sg-1 Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Zaman gazetesi, yazar Alev Alatlı'nın "türban" konusunu işleyen "İçerden mırıldanmalar" başlıklı yazısını yayımlamadı. Alatlı yazının ana temasının 'bırakın kadınlar konuşsun' olduğunu söyledi. Alatlı, 15 Şubat 2008 Cuma günü yayınlanması gereken yazısını her zaman olduğu gibi perşembe günü gazeteye gönderdi. Bir süre sonra sayfa editörü Alatlı'yı arayarak yazıyı yayımlayamayacaklarını belirtti. Alatlı gelişmeyi şöyle anlattı: "Sayfa editörü 'bizim okurumuz buna hazır değildir' gibi bir gerekçe gösterdi. Benim, yazar çizerle sürekli kavgam 'okurlarınızı küçümsüyorsunuz' konusunda olmuştur. 'Okuru küçümsemeyin, oto sansüre girmeyin' deyip, okur anlamaz türü laflara hep karşı çıkmışımdır. Kendi kitaplarımda da çıtayı yükseltirim. Hiç de zararını görmedim." Zaman'da yaklaşık dört yıldır yazdığını ve ilk kez böyle bir durumla karşılaştığını anlatan Alatlı, "Ben muhalif bir yazarım, hep de muhalif oldum. Türban konusu 'yumuşak karın' olduğu için yazımın yayınlanmadığını düşünüyorum. O korkutucu. Yaşanan durumu, ülkenin bütününde olup bitenin tezahürü olarak gördüm. Bu kadar hadise oluyor, bu da bu hadiselerin içinde bir tanesi. Yazıda bütün yapmaya çalıştığım 'Allah aşkına bırakın kadınlar konuşsun' demekti. Yazının yayımlanmayacağını duyunca sadece 'fesuphanallah' dedim" diye konuştu. Alatlı'nın dertleşmek için kendi okur grubuyla paylaştığı ve Zaman gazetesinin yayımlamadığı yazısı özetle şöyle: http://www.milliyet.com.tr/2008/02/19/siyaset/axsiy01.html
Slat Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Al işte malik çok beğendiğin zaman gazeten.. Bu kağıt parçasını nasıl bir kafa yönetiyor anlamışsındır şimdi..
Genel Yönetici GERGE Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Genel Yönetici Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 İçerden mırıldanmalar Gözlemlediğim odur ki, korkutan tülbent değil, türban. Niye, çünkü, derin belleğimizdeki hayırhah kadının uzantısı tülbent. Döner yara sarar, döner kırık kol bağlar, döner sancılı başı sıkar... hastanın terini siler, yavukluya armağan olur, hasreti iyileştirir. Nurani yüzleri çevrelerken anılır...Türban öyle değil. Çünkü, türban, İslâmi tesettüre ilişkin en katı (dilerseniz, en erkeksi) yorumun benimsendiğinin ilânı hüviyetindedir; ve dolayısıyla, kadına ilişkin tüm diğer yorum ve kuralların da kabullenildiğini ima eder. Bunların arasında kötülük, fitne ve uğursuzluk kaynağı olmamızdan başka, dinen ve aklen dûn (eksik) yaratıldığımız, namazı bozan köpekler ve eşeklerle bir tutulduğumuz şeklinde...haysiyetimizi rencide eden yorumlar vardır. Türban, bu yorumların zımnen kabulü olarak görüldüğü için korkutur. Kadın/ana koşulsuz sevginin simgesidir...Hiç bir ideolojinin yada toplumsal kurgunun ya da inancın selâmeti anayı çocuklarını feda etmeye iknaya yetmezken, kadın, pederşahi kuralların inşa ettiği dünyanın iflâh olmaz muhalifi olarak tebarüz eder. Bu iflâh olmaz muhalif, yeri geldiğinde tüm kuralları çiğneyecek, oğlan ya da kız, suçları ne olursa olsun, doğurduklarının esenliğini sağlamaya çalışacaktır. "Ağlarsa ana ağlar gerisi yalan ağlar" olgusu, kadın unsurunun beşere sunduğu eşsiz sığınağı minnetle ulularken; kadının kendisi yeryüzünde gözlenen tüm karışıklıkların (fitnenin) müsebbibi olarak takdim edilir, dünya kurulalı beri. Hint'in kutsal metinlerinde, "doğuştan düşüncesiz ve hilekârdır" kadın... Buda, öğretisini sulandıracakları için kadınların rahibe olmalarına karşıdır. Ortodoks Yahudi erkeklerinin sabah dualarından biri, "Beni bir kadın olarak yaratmayan Kâinatın Yaratıcısı Efendimize hamdolsun."... Hıristiyan geleneğinin başat bileşeni, kadının kötülük, ayartma ve günahla özdeşleştirilmesidir... Hayrın ve şerrin, cinslerdeki karşılıkları erkek ve kadın olarak belirlenirken, yeryüzüne kötülük bulaştırdıkları gerekçesiyle kadınlardan topluca tövbe edip, günahlarını affettirmeleri talep edilir... İslam'da, "Ümmetim için kadın fitnesinden daha büyük bir fitne kaldığını bilmiyorum" mealindeki cümlenin Hazreti Muhammed'e ait olduğu bildirilir. "Allahım bizi kadınların şerrinden, fitnesinden ve onlarla imtihan olup kaybetmekten koru" mealindeki duanın(3) varlığı, semavi dinlerin ortak tutumlarının yansıması olarak belirir...Öte yandan, 1900'lü yılların başlarına kadar medeni dünyanın hemen her ülkesinde bir eş, kocasının gölgesi, uzantısı, parçası olan kadın, dünyayı saran değişimden nasibini alacaktır. "Yeni kadın" erkeğin bir refleksinden ibaret olmayı kabullenmeyen, yardımcı oyuncu rolünü reddeden, kendisine ait bir içdünyasına sahip, coşkulu, bağımsız, özgüven sahibi, yaşamını bir başına sürdürmeyi göze alabilen kadındır. Yeni kadın, erkeğin ne gönlüne ne de aklına hitap eder. Erkek cinsinin en duyarlı zümresi iken şairler, yeni kadını ne görürler, ne duyarlar, ne anlarlar, ne de ayırt ederler... Edebiyat, ihanete uğramış, terk edilmiş, acı çeken kadınlar, intikamcı zevceler, büyüleyici aşifteler ya da iradesiz, renksiz, sade, şirin kızlar üretmeyi sürdürür...Yaşı ne olursa olsun, erkeğin kanatlarının altında olmayan kadın, ana muamelesi görür. Özetle, kadının ne olup olmadığı erkekler tarafından kadınlar üzerinden tartışılan bir süreç olmaya devam eder; günümüzde türban meselesinde gördüğümüz gibi... Yeni kadının tecrübesi, yeryüzündeki yaşamın somutta ispatlanan aşkla ayakta kaldığı şeklindedir, yasalarla değil... Gerektiğinde baş örten, gerektiğinde yara saran tülbent, kadınlara mahsus bilginin kadim nakil aracı olarak görülür. Bu bağlamda, türban, kadınlık bilgisinin bastırılması, diğer bir deyişle, kadının kadına ihanetinin dışavurumu olarak algılanabildiği için korkutur. Türk toplumun eriştiği tarihinin bu noktasında, yargıç kürsüsündeki yerini dişiyle tırnağıyla elde etmiş yeni kadın, tanık mahallindeki hemcinsinin şahitliğini irade ve akıl bakımından erkeklerden daha zayıf olduğu gerekçesiyle reddetmeyi aklından bile geçirmezken, dünya ve kâinat görüşünü türbanı aracılığıyla ilân eden kadın yargıcın vereceği hüküm, erkek cinsi lehine cinsiyet ayırımı yapacağının peşinen kabulü demek olacağı için korkutur. Benzeri korkular tıptan sahne sanatlarına, öğretmenlikten turizme kadar hemen her uğraş dalında nüksedebilecek; yalnız seyahat edememekten yönetici kadrolarından uzak durmaya varıncaya kadar çok sayıda olası yasaklar gündemde kalmaya ve ürkütmeye devam edeceklerdir. Bana sorarsanız, türban sorunu işbu "kadının kadına ihaneti" olarak ifade ettiğim açmazda düğümlenmektedir. Bir kısmımız türbanı egemen erkeklerle kadınlar aleyhine yapılan bir ittifak olarak değerlendirirken, diğer bir kısmımız yasakçılarla birlikte hareket etmek suretiyle kendilerine tekâmül yollarını kapayan hemcinslerinin ihaneti olarak görebilmektedirler. Her halûkârda, konu üzerinde tartışacak, uzlaşma zemini arayacak, meseleyi çözüme ulaştırmaya çalışacak olan kadınlardır; kadınlar üzerinden ahkâm kesen muhalif ya da muvafık erkekler değil. İlginç.
Çokakýllýadam Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Bizim sınıfta şeriatçı bir çocuk vardı. Allahın, Havvayı Adem'e hizmet etmesi için gönderdiğini, yani kadınlar erkeklere hizmet etmek zorunda olduğunu söylerdi. Zateb islam hukukunda da miras bölüşürken kadına daha az pay düştüğünü hepimiz biliyoruz. Adamlar İslamı hayata geçiriyorlar işte.
elesso Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 yazının yanlış olduğunu söylememişler okurun bunu yanlış yerlere çeceğini düşündükleri için yayınlamamışlarki öyle olucaktı. ticari bi kurum orası , müşteri kitlesi ve çizgileri belli.
odiflame Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 islam aslında kuranı baz alıyorsa ne o çocuğun dediği gibi havvayı ademe hizmet için yarattığını söylemektedir ne de miras hukuku ebedi bir genel kaidedir.söyle bir örnek vereyim.fatih sultan mehmet zamanında osmanlı şeriat kaidesine göre yönetiliyordu fakat hırsızların eli kesilmezdi 40 akçe cezaya carptırılırdı.toplumsal cehalet fazla olduğu için bir iki çıkarcının lafları ile kadınlar 2.sınıf varlık gibi görülüyor. neyse konumuza dönersek.zaman gazetesinin sansür değildir canım.sansürü bir kısım medya yapar canım.biz akp medyasına güvenirisiz canım :)
Genel Yönetici GERGE Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Genel Yönetici Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Lilith rulez!
Sparkcaster Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 elesso said: yazının yanlış olduğunu söylememişler okurun bunu yanlış yerlere çeceğini düşündükleri için yayınlamamışlarki öyle olucaktı. ticari bi kurum orası , müşteri kitlesi ve çizgileri belli. okurumuz buna hazır değil şu demek insanların gerçeklerini öğrenmesini istemiyoruz.
malik Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 slat said: Al işte malik çok beğendiğin zaman gazeten yanlış yapmışlardır bir durum varsa , zaman'ın da konuyla açıklamasını dinlemek lazım bir de. evladım slat , ben bir şeyin savunucusu vs değilim.bir ideolojiyi de savunmam öyle kemalizm , yok şeriat ftw falan bir derdim hiç olmadı benim . ha şunu da çok tartışmıştık burda , çok da kanıtı gösterildi özellikle irtica haberleriyle alakalı , yok işte ameliyat etmem diyen başörtülü ürolog vs gibi yalan haberler yapan ebem değildi , aydın doğan ve cumhuriyetti. değil mi ? zaman'ı niye okurum ,bana göre daha haber niteliği taşıyan bir gazete , yorumcularını da gerçekten severim .etyen mahçupyan'dan , ahmet turan alkan , alev alatlı ,mümtazer türköne gibi çok kaliteli adamların yorumlarını dinlemeyi severim . radikal onun dışında hoşuma gider ve okurum . ama yukarıdaki gibi bir kısıtlama da zamana yakışmaz hakketen.saçmasapan bir harekettir . bir okuyucusu olarak da kınarım . zaman'ın açıkçası yönetim kadrosuyla pek bir işim yok benim . cemaatlerinin doğrultusunda kararlar almış olabilirler evet . bu cemaatçi yapısına rağmen gazete en özgürcü , en kaliteli gazetelerden biri . ben yalan haberine de rastlamadım .o yüzden okuyorum . Bi şeyci değilim ben yani. anladın mı evladım ? kaç milyon oldu bilmiyorum .
Eternalus Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 GERGE said: Lilith rulez! sırf +1 diyebilmek için güvenli olmadığı halde login oldum. oh evet! +1! gerçi tüm kadınlar lilith olsun, başkaldırsın!
hoccemama Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 malik bırak ya en özgürcüymüş en kaliteliymiş yemişim bide doğru haber yapıyomuş. saçmalamanında ötesine geçmişsin tebrikler zaman gazetesini okuyanlar bellidir fettullah gülen cemaati ve bunlara sempati duyanlar. anladın mı? geçmişte senin gibi konuşup tarafını belli etmeme çabasındaydılar ama şuan onlar iktidarda olduğu için kimliklerini gizlemiyorlar neyse.
Slat Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 malik said: evladım ? Babacım Zaman'ın yönetim kadrosuyla işim olmaz ne demek? Bu MHP'nin cumhurbaşkanının kim olacağı bizi ilgilendirmez demesine benzemiş.. "En özgürcü, en kaliteli gazete" cemaatçi yapıya (senin deyiminle) sahip bir gazeteye söylenecek son 2 sıfat.. Okurlarına saygısı olmayan, gerçekleri öğrenmesini istemeyen bir gazetenin nesi özgürlükçü nesi kaliteli? Benim dediğimi yazın, gerisini sansürlerim anlayışını savunan bir gazete nasıl özgürlükçü olur? Her olayda suçu dincilerin üzerinden almaya çalışıp, aşırı milliyetçilere atmaya çalışmak, dincileri koruyup kollamak, Cumhuriyet gazetesine saldırmak, Cumhuriyet'in dincilikle ilgili yaptığı her haberi körü körüne yalanmaya çalışmak kaliteli gazeticilik midir? Aslında medya gücünü kötüye kullanmak, iş bitirici olmak değil midir bu? Ben sana bir şeycisin demiyorum, bak savunduğun gazete aslında ne malmış diyorum.. En kaliteli gazete Zaman gazetesi gerçeklikten çok uzak ve komik bir idda çünkü..
a cup of coffee Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 alev alatlının bu yazısınıda üstte yazmışya kitaplarımda da çıta falan çok yüksek diye harbiden böyle bi durum var; gogolun izinde ; aydınlanma değil merhamet ve dünya nöbeti falan tamda böyle bi bakıyosunuz kuantum fiziği falan ksadfk olsun çok çok dehşet bölümler var; düşündürücü, gülümsetici ve zor ve farklı...genel olarak çok çok sağlam bi yazar, mallık yapmışlar işte. bi yerlere yazmıştım ,arayıp bulayım gene bu topice atarım, renklilik olsun.
Redeagle Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Kuantum fiziği yazmış herhalde diye okudum yazısını(bölümüm olunca çözerim diye düşündüm :P) ama normal senin benim kullandığım kelimeleri kullanmış kadın. Okuyucu kitlesi tam çözemiyor herhalde okuduklarını. Bööööleee basit şeyler yazmak gerekiyorrr.. türban mucks falan...
a cup of coffee Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 kuantum fiziği kabustaydı yamulmuyorsam noktalı virgül var diye yanılmayın yani.neyse, bakın bi kaç parça işte. dünya nöbeti alev alatlı romanın ilk paragrafında, soğuk bir kış gecesinde bir tren yolculuğunu anlatırken; o anı okuyucuya yeniden yaşatır: gökyüzü ben bakmazken bulutlanmış olmalı, güzelim yıldızlar kaybolmuş, buz çölü zifiri karanlığa bürünmüştü.dışardan trenin camlarının saydam olduklarını bildiren en ufak bir ışık gelmiyordu.kompartımanın zayıf lambası, buz tutmuş pencereyi gecenin karanlığı ile sırlayıp tek yönlü aynaya dönüştürünce, dünyayla irtibatımız tümden kesildi.o gece trende yeryüzünde kotlas-moskova yolcularından başka hiçbir canlı yokmuş gibi oldu. bir başka bölümde yazar, okuyucuyu hem tebessüm ettirir, hem de uzun bir süre düşündürür: nadya ve kızıl winkler’ın kompartmanları karanlık ve sessizdiler.portakal saçlı kadın, bahriyeli, dr. isayah, diğer yolcular, herkes, aleksi ile beni nöbete bırakmış, ışıklarını kapatmış, uyumuşlardı. “dünya nöbeti,” der, gülerdik. “sanki biz uyursak insanlığın başına bir şeyler gelecek!” der, gülerdik.
malik Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 slat said: Benim dediğimi yazın, gerisini sansürlerim anlayışını savunan bir gazete nasıl özgürlükçü olur? evet yönetimi beni ilgilendirmiyor , haberlerinde abartı da var , bunun da farkındayım .öyle mi algılamak zorundayım haberlerini ? ama yalan haberine rastlamadım zaman'ın , diğerlerine de rastladım diyorum .abartı - yalan arasındaki nüanslar efem . özgürlük konusunda da bu olayın doğruluğu halinde zaten kınarım o gazeteyi. başka bir gazete göster bana arkadaş , elif şafak , alev alatlı , etyen mahçupyan ,ve yukarıda saydığım isimler kadar saygın insanlar ve kal'e alınacak fikirleri olsun.niye okumayayım ki zamanı yani bu adamlar yazdığı sürece budist kitaplarını okurum ben . herkesin rahatça fikirlerinin konuşabildiği bir gazete zaman ki okuyorum . bu olay gerçekse saçmalık yapmışlar .
asinanyavuz Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 schrodinger'in kedisi serisi var, quantumla alakalı. alev alatlı'nın.
a cup of coffee Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 aydınlanma değil merhamet; “Bir sabah uyanıyorsunuz yoksunuz.Aynaya bakıyorsunuz, yüzünüz aynı yüz, elleriniz aynı eller…Bedeninizi yokluyorsunuz, orada duruyor…Ama siz hükümsüzleştirilmişsiniz, yoksunuz… “Aydınlanmanın kibri: “dediğim olguyu tek bir kelimeyle ifade etmek durumunda kalsam, seçeceğim sözcük “hükümsüzleştirmek” olurdu.İnsanları, yaşananları, ülküleri, bilgi birikimini, inançları hükümsüzleştirmek; hiç olmamışlar gibi yapmak; teknolojik üstünlüğün revaç verdiği çokbilmişlik, kabalık, yüzeysellik, hafifmeşreplik.
a cup of coffee Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 SCHRÖDİNGER’in Kedisi 1.Kitap Kâbus’tan toplumumuzun aile yapısı ile ilgili tespitlerini not aldıydım: Türkiye’de çocukların temel büyüme ortamını kadınlar topluluğu oluşturur.Türk çocuk eğitim modelini, anne , anneanne, babaanne, teyze, hala, komşu abla, komşu teyze ve benzeri kadınlardan oluşan bir “anneler topluluğu” oluşturmaktadır.Babaların çocuklarla dolaysız bağlantıları yoktur.Hiçbir baba çocuğunu kendisi yetiştirmez, kendisi doğrudan tanımaz.Baba-çocuk ilişkileri annenin aracılığından geçer.Bu durum anne-baba imgelerinin bütünleştirilmesine izin vermeyen bir durumdur. Dişil ilkenin egemenliğinde büyüyen kız ve erkek toplumu, “biz” toplumu oluştururlar. “Biz” toplumu “ben”in sürüden ayrılmasına “uçmasına” izin vermeyen toplumdur.Türk insanı, yeni bir şey ortaya koymaktansa “biz”in onayladığını taklit etmekle yetindi.Sanatta, edebiyatta dünyaya yeni öneriler sunamamış olmamızın sebebi de budur.
Overseer Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 malik said: slat said: Benim dediğimi yazın, gerisini sansürlerim anlayışını savunan bir gazete nasıl özgürlükçü olur? evet yönetimi beni ilgilendirmiyor , haberlerinde abartı da var , bunun da farkındayım .öyle mi algılamak zorundayım haberlerini ? ama yalan haberine rastlamadım zaman'ın , diğerlerine de rastladım diyorum .abartı - yalan arasındaki nüanslar efem . özgürlük konusunda da bu olayın doğruluğu halinde zaten kınarım o gazeteyi. başka bir gazete göster bana arkadaş , elif şafak , alev alatlı , etyen mahçupyan ,ve yukarıda saydığım isimler kadar saygın insanlar ve kal'e alınacak fikirleri olsun.niye okumayayım ki zamanı yani bu adamlar yazdığı sürece budist kitaplarını okurum ben . herkesin rahatça fikirlerinin konuşabildiği bir gazete zaman ki okuyorum . bu olay gerçekse saçmalık yapmışlar . elif şafak? O_o oha zamandamı yazıyodu? abaw. //şu baba ve piç, araf yazarı olan elif şafak? O_o
Laurelin Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 bedava dagitildigi icin zaman okuyo olmayasin?
a cup of coffee Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 buda sonuncu kuantum falan. SCHRÖDİNGER’in KEDİSİ ( KÂBUS) (Kuantum Fizikçileri, Sufi Tayfasıyla-Birleşik Cephe!) SAÇAKLI DEVRİM 2000 yılı henüz kutlanmamıştı… 90’lı yıllardı… Prf. Erkâni KEYMAN: Yarı geçirgen bir ayna al, önüne bir ışık kaynağı, meselâ bir ampul koy.Aynanın arkasında ampulden neşredecek fotonları algılayacak bir dedektör, dedektöre bağlı bir de silah olsun.Silahın namlusunun kutuya kapatılmış bir kediye doğrultulmuş olduğunu düşün.Ampulü yak.Foton aynadan sekmeden geçerse, dedektör silahı tetikler ve kedi ölür.Foton seker de aynadan geçmezse, kedi sağ kalır. Talip İmre KADIZADE: Evet? Prf. Erkâni KEYMAN: Aynaya yüz foton gelirse, ellisi geçer, ellisi seker diyelim.Soru: Peki tek bir tane foton gelince ne oluyor?O foton ne yapacak?Ya geçecek aynadan, kedi ölecek ya da sekecek geçmeyecek, kedi yaşayacak.Ne zaman geçecek ne zaman sekecek?Onu fotona soracaksın. Talip İmre KADIZADE:Keyfine göre mi takılacak yani?Onu mu demek istiyorsun? Prf. Erkâni KEYMAN:Evet sen ne yaparsan yap.İstersen ampulü güçlendir.Fotonların sayısını artır.İstersen azalt.İster beş yüz mumluk, bin beş yüz mumluk ampul kullan, ister renkli ampuller tak.Sonucu kontrol edemiyorsun. Talip İmre KADIZADE:Kedinin şansına kalmış? Prf. Erkâni KEYMAN:Şans değil, bilinmezlik!Yazı tura atarken.Para hileli değilse, yazı veya tura gelme ihtimalinin yüzde elli olduğunu bilirsin.Schrödinger’in Kedisi’nin meselesi farklı.Işık ampulden bölük bölük geliyor ve aynı anda hem dalga hem de parçacaık gibi davranıyor.Fotonun ne zaman ne yapacağını olasılık hesaplarıyla kestiremezsin.Asla bilemeyeceğimizi kesin olarak bildiğimiz şeylerden biri. Talip İmre KADIZADE: (düşünceli-mırıldanır gibi) Daha çok kısmete benziyor.O foton Schrödinger’in Kedisi’nin kısmeti gibi.Geçmeyince geçmiyor işte!Öyle mi?Ne dersin? Prf. Erkâni KEYMAN: (Dudaklarında saklamaya çalıştığı belli belirsiz bir gülümseme ile…)Bilmem, Heisenberg, kuantum mekaniğinde bazı şeylerin ilkesel olarak bilinemez olduğunu matematik formunda kanıtladı.Fiziğin tanımlamaları bile yüzde yüz değil. Talip İmre KADIZADE: (Duyduklarına sevinmiştir, adeta sevinçten bir an dili tutulmuş gibidir)İnanamıyorum, fiziğin tanımlamalarının bile yüzde yüz olmadığını bir nükleer fizikçiden duyduğuma inanamıyorum!Bu hem-hem de meselesi “ ya o ya bu” değil de “hem-hem de” “ya parçacık ya dalga” değil de hem parçacık hem dalga. Prf. Erkâni KEYMAN: Parçacık dedektörü ile izlenen foton parçacık olur.Dalga dedektörü ile izlenen foton ise dalga. Talip İmre KADIZADE:Yani, insan neyi aramaktaysa onu bulur. Prf. Erkâni KEYMAN: (tebessüm ile) EVET!
malik Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 enteresan böyle olaylarla kimin nerde yazdığını öğreniyoruz. bak allan işine yaw . sg-1 kardeşim bir hayra vesile oldun , bir zaman okuyucusu daha kazandırdın bizlere inş , allah razı olsun.
sir Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 etyen mahçupyan'ın yazılarını takip ederim, çok iyidir. tamam o da bi cemaatten ama biraz farklı =)
Bone Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 Mesaj tarihi: Şubat 19, 2008 GERGE said: Lilith rulez! My Life for Gaia ulan!
Öne çıkan mesajlar