Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Vakit'ten ahlaksızlara pankartlı cevap


mani

Öne çıkan mesajlar

İşyeri olarak Vakit+Yeni Şafak+Zaman abonesiyiz okudukça inanın, inancımdan soğuyorum.

Bundan daha kötüsü ise maalesef bazı insanların sebebini anlayamadığım şekilde bu insanların yaptıklarını görmezden gelmesi, sessiz kalması, bu sessizlikle onların yaptıklarını onaylıyor olmaları.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Rahan said:
yalnız ben bu adamların davranışlarını gerçekten anlamıyorum neden hüseyin üzmez'i sahipleniyorlar ki?

misal neden "suçu kesinleşirse gazetemizle ilişiğini keseriz" diyemiyorlar? böyle etrafa saldırmaları çok ama çok anlamsız.


ben sizin gibi siyonist köpeklere müslüman kardeşimi yalatmam
kardeşim suçlu ise ben ısırırım onu!


Üzmez'in gözaltına alındığının ertesi günü böyle bir yazı vardı eheh, yazının yarısı da zaten "biz de inanmıyoruz suçlu olduğuna, kesin kartel tezgahı..." modunda gidiyordu
kafa yapısı ve genel gazete ideolojisi konusunda fikir veriyor lol
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Rahan said:
yalnız ben bu adamların davranışlarını gerçekten anlamıyorum neden hüseyin üzmez'i sahipleniyorlar ki?

misal neden "suçu kesinleşirse gazetemizle ilişiğini keseriz" diyemiyorlar? böyle etrafa saldırmaları çok ama çok anlamsız.


Cemaattendir o. Sürü gibi sahip çıkıyorlar işte. Kopuk kopuğu çekiyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

bölük pörçük ülkede saçma sapan olaylar işte..
bi hikaye kitabında yazılsa ne saçma der geçersin.. muhafazakar olduklarının altını çizen kesim iğrenç bir suçla ilişkilendirilmiş birini [ki adamın görüntülerindeki konuşmalarını, eski çekilmiş görüntülerinde söylediklerini vs. gördüyseniz -bırak dini falan- iş daha da karışıyor. ortaya çıkan resim tam bir garabet hatta gabavetül harika] kucaklıyor ve inandıklarını değil de olayın pisliğini muhafaza ediyor..

e göstermelik din bunların ki desen eğer kızıyorlar.. köpürmeye ne hacet, olay kendinden renk veriyor zaten. olay belli, amaç belli.

tiksinti veriyor destek verenler de, gazeteye destek verenler de..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

bugun tesadufen okudum bunu, begendim

aksama topic acayim unutmayayim diyordum ama hazir alakali topic var, buraya yazayim

Ahmet Hakan - Hurriyet 05.11.08


Ahmet Hakan - Hurriyet 05.11.08 said:
Vakit’te bir delikanlı


DÜN Vakit gazetesinde bir makale okudum ve hayatım değişti...

Aydınlandım... Yüreğim ışıdı... Umutla doldum...

Geçmişte aynı inanç dairesinde bulunduğum insanlara dair hayal kırıklıklarım onarıldı...

Gülümsedim... Heyecanlandım...

"İnsan olmak" ile "Müslüman olmak" arasındaki acayip sıkı ilişkiyi yeniden anımsadım...

Öyle bir makaleydi ki Vakit’te okuduğum:

Cüppeli Ahmet Hoca’nın bin vaazla yapamayacağını yapıyordu...

Hayrettin Hoca’nın 80 bin fetvasına bedeldi...

Öyle bir makaleydi ki Vakit’te okuduğum:

"En radikal İslami görüşlere sahip biri"nin, "en katı laik görüşlere sahip biri" ile aynı insanlık noktasında bulaşabileceğini kanıtlıyordu...

Öyle bir makaleydi ki Vakit’te okuduğum:

Her türden insanın nezdinde "emin" sıfatını kazanmanın ne demek olduğunu fark ettiriyordu...

* * *

Vakit’teki yiğidin adı, Selahaddin Çakırgil’dir...

Ben onu ta 70’li yıllardan beri tanırım...

"Şura" dergisinden, "Akıncılar" hareketinden, "İslami hareket"in sağcılıktan koptuğu dönemlerden, 12 Eylül günlerinde Diyarbakır uçağının Tahran’a kaçırılma girişiminden, mahpuslara düşmesinden, İran’daki sürgün hayatından tanırım...

Ve en sonunda Vakit’teki sessiz sakin yazarlığından tanırım...

Hayatta bir kez olsun yüz yüze gelip konuşmadık ama tanırım kendisini...

Kibardır, yiğittir, delikanlıdır, yüzü kızarır, vicdan sahibidir, mantıklıdır, aşiretçi değildir, nefret ettirmez...

"Tipik bir Vakit yazarı" değildir yani... Vakit’teki aykırıdır kendisi...

Oturup sohbet etsek, yığınla mevzu çıkar anlaşamayacağımız...

Ama oturup sohbet edilecek bir adamdır Selahaddin Çakırgil...


* * *

Gelelim makaleye... Makale şu iki cümleyle başlıyor:

"Bu yazıyı yazarken çok zorlandığımı belirtmeliyim... Ama kalbim fazlasını taşıyamadı..."

Çakırgil’in incelikli kalbinin daha fazla taşımaya dayanamadığı olay, Vakit gazetesinin "Hüseyin Üzmez iğrençliği" karşısındaki tutumudur...

Çakırgil’in yazısından okumaya devam edelim:

"Gazete yönetiminin konuya gereken hassasiyetle tepki vermemesini anlayabilmiş değilim. Şimdi geldiğim nokta, kendi açımdan ürpertici, dehşet vericidir. (...) Vakit’in o kişinin sözlerinin kabul edilmezliğini açıklamakla yetinmesi karşısında hayal kırıklığı yaşadım... Halbuki Vakit’in, İslam konusunda öylesine saçma-sapan laflar eden bir kişiyle hiçbir bağının kalmadığını açıklamasını beklerdim."

Çakırgil sözü, Yeni Şafak gazetesinin "Utan be adam" manşetine getiriyor...

Ve şöyle diyor:

"Yeni Şafak’ın başlığa çektiği o ifadeyi bizzat Vakit yazabilmeliydi... Bu yapılamadığı gibi Yeni Şafak’ın yayını ’düşman sevindiren yayın’ diye suçlanmış, Hürriyet ve Ahmet Hakan’ın Yeni Şafak’ı takdirle anması, Yeni Şafak’ın tavrının yanlışlığına delil olarak gösterilip eleştirilmiştir. Bu anlaşılır gibi değildir... Ki, Ahmet Hakan’ın belki de en düşündürücü yazılarından birisi idi o yazı... Toplumun her kesiminden insanların, en Müslüman’ından en laik’ine kadar nicelerinin midesini bulandıran bir durum karşısında kızmak yerine, o saçmalıkların üzerine gidilmeliydi. ’Doğru’lar Hürriyet’in veya Ahmet Hakan’ın dilinden beyan edilince bile güzeldir. Çok aykırı bir yerde olmak, doğrunun beyanına ve doğruya imrenilmesine engel olamaz."

Hepsi bu değil...

Çakırgil, müthiş hesaplaşmasını şöyle sürdürüyor:

"Bu kişinin (Hüseyin Üzmez’i kastediyor A.H.) söz ve tavırlarına karşı çıkılmasından dolayı mütedeyyin insanlara saldırılmak istendiği gibi bir hisse asla kapılmadım. Ama mütedeyyin insanların onu aralarından fırlatıp atmamalarının şaşkınlığını yaşıyorum."

* * *

Çakırgil, yazısının sonunda Vakit’e meydan okumayı da ihmal etmemiş, yazısının yayınlanmaması durumunda "çekip gideceği"ni belirtmiş...

Vakit de bu meydan okumadan ürkmüş olmalı ki, yazının en altına, "Yazıdaki görüşlerin büyük bir bölümüne katılmak mümkün değildir" notunu koyarak yayınlamış...

Bence Selahaddin Çakırgil, yazının altına konan o "not"u kesip saklasın... Çünkü o "not", kendisi ile Vakit arasındaki "tıynet farkı"nın kanıtıdır ve bu açıdan çok mühimdir...

Dindar kadınlardan Vakit’e ültimatom

SELAHADDİN Çakırgil’in yazısıyla yeterince ferahlamıştım ki...

Kendilerini "dindar kadınlar" olarak nitelendiren bir grup kadının "ortak bildiri"si çıkmasın mı karşıma?

Tam anlamıyla "nur üstüne nur" oldu...

Aralarında tanıyıp bildiklerimin de olduğu bir grup dindar kadının, Vakit’e ültimatomuydu bu...

Bildiride Vakit’in, Hüseyin Üzmez olayı karşısındaki tutumu eleştiriliyor, "Hayal kırıklığına uğradık" deniliyor, Hüseyin Üzmez’in dindar kesimi ve vicdanı olan herkesi rencide ettiği söyleniyor ve Vakit’ten Üzmez’le ilişkisini kesmesi talep ediliyordu...

"Dindar kadınlar", Vakit’ten kendilerine gelebilecek, "başkalarının kuyruğuna takılıp Vakit’i suçluyorsunuz" şeklindeki eleştiriye de şahane bir yanıt veriyorlardı:

"Başkaları farklı niyetlerle de olsa, açık bir haksızlığı işaret ediyorlarsa, onların ’kuyruğuna takılmak’tan asla rahatsız olmuyoruz."

Bildirideki son cümle ise tam anlamıyla muhteşemdi:

"Hüseyin Üzmez tartışmalı bir raporla dört duvar arasından kurtulmuş olabilir ama anaların, kadınların ve insanlığın vicdanındaki mahkumiyetinden ömür boyu kurtulamayacaktır."

Ayla Kerimoğlu, Yıldız Ramazanoğlu, Mualla Kavuncu, Semanur Sönmez Yaman gibi isimlerin imzasını taşıyan bu bildirinin herkesin imzasına açık olduğunu duyuruyorum...




haliyle hurriyetin bunu abd secimleri mansetiyle ayni puntodan alt manset olarak vermesi artniyetli bir terbiyesizlik, ama deginmek istedigim konu o degil. oraya cekmeyelim yaziya bakalim mumkun olursa

ilgilisine dip not; yazinin boldladigim kismi konunun disinda da ozellikle dikkat edilesi patiler icin diye dusunuyorum. insanlari goruslerine gore degil kapasitelerine, birikimlerine gore degerlendirmekte pek zorlaniyoruz malum
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yeni şafak ta "utan be adam" başlığı altında, ya da bugün (olabilir mi adı böyle birşey?) tandanslı h.üzmez i kötüleyen bir yazıda, h.üzmez kişisi için "ergenekon bağlantısı" araştırması gereği üzerinde duruyordu.

ergenekoncular tecavüz etmiş yani 14 yaşındaki kıza.

tövbe.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Nefr said:
Ahmet Hakan - Hurriyet 05.11.08 said:
... "Başkaları farklı niyetlerle de olsa, açık bir haksızlığı işaret ediyorlarsa, onların ’kuyruğuna takılmak’tan asla rahatsız olmuyoruz."...


coool.

niyet yargılamamak diye de geçiyor bu.

insanların tahmin edilen "gerçek" niyetleri ortaya sundukları argümanların geçerliliğine herhangi bir gölge düşürmez. tartışmalarda niyet yargılamak yapılabilecek en kötü yanlış.

hani mesela "bu adam dtp'li insan haklarını töröristlere yardım niyetiyle savunuyor", "bu akapeli demokrasiyi askere piçlik olsun diye savunuyor", "bu aydın doğan para babası hilton u alamadı diye yolsuzlukları gösteriyor" diye akıldan geçen şeyler tam olarak niyet yargılamak oluyor. niyetleri değil fikirleri yargılamak gerek.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Birtane pedofili, sapkın, çarpık adam, dünyanın heryerinde böyleleri var. 14 yaşındaki kızı taciz etmiş, normalde suratına tükürülmesi gereken biri. Ama birileri tarafından kollanıyorsa bunun sebebi, onu kollayanlarında onunla aynı çarpıklığı savunmasındandır.

Kendince ve onu destekleyenler tarafından yaptığı şey taciz değil, çünkü sahip oldukları ağzı salyalı düşünceler gereği, 14 yaşındaki bir kız reşittir, çünkü cinsel olgunluğa erişmişdir. Evet kıstasları bu, nasıl ki bir karpuz tarlada olgunluğa erişince kesip yemek gerekir, 14 yaşındaki bir kızada aynı muameleyi yaparız.

Birde nasıl bir hak buluyor kendinde 76 yaşındasın be el insaf, 14 yaşındaki bir kızla evlenmenin mantığı ne ? Ne paylaşabilirsin onunla ? Ancak kendi cinsel keyfi için satın aldığı bir köle olabilir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Penthesilea said:
Sufi said:
pipisini keselim diyorum işte
goze goz, dise dis en guzeli bence, tecavuz ediceksin.
hammurabi zamaninda yasamak vardi, ideal toplum


O adama tecavüz edecek cellatı nerden bulacan.

En güzeli şey bu. Abdullah Öcalan'a da aynısı uygulanmalı hatta.

Serbest bırakıcaksın.

Diceksin ki "Abi pazar günü saat öğlen 12:00 da bu adamı serbest bırakıyoruz taksim meydanının ortasında, korumasız olarak." sonra bırakıcan. Zaten hayatının lincini dayağını darbesini yer ölene kadar orada.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

raw power said:
Özgürlükçü ve demokrat biriyim,insanları fişlemeye karşıyım,fakat şu aptal gazeteyi benimseyen birini kaale alacağımı hiç sanmıyorum.


hurriyetten mi bahsediyoruz, vakitten mi? ahmet hakani mi kaale almiyorsun, selahaddin cakırgili mi?

bir de butun yazinin mantigi 'soyleyene degil soylenene bakmak' iken senin postun ironik olsaymis yerinde olurmus

eheh bir de ozgurlukculugu ve konuyla alakasini bilemem ama 'şu aptal gazeteyi benimseyen birini kaale alacağımı hiç sanmıyorum' acisindan baktim da, buradan pek demokrat gorunmuyorsun


rahan, onyargidan kurtulmak olasi degil, zaten tamamen onyargisiz olmak cok saglikli da degil ama sadece onyargiyla hareket etmek cok abuk

neydi o soz, 'ciddi tartismalar fikirler uzerine, laf kalabaligi kisiler uzerine yapilir' gibi bir sozu vardi birilerinin sanki. yoksa da ben soylemis olayim simdi =P
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...