Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Sigara...


gecko

Öne çıkan mesajlar

işte tam o sırada zırrrr diye bi ses duydum, lan ne oluyo derken bir daha... bir daha... o anda gözlerimi açtım. alarm çalıyordu. Meğer hepsi bir rüyaymış, derse geç kalmamak için aceleyle odadan çıkarken oda arkadaşım hala uyuyordu.















































ehah, şaka tabii yahu, böyle son olur mu? Gerçek son daha dramatik :P

yalnız hikaye falan diyosunuz da gerçekten yaşanmış bir anı bu tamamen. isim vermiyorum sadece. hatta beni CM serisine başlatan adamdır o adam. Ayrıca her bilgisayarıma password koymaya ihtiyaç duymam da o adamla tanışmamla başlar. O yüzden ne doğaüstü bir son bekleyin ne de abeslikler. Bu arada Bella evet zaten söylemiştim madem kaptırdık daha özenli yazalım diyerek, yokas bitmişti zaten o mesajda kısa kısa geçsem. :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

adam açtı ağzını, "eee nerde x?"

yahu be adam en az 20 defa ben yok demişim, kaç defa yurt görevlisi yko demiş, çıkışını yaptı yurttan ayrıldı demiş hala ne sorarsın. "Yok" dedim yine, ne diyim? Şöyle bi omzumun üstünden (uzun iri falan da bi adamım tabii) odaya göz gezdirdiler, benim taraf dolu yan taraf bomboş. Telefondaki diyalogları tekrarladık:

- Nereye gitti?
- Yaw bilmiyorum
- Emin misin?
- Yahu babasıyım diyosunuz niye söylemiyim?
- Ben bilmem. Ne zaman gitti?
- 3 gün önce (3ü attım şimdi tam hatırlamıyorum bikaç gün olmuştu işte söyledim kaçsa)

Bu arada arkadaki güruhtan 3-4 gençle annesi olduğunu tahmin ettiğim kadın odayı aramaya başladılar, dolabı açıp içine falan bakıyolar. Hee evet, dolapta saklanıyodu adam sizden, tövbe tövbeee.... Baba da bana soru sorup duruyo, ama böyle bi agresif sert falan. Başta alttan aldım, çocuğunu bulamayan baba sonuçta, korkmuştur paniktedir falan, ama adamınki korku falan değil bildiğin beni suçluyo üslup öyle. Arkada da kalabalık var ya, gazı almış. Artık aşiret reisi mi yoksa karadeniz kanı falan bilemem. Ama kuzeydoğuda bir şehirdenler ikisi de olabilir. Zaten ordu getirmişler, minibüs kiralasan sığdıramazsın o kadar adamı. Arada benim eşyalara da bakıyolar. Beni de az çok tanıyosunuz forumdan, çabuk sinirlenebilen bi adamım, hiç sevmediğim bi huyumdur ama yapı işte. Son zamanlarda daha sakin olmaya çalışıyorum ama o ara bir de gençliğın verdiği agresiflik ve uykudan uyandırılmış olmanın verdiği sinir/uyku sersemliği var. Adam zaten suçlar gibi konuşuyo üstüne de sormadan etmeden benim eşyalara dolaplara dadanınca "yalnız onlar benim eşyalarım" dedim. Adam şöyle bi bana sert sert baktı, ama bişi demedi. Yurt görevlisi de yok oğlu yok.

Adam inatla beni suç ortağı bellemiş sıkıştırıyo aklınca.

- Yahu nereye gittiyse söyle sana kızmicam
- E kızmayın bi zahmet ben napayım?
- Garip bişi falan yaptı mı hiç gitmeden önce?

Nasıl bi soru olduğunu anlamamakla beraber şimdi yahu çocuğunuz zaten baştan aşağı garip denmez ki adama

- Yok, sessiz sakin biriydi zaten
- Bak bunu yazmış bize gördün mü sen bunu?

Elindeki nesneyi gösterdi, evet evet, o gitmeden bi gece önce yazmış olduğu kağıt işte. Zaten görür görmez tanımıştım. Bu devirde çizgili A4 kağıt kullanan kaç kişi kaldı yahu?

- Ha, evet son gece bir şeyler yazıyordu kağıda o heralde
- Okudun mu peki?
- Yok, okumadım.
- Niye?
- E bana yazsa görmemi istese söyler gösterirdi zaten
- Ne yazdığını bilmiyosun yani, söylemedi?

Ne yazmıştı ki?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yeni bölümü beklerken okuyalım

Tütünün ana vatanının neresi
olduğu konusu kesin
olmamakla birlikte Amerika
kaynaklı görüşler daha
ağırlıklıdır. Anavatanı neresi
olursa olsun, tütünün Dünyaca tanınması, Amerika Kıtasının
keşfi ile Avrupa’ya
getirilmesinden sonra
olmuştur. Amerika’da Yukatan
adasında yaşayan Maya’lara
ait tarihi taşlar üzerindeki
resimlerde ve Kuzey Ohio
bölgesindeki höyüklerdeki
eserlerde tütünün kullanılma şekillerine ve pipo
resimlerine sık sık
rastlanmaktadır. Kristof
Kolomb ve arkadaşları San
Salvador adasına ayak bastığı
zaman ada yerlilerinin ağız ve burunlarından dumanların
çıktığını görmüşler ve bu
dumanlarında kurutulmuş
tütün yaprağı olduğunu
öğrenmişlerdir. Kolomb
yerlilerin tütünü ağızda çiğneyerek, pipo içimine
benzer bir sistemle
tüttürmek, buruna çekmek
sureti ile kullandıklarını
görmüştür . Maya ve Aztek uygarlıklarında
rahipler dinsel törenlerde
ayinlerde tütün dumanını
kullanmışlardır. Daha sonra
tütünün keyif verici etkisine
alışarak ayinler dışında da tütünü içmeye başlamışlar.
Zaman içinde rahipler
dışındaki insanlarda da
alışkanlık yapmaya başlayan
tütün Orta ve Kuzey
Amerika’da yaygınlaşmıştır. Mezopotamya ve Mısır’daki
eski medeniyetlerde dinsel
törenlerde tütsü dumanı ve
yakılan güzel kokulu
maddelerin kullanıldığı
bilinmektedir. Orta Amerika’da Meksika ve
Antiller halkı arasında bu
keyif verici duman yayılırken,
o zamanın doktorları olan
rahipler tütünden şifa umarak
taze yapraklarını yaralar üzerine koyarlar, göğüs
hastalıklarına karşı dumanını
koklatıyorlar ve kokusunu baş
ağrılarının tedavisinde
kullanıyorlardı.
Bu tarihte tütün henüz Avrupa’da tanınmıyordu.
Kolomb kendisine hediye
edilen kurutulmuş tütün
yapraklarına önem
vermemişti. Kolomb yerlilerin
tütün içtikleri saz borusunun adı olan “Tobacco”yu bitkiye
vermiş. Böylece bilimsel
deyimle “Nicotiana
Tobaccum” un adı doğmuştur. Daha sonra Amerika’ya
seyahatlerde bulunan
Vespuci, Macellan, Cortez ve
ekibi yerliler gibi tütün
içmişler ve uzun müddet
kullanarak tiryakisi olmuşlardır. Dönüşlerinde de
tütün bitkisini Avrupa’ya
getirmişlerdir. Romano Pane
adlı piskopos, tütün tohumu
getirterek, 1518 de Şarlken’e
sunmuş ve bu tarihten itibarende İspanya’da tütün
üretimine başlanmıştır. Tütün
hakkındaki ilk bilgi de Rahip
Pane tarafından kaleme
alınmıştır. Avrupa’ya gelen
tütün önceleri süs bitkisi ve şifa bitkisi olarak
kullanılmıştır . Avrupa’da önce İspanya ve
Portekiz’e gelen tütün daha
sonra Brezilya’dan Fransa’ya
gelmiştir. 1559 yılında
Portekiz’de Fransa’nın elçisi
olarak bulunan Jean Nicot, Lizbon’da gördüğü tütünü
dikmiş ve bunun yapraklarının
yakılıp, dumanının
tüttürülmesi, kurutulmuş
yaprakların ufalanıp burna
çekilmesinin öksürüğe, astıma, baş ağrısına, mide
hastalıkları ve kadın
hastalıklarına iyi geldiğinden
bahisle Fransız Kraliçesine
sunmuştur. Kraliçenin tütüne gösterdiği
ilgiden dolayı “Kraliçe otu”
adı verilmiştir. Daha sonra
Jean Nicot’un bu bitkiye
gösterdiği ilgiye izafeten
tütün bitkisine “Nicotiana” ve 1828’de bulunan tütündeki
alkoloide de “Nicotin” ismi
verilmiştir . Fransa Ruhban Reisi
İspanya’dan getirttiği
tohumlarla tütün üretimini
başlatmıştır. Böylece tütün
üretimi Avrupa’da yayılmaya
başlamıştır. Tütün tüketiminin giderek
artış göstermesi İspanya,
Portekiz, İngiltere ve
Fransa’nın Amerika’daki
sömürgelerde tütün üretimi
yaparak, tütün ticaretinden gelir sağlamaları yoluna
gitmişlerdir. Bu şekilde
ihtiyaç olan tütünü
Amerika’dan getirmenin
yanında tütün üretimi
Avrupa’nın güney doğusundaki ülkelerden iç
ülkelere ve sahilden
Akdeniz’e ve Kuzey Avrupa’ya
doğru yayılmıştır. Macellan
tütünü Filipin adalarına,
Portekizliler Hindistan, Japonya ve Çin gibi doğu
ülkelerine götürmüşlerdir. Tütün önceleri ibadetlerde
kullanılan bir bitki sonraları
şifa verici bir ilaç, nihayet
keyif verici ve alışkanlık
yapıcı bir ihtiyaç maddesi
olarak dünyaya yayılmıştır. Tütünün keyif verici olarak
kullanılmaya başlanmasından
sonra tüketimi hızla artmıştır.
Fuzuli bir harcama olarak
kabul edilmesi ve sağlığa
zararlı olduğu ileri sürülerek ülkelerde çeşitli yasaklar
getirilmiştir. 1575’de İspanya
ve Amerikan kiliselerinde
tütün kullanılması
yasaklanmış, 1603’de
İngiltere’de Kral I. Jacgue tütün içme aleyhinde
mücadele etmiş, 1620’de
Japonya’da tütün içme yasağı
getirilmiş, 1652’de Almanya-
Bavyera’da tütün kullanımı
yasaklanmış, 1653’de Saksonya, Avusturya’da tütün
içilmesi aleyhinde faaliyetler
olmuş. 1634 yılında Rusya’da
1657 yılında İsviçre’de tütüne
yasaklar konmuştur. Tütün
kullanılmasına karşı konulan yasaklama ve ölüm cezaları
çok sayıda insanın ölümüne
sebep olmuş, buna rağmen
insanlar tütün kullanmaya
devam etmiştir.
Getirilen bütün yasaklar ve cezalara rağmen tütün
kullanımının önü alınamamış.
Devletlerin tütünden elde
edecekleri geliri fark etmeleri
ve bu gelirin önemli bir
miktarda olması nedeniyle tütün kullanımı ve tarımı
teşvik edilmiştir. Böylece
devletler tütünden çeşitli
vergiler, bandrol almaya
imtiyaz ve tekeller kurmaya
başlamışlardır. Tütünün ilk kullanış şekli,
kurutulmuş yaprakların
ufalanarak bir boru ucunda
yakılması ve borunun öteki
ucundan çıkan dumanın
çekilmesi şeklindeydi. Daha sonraları ilkel purolar
şeklinde kullanılmıştır. Diğer
bir içim şeklide pipo
diyebileceğimiz lüle ve
çubuklarla içilmesi
şeklindeydi . Kıyılmış tütünlerin yine bir
tütün yaprağına sarılarak
“CIGAR” şeklinde ve kağıda
sarılarak içilmesi 18. Yüzyılda
Orta ve Güney Amerika’da
başlamıştır. Enfiye şeklinde tüketim
giderek azalmış, porselen
pipolar içinde kullanılması
giderek rağbet görmüştür. Kıyılmış tütünlerin kağıda
sarılarak içilmesine 18.
yüzyılda Güney Amerika’da
başlanmıştır. Bu ilk sigaralar
özellikle Brezilya’da çok
rağbet görmüş bunlara “Papelitos” adı verilmiştir . Avrupa’da sigara şeklinde
tütün içme ilk defa
İspanya’da olmuş, daha
sonrada Fransa’ya geçmiştir.
İlk sigaralar 1844 yılında
Fransa’da yapılmış ve aynı yıl İtalya’da yapılan kağıt purolar
büyük ilgi görmüştür.
Sigaranın yayılması 1856
Kırım harbinden sonra
olmuştur. Kırım savaşı
sırasında gazete kağıdına sarılarak içilen tütünler Türk,
İngiliz, Fransız ve yerli
ordulara mensup askerler
arasında büyük rağbet
görmüştür. Harp koşullarının
sigara kullanmayı artırması savaş sonrası yurtlarına dönen
askerlerin bu alışkanlıklarını
beraberinde götürerek
oralarda devam ettirmesi
sigara sanayinin temeli
olmuştur . Nihayet 1878 yılında saatte
3600 sigara yapabilen ilk
sigara makinesi yapılmıştır.
Sigara sanayinin bu şekilde
gelişmeye başlamasıyla
tütünün sigara şeklinde tüketilmesi, diğer tüketim
şekillerine karşı üstünlük
sağlamasına sebep olmuştur.
Diğer tüketim şekilleri çok
düşmüştür. Virginia purosu
20. yüzyılın başlarına kadar önemini korumuştur . Bugün enfiye ve çiğneme
şeklinde tütün kullanımı yok
gibidir. İlkel kullanım
şekillerinden zaten
vazgeçilmiştir. Çok az
miktarda özellikle Ortadoğu ülkelerinde nargile şeklinde
tüketilmektedir. Pipo
şeklinde içilmesi nispeten
daha fazladır ancak buda çok
önemsizdir. Sigaradan sonra
ikinci büyük kullanma puro şeklindedir. Tütünün en
önemli kullanma şekli sigara
olup, bu alanda önemli bir
sanayi doğmuştur.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...