Bone Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 bu konu hakkında gazetelerde hiç önemli bir haber çarpmadı gözüme. Ergenekon gündeminin arkasında kaldı Kıbrıs meselesi. Geçenlerde 1 Temmuz'da anlaşma yapıldığını ve Kıbrıs'ın Türk elinden çıkarılmasının başlatıldığını duymuştum. Gerçi Tayyip sayesinde Talat Kıbrıs'ın başına geldiği zaman zaten neyin ne olacağı üç aşşağı beş yukarı belliydi. Kıbrıs'ın verilmiş olması çok şaşırtıcı değil. Ancak ne paticikte ne gazetelerde bununla ilgili bir bilgi gözüme çarpmamıştı. Oktay Ekşi bir yazı yazmış, bilgilendirici olur sanırım. http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/9475448.asp?yazarid=1&gid=61&sz=75291 said: KIBRIS’taki Türkler ya da "bağımsız ve özgür" bir ulus gibi yaşamanın onurunu 34 yıldır taşıyan Türkler kan ağlıyor. Hem de Rum mezaliminden kurtuluşlarının 34’üncü yıldönümü olan 20 Temmuz 2008’de! Çünkü Rum’a satılmanın ve tekrar esir düşmenin korkusu egemen Kıbrıs’ta. İnanılır gibi değil ama olay tam da Rauf Denktaş’ın yıllardır haykırmasına rağmen kimseye işittiremediği gibi yani Osmanlı ordularının 1897’de Yunanlıları yenmesine rağmen o dönemin "Büyük Devletleri"nin yani İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya’nın baskısıyla her şeyin tersine dönmesine benziyor: O zaman Osmanlı’nın önce yenik Yunan Ordusu komutanı Prens Yorgi’yi "Girit Valiliği"ne getirmesini sağladılar. O ayrılınca ancak Atina’nın tayin edeceği yeni valiyi tanıyacaklarını ilan ettiler. Böylece Girit önce fiilen Yunanistan’a bağlanmış oldu, sonra da adanın ipi çekildi, bitti. Neden bunları söylediğimizi en iyi CHP İstanbul Milletvekili Emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ önceki gece TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmadan öğrenebilirsiniz. Mutlaka okuyunuz. Elekdağ’ın dediklerine gelmeden anımsatalım: Bilindiği gibi bir süredir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Güney Rum kesimi Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas arasında, "Kıbrıs sorununun çözümünü" amaçlayan görüşmeler yapılıyor. Bugüne kadar hem Türkiye’nin hem de KKTC’nin savunduğu tez şu idi: "Çözüm ancak adada iki bağımsız ve egemen devletin var olduğu ve bunların kurucu devletler olarak egemenliklerini ortak bir yapıya vermekleri suretiyle, iki halklı, iki kurucu devletin eşit siyasi statüde olacakları bir yapı kabul edilirse sağlanabilir." Türkiye ayrıca 1960 tarihli "Garanti ve İttifak Antlaşmalarının yürürlükte kalmasını" istemekteydi. Çünkü Slobodan Miloseviç’in Bosna-Hersek’teki Müslüman halka 1992-1995 arasında yaptığı "etnik temizleme"nin bin beterini Makarios liderliğindeki Rumlar, 1955’ten 1974’e kadar Kıbrıs Türklerine karşı uygulamışlardı. Bunu önlemenin yolu, garanti antlaşmalarının verdiği yetkiyle adada Türk askerinin bulunmasıydı. (İlginçtir, Girit’i Yunanistan’a bağlama kampanyasının başladığı 1878’den ilk sonucun alındığı 1898’e kadar aynı şeyler Girit’te yaşanmış ama orada Osmanlı askeri kalmadığı için ada gitmişti.) Şükrü Elekdağ önceki gece Meclis’te, Talat’la Hristofyas arasında yapılan son görüşme ardından 1 Temmuz günü yayınlanan ortak bildiride, "iki liderin gelecekteki Birleşik Kıbrıs’ta tek egemenlik ve tek vatandaşlık konularında ilke anlaşmasına vardıklarının" açıklandığına dikkat çekti: "Tek egemenlik ve tek vatandaşlık kavramı esas alınarak yapılacak müzakereler sadece üniter bir devlet yapısı doğurur ki bu da KKTC’nin bir eyalet olarak Kıbrıs Rum devletine yamanması ve Kıbrıs Türklerinin azınlık statüsüne indirgenmeleri demektir. Bu durumda yeni bir Girit olayının yaşanması kaçınılmaz olacaktır. Bu gelişmenin bir sonucu da Türk askerinin adadan çekilmesi, Garanti antlaşmasının son bulmasıdır." Görüldüğü gibi Kıbrıs da "babalar gibi" satışa çıktı. Bugün Kıbrıs Türklerinin kurtuluş bayramına katılan Sayın Başbakan acaba ne buyuruyor?
Bone Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Konuyu açan Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 bu da Rauf Denktaş'ın bir yazısı http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_haberdetay.php?hityaz=4372 said: Basın haberlerine göre Avrupa Konseyi, Cumhurbaşkanı Talat ile Rum Yönetimi lideri Hristofyas’ı Konsey’de konuşmaya davet edecek ve liderler ayrı ayrı Konsey’e hitap edecek. Haber yanlış verilmektedir. Keşke doğru olsa. Haber tamamen yanlıştır, çünkü Avrupa Konseyi “Cumhurbaşkanı Talat’ı” değil, “Türk cemaati lideri Talat’ı”, Kıbrıs Cumhurbaşkanı Hristofyas ile birlikte davet ediyor. Hristofyas “Rum Yönetimi lideri” olarak davet edilmiyor, Kıbrıs’ın cumhurbaşkanı olarak davet ediliyor. Basının görevi bu acı haberi Türk ulusuna doğru dürüst verip bu aymasızlığın altını çizmesi ve halkı bunu protestoya davet etmesidir. Biz bu davete güle oynaya icabet edersek Hristofyas’ın “Cumhurbaşkanlığını” ve kendi “cemaat liderliğimizi” tescil ettirmiş olacağız. Zaten, Gambari Anlaşması’ndan bugüne kadar devam eden gelişmeler bu “Kıbrıs Cumhurbaşkanı” ile “Türk cemaat lideri” fotoğrafını defalarca vurgulamıştır. Gidilmekte olan yol da budur! Annan Planı’na “Evet” demekle başlayan ve bazılarına göre bizi “manen yüceltmiş, dünya önünde uzlaşma isteyen taraf olarak haklı çıkarmış olan” tutumumuz dünyaca “KKTC’den, egemenlikten vazgeçmiş, Rum kardeşleriyle kaynaşmak, bütünleşmek isteyen Türk azınlığı” olarak tescil edilmiştir. Bu acı gerçeğin ya kimse farkında değildir, ya da umursamamaktadırlar, çünkü “azınlık olarak Rum’a yamalanmayı kaçınılmaz bir kader” olarak algılamaktadırlar. Bazılarına göre “kurucu devlet” statüsü kazanmakla dünyaca tanınmış olacağız! Bunlar da Rum çoğunluk idaresinde bir Kıbrıs’ta “kurucu eyalet” adı altında ve AB normlarına bağlı bir devlette böyle bir sonucun bizim de sonumuz olacağını görmek istememektedirler. Hristofyas ve yandaşları “Görüşme zemininde anlaşma olmamıştır” demektedirler. Hristofyas “Talat ile aynı lisanı konuşmalıyız” diyor ve kendi “lisanını” (kırmızı çizgilerini) hiç çekinmeden açıklamaya devam ediyor. Bizden gelen sesler “Her şey iyi gitmektedir”, “Hristofyas samimi değildir”, “Hristofyas aksi sesler çıkarıyor, ama kendi muhaliflerine seslendiği içindir, yoksa yoldaş Hristofyas iyi niyetlidir”, “Hristofyas iyi niyetli değildir” şeklinde devam ederken “kırmızı çizgimizin”, “iki toplumlu federasyon” olduğunu dünya da bilmektedir. “Manevi yüceliğimiz” Sn. Talat’ın “Ben tanınma istemiyorum” sözlerinden kaynaklanmaktadır. ABD’nin yorumu BM Genel Sekreteri’nin raporuna da “Kıbrıs Türkleri ayrı egemenlikten, ayrı devletten vazgeçmişlerdir” diye geçmiştir. Buna itiraz etmediğimiz için “manevi yüceliklerdeyiz”. Ve İngiltere ile Hristofyas’ın imzaladığı memorandum da biz o “manevi yüceliklerde” seyrettiğimiz için imzalanabilmiştir. Şimdi bu şartlarda ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımayan, Kıbrıs’ta işgal vardır düşüncesinde olan Rum tarafını tüm cinayetlerine rağmen “meşru hükümet”, bizi de “işgal altında yaşayan azınlık” olarak algılayan Avrupa Konseyi “cemaat temsilcisi” olarak Sn. Talat’ı “Kıbrıs Cumhurbaşkanı” ile birlikte Konsey’e davet ediyor diye basınımıza bunun tersini yansıtan haberler veriliyor ve “Cumhurbaşkanı Talat ile Rum lideri Hristofyas davet edildi” deniyor. Kendi kendimizi aldatmakta ün yaptık, “manevi yüceliklerde” uçmaya devam ediyoruz, ancak bu gidişle Kıbrıs, Girit oluyor. Gelecek nesillere, tarihe ve şehitlere kim cevap verecek. Bu “manevi yüceliklerden” düşüşümüz çok acı olacak. O zaman basın, suçu biraz da kendinde bulacak mı? Bulsa ne yazar, bulmasa ne yazar? O halde ne yapılmalı? Avrupa Konseyi bu “iki lidere” veya “iki cumhurbaşkanına” bunu yapmayacaksa o zaman Sn. Talat Hristofyas ile aynı zamanda Konsey önüne çıkmamalı, ayrı bir gün istemelidir. “Kıbrıs Cumhurbaşkanı” ile “cemaat lideri” aynı ortamda bir araya gelmemelidir. Sn. Talat temsil ettiği devleti cemaat statüsüne düşürmemelidir. Son Talat-Hristofyas toplantısında “tek egemenlik” üzerinde anlaşma olmuşsa ve Hristofyas’ın dediği gibi anlaşmanın hedefi Türk askerinden (yani garantilerden) kurtulmak için “mutabakat halinde” yapılmışsa böyle bir anlaşmayı AKP hükümeti desteklese de, Türk ulusunun asla kabul etmeyeceği aşikârdır. Sayın Talat’ı, Hristofyas’ı yalanlamaya davet ediyoruz!
Laurelin Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 kibrislilar bizi istemiyor avrupa vatandasi olup milli geliri yuksek medeni rumlarla yasamakmi? yoksa "kabasakallarin" bitmek tukenmek bilmiyen mucadelelerinde piyon olup yari kukla bir devlete sahip olmakmi
BloodyBeast Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 biz de onları çok istemiyoruz ama, katlanıyoruz yapacak bişey yok. şahsen ben etrafta rum görmek istemiyorum. Ayrıca onların yıllık milli gelirleri kuzey kesimininkinin 3 katı civarı. nasıl bir birleşme olabilir ki?
Esh Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 kölele$me olur olsa olsa.. bizim salaklar da zannediyor ki kendi gelirleri yukselecek.
sir Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 üniterliği biz kurarsak şahane, onlar kurarsa kaka =) kıbrısta türkler kan falan ağlamıyo, viktorun dediği gibi AB'ye üye olmayı kesinlikle bizim güdümümüzde kalmaya tercih ediyolar.
BloodyBeast Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 sonuçlarından habersiz, bilinçsiz şekilde mi istiyorlar bunu peki, yoksa gerçekten sonuçlarından haberdar şekilde mi?
porsuk Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 iyide kıbrıslı türklerin büyük bölümü türkiyeyi sevmiyor ingiltereyi kabul ediyorlar hiç kasmaya gerenk yok ha tamam eski yaşlılardan türkiyeyi seven var eyw ama çoğu bizi istemiyor
-007- Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Türkiye satıldıktan sonra kıbrısın satılması da çok normal. Geriye ne kaldı?
Sam Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 130 yıl önce satmışız zaten, o sayede yeşilköy'de ruslar değil amcamlar oturabiliyor. işgal maksadıyla da girmedik 30 yıl önce, garantörlük görevini ifşa ettik. iddiamız buysa vakti gelince elbette çekileceğiz, biz ne kadar koşul öne sürebilirsek o kadar iyi bu esnada. bizim toprağımız değil, oranın halkının istediği birşeye bizim karşı çıkmamız ne kadar makul? rauf denktaş da gitsin demirel'le tavla oynasın artık bıraksın bu işleri, 30 yıl yediği maaşlar yetsin..
porsuk Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 uzun uzun yazmayıpta kısadan bukadar güzel ifade ettiğin için +1 sam
Ýsmail YK Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 kıbrıs osmanlı zamanında ingiltere'ye satıldı mı kiralandı mı buna da açıklık getirmek lazım
Sam Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 kıbrıs konvansiyonu birinci dünya savaşı başlayınca da hüpletiyorlar. biz de geri almak için uğraşmıyoruz.
Esh Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Eoka bir ara ingilizlere saldirdi Kibris'ta. Hatta hiç sevmezler ingilizleri de, cunku Turk tarafinin destekcisiydi zamaninda. Sonra uluslararasi arenada göte gelmemek icin garantorlugu olmasina ragmen adaya mudahale etmedi. Biz ettik. Rifki bizde patladi. Ho$ etmek gerekir miydi, ultimatom da yeterli olur muydu orasi tarti$ilir. Ama ingiltere, makarios mudahalesine kadar bayagi ugra$ti orta yol bulmak icin.
Ýsmail YK Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 ultimatomlar verildi zaten, ufak çapta bir askeri harekat da yapıldı ama sonuç vermedi. çıkarma hemen değil çok uzun bir süreçten sonra yapıldı yani.
Esh Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 tamam uzun surecten sonra yapildi da , yapilmasi gerektigine karar vermek dogru muydu, onu sormak lazim. evet $u anda adada i$galciyiz arkada$lar. uluslararasi statüko bunu kabul ediyor. Eger girmemi$ olsaydik belki haksiz olan onlar olacakti.. ayrica bizim kibrisa girmemiz ile yunanistanda albaylar cuntasi coktu, demokrasi geldi. Hem de sava$ giderleri olsun zaten krizde olan ekonomiyle birlikte 2x battik yani. ama tarih 'yapsaydik ne olurdu' anlayi$iyla aydinlatilamaz.
=) Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Esh said: kölele$me olur olsa olsa.. bizim salaklar da zannediyor ki kendi gelirleri yukselecek. köleleşme falan olmaz o toplum daha öncede iç içe yaşadı şuandada iç içeler bildiğinizden daha fazla.Ne demek bu ya nasıl bi hakarettir ben bi kıbrıs vatandaşı olarak böle bişeyi kabul etmiyorum
Esh Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 kabul etmek zorunda degilsin. birle$ince daha farkli $eyleri kabul edecek zaten cocuklarin torunlarin.
mani Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 girmemiş olsaydık zaten şuanda tartışacak bir kuzey kıbrıs yada orada yaşayan türklerden bahsedemeyecektik. türkiye garantör devlet olarak uluslararası anlaşmalar ve 3 garantör devlet ile zamanında yaptığı anlaşma sonucu gelişen olayların ortaya çıkardığı sonuç neticesinde kıbrıs barış harekatını gerçekleştirdi. O harekat gerçekleşmese büyük ihtimalle orda yaşayan insanlar yakın geçmişte sırpların müslümanlara yaptığı gibi katledilecek ve yok olacaktı. Sonuç o günlerde bugüne nasıl geldiğimiz. Bizi istememeleri tarihi ve geçmişlerini çok iyi anladıkları için mi yoksa kendi eşşekliğimiz neticesinde herzaman olduğu gibi kendi insanımızı eğitemeyip başkalarının gelip kendi doğrularını öğretmesi mi ? orda yaşayan halk çok merak ediyorum ne olmasını istiyor ve istediklerinin gerçekten olabileceğine bukadar safça inanabiliyorlar mı. referandum yapıldı zamanında. bizimkiler güle oynaya oy verdi birleşelim heyoo diye. rum lar alt taraftan nah yaptılar. türkiyenin ordan asker çektikten sonra cidden AB nin kuzey kıbrısı kabul edeceğini mi düşünüyorlar ? rumlar nefret ediyor ya. rum kesimi ve yunanistan kuzey kıbrısın AB e girmemesi için ellerinden geleni yaparlar. Peki ortak devlet kurmak. bu nekadar gerçekçi ve olabilir. ilk başta ite kaka zorlasan olur ilerde bir tarafın baskısı ve etkinliği neticesinde bir taraf yok olmaya yüz tutacak benliğini kaybedecek. Ha bunu istiyorlarsa ozaman birşey diyemem mutluluklar dilerim ilerki yaşantılarında ama unuttukları birşey var. Birileri ordaki insanların dedeleri, anneleri babaları için canlarını verdi zamanında. Bunun karşılığıda nankörlük olmamalı.
=) Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 fikrini söyleyebilirsin ama hakaret edemessin ayrıca; porsuk said: iyide kıbrıslı türklerin büyük bölümü türkiyeyi sevmiyor ingiltereyi kabul ediyorlar hiç kasmaya gerenk yok ha tamam eski yaşlılardan türkiyeyi seven var eyw ama çoğu bizi istemiyor sevmiyorlar çünkü nekadar boş adam kirli adam varsa hepsini tutup oraya götürdüler türkiyeyi seviyoruz ordaki kıbrıs türklerinin çoğuda senden benden daha milliyetçi ama oraya Türkiyeden adam götürdüler nüfus artsın diye daha önce kapısını kilitlemeyen 1 tek cinayet olmayan ülkede şimdi kapılar kitleniyor pencereler kapatılıyor sen olsan o insanları sever miydin ?
mani Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 o konuda haklısın. türkiyeden kuzey kıbrısa insanların götürülmesi devlet politikası açısından doğru olabilir ama yöntem ve seçim konusunda çok büyük yanlışlıklar yapıldı. özellikle bir ada halkına asla ve asla ayak uyduramayacak insanlar doğu bölgelerinden kıbrısa yerleştirildi. Oysa bu tarz bir politika izlenmesi gerektiyse güney bölgelerinden ve izmir taraflarından seçilmeliydi. Ama buda madalyonun diğer yüzü. Bu bölgelerdende insanların kıbrısa göçe ikna edilmesi neredeyse imkansızdı. Ama bu politikanın yanlış uygulandığı gerçeğini değiştirmiyor. Bir diğer hata barış harekatından sonra kıbrısın kalkınması için gerekli adımlar atılmadı. Ama ortada değişmyen ve değişmeyecek bir gerçek var. Türkiyeden ayrılması yada ayrılmaması çok önemli değil. Sonuçta kıbrıs rumları genel olarak türklerden hoşlanmazlar. zaten tarih bunun kanıtı. Eoka yıda ergenekon çıkarmadı artık. Hristofyas hernekadar barıştan yana gözüksede samimiyetine hiç inanmıyorum. eğer ada birleşirse belli bir süre sonra oradaki türkler büyük ölçüde asimile olacak türkiyenin baskın gücü olmadığından AB ve yunanistanın baskısı ve etkisi altında zaten eskiden beri istedikleri gibi hakimiyet gene rumların eline geçecek. Ha ordaki halk bunu istiyorsa birşey diyemem. Kendi seçimleri. Benim sadece üzüldüğüm tek bir nokta var. Dediğim gibi zamanında o topraklarda ordaki türkler için kanını dökmüş insanlardır. Benim için onların kemiklerinin sızlayıp sızlamaması önemli gerisi sorun değil.
fenris Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 said: eğer ada birleşirse belli bir süre sonra oradaki türkler büyük ölçüde asimile olacak türkiyenin baskın gücü olmadığından AB ve yunanistanın baskısı ve etkisi altında zaten eskiden beri istedikleri gibi hakimiyet gene rumların eline geçecek. adamlar dert etmiyor; biz niye kendimizi geriyoruz?
Redeagle Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Viktor said: kibrislilar bizi istemiyor avrupa vatandasi olup milli geliri yuksek medeni rumlarla yasamakmi? yoksa "kabasakallarin" bitmek tukenmek bilmiyen mucadelelerinde piyon olup yari kukla bir devlete sahip olmakmi Kesinlikle, adamları deli mi öptüde manyaklarla kalacaklar yani. Hoş diğer taraf nasıl davranacak bilinmez tabi.
Sufi Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 "embesil türk milleti" nasıl kendi hakkında karar verme yetisine sahip olmamalıysa "embesil kıbrıs halkı" da kendisi hakkında karar verme yetisine sahip olmamalıdır. elitler karar vermelidir. di mi zeki arkadaşlar?
Dragonutopia Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 20, 2008 Aslında yorum yazmak bile sacma ama icimde kalmasın die yazıyorum.. Ben kıbrısta yasadım 5 sene..unimi bitirdim geldim.. ve orda gorduklerim hayatım boyunca unutamayacagım seyler..Kürtler-karadenizliler-mhpciler arasındaki 'savas'lar..Bu sırada tecavuze ugrayan kızlar..ısaretlenen yurt odaları.. Gelelim kıbrıs halkına..kıbrıs Turkleri TEMBELdir..Turklerden bile daha tembel bunu anlamak icin calısma saatlerine bakabılırsınız..bankalar 10 da acılır..12-2 arası yemek..4 te kapanır.. hangı ulkede 5 ten sonra acık bakkal bulunmaz?..Kıbrıs turklerinin genc kesimi resmen alman turkleri gibi olmus..giyinisleri davranıslar..bunlara ragmen kısı basına dusen gelir Turkıyeden daha fazla..Adamalara desekki kardesim avrupa birligine sokucaz sizi ama ingiliz vatandası olucaksınız..DÜNDEN RAZILAR!..kimse milliyetci falan kasmasın..kulaktan dolma bilgiler degil bizzat havasını soludugum topraklarda..yuzyuze kounstugum alısveris yerlerinde polısınden askerine discisinden avukatına gumruk memuruna kadar tecrubedir bunlar.. Türkün Türkten baska dostu yoktur..Kıbrıs Türkü bile bunun icine girmez..
Öne çıkan mesajlar