Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Noel Baba adam olsa bacadan değil kapıdan girerdi!


mani

Öne çıkan mesajlar

"Ot" gibi yaşamanın belli sınırları aşamadıkları ve düz yaşadıklarını, benim söylediklerimi desteklediğini görmek zor olmasa gerek. Ha "it" gibi yaşamakla aynı tutuyorsan onu bilemem. Bütün gün bilgisayar karşısında oturana da "ot" gibi yaşıyorsun derim ben genelde, ama bundan küfür veya hakaret anlamı çıkarıyorsan senin bileceğin iş...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sorun şu ki, Noel'i kutlamakla yeni yılı kutlamak arasında alaka yoktur. Müftümüz yine fail'lardı yani.
Christmas eşit değildir New Year's Eve. Alakası bile yok. Yabancılar yılbaşını kutlamazlar bile. (Ya da o kadar yoğun diyelim gerçi milenyum gösterileri harikaydı birçok ülkede)

Santa Klaus ise biraz daha farklı. Eğer okursanız şu anki haline gelmesinde Coca-Cola ve çeşitli marketing taktiklerinin etkisi oldukça fazladır. Bunun müslümanlar hristiyanlaşıyorla da yakından uzaktan alakası yoktur.

Yılbaşı adı üstünde yılbaşıdır, ve bunun kutlanması gayet doğaldır. Dinle minle alakası yoktur çünkü. Ancak bizim zeki din adamlarımız her yerden bir polemik yaratmaya çalıştığından bunu yıllardır saçma sapan sunup sunup servis ediyorlar.

Sırf bunlar bile "ot" olmanın biraz kanıtı sanırım. Çünkü ne dediğinden, neyden bahsettiğinden, neyin kutlandığından bile haberi yok. Yılbaşı emin ol din diye birşey olmasaydı da kutlanırdı, çünkü insanlar başlangıçlara önem verirler. Yılbaşı kutlamanın, birinin doğum gününü kutlamasından farkı yok. Bunun Hristiyanlıkla hele hiiiiç alakası yok. Ama bilmiyor, araştırmıyor, okumuyor. Sonra "ot" diyince kızıyorsunuz...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sotto said:

Y.Özdil'in bu konuda çok güzel yazısı vardır. Genç olmakla, hayatın tadını çıkarmakla ilgili, okuyun, ama önyargısız okuyun...

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/16525725_p.asp


Sotto said:

Ama halbuki hayat herşeyi dengede yaşayabilmektir. Gerektiğinde gençliğini yaşamak, zamanına göre yaşamak, gerektiğinde dur diyebilmek. Bunu başarabilen insanlar "ot" sınıfından sıyrılabilirler, bu ekstrem noktaların doğruluğunu kesinlikle söylemez. Kaldı ki vucüdu tamamen yadsımakta bir ekstrem noktadır. Bu tarz "ot" insanların genelde yaptıkları da budur.

Denge üzerine biraz düşün. Yılmaz Özdil'in yazısı beni özetler. Bakış açımız farklı çünkü. Bana göre hayatta beyli şeyleri denememiş insanların salt bundan korkmaları, onların ot olduklarını gösterir.

Nedir yahu içkili eğlenceden bu kadar korkmak. Bu korku "ot" zihniyetidir işte.

Bu adamların dar bakış açısı ve "ot" olmaları.


Sotto said:

Onun görevi nedir ki?
Nedir abi müftü dediğin, kimdir yahu müftü
"ot" diyorum işte, bu adamın açıklamasını dinlemeye mecbur muyum ben.
Senin düşüncen beni elbette ilgilendirmez.


Sotto said:

Daha uzatmayayım, hala kendi fikirlerini beyan etmesi konusunda sana katılmıyorum.
Beni bilmemne müftüsünün ne düşündüğü hiiiiç ama hiiiç ilgilendirmiyor, tamam?
Neymiş içkili eğlenirsem günahkar olurmuşum. Seni kimsin hacı?


Sotto said:

Veya bu ülkede herkes senin inandığına inanmak zorunda mı? Hayır, bu senin düşüncen. İşte o yüzden kendine saklaman gerekir. Müftü olman hiçbirşeyi değiştirmez.
Ancak benim içki içerek günahkar olduğumu söyleyecek kişi ne müftüdür, ne başkası.
Eğlenin, ama dikkatli olun başkalarına zarar vermeyin diyebilirsin.


büyük ihtimalle 15-18 yaş arasındasın,
ve "ot gibi yaşamamak" için sigara içiyorsun.
o yaşlarda öyle oluyor, "ot" olup olmamak çok büyük önemli bir faaliyet. insanlar arkadaşları tarafından "ot" olarak tanımlanmamak için gidip sigara içiyor felan.
o yüzden yazında bu kadar ot lafı geçiyor ve ot olmayı kafaya bu yüzden lüzumsuz derecede takmışsın.

olayları bilmeden müftüyü suçluyorsun.

öncelikle müftünün işi bu.
sen istediğin kadar inat etsen de kuran da içkiye karşı maddeler mevcut.
adam da çıkıp, "yılbaşında gidip içki içmeyin, günahkar olursunuz" diyerek hatırlatma gereği duymuş.

illa herkes "B" kişisinin fikrine göre mi adapte olmak zorunda?
gerçi "bana ne onun fikrinden" diyerek insanların düşünce özgürlüklerini umursamadığını belirtmişsin.
yani müftü orda "için için, kusana kadar için" demiycekti herhalde?

şu var, bugün X diskosunun sahibi TV'ye çıkıp "yılbaşında şahane bir içkili parti yapıyoruz, herkesi bekleriz" deme hakkına sahipse,
müftü de çıkıp "yılbaşında içki içmeyin, günahkar olursunuz" deme hakkına sahip.

yılmaz özdil'in yazısını koymuşsun tamam güzel yazmış da bunun "ot gibi yaşamak"la veya "inançlı birisi olmak" ile bir ilgisi yok ne yazık ki.
"inançlı olanlarla dalga geçin, ibadet etmeyin, günah olan her şeyi yapın" demiyor olda.
ya da "sırf ot gibi yaşamamak için uyuşturucu da kullanın, araba kazası da yapın, kendinizi camdan atıp kolunuzu kırın" gibi şeyler de yazmıyor.

ayrıca 15 yaşını geçmiş, 70 yaşına gelmiş kişileri de yılmaz özdil'in "genç olmak" yazısı kapsamıyacak herhalde?
"genç olmak budur" diyorsun, yılmaz özdil diyorsun, ama bu adam sadece senin bahsettiğin hedef kitleye konuşmuyor.

kural olan bazı şeyler var ve bunlara uymak zorundasın.
100 km hız sınırı olan bir yolda sırf "ot olmamak uğruna" gidip 250 km hızla araba sürmezsin. kaza yapıp ölme riskin oldukça fazladır.
polis bunu sana hatırlatırsa "sana ne birader" dersen o senin kendi tuhaflığındır, polisin değil.
aynı şekilde kuranda kural olan bir şeyi müftü uyarıyor, ona da "saa ne birader" diyemezsin.

islamiyete inanmıyorsan zaten senin ilgilendiren bir olay değil bu. hristiyanların noel kutlamasıyla ilgilenmediğin gibi bunu da umursamayacaksın.
ama islamiyete inanan kişilere yönelik konuşan birisine de "ay o kim oluyor da konuşuyor, ot kafalı" gibi bıdı bıdı edemezsin.

ha şu var, söyledikleri sözler yersizdir, o zaman Diyanet İşleri inceleme başlatır. ki öyle olmuş zaten.

ama sırf "İçki içerseniz günah işlersiniz" diyen birisine "sen kim oluyorsun ot ot ot ot ot" dersen o zaman Sufi'nin şu dediğine gelmiş oluruz:

Sufi said:

biri birine ot gibi yaşıyor der, diğeri de ötekine it gibi yaşıyor der, bu itişme sürer gider. benim gözümde iki tarafın da birbirinden farkı yok. yiyin birbirinizi ha goçum.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ne yazık ki anlamamakta ısrar edeceksin. sen ot gibi benzeri tabirlerle beğenmediğin bir tarzı hakir görürken gerekçelerinde ne kadar haklı ve tutarlı olduğunu düşünüyorsan onlar da beğenmediği başkalarını hakir görürken kendilerince tutarlılar. sen niye onlardan daha fazla haklı olasın ki? bana göre de yazdığın gerekçelerin bi kısmı asılsız bi kısmı da tamamen subjektif. hakir görerek bahsettiğin kişiler gibi düşünmüyor olmama rağmen beni, bile ikna edemiyorsun. ancak tamamen seninle aynı fikirde olanları ikna edebilirsin.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sotto said:

Sorun şu ki, Noel'i kutlamakla yeni yılı kutlamak arasında alaka yoktur. Müftümüz yine fail'lardı yani.

Yılbaşı adı üstünde yılbaşıdır, ve bunun kutlanması gayet doğaldır. Dinle minle alakası yoktur çünkü.

Sırf bunlar bile "ot" olmanın biraz kanıtı sanırım.

Yılbaşı kutlamanın, birinin doğum gününü kutlamasından farkı yok. Bunun Hristiyanlıkla hele hiiiiç alakası yok.

Ama bilmiyor, araştırmıyor, okumuyor. Sonra "ot" diyince kızıyorsunuz...


iyi güzel noel ve yılbaşının farklı olduğunu biz de söyledik,
ama bu işi ot olma meselesine çekmen seni daha büyük faillere çekiyor.

yılbaşı adı üstünde yılbaşıdır evet,
ama yılbaşı da olsa içki içersen günah işlemiş olursun.
dediğim gibi kuran'da geçiyor bununla ilgi maddeler,
adam da İslam'a inanan kişiler için konuşmuş.

senin anlayamadığın nokta Yılbaşı diye dinde içkinin serbest olmaması ve bu ülkede dine inanan kişilerin yaşıyor olması.
sonra "bilmiyor, araştırmıyor, okumuyor" diyorsun.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sufi said:

ne yazık ki anlamamakta ısrar edeceksin. sen ot gibi benzeri tabirlerle beğenmediğin bir tarzı hakir görürken gerekçelerinde ne kadar haklı ve tutarlı olduğunu düşünüyorsan onlar da beğenmediği başkalarını hakir görürken kendilerince tutarlılar. sen niye onlardan daha fazla haklı olasın ki? bana göre de yazdığın gerekçelerin bi kısmı asılsız bi kısmı da tamamen subjektif. hakir görerek bahsettiğin kişiler gibi düşünmüyor olmama rağmen beni, bile ikna edemiyorsun. ancak tamamen seninle aynı fikirde olanları ikna edebilirsin.


sufi'ye katılıyorum
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Haksız olmak hiçbir zaman sorun değil marksman'cim, burada fikir paylaşıyoruz. Hiç öyle bir iddiam olmadı emin ol. Zaten burada birbirimizin düşüncesini değiştirmek gibi bir amacımız zaten yok, herkes istediğine inansın. Ancak şu var;

Bir kere ben 15-18 yaşında değilim, muhtemelen yaşım buradaki insanlardan daha fazladır, kaldı ki bunun hiçbir önemi yok. Hayır, ben sigara hiç kullanmadım, gerek de duymadım. Daha da detaylı bilgi vereceksem, yarı-profesyonel sporcuydum bir zamanlar. Ha bunun ne önemi var.

"Ot" olayındaki düşüncemi pek anlatamadım sanırım. Bunu hakaret olarak algılayabilirsiniz elbette ama ben daha önceki sayfalarda ne demek istediğimi zaten belirttim. Hayatında belli şeyleri aşamamış, okumamış, etmemiş, başkalarını tanımamış ve birçok şeyden korkan bir insanın hayatı ot gibi yaşadığını düşünüyorum evet. Bu direk benim düşüncem, sana göre fail bana göre değil.
Y.Özdil'in yazısını koyma sebebim ise bu insanların neler düşündüğünden çok maalesef ülkeyi yönetenlerin birçok şeyi aşamamış olmasıdır. Bu benim görüşümdür, YÖzdil'in görüşüdür, katılmazsın. Bu noktada adamın demek istediğiyle benim demek istediğim aynı ki ben burada konuda biraz saptığımı belirttim. Olayı gençlik, içki, eğlenme ekseninde baz aldım çünkü. Hayatında hiç eğlenmemiş adamın eğlenmenin ne olduğunu bilmesi zordur değil mi, bunu kastettim. Bunu müftü bazında almak yerine genel olaraka düşün.

Ekstrem noktalara gitmişsin maalesef direk, ben ise inanmayanlar uyuşturucu içer, onu bunu yapar ot gibi yaşamamak için diye bir laf hiçbir zaman kullanmadım. İkinci mesajımı okursan eğer ne demek istediğimi net anlarsın. "Ot" gibi olmamak, her türlüğü ğisliği yapmak demek değildir. "Ot" gibi olmamak senin gibi olmayandan, senin gibi inanmayandan bu kadar korkmamaktır, hayatta bazı şeyleri aşabilmek, dünyanın sadece müslümanlar etrafında dönmediğini görebilmektir. Bazen, kendi sınırlarını görebilmektir "ot" gibi olmamak, vücüdu yadsımamak, onu bir günahkar olarak görmemek, hayatı sadece belli kurallara göre yaşayıp, gerisini tükaka olarak görmemektir "ot" olmamak. Bu kesinlikle her pisliği yapın, en ekstremi yaşayın demek hele hiç değildir. Hayat bir denge felsefesidir, ve birçok şeyden kaçınmak da bir ekstrem noktadır. Hele hele içkiden ondan bundan öcü gibi korkmak-nedenini dahi sorgulamadan- bana göre "ot" olmaktır, bu sana göre tamamen yanlış olabilir. Ben sana itiraz etmiyorum. Dediğim gibi sana göre fail, bana göre değil.

Bunun dışında, belli yasaklarlar vardır veya müftünün görevi budur'a gelelim. Bir kere ülkede olan, yaşam düzeni için herkesin kabul ettiği yasaklarla, belli bir kesimin doğruluğuna inandığı yasakları bir tutmuyorsun sanırım. Din dediğimiz şey bir inançtır ve onun getirdiği yasaklar kimini bağlar, kimisini ile bağlamayabilir. Bunun ne toplum düzeniyle, ne de 100 km'nin aşılmasının getireceği sonuçlarla bir alakası yoktur, tamamen bireyseldir.

İşte bu yüzdendir ki, müftü çıkıp eğlenin ama içki içmeyin yoksa günahkar olursunuz diyemez. Çünkü ne müftü ne bir başkası benim günahkar olduğumu iddaa edebilecek duruma değildir, buna itiraz var mıdır?

Ülkede inananlara geleceksek eğer, ben bunu açıkça belirttim. İnan kesim içki içmemesi gerektiğinin zaten farkındadır, yoksa inancı eksik değil midir zaten?
Peki herhangi bir müftünün çıkıp içki içmeyin sakın demesine gerek var mıdır, veya tekrarlayayım, müftü içki için birşey olmaz deseydi bu, inananların gözünde "tamam o zaman içebiliriz" olarak mı algınanacaktı?
Demekki müftünün herhangi bir açıklama yapma ihtiyacı duymasına baştan gerek yok. Cümlesine müslüman ailesi diyerek başlayabilirdi, o zaman beni işin içine otomatik olarak günahkar sınıfına sokmazdı.

Bunu yapmaz neden, çünkü ona göre Türkiye'de herkes müslüman, en doğru yol odur, ve sen buna uymazsan günahkarsın olursun. Onun veya onun gibi düşünen birçok insanın böyle düşünmediğini iddaa edecek misin bana?

Bak ben burada ona "ot" diyorum, bu benim düşüncem ama günahkar farklı bir durum. Bana "it" deyiversin kabul, ama günahkar deme yetkisine sahip değil maalesef. Çünkü ben "kardeş ben müslüman değilim" desem otomatik olarak içki günah olmaktan çıkıyor mu bana göre? Bir de öyle düşün. O zaman günah kime göre neye göre.

Kaldı ki bunun doğruluğunu da bilmiyoruz. Bana inançla ilgili yasakların tamamen doğruluğunu idda edebilir misin?

Bak yine inanç ve olguya giriyoruz. Biri 100 km'yi geçerse bunun olabilecek kazaları sonuçları vardır bunlar kötüdür. Ben içki içersem eğer bu sadece senin inancına göre kötüdür, içkinin kötü olduğunu kanıtlamaz. 100km'lik yolda 250 ile gitmenin ise inançla alakası yoktur, bu kötü sonuçlara yol açabilir ve sen bunu yasaklarsın. İçki ise dediğim gibi sadece senin inancına göre kötüdür, bana göre kötü olmayabilir. O zaman bana bu yasaktır deme hakkına sahip değilsin.

Bunun dışında okumadan, etmeden, araştırmadan, kendi dininin ilk emrini bile uygulamadan, açıklama yapan insana "ot" demekten çekinmiyorum. Bir önceki sayfada yazdığım gibi, daha Noel'in veya yılbaşının ne olduğunu bilmeden çıkıp açıklama yapıyorsa müftü arkadaşımız, bu artık onun görevlerini, onu bunu aşıyordur, tamamen haksızdır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ot kelimesini tamamen mekanik olarak algılayabilirsin Bone, ama ben ne demek istediğimi belirttim, senin de anladığını düşünüyorum ha elbetteki saçma bulabilirsin, katılmayabilirsin o çok ayrı. Tekrarlamayayım kendimi. Bunun sigara o bu olmadığını biliyoruz. YÖzdil ile alakası ise hayatında hiç kendi sınırlarını görmemiş, gençliğini yaşayamamış insanlarla ilgiliydi ki bunun yine tekrarlıyorum senin mantığınla sigara içmek, uyuşturucu kullanmakla ilgisi yok. Herşeyden öcü gibi korkmakla, hayatı sorgulamamakla çok ilgisi var ama. Gerçi neyse bu biraz konu dışı, ben burada müftüyü eleştirmiyorum, zaten yazarken konu dışına çıkıyorum dedim.

Beni rahatsız eden, her sene bir adamın çıkıp Noel şudur, yılbaşı şudur sakın içki içmeyin onu bunu yapmayın gibi birşeyi kendine misyon edinmesi. Ben de sinirleniyorum ve sanane diyorum açıkça. İçki içmeyecek adam zaten içmiyor, bunu bir de yılbaşında özel olarak müftü kardeşimizden duymak gerekliliğini anlayamıyorum.
Ben günah kelimesini sevmiyorum çünkü günaha inanmam. Dediğim gibi içki sadece dünyada belli topraklarda gönderilen insanlara günah ta, onun yanındakilere değil mi. Birçoklarımız sadece bu topraklar üzerinde doğduğumuz için müslüman olmadık mı, bana hangimiz ben dinimi seçtim diyebilir. Yok öyle birşey. O zaman bana doğuştan otomatik günah olarak yazılan birşey, niye Antarktika'daki adama günah olmuyor. Dediğim gibi biraz da bakış açısı. İnanç olayı budur ama buralara takılmamak lazım, konu dışına çıkmayalım.
Ama sonuç müftünün veya başkasının bunları idrak edecek kapasitesi olmaması dolayısıyla insanları da böyle sınıflandırmaması gerekliliği.
O kadar oyun oynayan adamsın, Character Sheet gibi düşün. Senin character sheet'te müslüman yazıyor diyelim, otomatik ve sen seçmiyorsun. Ha seçebilirsin elbette ama Türkiye'de doğmasaydın bana müslüman olacağını iddaa edemezdin heralde. Başkasının ise sheet'te hristiyan yazıyor. Şimdi sana içki günah ona değil. Gariplik yok mu bu işte. İkinizde insansınız, yaratan bir tane. Sonra sen diyorsun ki ben respec atacağım hristiyan yazsın orada içki de günah olmasın. Mesela atıyorum. Hoop içki artık günah değil kebap. Ee sen yine aynı adamsın, yine Bone'san Bone'sun yani. İyi bir insan mı oldun kötü bir insan mı. Aynı insansın. E noldu şimdi günahlar.
Demekki inanç kişide bitiyor. O zaman müftüye de pek gerek kalmıyor sanırım. Örnek saçma olmuş olabilir ama seçimler üzerinden gittim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...