaşmakta ancak bu konuda herhangi bir yasa olmadığı için tevkif gibi olaylara pek rastlanmamaktadır” diye yazmış ve Türk futbolundaki yaraya dikkat çekmişti. O günlerde aralarında İBB sportif yöneticilerinden eski sporcumuz Arif Erdem’in de yer aldığı soruşturma dalgasını hatırlayacaksınız. Daha pek çok olay ve dedikodunun uluslararası arenada yer aldığını düşünürsek Türk futbolunun son dönemde neden yakından izlendiği ve neden Nisan 2011’de ilgili yasanın devreye sokulduğu daha iyi anlaşılır. 2. Şike İddiaları Bir Ülke Futbolunu En Fazla Tehdit Edebilecek, Tehlikeye Atabilecek Olay Haline Gelmiştir FIFA ve UEFA’nın böylesine hassas olduğu, Türk futbolunun kaçınılmaz olarak yakından takip edildiği bir dönemde tüm dünya gibi bizler de tüm ulusal ve uluslararası basın organlarında yer alan bir haberle geniş bir savcılık soruşturmasının başladığına tanık olduk. 3 Temmuz’daki operasyonun ardından haberler, telefon konuşmaları, bir takım fotoğraflar peş peşe medyada yer aldı. Son dönemde sadece internet dünyasında “Türk futbolunda şike” konulu Türkçe haber sayısı 7 milyon 322 bini buldu, aynı konuda İngilizce yayınlanan haber sayısı da 522 bin. FIFA ve UEFA’nın konuyla ilgili duruşunu izleyen herkes bu süreçte en tehlikeli tavrın umursamazlık, olayları yokmuş gibi kabul etmek olduğunu bilir. Alman Futbol Federasyonu Başkanı Theo Zwanziger’in Alman Liglerindeki şike olayları karşısında “hızlı hareket edeceğiz ve hiç bir şey halının altına süpürülmeyecektir” açıklaması (21 Kasım 2009) ve UEFA’nın bu tavır karşısında takdirlerini ifade etmesi hatırlardadır. Galatasaray Spor Kulübü’nün ve kişisel olarak benim açıklamalarımı dikkatle okuyanlar göreceklerdir ki, Galatasaray Spor Kulübü olarak ilk günden beri TFF’nin alacağı kararları hiç bir surette etkilemeye çalışmadık. Tüm endişelerimiz ve uyarılarımız, karar almamanın çok kötü sonuçlara gebe olduğuna dikkati çekmekten ibaretti. Yine ilk günden itibaren soğukkanlılığımızı koruma ve rekabet duygularıyla hareket etmeme çağırılarını biz yaptık. TFF’ye “karar alın, alacağınız kararı desteleyeceğiz” sözünü biz verdik. Rekabet, fırsatçılık, bu ortamdan çıkar sağlamak aklımızın ucundan bile geçmedi. Türk futbolu büyüktür çünkü Türk futbolunun Galatasaray’ı, Fenerbahçe’si, Beşiktaş’ı, Trabzonspor’u vardır. Onların olmadığı bir rekabet, sporun ruhuna aykırıdır. Yukarıda bir kaç örneğini verdiğim son derece önemli nedenlerle karar almamanın karşımıza bir karar olarak çıkmasına tepki verdik. TFF’nin “Ligleri ertelemiyoruz, iddianameler elimize geçinceye kadar bir karar almayacağız” ve ardından etik kurulunun incelemesinden sonra “yeterince ikna olamadık” tavrına Türk futbolunu daha büyük tehlikelere sürükleyebileceği için karşı çıktık. Ve ne yazık ki, haklı çıktık. Biz parmağımızı kesmekten çekinirsek dışarıdan gelip kolumuzu keserler dedik, kestiler. Daha da kötüsü, kendimizi yönetemez duruma düşeriz, inisiyatif elimizden alınır dedik, aldılar. Zamanlamasını göz önüne aldığınızda “Bu ateş üflemekle sönmez, çözüm zamana yayılamaz” açıklamamızın ne denli yerinde ve erken bir uyarı olduğu, örneğin süreç sonuçlanıncaya kadar yapılacak bir kupa iadesinin ya da bu tarz geçici bir tedbirin bile bu noktaya gelmeyi ne denli önleyebileceği ortaya çıkar. 3. Ne Yazık ki Süreç Bitmedi, Yeni Başlıyor 29 Ağustos’ta FIFA Güvenlik Kurulu Başkanı Chris Eaton medyamızda fazla yer bulmayan bir demeç verdi ve “Türkiye’deki şike olaylarının uluslararası bağlantıları olduğuna ilişkin elimizde deliller var” dedi. Bu derhal FIFA yetkilileriyle görüşüp, gerekenleri yapmamız için büyük bir uyarı. Niyetlerimiz konusunda oluşan kuşkuları ortadan kaldırmak için aynı zamanda da büyük bir fırsat. Umarım bu kez çabuk hareket eder, işi zamana bırakmayız. 4. Mesele Fenerbahçe, Beşiktaş ya da Bilmem Ne Spor Meselesi Değildir, Mesele Türk Futbolu hatta Türk Sporu Meselesidir Sayın Kozak’ın tespiti doğru, Fenerbahçe’siz bir lig bize de heyecan vermez. Yayıncı kuruluş ve dolayısıyla biz de dahil tüm Süper Lig kulüplerimizi maddi zarara uğratır. Takdir edersiniz ki, özellikle hiç de iç açıcı bir mali yapı devralmamışken bunların farkında olmamamız düşünülemez. Ama Galatasaray Spor Kulübü’nün etik anlayışı, suçun – eğer işlenmişse - kimin tarafından işlendiğine bakmaksızın aynı duruşu sergilemeyi gerektirir. Biri ezeli rakibimiz, bir diğeri küçük takım ayırımı yapmayız, yapamayız. Bütün spor camiasının şunu bilmesini isterim; biz Galatasaray Spor Kulübü olarak, ne Fenerbahçe’nin, ne başka bir kulübün ne de herhangi bir kişinin suçu kanıtlanmamış iken suçlu muamelesi görmesini istemeyiz ve yasaların bize verdiği izin içinde buna karşı çıkarız. Bu olaylar rakiplerimizin değil de bizim başımıza gelseydi, onların da böyle düşüneceğine inanırız. Biz, futbol dünyamıza üyesi olduğumuz ailemiz olarak bakıyoruz. Kim olursa olsun ailemizin bir üyesinin çektiği acı ve üzüntü, uğradıkları haksızlık bizi büyütmez. Zaman ezeli rakiplerimizin, aynı zamanda ebedi dostu olduğumuzu da gösterecektir. Eğer Sayın Kozak’ın bize karşı eleştirileri “fazla yumuşaksınız, daha dik durun” şeklinde olsaydı, duruşumuzu gözden geçirme gereğini duyardım ama bu duruş yüzünden Kozak’ın ifadesiyle “Türkiye Liglerinin doğal lideri olma fırsatını kaçırıyorsak” etik anlayışımızdan taviz vereceğimize “doğal liderliği” kaçıralım gitsin derim. Sayın Kozak söyleşisinde Galatasaray’ın da bir zamanlar şike olayına karışmış olabileceğini ima etmiş. Doğrusu işlerimin yoğunluğu nedeniyle ve henüz o tarihlerde kulüp üyesi olmadığım için gelişmeleri yakından takip etmemiştim. Ama bu konuda bilgisi ya da belgesi olan varsa hemen ortaya çıksın diyebilecek kadar kendimize karşı da dürüst olduğumu belirtmek isterim. Ben, böyle bir anlayışın liderliğini yapmak için oylarınızı istedim. Yanlış bir intiba verdiysem kusura bakmayın. Ünal Aysal Başkan Galatasaray Spor Kulübü Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
eldar Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 Fizban aç oku telefon tapelerini sonra kendi kendine burda anormal bi şeler var ama şike olduğuna ikna olmadım de. Etik kurulu raporunu da unutma tabi, şike ve şike teşebbüsünde bulunan klüplerin varlığına kanaat getirilen raporu. Ona da ne malum Fenerbahçe olduğu de. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
nileppezdel Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 Ohh başkan yargılamış yine ya, bir insan her açıklamasında bu kadar güzel mi konuşur. Bekir Coşkun'a partner olsun Onuncu Köy köşesinde, kovmak istiyolar adamı doğruları söylediği için İlhan Cavcav gibi tipler Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
kkk Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 said: Açıklanacak Özel Durum/Durumlar: Takımımızın Şampiyonlar Ligi'ne katılamaması ile sonuçlanan sürece ilişkin olarak CAS nezdinde tarafımızı temsil etmek ve hukuki süreçleri başlatmak üzere Avukat Sayın M.Emin Özkurt ve JLD Activities SARL- Sayın Jean Louis Dupont ile görüşmelere başlanmıştır. http://kap.gov.tr/yay/Bildirim/Bildirim.aspx?id=168744 Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
EricCantona Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 Bu kadar saçma bi kap açıklaması olamaz, hele bi anlaşsınlar dupont'la adam davayı kabul etsin bakalım =) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
kkk Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 zaten anlaşıldı demiyo kimse. gorusmelere başlandı deniyo. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Llama Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 avukatla bile anlaşırken bildiriliyormu çok ilginç bu reklam gibi geldi bana Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fizban Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 geçtiğimiz günlerde dupont'la anlaştığımız yazılmıştı, adam şampiyonlar ligini kapatırım demişti sözde. sonra yine adamın ağzından yok öyle birşey, fenerle konuşmadım bile yazılmıştı. cas'a gitmemiz şirketi ilgilendiren bi hamle olduğu için açıklamışlardır. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
EricCantona Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 29, 2011 Bilmiyorum bana saçma geldi sonuçta asset değil bu avukat, satın almıyorsun adamı bonservisi falan yok,anlaşmış bile olsan istediği saniye bırakıp gidebilir avukat davayı =)) O yüzden Dupont ile anlaştık diye bildirseler anlarım ama avukatla görüşmelere başladık ibaresi bana komik geldi,hatta aşırı reklam kokan bi hareket gibi geldi ... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Rewendor Mesaj tarihi: Eylül 3, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 3, 2011 UEFA isviçre'nin "bakın delikanlı federasyon uefaya posta koydu sionu çıkarmadı" diye fenerliler tarafından örnek gösterilen takımı olan Sion'u kupadan men etmiş, yerine elemede elediği Celtic katılacak. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Cthulhu Mesaj tarihi: Eylül 3, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 3, 2011 haber linkini de koyalım http://www.uefa.com/uefa/footballfirst/matchorganisation/disciplinary/news/newsid=1672135.html#celtic+protests+over+sion+matches+accepted Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Esh Mesaj tarihi: Eylül 3, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 3, 2011 aa olur mu öyle şey, uefa sadece fenerbahçemize yaptırım uyguluyo. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Masquerade Mesaj tarihi: Eylül 3, 2011 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 3, 2011 Kulübümüzden daha önce yapılan açıklamalarda bildirilmiş olduğu üzere, 2011/2012 sezonu Şampiyonlar Ligi’nden ihraç edilmemiz ile sonuçlanan gelişmelerle ilgili olarak, Av. Emin ÖZKURT ve Av. Jean-Louis DUPONT tarafından yürütülen hukuki çalışmalar neticelendirilmiş olup, vekillerimiz aracılığı ile Fenerbahçe Spor Kulübü adına, 1 Eylül 2011 tarihi itibarıyla Uluslar arası Spor Tahkim Mahkemesi CAS’da, UEFA ve Türkiye Futbol Federasyonu aleyhine dava açılmıştır. Fenerbahçe Kulübü olarak davamızı, söz konusu ihraç kararı nedeniyle yaşadığımız maddi kayba istinaden ve fazlaya dair haklarımız saklı kalmak üzere, şimdilik 45.000.000 Avro talepli olarak açmış bulunmaktayız. http://www.fenerbahce.org/fb2008/detay.asp?ContentID=25694 Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Llama Mesaj tarihi: Eylül 3, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 3, 2011 castan sonuç ne zamanda çıkar Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
knox Mesaj tarihi: Eylül 3, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 3, 2011 45 m iyimiş Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
cetintas Mesaj tarihi: Eylül 3, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 3, 2011 az istemişler ama neyse, şimdilik yazmışlar oraya Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sotto Mesaj tarihi: Eylül 3, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 3, 2011 Biri bana hala Fenerbahçe'nin bu kadar büyük kaybının tam olarak nereden geldiğini açıklayabilir mi. Hakikaten merak ediyorum. Tamam, şampiyonlar ligi gelirleri gelmedi ama daha önce dediğim gibi zaten bu her zaman gelen birşey değil, eminim planlar da bu her sene gelecek diye yapılmıyordur. Karşılığında birşey verilmeyen, ekstra para. Kaldı ki tek seferde mi ödeniyor. Neyse o yok tamam. Benim anlamadığım, gerçekten bilmiyorum, Fenerbahçe'nin borsa değerinin düşmesi, Fenerbahçe'nin direkt gelirlerini neden etkiliyor. Borsa'daki değer düşmesi, Fenerbahçe gibi birşey üretmeyen, herhangi bir kar derdi olmayan bir kurum için ne anlam ifade ediyor, sadece hissedarlar bundan etkilenmez mi. Fenerbahçe'nin değeri "0" bile olsa milyonlarca taraftarı, ürünlerini, kombinesini, osunu busunu alır. Taraftarlar firma değerine göre hareket etmeyecekler değil mi. Bu yüzden borsa değeri dediğimiz tam nedir bir spor kulübü için. Eskiden ne borsa vardı, ne borsa değeri vardı. Hisse satışları Fenerbahçe'yi direk etkiler mi, finans tam nasıl işliyor bu konuda. Sonuçta borsa 2.el hisselerin el değiştirdiği bir yer değil mi. Bilmediğim nokta o. Aydınlatabilirseniz sevirinim... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
erucalavera Mesaj tarihi: Eylül 3, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 3, 2011 nakit akisinda sikinti oldugunu okumustum bir yerde. kulupler bankalardan teminatlar karsiliginda kredi cekiyorlar ve dolayisiyla fenerbahcenin beklenmedik bu gelir kayiplari karsilignda kredi almak kolay olmuyormus. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar