Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

17 Ağustos 1999 03:02


TD)Pentagram

Öne çıkan mesajlar

Depremi merkez üssünde yaşamış biri olarak,hala bir arpa boyu yol gidilmemiş olması beni endişelendiren bir durum.

Yakın gelecekte İstanbul için bir felaket olacağı kesin.
Bu depremde beni en çok üzen anım ise binadan kaçtığımızda karşı da ki bina yıkılmıştı,yaşlı bir teyze tüm ailesini kaybetmiş bana oğlum oğlum diye sarıldı (bildiğin şok geçirdi kadın) sonra da bayıldı.Birde Olimpik Buz sporları Salonuna yığmışlardı cesetleri
kimlik tespiti için gelenler bildiğiniz şok geçiriyordu.Salon tıklım tıklım ceset doluydu ve artık koyacak yer olmadığı için kimliğini teşhis etmesi güç olan ölüleri toplu mezarlara gömmüşlerdi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

veli göçer de çok konuşuldu çok küfredildi ama günah keçisinden başka bir şey değil bence. çünkü koca suçu resmen bir kişiye fatura ettiler. 150bin bina yıkıldı onbinlerce kişi öldü ama tek hapis yatan kişi bu adam. televizyonlar gazeteler sağolsun adamı zaten baştan darağacına yollamışlardı başta denetimle yükümlü devlet ve bundan çıkarı olan herkesin de işine geldi tabi bu durum. iyi kullandılar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Kojiroh said:


Ölenlere rahmet, "7.4 yetmedi mi" diyenlere lanet


izninle aldım bu lafı

o gece babam nöbetçiydi hastanede, anlatılan bir çok acı anının yanında ufak da olsa komik birkaç anı anlatayım sizlere.

Bir önceki gün doğum yapmış, aslında hiç bir sorunu olmayan ama çok nazlı bir hasta varmış serviste. Yatakta yatarken başucundaki suya uzanmayıp kocasına bana su ver falan diyen bir tip. Babam jinekolog bu arada. Nöbetçi olduğu için de hangi odada hangi hasta var, hangisinin durumu ne biliyor. Gece odasında uyurken bir anda sallantıyı hissediyor, çıkıyor odadan kiriş altı bir yerde bekliyor sallantının bitmesini. sallantı bitince de hemşireler ile hastaları kontrol edip çıkarmaya başlıyorlar, o esnada da nazlı olan hasta aklına geliyor, acaba o ne yaptı diye meraklanıyor soruyor onu. Sallantı başlar başlamaz depar ile odadan fırlamış bahçeye inmiş kadın :D

Hastanenin bahçesi baya büyük bu arada, civar mahalledeki herkes oraya gelmişti. Bahçenin karşısında evi olan bir amca da balkonuna televizyonu koymuş, sesi sonuna kadar açmış aşağıdan bahçeden uzaktan kumanda ile kanalları değiştiriyormuş:D

Şehir de Bursa bu arada :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Pek çok insan gibi bende de derin izler bıraktı 17 Ağustos. Her şeyden önce yaşama dair planlarımı değiştirdi. Eşimle askerden 2-3 sene sonra evlenme planları yaparken bu deprem benim yedek subay olarak görevime başladığımın gecesi olunca ve eşimin evi ağır hasar görüp eşimin psikolojik durumu normal olarak bayağı bir bozulunca ve ben aylarca onun telefondaki ağlamasını dinlemek zorunda kalınca ben askerdeyken evlendik ve onu yanıma getirdim İstanbul'dan. Şimdi düşünüyorum da belki eğer biz 2-3 sene sonra evlenseydik birçok şey şu ankinden farklı olabilirdi. Ama neyse ki 7 yaşında güzeller güzeli kızım var ve kısmet diyorum. Canlarını kaybeden tüm vatandaşlarımızın çoktan ışık olduklarını biliyorum, geride kalan ailelerinin acılarının bitmeyeceğini biliyorum ama umarım kendilerine birer yaşam kurmuşlardır. Bu depremi bile kendi siyasi çıkarları için kullanan tüm dincilerin de karanlıklar içinde kalmalarını diliyorum.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Üstüne Şehir Örten Şehir

Gece yarısından sonra olmuştu.Sabaha karşı..
Hepsi uyuyordu;sadece senin gibi birkaç ayyaş ayaktaydı o saatte.
Önce ışıklar gelip gitmeye başladı sonra toptan kesildi tüm ışıkları şehrin.
dışarıda hayvanların korku dolu çığlıkları,otomobillerin alarmları çınlatıyordu sokakları.
Şehrin tüm betonları ağız birliği etmişçesine birbirinin üstüne yıkılıyordu.
Yanıyordu şehirler alev alev için için yanıyordu..

Sonra bir sessizlik çöktü ki geceye sorma.
Birbiri üzerine yıkılan betonlardan dumanlar yükseliyordu geceye.
O dumanların altında canlar vardı,canlarını 45 saniye öncede terk edenlerden sonra…

Galiba üstüne bir şehir çökmüştü bu şehrin.
İnsanlar iki şehir arasında uykuya dalmıştı.
Bir uykudan bir başka uykuya geçmişti şehir.
Kimisi de şaşkın,korku dolu direniyordu sonsuz uykuya..
Bekliyordu iki şehrin arasından çıkmayı bekliyordu.
Onlara kağıttan hayaller satmışlardı.
Bir yuva,dört yanı kapalı bir mahrem,bir uyku düzeni,
bir akşam yemeği,televizyon karşısında uyuklama,tuvalette gazete okuma,
sevme sevişme,çocuğunun ödevine yardım etme..
Dedim ya bir mahremiyet alanı;
belki dileğe bağlı bir yalnızlık fırsatıydı orası..
Evleriydi,düşleriydi…

Kapı kilitlendiğinde ışıklar söndüğünde bilirlerdi güven içinde olduklarını.
Gece yatakları sıcaktı. Dedim ya onlara kağıttan hayaller satmışlardı.
Bilemezlerdi hayallerinin altında kalacaklarını,bir uykudan bir sonsuz uykuya geçeceklerini…
Bir şehir çökmüştü üzerine bu şehrin.
Yaşam iki şehir arasında sıkışmıştı.
Ölüm şehrin en tepesine çıkmış bastırıyordu da bastırıyordu.
Şehir uyuyordu o sıralar, kağıttan hayallere dalmıştı..
Mahremiyet alanlarında,güven içinde,ertesi sabaha uyanmak niyetiyle..

Sonra gökten duvarlar yağmaya başladı üzerlerine;
hayallerinin,mahremiyetlerinin altında kaldılar.
Uykularından, o tatlı uykularının en güzel yerinden
okkalı bir tokat yediler.
Ve bir başka uykusuna geçtiler yaşamın;öldüler...
Uzaklara gittiler bu zamandan..
Hayalleri ve mahremiyetleri burada kaldı.

İki şehrin arasında sonsuz uykuya direnenler
bir ses,bir nefes duyurmaya çalıştılar şehrin üstündekilere..
Kimisi uzanan eli tuttu,çıktı aydınlığa.
Geride sonsuz uykuya dalmış sevdiklerini bırakarak…
Geride canından çokça parçayı gömerek betondan bir yalnızlığa…

Şehir ölmüştü işte,şehrin başına taş yağmıştı.
iki şehir üst üste yığılmış;ezip geçmişti hayalleri.
Şehirde ceset torbası aranıyordu, kefen bezine ihtiyaç vardı.
Ölüm hep istiyordu, daha fazlasını istiyordu.

Tatlı rüyalar benim güzel şehrime..Güzel rüyalar bu kez..



hala durur dolabımda, sökersem o günleri unuturmuşum gibi geliyor hep.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Tek uyanmayan ben miyim depremde acaba.
O zaman Gönende tatildeydik otelde İnanılmaz bir gürültü sesi var ama anlam veremiyorum televizyon mu açıldı gece gece diye söyleniyorum. Bir de yatak sallanıyor herhalde sabah oldu kardeşim yatakta zıplıyor herhalde uynadırmak için falan diyorum. 10 sn sonra kendime gelir gibi oldum, 5sn sonra da bitti zaten. İlk 30sn yok yani.

Geceyi arabada geçiririz, artçılardan arabanın zıpladığını hatırlıyorum.

Sonra istanbula ulaşmaya çalışıyoruz ertesi gün bütün herkes orada. Telefon hatları GG tabi herkes abandığı için. 735 kere telefonu çeviririz düşmez 736 da düşer bambaşka bir ev bağlanır cinnet geçiririm.

Sonra dönüş yolu vardı, deniz otobüsü biletimiz vardı bizim Allahtan. Ben böyle bir kuyruk olduğunu hatırlamıyorum. Kaçak binmeye çalışan arabalar. Göçük altında ailem var diye bilet için yalvaranlar.

Allah bir daha göstermesin diyeceğim ama er ya da geç yaşayacağız yine. Yine deprem onu unuttuğumuz zaman vuracak. Yine altyapı çökecek. Yine binlerce insan ölecek. Yine insanlar korkuyla günlerce parklarda uyuyacak.

Çünkü burası Türkiye
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Öyle bir ülke hayal ediyorum ki işçiler maden göçüğünde hayatlarını kaybettiklerinde ya da depremde onbinler canlarını yitirdiklerinde veya sel nedeniyle dünyanın en büyük şehirlerinden birinin göbeğinde insanlar arabanın içinde boğulduklarında bütün bu olayları TAKDİR-İ İLAHİ ve KADER olarak nitelendiren politikacıların ve onların yandaşlarının yüzlerine tükürsün insanlar. Tükürükle boğsunlar. Boğsunlar ki bir daha böyle şeyler söyleyecek insanlar çıkmasın ve bir daha böyle şeyler yaşanmasını önlemek için çalışacak insanlara güç versin...Ama dedim ya, hayal ediyorum sadece...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 1 yıl sonra ...
×
×
  • Yeni Oluştur...