Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Teğmenin telefonuna Hizbut Tahrir eklemesi


Loxias

Öne çıkan mesajlar

Viktor said:

ergenekon diye bisi yok, peri masali o

ordu icinde orgutlenmis cuntalar var dogru bu, bunlara disardan destek vermis kimselerde var ok oda


abi gerisini okuyacağım vaktim olunca da şu kısım ergenekon zaten. ben ergenekon var derken direk ergenekon diye bir örgüt var demedim, hayal ürünü eyvallah. Ama içerideki isimlerin bir kısmı bu tip örgütlenmelerin içinde yer almıştır, ona inanıyorum. Ve bu örgütlerin devlet içinde ne kadar etkin olduğunu Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu gibi isimlere sor onlar söyler derdim de, malum...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

zerobey said:

normal bir ülkede başbakan düşürecek bir skandal.. bizim medyamıza bakıyorum, doğru düzgün haber bile yapmamışlar..


Adam bunun yüzünden tutuklu kalmış halen art niyet yok deniyor.

Demokrasilesiyoruz muntazaman.
Elhamdulillah kahrolsun darbeciler.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

GEd said:

Emniyet kurumu dediğin tek bir kişi, çok haklısın bilemedik.


hayır,bunu savcılık,yada bir inceleme komisyonu bulur.buna kumpas dersin. ama adamlar kendileri kendi hatalarını farkedip dektare ediyorsa buna kasıt denmezki. beni trollemeye çalışacağınıza az demek istediklerimi anlamaya çalışsanıza biraz ya
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

olayı çıkaran polis değil, mahkeme; haberin ilk paragrafında anlatılmış, okuduğumuzu anladık mı?

Vatan Gazetesi’nden Kenan Butakın’ın haberine göre Ergenekon davasının 20 Eylül 2010’daki duruşmasında önemli bir iddia gündeme gelmişti. 13. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi Sedat Sami Haşıloğlu, Kara Pilot Teğmen Mehmet Ali Çelebi’ye “Telefonunda eşin ve kaynanan diye kayıtlı kişiler var. Ancak sen bekârsın. Bu numaralar da Hizb-ut Tahrir üyesi Mahmut Oğuz Kazancı’nın telefon rehberi ile aynı. Kazancı ile ilişkin nedir?” diye sordu. Bekar olduğunu, Kazancı ve bu numaralarla bir ilişkisinin olmadığını kaydeden Çelebi’nin net ifadesinin ardından mahkeme heyeti, cep telefonunun sinyal kayıtlarının TİB’den alınması ve telefonun da bilirkişi tarafından incelenmesini kararlaştırdı.

demekki kumpas?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

fizban said:

ben de recep tayyip erdoğan abdullah gül ve bülent arınç ın hep beraber amerika'da yahudilerle birlikte topluca dünyayı ele geçirip ondan sonra marslılara satma planının olduğunu duymuştum ama doğruluğunu bilemiyorum tabi.


bende duymuştum ama ben de doğruluğunu bilemiyoum tabi. 90 larda hizbullah vs pkk çatışmaları yaşanırken olan olaylar bunlar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sipeyskeyk said:

Viktor said:

ergenekon diye bisi yok, peri masali o

ordu icinde orgutlenmis cuntalar var dogru bu, bunlara disardan destek vermis kimselerde var ok oda


abi gerisini okuyacağım vaktim olunca da şu kısım ergenekon zaten. ben ergenekon var derken direk ergenekon diye bir örgüt var demedim, hayal ürünü eyvallah. Ama içerideki isimlerin bir kısmı bu tip örgütlenmelerin içinde yer almıştır, ona inanıyorum. Ve bu örgütlerin devlet içinde ne kadar etkin olduğunu Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu gibi isimlere sor onlar söyler derdim de, malum...


bi nevi doğru diyosun, zaten istenen de o. cumhuriyete bomba atan ergenekon, ama yazarı da ergenekondan içeride.

inandırıcı olması için işi bitmiş derin devlet, örgüt vs. adamlarını bnlarla ilintilendirip halka sunuyosun.

profit!!1
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:


BASIN AÇIKLAMASI

Bazı medya organlarında; İddia olunan Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’ne yönelik devam eden soruşturmalar kapsamında tutuklu bulunan “Teğmen Mehmet Ali ÇELEBİ aleyhine Polis tarafından delil üretilerek Hizbü-t Tahrir terör örgütü ile ilişkilendirildiği” yönünde haberler yapıldığı görülmüştür.

Teğmen Mehmet Ali ÇELEBİ, 19 şüpheliyle birlikteİstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2008/1756 sayılı soruşturması kapsamında 18 Eylül 2008 tarihinde gözaltına alınmıştır.

Aynı soruşturma kapsamında gözaltına alınan Mahmut Oğuz KAZANCI’nın GSM telefon rehberi kayıtlarının Sanık Mehmet Ali ÇELEBİ’nin GSM telefon ve sim kart çözüm tutanağında da yer aldığından bahisle İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2 Aralık 2010 tarihli talimatı üzerine her iki sanığın Telefon ve Sim Kart Çözüm Tutanakları yeniden incelenmiş;

Hizbü-t Tahrir terör örgüt üyeliğinden hakkında dava açılan Mahmut Oğuz KAZANCI’nın telefonuna ait rehber bilgilerinin sehven, Mehmet Ali ÇELEBİ’nin telefonuna ait rehber dökümlerinin içerisine eklenmiş olabileceği değerlendirilmiş ve hazırlanan yeni tespit tutanağı 21 Aralık 2010 günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

Öte yandan sanık ÇELEBİ’ye ait telefonun 19 Eylül 2008 günü kısa bir süre için açık kalması hadisesi sanıktan elde edilen telefonun hafızasındaki bilgilerin, telefon ve sim kart çözüm tutanağında yer alacak biçimde teknik personel tarafından kopyalanması esnasında gerçekleşmiştir. Kopyalama esnasında telefon yaklaşık 2 dakika açık kalmıştır. Bu rutin işlem, diğer tüm şüphelilerin telefonlarına da uygulanmaktadır.

Mehmet Ali ÇELEBİ’nin iddia olunan Ergenekon Silahlı Terör Örgütü yöneticilerinden gelen talimat doğrultusunda Hizbü-t Tahrir terör örgütüne sızma girişimlerinin bulunduğu savı; şüphelinin bizzat yaptığı ve tape edilmiş telefon görüşmeleri, yapılan aramalarda elde edilen fiziki ve dijital dokümanlar ile Hizbü-t Tahrir örgüt üyeliğinden haklarında dava açılan Kurtça BEKTAŞ ve Süleyman SOLMAZ’ın ifadelerine dayandırılmıştır.

Kaldı ki, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’ndan (TİB) temin edilen HTS kayıtlarına göre, Mehmet Ali ÇELEBİ’nin gözaltına alınmadan önce Hizbü-t Tahrir örgüt üyeliğinden haklarında dava açılan Kurtça BEKTAŞ ile 25 Mayıs - 8 Haziran 2008 tarihleri arasında 25 kez, Süleyman SOLMAZ ile de 1 Mayıs - 26 Temmuz 2008 tarihleri arasında 90 kez görüşme kaydının bulunduğu tespit edilmiştir.

Sonuç olarak, sanık Mehmet Ali Çelebi’nin Hizbü-t Tahrir terör örgütüyle irtibatı, basında yer alan iddialarda olduğu gibi Mahmut Oğuz Kazancı’nın telefon rehberindeki kayıtların sanık Çelebi’nin telefonunda da bulunmasına dayandırılmamış; bu konu sanık aleyhinde sonuç doğuracak biçimde adli işlemlerin hiçbir aşamasında değerlendirilmemiştir. Adı geçen sanığın terör örgütüyle olan irtibatı, soruşturma dosyasında somut bir şekilde mevcut olan TİB kaynaklı HTS raporları, adli kararlı telefon görüşmeleri, el konulan fiziki ve dijital dokümanlar ile diğer sanık ifadeleri dayanak alınarak ortaya konmuştur.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur. 26.01.2011

İSTANBUL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

tek taraflilik boyle birsey;

said:
mehmet ali çelebi’nin avukatlarının istanbul emniyet müdürlüğü’nün açıklamasına yanıtları:

“müvekkil mehmet ali çelebi’nin cep telefonuna elkonulmasının ardından götürüldüğü istanbul emniyet müdürlüğünde açılarak içerisine 139 adet telefon kaydı yüklemesi yapılması ile ilgili açıklamalar kamuoyunda bugün (26.01.2011) geniş yankı bulmuş konu meclis gündemine kadar taşınmıştır.

konuyla ilgili olarak bu aynı gün (26.01.2011) istanbul emniyet müdürlüğü’nün resmi internet sitesi’nde sekiz paragraflık bir basın açıklaması yer almıştır. söz konusu basın açıklaması’nda müvekkilin telefonuna 139 adet kaydın ‘sehven’ yüklenmiş olduğu açıklaması tekrarlanmış ancak bu eylemin nedeni ve gerekçesine yer verilmemiştir. bununla birlikte biz istanbul emniyet müdürlüğü’nün kendi bünyesinde masum insanlar hakkında şüphe uyandırmak suretiyle delil yükleme işlemini gerçekleştiren kişileri bulup derhal sorumluluklarına gideceğine dair bir irade açıklaması beklentisi içindeyken maalesef söz konusu eylemi gerçekleştirenleri koruma içgüdüsüyle hareket etmekle beraber kovuşturması süren ve hakkında kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmayan müvekkil hakkında ağır ifadeler kullanıldığı bu basın açıklamasında görülmektedir.

öncelikle belirtmemiz gerekir ki müvekkil iddianamede yer alan hizbut-tahrir örgütü’ne sızma iddialarına karşı mahkeme önünde ayrıntılı olarak savunmasını vermiş, bu savunmasında da süleyman solmaz ile irtibatını ve kurtça bektaş ile hiç tanışmamasına rağmen irtibatlıymış gibi gösterilmesini ayrıntılarıyla açıklamıştır.

bu durum süleyman solmaz ve kurtça bektaş isimli şahısların ifade ve sorgu tutanaklarında da aynı şekilde yer almıştır. süleyman solmaz taksisine bindiği sırada tanıştığı müvekkil ile dini sohbetler kurmuş ve müvekkile de bağlı olduğu örgütten (hizbut-tahrir) bahsetmiştir. müvekkil de türk subayı olmanın, türk vatandaşı olmanın ve türk genci olmanın kendine vermiş olduğu sorumluluk ile sözlerinden şüphelendiği ve hakkında bilgi edinmek istedi bu kişiden subay olduğu gerçeğini saklamış ve kendini muhasebeci olarak tanıtmıştır. müvekkilin bu tanışıklığı sürdürmekteki amacı türkiye cumhuriyetine zararlı bir terör örgütü faaliyeti içinde olduklarından şüphelendiği bu kişiler hakkında bilgi toplamak ve yeterli kanaate ulaşırsa bu bilgileri ilgili makamlara vermektir.

ilk olarak taksisindeki tanışıklıktan sonra müvekkil süleyman solmaz ile sadece 2 dakika daha o da ankara kızılay meydanı’nda görüşmüştür. daha sonra bu görüşme bağlı bulunduğu kurumca (tsk) veya başkalarınca yanlış anlaşılabilir endişesiyle de bir arkadaşına söz konusu görüşmeyi fotoğraflatmıştır. hts ve tib raporlarına dayandırılan süleyman solmaz ile 90 adet görüşme ve kurtça bektaş ile 25 kez görüşme iddiaları ise gerçekleri yansıtmamaktadır. müvekkilimiz ile adı belirtilen kişiler arasında bu yoğunlukta görüşme olsa idi muhakkak bu görüşmelere ait telefon içeriklerinin de olması gerekirdi. ancak ne iddianame içerisinde ne de sorgu esnasında iki – üç görüşme dışında irtibat tarafımıza gösterilmemiştir. kurtça bektaş ile irtibat ise süleyman solmaz’ın telefonunun kontörünün bitmesi nedeniyle müvekkile o telefondan mesaj atması sonucu yaşanmıştır. müvekkil taksisine bindikten sonra süleyman solmaz’dan bahsettiği örgüt hakkında kitap almak üzere buluşmak için telefon ve mesaj iletişiminde bulunmuş, 2 dakikalık sürede kitapları aldıktan sonra da söz konusu kitapları geri isteyen süleyman solmaz’ın birkaç kez müvekkile mesaj atması ve araması söz konusudur. iddianamede bunun dışında hiçbir irtibat içeriği ne müvekkilimize ne de biz avukatlara gösterilmemiştir.

emniyetin yapmış olduğu basın açıklamasının aksine gerek süleyman solmaz’ın gerekse kurtça bektaş’ın sorgu tutanakları incelendiğinde hiçbir şekilde müvekkilin örgüte sızma iddiasını destekleyecek ifadelere rastlanmamaktadır. süleyman solmaz müvekkil ile taksisine bindiğinde tanıştığını ve dini konulara karşı ilgili olduğundan kendisine hadis, kitap, cd vermek üzere birkaç kez irtibata geçtiklerini ve bu irtibatlarda da birkaç kez de kurtça bektaş isimli arkadaşının cep telefonunu kullandığını belirtmiştir.

suleyman solmaz’ın müvekkil ile irtibatını anlattığı ifadesi 2. iddianamenin 1897.sayfasında şöyle yer almaktadır:

kurtça bektaş ise 2. iddianamenin 1905.sayfasında yer alan aşağıdaki ifadeler ile irtibatı anlatmaktadır.

görüldüğü üzere emniyet müdürlüğü’nün basın açıklamasının son 3 paragrafında yer alan iddiaları destekleyecek hiçbir ifade ne süleyman solmaz’ın ne de kurtca bektaş isimli kişilerin ifadelerinde yer almamaktadır. kaldı ki müvekkil, süleyman solmaz ve hizbut-tahrir iddiaları ile ilgili açıklamaları savunması esnasında yapmasından sonra mahkeme heyeti solmaz veya bektaş ile irtibatı ile ilgili hiçbir soru kendisine yöneltmemiş hatta mahkeme başkanı ‘sorgu ve anlatımlarındaki açıklık’ nedenini de ekleyerek tahliyesi yönünde görüş bildirmiştir.

ancak ilk olarak üye hakim sedat sami haşiloğlu olmak üzere akabinde diğer üye hakim hasan hüseyin özese müvekkile söz konusu -eklenmiş- 139 adet telefon kaydı ile ilgili onlarca soru sormuş ve iddianamede yer almayan bu irtibata ilişkin sorulara o anda raporlar ile cevap veremeyen müvekkil şüphe altında kalmıştır. sonuç itibarıyla kanaatimiz odur ki bugün gelinen noktada müvekkilin 29 aylık tutukluluğunun devamı yönünde mahkeme heyetinin iki üyesinin çoğunluk oyu bu konuda ‘yaratılan’ şüpheye dayanmaktadır.

istanbul emniyet müdürlüğü mahkeme yerine geçip müvekkil hakkında kanaat getirmek yerine öncelikle masum insanlara delil yüklemek yoluyla tutuklanmalarını sağlayan suç odaklarını bulup ortaya çıkarması gerekmektedir. bu nedenle öncelikle açıklıkla aşağıdaki sorulara cevap vermelidir.

1) cep telefonu da bir dijital delil olmasına rağmen müvekkilden el konulduğu anda niçin cmk 134. madde gereği bir örneği alınıp müvekkile veya müdafiine verilmemiştir?

2) basın açıklamasının 4. paragrafında yer alan, delil açma tutanağı tutulmadan gece yarısı telefon açmak ve kopyalama yapmak hangi kanun veya yönetmeliğe dayanan bir ‘rutin’ işlemdir?

3) bu rutin işlem daha önce bu davada kendisine delil yüklendiğini iddia eden kaç sanığa uygulanmıştır, kaçına sehven bilgi yüklendiği tespit edilmiştir?

4) emniyet müdürlüğü, 19.09.2008 gecesi 23.52’deki söz konusu 2 dakika açık kalma işleminin teknik inceleme için yapıldığını belirtmesine rağmen müvekkilin telefon incelemesine ait tutanaklarda sayfanın alt kısmında yer alan tarih ve saatin 20.09.2008, 04.45 olmasını ve incelemenin bitişinde tutulan tutanakta 20.09.2008 05.10 tarih ve saatinin yer almasını nasıl açıklamaktadır? ayrıca söz konusu incelemenin yapıldığı saatlerde telefonun hts raporlarına göre herhangi bir sinyal vermemesi nasıl açıklanabilecektir?

5) müvekkilin telefonuna yüklemenin ‘sehven’ yapıldığı iddia edilmektedir. söz konusu olan bilirkişi raporundaki sim kart çözümlerine ekleme yani liste dökümlerine ekleme olsa idi bu belki anlayışla karşılanabilirdi. ancak 15.12.2010 tarihli bilirkişi raporunun 4. sayfasındaki müvekkilin telefonuna ait görüntülerde açıkça görülmektedir ki söz konusu yabancı kayıtlar müvekkilin telefonuna yüklenmiş ve bu nedenle içerisinde de gözükmektedir. bu duruma karşı emniyet müdürlüğü’nün bir açıklaması var mıdır?

6) bu ‘sehven’ yükleme kaç kişi tarafından yapılmıştır? kaç kişi bu yüklemenin farkında ve suçu bildirmeme suçunu işlemiştir? bu sehven uygulamanın varlığı kişi özgürlüğünü ilgilendiren bir olayda neden 2,5 sene gizlenmiş, konu kamuoyuna mal olduktan sonra bir açıklama gereği hissedilmiştir? bu şekilde ‘yanlışlıklar’ kaç kişiye daha yapılmıştır?

sayın istanbul emniyet müdürlüğü “halk için emniyet adalet için hizmet” sloganının sadece lafta kalmadığını ortaya koymalı ve masum insanlara iftira atan bu kötü niyetli insanları bulup bir an önce adalete teslim etmeli ve kamuoyundan bu konuda özür dilemelidir. çağdaş, demokratik hukuk devletlerinde beklenen yaklaşım budur.

av. celal ülgen – av. hüseyin ersöz - av. serkan günel
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...