Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Feza Gürsey Enstitüsü ve Tübitak


Ardeth

Öne çıkan mesajlar

Türkiye'nin yurtdışında tanınırlılığı konusuna ithafen açtım. Türkiye yurtdışında böyle rezilliklerle tanınıyor. Geçen senelerde de belki dünyada ilk sayılabilecek bir yer olan matematik köyü kapatılmaya çalışırken yurtdışındaki profesörlerden baya tepki mektupları gelmiş başbakanlığa. Yurt dışında tanınmıyoruz demiştim ama sözümü geri alıyorum baya tanınıyoruz yurt dışında.

said:
Kamuoyuna duyuru

Her ulkede temel bilim enstituleri vardir, hem de bir degil bircok enstitu vardir. Bizim ulkemizin de bir enstitusu var.
1983'te Erdal Inonu hocamizin ustun gayretleriyle kurulmustur.
Daha cok matematik ve teorik fizik agirliklidir. 1996'da unlu fizikcimiz Feza Gursey'in adini almistir: Feza Gursey
Enstitusu (http://www.gursey.gov.tr/). TUBITAK'a baglidir.
TUBITAK da ne yazik ki bilimle yakindan uzaktan ilgisi olmayan Prof. Dr. Nuket Yetis'e baglidir. (Sayin Yetis'in "yayinlarina" bakin ne demek istedigimi anlarsiniz:

http://www.tubitak.gov.tr/home.do?ot=5&rt=&sid=546&pid=0&cid=6413.

Bildirileriyle yayinlarini ayni listede sunan ikinci bir kisi daha gormedim ben). Enstitunun 1998'de 30'a yakin olan arastirmaci sayisi buyuk bir istikrar ve kararlilikla 4'e dusurulmustur! Uzuntu verici. Daha dogrusu utanc verici.
Oysa az soylenmedi, dunyanin her yerinde temel bilimlere verilen onem ve ayrilan kaynak artmaktadir. Ornegin 1996'da kurulan Guney Kore'nin bilim enstitusu KIAS'ta arastirmaci sayisi baslangicta 6 iken bugun 100'u asmistir. Buna ragmen, calisanlarinin olaganustu gayretleriyle, enstitumuz Turkiye'nin yuzaki olarak nitelendirilebilecek calismalara ve
etkinliklere imza atmislardir
(http://www.gursey.gov.tr/fgesayilar.pdf).

Buna karsilik Nuket Yetis baskanligindaki TUBITAK ne yapmistir?
Bugun aldigimiz bir habere gore, TUBITAK, Feza Gursey Enstitusu'nun kurulus ve isleyis yonetmeligini feshederek, enstitunun, adi kisaca BILGEM olarak bilinen "Bilisim ve Bilgi Guvenligi Ileri Arastirmalar Merkezi"nin bir birimi olarak hayatina devam etmesine karar vermistir. Matematik ve teorik fizigin bilisimle ne ilgisi varsa! Basimiza geldigi icin biz gulemiyoruz... Ama inanin ki gulunesi bir karar. Absurd.
Boylece dort arastirmacidan olusan enstitu ta Gebze'ye tasinacaktir. Oysa enstituler buyuk universitelerin oldugu buyuk sehirlerde olurlar, oyle olmasşi gerekir. Bu karar resmen enstitunun islevsizlestirilmesi, hatta kapatilmasi anlamina gelmektedir. Kimseye bir zarari dokunmayan, tam tersine Istanbul'daki bilimsel etkinliklerin yarisindan fazlasini gerceklestiren yegane bilim enstitumuzden ne isterler?
Enstitunun baglanacagi BILGEM'in baskaninin TUBITAK baskani Sayin Nuket Yetis'in kocasi Prof. Dr. Onder Yetis oldugunu da bu arada belirtelim. Bilimden sorumlu bakan henuz iki gun once makamina gecmisken boyle bir kararin alinmasi ancak yangindan mal kacirmak olarak yorumlanabilir. Bilim Sanayi ve Teknoloji bakani Sayin Nihat Ergun'un bilime vurulan bu darbeye acilen, gec kalinmadan mudahele edecegini umuyorum. Kamuoyuna ve Sayin Bakan'a saygilarimla duyururum.

Ali Nesin


Bu da bilmeyenler için Feza Gürsey, Türkiyeden çıkan en büyük fizikçilerden biri ama Türkiye çapında değil dünya çapında ismi Wigner gibi çok ünlü fizikçilerler beraber anılan bir kişidir:
(enstitünün kapatılma kararı ile direk ilgisi yok bilgilendirme amaçlı koydum)

http://en.wikipedia.org/wiki/Feza_G%C3%BCrsey
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Tepki göstersek bile yetersiz kalır,basında da yer almaz.
Sansüre karşı yürüyüş de olduğu gibi ki yine sosyal medya
vasıtası ile iyi bir kalabalık yakalanmıştı(kaldı ki bu
mevzuda öyle bir kalabalık yakalamak mümkün değil),
o yüzden daha çok hukuksal ve bürokratik çaba harcamak gerek.

aslında zaten yeterli ölçüde öğretim üyeleri tepki gösterirse
bu durumdan geri dönüş yapılabilir.Elbette ki muhalefet parti-
lerine de bu durumu bildirmek ve onları da bu konuda tepki vermeye ikna gerekir diye düşünmekteyim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yok ya devletin ipiyle kuyuya inilmez diğer enstitülerde olduğu gibi tahminen ve malesef özel üniversitelerin el atması lazım. nihat berker (sabancı üniversitesi rektörü ve oldukça iyi bir fizikçi) de üyesi feza gürseyin. ayrıca oldukça ciddi ve yer yer haşin bir amcamız, umarım bunu onların arkasına bırakmaz heh

gerçi matematik köyü yurtiçi ve dışından gelen tepkilerle kapatılmaktan kurtulmuştu. ki zaten öyle bir matematik okulunun kapatılması hükümetin malın önde gideni olduğunu gösterirdi, ucundan kurtardık desem yeridir. Ben daha o kadar çeşitli ders açan ve o kadar farklı yerden hocayı bir araya getiren bir yaz okulu görmedim açıkçası.

Alın bakın sevgili hükümetimizin zamanında baltalamaya çalıştığı matematik okulunun bugün açtığı dersler (matematikçi değilseniz sadece hoca yelpazesine bakın)

http://matematikkoyu.org/2011_tmd_lisans_lisansustu

İlerde umarım tarih kitaplarında gerici zihniyet diye utanılacak bir şey olarak okuturlar bunları.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

matematik okulunun bir yönüne daha dikkat çekmek istiyorum. fark ettiyseniz yurtdışında doktora yapan/çalışan bir çok türk araştırmacıyı buraya çekiyor. yıllardır bahsedilen beyin göçü sorunun kısmen çare olmuş bir okulun kapatılmaya çalışılması ne büyük cehalettir. işte bu cahil insanların olduşturduğu kurumlar tarafından yönetiliyor Türkiye'de bilim. O yüzden böyle enstitülerin kapatılması yönünde karar alınıyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Olayı sadece Nükhet Yetiş'e bağlamak doğru değil.

Zaten Darwin kapaklı dergi skandalından sonra atamayla gelmesinden belliydi Yetiş'in nasıl bir bilim kadını olduğu. Mutlaka hükümetle bir bağlantısı var, kendisinin ve de kocasının.

Ayrıca olay Tübitak'taki olay Feza Gürsey Enstitüsü'yle sınırlı değil. Şu sıralar kurumda korkunç bir dedikodu kazanı dolanıyor. Muhtemelen Başbakanlık'tan yeni bilim bakanlığına bağlanacak.

İlk etapta TSE'de helal gıda saçmalığını başlattılar, ardından Tübitak'ı araştırmaya ağırlık verecek ayağına sanayiden koparmaya çalışıyorlar, devamında da böyle gerici hareketler geliyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

kafa cidden o. çünkü feza gürsey enstitüsü politik görüşü olan veya bunu belirten bir kurum değil. dolayısıyla matematik ve teorik fiziğe "teknoloji üretiyik mi" diye yaklaşmaları bu hareketin tek açıklaması olabilir. her olayda "bakın avrupa ülkeleri de telekomunu özelleştirdi" diyen hükümetimizin Avrupa ülkelerindeki matematik ve teorik fizik enstitülerini saymasını diliyorum.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

üniversite hastahanelerinin durumunu kaçınız duydu bilmiyorum ama gittikçe kötüye gidiyor. tayyip kendi büyük zincir hastanelerini açma telaşında,
hani "BAKIN ÇOK LÜKS ŞEYLER YAPIYORUZ ÇOK PARAMIZ VAR SİZLERİ ZENGİNLEŞTİRİYORUZ" tripleriyle halka güzel gözüküyorlar ama sonucu üniversite hastanelerindeki araştırma imkanlarının önünü kesiyorlar.

ülkede gittikçe artan tez ve çalışmalarda forgery/plagiarism trendi var. artık insanlara o kadar normal geliyor ki bu işler, ösym ve milli eğitim'in başına intihal suçuyla lekelenmiş isimler getiriliyor.

ayrıca şu bilişim lafına da uyuzum. bilgisayar teknolojileri ve iletişim teknolojilerini işletmecilerin kendi altlarına almak için çıkardığı bir terim olarak kabul ediyorum.
bölümün adını "BİLİŞİM HEDE HÖDÖSÜ" diye değiştirmekle bazı kesime ilgi çekme derdi de olabilir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sağlık bakanı daha geçenlerde saçmaladı zaten "araştırma hastanelerini sağlık bakanlığına bağlayacağız, merkezi bir yönetimle daha iyi çalışacağını düşünüyoruz" diye.

araştırma hastanelerini de üniversitelerin elinden alacaklar, oradaki rantı da kendi elemanlarına yöneltmek istiyorlar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ya zaten, başbakan kendisi söyledi bunu aylar önce: "Artık bilim için bilim yapmanın devri bitmiştir, halk için bilim yapmak gerekli." diye. Çevremde benim dışında o lafa takılan da göremedim pek ne yazık ki. Bugünkü konuşmasında da YÖK'ü kaldırmayacağını söyledi kendileri, ancak dünzenlemeye giderlermiş. Hatta konuşmasında seçim dönemi de yaptıkları rezalet birşeyi güzel birşeymiş gibi sunmaya da devam etti: bilmem kaç tane üniversite açtık.

Şimdi sorunlar bana göre şunlar:
- Bilim için bilimle, halk için bilimin arasında kalın bir çizgi var. Çizginin bir tarafında kalanlara ana bilimler, diğer tarafında kalanlara uygulamalı bilimler diyoruz genelde. Hatta uygulamalı bilimler de halka doğrudan yansımıyor, belki mühendislik diyebiliriz. Sen bir başbakan olarak, artık bilim için bilim yapma devri bitmiştir dersen, ana bilim dallarında çalışan araştırma görevlilerine (araştırma yapan öğretim görevlilerine de, ki bizde o ayrım yok galiba) şunu demiş olursun: "Ya uygulamalı bilim yapın, ya defolun gidin.". Sen kimsin derler adama. Hem, o çok özendiğimiz ülkelere bakmak lazım biraz, ana bilim yapan var mıymış yok muymuş. Herşeye onlardan özeniyoruz, tüm yasaları, özelleştirmeleri onlara bakıp yapıyoruz ya. Asıl bu işi keşke onlar gibi yapabilsek.
Ayrıca şunu da söylemek lazım. Bilim için bilim yapan adam, o işi işe yarasın diye yapmıyordur zaten. Tutkusundan, merakından yapıyordur. O adamdan işe yarasın diye bilim yapmayı beklemek saçmalıktır, çünkü çoğu yapamaz beceremez. Olayın güzelliğinden yapıyordur o. Hatta Hardy'nin bir lafı var bu konuda: "En güzel matematik, hiçbir şeye yaramayan matematiktir." diye. En basidinden Euclid asal sayılar sonsuzdur teoremini, ilerde kriptoloji için lazım olur diye bulmadı, merak ettiği için buldu.

- YÖK inanılmaz bir kurum. Bir üniversitenin rektörünü seçememesi nasıl bir şaklabanlıktır önce? Adayların yanında çalışanlar mı daha iyi bilecek yeni rektörün kim olması gerektiğini, yoksa cumhurbaşkanı mı? Bu konuda kimsenin sistemi savunacak hali yoktur herhalde. Ayrıca, üniversitelerde geliştirilmesi gereken bir sürü şey daha var, en önemlilerinden biri grev hakkı; ama o Türkiye'de hiçbir alanda olmadığı için birşey diyemiyorum. YÖK'ün de yapısını çok iyi bilmiyorum, yalnız bir üniversitenin devlete bu kadar; rektörünü atamasına izin verecek kadar, öğretim/araştırma görevlisi hakkında "üniversiteden atılma" istemiyle soruşturma açmasına izin verecek kadar bağımlı olması çok yalnış. Avrupa ülkelerindeki üniversite grevleri Türkiye'de olsa, YÖK soruşturmasından hoca kalmaz (zaten yasal hakkı da yok hocaların).

- Bir ülke üniversite sayısıyla övünmez, övünemez. Yanlıştır. Bilime katkısıyla övünür, belki, makale sayısıyla övünülebilir. Sayıyla övünürsen, aha bu olur. Allah aşkına, her şehire üniversite kurmak nasıl bir fantezidir ya? Ne amacı var? Ben, doktora tezim için düşündüğüm konuda çalışan hoca bulamazken Türkiye'de; her şehre bir üniversite ülkenin neyine? Hoca yok, hoca. Her birine tek profesör salla oldu deriz olur konseptiyle, bu kadar oluyor işte. Eğitime harcayacağımız parayı inşaata harcarız böyle bir güzel.
Olsun bakalım, dünyanın en çok üniversite mezunu nüfusuna sahip ülkesi olalım. Ne olacaksa sonunda?

Ha derseniz ki, hoca yoksa bunda devletin günahı ne? Size şunu söylerim: Türkiye'de "en iyiler" hep özel sektör hedeflerken; bildiğim için Fransa örneğini vereyim size örneğin, Fransa'da benim master sınıfımın neredeyse hepsi öğretim/araştırma görevliliği hedefliyordu. Nedeniyse iyi para veriyor olmaları ve tatil sürelerinin uzunluğu. Neden çok kötü olsa da, akıllı insanları hep öğretim görevliliğine iten bir sistem, bu yüzden ÖSS tarzı bir sınav var Fransa'da öğretim görevlisi olmak için (CAPES / Aggregation), ki bayağı zor sınavlar (5 saatlik sınavlar, sözlüleri var vs vs). Türkiye'deyse aynı neden, öğretim görevliliğinden itmekte insanları. İşte bizim öğretim görevlileri sonra, anca beni gibi zavallı idealistler, abi ben masa başı çalışamam diyen insanlar (ki CAPES gibi birşey olsa arada kesinlikle vazgeçecek insanlar bunların çoğu) ve özel sektörde başarılı olamamış insanlar. Oysa örneğin inşaatlara döktüğün parayı öğretim görevlilerine versen, özendirsen biraz mesleği bak bakalım ne olacak.

Neyse sonuçta devletin zihniyeti hep buydu, yeni birşey değil. Bilime günahını vermez bizim devlet. Ne olsa, ana bilimler gereksiz diye düşünen bir zihniyet var başında. Feza Gürsey'i de kapatır, matematik köyünü de. Biz de çırpınırız Türkiye'ye dönmek istiyorum diye, sonra aradığımız programı/doktorayı bulamaz Avrupa'ya, Amerika'ya gitmek zorunda kalırız.

Çözüm nasıl olur bilmiyorum. Normalde ilerlemek isteyen ülkenin devletinin kendiliğinden yapması gereken şeyler bunlar. Ama biz istemiyoruz görünüşe göre. İşte Ali Nesin gibi insanlara biraz arka çıkmak lazım, ki onların da sesi pek duyulmuyor gibi.

Bayaa bir wot oldu, neyse rahatladım biraz içimi döktüm kusuruma bakmayın artık.
Didn't read. LOL'lara da hazırım.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Saykoleo helal,valla klavyeni öpeyim parmaklarını öpeyim.Yüksek lisans işi için koşturdum çok son 6-7 aydır.Türkiye'de resmen özelleşmiş bi bölüm yok.Yok yani çalışamıyosun istediğin alanda.İlla kendi bölümünde yüksek yapıp el verdiğince derslerini ona göre alıp diploma projeni ona göre yapıp istediğin alanda bilgi elde etmeye çalışacaksın,yerse...Disiplinlerarası yüksek lisans programları yok denecek kadar az, olanlarda odtü-itü-boğaziçi gibi yerlerde.Bi de yüksek teknoloji enstitülerinde var o kadar.Ama almanyanın yüksek lisans portfoyünü bi açıyorum gözüm gönlüm açılıyo neler var neler.O kadar ilgi çekici ve o kadar güzel programlar varki.Türkiye'de ise tek tük, belki de çoğu yok(örneğin enerji teknolojileri,otomasyon mühendisliği vb).İstesende zaten bu tip programlar kuramazsın çünkü bu dersleri verebilecek kalitede hoca yok üniversitelerin çoğunda.İnsanı zorla yurtdışına itiyorlar yani.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

aquila; valla dedi adam onu, sonuçlarına katlanır :p
rezillik ya

RamsesII said:

Disiplinlerarası yüksek lisans programları yok denecek kadar az.

Öyle iyi anlıyorum ki şunu.
Benim doktora yapmak istediğim konu fundamental mathematics konusu, pek interdomain denir mi bilemeyeceğim. Matematikte interdomain gibi; analiz, cebir ve cebirsel geometrinin kesişimi gibi birşey işte. Hani tamam; doğruyu söylemek gerekirse öyle konular var ki matematikte; dünyada 25, hadi 100 kişi falan biliyor, anlıyor. Benim istediğim dal da ne bileyim bir cebirsel topoloji gibi popüler bir dal değil. Bir de üstüne yeni sayılabilecek bir dal. Dünyada da çok bilen insan yok (tabi öyle 25 kişi gibi ekstrem bir durum da değil). Ama Türkiye'de de bir elin parmaklarını geçmiyor diye sanıyorum, o kötü işte. Bir hoca var bu işte çalışan bildiğim. 2 de asistan var galiba. O hoca da aklımda herhangi bir doktora öğrencisiyle çalışabileceğim bir fikir yok şu an ne yazık ki ve zaten bir doktora öğrencim var, ikincisini almama izin vermezler, kusuruma bakma dedi. Ben de neyin kusuruna bakıcam ki dedim :). Hatta o da şöyle cevap verdi; "Vallahi umarım bu konuda çalışmaya devam edersin. Kimse çalışmıyor bu konuda, en azından arkadaş çıkar bana.".
Diğer yandan mesela şu anki üniversitemde bu konu üzerine çalışan 2 hoca tanıyorum şimdiden ki (biri tez hocam da, teze bir türlü başlayamıyorum :)), başka var mı bilmiyorum belki de vardır.
Bense master bitince Türkiye'ye dönme hayalleri kuruyordum; doktoraya başlarım, tatmin etmezse ancak giderim Avrupa'ya, Amerika'ya vs diye. Şimdi bilmiyorum; belki de başvurup, kabul edilirsem gitmek zorunda kalacağım. Türkiye'de kalacağım diye, istemediğim bir konuda çalışmak istemem.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...