Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

paranormal olay yaşayan patiler


tinu

Öne çıkan mesajlar

mokoko said:

RedallHoor said:

Sene 98-99 falan. Çocukluk dönemimiz. Babam ile dükkanı kapatmışız akşam vakti araba ile eve dönüyoruz. Arka koltukta oturmuş dışarıyı izlerken tepemde bir parıltı dikkatimi çekti bende hemen açtım camı çözmeye çalışıyorum durumu. Baktım bize oldukça yakın elips şeklinde, ışıklı mışıklı kocaman bir cisim. Bir kaç saniye şok geçirdim, o gördüğüm şeye ufo olarak inanmıştım en nihayetinde. Şok etkisinden sonra başladım ben tabi büyük bir heyecanla bağırmaya "ananı ufo, baba bak ufo, valla ufo, biliyordum ya, biliyordum ya!!" diye. Ee tabi çocuk tripleri her an her şeye hazırsın, her şey olabilir kafa yapısı falan. Peder bey çekti sağa şöyle baktı.

"Zeplin lan o, uzaylının ne işi var Ümraniye de" diyerek efsane cümlesini kurdu. Hala lafı açıldıkça gelip ....k geçer benimle.


aynını ben yaşadım bunun. o zamanlar koç'un zeplini vardı sanırım. bi gun arkadaşların evinin bahçesinde yemek yiyoruz. bi baktım tepenin ardından bişi gelio ışıklı ışıklı. heh dedim biz gidiyoruz tamam. baya bi tırsmıştım. tam ustumuzden falan geçti bole. sora yanını dondu koç yazıodu. hay dedim bole işe asdasdas



Ne garip, ben de yaşadım aynısını. İçmeler/Marmaris' te sahildeydik annemler kuzenlerim falan. Geceydi, tekneyle oradaki bi koya gidecektik balık tutmaya. Sahilde dağların arasından bi baktık ay gibi ışık saçan bişey çıkıyo. yavaş yavaş büyüyo da. Ne sevinmiştim ufo görüyorum diye, sonra yan döndü KOÇ muş:)


Topici okurken şunu dinlemek iyice gerginleştirdi ya:
http://grooveshark.com/s/Luikertelevat+Lahoavat/pDPAt?src=5
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 1 ay sonra ...
Bu anlatacağım dün gördüğüm bir rüyadır. Zaman bulamadığım için şu anda yazıyorum.

Çok güzel dizayn edilmiş bir odaya giriyorum. Oda parlak beyaz renkte. Bir bay masanın arkasında elindeki kağıtları karıştırıyor. Bana nazikçe hemen karşısındaki ikili bekleme koltuğuna oturmamı söylüyor. Çok siyaha yakın koyu kırmızı deri bir koltuk. Oturuyorum. Rahat, sakinleşiyorum. Açıkçası neden gergin olduğumu da bilmiyorum. Elimde bir dosya, içi nereden bakarsan baya dolu. Kapağını açıyorum, ilk sayfada resmim ve kişisel bilgilerim var. Okurken karşımdaki bay, "efendim sizi bekliyorlar" derken eliyle bir kapıyı işaret ediyor. Kalkıyorum, kapıya doğru ilerleyip kapıyı çalıyorum.

İçeriden ses gelmese de kapıyı açıp ileri giriyorum. Gözüme odada ilk çarpan büyük bir kristal avize. Duvarlar koyu kırmızı üzerine bir çok siyah desen içermekte. Duvarlar düz ancak dairesel bir şekilli oda. 15 veya daha fazla farklı açılı duvarlar mevcut. Bir masa var, koyu kahverengi. Üzerinde üç dört dosya. Eski bir masa lambası ve bir dolmakalemlik var sadece. Asılı tabloları inceliyorum, rönesans avrupasına dair nû tablolar. Öylesine göz atıyorum.

Arkamdan bir ses, hoşgeldin diyor. İrkiliyorum. Odanın duvarlarının renginde gömlek üzerine siyah bir takım giymiş bir bay. İki ahşap sandalye var karşılıklı. Eliyle beni karşısındaki sandalyeye davet ediyor. Oturuyoruz. Beni neden çağırdınız diye başlıyorum söze. Konuşacağız dedikten sonra elimdeki dosyayı alıyor. İlk üç beş sayfasına baktıktan sonra son sayfasını açıyor. Biraz okuduktan sonra kapatıp masaya koyuyor elindeki dosyayı. Sonra karşıma geçip oturuyor.

Neden orada olduğumu gerçekten bilip bilmediğimi soruyor. Bilmiyorum. Rahatsız edici şekilde şu ana kadarki yaptığım en pis işleri bir bir anlatmaya başlıyor. Dosya bununla mı ilgiliydi diye düşünüyorum ama ne sebeple bunları anlattığı hakkında en ufak bir fikrim yok. Sıraladığı şeyleri neden yaptığımı soruyor. Kaçamak cevap vermek istemiyorum ama bir insan her zaman bir şeyi neden yaptığını bilmez ki? "Durum onu gerektirdi ve yaptım" diyorum. "Suçluluk duymuyorsun anladığım kadarıyla. Bu şekilde de devam edeceksin sanırım" dedikten sonra "Buraya bunları konuşmak için mi çağırıldım? Bunlar sizi neden ilgilendiriyor? Beni neden çağırdırınız?" diyorum. Sakin olmamı söylüyor.

"Buraya bize katılmanı istemek için seni çağırdık. Bu oda bu dünyada girilmesi zor odalardan biridir."
"Benim bu odaya çağırılma sebebim nedir?"
"Ben sadece bir temsilciyim. Bu oda bir anahtardır. İstediklerini elde edebilmek ya da tutsak kalmak ile ilgili bir karar odasıdır. Ya geldiğin kapıdan çıkar gidersin, ya da benim arkamdaki kapıdan bizim dünyamıza geçersin."
"Sizin dünyanız derken?"
"Bu şu anda hakkında bir bilgi veremeyeceğim bir şey. Ama diyebileceğim tek şey, şimdi yaşadığın o tekdüze basit hayatına gözünü kırpmadan tercih edeceğin bir yaşam."
"Bu binanın başka bir odası değil mi? Bir oda dolusu para ise tamam da..." İkimiz de hafif sırıtıyoruz.
"O odada para olmadığını söyleyebilirim. Onlar ufak detaylar. O odada alınacak kararlar tüm hayatını baştan sona değiştirecek."

Aç gözlüyüm, evet. Ayağa kalktı, bana kapıya kadar eşlik etti. "Bundan sonrası senin" dedi ve iki adım geri çekildi. Kapıyı açtım. Siyah bir koridor. Yerler siyah parke, duvarlar yarısına kadar siyah ahşap. Her 5 adımda bir koridoru aydınlatması için duvarda yanan krem renkli ışıklar. Arkamı dönüyorum. Adam bana yüzünde memnuniyetinden gelen bir gülümseme ile yavaşça kapıyı örtüyor. İlerliyorum tekrar. Koridorun sonunda bir aynı renk bir kapı. Kapıyı derin bir nefes sonrası açıyorum. İçerisi koridor gibi simsiyah. Aydınlatmalar için kullanılan uzun abajurlerin krom kaplamaları ve siyah deri - krom kaplama eşyalar var. Birisi geniş deri bir koltukta beni bekliyor. Ona doğru yaklaşıyorum. İki adım mesafede duruyorum. Ayağa kalkıyor. Yüzündeki pis bir gülümseme ile "Demek artık gelmeye karar verdin Serkan. Ben Lucifer." diyor... Orada film koptu. Uyandığımda soluk soluğa idim ve burnum kanıyorudu. Dün 3 saatlik uyku ile işe gidebildim. Şimdi uyumaya tırsıyorum... :(
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...