fede Mesaj tarihi: Kasım 29, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 29, 2011 rosetta stone rosetta stonela 1 haftada mandarin çincesi öğrendim Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
goldbären Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 dasaaa said: dinde de kolaylık var mesela. gel bi kimono giy desen ama.. giyen çıkmaz o yaşta. zor çünkü. ingilizce de zor. ne kolayı be. 50 yaşında adamı sünnet ediyolar. sonra ilk uyarılmada dikişler atıyor. metamorfoz gibi kabuğundan sıyrılıyor. düşünsene Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
aquila Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 buyuk yasta sunnetin o yonunu hic dusunmemistim, tesekkurler. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
goldbären Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 ne demek, görevimiz Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Akhlaur Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Off ne berbat birşeydir lan o.Tirmis gibi. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Vingthor Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 dasaaa said: okumadım. cevabım evet Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
liberal Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Zekanda sorun yok da kendine güvensizlik var, haklı olarak. Yurt dışına giderim okurum ayaklarına girmeye gerek yok. Yurt dışında aynı yerde kalıp her gün annen baban gibi ingilizce konuşan ortam yoksa eziyet olur sana. Ben okula giderim hem ders yapar, diplomamı alır hem ingilizcemi geliştiririm olayı insanların sandığı kadar basit değil. O "yurtdışında oku ingilizcen gelişsin" olayı sen belli bir seviyeye geldikten sonra başlıyor. Yeterli altyapının olması gerekiyor. O arada zaten temeli yiyip iyice yutman lazım ki kendini geliştiresin. Yurtdışına gittiğinde "bugün hava cok güzeldi" diyebilmen lazım ki zamanla kendini geliştirip otomatik olarak "Bugün hava muazzamdı, çok mükemmel ve unutulmaz bir gündü" diyebilesin. Yukarıda verdiğim örnek basit ama şunu demek istiyorum; yani her istediğin cümleyi ağzından o an düşünüp söyleyebiliyor musun veya yazabiliyor musun yoksa bi 5-6 saniyelik düşünme süresi mi istiyorsun. Bir de kelime haznen genişse sorun olmaması lazım aslında. Bir filmi 1.5 saat izleyip en az %80nini konuya bakarak değil oyuncuların ağzından çıkanları dinliyeyip anlıyorsan hiç durma git Amerikaya oku derim. Ama filmleri anlayamıyorum diyorsan kelime haznen dardır. Amerikan ingilizcesi diğer ingilizcelere göre çok daha rahat ve geniştir. İngilizler kelimenin yarısını daha söylemeden yutuyor. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
hoccemama Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 herkes zeki olacak diye bir şart ol. gerçekle yüzleş, kapasitene göre şeylerle uğraş. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
senko Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 boşver ingilizceyi biz bilioz da mı konuşuyoruz Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
aquila Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 evet Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
pekaziz Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Abicim niye böyle tahrik edici başlıklar açıyorsun paticik'te. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Qualance Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 dasaaa said: okumadım. cevabım evet Aynen konu başlığını okur okumaz verdiğim cevap. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
BGO Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Şimdi ben sorarım size? Gerçekten siz misiniz bu? Gerçekten size söylenenler misiniz siz? Gerçekten bununla yetinmek mi kararınız? Onlara inanmayı seçtiyseniz ve yarattıysanız bunca felaket dediğinizi, sadece değiştirseniz inandıklarınızı değişir mi yoksa tüm ben dedikleriniz? Bir düşünün sadece? Gerçekten siz misiniz siz olduğunuzu sandığınız her ben dediğinizde? Şimdi sorun sabırsız olmam mı? geri zekalı olmam mı? yoksa ikiside mi İkiside ama değilde… şimdi nasıl diceksin burdan ben bakınca geri zekalı gibi durmuyorsun..ama sen kendini geri zekalı olarak sıfatlandırdığın için öyle duruyorsun..ama tebrik ediyorum..belki sadece ingilizce gerçekten öğrenemiyorsun… belkide öğrenmek istemiyorsun…İnsan neden bu kadar çok isterde öğrenmek istemez dimi bilmem bunu kendine sor.. kendini öncelikle gözden geçir…doğru dediklerini. Sabırsız mısın ben soruyorum sana..bunun cevabını kendine vericek kişi yine sensin..verdiğin cevaplara da dikkat et..(-.gerçekten elinden gelenin yüzde yüzünü yaptığına inanıyor musun ? Aaaaaa…Hocam Oldu mu Şimdi??? İngilizceyi zor öğrendim ben… Kolejdeydim…12 yasında kendiliğinden konuşur yapmışlardı bizi… Konuşuyorduk ama ne konuşuyoruz, ne yapıyoruz, neyi nerede kullanıyoruz hiçbir şey bilmeden konuşur olmuştuk… Lisede Shakespeare okutmaya başladılar… İyi… Okuruz, tartışırız… Düşünmeden yorumlarken, neyi nerede kullanıyoruz demeden lise bitti ve fakülte de buldum kendimi… İngilizce öğretmenliği okuyacağım, sanıyorum İngilizceyi biliyorum, sanıyorum artık öğrenilecek bir şey yok… E daha ne olsun; okuyorum, konuşuyorum, tartışıyorum… Black’leri, Milton’ları yemiş, Shakespeare’yi yutmuş insanım ben… Hönk… Yedi senede bitirebildim bu ukalalığımdan üniversiteyi… O her şeyi bilir halim, aslında hiçbir şeyi bilmez olduğumu anlayana kadar, her bildiğimi tekrar sorgulamam ve yeniden öğrenmem gerektiğini idrak edene kadar yedi sene uğraş vermemi gerektirdi ders notlarının arasında… Ne işime yaradı bu? İyi bir İngilizce öğretmeni olmamı sağladı… Her şeyi bildiğimden değil, dile muhteşem sahip olduğumdan değil, her kelimeyi ezberimden çıkartıp, gramerin her noktasını virgüllediğimden değil; kendim o kadar zor öğrenmiştim ki kimin neyi anlamadığını, neyi karıştırdığını, nerede mantığının oturmadığını suratındaki bir mimikten bile anlayabilir olmamdandı… O şaşkın suratların hepsini kendim yıllarca aynada görmüştüm çünkü… Neyi kim en kısa yoldan nasıl öğrenir bilir olmuştum kendim hep önce en olmaz yolları denediğim, sonra da en olurunu yaratmak zorunda olduğum için… Defalarca fakülteyi bırakmaya kalktım; zordu, zorlanıyordum, istemiyordum, sıkılmıştım, ben haklıydım, bu lanet olası yere girmek vardı da çıkmak yoktu sanki… Senelerce ders verdim… Senelerce her başı sıkışan ve inancını kaybeden ve pes etmek isteyen öğrencim benzer şeyler söyledi; ‘ Hocam siz nerden bileceksiniz ki, nerdeyse doğduğunuzdan beri konuyorsunuz bu lanet dili.’’ Bazen güldüm, bazen anlattım, ama o karşı tarafın hissini hep bilen oldum benzer söylemlerde… Neden anlatıyorum bunları? Hayatta da pek farklı değildi tutumum… Ben zor öğrendim gülmeyi, dans etmeyi, koşulsuz sevmeyi, kendimi ortaya serebilmeyi, kendime değer verip, değerlerimi sahiplenmeyi… Çok zor güvendim ben insanlara, kendime, güzelliğime, iyiliğime, sevilebilirliğime… Çok zor başladım bir şeylere, çok çabuk bitirmek için çok çabalar verdim kendi içimde… Doğru bildiklerime tutunup kalmak istedim hep, bolca yargıladım insanları ve değişmemek için nasıl güzel kullandım o muhteşem zekâmı… İşimde ‘Nasıl bu kadar sakin olabiliyorsun?’ diyorlar bazen, ‘nasıl bu kadar anlayışlı… İnsanlarla çalîşıyorsun, doğru bildiklerini sorgulatırken yeri geliyor saldırıları tebessümle sarmalıyorsun, Nasıl başarıyorsun?Biliyorum çünkü mutsuzluğun o yıpratıcı, başka insanları da içine çekmek isteyen dansını… Banu kalaycının kaleminden dökülen kendi gerçekleri.. …Keyfe kendini mutsuz ediyorsun... - Birincil olarak bilmeniz ve inanmanız gereken şey; eğer bir sorun varsa çözüm de oralarda bir yerlerde olmalıdır. - İçinde olduğunuz his sorunun olduğu yer olduğuna göre bir an önce o histen çıkmalısınız ki çözümün olduğu yere geçebilin. - Sorun hakkında sürekli konuşuyor, sürekli onu düşünüyor olmak hem sorunu daha çok büyütür hem de bataklık benzetmesindeki gibi sizi içinde olduğunuz hisse daha çok sabitler. - Sorun artık kendini belli ettiğinde onu yok saymayın. Varlığını kabul edin. Çözümü olduğunda emin olun. Ve hemen kendinize bir zaman dilimi belirleyin. Bu süre zarfında ( 3 saatle 3 gün arası değişebilir, daha uzatmasanız iyi olur) kendi kendinize asla sorunu düşünmeyeceğinize ve sadece kendinizi eğlendireceğinize söz verin. - Eğlence ve şükran; bunlar en hafif hislerden ikisidir. Sizi hemen sorunun olduğu yerden çok yüksek bir yere geçirir. - Sorunu yok sayın demiyorum, sorunu görmezden gelin demiyorum, sorunu unutun demiyorum. Onun var olduğunu kabul edin ve izin alın-mola verin-hissinizi değiştirin. - Karar verdiğiniz süreyi aşmayın; amacımız sorundan kaçmak değil. - Süre dolduktan sonra, yeni ruh halinizle, elinizde bir kâğıt kalem oturun ve aklınıza gelen olası çözümlerin tamamını salim kafayla yazmaya başlayın. Çıkan sonuç sizi bile şaşırtacak… İnanın… Denemekten bir şey kaybetmezsiniz… Bir deneyin bakalım… …Unutmadan neye odaklanırsan onu büyütürsün… ‘Eğer o yaptıysa ben de yapabilirim.’’hissini içinizde arayın…Bulunca tutunun…Onunla yol almak için destek olmasına bu hissin izin verin… Hayata ‘Nanik’ yapmak güzeldir.-))Keyfini çıkarın sonra da… Sevgiyle.. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Genel Yönetici GERGE Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Genel Yönetici Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Kitap oku demeyin demişsin ama dil ve kelime bilgin varsa ve okuduğunu anlayamıyorsan cidden bırak bu işi ya da dil bilgisi biliyorum, kelime biliyorum deme. Al eline bir sözlük, bir roman oku. Yurtiçinde en iyi öğrenme yoludur bu. Anlamasan da oku bilmediğin her kelimeye bakarak, 200-300 sayfa sonra anlamaya başlarsın hafiften. Üstümdekine de teşekkür ediyorum bu arada, ne bu diyip güldürdü bir an. tl;dl diyenler için sözün özü: Paradise Lost'u lisedeyken yutmuş ve İngilizce Öğretmenliğine girmiş. Orada hiç İngilizce bilmediğini anlamış, okulu 7 senede zar-zor bitirebilmiş. Dil bu arkadaşım; biliyorsan biliyorsun, bilmiyorsan bilmiyorsun. Milton okuyorsan raahtça biliyorsun, arası yok bunun. Biliyorum ama bilmiyorum olmuyor. Olsa teknik yönünü adlandıramıyorsun ki kim takar onu da. Ulysses'i lisede yutmuş biri olarak if-clause diye bir kavram olduğunu bu ay öğrendim ben mesela, öğrenmesem de olurdu, şans eseri öğrendim zaten. Neyse, çok muhahahaha olmuş. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Seele Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 sormussun gerizekalimiyim diye. simdi bir daha sor kendine. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
aquila Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 adam konusamiyorum diyo, kitapla mi iletisim kurucak. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Genel Yönetici GERGE Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Genel Yönetici Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Öğrenir ama okuduğunu, duyduğunu anlamayı öğrenirse. Adam anlamıyorum da diyor, önce onu çözmek gerek. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Masticore Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 said: Film izle kitap oku demeyin. Onlardan bir şeyler anlayacak düzeyde olsam açmazdım konuyu. e adam film,kitap'tan birşey anlıyacak düzeyde de değilim konuşacakta diyor. :) konu sahibi trolluyomu,okuyomu bilmiyorum ama bence bir çok dil için ilk olarak türkçe dil bilgisi lazım. Kendi dilinde Fiil,zamir nedir bilmiyorsan sıkıntı çekiyosun yabancı dillerinde cümle yapısında Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
dasaaa Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 goldbären said: dasaaa said: dinde de kolaylık var mesela. gel bi kimono giy desen ama.. giyen çıkmaz o yaşta. zor çünkü. ingilizce de zor. ne kolayı be. 50 yaşında adamı sünnet ediyolar. sonra ilk uyarılmada dikişler atıyor. metamorfoz gibi kabuğundan sıyrılıyor. düşünsene lazer le yapıyorlarmış bro korkmana gerek kalmadı. azıcık yakıyorlar. akşama taburcu ertesi gece ZINZINZINZINZIN sarsıyorsun yatakları. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Ardeth Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 ingilizce yazmayı ve okumayı öğrenmek ingilizce konuşmayı öğrenmekten çooook çok farklı (her dil için öyle). Yani şöyle bi 3-4 ay boyunca sadece ingilizce konuşacağın bir ortamda kalırsan (yeterli ingilizce ile) zamanla öğrenirsin. ama yazılı ingilizce çalışarak konuşmayı öğrenmek zor Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Myshkin Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Amerikaya ingilizce öğrenmek için gidip beceremedim diye intihar eden bi türk vardı ya Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Ardeth Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 tezi düzeltilmek üzere reddedildi diye onuru lekelendiği için intihar eden (harvardlı sanırım) bi budist vardı bi de. manyak mısınız olm Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Cuce Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 disleksi olabilir. ihtimaldir. kelime öğrenmekte cümle kurmakta okumakta zorlanıyo olabilirsin. bunun cözümü, beynini zorlıyacaksın o kendine bununla başetmek için yollar dulucak. demişsinya anlamıyorum film kitap falan önemli değil, sen anlamazsın beynin anlamaya calısır, zamanla oturur bişeyler. aynen dizileri inglizce altazıyla izlemeye kitapları ingilizce okumaya devam. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
KillJoy Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 ahmedinejad said: Bu sorunum yüzünden ruslara açılamıyorum. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Suark Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 30, 2011 abı benımde spor zekam yok. yani 100 tane basket atsam gene ilk attığım gibi atarım öyle sıfır gelişme Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar