Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Teşekkürler CHP


MuDo

Öne çıkan mesajlar

İhtiyaç sahibi olmayıp da oralardan para alan oranın çok fazla olmasıdır ülkenin aldığı zarar, söz konusu kurum siyasi olursa da "oy oydur" düşüncesiyle bu oran kolay kolay azalmaz. Şu ana kadar anlamış olman gerekirdi bunları, kaç kişi birden açıklamış çeşitli şekillerde.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ben şu an sadece kyk'dan 180 tl alıorum.o da allahtan darüşşafakalı olduğum için direk çıkıyor yoksa mahvolmuştum.
şimdi bana kadıköy de büyük ihtimal dş çıkışlı olduğum için çıktı. ama gerçekten bu işlerin içinde çok pis yalan şeyler dönüo.
bir şekilde bi kaç yıl önce ibb burslarına başvuran ve çıkanların listesi çıkmıştı.
hatırladığım kadarıyla;
yarısı hakkatten hakedenlere gibiydi ama geri kalanı oldukça sağlam çocuklaraydı. o diğer hakedenlerin çoğu da zaten geleneksel olrak alanlardı. şehit çocukları, babaları vefat etmiş, dş'liler, yurtta kalanlar, terör kapsamıyla yeri değişenler gibi.
chp doğru bişeyi tam yapamadı bence o yüzden çarpıtıldı.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hao said:
İhtiyacı olmadığı halde burs alanların, olanlardan daha fazla olduğunu nereden biliyorsun diye sormak zorundayım baggio :(


Olanlardan daha fazla demedim, sadece çok fazla dedim. Bunu da çevremdeki örneklemden biliyorum. Yok illa böyle kaçamak noktalara çekerek haklı gibi görünmekse amacın, ben de sana olmadığını nerden biliyorsun derim, kalırız öyle mantıksız bir noktada.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

b1vRiP said:

chp doğru bişeyi tam yapamadı bence o yüzden çarpıtıldı.


AKP'nin derdi ülkenin değil de kendi refahıyken nasıl tam yapsın ki adamlar? Sonuçta CHP veya Anayasa Mahkemesi'nin yasa değiştirmek/yapmak gibi bir yetkisi yok.

Mevcut halinin doğru olmadığını mahkemeye, nasıl uygun olacağını da AKP'ye sunmuş CHP. Mahkeme haklı bulurken, bu AKP'nin işine gelmemiş, sonra da bunu bile bir oy toplama aracı olarak kullanmaya karar vermiş. Bunun benzerini yakın zamanda da yaşadık zaten. Bkz;

- Ekonomiyi düzeltmek için işe yarar öneriler ver, yapmazsam siyaseti bırakırım.
+ Buyur sana 7 tane taş gibi öneri.
- Senden mi öğreneceğim ulan, yapmıyorum da bırakmıyorum da.

.. gibi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Baggio said:
Olanlardan daha fazla demedim, sadece çok fazla dedim. Bunu da çevremdeki örneklemden biliyorum. Yok illa böyle kaçamak noktalara çekerek haklı gibi görünmekse amacın, ben de sana olmadığını nerden biliyorsun derim, kalırız öyle mantıksız bir noktada.





said:
Ankara Bursu -Ankara Büyükşehir Belediyesi Bursu

Ankara Büyükşehir Belediyesi, 2007-2008 eğitim döneminde de dar gelirli öğrencilere öğrenim bursu verdi. Ankara Büyükşehir Belediyesine yapılan burs başvurularının titizlikle incelenmesi sonucu yaklaşık 20 bin öğrenciye burs imkanı sağladı.

Yeni öğretim döneminde de ailesi Ankara'da ikamet eden ancak dışarıda okuyan veya Ankara'da okuyan dar gelirli ailelere mensup öğrencilere yönelik Büyükşehir burslardan yararlanmak isteyenler başvurularını, internet üzerinden yapacaklar. Ankara Büyükşehir Belediyesi web sitesinden belediye bursuna başvuru yapmak isteyenler gerekli burs başvuru formlarını doldurabilecekler. 2007-2008 öğretim yılında Ankara Büyükşehir Belediyesi bursuna başvuran öğrencilerden burs başvuru sonuçlarına göre 7 bin 500 yüksek öğrenim, 5 bin lise ve 7 bin 500 de ilköğretim öğrencisi faydalandı.

2008-2009 burs programına göre Ankara Büyükşehir Belediyesi, öğrencilerin başvurularını, yaptıkları beyana göre tespit edecek ve başvuru sitesinde ilan edilen belgeleri kendilerinden isteyerek, beyanların doğruluğuna göre burs kazananları kesinleştirecek. Beyanları ile belgelerdeki bilgiler arasında farklılıklar bulunan öğrencilerin yerine ise burs başvurusu yapan ve yedek listede olanlar alınacak. Öğrenciler karşılıksız olarak verilen bursları, kendilerine verilecek banka kartlarıyla alabilecekler.

Ankara Büyükşehir Belediyesi Burs Başvuruları, Burs Evrakları, Burs sonuçları için:

İletişim Bilgileri

Adres: Ankara Büyükşehir Belediyesi

Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı

Anafartalar cad. No:10 Kat:1/8 Ulus / ANKARA

Telefon: (0090) 312 312 17 76

(0090) 312 310 32 40 / 11 44



Tartışmayı becermek istemiyorum fakat ÇOK FAZLA göreli konuşuyorsun. 20 bin insandan bahsediliyor orada ( İzmir'de 30 bin ) ve 3-5 kişinin ( çevrende haksız yere belediye bursu alanların yüzlerce, hatta binlerce olmadığını varsayarsak ) devlet'e zarar verdiğini falan söylüyorsun, komik oluyor.

Ha bir de AKP ye kendi belediyelerinin yaptığı burs yardımlarından dolayı giydirenlerin Piriştina bursunu görmemeleri de ayrı bi komik olmuş :)

Durum böyle olunca, söylediğin mantıksız noktada kalmak daha mantıklı bir tercih gibi gözüküyor :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

forgiver said:
mesela şöle yapabilrisiniz
kemal kılıçdaroğlu kömür-gıda dağıtımına karşı
onun yerine her aileye 600 ytl vermeyi düşünüyor

ya ben kılıçdaroğluna oy vermeyi düşünüyordum ama şimdi bu 600lira olayı çok ters geldi bana. benim paramdan hizmet hakkımdan kesip, başkasına 600tl vermek falan kabul edilir şey değil. hem bunun akpnin kömüründen farkı nedir ki? belki de daha cok zarara girer belediye böyle cash para verip bedavacılığa alıştırarak, istanbula oluşacak göçü ise asker bile durduramaz! hem parayı vereceğin adamın gerçek yoksul olduğunu nasıl belgeleyeceksin? birçok serbest meslek sahibi zarar gösterip vergi kaçırıyor, herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olmadan kaçak çalışan biton adam var, yani bu parayı beleşten alacak biton kişi olacak. diyelim ki gerçek fakiri buldun ve parayı verdin, bu insanların çoğu ortamı çok karışık olan varoşlarda yaşıyor. o paranın bir kısmının tehditle haraçla pkkya gideceği bile akla geliyor yani.
artı ülkemiz insanını düşünürsek, gerçekten fakir bir vatandaş bile o parayı 2 günde yer ve sonra gene gider, "hadin bana yemek-kömür ver nerde bu devlet nerde bu insanlık der". ülkemizde tutmaz öyle direk para vermek gibi şeyler. en mantıklısı; adam gibi denetlenebilcek kurumların, gerçek ihtiyaç sahiplerine evdeki yaşayan kişi sayısına göre yetecek kadar gıda-giyecek-yakacak tarzı yardımlar yapmasıdır(tabii tavşan gibi üreyenlere de kondom ve hap dağıtımı:))
PS: aha akpli gelmiş diye saldırmayalım ltfn, ben akpden kurtulmak adına kılıçdaroğlunu destekliyordum ama burda 600lirayı görünce araştırdım biraz ve çok mantıksız buldum bu olayı.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

aquila said:
anayasal olarak yanlis olan biseyin iptal edilmesini savunup, ustune bi de yanlisi gosterdigi icin chpyi sucluyosunuz, hey allam.


anayasal yanlışı CHP'nin de yapıyor oluşu ( bkz: piriştina bursu - izmir ) ve yanlış yaptığını bile bile kendini de dava etmesi sence de komik değil mi ?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bunun ihtiyaç sahibi olmakla yada olmamakla alakası yok anlayın artık şunu ya. Yasalara göre yapılan yanlıştı. Bu düzeltildi mahkeme tarafından. Ve son derece haklı bir gerekçeyle.

Sonuç iyiyse gidilen yol doğrudur mantığıyla düşündüğünüz için zaten bu ülke sürünüyor şuanda. Ozaman gecekonduda oturan ve aylardır işsiz olan adamında paraya ihtiyacı var çalsın. Borç alsın ödemesin. İhtiyacı var diye para kazanmak için hertürlü yasadışı yola başvursun.

Ben üniversitede öğrenciyken KYK dan burs alan arkadaşlarım vardı. tanıdıklarım vardı. Çoğunun ihtiyacı yoktu o bursa ama genede alabiliyorlardı. Araya tanıdık vs sokmaya gerek yok hatta. Siz önce bu sistemi sorgulayın. Bursu vermekle mükellef kurumlar doğru kişilere veriyor mu vermiyor mu esas önemli olan bu.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hao said:
aquila said:
anayasal olarak yanlis olan biseyin iptal edilmesini savunup, ustune bi de yanlisi gosterdigi icin chpyi sucluyosunuz, hey allam.


anayasal yanlışı CHP'nin de yapıyor oluşu ( bkz: piriştina bursu - izmir ) ve yanlış yaptığını bile bile kendini de dava etmesi sence de komik değil mi ?


Komik olacak diye etmesin ozaman. AKP nin ve F-tipi kuruluşların gazına gelip daha neye neden kızdığınızın farkında değilsiniz. Birisi garibana yardım ediyor diye çok iyi bir insan oluyor. Ama sormuyorlar bu değirmenin suyu nereden geliyor. Sen bu yardımları yasal yollardan mı yapıyorsun. Buna birisi karşı çıkınca hemen gariban düşmanı oluyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

valla yazılanları okumadım. ama ben şunu bilirim;

zamanında istanbul hukuk'ta bir arkadaşım, akp'li arkadaşlarının bir listeye ismini yazmasıyla burs almıştı. sadece ismini yazdırmıştı ki resmi görevli falan değil bunlar, alelade öğrenci. adamlar öyle "ahmet benim de ismimi yaz lan" formatında takılıyordu. inanıyorum ki öyle nice listeler vardır daha (ki inanmaktan öte eminim). zira uzaktan bir tanıdığım da bizzat akp içinde aktif görevli (akp milletvekili babası). büyükşehir belediyesi ne halt ediyor bu konuda biliyorum az çok. çıkıp da buradan birisi de bu bursları savunacaksa, bir uzasın gitsin. gördüğüme mi inanacağım, buradan atıp tutana mı?

bu şartlar altında iyi oldu kapanması.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

45bin kişiye gidiyordu, sonuçta siz de okudunuz, sizin sınıftaki her öğrenci ayrı ayrı ihtiyaç sahibi miydi?
bende fazladan para gelir ne zararı olcak diye 2 kere başvurdum, bilgileri de doğru girdim, bişey çıkmadı
bunda da liste yapıyorlarsa olabilecek en faydalı işi mahvediyorlardır bu kadar basit
bir de verdiğin bilgileri ispatlamanı istiyorlardı, onu kitabına göre uyduran varsa, bunu yapanların şeref yoksunluğu
sonuçta 45bin kişiyi tamamlıycaklar, ihtiyacı ve torpili olmayanın da listeye girme ihtimali vardır bence

diğer konularda, yerel bir yönetim, merkez bir birime para aktarması saçmalık olur, yıl sonunda bütçe fazlası verirse kanunen hazineye aktırılır o kadar
ya belediyenin parasını bu oranda az verip, kyk ya aktarırsın, ya da ikisine de fazla para verirsin bütçeyi ayarlarken
bir kurum bir işi yapacak diyelim, parası da var, aynı işi neden başka bir kuruma versin, bürokrasi artsın
vergi konusuna gelince belediye de verse, devlette verse aynı şey olcak
belediyeyi parti olarak algılıyorsanız, devlette de aynı partilerden gelen insanlar yönetimde oluyor
son olarak bu karar başarı bursunu da etkiliyorsa iyice saçmalık olmuş olur
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hao said:
Baggio said:
Böyle daracık vizyonlarla, "AKP PARA DAĞITIYOR CHP KESTİRİYOR" gibi ucuz mantıklarla propaganda yapmayın. Tam istenen tuzaklara düşüyorsunuz.

Siyasi kurumlar burs veremez. İşi burs vermek değildir. Bu konuda yasa da vardır, ama ne hikmetse "BELEDİYELER HARİÇ" diye madde uydurulup eklenmiştir, CHP de bu maddenin Anayasa'ya aykırı olduğu yönünde haklı bir itirazda bulunmuştur.


Pardon bab, tuzaklara düşüyoruz biz, bilemedik, afedersin. Fakat her ne olursa olsun ihtiyaç sahiplerine giden paranın kime ne
zararı var açıklar mısın ?


su mantikga kilim abi
KIM KIMIN PARASINI DAITIYO YA
bole bi mantik war mi abi
bagis yapmak devletin isi deil
olmamalida
sen bende copleri toplucam suyu temizlicem diye para topla sonra millete dagit
ulan bilmesem yanmicam burs alanlarin yarisi icmeye gitti o parala benim arkadaslarimdan
ha elbette ihtiyaci olan coktur
ama niye benim parami bana sormadan daitiyo ki ben buna karsiyim
devletin gorevi yarim yapmak burs vermek olmamali o bence vakiflarin derneklerin gorevi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

şu akp fanlarının kafası zerre çalışmıyor(çalışsa akp ile işi niye olsun gerçi). yormayın kendinizi yazıktır onlara ayırdığınız emeği kendinize ayırın yürüyerek aya çıkarsınız, true story.

AT GÖZLÜKLERİNİ ÇIKARALIM KAMPANYAMIZA ÜCRETSİZ KAYDOLUN!

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

karar

said:
10 Mart 2009 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

Esas Sayısı : 2004/24

Karar Sayısı : 2008/165

Karar Günü : 20.11.2008

İPTAL DAVASINI AÇAN : Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri K. Kemal ANADOL ve Haluk KOÇ ile birlikte 141 milletvekili

İPTAL DAVASININ KONUSU : 3.3.2004 günlü, 5102 sayılı Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine İlişkin Kanun’un 2., 5., Geçici 3. ve 7. maddelerinin, Anayasa’nın 2., 5,. 6., 7., 8., 11., 128., 130., 131., 133. ve 167. maddelerine aykırılığı savıyla iptalleri ve yürürlüklerinin durdurulması istemidir.

I- İPTAL VE YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN GEREKÇESİ

2.4.2004 günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir:

“III. GEREKÇE

1. 03.03.2004 Tarih ve 5102 Sayılı Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine İlişkin Kanunun 2 nci Maddesinin Birinci, İkinci ve Üçüncü Fıkralarının Anayasa’ya Aykırılığı

5102 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasında, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunun yurt içinde yüksek öğrenim gören ve bu Kanuna göre çıkarılacak yönetmeliklerle belirtilen usul ve esaslar dahilinde yeterlikleri ve ihtiyaçları tespit edilen öğrencilere burs ve kredi verilebileceği belirtilmiştir.

5102 sayılı Kanunda öğrencilerin yeterlik ve ihtiyaçlarının belirlenmesine ilişkin ilkeler konusunda her hangi bir düzenleme yer almamaktadır. Bu nedenle, bu konudaki usul ve esasları belirleyen bir yönetmelik, asli düzenleme yapmış olacaktır. Halbuki Anayasa’ya göre, Anayasa’nın gösterdiği ayrık haller dışında, yürütmenin asli düzenleme yetkisi yoktur; yürütme Anayasa’ya ve kanunlara uygun olarak kullanılacak ve yerine getirilecek bir yetki ve görevdir. Anayasa’nın 8 inci maddesinde ifade edilmiş olan bu ilke, yürütmenin ancak kanun ile asli olarak düzenlenmiş bir alanda düzenleme yetkisi kullanabileceğini açıkça ortaya koymaktadır. Anayasa’nın 7 nci maddesine göre ise, asli düzenleme yetkisi, TBMM’nindir ve devredilemez.

Kanunda bir hususun yönetmelikle düzenleneceğinin belirtilmesi, o hususun kanunla düzenlenmiş olduğu anlamına gelmez. Kanunla yapılmış bir düzenlemeden söz edilebilmesi için, o hususun en azından temel ilkelerinin kanunda gösterilmesi gerekir.

5102 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrası, yukarıda açıklanan nedenlerle, yürütmenin kanuniliği ilkesine aykırı olarak, yürütmeye asli düzenleme yapmak imkanı tanıdığı için; Anayasa’nın 8 inci maddesine; yasamaya ait olan asli düzenleme yetkisini yürütmeye devrettiği için, Anayasa’nın 7 nci maddesine; böyle bir yetki Anayasa’dan kökenlenmediği için Anayasa’nın 6 ncı maddesine aykırıdır.

Anayasa’nın herhangi bir hükmüne aykırı bir kuralın Anayasa’nın 2 nci maddesinde yer alan hukuk devleti ve Anayasa’nın 11 inci maddesinde yer alan Anayasa’nın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle de bağdaşması beklenemez.

5102 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin Anayasa’nın 2, 6, 7, 8 ve 11 inci maddelerine aykırı olan birinci fıkrasının iptal edilmesi gerekmektedir.

5102 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında sayılan kurum ve kuruluşlar ile (belediyeler hariç) tüm diğer kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili mevzuatları gereği burs, kredi verilmesini öngördükleri yüksek öğrenim öğrencilerine burs, kredi ve nakdi yardım adı altında doğrudan herhangi bir ödeme yapmaları yasaklanmakta ve ancak bildirimde bulunacakları Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu vasıtasıyla söz konusu ödemeleri yapabilmeleri hükme bağlanmaktadır.

Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü’ne gönderdiği B.30.0.İMİ.0.00.00.01/775 - 17 - 17451 sayı ve 14.08.2003 tarihli yazıda, 16.08.1961 tarih ve 351 sayılı Kanuna göre Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü’nce yürütülen barınma - burs ve kredi verme işlerinde üniversitelerin ciddi sıkıntılar yaşadığı ve sayısı bir buçuk milyonun üzerine çıkmış bulunan yüksek öğrenim öğrenci sayısı ile bu tür işlerin merkezi yöntemle karşılanmasının olanaksız hale geldiği belirtilerek bu işlerin üniversitelere bağlı vakıflar tarafından yerine getirilmesinde sayısız yarar olduğuna dikkat çekilmiştir (Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın söz konusu yazısı ekte sunulmuştur).

Aynı yazıda, Anayasa’nın 130 uncu, 2547 sayılı Kanunun 4 ve 5 inci maddelerine atıfta bulunularak, bu hükümlerin öğrencilerin barınma, burs ve sosyal danışmanlık hizmetlerinin, öğrencileri en iyi şekilde tanıyan üniversiteler tarafından karşılanmasını zorunlu kıldığı ve üniversitelerin Anayasal ve yasal yetki ve görev alanında bulunan bu hizmetlere Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından müdahale edilmesinin, üniversitelerimizin bilimsel ve idari özerkliğine müdahale anlamına geleceği de ifade edilmiştir.

Yükseköğretim öğrencilerine burs - kredi verilmesinde, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü’nde merkezileşen tekelci bir sistemin sakıncalarının ve Anayasa’ya aykırılığının Yüksek Öğretim Kurulunca açıkça ifade edilmiş olmasına karşın, 5102 sayılı Kanunla böyle bir tekelci merkezi sistemin getirilmesi, 5102 sayılı Kanunun yöneldiği nihai amacın “kamu yararı” olup olmadığı hususunu tartışmaya açmaktadır.

5102 sayılı Kanun, hükümetin üniversite ve kamu yönetimi üzerinde baskı ve hakimiyet kurma ve kadrolaşma emelleri doğrultusunda yeniden yapılandırma girişimleri çerçevesinde şekillendirilmiştir.

Burs - kredi, gelir düzeyi düşük öğrenci için yaşamsal önem taşımaktadır. Ülkemizde ideolojik yaklaşımlarının laik Cumhuriyet anlayışına uygunluğu tartışmalı birtakım örgütlerin, burs vermek suretiyle öğrencileri ideolojik çizgilerine çekmeye çalıştıkları da yadsınamaz bir gerçektir.

Burs ve kredilerin bu tür örgütler tarafından ve böylesi amaçlarla öğrencilere verilmesi kuşkusuz ülkenin ve gençlerimizin geleceği bakımından büyük bir tehlikedir. Ancak, burs ve kredilerin dağıtımının, iktidarın siyasal etkilerine, yönlendirme ve baskılarına (kendisini bu baskı ve etkilerden koruyacak özerk bir yapısı olmadığı için) açık bir kurum tarafından ve tekel olarak verilmesinin de, aynı ölçüde büyük bir tehlike oluşturacağı; burslar aracılığı ile iktidarın gençleri siyasal baskı altına alarak yönlendirmesine imkan hazırlayacağı ortadadır.

Kaldı ki getirilen düzenleme, burs - kredinin temel amacı olan eğitimde fırsat eşitliğini sağlamaktan, yoksulu korumaktan da uzak görünmekte; Anayasa hükümleri ile de çelişmektedir.

Bütün bunlar 5102 sayılı Kanunun kamu yararı amacına değil, siyasal iktidarın siyasal sistemi ve toplumu etkisi altına alma amacını gerçekleştirmeye yönelik olduğunu göstermektedir.

Bir yasama işleminin kamu yararını değil de siyasal iktidarın çıkarlarını karşılamak için yapılması durumunda ise, yasama yetkisinin saptırıldığını söylemek gerekmektedir. Böyle bir yetki saptırması da, hukuk devleti anlayışı ile bağdaşamaz.

Bu nedenlerle 5102 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrası, yöneldiği amaç bakımından Anayasa’nın 2 nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesine aykırıdır ve iptal edilmesi gerekmektedir.

Diğer yandan söz konusu ikinci fıkra, hukuk kuralları arasında bir karmaşaya da yol açmaktadır.

Anayasa’nın “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” bölümünde yer alan “Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi” başlıklı 42 nci maddesinin yedinci fıkrasında “Devlet, maddi imkanlardan yoksun başarılı öğrencilerin, öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar. Devlet durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır” hükmüyle eğitim ve öğretim hakkının Devlete yüklediği ödevlerin konularını da belirtmiş olmaktadır. Anayasa’nın bu hüküm ile Devletin, eğitim ve öğretim alanında “fırsat eşitliğini” gerçekleştirme anlayışı ile hareket etmesi gerektiğini vurguladığını söylemek doğru olacaktır (Sabuncu Y., Anayasa’ya Giriş, Ankara 2002, s.148, 149).

Eğitim ve öğretim alanında fırsat eşitliği anlayışı ile hareket etmesi ve fırsat eşitliğini sağlayacak tedbirleri alması, Devletin Anayasal bir görevi olmakla birlikte Devlet bu alanda tekel oluşturacak şekilde tek başına yetkili ve görevli kılınmamıştır. Maddede yapılan düzenleme bu yolda olmadığı gibi, bu düzenlemeye Sosyal ve Ekonomik haklar ve Ödevler bölümünde yer verilmiş olması da konunun sosyal içeriğini ve sosyal dayanışma ihtiyacının göz önüne alınmasının gerekliliğini ortaya koymaktadır. Nitekim, fırsat eşitliğinin gerçekleştirilmesi konusuna çeşitli yasalarda yer verilerek değişik kamu kurum ve kuruluşlarına bu konuda görev ve yetki verilmiştir.

14.06.1973 tarihli ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun “Fırsat ve imkan eşitliği” başlığını taşıyan 8 inci maddesinde, “Eğitimde kadın, erkek herkese fırsat ve imkan eşitliği saklıdır. Maddi imkanlardan yoksun başarılı öğrencilerin en yüksek eğitim kademelerine kadar öğrenim görmelerini sağlamak amacıyla parasız yatılılık, burs, kredi ve başka yollarla gerekli yardımlar yapılır” denilmiştir.

04.11.1981 tarihli 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 4 üncü maddesinde yükseköğretimin amacı açıklanmış 5 inci maddesinde, “Yükseköğretim, aşağıdaki “Ana İlkeler” doğrultusunda planlanır, programlanır ve düzenlenir denildikten sonra, (e) bendinde “Yükseköğretim kurumlarında ve bu kurumlara girişte imkan ve fırsat eşitliği sağlayacak önlemleri almak”. Yükseköğretim Kurulunun görevleri arasında sayılmıştır.

2547 sayılı Kanunun “Sosyal Hizmetler” başlıklı 47 nci maddesinin (d) bendinde, “Kamu kuruluşları adına, Üniversitelerde okuyacak öğrencilere bu kuruluşlarca verilecek bursların bilim dallarına dağılımı ve sayısı, insan gücü ihtiyacı ve öğretim elemanı yetiştirilmesi bakımından, devlet kalkınma planları ilke ve hedeflerine göre Yükseköğretim Kurulu tarafından belirtilir. Burslu öğrencilerin harçları ile laboratuvar, sınav ve diploma masrafları burs kapsamına girer” hükmüne yer verilmiştir.

Yine, 15.06.1989 tarihli 3580 sayılı Öğretmen ve Eğitim Uzmanı Yetiştiren Yükseköğretim Kurumlarında Parasız Yatılı veya Burslu Öğrenci Okutma ve Bunlara Yapılacak Sosyal Yardımlara İlişkin Kanun ile de “...öğretmenlik mesleğini ve eğitim uzmanlığını cazip hale getirerek eğitimin kalitesini yükseltmek; öğretmen ve eğitim uzmanı yetiştiren yükseköğretim kurumlarına talebi artırmak için Milli Eğitim Bakanlığı adına mecburi hizmet karşılığı parasız yatılı veya burslu öğrenci okutmak ve bunlarla ilgili usul ve esaslar” düzenlenmiştir.

5102 sayılı Kanun ile, yukarıda belirtilen kanunlar ve belirtilen hükümleri yürürlükte bulunmalarına karşın (Bu Kanunda mezkur kanunların veya bu Kanuna aykırı hükümlerinin yürürlükten kaldırıldığına ilişkin hiçbir hükme yer verilmediği gibi önceki kanun (3580 sayılı Kanun) özel kanun olduğu için zımni ilga da söz konusu değildir), bu kanunların hükümlerinin tam aksine düzenleme yapılmıştır. Zira, Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında sayılan kurum ve kuruluşlar ile (belediyeler hariç) tüm diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, ilgili mevzuatları gereği burs, kredi verilmesini öngördükleri yüksek öğrenim öğrencilerine burs, kredi ve nakdi yardım adı altında doğrudan herhangi bir ödeme yapmaları yasaklanmakta ve ancak bildirimde bulunacakları Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu vasıtasıyla söz konusu ödemeleri yapabilmeleri hükme bağlanmaktadır.

Yürürlükte olan bir kanun ortadan kaldırılmadan, o kanunda yer alan hususlar dikkate alınmaksızın ve yürürlükteki kanunun tamamen aksine bir hüküm getirilmesi, bir hukuk devletinde asla kabul edilemeyecek bir durumdur. Çünkü böyle bir durum, hukuk düzeninden beklenen belirliliği engeller. 5102 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki düzenleme, bu bakımdan da Anayasa’nın 2 nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesine aykırıdır.

5102 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki düzenleme, aynı zamanda sosyal devlet ilkesine de aykırıdır.

Bir sosyal hukuk devleti kurmuş olan Anayasa’mıza göre Devlete düşen görev, Anayasa’da düzenlenen sosyal ve ekonomik haklardan kişilerin yararlanmasını sağlamak ve olanakları ölçüsünde bu hakların kapsamını genişletmektir. Nitekim “Devletin temel amaç ve görevleri” başlığını taşıyan Anayasa’mızın 5 inci maddesinde “...kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmanın” Devletin temel amaç ve görevlerinden olduğu belirtilmektedir.

Sosyal devlet, “sosyal adaletin” ve “sosyal güvenliğin” yaratılması ve korunması ile yükümlü olacaktır.

“Sosyal adalet” paylaştırma ilkesidir. Toplumdaki her tabaka ve gruba ekonomik ve kültürel yaşam yeteneği uygun bir düzeyde garanti edilmiştir. Bu garanti, eğitim ve öğrenimde, meslek sahibi olmada özellikle rol oynayan kişiliğin serbestçe geliştirilmesi konusunda, ekonomik- sosyal şans eşitliğini de kapsamaktadır.

“Sosyal güvenlik” bireye, önleyici ve destekleyici olarak, gerekli yardım ve tedarikleri güvence altına alan kurumların yaratılmasını istemektedir.

Devlet bireye sosyal adalet ve sosyal güvenlik getirmek zorundadır. Olabildiğince kaliteli öğrenim olanaklarının sağlanması da, bu bağlamda verilebilecek hizmetlerin başında gelmektedir.

5102 sayılı Kanun, sosyal devlet ilkesinin yukarıda açıklanan içeriğinin aksine bir düzenleme yapmıştır. Zira, genel bütçeli idareler, üniversiteler ve diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kendi mevzuatları dairesinde geniş bir fırsat eşitliği yelpazesi içinde ve bire bir ilişki kurularak yüksek öğrenim öğrencilerine burs ve kredi olanakları sağlanırken, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu devreye sokularak bu Kurumun müdahalesinin önü açılmakla kalınmamış: ayrıca bu Kanun uyarınca ve siyasi iktidarın tercihlerine göre çıkarılacak yönetmelikle yapılacak belirlemeler çerçevesinde burs verilmesi öngörülerek fırsat eşitliği yelpazesi de daraltılmıştır. Bu durum getirilen düzenlemenin Anayasa’nın 2 nci maddesinde ifade edilen sosyal devlet ilkesine ve Anayasa’nın 5 inci maddesinde açıklanan devletin temel amaç ve görevlerine aykırı olduğunu ortaya koymaktadır.

Anayasa Mahkemesi’nin 30.05.1990 tarihli E.1990/2, K.1990/10 sayılı kararında (AMKD.S.26, s.198 - 204), “Anayasa’nın 130 uncu maddesi, üniversitelerin, bir hukuk devletinin üniversitesine yaraşır biçimde uygar ve evrensel karakterde öğretim - eğitim, araştırma ve yayın konularında bilimsel özerkliğe sahip bir kamu tüzelkişisi biçiminde kurulmasını ve Cumhuriyetin temel organları içinde bu niteliği ile yer almasını istemiş ve buna göre düzenlemeler yapmıştır.

5102 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yapılan düzenleme, üniversite özerkliğini de zedelemektedir ve Anayasa’nın 130 uncu maddesine de aykırı düşmektedir.

Anayasa’nın 130 uncu maddesinde, üniversitelerin, bilimsel özerkliğe sahip kamu tüzelkişileri olarak tanımlanması ve bunların ancak Devlet tarafından yasayla kurulabileceklerinin saptanması ile güdülen ereğin, siyasal çevrelerin, özellikle iktidarların ve ayrıca çeşitli baskı gruplarının, üniversite çalışmalarıyla öğretim ve eğitimini etki altında tutabilmeleri yolunu kapatmak ve bu faaliyetlerin bilimsel gerekler ve gereksinmelerden başka, herhangi bir dış etkiden uzak kalacak bir ortamda sürdürülmesini sağlamak olduğunda kuşku yoktur” denilmiştir.

Anayasa’ya uygunluk denetimi yapılırken, Anayasa’nın konuyla ilgili tüm hükümlerinden yararlanmak zarureti vardır. Çünkü, her yasa gibi Anayasa da bir bütündür ve tek bir kuralın yeterince açıklık getirmediği durumlarda bütün metnin göz önünde tutulması, başka bir anlatımla, sözün de açıklık olmayınca özüne gidilmesi ve bunun için de kuralların tümünün incelenmesi, öz yönünden yorum yapılırken ileriye dönük ve gerçekçi bir yolun izlenmesi gerekir (AYM. E.90/4, K.90/6, T.12.04.1990, R.G. 12.04.1990, Sa.26).

Anayasa Mahkemesi’nin kararında açıkça vurgulandığı üzere, Anayasa’nın üniversiteler konusunda kabul ettiği temel ilke; çağdaş öğretim ve eğitime uygun çalışmalarla belirgin bilimsel düzeyde insan gücü yetiştirmekle görevli üniversiteleri, dışardan gelebilecek her çeşit baskı ve müdahaleden korumak üniversite eğitim ve öğretimini, bilimsel gerekler ve gereksinmelerden başka herhangi bir dış etkiden uzak tutmaktır. Hal böyle iken ve üniversitelerin “fırsat eşitliği” çerçevesinde öğrencilerine burs vermelerinin (üniversitelerin ihtiyaç duyabileceği bilimsel gereklerle herhangi bir bağ ve ilişkisi bulunmazken) Milli Eğitim Bakanlığının denetimine tabi Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunun müdahalesine açık ve bu Kuruma bağımlı bir duruma getirilmiş olmaları, üniversitenin özerkliğini zedelemekte ve böylece Anayasa’nın 130 uncu maddesinin lafzına ve ruhuna aykırı düşmektedir.

Böyle bir düzenlemeyi kamu yararı ile açıklamak da mümkün değildir. Çünkü gerekçede ifade edilen amaç yani mükerrer burs - kredi tahsisinin önlenmesi, üniversite özerkliğini zedelemeyen yöntemlerle de sağlanabilir. Kaldı ki, düzenlemenin yöneldiği amacın ne ölçüde kamu yararı ile ilgili olduğuna ilişkin değerlendirmeler de yukarıda yapılmıştır.

5102 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre, “kanunlarla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan kurumlar”da Kanunun kapsamına dahildir.

Anayasa’nın 130 uncu maddesinin ikinci fıkrasında “Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabilir” denilmiştir.

Bu çerçevede çeşitli vakıflar tarafından kanunla yükseköğretim kurumları (üniversiteler) kurulmuştur. Örneğin, 3785 sayılı Kanunla Ankara’da Hacettepe Çocuk Sağlığı Enstitüsü Vakfı, Hacettepe Tıp Merkezi Vakfı, ve Hacettepe Üniversitesi Vakfı tarafından 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlerine tabi olmak üzere, kamu tüzelkişiliğini haiz Bilkent Üniversitesi adıyla bir Üniversite kurulmuştur.

Vakıf Üniversitelerinin kanunla kuruldukları için 5102 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları açıktır.

Anayasa’nın 130 uncu maddesinin son fıkrasında, “mali ve idari konular” dışındaki akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumlarını bağlayan Anayasa hükümlerinin vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumlarını da bağlayacağı belirtilmiştir. Görüldüğü üzere Anayasa, söz konusu hükmü ile, mali ve idari konularda Vakıf Üniversitelerinin özerkliklerini pekiştirmişken; mali bir konu olduğu yadsınamayacak bir husus olan yüksek öğrenim öğrencilerine burs verilmesi konusunda 5102 sayılı Kanun ile yapılan düzenleme vakıf üniversitelerinin de özerkliğine ve dolayısıyla Anayasa’nın 130 uncu maddesine aykırılık teşkil etmektedir.

Anayasa’nın 133 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun “özerkliği” ve “yayınlarının tarafsızlığı” esastır. Bu özerklik geniş bir kavramdır, “mali ve idari özerkliği” içerir.

11.11.1983 tarih ve 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunun “Öğretim ve Eğitim” başlığını taşıyan 54 üncü maddesinde “Türkiye Radyo -Televizyon Kurumu, personeline, görevleri arasına giren konularda yurt içinde ve dışında eğitim, öğrenim ve ihtisas yapma imkanını sağlarlar, bu maksatla kurslar açar ve kendi maksatları için personel yetiştirmek üzere kendi kadrolu personeline veya 8 Nisan 1929 tarih ve 1416 sayılı Kanun hükümlerine göre öğrencilere “burs” verebilir.”

5102 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki düzenleme, mali ve idari özerkliğe sahip ve tarafsız bir Kurum olan Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’nun burs verme konusunda, Milli Eğitim Bakanlığı’nın denetimine tabi Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’na bağımlı bir konuma girmesine yol açtığı için Anayasa’nın 133 üncü maddesine de aykırıdır.

Diğer taraftan Anayasa’nın 167 nci maddesinin birinci fıkrası “Devlet para, kredi, sermaye mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemesini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır, piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler” kuralını içermektedir.” Bu maddenin gerekçesinde piyasada fiili ve anlaşma sonucu tekelleri önlemenin devletin görevi olduğu belirtildikten sonra “Bu görev hem özel hem de kamu kesimi için öngörülmektedir” denilmiştir. Yüksek öğrenim öğrencilerine burs, kredi verilmesi veya nakdi yardım yapılması, sosyal içerik ağırlıklı bir hizmetin topluma sunulmasıdır. 5102 sayılı Kanunun Genel Gerekçesi’nde de açıkça belirtildiği üzere söz konusu hizmete ilişkin “dağıtım tek elden” yapılacak yani bu hizmet kamu kesiminde (belediyeler dışında) “tekel” şeklinde sunulacaktır. Ancak yine 167 nci maddenin gerekçesinde açıklandığı gibi “Tekelciliğin her türlüsünün zararından fertleri ve toplumu korumak, toplumun huzur ve refahı ile de ilgilidir”. Bu nedenle mezkur düzenleme Anayasa’nın 167 nci maddesi hükmüne de aykırıdır.

Anayasa’nın 131 inci maddesinde Yükseköğretim Kurulunun görev ve yetki alanı gösterilmiştir. Söz konusu 2 nci maddenin ikinci fıkrasındaki düzenleme, Yükseköğretim Kurulunun yetkilerine de doğrudan bir müdahale niteliğini taşıdığı için, Anayasa’nın 131 inci maddesine de aykırıdır.

Anayasa’ya aykırı bir hüküm, Anayasa’nın 2 nci maddesindeki “hukuk devleti” ve Anayasa’nın 11 inci maddesindeki “Anayasa’nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” ilkelerine de aykırılık teşkil edecektir.

5102 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin üçüncü fıkrası ise kredi - burs dağıtımında, yukarıda açıklanan gerekçelerle Anayasa’ya aykırı olan bir sistemin uygulaması niteliği taşıdığı için, yine aynı gerekçelerle Anayasa’ya aykırı düşmektedir.

Yukarıda etraflıca açıklanan nedenlerle, 5102 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları hükümleri ile yapılan düzenleme, Anayasa’nın 2 nci maddesindeki “sosyal hukuk devleti” ilkesine, 5 inci maddesinde belirtilen Devletin temel amaç ve görevlerine, 11 inci maddesindeki “Anayasa’nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” ilkesine, Anayasa’nın 130 uncu, 131 inci, 133 üncü ve 167 nci maddeleri hükümlerine aykırı olup iptali gerekmektedir.

2. 03.03.2004 Tarih ve 5102 Sayılı Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine İlişkin Kanunun “Ek Ödeme” Başlığını Taşıyan 5 inci Maddesinin Anayasa’ya Aykırılığı

5102 sayılı Kanunun 5 inci maddesinde birinci cümlede, Devlet bütçesinden sağlanan ödenekler dışındaki Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu gelirlerinden karşılanmak üzere Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunda çalışan 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personele, görev unvanı esas alınarak Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Yönetim Kurulunca uygun görülen oran ve miktarlarda ek ödeme verileceği hususu hükme bağlanmıştır.

Anayasa’nın 128 inci maddesinde memurların ve diğer kamu görevlilerinin niteliklerinin, atanmalarının, görev ve yetkilerinin, hakları ve yükümlülüklerinin, aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği ilkesi yer almaktadır.

5102 sayılı Kanunun 5 inci maddesinde, Anayasa’nın 128 inci maddesine göre kanunla düzenlenmesi gereken ek ödemelerin oran ve miktarının Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Yönetim Kurulunun taktirine bırakılması, Anayasa’nın 128 inci maddesine aykırıdır.

Ayrıca, kanunda herhangi bir asli düzenleme yapılmaksızın Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Yönetim Kuruluna, ek ödemelerin oran ve miktarını belirleme konusunda verilmiş olan yetki, bir yasama yetkisi devri niteliğini taşımaktadır. Çünkü Anayasa’nın 8 inci maddesine göre yürütme, Anayasa’nın kanunlara uygun olarak kullanılan ve yerine getirilen bir yetki ve görevdir. Yürütmenin Anayasa’da gösterilen ayrık haller dışında asli düzenleme yetkisi yoktur. Bu yetki, Anayasa’nın 7 nci maddesine göre TBMM’nindir ve devredilemez.

Bu nedenle, Yönetim Kuruluna verilen söz konusu yetki, Anayasa’nın 7 nci ve 8 inci maddelerine aykırı olduğu gibi; Anayasa’dan kökenlenmediği için, Anayasa’nın 6 ncı maddesi ile de çelişmektedir.

Ayrıca nesnel yasa kuralları ile sınırları gösterilmemiş bir yetkinin, keyfi uygulamalara yol açabileceği ve bu nedenle Anayasa’nın 2 nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesi ile de uyumlu olamayacağı açıktır. Anayasa’nın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin Anayasa’nın 11 inci maddesinde yer alan Anayasa’nın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle bağdaşması da beklenemez.

Bu nedenlerle Anayasa’nın 2, 6, 7, 8 ve 128 inci maddelerine aykırı olan söz konusu hükmün iptali gerekmektedir.

Diğer yandan söz konusu 5 inci maddenin birinci, ikinci ve dördüncü cümlelerine göre, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun bir yılda toplam gelirlerinden, bir yılda toplanan gelirlerin % 16’sını geçmemek ve her kişi için ayda 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda tanımlanan en yüksek Devlet memuru aylığının brüt tutarının % 130’unu geçmemek üzere Kurum personeline ek ödeme yapılması imkanı getirilmiştir.

Bu durumda, yüksek öğrenim gören öğrencilere personele yapılacak ek ödeme kadar az burs, az kredi verilmesi veya az nakdi yardımda bulunulacak demektir. Bunun anlamı ise, “Genel Gerekçe”de açıklanan hizmetlerin merkezde ihtisaslaşmış Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu çatısı altında toplanmasıyla daha fazla sayıda ihtiyaç sahibi öğrenciye yardım yapılmasının gerçekleşeceği şeklinde, Kanunun kabulünde öne geçen tüm sebeplerin göz ardı edilmesidir. Bu husus da, Anayasa’nın 2 nci maddesinde ifade edilen sosyal devlet ilkesiyle çelişmektedir.

5102 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin 3 üncü cümlesinde ise ek ödemeye ilişkin usul ve esasların Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Yönetim Kurulunca belirleneceği bildirilmiştir.

Söz konusu usul ve esaslara ilişkin ilkelerin Kanunda düzenlenmemiş olduğu görülmektedir. Anayasa’nın 128 inci maddesine göre bu hususların kanunla gösterilmesi gerekmektedir. Kanunla herhangi bir düzenleme yapılmadığı için, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Yönetim Kuruluna verilen yetki; asli bir düzenleme yetkisidir. Halbuki Anayasa’nın 8 inci maddesine göre yürütmenin kural olarak asli düzenleme yetkisi yoktur. Bu yetki TBMM’nindir ve devredilemez. Devredildiği taktirde bu yetki kökenini Anayasa’dan almayan bir yetki görünümüne girer.

Bu nedenlerle, söz konusu 3 üncü cümlede yapılan düzenleme, Anayasa’nın 6, 7, 8 ve 128 inci maddelerine aykırıdır.

Diğer yandan bu düzenlemenin özellikle özerk kurumların bütçe esasları bakımından ciddi bir takım sorunlara yol açacağı ortadadır. Çünkü mali özerklikleri nedeniyle gelirlerini hangi giderlerine tahsis edeceklerini kararlaştırmak yetkisine sahip olan kurumlar; burs - kredi karşılığı olarak bütçelerinden ayırdıkları ve Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuna yatırdıkları meblağın bir kısmı ile Kurum personelinin ek ödemelerini karşılamış olacaklardır. Bu durum, bütçenin genelliğine de aykırı düşecektir. Böyle bir durumu üniversiteler bakımından, Anayasa’nın 130 uncu maddesinde ifade edilen katma bütçe ilkesi ile bağdaştırmakta mümkün değildir.

Anayasa’nın 130 uncu ve 131 inci maddeleri, üniversitelerin, özerklik nitelikleri çerçevesinde, kendilerine tahsis edilecek kaynakları üniversitelerin yerine getirecekleri kamu hizmetlerine nasıl sarfedeceklerini kararlaştırmak yetkisiyle donatıldığını göstermektedir. Üniversitelerin burs - kredi karşılığı olarak ayırdığı bir kaynağın bir kısmının Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu personeline ek ödeme olarak kullanılabilmesine imkan tanıyan bir düzenleme, üniversitelerin kararlarına ve mali özerkliğine bir müdahale niteliği taşımakta ve bu bakımlardan da Anayasa’nın 130 ve 131 inci maddelerine aykırı düşmektedir.

Aynı durum özerkliği Anayasa’nın 133 üncü maddesinde ifade edilen Türkiye Radyo Televizyon Kurumu için de geçerlidir.

Anayasa’nın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenleme Anayasa’nın 2 nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti, Anayasa’nın 11 inci maddesinde ifade edilen Anayasa’nın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkelerine de aykırıdır.

5102 sayılı Kanunun yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 2, 6, 7, 8, 11, 128, 130, 131 ve 133 üncü maddelerine aykırı olan 5 inci maddesinin iptali gerekmektedir.

3. 03.03.2004 Tarih ve 5102 Sayılı Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine İlişkin Kanunun Geçici Madde 3’ünün Anayasa’ya Aykırılığı

5102 sayılı Kanunun Geçici Madde 3’ünde, 2003, 2004 öğretim yılında Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan ilk defa burs almaya hak kazanan öğrencilerin 01.01.2004 tarihinden itibaren burs ödemelerinin Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Hukuk devleti adı verilen yönetim biçiminin temel unsurlarından birisi hukuki güvenliktir.

Kanunlarla yapılan ve bu kanunların Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği tarihten önceki zamana yönelik düzenlemelerin, hukuki güvenliği zedeleyeceği ortadadır. Çünkü bir hukuk devletinde hukuka uymak zorunda olan kişi ve kurumların öncelikle hukukun ne olduğunu bilmeleri gerekir. Hukuk kurallarının geçmişe dönük olarak yapacağı düzenlemeler, özellikle yeni görev ve sorumluluklar getiriyor ve düzeni değiştiriyor ise, hukukun ne olduğunu bilmek olanağını ortadan kaldırır.

Bu nedenle Geçici Madde 3’de getirilen ve geçmişe yönelik olarak hukuk düzenini değiştiren hüküm, Anayasa’nın 2 nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesine aykırıdır.

Anayasa’nın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenleme Anayasa’nın 11 inci maddesindeki Anayasa’nın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesiyle de çelişir.

Anayasa’nın 2 ve 11 inci maddelerine aykırı olan bu hükmün iptal edilmesi gerekmektedir.

4. 03.03.2004 Tarih ve 5102 Sayılı Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine İlişkin Kanunun 7 nci Maddesinin Anayasa’ya Aykırılığı

5102 sayılı Kanunun yürürlükle ilgili 7 nci maddesinde, bu Kanunun 01.01.2004 tarihinden geçerli olmak üzere “yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği bildirilmiştir.

5102 sayılı Kanun 06.03.2004 tarihinde yayımlanmıştır.

Hukuk devleti adı verilen yönetim biçiminde temel unsurlarından birisi hukuki güvenliktir.

Kanunların Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği tarihten önceki bir tarihten başlayarak geçerlik kazanmaları, hukuki güvenliği zedeler.

7 nci maddede getirilen düzenlemenin özellikle bir takım kurumların yükümlülükleri bakımından geçmişe dönük olarak hüküm ifade etmesi, bu zedelemenin boyutlarının daha da genişlemesine yol açmıştır.

Hukuku geçmişe yönelik olarak değiştiren ve bu nedenle Anayasa’nın 2 nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırı olan bu hükmün, Anayasa’nın 11 inci maddesinde ifade edilen Anayasa’nın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesi ile bağdaşması da beklenemez.

5102 sayılı Kanunun Anayasa’nın 2 ve 11 inci maddelerine aykırı olan 7 nci maddesinin iptali gerekmektedir.

IV.YÜRÜRLÜĞÜ DURDURMA İSTEMİNİN GEREKÇESİ

03.03.2004 tarih ve 5102 sayılı Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine İlişkin Kanun’un iptali istenilen 2 nci maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları ile 5 inci maddesinin, Geçici Madde 3’ünün ve 7 nci maddesinin hükümlerinin uygulanması halinde; başta Üniversiteler olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının, kendi mevzuatları dairesinde belirleyecekleri yüksek öğrenim öğrencilerine burs ve kredi verememelerinin, nakdi yardımda bulunamamalarının uygulamada yaratacağı giderilmesi güç ve olanaksız durumları önlemek için, bir tedbir olarak iptal davası sonuçlanıncaya kadar söz konusu kuralların yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi gerekmektedir.

V. SONUÇ VE İSTEM

Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen:

1- a) 5102 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının, Anayasa’nın 2, 6, 7, 8 ve 11 inci maddelerine,

b) 5102 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının, Anayasa’nın 2, 5, 11, 130, 131, 133 ve 167 nci maddelerine,

c) 5102 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin Anayasa’nın 2, 6, 7, 8, 11, 128, 130, 131 ve 133 üncü maddelerine,

d) 5102 sayılı Kanunun Geçici Madde 3’ünün Anayasa’nın 2 ve 11 inci maddelerine,

e) 5102 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin Anayasa’nın 2 ve 11 inci maddelerine,

aykırı olduğu için iptallerine,

2. İptal davası sonuçlanıncaya kadar söz konusu hükümlerin yürürlüklerinin durdurulmasına,

Karar verilmesini saygı ile arz ve talep ederiz.”

II- YASA METİNLERİ

A- İptali İstenilen Yasa Kuralı

3.3.2004 günlü, 5102 sayılı Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine İlişkin Kanun’un dava konusu kuralları şöyledir:

“Burs ve kredilerin verilmesi

Madde 2.- Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu; yurt içinde yüksek öğrenim gören ve bu Kanuna göre çıkarılacak yönetmeliklerle belirtilen usul ve esaslar dahilinde yeterlikleri ve ihtiyaçları tespit edilen öğrencilere burs-kredi verebilir.

Genel bütçeli daireler, katma bütçeli idareler, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıkları, bütçenin transfer tertibinden yardım alan kuruluşlar, il özel idareleri ve bunların kurdukları birlik, müessese ve işletmeler, özel bütçeli kuruluşlar, özelleştirme kapsam ve programına alınmış, hisselerinin yarısından fazlası kamuya ait olan özel hukuk hükümlerine tabi kuruluşlar, fonlar, döner sermayeler, kamu bankaları, kanunlarla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan kurumlar ile kurul/üst kurullar ve diğer tüm kamu kurum ve kuruluşları (belediyeler hariç) birinci fıkrada belirtilen yüksek öğrenim öğrencilerine burs, kredi ve nakdi yardım adı altında herhangi bir ödeme yapamazlar; ilgili mevzuatları gereği burs, kredi verilmesini öngördükleri yüksek öğrenim öğrencilerini, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuna bildirirler.

Genel bütçeli daireler ve katma bütçeli idareler ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu dışında kalan kurum ve kuruluşlarca bildirilen öğrencilere ödeme yapılabilmesi için bu kurum ve kuruluşlarca gerekli meblağ, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunca belirlenen ödeme tarihinden en geç otuz gün öncesine kadar, Kurum hesabına yatırılır.”

“Ek Ödeme

Madde 5.- Devlet bütçesinden sağlanan ödenekler dışındaki Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu gelirlerinden karşılanmak üzere Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunda çalışan 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personele, görev unvanı esas alınarak Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Yönetim Kurulunca uygun görülen oran ve miktarlarda her ay ek ödeme verilir. Ek ödemelerin aylık tutarı, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda tanımlanan en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) brüt tutarının %130'unu geçemez. Ek ödemelerde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun aylıklara ilişkin hükümleri uygulanır ve damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz. Ek ödemeye ilişkin usul ve esaslar Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Yönetim Kurulunca belirlenir. Ek ödemeler, Kurumun bir yılda toplanan gelirlerinin %16'sını geçemez.”

“Geçici Madde 3.- 2003-2004 öğretim yılında Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan ilk defa burs almaya hak kazanan öğrencilerin 1.1.2004 tarihinden itibaren burs ödemeleri Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından yapılır.”

“Yürürlük

Madde 7.- Bu Kanun 1.1.2004 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.”

B- Dayanılan Anayasa Kuralları

Dava dilekçesinde, Anayasa’nın 2., 5,. 6., 7., 8., 11., 128., 130., 131., 133. ve 167. maddelerine dayanılmıştır.

III- İLK İNCELEME

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi gereğince, Mustafa BUMİN, Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Aysel PEKİNER, Tülay TUĞCU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Mustafa YILDIRIM, Fazıl SAĞLAM, ve A. Necmi ÖZLER’in katılımlarıyla 7.4.2004 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, yürürlüğü durdurma isteminin bu konudaki raporun hazırlanmasından sonra karara bağlanmasına oybirliğiyle karar verilmiştir.

IV- ESASIN İNCELENMESİ

Dava dilekçesi ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, iptali istenilen Yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

A- Yasa’nın 2. Maddesinin İncelenmesi

Dava dilekçesinde, burs ve kredi verilmesine ilişkin usul ve esasların yasada düzenlenmeyerek yönetmeliğe bırakıldığı, belediyeler hariç diğer kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili mevzuatları gereği burs verilmesini öngördükleri yüksek öğrenim öğrencilerine burs, kredi ve nakdi yardım adı altında doğrudan herhangi bir ödeme yapmalarının yasaklanarak sadece bildirimde bulunacakları Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu vasıtasıyla sözkonusu ödemeleri yapabilmelerinin hükme bağlanmasının üniversitelerin doğrudan burs ve kredi vermelerini engellediği, bunun üniversitelerin bilimsel ve idarî özerkliğine müdahale olduğu, tekelci merkezi sistemin getirilmesinin hükümetin üniversite ve kamu yönetimi üzerinde baskı ve hakimiyet kurmasına yol açacağı, bu nedenlerle dava konusu kuralın Anayasa’nın 2., 5., 6., 7., 8., 11., 130., 131., 133. ve 167. maddelerine, aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

1- Birinci fıkranın incelenmesi

Yasa’nın “Burs ve kredilerin verilmesi” başlıklı 2. maddesinin birinci fıkrasında, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’nca, yurt içinde yükseköğrenim gören öğrencilerden, bu Yasa’ya göre çıkarılacak yönetmeliklerle belirtilen usul ve esaslara göre yeterlikleri ve ihtiyaçları tespit edilen öğrencilere burs-kredi verilebileceği öngörülmüştür.

Anayasa’nın 7. maddesinde yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği belirtilmektedir. Buna göre, Anayasa’da yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir. Yürütmenin düzenleme yetkisi, sınırlı, tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir. Bu nedenle, Anayasa’da öngörülen ayrık durumlar dışında, yasalarla düzenlenmemiş bir alanda, yasa ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez. Yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının Anayasa’nın 7. maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması, çerçeveyi çizmesi, sınırsız, belirsiz, geniş bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakmaması gerekir.

16.8.1961 günlü ve 351 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öğrencilere verilecek krediler için öngörülen kural, 5102 sayılı Yasa’nın 2. maddesinin dava konusu birinci fıkrasında burslar için de getirilerek, burs-kredi alabilmenin temel ve genel koşulları,

- Yüksek öğrenim görmek, diğer bir deyişle yüksek öğrenim öğrencisi olmak,

- Yüksek öğrenimi yurt içinde görüyor olmak,

- Burs-kredi konusunda Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun görevli olması,

- Yüksek öğrenim öğrencisinin yeterlik ve ihtiyaç sahibi olması,

şeklinde belirlenmiş, yeterlik ve ihtiyaçların tespitine ilişkin usul ve esasların ise çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenmesi öngörülmüştür.

Yasa’da temel ilkelerin ve sınırların gösterilerek teknik ayrıntıların yönetmeliklere bırakılmış olması nedeniyle yasama yetkisinin devrinden sözedilemez.

Açıklanan nedenlerle birinci fıkra, Anayasa’nın 7. maddesine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.

Kuralın, Anayasa’nın 2., 6., 8. ve 11. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.

2- İkinci ve üçüncü fıkraların incelenmesi

Yasa’nın 2. maddesinin ikinci fıkrasında, genel bütçeli daireler, katma bütçeli idareler, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıkları, bütçenin transfer tertibinden yardım alan kuruluşlar, il özel idareleri ve bunların kurdukları birlik, müessese ve işletmeler, özel bütçeli kuruluşlar, özelleştirme kapsam ve programına alınmış, hisselerinin yarısından fazlası kamuya ait olan özel hukuk hükümlerine tabi kuruluşlar, fonlar, döner sermayeler, kamu bankaları, kanunlarla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan kurumlar ile kurul/üst kurullar ve diğer tüm kamu kurum ve kuruluşlarının (belediyeler hariç) birinci fıkrada belirtilen yüksek öğrenim öğrencilerine burs, kredi ve nakdi yardım adı altında herhangi bir ödeme yapamayacakları ve ilgili mevzuatları gereği burs, kredi verilmesini öngördükleri yüksek öğrenim öğrencilerini, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuna bildirmeleri gerektiği belirtilmiş; üçüncü fıkrasında da, genel bütçeli daireler ve katma bütçeli idareler ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu dışında kalan kurum ve kuruluşlarca bildirilen öğrencilere ödeme yapılabilmesi için bu kurum ve kuruluşlarca gerekli meblağın, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’nca belirlenen ödeme tarihinden en geç otuz gün öncesine kadar Kurum hesabına yatırılması, hükme bağlanmıştır.

Yasa’nın genel gerekçesinde, yüksek öğrenim gören öğrenci sayısı ve bunların içinde burs ve kredi talep edenlerin oranının yıldan yıla artış gösterdiği, buna karşılık burs ve kredi taleplerinin tamamının karşılanamadığı, yükseköğrenim öğrencilerine sunulan bu hizmetin dengeli ve adil dağılımının gözetilmesi gerektiği, çok sayıda kurum ve kuruluşlarca burs sağlanması ve bunlar arasında koordinasyonun olmamasının bir kısım öğrencinin bir kaç yerden burs alabilmesine, bir kısım öğrencinin ise burs imkanından yararlanamamasına yol açtığı, veriliş amacı başarılı ve ihtiyaç sahibi olan öğrencilerin maddi yönden desteklenmesi olan bursların dağıtımının tek elden mümkün olduğunca daha fazla sayıda ihtiyaç sahibi öğrenciye yapılması da gerçekleştirilerek sosyal adaletin sağlanacağı belirtilmektedir.

Anayasa’nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyal bir hukuk devleti olduğu, 5. maddesinde Devletin temel amaç ve görevlerinin, “Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak” olduğu belirtilmiştir.

Dava konusu düzenleme ile belediyeler dışında kapsama alınan kurum ve kuruluşların başarılı ve ihtiyaç sahibi öğrencilere burs verme imkânı tamamen ortadan kaldırılmamaktadır. Bu kurum ve kuruluşlar, ilgili mevzuatları gereği burs, kredi verilmesini istedikleri yüksek öğrenim öğrencilerini Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’na bildirmelerinden sonra bu öğrenciler burs, kredi alabileceklerdir. Ayrıca, genel bütçeli daireler ve katma bütçeli idareler ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu dışında kalan kurum ve kuruluşlarca bildirilen öğrencilere burs ve kredilerin aksamadan ödenebilmesi için de gerekli meblağın, bu kurum ve kuruluşlarca Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’nca belirlenen ödeme tarihinden en geç otuz gün öncesine kadar Kurum hesabına yatırılması öngörülmüştür.

Burs ve kredilerin mümkün olduğunca geniş tabana yayılarak daha çok öğrenciye olanak sağlanması amacıyla getirildiği anlaşılan düzenlemenin, Anayasa’nın 2. maddesinde öngörülen sosyal hukuk devleti ilkesi ile 5. maddesinde belirtilen Devletin temel amaç ve görevleri kapsamında değerlendirilmesi nedeniyle Anayasa’ya aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır.

Öte yandan, dava konusu kurallarla çeşitli kurum ve kuruluşlarca verilen burslarda, mükerrerliğin önlenmesi; adil ve dengeli bir dağılım sağlanarak daha çok sayıda öğrenciye ulaşılması amacıyla, burs ve kredilerin tek elden verilmesi esasına dayanan bir sistem oluşturulduğu, ancak belediyelerin bundan istisna tutulduğu anlaşılmaktadır. Hukukun üstünlüğü esasını benimseyen bir devlette, genel kurala bu tür bir istisna getirilebilmesi için işin doğasından veya ayrıcalık tanınanların özel durumlarından kaynaklanan zorunluluklar bulunması gerekir. Aksi halde, yasama yetkisinin kullanılmasında, hizmetin gereği değil, yasa koyucunun hukuk sınırlarını aşan öznel iradesi belirleyici olur. Böyle bir durumu ise eşitlik temelinde, adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdürmekle yükümlü olan hukuk devleti anlayışı ile bağdaştırma olanağı bulunmadığından belediyelerin, dava konusu düzenleme ile getirilen yeni sistemin dışında tutulması Anayasa’nın hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturmaktadır.

Açıklanan nedenlerle,

- İkinci fıkrada yer alan “(belediyeler hariç)” ibaresi, Anayasa’nın 2. ve 5. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.

- İkinci fıkranın kalan bölümü ile üçüncü fıkra, Anayasa’nın 2. ve 5. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.

Kuralın, Anayasa’nın 11., 130., 131., 133. ve 167. maddeleri ile ilgisi görülmemiştir.

B- Yasa’nın 5. Maddesinin İncelenmesi

Dava dilekçesinde, Devlet bütçesinden sağlanan ödenekler dışındaki Kurum gelirlerinden karşılanmak üzere Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’nda çalışan 657 sayılı Yasa’ya tabi personele ek ödeme verilmesinin yüksek öğrenim öğrencilerine ek ödeme kadar az burs, kredi veya nakdi ödemeye yol açacağı, ayrıca üniversiteler ile TRT’nin, burs ve krediler için Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’na yatırdıkları meblağın bir kısmı ile Kurum personelinin ek ödemelerinin karşılanacak olmasının üniversitelerin ve TRT’nin malî özerkliğine müdahale niteliğinde olduğu, ek ödemelerin oran ve miktarları ile ek ödemeye ilişkin usul ve esasların Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Yönetim Kurulu’nca belirlenmesinin ise aslî düzenleme yetkisinin devri niteliğini taşıdığı, bu nedenlerle kuralın, Anayasa’nın 2., 6., 7., 8., 11., 128., 130., 131. ve 133. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Anayasa’nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyal bir hukuk devleti olduğu, 128. maddesinde memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin yasayla düzenleneceği belirtilmektedir.

Hukuk devletinin temel niteliği, tüm devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olmasıdır. Sosyal Devlet ise, hukuk devletini belirleyen ilkelere koşut olarak, insan hak ve özgürlüklerine saygı gösteren, kişinin huzur ve refahını gerçekleştiren ve bunları güvence altına alan, kişi ile toplum yararları arasında denge kuran, emek ve sermaye ilişkilerini dengeli biçimde düzenleyen, özel teşebbüsün güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayan, çalışanların insanca yaşaması, çalışması ve kendisini geliştirmesi için sosyal, ekonomik ve malî önlemler alarak adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeyi amaç edinen devlettir.

Yasayla düzenleme belirli konulardan kavram, ad ve kurum olarak söz etmek anlamına gelmeyip, düzenlenen alanda temel ilkelerin konularak çerçevesinin çizilmiş olmasını ifade eder.

Dava konusu kuralda Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’nda çalışan 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personele ek ödeme verilmesi öngörülmüş, yapılacak ek ödemenin temel ilkeleri belirtilmiştir. Buna göre, ek ödeme, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’nda çalışan 657 sayılı Yasa’ya tâbi personele, personelin görev ünvanı esas alınarak, 657 sayılı Yasa’da tanımlanan en yüksek Devlet memuru aylığının ek gösterge dahil brüt tutarının %130’unu geçemeyecek şekilde Kurumun Yönetim Kurulu’nca belirlenecek oran ve miktarlarda, damga vergisi dışında herhangi bir vergi ve kesintiye tâbi tutulmadan aylık olarak, Kurumun bir yılda toplanan gelirlerinin %16’sını geçemeyecek sınırlar ve Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Yönetim Kurulu’nca belirlenecek usul ve esaslara göre yapılacaktır.

Böylece ek ödemenin temel ilkeleri saptanmış, çerçevesi çizilmiş ve sınırları belirlenerek 657 sayılı Yasa’ya tabi memurlara yapılacak ek ödeme, Anayasa’nın 128. maddesi gereğince Yasa ile düzenlenmiştir.

Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 2. ve 128. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.

Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Şevket APALAK ile Zehra Ayla PERKTAŞ birinci ve dördüncü tümcelerin iptaline karar verilmesi gerektiği nedenleriyle bu görüşe katılmamışlardır.

Kuralın, Anayasa’nın 6., 7., 8., 11., 130., 131. ve 133. maddeleri ile ilgisi görülmemiştir.

C- Yasa’nın Geçici 3. Maddesinin İncelenmesi

Dava dilekçesinde, yasaların Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği tarihten önceki bir tarihten geçerli sayılmasını öngören düzenlemelerin hukuk güvenliğini zedeleyeceği, bu nedenle kuralın, Anayasa’nın 2. ve 11. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Geçici 3. maddede, “2003-2004 öğretim yılında Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan ilk defa burs almaya hak kazanan öğrencilerin 1.1.2004 tarihinden itibaren burs ödemeleri Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından yapılır.” denilmektedir.

Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.

Hukuk güvenliği ilkesi, hukuk devletinde uyulması zorunlu olan temel ilkelerden birini oluşturmaktadır. Anayasa’da öngörülen temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasının ve insan haklarının yaşama egemen kılınmasının önkoşulu olan hukuk güvenliği ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar.

Hukuk Devletinin gereği olan hukuk güvenliğini sağlama yükümlülüğü, kural olarak yasaların geriye yürütülmemesini gerekli kılar. “Yasaların geriye yürümezliği ilkesi” uyarınca yasalar, kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirmesi, kazanılmış hakların korunması, mali hakların iyileştirilmesi gibi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar. Yürürlüğe giren yasaların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir.

6.3.2004 günlü, 25394 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 3.3.2004 günlü, 5102 sayılı Yasa’nın 7. maddesinde, Yasa’nın 1.1.2004 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülmektedir. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan ilk defa burs almaya hak kazanan öğrencilerin Yasa’nın yürürlüğe girdiği 1.1.2004 tarihi ile Resmî Gazete’de yayımlandığı 6.3.2004 tarihi arasında hak kaybına uğramalarının önlenmesinin amaçlandığı anlaşıldığından, kuralın Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır. İptal isteminin reddi gerekir.

Kuralın, Anayasa’nın 11. maddesi ile ilgisi görülmemiştir.

D- Yasa’nın 7. Maddesinin İncelenmesi

Dava dilekçesinde, yasaların Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği tarihten önceki bir tarihten başlayarak geçerlik kazanmalarının hukukî güvenliği zedelediği, bu nedenle kuralın, Anayasa’nın 2. ve 11. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

7. madde de “Bu Kanun 1.1.2004 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.” denilmektedir.

1.1.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 6.3.2004 günlü, 25394 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 3.3.2004 günlü ve 5102 sayılı Yasa, yurtiçinde yükseköğrenim gören öğrencilere verilecek burs ve kredilerin Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu eliyle yürütülmesini ve Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’nda çalışan 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personele ek ödeme verilmesini düzenleyerek, burs ve kredilerden daha çok sayıda öğrencinin adil bir şekilde yararlanmasını ve Kurum personelinin mali haklarının iyileştirilmesini sağlayan kurallar öngörmüştür.

Yürürlüğe girecek kurallarıyla burs ve kredi uygulamasına yeni düzenlemeler getiren Yasa’nın, burs ve kredi almakta olanların zarara uğramalarının önlenmesi ve Kurum personelinin mali haklarının iyileştirilmesi amacıyla getirildiği anlaşıldığından, Yasa’nın geçmişe yürütülmesinin hukuk güvenliğini zedelendiğinden sözedilemez.

Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 2. maddesine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.

Kuralın, Anayasa’nın 11. maddesi ile ilgisi görülmemiştir.

V- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ

3.3.2004 günlü, 5102 sayılı Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine İlişkin Kanun’un:

A) 2. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “ … (belediyeler hariç) …” ibaresinin YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN, KOŞULLARI OLUŞMADIĞINDAN REDDİNE,

B) 1- 2. maddesinin;

a- Birinci fıkrasına,

b- İkinci fıkrasında yer alan “ … (belediyeler hariç) …” ibaresi dışında kalan bölümüne,

c- Üçüncü fıkrasına,

2- 5. maddesine,

3- Geçici 3. maddesine,

4- 7. maddesine,

yönelik iptal istemleri, 20.11.2008 günlü, E. 2004/24, K. 2008/165 sayılı kararla reddedildiğinden, bu madde, fıkra ve bölümlere ilişkin YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN REDDİNE,

20.11.2008 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

VI- SONUÇ

3.3.2004 günlü, 5102 sayılı Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine İlişkin Kanun’un:

A- 2. maddesinin;

1- Birinci fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,

2- İkinci fıkrasının;

a- “ … (belediyeler hariç) …” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,

b- Kalan bölümünün Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,

3- Üçüncü fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,

OYBİRLİĞİYLE,

B- 5. maddesinin;

1- Birinci ve dördüncü tümcelerinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Şevket APALAK ile Zehra Ayla PERKTAŞ’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

2- Kalan bölümünün Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,

C- Geçici 3. maddesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,

D- 7. maddesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,

20.11.2008 gününde karar verildi.

Başkan

Haşim KILIÇBaşkanvekili

Osman Alifeyyaz PAKSÜTÜye

Sacit ADALI

Üye

Fulya KANTARCIOĞLUÜye

Ahmet AKYALÇINÜye

Mehmet ERTEN

Üye

A. Necmi ÖZLERÜye

Serdar ÖZGÜLDÜRÜye

Şevket APALAK

Üye

Serruh KALELİÜye

Zehra Ayla PERKTAŞ

KARŞIOY GEREKÇESİ

3.3.2004 günlü, 5102 sayılı Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine İlişkin Kanun’un 5. maddesinin ilk tümcesi ile Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tâbi personeli için görev ünvanı esas alınarak yapılacak ek ödemenin oran ve miktarını; dördüncü tümcesi ile de ek ödemeye ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Yönetim Kurulu’na bırakılmıştır.

Anayasa’nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında, “Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir” denilmektedir. Buna göre, 5102 sayılı Yasa’nın 5. maddesi uyarınca 657 sayılı Yasa’ya tâbi personele ödenecek ek ödemenin, usul ve esaslarının kanunla düzenlenmesi gerektiği açıktır. Kanunla herhangi bir kişinin veya kurulun yetkilendirilmesi, Anayasa Mahkemesi’nin birçok kararında belirtildiği gibi, kanunla düzenleme anlamına gelmez. Bir konunun, kanunla düzenlendiğinin kabulü için, usul ve esasların, sınırlamaların ve çerçevenin kanunla belirlenmesi gerekir. Ancak, ayrıntıya, teknik ihtisas ve uzmanlığa, veya doğası gereği zaman içinde hızlı değişim gösteren durumlara ilişkin tasarruflar için yürütme yetkilendirilebilir. Aksi halde, kanunla düzenleme öngörmek suretiyle Anayasa’nın kişilere sağlamak istediği güvence yaşama geçirilemez.

İtiraz konusu 5. maddede yer alan “ödemenin görev ünvanı esas alınarak yapılacağı” ve “657 sayılı Yasa’da tanımlanan en yüksek Devlet memuru aylığının brüt tutarının % 130’unu geçemeyeceği” yolundaki sadece üst sınır belirleyen ve görev ünvanına göre de bir ölçü getirmeyen kuralların, ek ödeme yapılacak personelin özlük hakları kapsamındaki mali haklarının güvenceye alınmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığı, bu durumda, konunun kanunla düzenlenmiş sayılamayacağı açıktır.

Öte yandan, Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devletinde kişi haklarının güvencesi, önce Anayasa, sonra da onu yaşama geçiren yasalardır. Yasalar, Anayasa’nın öngördüğü güvenceleri içermedikçe gerçek bir hukuk devletinden söz edilemez.

Açıklanan nedenlerle dava konusu 5. maddenin incelenen tümcelerinin Anayasa’nın 2 ve 128. maddelerine aykırı olduğu düşüncesiyle çoğunluk görüşüne karşıyız.

Üye Üye

Fulya KANTARCIOĞLU Zehra Ayla PERKTAŞ

KARŞI OY

Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun 657 sayılı Kanun’a tâbi personeline verilecek ek ödemenin oran ve miktarları ile usul ve esaslarını belirleme yetkisi, 5102 sayılı Kanun’un 5. maddesinin birinci ve dördüncü cümlelerinde yer alan düzenlemeler ile Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun Yönetim Kurulu’na verilmiştir.

Anayasa’nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında “Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.” denilmektedir. Buna göre, memurların ve diğer kamu görevlilerinin statüsüne ilişkin temel ilkelerin tüzük, yönetmelik, idari karar ve işlemlerle değil yasayla düzenleneceği öngörülerek, memurlar ve diğer kamu görevlileri idare karşısında güvence altına alınmıştır.

Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tâbi personeline “ek ödeme” de bulunulmasında Anayasa’ya aykırı bir durum bulunmamaktadır. Ancak, dava konusu kurallarla personel statüsünün temel ilkelerinden olduğunda duraksama bulunmayan ve bu nedenle de yasa ile düzenlenmesi gereken “oran ve miktarları” ile “usul ve esasları” belirleme yetkisi Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun Yönetim Kurulu’na bırakılarak, söz konusu personel güvencesiz hale getirilmiştir.

Diğer taraftan, kurallarda yer alan “oran ve miktarları” ile “usul ve esasları” biçimindeki idareye geniş düzenleme yapma yetkisi veren sözcüklerin, personelin statüsünü belirlemeye yeterli temel ilkelerden olduğu ve böylece çerçevenin çizildiği ileri sürülerek düzenlemenin yasa ile yapıldığından da söz edilemez. Yasayla düzenleme, konuyla ilgili kavram, ad ve kurumdan söz etmek olmayıp, düzenlenen alan ile ilgili temel ilkelerin saptanarak çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder.

Bu nedenle söz konusu nitelikleri taşımayan 5. maddenin birinci ve dördüncü cümlelerinde yer alan kurallar Anayasa’nın 128. maddesine aykırıdır.

İptalleri gerekir.

Üye

Mehmet ERTEN

AZLIK OYU

Anayasa’nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında “Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.” kuralı yer almaktadır. Bu kurala göre memur ve kamu görevlilerinin hakları, aylık, ödenek ve özlük işleri ancak yasayla düzenlenebilecektir.

Anayasa 7. maddesinde de yasama yetkisinin Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğunu ve devredilemeyeceğini vurgulamıştır.

İptal istemine konu Yasa’nın 5. maddesinin birinci ve dördüncü tümcelerinde ise, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunda çalışan 657 sayılı Yasa’ya tabi personele ek ödeme yapılmasında esas alınacak oran ve miktarlar ile bunların ödenmesine ilişkin ilkelerin belirlenmesi hususları kuruma ve kurumun Yönetim Kuruluna bırakılmaktadır.

Bu bakımdan, Anayasa’nın memurların aylık ve ödemelerinin yasayla belirlenmesi ilkesine aykırı olduğu açıkça anlaşılan kuralın iptali gerekeceğinden karara karşıyım.

Üye

Şevket APALAK

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...