Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

O Yaz


BramStoker

Öne çıkan mesajlar

O sene 13 yaşımdaydım. okul kapandıktan bir hafta sonra yazlığa gelmiş ondan sonraki bir iki haftayı teker teker yazlığa damlayanlarla görüşmediğimiz zamanda neler yaptığımıza dair hikayelerimizi paylaşarak, kah gülerek kah "ah vah!" diyerek geçiriyorduk. sabahlara kadar kumsaldaki şezlongların üzerinde laflıyor sonra gün doğumunu seyredip evlerimize dönüyorduk. ertesi gün öğleden sonra kalkıp bazen aç karnına bazen yarı tok havuza koşuyor, öğleden sonralarımızı ise basketbol oynayarak geçiriyorduk. akşamları da gene sahilde sabahlara kadar süren sohbetler devam ediyordu işte.

özellikle kızlar havuzdan denizden ilk heveslerini alıp yapılacak tüm dedikoduları (mirc ve telefon üzerinden okul zamanı yapılan kurlar vesaire :) )yaptıktan sonra tutturdular "cin çağırma diye bir şey var. çok eğlenceli oluyor. şenay'ların evinde yapalım mı? hadi hadi kikikiki..." diye. ben önce yok mok ayağı yaptım ama içim gidiyor. kızların grubunda canan diye çok sevdiğim tatlı bir kız var böyle konuşamadığım yanında kızardığım falan. o da yapmak istiyor mu diye kolluyorum. o varsa ben kesin varım yani. tabi bu arada erkek tayfası "yok yea olur mu öyle şey. hep birbirinizi kandırıyorsunuz." falan diye muhalefet ediyor. neyse ben de kafamı salladım olmaz gibilerden. yediğimiz binbir türlü trip ve "ne biçim delikanlısınız olm siz?" türevi laftan sonra mevzu değişti. kuduracağımız kadar kudurduk ve gece sona erdi.

ertesi gün akşam saatlerinde şenay'ın annesi grubuyla toplaşıp amerikano oynamak için gazinoya gittiğinde bunlar toplanıp cin çağırmaya gittiler şenaylara. ben de basketbol oynuyorum bu arada. neyse evlere dağıldık (9'dan sonra basket oynamak yasaktı.) yemek yedik falan ve aşağıya indim sonra. ama nasıl böyle acele ederek falan.

gözlerim doğal olarak canan'ı arıyor. onunla beraber kızları da arıyor tabi. havuz başına, gazinoya, parka marka her yere baktım yok. en son sahile gitmişlerdir dedim. şenay, esra ve hatice oturmuşlar sahilde bildiğin ağlıyorlar. kumda depar atmayı bilir misiniz dostlar? zordur bayağı hani. hah bana hiç zor gelmediği anlardan biridir işte o an kumda deparın. artık nasıl kum sıçrattıysam üzerlerine o üzgün hallerini bir kenara bırakıp "yavaş, oha, çüş." gibi kelimeleri ardarda sıralar hale geldiler. ben de bir yandan "ya ne oldu niye? ağlıyorsunuz?" diyorum tabi. şenay "ben bir daha o eve girmem. konuşmak da istemiyorum." dedi. kollarını kavuşturdu yere bakıyor böyle. o öyle susunca üstelemedim esra ile haticeye bakıyorum "ne oldu?" der gibi ama kafamın arkasında bir ses "olm canan'a ne oldu acaba nerde lan?" diye kafamı tırmalıyor resmen. soramıyorum ama öyle hop diye. off... ne oldu ya anlatsanıza dedim. esra atladı hemen. heyecanlı heyecanlı anlatmaya başladı:

şenay'ın ankara'dan getirdiği el yapımı bir tane tahta varmış. üzerinde alfabenin harfleri yazıyormuş boyayla falan. bir de çember varmış. şenay'ın annesi evden gidince bunlar toplanıp mum yakmışlar bir tane, tahtayı da ortalarına almışlar ve ünlülerin ruhlarını çağırmaya uğraşmışlar. olmamış tabi bir şey. sıkılanlar olmuş. sonra içlerinden bir tanesi "ben başka bir yöntem biliyorum." demiş ve eline kağıt kalem alıp bir şekil çizmiş kağıda. sonra herkesin bu kağıda iyice bakıp üzerindeki şekli akıllarında tutmalarını/unutmamalarını istemiş ve herkese gözlerini kapattırıp zihinlerinde bu şekli canlandırmalarını istemiş. bu arada hepsi el ele tutuşuyorlar. işte tam bu haldeyken bu kız başlamış kendi kendine bir şeyler söylenmeye. tam onlar da anlatamıyorlardı ama dua falan değildi diyorlardı yani. korkup gözlerini açmışlar tabi. ortam karanlık bı kız böyle acayip acayip şeyler yapıyor. bunlar gözlerini açmışlar ve bu kız susmuş. çıt çıkmıyormuş ortamda. bu kız tamam oldu galiba demiş.

dur çay yapıp geliyorum.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

olm durun iki dakka içimi döktürmediniz. ilk didn't read lol gifiyle siftahı açmış olduk. neyse...

bunlar tırsınca böyle aralarından kalkmak isteyen olmuş ama bu kız sakın kalkmayın diye uyarmış hemen. "bakalım oldu mu?" diyip içlerinden birinden bozuk para istemiş. tam bura bana anlatılırken şenay artık iyice ağlamaya başlamıştı, başka taraflara bakıyordu hep. daha dün gibi aklımdadır. bozuk parayı bir kaç kez havaya atmış bu kız. hep tura geliyormuş. hiç değişmiyor ama. "tamam burada galiba..." demiş. işin ilginç tarafı şu: ortam karanlık, bir mum yanıyor, bunlar geyiğine şöhret ruhu falan çağıracaklar ama salak gibi az önce o kızın istediği şeyi yapıp bir de kızın böyle oldu mu acaba diye deneme yapması falan çok korkutuyor bunları ama kalkmaya cesaret edemiyorlar(mış). bunlar soruyorlar tabi ne alaka bozuk para diye. kız şöyle demiş: bu cins olanı etraftayken yazı tura atınca ilk hangi yüzü geldiyse ondan sonra hep aynısı gelir. böyle diyince "öff ya ben gidiyorum." diyip iki tanesi çıkıyor evden dışarıya kızların ama gerisi evde yani.

bu kız olayı yavaştan devralıyor tabi. başlıyor ey ruh buradaysan bir işaret ver demeye. çıt yok salonda. cam pencere açık mum hafiften titriyor,sitenin bahçesinden onun bunun sesi geliyor... sonra ellerini bırakmalarını ve hepsinin bir parmağıyla tahtanın üzerindeki çembere çok baskı yapmadan tutmalarını istiyor. her şey klişe tabi. parmaklarıyla çembere dokunuyorlar ama bir şey olmuyor tabi. sonrasında çemberin oynadığını hissediyorlar. çember m harfine gidiyor sonra e harfine gidiyor ama bariz birisi ittiriyor yani. usual suspect olarak bu kıza bakıyor herkes ama tam bu sırada ne sağlarından ne sollarından ne arkalarından ne başlarının üstünden tam da hepsinin oturduğu dairenin ortasından bir ses "böyle şaklabanlıklara gerek yok." diyor. yerinden sıçrayan mı dersin arkasına doğru devrilen mi dersin yerine çakılı kalan mı dersin. herkes fırlıyor yerden. çığlık çığlığa dışarıya atıyorlar kendilerini. burasını ben hatırlamıyorum çünkü hani onlar o kadar bağırsalardı ben kesin bizim evden duyardım çığlıklarını. belki de duştaydım o sırada. bilemeyeceğim şimdi.

bunların hepsi dışarıya fırlıyor. herkes birbirine soruyor "hanginiz söyledi onu?" diye. bu arada farkediyorlar ki bu kağıda sembol çizdirip o şeyi çağıran kız aralarında yok. sesleniyorlar kapıdan evin içine dışarıya çıksın diye ama çıt yok yani. hepsi birbirine gaz vermeye çalışıyormuş "hadi gir baksana ne yapıyor diye." ama hiçbiri cesaret edemiyormuş. neyse bunlar içeriye seslenince falan sanki bir şey olmamış gibi çıkmış dışarıya. "e niye o kadar korktunuz ki? ne güzel istediğimizi soracaktık, sohbet edecektik." demiş. şenay bu arada "gitti mi gitti mi?" diye sormuş kız da "bilmiyorum bana bir şey demedi. evdedir galiba daha." demiş. bunlar bu sefer kapının ağzında da duramaz olmuşlar. herkes biz eve gidiyoruz demiş çekmiş gitmiş.

ben artık daha fazla dayanamayıp "e canan nerde o zaman?" dedim. eve gittiğini söylediler ama orayı da terk edemiyorum hemen öküz gibi tabi. herkes çekip ya gazinoya annesinin yanına (babalar azdı, hafta içi.) ya evlerine koşmuş başka birileri olanlar. şenay "beni sakın yalnız bırakmayın eve de giremem." diyince esra ile hatice onunla kalmışlar.

ben böyle "hadi canım öyle şey mi olur." diyorum içimden ama bunların yüzler bembeyazmış da renkleri yüzlerine yeni geliyormuş gibi gözler ayrık falan. şenay bildiğin ağlıyor ya. ben bunları teselli etmeye çalışıyorum. "şaka yapmıştır içinizden biri. şimdi kıs kıs gülüyordur halinize. zuhahaha" falan diyorum. hafife alıyorum tabi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...