Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

"Doğan Gitti, Sırada Koç Var!"


sg-1

Öne çıkan mesajlar

Doğan’dan sonra sırada Koç mu var?

Bahçeli’nin kimyası bozulmuş gibi. Herkesin derdi kendine yeter, şimdi kimse kalkıp bir de Bahçeli ile uğraşmaz..
Baykal deseniz daha fazla strese gelemez. Bakarsınız kalbi tekler.. Bu kadar ağır bir stres, öfke yükü altında insanın bedeninin de bir dayanma sınırı var..
Bana sorarsanız, Doğan için yolun sonu. Bundan sonra yola devam etmek değil de, bu işten nasıl daha kolay kurtarır, daha az zararla nasıl yakasını sıyırır ona bakacaktır.
Yoksa onu Vergi Mahkemesi hakimleri de kurtaramaz. O dosyadan değilse, başka bir dosyadan yakasına yapışırlar..
Geçen gün Fatih Altaylı, amiral gemisinin deposunu yazıyordu..
Doğan dönemi bitti. Geldiği gibi gidecek. Ne kadar çok direnirse o kadar çok yıpranacak..
Ha! Bu arada Doğan’ın Seat-Pagini grupla birlikte başlattığı Brawo projesi iflas etti. Şirket tasfiye ediliyor.. Aynı alanda İngiliz Yellowpage devreye girdi bile..
Doğan, Petrol Ofisi konusunda Avusturyalı ortağı ile masada, şirketin geleceğini konuşuyorlar
Doğan önemli değil..
Asıl can alıcı soru şu: Doğan’dan sonra sırada kim var?
Bu arada sessiz sedasız, herkes Cem ile Münevver’in kanla biten aşkını konuşurken Garipoğlu ailesinin şirketlerine arkası arkasına baskınlar yapıldı..
Toprak’la ilgili tartışmalar bitti gibi sanki..
Şimdi sırada özel sektörün “1 Numarası” Koç var..
Ekonomi ve politikanın at başı gittiğini düşünürseniz, “parayı verenin düdüğü çaldığı” bir ülkede siyasetin 1 Numarası’na ulaşmak çok zor olmasa gerek..
Doğan’dan sonra her an Koç’un kapısı çalınabilir.
Zaten bana kalırsa Koç grubu uzun süreden beri böyle bir şey bekliyordu ve bu konuda hazırlıklı..
Koç çok daha büyük ve önemli olmasına rağmen, Koç’un gidişi Doğan’dan daha hızlı olur..
Koç’u ve Doğan’ı kurtaracak kimse de yok. Bunlara yapışan, birlikte batar. Zaten bu alemde vefa, dostluk filan yok. Ayakta iken elini öpenler, oturunca saldırırlar, düşünce tekmeyi savururlar..
Şimdi bu ikisi de gidici de, anlaşarak mı gidecekler, kavgayla mı?
Doğan Hürriyet’i alırken, Simavi sessizce ortadan kayboldu..
Şimdi asıl soru şu: Hürriyet’in yeni sahibi kim olacak ve devir işlemi nasıl gerçekleşecek?
Bana kalırsa zaten Türkiye’deki bazı dev şirketler, derin devletin örtülü KİT’i.. Adamları çağırıp münasip bir ev, bir maaş verip, yurt dışında tatile (sürgüne) gönderecek, bütün mal varlığına el koyacaksın..

Devamı...

Bazılarının, Allah (cc) bilir, muhtemelen “eşleri” bile kadrolu bunların..
Tabii bunu Türkiye tek başına yapamaz. Bu, uluslararası bir oluşum. İşin içinde ABD, İsrail, İngiltere, Almanya, İtalya, Fransa gibi ülkeler var.. En azından bu ülkelerin ve birtakım örgütlerin ortaklığı, çıkarları söz konusu.. Onun için tasfiye uluslararası bir mutabakatla gerçekleşecektir ve tabii çok ani bir şekilde.
Çünkü kimse bu işlerin uzun süre konuşulup tartışılmasını, kirli çamaşırların ortaya dökülmesini istemez..
Koç’un ve Doğan’ın Junior’ları ya da profesyonellerinin bazıları bu işin farkında olmayabilirler.. Ama işin kökleri taa Osmanlı’nın son günlerine kadar gidebilir. Derin gerçeğin GEN’leri ile ilgili bir konudur bu..
Örtülü KİT’in asker dostları ya da yargıdaki mutemet adamları, medyada muhalif görünen münafıklar, gizlice (!) hayır hasenatta bulundukları “Tarikatçı dostlar”, tehdit, şantaj ya da para ile susturulan ya da kazanılan bilim adamları, eski çalışanlar, gazeteci dostlar bile bana kalırsa bu saatten sonra bu işi çözemezler.
Kimse “ulusunun âli menfaatleri”ni bir ailenin geleceğine feda etmez. Hiçbir kumarbaz, kaybedeceği belli bir ata oynamaz..
Bugün Koç ve Doğan’ın kapısını çalan çok olacaktır.. Kimileri dost görünerek bir şeyler koparmaya çalışacak, kimileri “konuşurum ha” deyip, icabında “yarın işsiz kalırsa çocuklarıma kim bakacak” diye yardım adı altında pay isteyecektir..
Kimileri şirketi devralmak isteyecektir.. Zaten itibarını kaybetmiş, borsada çöken bir şirketi elde tutmak eski sahipleri için artık neredeyse mümkün değil. Hiçbir pazarlık şansları da yok. Talep ettikleri fiyat farkı, her gün düşen değeri ile kıyaslandığında ciddi bir pazarlık şanslarının da olduğunu sanmıyorum..
Bana göre zaten, böyle uluslararası bir işin yeni sahipleri de uluslararası bir grup olacaktır.. Herkesin herkesi bildiği bir konsorsiyum olacaktır.. Yoksa Amerika gemisinin siyasi mirasını herhalde birileri, sistem dışı birilerine yem etmeyecektir..
Koç ve Doğan giderse, aslında kimseye bir şey olacağı yok. Şirketler, işler devam edecektir.. Dükkanlar kapanmayacak yani. Yeni patron belki daha fazla yatırım yapabilir, yeni istihdamlar oluşturabilir.. Bu işten kaybedecek olan ailenin yakın çevresi, üst yönetim ve birtakım kripto adamlardır..
Bu satranç oyununda asıl olay, Doğan ve Koç gittikten sonra, şah düşünce ne olacağıdır..
Aynı durumda, yani örtülü KİT pozisyonundaki onlarca irili ufaklı şirket ne yapacak? TÜSİAD’çıları asıl düşündüren bu. Yoksa Koç ve Doğan değil. Bunların haline bakıp, kaybedecekleri belli bir süreçte başlarına geleceği görerek paniklemiş durumdalar.. Koç ve Doğan’ı sahiplenmek istemeleri kendi gelecekleri ile ilgilidir. Ama bu sahiplenmenin kendi akibetleri açısından ortaya çıkarttığı tehdidi de görüp, bir kat daha panikliyorlar..
Sahi, İzmir’i kurtarmadan İstanbul’u kurtarmadık da İstanbul İzmir’i kurtardıktan 1,5 yıl sonra kurtuldu.
Tarih, siz sormadan konuşmayan tecrübe sahibi bir bilge kişidir. Osman Özsoy’un tarihe meraklılar için ev ödevi sorusu şu: İzmir 9 Eylül 1922’de düşmandan kurtarılırken, İstanbul neden bu tarihten 13 ay sonra düşmandan ancak kurtarılabildi? Hatırlatayım efendim, İngilizler 2 Ekim’de İstanbul’dan ayrıldı, bizim askerler 5 Ekim’de İstanbul’a girdiler ve İstanbul’u da kurtardık..
Bana göre bu son cümlede anlattıklarımla, yazımın başından beri anlattıklarım aynı fotoğrafı oluşturan, temel, derin gerçeğin farklı parçaları..
“Türkiye neden böyle?” sorusunun cevabı bu ikilemin tahtında müstetir!
Selam ve dua ile..




Abdurrahman Dilipak
http://www.yazarx.com/FGuncel/abdurrahman-dilipak/06-10-2009/do-andan-sonra-s-rada-koc-mu-var-/152082.aspx



Bu da Mehmet Y. Yılmaz'ın konu hakkındaki yazısı:

Sıra sermayenin el değiştirmesinde


VAKİT Gazetesi’nde yazan Abdurrahman Dilipak, biliyorsunuz Başbakan’ın yakın ahbabıdır.
Bir hakaret davası nedeniyle mahkûm olup, evini satmak zorunda kalınca Başbakan’ın eşi, Dilipakların evine kadar gidip “Geçmiş olsun” ziyaretinde de bulunmuştu.
Bu nedenle Dilipak’ın verdiği haberleri ciddiye alırım, birinci elden duyma olasılığı yüksektir diye.
Bakın dünkü yazısının başlığı şuydu: “Doğan’dan sonra sırada Koç mu var?”
Dilipak yazısında “Doğan için yolun sonu geldi” diye yazıyor. “Bundan sonra yola devam etmek değil de, bu işten daha az zararla yakasını nasıl sıyırır ona bakacaktır” diye devam ediyor.
“Onu Vergi Mahkemesi hâkimleri de kurtaramaz. O dosyadan değilse, başka dosyadan yakasına yapışırlar” diyor.
Belli ki o çevrede, Başbakan’ın ve hükümetin bu konuda kesin kararlılığıyla ilgili bir bilgi var.
Hukukun her şekilde zorlanarak, medyanın susturulması planının sürdürüleceği anlaşılıyor.
Öncelikli hedefin neden bağımsız medya olarak seçildiği de yazısında yer alan şu soruyla ilgili: “Doğan’dan sonra sırada kim var?”
Olası yanıtını da başlıkta vermiş zaten: “Doğan’dan sonra sırada Koç mu var?”
AKP iktidarı, ilk gününden beri daha önce belediyelerde yaptığını Türkiye ölçeğinde gerçekleştirmeye yoğunlaştı: Kendisine bağlı bir sermaye grubu yaratmak!
Önce belediye olanakları, sonra devlet olanakları bu iş için kullanıldı.
Daha önce adını sanını hiç duymadıklarımız büyük iş sahibi oldular.
Belli ki şimdi planın yeni bir aşamasına geçiliyor: Sermayenin el değiştirmesi!
Bunun için önce bağımsız medyanın yok edilmesi gerekiyordu. Şimdi onu başardıklarını, en azından başarmaya çok yaklaştıklarını düşünüyor olmalılar ki artık hedeflerini gizleme gereği bile duymuyorlar.
“Sesimi çıkartmazsam hükümet bana dokunmaz” diye düşünen büyük sermaye için bir uyarı işareti Dilipak’ın yazısı.
Ama bu saatten sonra uyanmak ne işe yarar, orasını bilemeyeceğim!

Mehmet Y. Yılmaz




Hazırlanın, komple yeşil sermaye geliyor!!!
Doğan Yayın'ın ve Koç iştiraklerinin de yandaş eline geçtiğini düşünsenize.

Abaavvvv

Padişahım çok yaşa!!!
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

basına kapalı olan TUSIAD toplantısında buna benzer konusmalar yapılmıs, hatta Ali Koç baya atarlanmış, herkes korkuyor diye.

bu resmen Putinliktir ya, rusyada da putin kafasına gore en buyuk is adamlarının herseyine el koyuyor lol.

ha ama su bi gercek koc un gidisi dogan gibi olmaz bence..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

dun ibrahim turki$ vardi teke tekte. izleyenler de az cok aydinlanmi$lardir vergi denetimi hakkinda.

dogan zaten 3 ayri denetimden yattara olmu$ durumda. vergi uzla$masina da gitmeyip dava yolunu secmi$, tersten gosterirler artik.

sira koc'a gelir elbet, ama sonucta 3 kaati olan korkacak.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Selam,

Toprak Holding nasıl oluştu? Banka sahibi olduktan sonra mı coştu? Aydın Doğan neydi ne oldu ve nasıl oldu? Vehbi Koç ile İsmet İnönü'nün arası nasıldı? Bunca servet 2 nesil süresince nasıl elde edilir? Haydan gelen huya gitmez mi? Buna vesile olan da bu hükümet olacak.

Ben gıdım acımam Doğan'a ama işin içinde onca çalışan ve ekmek yiyen varken verilen kararlara dikkat etmek gerekli. Koç'unda temiz olduğuna hiç inanmıyorum. IMF'den kredi alınması gerekli diyen Doğan'ın kızı. Gelen para kimlere kredi olacak; bana gelmeyeceği kesin. Ülker'in büyüdüğü dönem ise aksi bir siyasi görüşün hakim olduğu dönemdir. Koç, Doğan veya Karamehmet gibi kolayca kendilerine döndürebilecekleri bir siyasi oluşum değildi onlarınki. Doğan, Erdoğan'ı helikopteri ile gezdirip toplantılar yaparken başına bunların geleceğini düşünebilir miydi? Erdoğan'ın celladı olduğunu bilemedi. Offshore firmalar kurup onların üstünden kağıt alımı yaparak hissedarlarını zarara uğratan kişi değil miydi Doğan? Bunun adı bilinçli hırsızlık değil midir? Ünlü ve zengin olması bu hırsız sıfatını almasını engeller mi? Bence evlere girip hırsızlık yapan ile aynı konumda. Hatta sonrasında TV'lere çıkabildiği için ayrı bir yüzsüz. PO işinde de vergide oyunları çıkıp ceza yemedi mi? Peki hiç ses çıkarılmayanlar ve göz yumulanlar?

Elbette onların gitti bu yoldan şimdi siyasi iktidara yakın olan uyanık fırsat avcıları da yürüyecektir. Misâl Erdoğan'ın gemi alan oğlu :) Adamın hiçbirşeysi yokken onca varlık ve sadece maaş ile açıklanamaz. TR'deki siyasi yapı bu. Siyasete giren de bu toplumun içinden çıkan bireyler. İşin özü 'köşeyi dönme' felsefesi ile yetişen çağın insanlarının yaptıkları bunlardır. Sonuçta bunca hırsız ve yüzsüz adamı Avrupa'dan ithal etmedik biz, içimizden yetiştiler.

Saygılar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bu çıkan cezalar vs. kanunlar ile yapılmıyor mu ? Vergi mahkemeleri bizim anayasamızdan ve vergi kanunlarından bağımsız mahkemeler mi acaba ?

Yani gerçek anlamda vergi ile ilgili sorunu olan ve kanuna aykırı yapılmış eylemler sonucunda çıkan sonuçlara , "o şunu yiyemez , o bunu yer , bunu yiyemezler o güçlü" şeklinde yaklaştığımızda biri de çıkıp demezmi bu adamlar kim diye ?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Horizon said:

Bu çıkan cezalar vs. kanunlar ile yapılmıyor mu ? Vergi mahkemeleri bizim anayasamızdan ve vergi kanunlarından bağımsız mahkemeler mi acaba ?

Yani gerçek anlamda vergi ile ilgili sorunu olan ve kanuna aykırı yapılmış eylemler sonucunda çıkan sonuçlara , "o şunu yiyemez , o bunu yer , bunu yiyemezler o güçlü" şeklinde yaklaştığımızda biri de çıkıp demezmi bu adamlar kim diye ?


Horizon, vergi yargılamarındaki yada vergi cezalarındaki problem şudur;

Mahkemeye gitmeden önce cezayı ödemen gerekir. Yani önce cezanı ödersin sonra 6 ay, 1-2 sene ne zaman mahkeme sonuçlanırsa o zaman geri alırsın parayı (çok komik bir faiz oranıyla).

Sermaye Piyasası üzerine tez yazmamı ve benim fikrimi bir yerde geç, sayın hocam Doç. Füsun Nomer Ertan'da (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi) cezanın alakasızlığını ve mahkemeden döneceğine emin*. Emin ama, öyle büyük bir ceza ki bu, ya ödeyemeceksin ve itiraz dahi edemeyeceksin, yada ödeyeceksin ama parayı geri alana kadar zaten iflas edeceksin.

İşte bu yüzden vergi bu aralar kullanılan en etkili "silah". Çünkü sen yargıda hakkını aradığında 8o da arayabilirsen) iş işten çoktan geçmiş oluyor zaten.

*Vergi cezasının çıkış noktası hisselerin aynı holding içinde başka bir firmaya devri. Bu yüzden Sermaye Piyasası Hukuku ile olay bağlantılı.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Szasstam said:

Karamehmetin çıkacak birşeyi kalmadı :)
aradan ayıklanalı çok oldu o, tonla hissesini yabancılara satmak zorunda kaldı.

sırada sabancı yada koç var acaba hangisi :P

Sabancu AKP'ye daha ılımlı.
Bu yüzden öncelikli Koç'u hedeflemişlerdir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

bitmis zaten daha ne kasiyorlar
putin versiyon 2 gibi dikilmis ulkenin tepesine DEMOKRASI cigirtkanlari yuzunden

demokrasi ile uzaktan yakindan alakasi olmiyan adamlari destekliyen demokratlarimiz dusunsun banane, hicbirzaman kandirmaca demokrasiye inanmadimki

aydin dogana oh olsun
AKP ilk iktidara geldiginden daha cok apra kazanmak icin besledi destekledi yaratilmasinda buyuk katkisi oldugu canavar tarafindan parcalaniyor simdi

birgun bizim liberal ve demokrat tayfayida parcaliycak bu canavar, o zaman iste cok gulucem ve dalga gecicem AHAHAHAHA

postaldan kacip adolf&putin kirmasina siginmak
turk demokratlarinin eglenceli oykusu

olucak kitabimin adi
gerci kacinzi okur bilmiyorum
bastirmazlar burda, bastirsalar dawkins in kitabi gibi olur sonu
intenetten yayinlasak mahkeme karariyal erisim engellenir filan yazik

kitabin yaninda birde tshirt vericem

ADOLFA OY VEREN DEMOKRATIM BEN diye
gururla giyerler artik
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Piyasa vatan, millet sakaya'ya doymuş durumda. Piyasa da başka şeylerin(kömürse kömür) açlığı var. akp dışındaki partiler bunu son iki seçimdir kavrayamadı. Hala onlara oy verip, savunanaların yada akp düşmanı diye eleştirmekten köşe bucak kaçındığı seçmenleri de anlayamamış. Önümüzdeki seçimler de umarım birileri anlar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Şirketleri dört katına sattı, vergisini unuttu
Doğan, Axel Springer'le ortak olmadan önce 20 günde 28 TV ve radyosunu 4 şirket arasında 3 kez devrederek vergi kaçırdı

Doğan Grubu’nun Axel Springer ortaklığı öncesinde 20 günde 28 adet TV ve radyoyu dört şirket arasında 3 defa devretmesi Maliye’nin dikkatinden kaçmadı. Tarihi ceza böyle doğdu. Doğan Grubu yöneticilerinin 2006 yılının aralık ayında 20 günde hisseleri bir şirketten diğer bir grup şirketine aktararak hem vergi kaçırdığı hem de Alman Axel Springer’e yapılan hisse satışında
RTÜK Kanunu’na aykırı davrandığı öğrenildi. Maliye Bakanlığı Gelirler
Kontrolörleri, Doğan Grubu’na ait dört şirketin 2005, 2006 ve 2007 yılları hesaplarını inceledi. Kontrolörler DTV Holding’in Alman Axel Springer’e hisselerinin yüzde 25’ini satmadan önce bir dizi hisse devri
yaptığını tespit etti. Peki 3.7 milyar liralık cezaya uzanan Doğan’ın usulsüz işlemleri nasıl gerçekleşti?

KURUMLAR VERGİSİ KAYBI

Doğan Grubu’nun 28 adet TV ve radyo şirketinin DTV Holding tarafından 7 Aralık 2006’da D Yapım’a, 15 Aralık 2006’da D Yapım tarafından D Prodüksiyon’a devredildiği belirlendi. 27 Aralık 2006’da ise yine aynı 28 adet TV ve radyo şirketinin bu kez de Alp Görsel’e satıldığı dikkat çekti. Tüm bu devir işlemleri yapılırken grup şirketleri arasındaki işlemler için kurumlar vergisi hesaplanmadığı görüldü ki bu nedenle de DTV Holding’e 1 milyar 35 milyon lira gecikme faiziyle birlikte vergi ve cezası kesildi. Bu rakam 3.7 milyar
liralık toplam cezanın kurumlar vergisi ile ilgili bölümünü oluşturdu.
Edinilen bilgiye göre Doğan Grubu bu işlemleri yaparken “Hisse değişimi
istisnası”ndan yararlanmayı hedefliyordu ancak bazı noktaları atladığı tespit edildi.


kaynak - devamı

Şu nedir yahu ? "Doğan, Axel Springer'le ortak olmadan önce 20 günde 28 TV ve radyosunu 4 şirket arasında 3 kez devrederek". Bunumu savunacaklar var ?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

di mi keşke sermaye hep istanbuldaki kodamanların elinde kalsaydı, anadolu da fakir ve dünyaya kapalı devam etseydi. şimdi anadolu sermayesi istanbula rakip oluyo, vah vah tüh tüh. türbanlıların nişantaşında kafelere gitmeye başlaması gibi bi rahatsızlık veriyo olsa gerek, "ay bunlar da son zamanlarda çok arttı".

"sermaye el değiştiriyo" söylemi kapalı ekonomiler için geçerli olabilir ancak. siyasi iktidarın rant dağıtması olayı geçmişte çok daha şiddetliydi, o yüzden aşırı zengin bikaç "aile" varolabildi, geri kalanlar süründü. tamam, siyasi iktidarın rant dağıtması bugün de devam ediyo, ama bu yavaş yavaş bitecek. anadolu sermayesi ağırlıklı olarak dünyaya açılarak zenginleşti, birilerini batırarak değil.

şunu da ekleyeyim, rekabet etmesini bilen, şirketlerini doğru dürüst yöneten gruplar ayakta kalır, böylesi köklü gruplara dokunabilecek bi siyasi irade varolamaz zaten.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

peki arkadaş madem hükümet böle böle yapıo, e be arrrrrrkadaşım, hala niye hükümet yanlısı programlar, haberler açıklamalar.


böle bişi yok, hepsi danışıklı dövüş, hiç bişi yok, ulan pislik yapmak isteyen adam hükümeti öle hale getirir ki basın yoluyla, dünyanın nevri döner. bıraksınlar bu işleri.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...