Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

ŞL : Braga - Galatasaray ( 05.12.2012 - 21.45 )


kavurma

Öne çıkan mesajlar

her ne kadar grup zayıf görünsede böylesine bir dibe vuruş sonrası dirilip, bu gruptan çıkmayı başaran futbolcularımızı ve teknik heyetimizi tebrik ediyorum, ellerinize, ayaklarınıza, kafalarınıza sağlık

tesadüf mü dersiniz, devre arası motivasyonu mu dersiniz, abdülrahim totemi mi dersiniz bilmem ama takım ilk aşamayı alnının akıyla tamamlamıştır, helal olsun

amma ve lakin sezon başından beri söylediklerimiz her maç aynı şekilde, farklı kombinasyonlarla fatih terim tarafından karşımıza çıkarılıyor

dün yine gereksiz bir şekilde çolak emre ve melo ile oyuna başlaması aygut dilmenin bile yapmayacağı bir hataydı

üstüne üstlük braganın da gereksiz ve aşırı hırsı maçı neredeyse ilk yarıdan koparacaktı

ama terimin de dediği gibi cluj golü attıktan sonra Allahın sopası bizim topçuların kafasına bir balyoz gibi indi, öylesine indi ki hemde gayri müslüm olan melo, dani gibileri bile o dakkadan itibaren hata yapmadı

yılmaz aydın belki de hayatında ilk defa doğru zamanda doğru yerde oldu, şaka gibi yani :)

sakat bir kaleciye oynanan anlamsız geri pasları, sahada buz pateni pistindeki gibi kayan topçular, seneler sonra atağa çıktığında karşısında bir anda kaleceyi görünce ayağı birbirine dolaşan vuvuzelalar, çektiği acı her pozisyonda yüzünden belli olmasına rağmen kalesinde aslanlar gibi direnen bir kaleci, her kaçırdığı pozisyon ve attığı golden sonra kenardaki hocasına bakan titrek golcümüz, rakibe ortadan ikiye yaracakcasına giren taş bakışlı ama yufka kalpli genç semihimiz, ve saçlarına o ipi bir türlü oturtamamasına rağmen ayağına oturan her topu maestro gibi kullanan selçuğumuz ile bir maçı daha geride bıraktık

teşekkürler çocuklar, aşk tesadüfleri sever...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Devre arasında ne haşladı belli değil, ilk yarı alan kapatamayan iyi pas yapamayan, bizim 1.5 yıldır değişimine tanıklık ettiğimiz takım bu mu sorusunu akıllara getiren bir Galatasaray vardı. hamit ve emre adeta çığlık attılar ilk yarı boyunca oyundan çıkmak için, ancak acele ediyormuş algısını oluşturmamak için devre arasına kadar sabretti terim.

İçerde de çok net bir iki tanesini haşlamıştır. Terim'in değişikliklerinden biri asist yaptı, diğeri de gol attı, ayrıca oyunu biraz olsun dengeledik, ilk yarı topla oynama oranı inanılmaz rezaletti, ikinci yarıdaki azim sayesinde topla oynamadan da kazanabileceğimizi göstermiş olduk.

Korkmadım değil, son dakikalarda boktan bir gol yiyip buraya kadar gelinmişken eve dönmek inanılmaz üzerdi. neyse ki kazasız belasız ikinci tur biletini almasını bildik. Hafife alınmayacak bir rakip karşısında maçı 1-0'dan 1-2'ye getiren takıma kötü diyen varsa gitsin barça real izlesin, 1.5 yılda bu kadar.

Dortmund dışında herkese eyvallah.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

FromTheHell said:

forgiver said:

tarihi de galatasaray
http://www.youtube.com/watch?v=ENmfQjM9N4Q


ABİ BU NE İYİ LAN AHAHAHA. GÖZÜMDEN YAŞ GELDİ YENİ GÖRDÜM


çabuk unutuyorsunuz
http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=roma+liverpool+ve+barcelona+ile+ayn%C4%B1+gruba+d%C3%BC%C5%9Fmek

bir türk takımının tarihinde görüp görebileceği en ölümlü ölüm grubuna düşmektir. hazır galatasaray 4. kez şampiyonlar ligi gruplarından çıkmış, heyecanla "acaba kurada kim çıkacak" diye beklerken, en kötüsünü düşünenler ya da yaşı yetmeyenler* için açalım biraz bu olayı.

sezon 2001-2002. lucescu yönetimindeki galatasaray yeni sezona emre'siz, okan'sız, jardel'siz, ümit davala'sız, taffarel'siz ve en önemlisi hagi'siz giriyor. sezon başı yapılan ayhan akman, andres fleurquin ve sebastien perez gibi transferler haliyle kesmiyor, daha uefa ve süper kupa şampiyonluğunun sıcaklığı geçmememiş olan galatasaray taraftarını. *

neyse fazla uzatmadan şampiyonlar ligi maçlarına geçelim. ön elemeleri rahat geçen cimbom* ilk tur gruplarında; son fransa şampiyonu nantes, genç ve dinamik kadrosuyla psv* ve daha ekonomik krize girmemiş ve kadrosunda stam, nesta, crespo, mendieta, stankovic, inzaghi gibi oyuncuları barındıran lazio ile eşleşmişti. son maçta psv'yi istanbul'da yenmek zorunda olan cimbom bunu başarmış ve grubu 10 puanla nantes'in ardından 2. bitirerek esas devler arenasına çıkmıştı.

o zamanlar şampiyonlar ligi'nin formatı farklıydı. 2. tura çıktığınızda şimdiki gibi bir takımla çift maçlı eleminasyon usulüyle oynamıyordunuz. tekrar grup kuraları çekiliyor, 4 takımlı 4 grup oluşturulup yeniden uzun bir maratona giriliyordu. tabii ki doğal olarak fikstür şimdikinden daha sıkışık olurdu. galatasaray çarşamba cl, cumartesi lig ve salı yine cl olmak üzere 6 günde 3 maç yaptığı zamanlar olmuştur o sezon.* zaten uefa'da bunu gördü ki iki sezon sonra* bu sistemi kaldırıp yerine günümüzdeki sistemi getiriyordu.

çekilebilecek en taşşaklı kura çekilmiş, ölüm grubuna giriş yapılmıştı. şimdi rakiplerimizi tanıyalım:

as roma: heyyyttt beeee... ehem pardon. bi an için o efsane kadroyu hatırlayınca coşuverdim. son italya şampiyonu olarak direk katılmıştı şampiyonlar ligi'ne roma.* totti'nin totti olduğu, batistuta'nın son baharını yaşadığı, cassano'nun henüz liseli olduğu, candela'nın soldan cafu'nun sağdan yardırdığı, emerson ve tommasi'nin orta sahayı sırtladığı, walter samuel ve panucci'nin savunma yaptığı, delvecchio ve montella'nın tuttuğunu attığı, başlarında fabio capello'nun olduğu bir kadroları vardı. ayrıca o sezonun tayt gibi vücuda yapışan efsane kappa formaları, roma'yı roma yapan detaylardan biriydi.

http://sphotos-a.xx.fbcdn.net/...4198_506494096_n.jpg
http://maillotsdecollection.wifeo.com/...-01-02-2.jpg

fc liverpool: son uefa kupası şampiyonu* ünvanına sahipti. owen ve heskey'li forvet hattı avrupanın en iyi ikililerindendi. sonradan cl şampiyonu olacak takımın önemli isimleri olan gerard, dudek, riise, carragher, hyypia, smicer, dietmar hamann gibi isimlerin yanı sıra sonradan galatasaray'a da transfer olan xavier ve efsane litmanen'de de bu kadronun oyuncularındandı.

fc barcelona: şimdilerin uzay takımı barcelona o zamanlar hem lig de hem de avrupa'da real madrid'in gölgesindeydi. fakat kadrolarında rivaldo, kluivert, overmars, luis enrique, cocu, saviola, thiago motta, rochemback ve şimdilerde takımın abileri konumunda olan xavi ve puyol gibi isimler vardı. o sezon yarı final oynayacak ve ezeli rakibine* elenecek olan barça bu grupta liverpool'u deplasmanda 3-1 yenerken öyle bir gol atıyordu ki şimdilerde "çok pas yapıyolar yeaaaa, çok sıkıcı bu paslı oyun" diyenler bile önünde saygı duruşuna geçerdi.
http://www.youtube.com/watch?v=1c--gtzvduk *

evet rakipleri tanıdık, şimdi maçlara geçelim:

20 kasım 2001 galatasaray roma maçı: bir çok galatasaray'lının içinde ukte kalmıştır bu maç. perez'in golüyle öne geçen cimbom, tam maç bitti derken mondragon ve emre aşık'ın ortak hatası emerson'un röveşatasıyla birleşince pisi pisine 2 puanı kaptırıyordu. ayrıca bu maç cassano'nun dünya futbol piyasasına kendisini gösterdiği maç olmakla beraber, batigol'ün* her pozisyondan sonra rakip oyuncular ve hakemle girdiği diyaloglarla hafızama kazınmıştır.

http://www.youtube.com/watch?v=jumodwr7gv8 *

5 aralık 2001 barcelona galatasaray maçı: bir başka ukte dolu maç. ilk yarısını ümit karan ve fleurqin'in golleriyle 2-0 önde kapayıp, ikinci yarı hobbitten hallice saviola'nın 2 golüne engel olamayıp yine iki puan kaybetmiştik. şimdilerde ligtv'de güle oynaya yorumlar yapan markus merk bu maçta 62'de capone'yi, 90. dakikada da hakan ünsal'ı oyundan atmıştı.

http://www.youtube.com/watch?v=9zsjgbsa3xk

20 şubat 2002 liverpool galatasaray maçı: hakkında girilen 13 entrynin 12'si maçın oynandığı 2002, birisi de 2006 tarihine ait. bu kadar az ilginin olmasının sebebi galatasaray açısından çok iyi geçmemesine bağlayabiliriz. hatırladığım kadarıyla beşiktaş'ın 8-0'lık rekorunu kırabilecek kadar pozisyon vermiştik liverpool'a fakat mondragon'un çabası maçı 0-0'a bağlamaya yetmişti. taraftar ilk iki maçın aksine bu kez alınan bir puana seviniyordu.

26 şubat 2002 galatasaray liverpool maçı: galatasaray'ın yine öne geçip kazanamadığı maçlardan biri. ne zaman transfer olup ne zaman gittiğini hatırlıyamadığım radu niculescu'nun 71'de gelen golüyle öne geçmiştik. fakat insan azmanı heskey güçlü fiziğinin de yardımıyla 79. dakikada beraberlik golünü atıyor ve maç 1-1 bitiyordu. hatırladığım kadarıyla liverpool'un genç kalecisi kirkland çok top çıkarmıştı bu maçta.

http://www.youtube.com/watch?v=bz9rcsmt3xe *

13 mart 2002 roma galatasaray maçı: geldik olaylı maça. bu maçtan 3 gün önce roma derbide lazio'yu 5-1 yenmişti. taraftar derbinin gazıyla bu maçta tribünlerin tamamına yakınını doldurmuştu.*roma 3 gün önceki maçın güveni ve bu maçın kazanılması durumunda açılacak tur kapısının motivasyonuyla oynamıştı. haliyle gerginlikte olacaktı. hele ilk yarının sonlarında ümit karan walter samuel'in bacak arasından golü atınca sinirler iyice gerildi. ikinci yarının başında cafu reyizin attığı aşırtma golle skor 1-1 olmuştu. o dakikadan sonra roma bastırdıkça bastırmış lakin lucescu'nun defansif oyun anlayışını iyi uygulayan galatasaray savunmasını bir kez daha aşamamış ve maç 1-1 bitmişti. turun bu maça bağlı olması sebebiyle giden iki puan romalıları deli etmiş, sonrasında çarşı karışmıştı. bir zamanlar türkiye'de de top koşturan lima çekme ananı bacını sikeyim çekme diyerek ortama dalmış, başta arif, emre aşık ve kaleci kerem olmak üzere bir grup galatasaray topçusu da lima ve italyan polisine sinirlenip çıkan kavgaya karışmıştı. garibim abdürrahin albayrak'sa kendince olayları durdurmaya çalışıyor, bir yandan da canlı yayınlara bağlanıp konuşmayı ihmal etmiyordu. yeşil sahada mangalda kül bırakmayan totti ve batistuta ise kavga sırasında ortalıkta gözükmemişlerdi.* bu maçtan sonra tff galatasaray'ın hafta sonu oynayacağı lig maçını ertelemişti.

http://www.youtube.com/watch?v=i10n0vxj8z4

19 mart 2002 galatasaray barcelona maçı: grubun kader maçı. kazansaydık 8 puanla bu ölüm grubundan lider olarak çıkacaktık, fakat olmadı. luis enrique'nin 58. dakikada ofsayttan attığı gol turu barcelona'ya götürmüştü. ayrıca bu mağlubiyet 5-0'lık chelsea maçından beridir galatasaray'ın iç sahada kaybettiği ilk avrupa kupası maçıydı.* eğer galatasaray bu maçı alıp lider olarak çıksaydı sonraki turda panathinaikos ile eşleşecekti ki eleyip yarı finale kalmak çok olasıydı.

---puan tablosu---
barcelona 9 puan
liverpool 7 puan
roma 7 puan
galatasaray 5 puan

şimdi sene 2012. tam 10 yıl geçmiş bu maçların üzerinden.* ve galatasaray tekrar son 16'da. olası rakipleri arasında barcelona'da var. geç oldu belki ama özlemişiz bu duyguları. inşallah 2. tur kuraları sonunda yıllar sonra uğruna başlıklar açılacak bir başka sezon geçiririz. ne olursa olsun bize yaşattığın eski, yeni bütün duygular için tekrar teşekkürler galatasaray.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Lancelion said:

http://s1.directupload.net/images/121206/w2qke7cg.swf

clujluların timsaha yatması muhteşem fdshvxcjvcx


bu timsah değil ya, old trafford'dan manu galibiyeti aldılar diye seviniyorlar. GS'de az sevinmedi değil Manu galibiyeti için anlamak gerek. Ama bunlar işi biraz abarttılar, bu maçtan sonra UEFA'yı bile alırız diyorlar sdafsda

UEFA'da çok sakat oldu ya, takımlara falan bakıyorsun da ciddiye alırlarsa fena işler döner orada da

birde GS'ye düşme ihtimali en yüksek olan 3 takım Malaga,Barca, Juventus'muş. Kura kuralları nedeniyle
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

forgiver said:

Rewendor said:

O grupta kaç maçta son anda galibiyeti kaçırdık haddi hesabı yok, deliriyorduk resmen her maç.


bir umut barça maçına gitmiştik
şaka deil ya yensek grup birincisi
overmars otoban yapmıştı bizim kanatları
en çok da o küfür yiyordu


2-0'dan 2-2 olan Barça maçı değil mi o? 2-0 biz öndeyken 2. yarı Overmars oyuna girdi, adam iki gol attı tüm kanadı dağıtıp? Yoksa o deplasmandaki maç mıydı?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

abi yalnız cidden kötü adam ya, hani tv'den izlesen bile farkındasın kötü olduğunun ama canlı izleyince takımı ne kadar aksattığı daha da iyi çıkıyor ortaya,

ben diyorum bu adam eğer mental olarak üst düzey biri olsaydı dünyanın sayılı hücum oyuncularından biri olabilirdi. Tam bir beyinsiz ve takımın kamburu olmasına rağmen bu kadar gol atıyor olması cidden şaşırtıcı, bir yandan kabul etmek gerek büyük başarı.

Dribbling yok, her topu aldığında eğer biraz koştuysa ölüyor o top. Geriye koşuş desen yok, sürekli ofsaytlara takılıyor sonra ellerini birbirine vurup "yine mi yeaaaa" diye dövünüyor. Pasları okuyamıyor, her topu o yüzden ayağına bekliyor. Ayağına atmazsan da çoğu top yalan oluyor.

Çıkıpta bütün eksikliklerine rağmen gol atıyor diye Avrupa'nın en iyi golcülerinden olmuyor. Gol atıyor ne güzel, gol olmadan galibiyet olmaz ve en büyük gerekliliği yapıyor ama, amaları o kadar fazla ki adamın bunları görmemek içinde kör olmak gerekiyor.

Attıranların da büyük başarısı var başta Selçuk olmak üzere, dün mesela Amrabat'ı kestiği orta kusursuza yakın tabii vuruşta güzeldi ama azıcık şu adamı dikkatle izleyin. Cidden kötü ya, takımın kamburu açık açık.

Hep deniyor da şu takımda Sow olsaydı GS açık ara ligin en çok gol atan takımı olurdu. Burak'ın topla buluştuğu kadar çok az kişi topla oynuyor bu ligde, hele o pozisyonların çoğunda Sow'a falan gelse toplar 20 golle falan gol kralı olurdu belki şuan ligde
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...