Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Türk mü yabancı mı


Valvyn

Öne çıkan mesajlar

darkwingduck said:

Gencler konuyu annelerinize getiricem zorunlu olarak ama genellemelerinizi durduramayacagiz gibi baska turlu. Ne kadar kotu olabilir ki turk kizlari hepinizin anasi ukrayna dan gelmedi herhalde. Kafasi calisan baciniz kuzeniniz arkadasiniz yok mu hic. Yoksa mesela sizde de problem var demek bu direk. Demek ki sizin icinde bulundugunuz sosyo-kulturel cevre dandik. Arz talep dengesi bu isler hep. Erkegi kadini hep birbirine gore sekilleniyor yapacak birsey yok

Gerçekten böyle düşünüyorsan tam olgunlaşamamışsın demektir :(
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

darkwingduck said:

Gencler konuyu annelerinize getiricem zorunlu olarak ama genellemelerinizi durduramayacagiz gibi baska turlu. Ne kadar kotu olabilir ki turk kizlari hepinizin anasi ukrayna dan gelmedi herhalde. Kafasi calisan baciniz kuzeniniz arkadasiniz yok mu hic. Yoksa mesela sizde de problem var demek bu direk. Demek ki sizin icinde bulundugunuz sosyo-kulturel cevre dandik. Arz talep dengesi bu isler hep. Erkegi kadini hep birbirine gore sekilleniyor yapacak birsey yok

annem gibi birini bulsam direk evlenirim abi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Murray said:

darkwingduck said:

Gencler konuyu annelerinize getiricem zorunlu olarak ama genellemelerinizi durduramayacagiz gibi baska turlu. Ne kadar kotu olabilir ki turk kizlari hepinizin anasi ukrayna dan gelmedi herhalde. Kafasi calisan baciniz kuzeniniz arkadasiniz yok mu hic. Yoksa mesela sizde de problem var demek bu direk. Demek ki sizin icinde bulundugunuz sosyo-kulturel cevre dandik. Arz talep dengesi bu isler hep. Erkegi kadini hep birbirine gore sekilleniyor yapacak birsey yok

Gerçekten böyle düşünüyorsan tam olgunlaşamamışsın demektir :(


Dandik sosyo-kulturel cevre detected :(
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ömer Seyfettin nin Aşk Dalgası hikayesinden bir alıntı yapmak istiyorum, konu ile alakalı gerçekten ibretlik tespitleri var:

https://tr.wikisource.org/wiki/A%C5%9Fk_Dalgas%C4%B1

değerli yerlerinin altını çiziyorum

alıntı dahi ziyadesi ile uzun olduğundan kapatalım, ama okunmasını tavsiye ederim

said:
....Hakikatte sevişmek, genç bir kızla üç dört dakika konuşabilmek, bugünkü Türk muhitinde, balıkların sudan çıkarak havada uçuşmaları, bostanlardaki ince kavakların dallarında tünemeleri kadar imkânsızdır. İstanbul ve civarında değil bir genç Türk kızıyla, geceleyin kol kola gezmek, bülbülleri dinleyerek aşk kelimeleri söyleşmek... Hatta gündüz biraz taze görünen annemizle bir arabaya binmek ne kadar tehlikelidir, düşün... Seyir yerlerinde, ah bu zavallı, feci, gülünç yerlerde de aşk mümkün değildir. Kadınlarla erkekler asla birbirlerine yaklaşamazlar. Aralarında mutlaka birkaç yüz adım bulunur, birkaç yüz adımdan başka da birkaç düzine polis, muhitin içtimaî vicdanına mahut yedi başlı mutassıp, cehalet devinin arzusunu yerine getirmek için sanki bu polislerin, mebusansız, âyansız semavî bir kral kadar selâhiyetleri vardır. Kız kardeşinize sokakta bir laf söylediğinizi görmesinler, rezalet hazırdır. Hemen karakola... Kim olduğunuzu, konuştuğunuzun kardeşiniz, yahut anneniz olduğunu ispat edinceye kadar birkaç kilometre dayak yemezseniz yine talihiniz varmış demek. Muhitimizin dininden, ananelerinden, âdetlerinden, ulemalarından, ihtiyarlarından, mültecilerinden, hükümetin zabıtasından ziyade bu aşk yasağını isteyen kimlerdir, biliyor musun? Kadınlar! Türk kadınları. Bunlar aşkın, güzelliğin en korkunç düşmanlarıdır! Dışarıda kendi kavminden hiçbir kadın yüzü görmeyen erkeklerine, evlerinde de bir bakacak yüz göstermezler. Dışardaki zabıtanın en dehşetlisi evdedir. Mesela hizmetçi alacaklar, değil mi? En çirkinini bulurlar. Çiçek bozuğu, büyük ağızlı, kalın dudaklı, çarpık dişli, eğri burunlu berbat bir şey... Her gün karşınızda gezen, yemeklerinizi getiren bu kızı daha ziyade çirkinleştirmek için hususî bir maharetleri, hususî bir dehaları vardır. Kuvvetli, fırlak kalçaları görünmesin diye gayet bol esvap giydirirler. "Etrafa dökülüyor" bahanesiyle saçlarını sımsıkı bir yemeni ile bağlatırlar. Zavallıyı halis bir orangutana çevirirler. "Beyin hiç yüzüne bakmayacaksın, yanında laf etmeyeceksin, bir şey sorarsa cevap vermeyeceksin, kolların açık, çorapsız yanına girmeyeceksin..!", tembihlerini vermekte gecikmezler. Bir hizmetçinin aleyhinde bulunurken, "Çalışkan, temiz, atik kız ama, ağzı burnu yerinde" derler. Ağzı burnu yerinde olmak onlar için en affolunmaz bir cinayettir. Genç kızlarla görüşmek ve sevişmek asla mümkün olmadığından "evlenmek" meselesi de onların elinde bir madendir, istedikleri gibi işletirler. En birinci emelleri oğullarına yahut kardeşlerine çirkin bir kız almaktır. Tanımadıkları eve "görücü" giderler. Erkeklerin birçoğu daha hâlâ bilmezler ki bu görücü hanımlar güzelden ziyade bir çirkin ararlar... Mutlaka da bulurlar. Güzel bir kız alırlarsa kardeşlerinin yahut oğullarının onu seveceğini, onun lafını dinleyeceğini, sonra kendi pabuçlarının dama atılacağını düşünmek onları çıldırtır. Güzellikten dehşetle ürkerler. Bunun için İstanbul'da koca bulamayan, evde kalan kızların yüzde doksanı en güzeller, en cazibeliler, en sevimlilerdir.

Bu zavallı güzel Türk kızlarını görücü hanımlar beğenmez. "A, kardeş çok güzel ama, şeytan gibi çok bilmiş... Biz oğlumuza ecinni değil kız almak isteriz." derler. Kimine alafranga, kimine sıska, kimine şirret gibi kusurlar bulurlar. Gayeleri tombul, beyazca, sessiz, mıymıntı, budala, cahil, ıslanmış tavuğa benzeyen kızlardır. Böyle bir kıza rasgeldiler mi, "Ah işte bir melek!" diye haykırırlar; başlarlar oğullarına, kardeşlerine mübalâğalandırarak anlatmaya. Zavallı erkek talihin kendine bir peri gönderdiğine inanır, zifaf gecesi kalın duvağı kaldırınca karşısında "Adınız ne efendim?" sualine cevap veremeyen şaşkın, temiz, beyaz, biçimsiz bir et yığınından başka bir şey göremez. Erkeklerini hiçbir fırsat kaçırmayarak güzel görmekten, aşktan, sevişmekten mahrum bırakan bu kadınlar, aynı zulmü kendi cinslerine de yaparlar. Tanıdıkları bir kadının başından kazara bir macera geçer, mesela bir "nâme" si yakalanır, yahut da kocasından boşanıp diğer birine varırsa hepsi birden ona darılırlar, dehşetle afaroz ederler. Aradan uzun seneler geçer, o kadını sokakta gördüler mi yollarını değiştirirler, bazıları yüzüne tükürmeye kalkar, en insaflıları biraz acır, "Ah zavallı kötü oldu, alnının yazısı imiş" der. Muhitimizde "Bir kadının en birinci vazifesi güzel oimaktır" sözünün nasıl tehlikeli bir yalan olduğunu pek iyi bilen anneler, kızlarını ellerinden geldiği kadar güzellikten, şuhluktan, süsten, serbestlikten menederler. Bu annelerin sokağa çıkarken kızlarının kulaklarına fısıldadıkları nasihatin değişmez modeli şudur: "Kızım! Peçeni indir. Ellerini çarşafın içine sok, başını yukarı kaldırma, aşifte diyecekler... Önüne bak, Frenk karıları gibi zıp zıp yürüme. Yavaş yavaş. Göğsünü ileri çıkarma, arkamıza takılacaklar. Sana azgın diyecekler. Adın çıkacak. Evde kalacaksın, vs. vs..!" Sonra tanışan, görüşen her aile sanki birbirlerinin tabiî müfettişleridir. Sakın bir aile içinde küçük bir aşk macerası geçmesin. Rezalet; dedikodu birden göklere çıkar, kahramanlarını tefe korlar. Oğullarının, kızlarının gizlice görüşmelerine, mektuplaşmalarına aldırmayan, göz yuman annelere bütün tanıdıkları, yine birden darılır: "Ah, ayol kadın bu yaştan sonra boynuz dikiyor..." diye ondan iğrenirler.


said:
Uzatmayalım, şimdi bana cevap ver. Böyle diniyle, ananeleriyle, âdetleriyle, kanunlarıyla, hükümetleriyle, zabıtasıyla, aile teşkilâtıyla, hatta kadınlarıyla aşkı yasak eden, nikâh düşen erkekle kadını asla birbirine göstermeyen bir muhitte aşk aramak, sevişmek inadı serserilik değil de nedir? Böyle bir muhitin içtimaî vicdanına karşı gelmek, en kuvvetli ve muazzam hükümetlere karşı anarşistlik etmekten daha delilik, daha çılgınlık değil midir? Çok akıllı sandığım senin de hâlâ bu imkânsız hülya ile uğraştığını gördüğüm için çok canım sıkıldı. Ah, zavallı dostum, sen şimdiye kadar piyangoyu çekmeli, kısmetine düşen et yığıntısına, et tarlasına razı olmalı, orduya askercikler yetiştirmeliydin. Ancak böyle mesut olabilirdin. Halbuki sen hâla aşk dalgası geçiyor, sonu bulunmaz bir yeis çölüne, içi lav dolu bir cehennem uçurumuna, arkasında ateş fışkıran yanardağlar saklı uzak, aldatıcı, sunî bir seraba koşuyorsun. Bilsen sana ne kadar acıdım.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

darkwingduck said:

Gencler konuyu annelerinize getiricem zorunlu olarak ama genellemelerinizi durduramayacagiz gibi baska turlu. Ne kadar kotu olabilir ki turk kizlari hepinizin anasi ukrayna dan gelmedi herhalde. Kafasi calisan baciniz kuzeniniz arkadasiniz yok mu hic. Yoksa mesela sizde de problem var demek bu direk. Demek ki sizin icinde bulundugunuz sosyo-kulturel cevre dandik. Arz talep dengesi bu isler hep. Erkegi kadini hep birbirine gore sekilleniyor yapacak birsey yok


anlatırım sana 1-2 kız görürsün ne kadar benziyormuş annelerimize
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...