Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Oyun hakkinda izlenimleriniz


nscorp

Öne çıkan mesajlar

öldüm gülmekten şu son videoyaya ahahahaha
ayılıp bayılan companionlarda çok güldürüyordu birde first son öldürünce coruscantta törende iresso hariç tüm crew çıplaktı :P oluyor arada garip şeyler hatta holo benzeri şeyleri 1-40 arası hiç görememiştim ekran kartında force aa yaptım durup dururken düzelmişti

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ability delay yok oyunda ben cillop gibi oynuyom sizin bilgisayaraniz bozuk yetolar.

oyun bence güzel, geri aldım fikrimi ben. nedenlerini de aşağı da yazdım. hataları yok mu var tabi ama bence bu oyun 1-2 patchle 500k subsu anında yakalar, gerisi artar kopar zaten. neyse yazayım neden beğendiğimi:

biraz uzun o yüzden spo yaptım

Tipi: Transatlantik
Sahibi: White Star Line
İnşası: Harland and Wolff Tersanesi, Belfast, İrlanda
Kaptan: Edward John Smith
Liman kaydı: Liverpool, İngiltere
Üretimi: 31 Mart 1909
Denize inişi: 31 Mayıs 1911
Sefere çıkışı: 10 Nisan 1912
Akıbeti: saat 23:40'da buzdağına çarptı (14 Nisan 1912). Saat 2:20'de battı (15 Nisan 1912).
Enkazı 1985'te bulundu.
Genel Özellikler
Tonajı: 46.328 groston
Uzunluk: 882 fit 9 inç (269 m)
Genişlik: 92 fit 6 inç (28 m)
Yükseklik (azami): 63 metre (omurgadan direğin tepesine kadar.)
Güç: 24 çift-sonlu ve 5 tek-sonlu İskoç buhar kazanlarından 215 psi basınç. İki yandaki
pervaneler için iki adet dört silindirli üç genişlemeli karşılıklı hareket eden motorların
herbiri 16000 bg (12 MW) güç üretiyor. Merkez pervane için bir düşük basınçlı (7 psi civarında )
buhar türbini 18000 bg (13.5 MW) güç üretiyor. Toplam 50,000 bg (37 MW)
Tahrik kuvveti: İki, tunç, üç kanatlı, yan pervaneler ve bir, tunç, dört kanatlı, merkez pervane.
Hız: 23 knot (42,5 km/sa.) (26,4 mil/sa.)
İnsan Kapasitesi: 1912 - Toplam 2.223
Birinci Sınıf:329
İkinci Sınıfı:285
Üçüncü Sınıfı:710
Mürettebat:899

1900'lü yılların başlarında, ülkelerarası ulaşım gemilerle gerçekleşiyordu.
Dönemin ünlü firmaları daha fazla yolcuyu, kısa sürede taşımak için gemiler yaptırıyordu.
Olimpik, Titanik ve Britanik böylesi bir ortamda doğdu.
Yüzyıllar boyunca insanları çeşitli nimetlerinden faydalandıran
deniz, çeşitli rekabetlere de tanıklık eder. 20'inci yüzyılın başlarında
İngiltere'de faaliyet gösteren iki firma; Cunnard ile White Star Line,
söz konusu rekabetin mimarları olur. Cunnard'ın daha hızlı ve lüks
gemiler yapmaya başlamasıyla White Star Line firmasının yolcu sayısı önemli
oranda düşer. Bunun üzerine White Star Line sektörü tekrar ele geçirmek adına
bir plan yapar ve hemen uygulamaya koyar. Firma sahipleri daha önce
hiç yapılmamış olanı deneyerek Olimpik Sınıfı'nda üç gemi inşa ettirirler.
Gemilerin, Cunnard'ınkilerden yaklaşık 30.5 metre daha uzun, daha hızlı,
3 bin 500 kişiyi taşıyacak kadar geniş olması düşünülür. İsimleri de aynı
aileden olduklarını gösterecek şekildedir: Olimpik, Titanik, Britanik (Giantik).
Firma sahiplerinin İrlanda (Keltik) kökenli olması gemilerinin adının "ik" ile
bitmesinin başlıca nedenidir.


14 DALDA OSCAR ADAYI OLAN VE DÜNYA SİNEMALARINDA BİR
FIRTINA ESTİREN FİLM TİTANİC FACİASINI TEKRAR
GÖZLER ÖNÜNE SERMİŞTİ
Titanic batış anında iki parçaya ayrıldı. Gemini ön kısmı suların basıncına
dayanamayarak parçalamdı ve saate 30 mil hızla denizn dibine varırken
gemini kıç kısmı 50 fet derinlikte çamura batmıştı.
Dünyanın en büyük hareketli yapısı olan Titanik ve Olimpik'in yapım aşamasında
15.000 liman işçisi bir yıl boyunca çalışmıştı.
Titanic tam altı ayrı yerden yaralandıktan sonra dakikada tam 7 ton su almaktaydı.
Sular dolmakta iken tahliye çalışmaları sürmekte idi. Fakat 30.000 ton su gemiye
girmişti bile. Su dolan 5 kazan dairesinin ardından kalan dördüncü kazan daireside
tamamıyla su ile dolmuştu. Tinanic deniz suyunun gemiye hücum etmesi üzerine gemi
suyun ağırlığına dayanamayarak ortadan ikiye bölündü ve okyanusun karanlık
sularında gözden kayboldu.
Dönemin Mühendislik harikası olarak adlandırılan Titanic'in batmasına hiç bir
mühendis imkan tanımıyordu. Olası bir çarpışmayı önden ve arkadan tahmin
eden mühendisler bir kaza anında Titanic'e çarpan geminin zarar görebilieceğini
varsayıyorlardı. Ama hiç tahmin etmedikleri Buzdagı Titanik'e ne önden ne de
arkadan çarpmış, adeta bir bıçak gib yan gövdesini kesmişti. Geminin Ön ve Arka
kısmına nazaran kuvvetsiz olan yan duvarlar çarpışmanın etkisiyle kolayca
parçalanarak batmayı kolaylaştımıştı.
Dev Gemi denize indirilmeden önce herşeyi bitmiş olarak 10 ay boyunca
Wollf su havzalarında bekletildi. Titanic dönemin en devasa pervanalarine
sahipti Üç adet dev pervane bronz ve çelik karışımıydı. 16 feeten daha yüksek
dev pervaneler gemiye çok hız katıyorlardı.

BATMAZ DENİLEN GEMİ NASIL BATTI
1900 yılların başında ziraat toplumunda hızla sanayi toplumuna geçen
batı insanı, kainata hükmettigi zannına kolayca kapılmıştı.Yaptıklarını hiçbir
kuvvetin yok edemeyecegini söylüyor ve adeta herşeye meydan okuyordu.
O güne kadar imal edilen gemilerin en büyüğüne 'Titanic' isminin verilmesi
de bu cüretten kaynaklanıyordu. Çünkü Yunan mitolojisindeki en ünlü
Tanrılardan birisinin ismi Titanic idi.
Gemideki birçok subay yolculara sık sık Bu gemiyi Allah bile batıramaz
diyor ve bu kör inatlarını geminin batış halinde bile yenilemekten kendilerini
alamıyorlardı. Toplam 46 bin tonluk bu döneminin en büyük Transatlantiğinde
toplam 16 kazan vardı. 66 bin beygir gücüne sahip olan gemi saatte döneminin
en hızlı süratine ulaşarak 23 deniz mili yapıyordu.
Birinci mevki içinbügünün parası ile 50 bin dolar ödeyen yolcular büyük bir lüks
içesinde seyahat ediyorlardı. Gemide 6 bin tane Havana sigarası ile 1 sınıf
kamera-suitlerde odun yakılan 28 tane şömine bile vardı.İrlanda'nın
'Harland and Wolff' gemi tezgahlarında üç yılda tamamlanan Titanic
1912 yılının 10 Nisan günü, İngilterenin Southampton Limanı'ndan ilk
ve son yolculuguna adım attı.
Devasa geminin Southampton - New York arası yaptıgı yolculuk
1912 yılının 14 Nisan'ını 15 Nisan'a baglayan gece sona erdi. Titanic
'White Star Line' şirketi tarafından inşa edilmişti. Manidardır ki yine
aynı şirket tarafından yapılan diğer iki geminin akibeti d Titanic'ten
farklı olmamıştı. Olympic ve Britannic adını taşıyan bu gemilerde tıpkı
Titanic gibi okyanusun dibine demir atmışlardı.İlk inşa edilen Olympic
başka bir gemi ile çarpışarak büyük yara aldı ve hayatını noktalamış oldu.
Titanic ise dev bir buzdagına çarptı ve battı. Yolcu taşıması için inşa edilen
ancak savaş çıkınca İngiliz donanmasında hastane olarak kullanılan
Britannic ise altıncı seferinde Çanakkale savaşında yaralanan İngiliz
askerleri almak için giderken Ege'de Alman U-2 Avcı denizaltılardan
göndeilen torpidolar ile battı.
TITANIC 'İN İBRET ÖYKÜSÜ
Yirminci asrın başında dünyanın en güvenli ve lüks transatlantiği olarak
tasarlanan Titanic Southampton - New York seferini yapmak
üzere demir aldı. 1912 yılının 14 Nisan'ını 15 Nisan'a bağlayan gece,
Kanada yakınlarında dev bir buzdağı çarparak kötü biçimde yaralandı.
Güvertede 2.206 kişi bulunuyordu. Cankurtaran sandalları ise
en fazla 1.500 yolcu alabilecek kapasitedeydi. Gemi yavaş yavaş
Atlas Okyanusu'nun karanlık sularına gömülürken kurtarma
filikalarına önce kadınlarla çocuklar bindirildi.15 Nisan 1912
sabahı, denize indirilen filikalarda toplam 705 kişi bulunuyordu.
Facia 20 yüzyılın en büyük deniz kazası olarak kabul edildi.
Titanic'in batısının hemen ardından yazar Joseph Condrad
'Bu felaket teknolojiye olan ilahi güvenin aldığı yara acısından
tarihin ciddi bir dönüm noktası' diye yazmıştı.
TAM YOL TORNİSTAN
Titanic Okyanuslar üzerindeki en lüks transatlantikti ama
gemide tek bir dürbün dahi bulunmuyordu.Fivarun mabetleri
gibi kamaralarda yolculuk eden birinci sınıf yolcular için
dünyanın en pahalı Fransız aşçısı 14 Louis tarzı gemi mutfaklarında
yemek yaparken projektör ve ışıklar için bütçe ayrılmamışa
benziyordu. Suyun ısısı o gece -1'e düşmüştü: kapkara okyanusun
donması Atlantik'in acı tuzu önlüyordu. Ve yine de 62 yaşındaki
Kaptan Smith, tüm hızıyla Atlantik ortasında ilerlemeye devam
ediyordu.Perşembe günü New York limanına varması düşünülen
gemiyi Salı günü limana sokarak yeni bir rekor kırmak istiyordu.
Böylece yönettiği geminin ne kadar hızlı bir gemi olduğunu bütün
dünyaya ispatlamış olacaktı.Ne var ki 22 yıllık deniz kaptanı bu kadar
büyük bir gemiyi ilk defa yönetiyordu.Tarih 14 Nisan 1912'yi saat ise
23.40'ı gösteriyordu.Elinde ne bir ışıldak ne de bir dürbün bulunan
gözcü Frederick Fleet 20 metre yükseklikteki gözetleme kulesinden
birkaç yüz metre ilerdeki kara kitleyi farkettiğinde artık çok geçti.
Titanic meydan okudugu denizlerde bir buz dağığla karşı karşıya
kalmıştı.Gözcü Fleet alrm çanını acı ile tam üç kez sarıldı.Kaptan
köşküne buzdağı alrmını verdi. Birinci köprü subayının ilk emri
'tam yol tornistan' oldu. Sonra geminin 16 hava bölmesi arasındaki
otomatik çelik kapaklar kapatıldı.Ama Titanic , mesafede bu dağının
sol tarafından kaçmayı başaramadı.Deniz yüzeyinden altı metre kadar
aşağıda,gemi sancak tarafından yarılmaya başladı. Yandan buz dağına
vuran Titanigi, buzdağı bir bıçak gibi,uzunluğunun üçte biri olan ilk
269 metre boyunca 6 ayrı yerinden kesmişti. Alarm çanlarından tam
iki dakika sonra kaptan köprüdeki yerini aldı.Soğukkanlıydı. Ve önce
otomatik çelik kapıların durumunu sordu yardımcı kaptanlarına. Kaptan
buz dağı ile yapılan çarpişmadan beş dakika sonra makinalara stop
emrini verdi.Bazı yolcuları yattıgı yerden uyandıran ise aslında bu
sessizlik olmuştu. Denizdeki Rüzgar ve hafifi sarsıntıda askıların
birbirine sürterken çıkartıkları ses dışında herşey susmuştu sanki.
Titanic ölüm sessizliğinin ilk vakitlerine girmişti bile.
BUZLAR İÇKİ BARDAKLARINDA
Yolculardan birkaçı köprüye çıkarak neler oldugunu anlamaya
çalışıyorlardı.Kaptan onları sakinleştirerek kamaralarına gönderdi.
İnerken sancak tarafındaki 5 kat balkonlarına kadar sıçramış bu
parça ve kalıplarını ayaklarıyla birbirlerine atarak güvertede maç yapıp
kartopu bile oynadılar. Titanic'te Panik hissedilmiyordu.Yolcular
NewYork'ta bir gökdelen kadar yuksek olan bu geminin
batabileceğini düşünmüyorlardı bile. Bazıları çarpma anında
buzdağından güverteye düşmüş bu parçalarını yerden toplayarak
içki bardaklarının içine atarak içkilerini soğutuyorlardı. Sadece
kaptan Smith ve diğer subaylar durumun ciddiyetinin farkındaydılar.
Kimse hala gerçekleri görmüyordu.
BAGAJLARA SULAR GİRİYOR.
Saniyede 5 ton Atlantik suyu geminin ön tarafındaki yarıklardan
hava bölmelerine müthiş bir hızla akıyordu.60 bin ton ağırlığındaki
çelik kitleyi su üzerinde tutan 130 bin metreküp hava ise aynı
yarıklardan suyun basıncıyla çıkarkan korkuç tiz bir ses çıkarıyordu.
Teknoloji harikası Titanic'te 160 dakika içinde hava ile su o kadar yer
değiştirecekti ki; fiziğin kuralları uyarınca ne suyun taşıma ne de
havanın kaldırma gücü bu yüzen sarayı kurtarmak için birşey
yapabilecekti. Çarpmadan tam 10 dakika sonra kazanların
sübabları patlayarak buhar fışkırtmaya başladı. Korkunç bir
tıslama sesi kapladı bütün gemiyi. Birkaç dakika sonra da
söndürdüğü ateşin dumanları bacalardan yükseliyordu.
Ayrıca üçüncü sınıf yolcuların henüz uyudukları kabinlerin
zeminlerinde su birikintileri oluşmuştu. İlk hava bölmelerindeki
su 4 metre yüksekliğe çoktan ulaşmıstı.Bagajlar yükselen
suyun içinde parça parça yüzmeye başlamışlardı. Birbirinden
nadide özel yapım otomobiller tuzlu suyla çoktan tanışmıştı bile.
Gece yarısından üç dakika sonra tamamlanan keşif, Teknik Müdür
Thomas Andreas'un 'Batacak' sözleriyle sona erdi. Kurtulma şansı
yoktu artık Titanic'in. Kaptan Smith teknik müdürünün kagıtlara
karaladığı hesaplara baktı.. S.O.S fişeklerinin fırlatılması emrini
mürettabatıyla görüşmelsinden 10 dakika sonra verecekti. Önce
mürettabata güvertede toplanma emri verildi. Sonra ise yolcular
Cankurtaran kayıklarına bindirilecekti.;ancak sadece birinci mevkideki yolcular.
Aceleyle tek başına aşagıya indi. Önce gemideki en zengin adama
John Jacop'a gitti.
Telaşa gerek yoktu, ancak uyanmaları gerekiyordu.
Kaptan bu sözleri geminin diğer aristokrat yolcularıylada paylaştı.
Neden bu haberi kendisi verdi, neden sadece birinci sınıf yolculuk
yapanlara verdi. Geminin batmak üzere oldugundan ikinci ve üçüncü
sınıf yolcuların haberi olmadı. Ve bu zaman kaybını nasıl göze aldıgı
hala bilinmiyor.Bilinen üçüncü sınıf yolcularının bazılarının çok sonra ve
kendiliğinden uyandığı, bazılarının ise hiç uyanmadığı.Kaptan tekrar
yukarı çıkıp S.O.S sinyalini gönderme emri verdiğnde çarpışmanın
üzerinden tam yarım saat geçmişti. O arada mürettabattan 30 kişi
Titanic'in dev jeneratörlerini devrede tutabilmek için aşağıya
gönderildi. Ve gemi karanlık sulara gömülmeden 2.3 dakika öncesine
kadar ışıl ışıl parıldadı.
BÜYÜK SÖZ (!)
Titanic'e en yakın gemi olan 'Californian' yardım
sinyallerini almamıştı. Geminin kaptanı 22.21 'de
suyun üzerinin buz bloklarıyla kaplı olduğunu ilk farkettiğinde
makineleri stop ettirmişiti ve telsizcileriyle birlikte gün ışığına kadar
derin bir uyku çekmek için kamarasına inmişti. Yardım sinyallerini
İngiliz yük şilebi 'Carpathia' aldı. Tam yol Titanic emri verildiğinde
saat 00.25'di bu süre içinde 58 deniz mili katledilemeyeceği biliniyordu.
Yolcular güverteyi doldurmaya başlamışlardı. İkinci ve üçüncü sınıf
yolculardan da uyanıp yukarı gelenlerde vardı. Kimsede en ufak bir
panik hali yoktu. Çünkü kimse hala Titanic'in batabileceğine inanmıyordu.
Birkaç güverte subayı güvertede toplanan ve ne olup bittiğini anlamaya
çalışan yolculara hitaben 'Bu gemiyi Allah bile batıramaz' dediği birçok
tanığın ifadesiyle teyit edilmişti ve bunu söyleyen mürettabat buna
gerçekten inanıyordu. Buna inanmayan ve batmakta olduklarını kesin
olarak bilen kaptan ve ona yakın birkaç subay da bu felakete uygun
hareket etmiyorlardı. ama hesap ortaydı 1.308 yolcu ve 898 mürettabat
olmak üzere gemide toplam 2.206 kişi bulunuyordu. Ve toplam 20 Cankurtaran
kayıgında da 1.178 kişilik yer bulunuyordu. Bu da bir kaza durumunda
1.028 kişinin ölmesi anlamına geliyordu.
FİLİKALARA SINIFLARINA GÖRE BİNDİLER
Ancak ilk kurtarma kayığı, buzdağı Titanic'e geldikten tam bir saat sonra
16 sayfa tarafından hazırlanabildi. Artık çok geç kalınmıştı. Tayfalar kayıkları
nasıl indireceklerini bile bilmiyorlardı. Kimse batacağına inanmadığı koca bir
gemiden ayrılıp da Okyanus üzerinde ceviz kabuğu misali kaybolabilecek bir
kayığa binmek istemiyorlardı. Şuursuzluk bu kadarla da kalmayacaktı.
Subaylar , iki ucundan halatlara asılı kayıgın fazla dolarak suya indirilirken
orta yerinden kırılmasından korktukları için 65 kişilik ilk kayığa sadece
28 kişinin binmesine izin verdiler. Geminin ön kısmı artık farkedilir bir
biçimde aşağıya meyillendiği halde , ilk kayığa binmeye talip pek fazla
yolcu yoktu. Yaşanan diğer bir gariplik ise, birçok filikanın kadın ve çocukları
doldurmaya çalışan göevliler tarfından yarı boş şekilde indirilmesiydi.
Filikaların denize indirilme senasında bile birinci sınıf ve ikinci sınıf diye
ayrım uygulandı. En önce filikalara zengin ve varlıklı yolcular bindirildi.
Üçüncü ve ikinci mevkidekilerin birinci sınıf yolcuların binmesi beklemeleri
facianın daha da büyümesine sebep oldu.Varlıklı kimselerin filikalarına fazla
yolcu almak istememeleri yüzünden ölü sayısı daha da arttı.
BATACAKLARINA İNANMIYORLARDI.
Kurtulanların yıllarca anlattıklarına bakılırsa bir sebep daha vardı.Ve o iki saat
boyunca ölümü basiretsizce bekleyen yüzlerce kişinin ana amiliydi.
Geminin batabileceğine olmasada zor durumda olduguna inanan bir
kısım yolcu onlara sürekli korkmamaları gerektiğini söyleyen kaptanın
çevresinde bulunmak, onun sahte rahatlamalarıyla hadiseyi algılamak
yolunu seçmişlerdi.Böyle oluncada yolcular kayıkların indirildiği sancak
tarafında değil,kaptanın ve subayların bulunduğu iskele tarafında toplanmıştı.
Geminin iskele tarafıyla sancak tarafı arasındaki dört devasa baca diğer
tarafı görme imkanını ortadan kaldırıyordu. İkinci kayık 5 dakika sonra
indirildi. Bu kez iskele tarafından yani kaptanın ve etrafındaki kalabalığın
bulunduğu taraftan indiriliyordu. Ancak Smith bu ikinci büyük hatasını yaptı ve
birden 'kadınlar ve çocuklar iskele tarafında toplanacaklar,onların hepsi binmeden de
erkekler kayıklara binmeyecekler' dedi. Sancak tarafında bulunan 10 kayık boş mu
bekleyecekti ? Madem kadınlarla çocuklar iskele tarafında bindirilecekti, erkekler neden
hiç değilse , sancak tarafında bulunan 10 kayık boş mu bekleyecekti ? Madem kadınlarla
çocuklar iskele tarafından bindirilecekti. Erkekler neden hiç degilse, sancak tarafındaki
5 kayığı kullamamıyorlardı. Bu da bilinmiyordu. Erkekler binemiyor kadınlarla
çocuklarda çok korkuyor ve iki ipin uçunda metrelerce aşağıdaki karanlık
sulara inmek istemiyorlardı. İkinci kayıkta sadece 28 kişi ile karanlık okyanus
sularına indi. Zaman Gittikçe daralıyordu.Kaptan Smith , yüzen sarayının
batmasını şuuraltında kendi başarısızlığıymış gibi kabul ederek hala
kayıklara binme emrini vermiyor. Yolcuların ve personelin isteğine
bırakıyordu. Batma haberinden haberleri olmayan ve uyarılmayan
yolcularda bunu çok önemsemiyorlardı. Kaptan Smith Titanic
tamamen sulara gömülüne kadar suya 18 kayık indirdi. Ancak
gemideki yolculara hiç bir zaman kayıklara binin emrini vermedi.
Denize indirilen 18 kayıktan sadece dördü dolu idi. Denize açılan
kayıklarda 500 kişilik boş yer bulunuyordu.
KORİDORLARDA KAYBOLDULAR
Bu hikayenin belki de en dehşetli yanı,özellikle en alt katlara
yerleştirilmiş olan ikinci ve üçüncü sınıf yolcuların güverteyi
bulamamalarıydı. Titanic'in toplam 7 kilometre uzunlugundaki
koridorlarında 762 kamara bulunuyordu. Mürettabatın bile
zaman zaman içinde kaybolduğu koridorlarda , ara sıra yol
gösterip, açıklayan levhalara da rastlamak mümkün idi. Ancak
Avrupatı terkeden bu insanların bir kısmı ingilizceler'in deyimiyle
İngilizce konuşulmayan ülkelerdendi ve o levhaları okuyamadılar.
709 üçüncü sınıf yolcudan sadece 55 erkek kurtulabilmişti. 0.45'te
çarpışmadan tam bir saat sonra ilk S.O.S fişeği yıldızlarla dolu
gökyüzüne fırlatıldı. Güvertedeki herkes durumun vehametini
galiba o an anladı. Telsizci sinyali görmüştü. Ancak Amerikan
senatosunda önündeki sorgulamasında bunu yukarıya
bildirmek gibi bir görevi olmadığı için bildirmediği anlattı.
Böylece 'Californian' ın oraya yetişip en azından suya atlamış
olanları donmadan denizden toplama şansı da kaybolmuştu.
Dördüncu kayıkta yine de 37 boş yer vardı. Kaptan binmek
isteyen erkekleri engelliyor, kocası binemeyen kadınların
çoğu kayıklara binmeyi reddediyordu. 5 kayığa 40 kişi bindi.
Sonrakiler, ilk kayıklara göre daha dolu idi. Bazılarında kurek
çekecek kimse dahi yoktu. Erkekler eşleriyle vedalaşıyor
çocuklarını son kez öpüyorlardı.
KORKUNÇ SONA DOGRU
01.15'de korkunç sondan 65 dakika önce geminin ön kısmı 5
kata kadar suya batmıştı.Geminin içinde tahminen 30 bin ton
kadar su vardı.O yarım saat içinde 11 kayık suya indirildi. Artık
her botta 50-60 kişi oturuyordu. Sabah saat 01.30'da bir el ateş edildi.
5 güverte subayı kendisininde içinde bulundugu 11 kayık suya
indirilirken 'ititşip kakışan üçüncü sınıf İtalyanlar'ın kayığa atlamalarını
engellemek için ateş ettiğini' sonraki sorgulamaları sırasında anlatmıştı.
01.35'de ikinci bir silah sesi duyuldu. Subay Wiiliam Murdoch yarısı boş
olarak indirilmekte olan 15 kayığa binmek isteyen erkeklere sözünü
geçiremeyince onları indirmek için ateş etmekten başka çare bulamamıştı.
15 kayığa son anda tek bir erkek bindi. Titanic'in ait oldugu 'White Star Line' gemicilik
şirketinin varisi Lord Josep Bruce İsmay dan başkası degildi.
ONUNLA BİR DÖNEM BATMIŞ OLDU
Titanic yara aldıktan sonra tam olarak batması 3 saat 20 dakika kadar sürdü.
Güveretesinde 2.206 kişi bulunuyordu ve cankurtaran sandalları bu sayının
yarısından azını alabilecekti. 1500 yolcu, gemi yavaş yavaş pruvasından suya
gömülürken güvertedeydiler. Gemide kalanlar çogunlukla 3 mevki yolcular ve
bazı zengin nüfuzlu erkekler di. Kurtarma filikalarına öncelikle kadınlar ve
çocuklar alınmıştı. İnsanları ayırma işlemini zamanın maden ocakları sahibi
Benjamin Guggenheim yaptı. Gece kıyafeti içinde kibar bir beyefendi
görünümündeydi. Sigara salonunda en son beraber olduğu kişilerden birine
'Bana bir şey olursa karıma görevimi yaptıgımı söylersiniz. diyordu. New York
Waldorf Astoria 'nın sahbi John Astor hamile karısını bir filikaya bindirdikten
sonra gemide kalanlar arasındaydı. Vucudu geminin batmasından birkaç gun
sonra bulundugunda tanınmayacak halde idi. Amerikan Kongre üyesi. New York 'taki
Macy mağazalarının sahibi Istdor Straus karısı İlda ile seyahat ediyordu. Karıs kurtarma
filikalarına binmeyi reddetti.'Her zaman kocamın yanında oldum şimdi
neden bırakayım ' diyordu. Strauslar güverdeki sandalyelere oturup sonlarını beklediler.
ADIM ADIM ÖLÜM
Okyanu her geçen saniye Titanic'in yanan ışıkşarından birini daha içeri
alıyordu. Batış gözle izlenebilir hale gelmişti. Ön kısmı suların ölümcül
karanlığının içine batmış geminin arka kısmın kaldırmıştı. Yine de o ana
kadar suya indirilmiş olan kayıkların pek uzaga gitmedikleri, geminin
etrafında kalmaya çabaladıkları gözleniyordu. Titanic'in batacagına
hala inanmayan bu insanlar eger gemi batmaz ise tekrar bineriz
düşüncesiyle oradan ayrılamamaışlar ve
kimse de onlara bu agırlıktaki geminin batarken meydana getirecegi
anafordan bahsetmemişti. 01.45'de 16 kayık içinde 4 boş yer ile denize
indirilirken güvertedeki 1.000'den fazla insan artık kurtulma şanslarının
çok düşük oldugunu ve geri kalan 4 kayıkta ancak 250 kişilik yer oldugunu
anlamışlardı. Titanic'in iskeşe tarafına dogru da yatmakta oldugu o sıralarda
görüldü. Güveredede panik başlamıştı. Amerikalı tarihçi Barbara tuncman'a göre
güverede bulunan New York'un ise yaramaz zengin sınıfı hizmetkarlarına ve
onların üçüncü sınıfta yolculuk eden ailelerine atlarına verdiği kadar bile deger
vermiyorlardı. ama son kayıklara binmek için de onların önüne gecmediler. Kimse
onları can korkusunda görmemeliydi. Bu arada gemide hala tüm kadınlar
kurtarılmış değildi. Hala geminin batacagına inanmayarak kocalarıyla kalmak
isteyenler gemideydiler. Yeni evli bir kadın ölecekse eşiyle beraber ölmek
istediğini söylüyor ve gemiden ayrılmıyordu. Öte yandan aşagı katlardan
güverteye uzanan yolu ancak geçip, ağlayarak ve haykırarak yukarıya gelen
onlarca üçüncü sınıf kadın yolcu da henüz gemide idi. Ve onlar sebebiyle son kayık
23 boş yer ile ve içine binmiş olan erkeklerin silah zoruyla tekrar güverteye
çıkarılmasından sonra denize indirildi. Gemini arak kısmı birdenbire havaya
yükseldiğinde içeride kalan 500 kişinin hayatta kalma şanşı tükenmişti.
Yukarıya çıkan yollarda olanlar, birdenbire birer kuyu görüntüsü alan ve
dikey birer boşluk haline gelen koridorlardan , gemini ön kısmımda yükselen
suya düşerek boguldular. Kimilerinin üzerine dolaplar, piyanolar, kimilerinin
üzerinede diğer insanlar yıkıldı. Titanic denize 45 derecelik bir açı yapıyordu.
Güveretedekiler son çaresizlik içinde yerlerde sürünüyor , geminin okyanusun
yutacağı son noktası olduguna inandıkları kıçına dogru tırmanmaya çalışıyorlardı.
Bazıları ölümü beklemekten bıkkın , birdenbire buz gibi karanlıga atladı. Kimileri
tutunamadı, kaydı ve düştü.Kayıklardan dehşet çığlıkları yükseliyordu insanların
bütün umutları yok olmuştu.
PARÇA PARÇA OLDULAR
Titanic batıyordu.Suyun üzeri soğuktan çırpınmayı bile başaramayan insanlarla
dolmaya başlamıştı.Birden kulakları sgır edici bir gürültü koptu. Titanic parçalanmaya
başlamıştı. Kocaman metal plaklar kopuyor, bacalar yerinden oynuyor, katlar ayrılıyor
gibi sarsılıyordu. 24 metre yuksekliğindeki 50 tonluk ilk baca 02.18'de deniz suyunu
basıncına dayanamayarak kırıldı. Kırılan baca denize mantar yelekleri ile atlayan insanların
üzerine yıkıldı.Ve birden ölümcül bir sessizlik geldi. Ardından Titanic daha da dogruldu ve su
yüzeyine 70 derecelik bir açıyla ve birdenbire denecek kadar kısa bir sure içinde
okyanusa ebedi dalışını gerçekleştirdi. Olaya tanık olanlar bir anda diye düşündüler.
Dilleri nefesleri tutuldu batmaz denilen gemi bir anda okyanusun sularında
yol oldu,anıt tabut ardında ne bir dalga bıraktı ne anafor.Birkaç dakika
sonra suyun altında yukardakilerin bile duydugu bir patlama gerçekleşti.
İçte kalan hava üzerindeki basınç Titanik'i patlatarak üçe bölmüştü.
Yüzen saray ilk ve son yolculugunu böylece okyanusun dibinde
tamamlamıştı. Kayıklardan da suda yüzenlerden de bir anda çıglıklar
yükseldi. Kayıklardaki 700 kişinin sesleri kısıldığında,denizin
haykırmaya devam ettiği duyuldu.Denizdekiler donmak
üzereydiler. Kayıklar ise denize düşen yolculardan epey uzaktı.
Titanic ise deniz dibinde ebedi istirhatine olan
okyanus tabanına ulaşmıştı. Ve insanoğlunun nasıl acımasız, nasıl
bencil ,nasıl sakat olduğu o andan sonra , birkez daha teyit edilecekti.
Birinci sınıf yolcusu birkaç hanıefendi amerikan Senatosu önündeki
sorgulamalarında 'Bağıranlar, uyuyarak battığını bile anlayamayan
uyanıncada kriz geçiren birkaç üçüncü sınıf yolcusuydu' demişti, ama
hala 500 kişilik boş yerleri bulunan kayıktakilerin denizdekilerin suda
donmadan önce geçirdikleri süreci anlatan ifadeleri gerçekten dehşet vericiydi.
İNSANLARIN İNSANLIKTAN ÇIKTIĞI ANLAR
6. kayıktakiler, kürekciye suda yüzmeye çalışanların yanına gitmek için
baskı yapmışlar, ancak kürekçi bunu 'zaten yerimiz yok,
biz de batmayalım ' gerekçesiyle reddetmişti. Komisyon raporlarına göre
4 kayıktaki kürekçiler sudakilere yardım etmek istemiş ancak yolcular
bunu 'yasaklamışlardı' Ve diğer kayıklarda daha da insanlık dışı
uygulamalar a yaşanmıştı. Kazadan kurtulanların anlattıklarına göre
hep beraber tempo tutup şarkı söylemişlerdi. Hem denizde haykıranların
hem de vicdanların seslerini bastırabilmek için ... Ve kürekçi Lowe
denetimindeki 14 kayık , içindeki herkesi diğer kayıklara aktardıktan
sonra boş bir halde su üzerinde kalmaya çalışan yüzlerce insana
yaklaşmış , onlara 150 metre kala durmuş ve yarım saatten fazla
bir süre beklemeyi tercih etmiş. Sorgulamayı yapan senatör 'neden' diye
sorabildiğinde ise 'yaklassaydım hepsi binmeye çalışır , hep beraber
ölürdük'cevabını almıştı. Sudakilerin hayat belirtileri yaklaşık bir saat
kadar sonra kesildi. Cesetler suyun üzerini yakamoz gibi kapladığında
kayıklar uzaklaşmıştı. Kurtulan sivillerden hiçbiri yargılanmadı. Birçok
devlet , ceza yasalarının ölümle karşı karşıya gelerek kendini savunmak
zorunda olan insanlar için yapılmadığını söyledi. Carpathia olay yerine
Titanic tamamen gözden kaybolduktan tam iki saat sonra vardı. Kayıkların
çoğu daha çevredeydi ve sabaha kadar kayıklardaki insanları güvertesine
almakla uğraştı. S.O.S çağrısına gelen diğer gemi Californian ise ancak
sabah 08.30 'da kaza mahalline ulaşabildi. İki geminin ifadelerinde
anlaşıldığına göre Titanic yardım sinyallerinde yanlış koordinatlar vermişti.
İki gemininde yolu biraz da bundan uzamıştı. 15 Nisan sabah saat 2.05 'de
denize inmiş Filikalarda birinci mevkiden yüzkırkaltı (%97) ikinci mevkiden
yüzdört( %89) üçüncü mevkiden yüzüç(%42) kadın ve çocuk yüz kırkaltı yetişkin erkek
ve geminin
885 mürettebatından 212 kişi kurtulabilmişti. sabah dörtte filikalardan ilkine yardın ulaştı.
sağ kalabilen 705 kişi yardıma gelen gemiler tarafından kurtarıldı.
YENİ BİR ÇAĞ
Yirminci yy.'ın en büyük deniz kazası olarak kabul edilen Titanic'in batması
bir çok kişi tarafından 'kuşku çağının' başlangıcı olarak kabul ediliyor.
En ileri teknoloji harikası olarak sunulan geminin her şeye rağmen
batması insanlarda güven duygusunu derinden sarstı. 1500 kişinin
hayatını kaybettiği dünyada duyulduğunda milyonlarca insan ağır bir
şok yaşadı. Dönemin gazeteleri 'teknolojiye duyulan kör
güvene korjunç darbe' manşetlerini atyılar. Olaydan üç hafta
sonra İngiltere, kurtarma kayıklarında her yolcu için bir yer
zorunluluğunu getirdi. Milletler arası heyetler,gemilerde
telsizcilerin nöbet tutması mecburiyetini getirdi. Ve daha o
yıl çıkmadan ünlü fizikçi Alekxandır Behn buz dağlarını
elektroşok dalgaları ile denizin dibinden tanıyan ve
yerlerini belirleyen' ekolot' isimli cihazı geliştirdi.1500
kişiyle birlikte akala gelebilecek her türlü lüksün bünyesinde
barındıran bir saray batmıştı. insan aklının ,insan duyarlılığının
kordineli bir iş birliği oluşturamadığı bir yerde ne teknoloji ne de o
görülmedik ihtişam hiçbir işe yaramamıştı.
GİZLİ RAPORLARDA NE VAR
ABD'de yayınlanan National Enquirer Dergisinin ortaya çıkardığı
gizli rapor ile kazanın vehameti bir kez daha ortaya çıktı.National
Enquirer Dergisinin gün ışığına çıkardığı ve 19 nisan 1912 tarihinde
tamamlanarak Amerikan Senatosuna sunulan gizzli Titanik raporunda
facia ile ilgili şimdiye kadar bilinmeyen gerçekler gözler önüne serildi.
Bu rapora göre Titanik'in mürattebatı ve yolcuları kazanın olduğu anlarda
dahi buz dağını ciddiye almamış hiçkimse çarpışmayı önemsememiş. Raporda
yolculardan bazılarının kameralarına çekildiği bazılarının ise güvertede ki karlarla
kartopu oynadığı belirtiliyor. Geminin gözcülerine dürbün verilmediği için buz
dağlarının zamanında fark edilip rotayı değiştirmek gibi bir imkanının olmafı
belirtilen gizli raporda gemi gözcülerinden ' Frederich Fleet'in açıklamalarına da
yer veriliyor.
İngiltere'den dürbün istedik. Bize verilecek dürbünlerinin olmadığını söylediler.
Eğer dürbünlerimiz olsaydı buz dağını erken fark eder yolumuzu değiştirirdik diyor.
Yıllar sonra ele geçirilen rapora göre gemide yolcuların yarısını bile kurtarmaya
yetecek tahliye sandalı yoktu.Ayrıca soruşturma derinleştirilince bazı acı gerçeklerde
ortaya çıktı. Korkak erkeklerle mürettebata tahliye sandallarında yer açmak için bazı
kadınlar gemide bırakılmıştı.Bir sandala sadece erkekler bindirilmişti. Üçüncü kaptan
Herbert Pitmen kendisinin bindiği sandala daha fazla kazazede almanın mümkün olup
olmadığı sorusunu 'aslında sandalımız 20-30 kişi daha alabilirdi. Fakat geri dönersek
insanlar sandala hucum edeceklerdi batma tehlikesini göze alamadık'diye cevaplamıştı.
Titanic'in dik olarak atlantiğin dibine batışı üzerindeki insanlarıda dibe götürmüştü.
Batış anında kurtulabilen yüzlerce insanda soğuk sularda yardım beklerken ölmüşlerdi.Titanic
batmadan evvel 20 filika denize indirilmiş olmasına rağmen bunlardan sadece birisi
geri dönüp denize dökülen insanları toplamaya çalışmış diğer filikalar ise girdaba
kapılma ve saldırıya uğrama korkusuyla kaçmışlardı. Boğulanların yanında soğuk
deniz suyuyla donan yüzlerce insanda o an ölmüştü.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Mighty_THoR said:

bu olay patlak verdiğinde ağızlarından bir kere bunun düzeltilemeyeceğini kaçırdılar bu dakikadan sonra ne deseler inanmam, öte yandan bu hadise beta zamanından beri bilinen defalarca reportlanmış bir durum bunu yeni öğrenmiyorlar ki yok feedback filan .



İşte o engineerlar !!



Şunu koymazsam ölürüm.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

hiç bir oyunda bu operative kadar bebe classı görmedim arkadaş...bişe deyince l2p derler falan...ulan bi maymun bulup pc başına oturtsan, şuna şuna şuna basacan diye öğretsen o bile wz 10 madalya ortalamayla oynar operative ile,öyle bi class işte.belki bi gün adam gibi ağır bi nerf yer diğer classlar gibi olur da görürüm bebeleri.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Masquerade said:

ability delay yok oyunda ben cillop gibi oynuyom sizin bilgisayaraniz bozuk yetolar.

oyun bence güzel, geri aldım fikrimi ben. nedenlerini de aşağı da yazdım. hataları yok mu var tabi ama bence bu oyun 1-2 patchle 500k subsu anında yakalar, gerisi artar kopar zaten. neyse yazayım neden beğendiğimi:

biraz uzun o yüzden spo yaptım

Tipi: Transatlantik
Sahibi: White Star Line
İnşası: Harland and Wolff Tersanesi, Belfast, İrlanda
Kaptan: Edward John Smith
Liman kaydı: Liverpool, İngiltere
Üretimi: 31 Mart 1909
Denize inişi: 31 Mayıs 1911
Sefere çıkışı: 10 Nisan 1912
Akıbeti: saat 23:40'da buzdağına çarptı (14 Nisan 1912). Saat 2:20'de battı (15 Nisan 1912).
Enkazı 1985'te bulundu.
Genel Özellikler
Tonajı: 46.328 groston
Uzunluk: 882 fit 9 inç (269 m)
Genişlik: 92 fit 6 inç (28 m)
Yükseklik (azami): 63 metre (omurgadan direğin tepesine kadar.)
Güç: 24 çift-sonlu ve 5 tek-sonlu İskoç buhar kazanlarından 215 psi basınç. İki yandaki
pervaneler için iki adet dört silindirli üç genişlemeli karşılıklı hareket eden motorların
herbiri 16000 bg (12 MW) güç üretiyor. Merkez pervane için bir düşük basınçlı (7 psi civarında )
buhar türbini 18000 bg (13.5 MW) güç üretiyor. Toplam 50,000 bg (37 MW)
Tahrik kuvveti: İki, tunç, üç kanatlı, yan pervaneler ve bir, tunç, dört kanatlı, merkez pervane.
Hız: 23 knot (42,5 km/sa.) (26,4 mil/sa.)
İnsan Kapasitesi: 1912 - Toplam 2.223
Birinci Sınıf:329
İkinci Sınıfı:285
Üçüncü Sınıfı:710
Mürettebat:899

1900'lü yılların başlarında, ülkelerarası ulaşım gemilerle gerçekleşiyordu.
Dönemin ünlü firmaları daha fazla yolcuyu, kısa sürede taşımak için gemiler yaptırıyordu.
Olimpik, Titanik ve Britanik böylesi bir ortamda doğdu.
Yüzyıllar boyunca insanları çeşitli nimetlerinden faydalandıran
deniz, çeşitli rekabetlere de tanıklık eder. 20'inci yüzyılın başlarında
İngiltere'de faaliyet gösteren iki firma; Cunnard ile White Star Line,
söz konusu rekabetin mimarları olur. Cunnard'ın daha hızlı ve lüks
gemiler yapmaya başlamasıyla White Star Line firmasının yolcu sayısı önemli
oranda düşer. Bunun üzerine White Star Line sektörü tekrar ele geçirmek adına
bir plan yapar ve hemen uygulamaya koyar. Firma sahipleri daha önce
hiç yapılmamış olanı deneyerek Olimpik Sınıfı'nda üç gemi inşa ettirirler.
Gemilerin, Cunnard'ınkilerden yaklaşık 30.5 metre daha uzun, daha hızlı,
3 bin 500 kişiyi taşıyacak kadar geniş olması düşünülür. İsimleri de aynı
aileden olduklarını gösterecek şekildedir: Olimpik, Titanik, Britanik (Giantik).
Firma sahiplerinin İrlanda (Keltik) kökenli olması gemilerinin adının "ik" ile
bitmesinin başlıca nedenidir.


14 DALDA OSCAR ADAYI OLAN VE DÜNYA SİNEMALARINDA BİR
FIRTINA ESTİREN FİLM TİTANİC FACİASINI TEKRAR
GÖZLER ÖNÜNE SERMİŞTİ
Titanic batış anında iki parçaya ayrıldı. Gemini ön kısmı suların basıncına
dayanamayarak parçalamdı ve saate 30 mil hızla denizn dibine varırken
gemini kıç kısmı 50 fet derinlikte çamura batmıştı.
Dünyanın en büyük hareketli yapısı olan Titanik ve Olimpik'in yapım aşamasında
15.000 liman işçisi bir yıl boyunca çalışmıştı.
Titanic tam altı ayrı yerden yaralandıktan sonra dakikada tam 7 ton su almaktaydı.
Sular dolmakta iken tahliye çalışmaları sürmekte idi. Fakat 30.000 ton su gemiye
girmişti bile. Su dolan 5 kazan dairesinin ardından kalan dördüncü kazan daireside
tamamıyla su ile dolmuştu. Tinanic deniz suyunun gemiye hücum etmesi üzerine gemi
suyun ağırlığına dayanamayarak ortadan ikiye bölündü ve okyanusun karanlık
sularında gözden kayboldu.
Dönemin Mühendislik harikası olarak adlandırılan Titanic'in batmasına hiç bir
mühendis imkan tanımıyordu. Olası bir çarpışmayı önden ve arkadan tahmin
eden mühendisler bir kaza anında Titanic'e çarpan geminin zarar görebilieceğini
varsayıyorlardı. Ama hiç tahmin etmedikleri Buzdagı Titanik'e ne önden ne de
arkadan çarpmış, adeta bir bıçak gib yan gövdesini kesmişti. Geminin Ön ve Arka
kısmına nazaran kuvvetsiz olan yan duvarlar çarpışmanın etkisiyle kolayca
parçalanarak batmayı kolaylaştımıştı.
Dev Gemi denize indirilmeden önce herşeyi bitmiş olarak 10 ay boyunca
Wollf su havzalarında bekletildi. Titanic dönemin en devasa pervanalarine
sahipti Üç adet dev pervane bronz ve çelik karışımıydı. 16 feeten daha yüksek
dev pervaneler gemiye çok hız katıyorlardı.

BATMAZ DENİLEN GEMİ NASIL BATTI
1900 yılların başında ziraat toplumunda hızla sanayi toplumuna geçen
batı insanı, kainata hükmettigi zannına kolayca kapılmıştı.Yaptıklarını hiçbir
kuvvetin yok edemeyecegini söylüyor ve adeta herşeye meydan okuyordu.
O güne kadar imal edilen gemilerin en büyüğüne 'Titanic' isminin verilmesi
de bu cüretten kaynaklanıyordu. Çünkü Yunan mitolojisindeki en ünlü
Tanrılardan birisinin ismi Titanic idi.
Gemideki birçok subay yolculara sık sık Bu gemiyi Allah bile batıramaz
diyor ve bu kör inatlarını geminin batış halinde bile yenilemekten kendilerini
alamıyorlardı. Toplam 46 bin tonluk bu döneminin en büyük Transatlantiğinde
toplam 16 kazan vardı. 66 bin beygir gücüne sahip olan gemi saatte döneminin
en hızlı süratine ulaşarak 23 deniz mili yapıyordu.
Birinci mevki içinbügünün parası ile 50 bin dolar ödeyen yolcular büyük bir lüks
içesinde seyahat ediyorlardı. Gemide 6 bin tane Havana sigarası ile 1 sınıf
kamera-suitlerde odun yakılan 28 tane şömine bile vardı.İrlanda'nın
'Harland and Wolff' gemi tezgahlarında üç yılda tamamlanan Titanic
1912 yılının 10 Nisan günü, İngilterenin Southampton Limanı'ndan ilk
ve son yolculuguna adım attı.
Devasa geminin Southampton - New York arası yaptıgı yolculuk
1912 yılının 14 Nisan'ını 15 Nisan'a baglayan gece sona erdi. Titanic
'White Star Line' şirketi tarafından inşa edilmişti. Manidardır ki yine
aynı şirket tarafından yapılan diğer iki geminin akibeti d Titanic'ten
farklı olmamıştı. Olympic ve Britannic adını taşıyan bu gemilerde tıpkı
Titanic gibi okyanusun dibine demir atmışlardı.İlk inşa edilen Olympic
başka bir gemi ile çarpışarak büyük yara aldı ve hayatını noktalamış oldu.
Titanic ise dev bir buzdagına çarptı ve battı. Yolcu taşıması için inşa edilen
ancak savaş çıkınca İngiliz donanmasında hastane olarak kullanılan
Britannic ise altıncı seferinde Çanakkale savaşında yaralanan İngiliz
askerleri almak için giderken Ege'de Alman U-2 Avcı denizaltılardan
göndeilen torpidolar ile battı.
TITANIC 'İN İBRET ÖYKÜSÜ
Yirminci asrın başında dünyanın en güvenli ve lüks transatlantiği olarak
tasarlanan Titanic Southampton - New York seferini yapmak
üzere demir aldı. 1912 yılının 14 Nisan'ını 15 Nisan'a bağlayan gece,
Kanada yakınlarında dev bir buzdağı çarparak kötü biçimde yaralandı.
Güvertede 2.206 kişi bulunuyordu. Cankurtaran sandalları ise
en fazla 1.500 yolcu alabilecek kapasitedeydi. Gemi yavaş yavaş
Atlas Okyanusu'nun karanlık sularına gömülürken kurtarma
filikalarına önce kadınlarla çocuklar bindirildi.15 Nisan 1912
sabahı, denize indirilen filikalarda toplam 705 kişi bulunuyordu.
Facia 20 yüzyılın en büyük deniz kazası olarak kabul edildi.
Titanic'in batısının hemen ardından yazar Joseph Condrad
'Bu felaket teknolojiye olan ilahi güvenin aldığı yara acısından
tarihin ciddi bir dönüm noktası' diye yazmıştı.
TAM YOL TORNİSTAN
Titanic Okyanuslar üzerindeki en lüks transatlantikti ama
gemide tek bir dürbün dahi bulunmuyordu.Fivarun mabetleri
gibi kamaralarda yolculuk eden birinci sınıf yolcular için
dünyanın en pahalı Fransız aşçısı 14 Louis tarzı gemi mutfaklarında
yemek yaparken projektör ve ışıklar için bütçe ayrılmamışa
benziyordu. Suyun ısısı o gece -1'e düşmüştü: kapkara okyanusun
donması Atlantik'in acı tuzu önlüyordu. Ve yine de 62 yaşındaki
Kaptan Smith, tüm hızıyla Atlantik ortasında ilerlemeye devam
ediyordu.Perşembe günü New York limanına varması düşünülen
gemiyi Salı günü limana sokarak yeni bir rekor kırmak istiyordu.
Böylece yönettiği geminin ne kadar hızlı bir gemi olduğunu bütün
dünyaya ispatlamış olacaktı.Ne var ki 22 yıllık deniz kaptanı bu kadar
büyük bir gemiyi ilk defa yönetiyordu.Tarih 14 Nisan 1912'yi saat ise
23.40'ı gösteriyordu.Elinde ne bir ışıldak ne de bir dürbün bulunan
gözcü Frederick Fleet 20 metre yükseklikteki gözetleme kulesinden
birkaç yüz metre ilerdeki kara kitleyi farkettiğinde artık çok geçti.
Titanic meydan okudugu denizlerde bir buz dağığla karşı karşıya
kalmıştı.Gözcü Fleet alrm çanını acı ile tam üç kez sarıldı.Kaptan
köşküne buzdağı alrmını verdi. Birinci köprü subayının ilk emri
'tam yol tornistan' oldu. Sonra geminin 16 hava bölmesi arasındaki
otomatik çelik kapaklar kapatıldı.Ama Titanic , mesafede bu dağının
sol tarafından kaçmayı başaramadı.Deniz yüzeyinden altı metre kadar
aşağıda,gemi sancak tarafından yarılmaya başladı. Yandan buz dağına
vuran Titanigi, buzdağı bir bıçak gibi,uzunluğunun üçte biri olan ilk
269 metre boyunca 6 ayrı yerinden kesmişti. Alarm çanlarından tam
iki dakika sonra kaptan köprüdeki yerini aldı.Soğukkanlıydı. Ve önce
otomatik çelik kapıların durumunu sordu yardımcı kaptanlarına. Kaptan
buz dağı ile yapılan çarpişmadan beş dakika sonra makinalara stop
emrini verdi.Bazı yolcuları yattıgı yerden uyandıran ise aslında bu
sessizlik olmuştu. Denizdeki Rüzgar ve hafifi sarsıntıda askıların
birbirine sürterken çıkartıkları ses dışında herşey susmuştu sanki.
Titanic ölüm sessizliğinin ilk vakitlerine girmişti bile.
BUZLAR İÇKİ BARDAKLARINDA
Yolculardan birkaçı köprüye çıkarak neler oldugunu anlamaya
çalışıyorlardı.Kaptan onları sakinleştirerek kamaralarına gönderdi.
İnerken sancak tarafındaki 5 kat balkonlarına kadar sıçramış bu
parça ve kalıplarını ayaklarıyla birbirlerine atarak güvertede maç yapıp
kartopu bile oynadılar. Titanic'te Panik hissedilmiyordu.Yolcular
NewYork'ta bir gökdelen kadar yuksek olan bu geminin
batabileceğini düşünmüyorlardı bile. Bazıları çarpma anında
buzdağından güverteye düşmüş bu parçalarını yerden toplayarak
içki bardaklarının içine atarak içkilerini soğutuyorlardı. Sadece
kaptan Smith ve diğer subaylar durumun ciddiyetinin farkındaydılar.
Kimse hala gerçekleri görmüyordu.
BAGAJLARA SULAR GİRİYOR.
Saniyede 5 ton Atlantik suyu geminin ön tarafındaki yarıklardan
hava bölmelerine müthiş bir hızla akıyordu.60 bin ton ağırlığındaki
çelik kitleyi su üzerinde tutan 130 bin metreküp hava ise aynı
yarıklardan suyun basıncıyla çıkarkan korkuç tiz bir ses çıkarıyordu.
Teknoloji harikası Titanic'te 160 dakika içinde hava ile su o kadar yer
değiştirecekti ki; fiziğin kuralları uyarınca ne suyun taşıma ne de
havanın kaldırma gücü bu yüzen sarayı kurtarmak için birşey
yapabilecekti. Çarpmadan tam 10 dakika sonra kazanların
sübabları patlayarak buhar fışkırtmaya başladı. Korkunç bir
tıslama sesi kapladı bütün gemiyi. Birkaç dakika sonra da
söndürdüğü ateşin dumanları bacalardan yükseliyordu.
Ayrıca üçüncü sınıf yolcuların henüz uyudukları kabinlerin
zeminlerinde su birikintileri oluşmuştu. İlk hava bölmelerindeki
su 4 metre yüksekliğe çoktan ulaşmıstı.Bagajlar yükselen
suyun içinde parça parça yüzmeye başlamışlardı. Birbirinden
nadide özel yapım otomobiller tuzlu suyla çoktan tanışmıştı bile.
Gece yarısından üç dakika sonra tamamlanan keşif, Teknik Müdür
Thomas Andreas'un 'Batacak' sözleriyle sona erdi. Kurtulma şansı
yoktu artık Titanic'in. Kaptan Smith teknik müdürünün kagıtlara
karaladığı hesaplara baktı.. S.O.S fişeklerinin fırlatılması emrini
mürettabatıyla görüşmelsinden 10 dakika sonra verecekti. Önce
mürettabata güvertede toplanma emri verildi. Sonra ise yolcular
Cankurtaran kayıklarına bindirilecekti.;ancak sadece birinci mevkideki yolcular.
Aceleyle tek başına aşagıya indi. Önce gemideki en zengin adama
John Jacop'a gitti.
Telaşa gerek yoktu, ancak uyanmaları gerekiyordu.
Kaptan bu sözleri geminin diğer aristokrat yolcularıylada paylaştı.
Neden bu haberi kendisi verdi, neden sadece birinci sınıf yolculuk
yapanlara verdi. Geminin batmak üzere oldugundan ikinci ve üçüncü
sınıf yolcuların haberi olmadı. Ve bu zaman kaybını nasıl göze aldıgı
hala bilinmiyor.Bilinen üçüncü sınıf yolcularının bazılarının çok sonra ve
kendiliğinden uyandığı, bazılarının ise hiç uyanmadığı.Kaptan tekrar
yukarı çıkıp S.O.S sinyalini gönderme emri verdiğnde çarpışmanın
üzerinden tam yarım saat geçmişti. O arada mürettabattan 30 kişi
Titanic'in dev jeneratörlerini devrede tutabilmek için aşağıya
gönderildi. Ve gemi karanlık sulara gömülmeden 2.3 dakika öncesine
kadar ışıl ışıl parıldadı.
BÜYÜK SÖZ (!)
Titanic'e en yakın gemi olan 'Californian' yardım
sinyallerini almamıştı. Geminin kaptanı 22.21 'de
suyun üzerinin buz bloklarıyla kaplı olduğunu ilk farkettiğinde
makineleri stop ettirmişiti ve telsizcileriyle birlikte gün ışığına kadar
derin bir uyku çekmek için kamarasına inmişti. Yardım sinyallerini
İngiliz yük şilebi 'Carpathia' aldı. Tam yol Titanic emri verildiğinde
saat 00.25'di bu süre içinde 58 deniz mili katledilemeyeceği biliniyordu.
Yolcular güverteyi doldurmaya başlamışlardı. İkinci ve üçüncü sınıf
yolculardan da uyanıp yukarı gelenlerde vardı. Kimsede en ufak bir
panik hali yoktu. Çünkü kimse hala Titanic'in batabileceğine inanmıyordu.
Birkaç güverte subayı güvertede toplanan ve ne olup bittiğini anlamaya
çalışan yolculara hitaben 'Bu gemiyi Allah bile batıramaz' dediği birçok
tanığın ifadesiyle teyit edilmişti ve bunu söyleyen mürettabat buna
gerçekten inanıyordu. Buna inanmayan ve batmakta olduklarını kesin
olarak bilen kaptan ve ona yakın birkaç subay da bu felakete uygun
hareket etmiyorlardı. ama hesap ortaydı 1.308 yolcu ve 898 mürettabat
olmak üzere gemide toplam 2.206 kişi bulunuyordu. Ve toplam 20 Cankurtaran
kayıgında da 1.178 kişilik yer bulunuyordu. Bu da bir kaza durumunda
1.028 kişinin ölmesi anlamına geliyordu.
FİLİKALARA SINIFLARINA GÖRE BİNDİLER
Ancak ilk kurtarma kayığı, buzdağı Titanic'e geldikten tam bir saat sonra
16 sayfa tarafından hazırlanabildi. Artık çok geç kalınmıştı. Tayfalar kayıkları
nasıl indireceklerini bile bilmiyorlardı. Kimse batacağına inanmadığı koca bir
gemiden ayrılıp da Okyanus üzerinde ceviz kabuğu misali kaybolabilecek bir
kayığa binmek istemiyorlardı. Şuursuzluk bu kadarla da kalmayacaktı.
Subaylar , iki ucundan halatlara asılı kayıgın fazla dolarak suya indirilirken
orta yerinden kırılmasından korktukları için 65 kişilik ilk kayığa sadece
28 kişinin binmesine izin verdiler. Geminin ön kısmı artık farkedilir bir
biçimde aşağıya meyillendiği halde , ilk kayığa binmeye talip pek fazla
yolcu yoktu. Yaşanan diğer bir gariplik ise, birçok filikanın kadın ve çocukları
doldurmaya çalışan göevliler tarfından yarı boş şekilde indirilmesiydi.
Filikaların denize indirilme senasında bile birinci sınıf ve ikinci sınıf diye
ayrım uygulandı. En önce filikalara zengin ve varlıklı yolcular bindirildi.
Üçüncü ve ikinci mevkidekilerin birinci sınıf yolcuların binmesi beklemeleri
facianın daha da büyümesine sebep oldu.Varlıklı kimselerin filikalarına fazla
yolcu almak istememeleri yüzünden ölü sayısı daha da arttı.
BATACAKLARINA İNANMIYORLARDI.
Kurtulanların yıllarca anlattıklarına bakılırsa bir sebep daha vardı.Ve o iki saat
boyunca ölümü basiretsizce bekleyen yüzlerce kişinin ana amiliydi.
Geminin batabileceğine olmasada zor durumda olduguna inanan bir
kısım yolcu onlara sürekli korkmamaları gerektiğini söyleyen kaptanın
çevresinde bulunmak, onun sahte rahatlamalarıyla hadiseyi algılamak
yolunu seçmişlerdi.Böyle oluncada yolcular kayıkların indirildiği sancak
tarafında değil,kaptanın ve subayların bulunduğu iskele tarafında toplanmıştı.
Geminin iskele tarafıyla sancak tarafı arasındaki dört devasa baca diğer
tarafı görme imkanını ortadan kaldırıyordu. İkinci kayık 5 dakika sonra
indirildi. Bu kez iskele tarafından yani kaptanın ve etrafındaki kalabalığın
bulunduğu taraftan indiriliyordu. Ancak Smith bu ikinci büyük hatasını yaptı ve
birden 'kadınlar ve çocuklar iskele tarafında toplanacaklar,onların hepsi binmeden de
erkekler kayıklara binmeyecekler' dedi. Sancak tarafında bulunan 10 kayık boş mu
bekleyecekti ? Madem kadınlarla çocuklar iskele tarafında bindirilecekti, erkekler neden
hiç değilse , sancak tarafında bulunan 10 kayık boş mu bekleyecekti ? Madem kadınlarla
çocuklar iskele tarafından bindirilecekti. Erkekler neden hiç degilse, sancak tarafındaki
5 kayığı kullamamıyorlardı. Bu da bilinmiyordu. Erkekler binemiyor kadınlarla
çocuklarda çok korkuyor ve iki ipin uçunda metrelerce aşağıdaki karanlık
sulara inmek istemiyorlardı. İkinci kayıkta sadece 28 kişi ile karanlık okyanus
sularına indi. Zaman Gittikçe daralıyordu.Kaptan Smith , yüzen sarayının
batmasını şuuraltında kendi başarısızlığıymış gibi kabul ederek hala
kayıklara binme emrini vermiyor. Yolcuların ve personelin isteğine
bırakıyordu. Batma haberinden haberleri olmayan ve uyarılmayan
yolcularda bunu çok önemsemiyorlardı. Kaptan Smith Titanic
tamamen sulara gömülüne kadar suya 18 kayık indirdi. Ancak
gemideki yolculara hiç bir zaman kayıklara binin emrini vermedi.
Denize indirilen 18 kayıktan sadece dördü dolu idi. Denize açılan
kayıklarda 500 kişilik boş yer bulunuyordu.
KORİDORLARDA KAYBOLDULAR
Bu hikayenin belki de en dehşetli yanı,özellikle en alt katlara
yerleştirilmiş olan ikinci ve üçüncü sınıf yolcuların güverteyi
bulamamalarıydı. Titanic'in toplam 7 kilometre uzunlugundaki
koridorlarında 762 kamara bulunuyordu. Mürettabatın bile
zaman zaman içinde kaybolduğu koridorlarda , ara sıra yol
gösterip, açıklayan levhalara da rastlamak mümkün idi. Ancak
Avrupatı terkeden bu insanların bir kısmı ingilizceler'in deyimiyle
İngilizce konuşulmayan ülkelerdendi ve o levhaları okuyamadılar.
709 üçüncü sınıf yolcudan sadece 55 erkek kurtulabilmişti. 0.45'te
çarpışmadan tam bir saat sonra ilk S.O.S fişeği yıldızlarla dolu
gökyüzüne fırlatıldı. Güvertedeki herkes durumun vehametini
galiba o an anladı. Telsizci sinyali görmüştü. Ancak Amerikan
senatosunda önündeki sorgulamasında bunu yukarıya
bildirmek gibi bir görevi olmadığı için bildirmediği anlattı.
Böylece 'Californian' ın oraya yetişip en azından suya atlamış
olanları donmadan denizden toplama şansı da kaybolmuştu.
Dördüncu kayıkta yine de 37 boş yer vardı. Kaptan binmek
isteyen erkekleri engelliyor, kocası binemeyen kadınların
çoğu kayıklara binmeyi reddediyordu. 5 kayığa 40 kişi bindi.
Sonrakiler, ilk kayıklara göre daha dolu idi. Bazılarında kurek
çekecek kimse dahi yoktu. Erkekler eşleriyle vedalaşıyor
çocuklarını son kez öpüyorlardı.
KORKUNÇ SONA DOGRU
01.15'de korkunç sondan 65 dakika önce geminin ön kısmı 5
kata kadar suya batmıştı.Geminin içinde tahminen 30 bin ton
kadar su vardı.O yarım saat içinde 11 kayık suya indirildi. Artık
her botta 50-60 kişi oturuyordu. Sabah saat 01.30'da bir el ateş edildi.
5 güverte subayı kendisininde içinde bulundugu 11 kayık suya
indirilirken 'ititşip kakışan üçüncü sınıf İtalyanlar'ın kayığa atlamalarını
engellemek için ateş ettiğini' sonraki sorgulamaları sırasında anlatmıştı.
01.35'de ikinci bir silah sesi duyuldu. Subay Wiiliam Murdoch yarısı boş
olarak indirilmekte olan 15 kayığa binmek isteyen erkeklere sözünü
geçiremeyince onları indirmek için ateş etmekten başka çare bulamamıştı.
15 kayığa son anda tek bir erkek bindi. Titanic'in ait oldugu 'White Star Line' gemicilik
şirketinin varisi Lord Josep Bruce İsmay dan başkası degildi.
ONUNLA BİR DÖNEM BATMIŞ OLDU
Titanic yara aldıktan sonra tam olarak batması 3 saat 20 dakika kadar sürdü.
Güveretesinde 2.206 kişi bulunuyordu ve cankurtaran sandalları bu sayının
yarısından azını alabilecekti. 1500 yolcu, gemi yavaş yavaş pruvasından suya
gömülürken güvertedeydiler. Gemide kalanlar çogunlukla 3 mevki yolcular ve
bazı zengin nüfuzlu erkekler di. Kurtarma filikalarına öncelikle kadınlar ve
çocuklar alınmıştı. İnsanları ayırma işlemini zamanın maden ocakları sahibi
Benjamin Guggenheim yaptı. Gece kıyafeti içinde kibar bir beyefendi
görünümündeydi. Sigara salonunda en son beraber olduğu kişilerden birine
'Bana bir şey olursa karıma görevimi yaptıgımı söylersiniz. diyordu. New York
Waldorf Astoria 'nın sahbi John Astor hamile karısını bir filikaya bindirdikten
sonra gemide kalanlar arasındaydı. Vucudu geminin batmasından birkaç gun
sonra bulundugunda tanınmayacak halde idi. Amerikan Kongre üyesi. New York 'taki
Macy mağazalarının sahibi Istdor Straus karısı İlda ile seyahat ediyordu. Karıs kurtarma
filikalarına binmeyi reddetti.'Her zaman kocamın yanında oldum şimdi
neden bırakayım ' diyordu. Strauslar güverdeki sandalyelere oturup sonlarını beklediler.
ADIM ADIM ÖLÜM
Okyanu her geçen saniye Titanic'in yanan ışıkşarından birini daha içeri
alıyordu. Batış gözle izlenebilir hale gelmişti. Ön kısmı suların ölümcül
karanlığının içine batmış geminin arka kısmın kaldırmıştı. Yine de o ana
kadar suya indirilmiş olan kayıkların pek uzaga gitmedikleri, geminin
etrafında kalmaya çabaladıkları gözleniyordu. Titanic'in batacagına
hala inanmayan bu insanlar eger gemi batmaz ise tekrar bineriz
düşüncesiyle oradan ayrılamamaışlar ve
kimse de onlara bu agırlıktaki geminin batarken meydana getirecegi
anafordan bahsetmemişti. 01.45'de 16 kayık içinde 4 boş yer ile denize
indirilirken güvertedeki 1.000'den fazla insan artık kurtulma şanslarının
çok düşük oldugunu ve geri kalan 4 kayıkta ancak 250 kişilik yer oldugunu
anlamışlardı. Titanic'in iskeşe tarafına dogru da yatmakta oldugu o sıralarda
görüldü. Güveredede panik başlamıştı. Amerikalı tarihçi Barbara tuncman'a göre
güverede bulunan New York'un ise yaramaz zengin sınıfı hizmetkarlarına ve
onların üçüncü sınıfta yolculuk eden ailelerine atlarına verdiği kadar bile deger
vermiyorlardı. ama son kayıklara binmek için de onların önüne gecmediler. Kimse
onları can korkusunda görmemeliydi. Bu arada gemide hala tüm kadınlar
kurtarılmış değildi. Hala geminin batacagına inanmayarak kocalarıyla kalmak
isteyenler gemideydiler. Yeni evli bir kadın ölecekse eşiyle beraber ölmek
istediğini söylüyor ve gemiden ayrılmıyordu. Öte yandan aşagı katlardan
güverteye uzanan yolu ancak geçip, ağlayarak ve haykırarak yukarıya gelen
onlarca üçüncü sınıf kadın yolcu da henüz gemide idi. Ve onlar sebebiyle son kayık
23 boş yer ile ve içine binmiş olan erkeklerin silah zoruyla tekrar güverteye
çıkarılmasından sonra denize indirildi. Gemini arak kısmı birdenbire havaya
yükseldiğinde içeride kalan 500 kişinin hayatta kalma şanşı tükenmişti.
Yukarıya çıkan yollarda olanlar, birdenbire birer kuyu görüntüsü alan ve
dikey birer boşluk haline gelen koridorlardan , gemini ön kısmımda yükselen
suya düşerek boguldular. Kimilerinin üzerine dolaplar, piyanolar, kimilerinin
üzerinede diğer insanlar yıkıldı. Titanic denize 45 derecelik bir açı yapıyordu.
Güveretedekiler son çaresizlik içinde yerlerde sürünüyor , geminin okyanusun
yutacağı son noktası olduguna inandıkları kıçına dogru tırmanmaya çalışıyorlardı.
Bazıları ölümü beklemekten bıkkın , birdenbire buz gibi karanlıga atladı. Kimileri
tutunamadı, kaydı ve düştü.Kayıklardan dehşet çığlıkları yükseliyordu insanların
bütün umutları yok olmuştu.
PARÇA PARÇA OLDULAR
Titanic batıyordu.Suyun üzeri soğuktan çırpınmayı bile başaramayan insanlarla
dolmaya başlamıştı.Birden kulakları sgır edici bir gürültü koptu. Titanic parçalanmaya
başlamıştı. Kocaman metal plaklar kopuyor, bacalar yerinden oynuyor, katlar ayrılıyor
gibi sarsılıyordu. 24 metre yuksekliğindeki 50 tonluk ilk baca 02.18'de deniz suyunu
basıncına dayanamayarak kırıldı. Kırılan baca denize mantar yelekleri ile atlayan insanların
üzerine yıkıldı.Ve birden ölümcül bir sessizlik geldi. Ardından Titanic daha da dogruldu ve su
yüzeyine 70 derecelik bir açıyla ve birdenbire denecek kadar kısa bir sure içinde
okyanusa ebedi dalışını gerçekleştirdi. Olaya tanık olanlar bir anda diye düşündüler.
Dilleri nefesleri tutuldu batmaz denilen gemi bir anda okyanusun sularında
yol oldu,anıt tabut ardında ne bir dalga bıraktı ne anafor.Birkaç dakika
sonra suyun altında yukardakilerin bile duydugu bir patlama gerçekleşti.
İçte kalan hava üzerindeki basınç Titanik'i patlatarak üçe bölmüştü.
Yüzen saray ilk ve son yolculugunu böylece okyanusun dibinde
tamamlamıştı. Kayıklardan da suda yüzenlerden de bir anda çıglıklar
yükseldi. Kayıklardaki 700 kişinin sesleri kısıldığında,denizin
haykırmaya devam ettiği duyuldu.Denizdekiler donmak
üzereydiler. Kayıklar ise denize düşen yolculardan epey uzaktı.
Titanic ise deniz dibinde ebedi istirhatine olan
okyanus tabanına ulaşmıştı. Ve insanoğlunun nasıl acımasız, nasıl
bencil ,nasıl sakat olduğu o andan sonra , birkez daha teyit edilecekti.
Birinci sınıf yolcusu birkaç hanıefendi amerikan Senatosu önündeki
sorgulamalarında 'Bağıranlar, uyuyarak battığını bile anlayamayan
uyanıncada kriz geçiren birkaç üçüncü sınıf yolcusuydu' demişti, ama
hala 500 kişilik boş yerleri bulunan kayıktakilerin denizdekilerin suda
donmadan önce geçirdikleri süreci anlatan ifadeleri gerçekten dehşet vericiydi.
İNSANLARIN İNSANLIKTAN ÇIKTIĞI ANLAR
6. kayıktakiler, kürekciye suda yüzmeye çalışanların yanına gitmek için
baskı yapmışlar, ancak kürekçi bunu 'zaten yerimiz yok,
biz de batmayalım ' gerekçesiyle reddetmişti. Komisyon raporlarına göre
4 kayıktaki kürekçiler sudakilere yardım etmek istemiş ancak yolcular
bunu 'yasaklamışlardı' Ve diğer kayıklarda daha da insanlık dışı
uygulamalar a yaşanmıştı. Kazadan kurtulanların anlattıklarına göre
hep beraber tempo tutup şarkı söylemişlerdi. Hem denizde haykıranların
hem de vicdanların seslerini bastırabilmek için ... Ve kürekçi Lowe
denetimindeki 14 kayık , içindeki herkesi diğer kayıklara aktardıktan
sonra boş bir halde su üzerinde kalmaya çalışan yüzlerce insana
yaklaşmış , onlara 150 metre kala durmuş ve yarım saatten fazla
bir süre beklemeyi tercih etmiş. Sorgulamayı yapan senatör 'neden' diye
sorabildiğinde ise 'yaklassaydım hepsi binmeye çalışır , hep beraber
ölürdük'cevabını almıştı. Sudakilerin hayat belirtileri yaklaşık bir saat
kadar sonra kesildi. Cesetler suyun üzerini yakamoz gibi kapladığında
kayıklar uzaklaşmıştı. Kurtulan sivillerden hiçbiri yargılanmadı. Birçok
devlet , ceza yasalarının ölümle karşı karşıya gelerek kendini savunmak
zorunda olan insanlar için yapılmadığını söyledi. Carpathia olay yerine
Titanic tamamen gözden kaybolduktan tam iki saat sonra vardı. Kayıkların
çoğu daha çevredeydi ve sabaha kadar kayıklardaki insanları güvertesine
almakla uğraştı. S.O.S çağrısına gelen diğer gemi Californian ise ancak
sabah 08.30 'da kaza mahalline ulaşabildi. İki geminin ifadelerinde
anlaşıldığına göre Titanic yardım sinyallerinde yanlış koordinatlar vermişti.
İki gemininde yolu biraz da bundan uzamıştı. 15 Nisan sabah saat 2.05 'de
denize inmiş Filikalarda birinci mevkiden yüzkırkaltı (%97) ikinci mevkiden
yüzdört( %89) üçüncü mevkiden yüzüç(%42) kadın ve çocuk yüz kırkaltı yetişkin erkek
ve geminin
885 mürettebatından 212 kişi kurtulabilmişti. sabah dörtte filikalardan ilkine yardın ulaştı.
sağ kalabilen 705 kişi yardıma gelen gemiler tarafından kurtarıldı.
YENİ BİR ÇAĞ
Yirminci yy.'ın en büyük deniz kazası olarak kabul edilen Titanic'in batması
bir çok kişi tarafından 'kuşku çağının' başlangıcı olarak kabul ediliyor.
En ileri teknoloji harikası olarak sunulan geminin her şeye rağmen
batması insanlarda güven duygusunu derinden sarstı. 1500 kişinin
hayatını kaybettiği dünyada duyulduğunda milyonlarca insan ağır bir
şok yaşadı. Dönemin gazeteleri 'teknolojiye duyulan kör
güvene korjunç darbe' manşetlerini atyılar. Olaydan üç hafta
sonra İngiltere, kurtarma kayıklarında her yolcu için bir yer
zorunluluğunu getirdi. Milletler arası heyetler,gemilerde
telsizcilerin nöbet tutması mecburiyetini getirdi. Ve daha o
yıl çıkmadan ünlü fizikçi Alekxandır Behn buz dağlarını
elektroşok dalgaları ile denizin dibinden tanıyan ve
yerlerini belirleyen' ekolot' isimli cihazı geliştirdi.1500
kişiyle birlikte akala gelebilecek her türlü lüksün bünyesinde
barındıran bir saray batmıştı. insan aklının ,insan duyarlılığının
kordineli bir iş birliği oluşturamadığı bir yerde ne teknoloji ne de o
görülmedik ihtişam hiçbir işe yaramamıştı.
GİZLİ RAPORLARDA NE VAR
ABD'de yayınlanan National Enquirer Dergisinin ortaya çıkardığı
gizli rapor ile kazanın vehameti bir kez daha ortaya çıktı.National
Enquirer Dergisinin gün ışığına çıkardığı ve 19 nisan 1912 tarihinde
tamamlanarak Amerikan Senatosuna sunulan gizzli Titanik raporunda
facia ile ilgili şimdiye kadar bilinmeyen gerçekler gözler önüne serildi.
Bu rapora göre Titanik'in mürattebatı ve yolcuları kazanın olduğu anlarda
dahi buz dağını ciddiye almamış hiçkimse çarpışmayı önemsememiş. Raporda
yolculardan bazılarının kameralarına çekildiği bazılarının ise güvertede ki karlarla
kartopu oynadığı belirtiliyor. Geminin gözcülerine dürbün verilmediği için buz
dağlarının zamanında fark edilip rotayı değiştirmek gibi bir imkanının olmafı
belirtilen gizli raporda gemi gözcülerinden ' Frederich Fleet'in açıklamalarına da
yer veriliyor.
İngiltere'den dürbün istedik. Bize verilecek dürbünlerinin olmadığını söylediler.
Eğer dürbünlerimiz olsaydı buz dağını erken fark eder yolumuzu değiştirirdik diyor.
Yıllar sonra ele geçirilen rapora göre gemide yolcuların yarısını bile kurtarmaya
yetecek tahliye sandalı yoktu.Ayrıca soruşturma derinleştirilince bazı acı gerçeklerde
ortaya çıktı. Korkak erkeklerle mürettebata tahliye sandallarında yer açmak için bazı
kadınlar gemide bırakılmıştı.Bir sandala sadece erkekler bindirilmişti. Üçüncü kaptan
Herbert Pitmen kendisinin bindiği sandala daha fazla kazazede almanın mümkün olup
olmadığı sorusunu 'aslında sandalımız 20-30 kişi daha alabilirdi. Fakat geri dönersek
insanlar sandala hucum edeceklerdi batma tehlikesini göze alamadık'diye cevaplamıştı.
Titanic'in dik olarak atlantiğin dibine batışı üzerindeki insanlarıda dibe götürmüştü.
Batış anında kurtulabilen yüzlerce insanda soğuk sularda yardım beklerken ölmüşlerdi.Titanic
batmadan evvel 20 filika denize indirilmiş olmasına rağmen bunlardan sadece birisi
geri dönüp denize dökülen insanları toplamaya çalışmış diğer filikalar ise girdaba
kapılma ve saldırıya uğrama korkusuyla kaçmışlardı. Boğulanların yanında soğuk
deniz suyuyla donan yüzlerce insanda o an ölmüştü.




kesinlikle haklisin kardesim, ben de kendimce sebeplerden dolayi devam etme karari aldim.


iste o sebepler


KAMUOYUNA DUYURU
Kamuoyunda “Şike Soruşturması” olarak bilinen ve sadece futbol değil tüm spor dünyamızı yakından ilgilendiren sürecin yönetilmesine ve sonuç olarak TFF’nin almış olduğu kararlara ilişkin Galatasaray Spor Kulübü'nün duruşu ve benimsemiş olduğu ilkeleri, bu konuda oluşabilecek herhangi bir yanlış anlaşılmayı ve spekülasyonları önlemek amacıyla bir kez daha kamuoyu ve camiamızla paylaşmak gereği doğmuştur. 3 Temmuz'dan bu yana Türk futboluna hakim olan kargaşa içerisinde Türk sporunun en önemli ve köklü camiası olarak sürekli yapıcı, uluslararası kurallara uygunluğa, ahlaka, etik kurallar ve prensiplere davet edici anlayışımızı, gerek kamuoyu önünde gerekse kapalı toplantılarda ısrarla dile getirdik. Tabii bu arada hiçbir şahıs veya camiayı kırıcı, rencide edici, suçlayıcı bir söylemde bulunmamaya hassasiyet ve titizlik gösterdik. Kulübümüzün adı, tasvip edemeyeceğimiz şekilde suçlamalara, söylemlere karıştırılsa da Türk Spor Tarihi'nin en karanlık günlerinin yaşandığı bu donemde, sükûnetimizi korumasını bildik. Yaratılan suni gündemler, tartışmalar, konuyu etik kurallardan, ilkesiz ve prensipsiz bir şekilde hâl ve üstünü örtme çabalarının karsısında, Türk futbolunun değerini, potansiyelini ve geleceğini gözeten adil ve yapıcı bir duruşla cevap vermeye çalıştık. Sporun etik kurallar çerçevesinde, mert ve dürüst bir rekabet ortamında yapılmasını söylerken, kamuoyunun dikkatine sunulmaya başlayan ve artık gizliliği olmayan ve herkesçe aşikâr olan, hiçbir şekilde Türk insanımızın kabul edemeyeceği söylem ve yaklaşımların hakkında da yorum yapmadık. Gerek Kulüpler Birliği toplantılarında gerekse TFF toplantılarında konunun insani boyut taşıyan ceza kanunu kısmında, cezaların uluslararası normlara inmesi için, "hiç kimsenin acısı, üzüntüsü bizi mutlu etmez" diyerek, kulübümüzün hiçbir üyesinin problemi yokken sonuna kadar destek verdik. Ama her seferinde ısrarla, sportif cezaların uluslararası normda olanlarının dokunulmasına müsaade etmeyeceğimizi de açıkça ifade ettik. Türk futbolunun ekonomik konularını adeta tehdit olarak ortaya koyanlara da çok net bir şekilde ahlak, prensip, ilke ve kuralların tartışılamayacağını defalarca teyit ettik. Galatasaray, bütün bu süreçte, hiçbir tahrike kapılmadan, kimseyi hedef almadan kendisine, kültürüne yakışır bir duruş göstermeye özen göstermiştir. Galatasaray’ın bir hatasında, resmî internet sayfalarını "sonuna kadar takipçisiyiz" diye açanlara, her türlü tahrike rağmen cevap vermemeyi yeğlemiştir. Türkiye Futbol Federasyonu'nu, sürekli olarak, Türk futbolunun önünü açacak, evrensel kuralları uygulayacak, Avrupa ve dünya futbolunda hak ettiği şekilde yer alacak kararları uygulaması için sürekli ikaz ettik. Ancak bugün görüyoruz ki, TFF, nedeni çok iyi anlaşılan ama dillendirilmeyen bir şekilde, yetkilerini kullanmaktan imtina ederek, kararı, daha önceden senaryosu hazırlanmış bir şekilde, genel kurula devretmektedir. Adeta genel kurulu, adaleti yerine getirmesi için, dünya hukuk tarihinde konuya taraf olanların oy kullandığı ilk jüri olacak şekilde bir role soyundurmuştur. TFF Yönetim Kurulu ve Başkanı, bu kararla, genel kurulu, uluslararası normlarda ve TFF'nin talimatnamesinde açıkça tarif edilen cezaları, içinde etik, ilke ve prensiplerin ve tabii en önemlisi, adalet duygusunu, bir kez de olsa yok sayarak, ileride hiçbir şekilde tamiri olmayacak bir şekilde, saygınlığının tartışılacağı bir karar ortamına sokmaktadır. Türkiye Futbol Federasyonu özerktir. Genel Kurulu'nun seçtiği başkan ve yönetim kurulunun yetkileri ve sorumlulukları bellidir. Bu yetki ve sorumluluklar, başkasına devredilemez, sorgulanamaz. Kuralları esnetmek ve çarpıtmak, ciddi hiçbir kurumda olmayacağı gibi, futbol kurumunda da tartışılamaz. Yetkisini kullanmayıp genel kurulu göreve çağırmanın tarifi tek kelime ile yetersizliktir ve sebebi de kamuoyunca malumdur. Hiçbir ceza, bir defaya mahsus olarak geri bırakılamaz, iptal edilemez. Böyle bir durumun tarifi, kurum veya kurumlara özel uygulamadan başka bir tarif olamaz. Yapılan hataların ceza ve müeyyideleri bellidir. Hem Türkiye’de, hem Avrupa'da, hem de dünyada bellidir. İkame müeyyide ve ceza yaratmaya çalışmak, kamuoyunun futbola bakış acısını ciddi anlamda bir kez daha sarsması bir yana, toplumun adalet duygusunu da rencide edecektir. Bu noktadan hareketle “geçici”, “bir defalık” uygulamalar yerine sürdürülebilir ve adil kararlar alınması zaruridir. Avrupa futbolunun yöneteni bellidir. Kısa bir zaman önce ortada gizlilik kararı olmasına rağmen, sert bir müeyyide uygulamaktan imtina etmeyen UEFA’nın, korkarız ki, bu yeni yaklaşım ile Türk futboluna müeyyide uygulama riskiyle karşı karşıya kalınabilecektir. Bunun aksini iddia edenlerin de, bu kararlar alınırken, bağlı olduğumuz uluslararası organizasyonlarla tam bir uyum içinde hareket edildiği konusunda, ilerde değişebilecek sözlü açıklamalarla değil, mutlaka yazılı teminatlarla hareket etmesi zarureti vardır. Galatasaray Spor Kulübü ve camiası olarak, bugüne kadar, kimsenin eleştiremeyeceği, akılcı, barışçı, Türk futbolunun bugününü değil; yarınlarını düşünen ikazlarımızın yeteri kadar net ve açık olduğunu düşünüyoruz. Ortaya konulan stratejinin Türk futboluna vereceği zararın sorumluluğu bugün de, yarın da ve tarih önünde bugünkü stratejileri yapanların, şu andan itibaren hukuksal olarak yapılması zorunlu, ancak yanlış olan Genel Kurul'da, umarız açık oylama ile Türk spor kamuoyunun gözleri önünde, bu doğrultuda oy verenlerin olacaktır. Galatasaray Spor Kulübü, Türk sporunun ancak rekabetçi bir ortamda gelişebileceğini bilir ve bu ortamın varlığını destekler. Ancak bu desteği verirken yukarıda dile getirdiğimiz tehlikeler ve ilkeler konusunda tavizsiz duruşunu sergilemeyi gerek camiasına gerek Türk Sporu'na karşı en temel sorumluluklarından biri olarak görür. Saygılarımızla, Galatasaray Spor Kulübü

http://cdn.galatasaray.org/images/haberler/2/B_12052_GSKLOGO_B.jpg

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Operative ve scoundrel'a nerf geliyor sonunda. Burst gg.

Ability delay için fixlerde var. Keystroke response time düzelmiş. Skille bastıktan sonra animasyona geç başlıyordu. Bir de GDC yi yükseltmişler. Cast time ile GDC eşitlenmiş. Ne kadar doğruysa artık..

http://www.swtor.com/community/showthread.php?t=212341
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ACIDI! operative nerfi ... biraz fazla olmuş gibi?
%20 az armor kıracak + açılıştan sonra %50 adam az yerde kalacak + %20 açılış skilline nerf.

50 de ne vuruyorlar bilemeyeceğim fakat, nerf biraz ağır gibi geldi.
"Sessiz ve hızlı ölüm" diyor diye açtık sınıfı. 3 tane skilli vardı, 3 ünüde nerflemişler? :D

50 de ne vuruyolar abi bunlar ?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Densiz said:

ACIDI! operative nerfi ... biraz fazla olmuş gibi?
%20 az armor kıracak + açılıştan sonra %50 adam az yerde kalacak + %20 açılış skilline nerf.

50 de ne vuruyorlar bilemeyeceğim fakat, nerf biraz ağır gibi geldi.
"Sessiz ve hızlı ölüm" diyor diye açtık sınıfı. 3 tane skilli vardı, 3 ünüde nerflemişler? :D

50 de ne vuruyolar abi bunlar ?


acılıs 5.5k-7.5k critleyebiliyordu ... ve cc de kalırsan cıkana kadar 3-4 sn de indiriyordu seni tamamen, genel olarak X Y Z skillerini nerflersen A B C skillerini de buff laman lazım, bilmiyorum ne yaptılar,
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Misafir
Bu konu yeni mesajlara artık kapalıdır.
×
×
  • Yeni Oluştur...