Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Bekir Coşkun'dan iki yüzlülüğün, çifte standardın yazısı


KuddusiMavra

Öne çıkan mesajlar

huun said:

bu adam senelerce türk basınının en üst seviyesindeydi, kendisinin hiç suçu yokmuş gibi çıkıp konuşmasın. anlayamadığım işte bu ikiyüzlülük.


"şimdiye kadar hiç eleştirmedi, ekmeğini yedi, şimdi şımardı" gibi bir mesaj hissettim burda...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ardeth said:

Aceace said:

Meh.
Uğraşsın, konuyla ilgili makale yazsın, gazetede yanında çalışan asistanlara Türkiye'de kayıp statüsündeki yabancıların rakamını sormak yerine; ciddi bir formatta, kayıplar kimlerdir, necidirler, ne zaman nasıl kayboldular diye yazsın, başımızın üstüne koyalım.
Bu ülkede laf ebeliği yapmakla köşe yazarı olmak bir malesef.


bu da dogru. uzubn yazilari millet okumaz diyen adami ben o zaman rakamlarla konusmaya davet ederim zira kisa ve suslu yazilardan daha kisa ve etkileyici olabilir eger rakamlar gercekten cok kotuyse. malesef gercekten arastirmaci gazeteci pek kalmadi millet blog yazar gibi yazi yaziyor


doğru değil, yanlış.
köşe yazarının görevi bilimsel makale yazmak değildir. eğer böyle düşünüyorsanız tamamen yanlış düşünüyorsunuz. gazete yerine journal okumanızı tavsiye ederim.

bir köşe yazarının görevi köşesine yazı yazmaktır.
blog diyip küçümsediğiniz şey de zaten gazete köşe yazarlarından gelme.

iki tür blog var, biri günlük tutarmış gibi kişisel hayatından bahsedilmesi, diğeri de güncel olaylardan bahseden kişiler.
gazete de böyle. eğer günlük tutarmış gibi yazı yazanlardan hoşlanmıyorsanız, o tip köşe yazarlarını okumayın. ama her köşe yazarı da aynı tip yazılar yazar anlamına gelmez bu.

ama dediğim gibi bir köşe yazarının birincil görevi araştırmacı gazetecilik yapıp belge toplayıp o belgeleri köşesinde yazmak değildir, akademisyen gibi bilimsel tez yazmak hiç değildir.

"ciddi bir formatta, kayıplar kimlerdir, necidirler, ne zaman nasıl kayboldular diye yazsın, başımızın üstüne koyalım." tribi atıyorsunuz da, bunları yazan gazeteler var, onları da siz okumuyorsunuz ki zaten. sadece uzaktan laf atmak oluyor bu.
kuddusimavra buraya o tip yazılar koyunca dalga geçiliyor.

gerçi şu da var, um:ag'ın başında Güldal Mumcu'nun pasifliğini düşünürsek, köşe yazarlarına "NİYE ARAŞTIRMACI GAZETECİLİK YAPMIYORSUNUZ ULAN!" diye kızmak da abes tamamen.

Aceace said:

Genel olarak bir ülkede basın topluma hem ayna olur hem yol gösterici.
Bundan 60 sene önce Cumhuriyet hükümetleri "Neden ve nasıl" gözeterek eleştiriler yapılırdı.
70-90 dönemindeki gazeteciliğin ne kadar ağır şartlar altında fakat ne kadar ses getiren bir şekilde yapıldığını hiç bilmeyen varsa dahi suikaste kurban giden gazeteci sayısından tahminde bulunabilir.

Eğer 30 yıldır ülkenin en çok satan gazetelerinde 3-5 satır, babamında benzeri şeyleri yazabileceği şeyleri yazarak gazeteci olmasına eyvallah diyorsak
hatayı kendimizde aramamız gerek.

gazetenin satırlarını "nispeten" az bilgi, çok laf kalabalığı, 2 kelime yaz alt satıra geç modunda doldurulmasına tav oluyorum.


abartıyorsunuz, sadece ve tamamen abartıyorsunuz.
hani bekir coşkun'un yazdıklarını eleştiremiyoruz, adamın üslubunu eleştirelim olmuş bu.

bekir coşkun eskiden beri böyle yazan birisi, hürriyet'te yazdığından beri takip ederim. duygusal birisidir, ve gündemdeki olayları duygusal bir gözle bakarak eleştiren birisidir. turgut zamanından kalan dövlet kitabı vardı, o zamanki yazıları da aynı bu tarzda yazılıyordu. hatta o zamanlar daha fazla mizahi yazıyordu. onları görseniz "AY NE BOKTAN YAZILAR" derdiniz herhalde

bir köşe yazarının görevi bilimsel tez, makale yazmak değildir. uğur mumcu-ahmet taner kışlalı hayattayken yazdıkları yazıları cumhuriyet'ten okuyordum. hani sürekli "araştırmacı gazetecilik araştırmacı gazetecilik, ah nerde o eski araştırmacı gazeteciler" tribi çekiliyor da, arkadaş, uğur mumcu ve ahmet taner kışlalı'nın yazdıkları da yoruma dayanıyordu. gündeme bakıp yorumlar yapıyorlardı. ha elbette bulduğu belgeleri, araştırdığı bilgileri halka açıkladığı yazıları da vardır bolca. ama her köşe yazarının her köşe yazısında bir belge açıklayıp kanıtlar sürmesini beklemeniz anlamsız, köşe yazarlığının amacı o değil zaten.

belge açıklayan köşe yazarı istiyorsan o zaman belge açıklayan köşe yazarlarını takip edeceksin. işi yorum yapmak olan bir köşe yazarına bakıp da "NİYE BİLİMSEL VERİLER YOK EOULAAAN!" demiyceksin.

gerçi komik olan da şu, belgeler veriler bulup koyan gazetecileri paticiğe yazdıkları da bu sefer "aheohaoehaoheo, apo ile partiye giden perinçek" tribi çekiliyor.

aslında böyle bir trend var. köşe yazarlarını eleştirip onlarla dalga geçme tribi.
ne zaman çıktı bu, tayyip'le birlikte. sürekli gazetecileri küçümsedi, muhalefeti kötüledi. kendi medyasını kurdu, diğer gazetelere çamur atıp durdu.
bunları yaparken en çok kullandığı laf "hep eleştiriyorlar hep eleştiriyorlar, çözüm önerileri varsa gelsinler, muhalefet olmasınlar" idi.
e böyle olunca da halk şimdi köşe yazarlarının "sadece çözüm önerisi verip matematiksel hesaplamalar yapması gerektiğini" sanar durumda.
durup da gündemi eleştiren bir yazı yazarsan birileri de çıkıp "ÇOK LAF KALABALIĞI YAPIYORSUN, BİR ÇÖZÜM ÖNERİN VARSA ONU SUN!" diyor...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Aceace said:

@kuddusimavra.

Bak şimdi demek istediğimi şu şekilde açıklamaya çalışayım.

Genel olarak bir ülkede basın topluma hem ayna olur hem yol gösterici. Bundan 110 sene önce daha Osmanlı'da okur yazar oranı 0. ..........


Ayrıntılı bir şekilde düşüncelerini yazdığın için teşekkür ediyorum,saygı duyuyorum düşüncelerine. Ancak halen katılmıyorum. Söylediklerini anladım, Bekir Coşkun benim de köşe yazarı sıralamam da ilk 10'da olabilecek bir kalem(ya da belki artık klavye demek lazım :) )değil. Ancak sözkonusu alıntıladığım yazı bir bilimsel makale değil. Bilimsel makaleler zaten Bilim Teknik, Scientific Journal ve işte benzeri yayın organlarında olur. Günlük siyasi gazetelerde köşe yazarlığı yapan adamların bilimsel makale yazma kaygısı yoktur,olmamalı zaten çünkü o gazete ODTÜ Biyoloji veya İTÜ Kimya Mühendisliği kantininde dağıtılmıyor sadece. Günlük siyasi gazetelerde köşe yazarlığı yapan adamların görevi toplumun geneline ülkede olup bitenlerle ilgili gördüğü ve toplumun genelinin göremediğini düşündüğü ya da yeterince göremediğini, tepki vermediğini, anlayamadığını düşündüğü olaylar konusunda uyarıcı ve bazen de bilgilendirici yazılar yazmaktır. Burada da her gün birkaç tane örneğine rastladığımız medyamızdaki,toplumumuzdaki,hükümetimizdeki ve devlet sistemini devam ettiren organlardaki çifte standarda vurgu yapmış. Anlaşılır bir şekilde yazmış.
Bak,daha bugün bir başka çifte standart haberi var.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22615924.asp
Haberi okuduğunuzda göreceksiniz; Türkiye'de evlilik dışı ilişkiden çocuğu olan Özellikle Moldova, Rusya, Türkmenistan, Ukrayna, Azerbaycan, Kırgızistan ve Suriye vatandaşı olan kadınlara 6 aylık turist vizesi sınırlaması getirilmiş-ki bu eskiden 2,5 sene idi-. Gerekçe ise evlilik dışı çocuk artışı ve erkeklerin Türk eşlerinin zor durumda kalmasıymış. Fakat aynı sınırlama söz gelimi İngiliz kadınlara veya Alman,Amerikalı kadınlara getirilmemiş. Şimdi bu çifte standart değildir de nedir Allah aşkına? Bu konuda herhangi bir bilimsel makale yazmaya sence gerek var mı? Her şey ayan beyan ortada. Kaç kadının bu durumdan etkilendiğine dair istatistikler veya gerçek araştırma sonuçları tabi ki yayınlanabilir,yayınlansın ama bu haberi bu şekilde vererek insanların gözüne çifte standardın sokulmasına engel değil ki işin istatistiki veya bilimsel boyutunun haberle birlikte verilmemesi. Çünkü hayat sadece fen bilimlerinden,matematikten ibaret değil. Sosyal bilimler de bu hayat dersinin için de işleniyor. Adaletsizlik,hukuksuzluk da bilimsellik sınırları içerisindedir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bu olay daha çok ülkelerin vatandaşlarına verdiği değerle ilgili.

Hatunun ceset bulundu, sabaha "Türkiye katili bulsun" gibisinden washingtondan hemen bildirdiler.

Acaba o zavallılar bangledeşliler yandığında, "Bizim vatandaşları yakanlar bulunsun, ailelerine tazminat verilsin" diye bir açıklama yapıldı mı?

Veya o ermeni kadınlar için , ermenistan "ne oluyor lan" dedi mi?

zannetmiyorum.

Bekir Coşkundan çiğ bir yazı daha.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bone said:

aslında böyle bir trend var. köşe yazarlarını eleştirip onlarla dalga geçme tribi.
ne zaman çıktı bu, tayyip'le birlikte. sürekli gazetecileri küçümsedi, muhalefeti kötüledi. kendi medyasını kurdu, diğer gazetelere çamur atıp durdu.
bunları yaparken en çok kullandığı laf "hep eleştiriyorlar hep eleştiriyorlar, çözüm önerileri varsa gelsinler, muhalefet olmasınlar" idi.
e böyle olunca da halk şimdi köşe yazarlarının "sadece çözüm önerisi verip matematiksel hesaplamalar yapması gerektiğini" sanar durumda.
durup da gündemi eleştiren bir yazı yazarsan birileri de çıkıp "ÇOK LAF KALABALIĞI YAPIYORSUN, BİR ÇÖZÜM ÖNERİN VARSA ONU SUN!" diyor...


İşte bu herşeyi açıklıyo.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Trias said:

Bu olay daha çok ülkelerin vatandaşlarına verdiği değerle ilgili.

Hatunun ceset bulundu, sabaha "Türkiye katili bulsun" gibisinden washingtondan hemen bildirdiler.

Acaba o zavallılar bangledeşliler yandığında, "Bizim vatandaşları yakanlar bulunsun, ailelerine tazminat verilsin" diye bir açıklama yapıldı mı?

Veya o ermeni kadınlar için , ermenistan "ne oluyor lan" dedi mi?

zannetmiyorum.

şuraya kadar eyvallah da...


bu ne arkadaş yahu?
Trias said:
Bekir Coşkundan çiğ bir yazı daha.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bone said:

doğru değil, yanlış.
köşe yazarının görevi bilimsel makale yazmak değildir. eğer böyle düşünüyorsanız tamamen yanlış düşünüyorsunuz. gazete yerine journal okumanızı tavsiye ederim.


bilimsel makale ile araştırmacı gazeteciliği karıştırmışsın. herkes araştırmacı gazeteci olamaz tabi ama ülkede hiç araştırmacı gazeteci olmayınca böyle anca yorum yapmaktan öte gidemeyen yazılarla idare etmek zorunda kalıyor insan. geçen de 3 kadın ölmüştü diyor yazı. hepimiz farkındayız bu ülkede kadın haklarının kötü durumlarda olduğunu ve hükümet de imajının çizilmemesi için bu tarz şeylerin çok yazılıp çizilmesini istemiyor. bu durumda ortada bir araştırmacı gazeteci olsa çarpıcı rakamlarla gelip kimsenin itiraz edemeyeceği sonuçları ortaya koyar. geçen de 3 kadın ölmüştü dersen hükümet temsilcisi gelir o da hiç bir rakam vermeden biz kadınların haklarını korumak için şu şu yasaları çıkardık der herkes alkışlar gider.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

herkezin yazdığına bakmadım ama huun baya doğru bişey söylemiş.

30 yıldır işin içinde, en kallavi gazete/lerde köşe yazarlığı yapmıs adamın öle dısardan "lanet olsun böle medyaya!!!" deme hakkı yok pek. en azından öle yırtık dondan fırlar gibi deme hakkı yok.

bunu diyicekse, ki desin tabiki, özür diliyerek söylemesi lazım.



diğer taraftan, köşe yazısı akedemik yazı deil tabiki ama köşe yazısında değindiği konu hakkındaki bilgilerini yeyit etmeden, vardığı sunduğu sonuca zıt bir bulgu istasittik varmı bakmadanda yayınlatmakta edepsizlik. Bağımsız yazar deil bunlar, gazete yazarı. Arkalarına yazdıkları gazetenın prestiji anlıyorlar, basın elemanı olmalarının prestijini alıyorlar, "bağımsız adil tarafsız basın" kimliğini alıyorlar, bunlardan yararlanıyosan hakkını vericeksin. öle yazdım oldu diye bişey yok.

sonra neden kimse iplemiyo köşe yazarlarını, gazetecileri. kim neden iplesinki.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Aket-Atum said:

Ermeni kadınlar Ermenistan vatandaşı değil Türk vatandaşı yalnız.

Edit: Azınlıklar ile expat/turist kesiminin karıştırmamak gerek.


Her türk vatandaşının öldürülüşü haber olsa herhalde haberler akşam 7 de başlar 12 de biter, günlük gazeteler 50 sayfa olur.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...