Vodan Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Sayın Başbakan, "Birinci Cumhurbaşkanımız Atatürk'ün eşi de türbanlıydı" şeklindeki açıklamanız üzerine bu mektubu tarihe karşı bir borç duygusuyla kaleme aldım. Bilmenizi isterim ki, zorunluluk olmadığı dönemlerde ne ben, ne de ailem hiçbir zaman başörtüsü kullanmadık. Londra'da Chislehurst Tudor Hall School ve Paris'teki Sorbonne Üniversitesi'nde okurken başım açıktı. Pasaportumdaki fotoğrafımda bile başım açıktı. İzmir'deki yaşamımda da örtünmedim. Sadece sokağa çıktığım zaman mecburen başıma bir örtü geçiriyordum. Bu örtünme benim kişisel isteğim değildi. Dönemin gelenekleri-ádetleri bunu emrediyordu. Başörtüsüne ilişkin Osmanlı hukukunda zorunlu bir yasa olmamasına rağmen, başınızın, yüzünüzün açık olması kadı huzuruna çıkarılıp kınanmanıza neden olurdu. Bir kadının bu kınamaya maruz kalması ise itibarının-namusunun yok olması demekti. Bu nedenle örtünmeye mecburdum. 25 Kasım 1925'teki şapka kanunu ile başlayıp, 3 Aralık 1934'te çıkan 2596 sayılı kanun ve 18 Şubat 1935'te çıkan 2933 sayılı kıyafet yasalarıyla süren reformlar kadınların giyim konusunda tamamen özgürleşmesini sağladı. Ve ben de örtüyü kaldırıp attım. Sayın Başbakan, Büyük önder Mustafa Kemal'le evlendikten sonra mecburen, devlet görevi gereği örtündüm. Ancak benim örtüm biraz farklıydı: Döneme göre modern giyiniyordum; çarşaf giymiyor, peçe takmıyordum. Yüzümü tümden açık bırakan kendime özgü başörtüm, tayyörlerim, pelerinlerim, çizmelerim, elmas küpelerimle o dönem için çok farklı bir giyim tarzına sahiptim. Bu tarz, yabancı gazetelerde haber bile oldu. 17 Mart 1923 tarihli İngiltere'de yayınlanan London Illustrated News ile ABD'de yayınlanan 14 Mart 1923 tarihli New York Times gazetelerine göz atarsanız, Türk kadının özgürlük simgesi olarak beni gösterdiklerini görürsünüz. Diğer yandan, büyük önder Atatürk'le birlikte erkek meclislerinde bulunmam, lokantalara gitmem, toplantılarda bacak bacak üstüne atmam da yadırganıyordu. Bu nedenle gizli bir örgüt olan "Anadolu Osmanlı İhtilal Komitesi", benim kıyafetim ve davranışlarımı kastederek, "Yarın senin de karı ve kızının bu hallere getirileceğini, ırz ve namusunun mubah kılınacağını düşün, vicdanına kulak ver, dininin namusunun ne kıratta bir Millet Reisi elinde oyuncak olduğunu anla! Ey Müslüman, fazla söze hacet yok, din ve ırk ocağımızın haremine kadar uzanan bu eli bugün kırmazsan dinine, Kuran'ına, ırz ve namusuna ebediyen veda et" şeklinde bildiriler dağıttı. Ben yılmadım ve hiç korkmadım. Sayın Başbakan, Önemle belirtmek istiyorum: "Atatürk'ün eşi de başörtülüydü" polemiği yarın tehlikeli tartışmalara neden olabilir. Birileri çıkıp "Atatürk'ün döneminde içki yasaktı, halifelik kurumu vardı, laiklik yoktu, kadınlara çalışma izni yoktu" diyebilir! Oysa bunlar da tıpkı "benim başörtüm" gibi dönem şartları altında değerlendirilmesi gereken konulardır. Sayın Başbakan, Devlet görevi gereği, siyasal kriz çıkmaması için, kısa bir süre zorunlu olarak giydiğim başörtüsünün bu şekilde değerlendirilmesine çok üzülüyorum. Ayrıca düşünüyorum da, bu polemiği çıkaranlar, "Cumhurbaşkanı eşinin başının açık olması gerekiyor" diyenlerle aynı safta olduklarının farkındalar mı acaba? Unutmayınız ki bizim dönemimizde de bazı çevreler, "Cumhurbaşkanı eşinin başının kapalı olması gerekiyor" diyordu! Yazdığım gibi, bunu devlet görevi olarak kabul ettim ve örtündüm. Madem böyle bir tartışmanın doğmasına neden oldunuz, şimdi size soruyorum: Sayın Hayrünnisa Gül de tıpkı benim yaptığımı yapar, başörtü meselesini devlet görevi sayar ve başını açar mı? Sayın Başbakan, Bu gereksiz tartışmalarla ne beni, ne de Hayrünnisa Hanım'ı siyasete "malzeme" yaptırmayınız lütfen. Size çalışmalarınızda başarılar diler, kuracağınız 60. hükümetin vatanımıza, milletimize hayırlar getirmesini dilerim. Saygılarımla, Latife Mustafa Kemal --------- Soner Yalçın [ Mesaj 19 Ağustos 2007, Pazar - 15:12 tarihinde, Vodan tarafından güncellenmiştir ]
Natanyal Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 ya moda da şimdi bu,birilerinin ağzıyla yazılan yok gelecekten gelen ok b.k,geçmiş gelen mesaj. Adam gibi düzgün yüzlerine yüzlerine vursunlar yazsınlar ne bu başka isimleri kullanarak yazılar ... (yine düzgün cümleler kuramadım,anlayın işte :) )
Lorrotar Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 darkrider a katılıyorum bide şey ııı jokeri çağırın
toggie Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 hakkaten şimdi bu adam ne yapmaya calısıyor adam gibi düşündüklerini kendi agzından yazsana. fitil oluyorum şöylelerine de ya.
Prawler Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 tez zamanda bulunup kellesi alına!
fedaykin Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Altına imzasını atmış ya, içeriğe değilde şekline bik bik etmeyiniz efendim... İsteyen istediği gibi yazar yeter ki altına başkasının imzasını atmasın.
Asteroth Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Çok salakça olmuş, ben de hiç sevmiyorum tarz yazıları. said: İzmir'deki yaşamımda da örtünmedim. Sadece sokağa çıktığım zaman mecburen başıma bir örtü geçiriyordum. Bu örtünme benim kişisel isteğim değildi. Dönemin gelenekleri-ádetleri bunu emrediyordu. Bunu neye dayanarak söylemiş çok merak ettim. Böyle bir şeyi yazmaya hakkı yok kimsenin açıkçası. Muhalefetin de bir adabı vardır yahu, yarın öbür gün biri kalkıp Atatürk'ün ağzından bir yazı yazar, tam olur.
Delirium Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 meseleyi kuyrugundan yakalamıs biraz. tayyip erdogan cıkıp cumhurbaskanlarının esleri kapanmalıdır dememis ki acmalıdır diyenlerle aynı cepheden olsun, sadece milleti ikna etme girisimiyle salakca bi ornek vermis. sekle de takılırım ayrıca belgelere dayandırarak birinin agzından yazabilecegin tek sey alıntı olmalıdır, etik degil yani yazı. [ Mesaj 19 Ağustos 2007, Pazar - 15:54 tarihinde, Delirium tarafından güncellenmiştir ]
Bone Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 heh. başbakan çok etik de, siz bu yazıya takmışsınız. mao rofls you...
sir Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 soner yalçın yazdıysa eminim ki dibine kadar araştırıp yazmıştır, o konuda bi şüphem yok. ayrıca hem bu soruyu soran medya mensupları hem de bu cevabı veren tayyip bir kez daha gereksiz polemik yaratmakta rakipsiz olduklarını gösterdiler, yazının özü de bu yani.. [ Mesaj 19 Ağustos 2007, Pazar - 16:08 tarihinde, sir tarafından güncellenmiştir ]
Asteroth Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 said: Bone üye § 19 Ağustos 2007, Pazar - 16:06 [ özel msj ] heh. başbakan çok etik de, siz bu yazıya takmışsınız. mao rofls you... Birisini eleştirirken, onun aldığı tavrı almamalısın Bone. Yoksa eleştirdiğin kişiden farkın kalmaz. Soner Yalçın da böyle yapmış. Sana rofl.
Fistan Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 konu bazılarını rahatsız etmişki eften püften bok atma çabaları görüyorum eheh.
Ardeth Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 said: Unutmayınız ki bizim dönemimizde de bazı çevreler, "Cumhurbaşkanı eşinin başının kapalı olması gerekiyor" diyordu! Yazdığım gibi, bunu devlet görevi olarak kabul ettim ve örtündüm. Madem böyle bir tartışmanın doğmasına neden oldunuz, şimdi size soruyorum: Sayın Hayrünnisa Gül de tıpkı benim yaptığımı yapar, başörtü meselesini devlet görevi sayar ve başını açar mı? crit
Asteroth Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Açıkçası ben de Cumhurbaşkanının eşinin türbanlı olmasını istemem. Ama burda yapılanı tasvip etmiyorum sadece.
Delirium Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 bos mesajlar atmayalım falan fistan seklinde
bLackcha0s Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Bir mektup değilde araştırmacı bir yazar olarak kaleme alsaydı daha hoş olucaktı.
Ardeth Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 ayrıca kendi kimliğinde yazmasının daha hoş olacağı fikrine ben de katılıyorum
toggie Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 latife hanım gibi birinin ağzından haklı olsa da birşeyler yazması saçma ötesi bir olay. kendi düşüncelerine kendi agzından kaleme almalı kim olursa olsun. bir başkası çıkıp atatürk'ün ağzından şeriatı destekleyen şeyler yazarsa ne olacak?
Adiemus Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Güzel yazı, güzel teknik. Yanlış anlaşılacak da bir şey yok, aptal değiliz heralde.
elm Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Yazıyı beğendim , ama latife hanım'ın ağzından yazması beni de rahatsız etti.Son derece gereksiz olmuş hatta mesajı mailden gelen toplu msglar seviyesine düşürmüş bence.
Penthesilea Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Mesaj tarihi: Ağustos 19, 2007 Yazi olmamis. Tarz acisindan degil, kotu yansitmis ayni zamanda durumu.
Öne çıkan mesajlar