Ren Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 şimdi insan türü zaman geçtikçe kendini bulunduğu ortama ayak uydurtan, bu ortamda aklını kullanarak ve fiziksel değişimler ile yaşamaya çalışan bir canlı değil mi? bu değişimler dna ile aktarılıyor değil mi? peki şu an için dünya rezervleri belli, insanoğlu çoğaldıkça insan türünün rekabete gireceği ve standartlarının düşeceği belli. belki türün kontrolden çıkacağı ve ekosistemi bozacağı endişesi belli. neden yaşam standartlarımızı iyileştirmek için ateşi bulmak hayvan tamelemek gibi en azından (bireysel) doğum hızımızı kontrol altına almıyoruz? eğer insanoğlu sadece fiziksel olarak evriliyorsa, beyin hücrelerimizdeki ebeynlerimizden geçen dna ne işe yarıyor? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
karaktersiz Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 canlilarin temel güdüleri -barinak -besin -üremek stephan hawking bile uckur davasinda Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Quel-Thul Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 Ren said: neden yaşam standartlarımızı iyileştirmek için ateşi bulmak hayvan tamelemek gibi en azından (bireysel) doğum hızımızı kontrol altına almıyoruz? cevap vereyim elimden geldigince diye girdim ama şu soruyu ne kadar okuduysam da idrak edemedim sori Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
moncici Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 alıyoruz Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Phyx Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 o soruyu anladım sanırım da evrimle alakasını anlamadım sanırım soruyu anlamadım kaçalım gidelim buralardan bunun alakası ne şimdi anlamadım sanırım soruyu anlamadım Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
moncici Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 http://www.condomchoice.co.uk/catalog/images/dutex-elite-condoms.jpg http://www.cheapdrugmart.com/content_files/prd_images/BUYUK%20RESIM/THE%20DRUGSTORE-QLAIRISTA.jpg http://www.sagliksiteniz.com/i/spiral_nasil_takilir.jpg http://www.hastarehberi.com/wp-content/uploads/2012/12/vazektomi.jpg http://www.kotusozluk.com/img/2011/01/disari-bosalmak_11495.jpg Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Ren Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 şey gibi düşün. mesela bi kavanoz var. kavanozda 20 karınca var. 20 karıncaya yetecek de şeker var. her besin öğününde 20 şeker koyuyoruz. bir karınca ölürken iki karınca doğuyor koloni büyüyor. sonra 40 karınca oluyor ve yiyecek yetmiyor besin ekosistemini bozuyorlar. şeker de gelmeyecek konuma düşüyor ekosistem (ekosistem şekeri biz verdiğimiz için biziz, eeeh ben 40 karınca mı belicem lan diyerek ilkokullu gibi gidiyoruz kavanozun başından) yani; biz karınca gibi salt hayvan mıyız abi? aklımız gelişmemiş mi. durun beyler üremeyelim yoksa tür gg diyemiyor muyuz? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
manve Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 en az uc ... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Ren Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 hani beyinde dna free bir üreme bölgesi var. beyin oraya hükmetmiyor orası hayvan diyeceğim ama öyle de değil. mesela eşin var. çocuğunuz olmuyor. çiftlerden biri HEAEA BEN ÇOCUK ESTÖREM diyip başka karşı cinse gitmiyor. evlat ediniyorlar. (ya da we are okay deniyor) demek ki tamamen hayansal bölge değil orası. söz dinliyor yani. o yüzden temel güdülerden üreme bu sorunun cevabı değil. neden kalıtsal olarak türünü koruma ve geliştirme amacında olan insan, türünün sonunun boka batacağını düşünebildiği halde bile bile ürüyor? onu anlayamadım. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Quel-Thul Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 Ren said: şey gibi düşün. mesela bi kavanoz var. kavanozda 20 karınca var. 20 karıncaya yetecek de şeker var. her besin öğününde 20 şeker koyuyoruz. bir karınca ölürken iki karınca doğuyor koloni büyüyor. sonra 40 karınca oluyor ve yiyecek yetmiyor besin ekosistemini bozuyorlar. şeker de gelmeyecek konuma düşüyor ekosistem (ekosistem şekeri biz verdiğimiz için biziz, eeeh ben 40 karınca mı belicem lan diyerek ilkokullu gibi gidiyoruz kavanozun başından) yani; biz karınca gibi salt hayvan mıyız abi? aklımız gelişmemiş mi. durun beyler üremeyelim yoksa tür gg diyemiyor muyuz? hacıdayı şimdi insanoglu o kadar ilerigörüşlü bir ırk degil, 1 sene sonrasını degil daha cok günü geçirmeyi düşünüyoruz dünyadaki tüm ülkeler (gelişmiş ülkeler dahil ve hatta özellikle onlar) nufus arttırmaya calısıyor cunku suan ki meta mu şekilde ne kadar nufusun varsa o kadar güclüsün gibi bi durum var şuanki metada.. 30 sene sonra dünyanın taşıma kapasitesi mevcut nufusu kaldıramamaya başladıgı zaman ne olacak sorusu ortada ama kimse oralara girmek istemiyor malesef cocuk yapacak zaman degil yani pek aslına bakarsan işin Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
karaktersiz Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 katilmiyorum bir kisim atlantic dogusu ülkeleri belki bilincli belki bilincsiz sekilde son 20 yildir üremeyi baya azaltmis durumda Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
manve Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 genelde nufus artisina etken olan kesim kirsal bolge insani. 10 tane cocuguyla adama dayi naptin sen demistim, 2.den sonrasi hep kaza demisti. Sex olayinda insanlik falan kalmiyor, genel olarak direk hayvana bagladigimizdan bir de korunma hakkinda pek bir bilgimiz yoksa cocugu aliyorsun direk kucaga. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
neutrino Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 Ren said: şey gibi düşün. mesela bi kavanoz var. kavanozda 20 karınca var. 20 karıncaya yetecek de şeker var. her besin öğününde 20 şeker koyuyoruz. bir karınca ölürken iki karınca doğuyor koloni büyüyor. sonra 40 karınca oluyor ve yiyecek yetmiyor besin ekosistemini bozuyorlar. şeker de gelmeyecek konuma düşüyor ekosistem (ekosistem şekeri biz verdiğimiz için biziz, eeeh ben 40 karınca mı belicem lan diyerek ilkokullu gibi gidiyoruz kavanozun başından) yani; biz karınca gibi salt hayvan mıyız abi? aklımız gelişmemiş mi. durun beyler üremeyelim yoksa tür gg diyemiyor muyuz? Şu örnekle açıklamışsın zaten sorunun cevabını. Evet salt hayvanız hala. Hayatta kalma ve üreme en etkili dürtüler. Binlerce yıldır da hayatta kalmanın yolu çok üremeden geçiyor insan türü için. Yani ne kadar kalabalıksa klanın o kadar sözün geçiyor. Üremenin etkilerinin ilerde kaynak yetersizliği nedeniyle türe zarar vereceği çok açık elbette. Ama bununla ilgili önlem almak küresel çapta bir farkındalık gerektiriyor. Unutma ki biz hala birbirini öldürmek için durmadan silahlanan, buna çok fazla kaynak ve iş gücü harcayan bir türüz. Tek gezegen, tek tür bilincine henüz varmış değil insanlar. O yüzden de tür çok geçmeden gg olabilir. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Norak Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 2030'dan sonra nufus sıkıntılarını görmeye başlayacağız zaten yavaştan. o zamandan sonra üretim tüketimi karşılamamaya, yetmemeye başlayacak. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Ren Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 peki şuna cevap verecek bilgisi olan var mı? makale falan bakayım dedim ama ingilizcem o kadar iyi değil. 4000 yıl geri gittik. mısırdan bir velet aldık. sonra 2000 yıl ileri gittik roma imparatorluğundan bir velet aldık. ve günümüze gelip bunları günümüzün veledi ile aynı şartlarda aynı yaşlarda eğitime soktuk. bu veletlerin düşünme biçimleri nasıl farklılaşır? farklılaşır mı? evrime göre farklılaşmalı mı? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Gaboo Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 kimin veledi olduğuna bağlı Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
neutrino Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 4k yıl evrim ölçeğinde çok kısa bir süre. Sonuçta alacağın örnekler homo sapiens, bugün gidip çin'den, güney amerika'dan ve avustralya'dan alacağın örneklerden çok farklı olmaz. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Anelor Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 4000 yıl evrim için çok kısa bi süre yani bi değişiklik olmaz. insan aynı insan Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
ShadowFury Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 15, 2013 Birkaç bin sene evrim için çok çok küçük süreler. Farklılık oluşmasını sağlayacak kadar değil. Kökenlerinden gelecek olan genetik farklılık 2000-4000 yıla göre daha etkili olur herhalde, Afrikadan çıkıp insanların dağılması, kollara ayrılması filan daha eskiye dayanıyor genetik farklılığı görmen daha mümkün(200k yıl filandı yamulmuyorsam). Ama bireyleri incelerken o bile zor, izole tek bir ırk değil bir çok farklı ırkın mongrelleri olduğumuz için. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
razzRaziel Mesaj tarihi: Aralık 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 22, 2013 böyle bi apocalyptic film çekilsin şunla alakalı. dünya nüfusu 25 milyar olmuş orman kalmamış vs. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fede Mesaj tarihi: Aralık 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 22, 2013 Ren said: şimdi insan türü zaman geçtikçe kendini bulunduğu ortama ayak uydurtan, bu ortamda aklını kullanarak ve fiziksel değişimler ile yaşamaya çalışan bir canlı değil mi? tam değil, eğer ortamda besin azaldıysa arttırabiliyor said: bu değişimler dna ile aktarılıyor değil mi? peki şu an için dünya rezervleri belli, insanoğlu çoğaldıkça insan türünün rekabete gireceği ve standartlarının düşeceği belli. belki türün kontrolden çıkacağı ve ekosistemi bozacağı endişesi belli. neden yaşam standartlarımızı iyileştirmek için ateşi bulmak hayvan tamelemek gibi en azından (bireysel) doğum hızımızı kontrol altına almıyoruz? çünkü hem besin bitmiyor hem daha verimli halde üretim yapabildiğimizi anladık, hem de dünyada besin hala varken doğum kontrolü yapmak verimsiz. ateşi bulmak, hayvan tamelemek insanın hayatta kalması ve neslini devam ettirmesi için bir araç iken doğum kontrolü bir araç değil nüfusu arttırmak gibi en temek içgüdünün tam karşısında. bir global çapta doğum kontrolü uygulamasına gidilirse bunun sebebi artık o noktada ırkın hayatta kalmasının tehlikeye girmiştir. önce hayatta kal sonra üre. yaşam standardı bu denklemin hiç bi yerinde yok. said: eğer insanoğlu sadece fiziksel olarak evriliyorsa, beyin hücrelerimizdeki ebeynlerimizden geçen dna ne işe yarıyor? yukardaki iki amaç için hangi durumda hangi hormonları salgılayacağını ayarlamaya yarıyor Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
kavurma Mesaj tarihi: Aralık 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 22, 2013 http://www.youtube.com/watch?v=b2r2JL5sDpY Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fede Mesaj tarihi: Aralık 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 22, 2013 Ren said: hani beyinde dna free bir üreme bölgesi var. beyin oraya hükmetmiyor orası hayvan diyeceğim ama öyle de değil. mesela eşin var. çocuğunuz olmuyor. çiftlerden biri HEAEA BEN ÇOCUK ESTÖREM diyip başka karşı cinse gitmiyor. evlat ediniyorlar. (ya da we are okay deniyor) demek ki tamamen hayansal bölge değil orası. söz dinliyor yani. o yüzden temel güdülerden üreme bu sorunun cevabı değil. neden kalıtsal olarak türünü koruma ve geliştirme amacında olan insan, türünün sonunun boka batacağını düşünebildiği halde bile bile ürüyor? onu anlayamadım. yoo bildiğin hayvansal bölge. ama front lobun ağır bastığı için aha bundan çocuk olmadı başkasına gideyim kararını kolay veremiyosun onun yerine toplum düzeni bozulmasın diye evlat edinme yoluna gidiyosun. eğer ayıplanmadığın bi toplumdaysan başkasına gidiyosun Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Redeagle Mesaj tarihi: Aralık 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 22, 2013 Ren said: şimdi insan türü zaman geçtikçe kendini bulunduğu ortama ayak uydurtan, bu ortamda aklını kullanarak ve fiziksel değişimler ile yaşamaya çalışan bir canlı değil mi? bu değişimler dna ile aktarılıyor değil mi? peki şu an için dünya rezervleri belli, insanoğlu çoğaldıkça insan türünün rekabete gireceği ve standartlarının düşeceği belli. belki türün kontrolden çıkacağı ve ekosistemi bozacağı endişesi belli. neden yaşam standartlarımızı iyileştirmek için ateşi bulmak hayvan tamelemek gibi en azından (bireysel) doğum hızımızı kontrol altına almıyoruz? eğer insanoğlu sadece fiziksel olarak evriliyorsa, beyin hücrelerimizdeki ebeynlerimizden geçen dna ne işe yarıyor? Senin bu dediğin duyarlılığı gösterecek insanlar dünya üzerinde çoğunlukta bile değil ki? Sokağa çıksan gerçekten kim ekosistem bozulacağı için aktif olarak önlem alıyor? Bunun dışında ateşi keşfetmiş olmak veya en basidinden ateşin yakıcı olması gibi bilgiler dna'lar geçmiyor ki? Bunları yaşarken öğreniyorsun, öğretiyorlar veya tecrübe ediyorsun. Aktarılan malzemeler daha ziyade senin yaşarken müdahale edemeyeceğin özellikler. Mesela dünyanın basıncına uygun bir kan akış sistemin var. Yerçekimi nedeniyle çökmeyecek bir iskelet yapın var. Ailenin genetik özelliklerini almışsın. Oksijen soluman gereken bir ortamda oksijenle yaşıyorsun. Genetik malzeme çok uzun zamanda toplanan bilgileri içeriyor. Zürafanın otçul olması ve bu nedenle uzun boylu olması gibi şeyler. Daha önceden insanların ot sindiren apandistinin olması ama artık yeme alışkanlıklarımız yüzünden bu organın işlevsiz hale gelmesini de sayabiliriz. Şu an topluma bile yerleşmemiş bir bilincin insan genetiğine yerleşmesi imkansız bir şey. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Kanuni Mesaj tarihi: Aralık 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 22, 2013 ozunde bir hayvan olarak insanda cekirge surusu gibi bir nevi. yokedip geciyor, anlik yasamin akilli versiyonu. ne demis unlu dusunur agent smith; insani viruse benzetmis icinde bulundugu ortama zarar veren tek canli. dogrudur. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar