Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

gücü özgürlüğünde İMİŞ // a.k.a haberturk


Öne çıkan mesajlar

Mesaj tarihi:
ODATV said:


Habertürk gazetesinin usta yazarı Bekir Coşkun’un geçtiğimiz günlerde işine son verildiği gündeme gelmişti. Ancak Odatv’nin ulaştığı Bekir Coşkun, bu durumdan haberi olmadığını söylemişti. Gazetenin genel yayın yönetmeni Fatih Altaylı da bu haberin doğru olmadığını canlı yayında dile getirmişti.

Evet gerçekler buydu…

Ancak…

Şu saat itibariyle Bekir Coşkun’un Habertürk’teki işine son verildi. Coşkun'a konuyla ilgili tebligat yapıldı.

Odatv’nin edindiği bilgiye göre; haberi bizzat Fatih Altaylı Bekir Coşkun’a verdi.

Fatih Altaylı'nın, Bekir Coşkun'u arayarak şu sözleri söylediği iddia ediliyor:

"Çok uğraştım, ancak engelleyemedim. Turgay Ciner dahi seni çok sevmesine rağmen, baskılara karşı duramadı."




KAYNAK


ODATV said:


FATİH ALTAYLI BASKILARA DAYANAMAYIP HASTANELİK OLDU



20.09.2010 13:21
Karakter boyutu :
Bekir Coşkun’un Habertürk gazetesindeki yazılarına kesin olarak son verildiğini bir önceki haberimizde yazdık.

Peki, Bekir Coşkun bu durumu nasıl karşılıyor?

Odatv, usta yazara Ayvalık’ta ulaştı ve düşüncelerini sordu.

Bekir Coşkun, Odatv’ye yaptığı açıklamada; bu duruma üzülmediğini, kendisini asıl üzenin “Habertürk’teki maaşını hak etmiyor, istenileni vermiyor” şeklinde haber yapanların olduğunu, söyledi.

“Bizim başımız asla öne eğilmez” diyen Bekir Coşkun, “asıl başı öne eğilenleri yüzde 42 iyi biliyor” dedi.

Fatih Altaylı’nın kendisi için canlı yayında “Bekir Coşkun Türkiye’nin en iyi yazarıdır” demesinin önemini vurgulayan usta yazar, Altaylı’nın baskılar karşısında hastanelik olduğunu, belirtti.

Bekir Coşkun ayrıca; referandum sonrası yazdığı yazının gazetede yayınlanmayıp, Habertürk TV’de okunduğunu aktardı.

“Feryadımız gizli kalmaz” diyerek sözlerini sürdüren Bekir Coşkun, “gerekirse yazılarımızı duvarlara yazarız” dedi.

İşine son verilmesinin altında siyasi baskının rol oynadığını vurgulayan Coşkun, şu an tek amacının dinlenmek olduğunu, belirtti.

Usta yazar, bu yaşadıklarını ve son yılları bir kitapta toplamak üzere olduğunu da Odatv’ye söyledi.



KAYNAK
Mesaj tarihi:
demorkais ve dusunce ozgurlu, yeterli dgeil ama gazetecilerin susturulmasina evet asdfasdfasdfasdfasf

http://www.youtube.com/watch?v=GNAHjsAnTd4

palpatine i alkislamaya devam easdfasdfasdf
Mesaj tarihi:
hahah kıçımın kenarı. neymiş çok özgürlükçü gazeteymiş, her tabana hitap edeceklermiş.

mış miş.

iyi gazladılar gazeteyi, okuıyucu kitlesi oluştu falan. şimdi yol veriyolar çok doğal olarak. işte bu ekonomik başarıdır, yönetim başarısıdır. yakında en güzel çocuklar bölümü de açılırsa şaşırmam.

"gaste" olmaktan öteye gidemeyecekler.
Mesaj tarihi:
hayır ne olabilirdi başka? neticede hükümetin medya üzerindeki lanet baskısını hepimiz biliyoruz. e aydın doğan ki Türkiye'nin en büyük medya patronunu yeri geldi mi susturabiliyorsa bu hükümet, sanayici turgay ciner i hayli hayli susturur.

turgay ciner i susturmak için heralde sanayi bakanının bir telefonu yeter.
Mesaj tarihi:

26/12/2008

Çatışma...


FARKINDA olsanız da olmasanız da, için için sürüp giden bir büyük çatışma var.

Vuruşma "selamünaleyküm" ile "merhaba" arasındadır.

"Cemaat" ile "cemiyet"in çatışmasıdır bu.

Bir yanda "vatandaş" öte yanda "ümmet" vardır.

"Hoşgörü" ile "cihat" karşı karşıyadır.

Bir yanda "sevgi", karşı tarafta "korku" yer alır.

*

Tüm bu olanlar iki tarafın çatışmasıdır.

"Türban" bir yanda, "toka" karşı yandadır...

"Şerbet" bir yandaysa, karşı tarafa yerleşen "rakı"dır...

Bir tarafta "sırma bıyık", öte tarafta "badem bıyık" vardır...

"Muska" ile "reçete"nin...

"Üfürük" ile "steteskop"un...

"Mest" ile "mokasen"in...

"Klozet" ile "ayaktaşı"nın...

"Cüppe" ile "ceket"in...

"Külah" ile "şapka"nın...

"Gülyağı" ile "losyon"un..

"Gazoz" ile "şerbet"in...

"Sürme" ile "rimel"in...

"Flört" ile "görücü"nün...

"Aşk" ile "muhabbet"in...

"Sevişmek" ile "halletme"nin...

"Gusül" ile "duş"un...

Bu; "prezarvatif" ile "en az üç çocuk"un karşılaşmasıdır...

*

Sizin için fark etmeyebilir...

"Doğu" ile "Batı"...

"Köylülük" ile "kentlilik"...

"Akıl" ile "ezber"...

"Bilim" ile "hurafe"...

"Mantık" ile "emir"...

"Okumak" ile "anlamak"...

"Görmek" ile "bakmak"...

"Fikir" ile "zikir" çatışmaktadır...

*

"Dün" ile "yarın"ın mücadelesidir bu...

"Geçmiş" ile "gelecek" arasındadır...

İyi bakın; bir kavganın tam ortasındayız, bu "aydınlık" ile "karanlığın" çatışmasıdır...
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/10645424.asp



5/3/2009

Neye benzesek?..

TÜM bu tartışmaların, bu didişmelerin, bu kavgaların, bizi ilgilendiren yanıdır:

"Nasıl bir yaşam biçimimiz olsun?.."

Adam gibi ülkeler yaşam biçimlerini çoktan seçtiler, daha zengin, daha verimli, daha mutlu olmanın yollarını tartışıyorlar.

Biz şuradayız:

"Nasıl bir yaşam biçimi?.."

*

Diyelim ki çocuklar nasıl büyüyecekler?..

Merak eden, öğrenen, soran, sorgulayan, korkusuz, özgür, şarkıları ve dansları olan birer "çocuk" gibi mi?..

Yoksa "cehennem ateşi" ile korkutulmuş, ezberlediği ama anlamını bilmediği dualar okuyarak, karanlıkta gelen cinleri kova kova mı büyüyecekler çocuklar?..

Nasıl kuracaklar yuvalarını büyüdüklerinde?..

Áşık olarak, severek, bilerek mi?.. Yoksa görücü teyze ile görücü halanın beğendikleri o kızla mı?..

Sonra...

Sonra kadınlar bir adım geride yürüyüp, erkek erkeğe sofralarındaki muhabbetlerin bitmesini mi bekleyecekler küçük haremlerinde?..

Ya da; asansör kapısında karşılaştığı komşu hanıma "Günaydın" mı diyecek adam?..

Ve kadın duvara dönüp eliyle saçının ucunun gözükmediğini iyice kontrol ederken, adam kıçını ona dönerek, potansiyel bir taciz suçlusu gibi yere baka baka tüyecek mi?..

Bir tiyatro, bir sinema salonu, bir revü, bir kadeh şarap, bir çakırkeyif türkü olmayacak mı hayatınızda?..

Bir kumsalda, suya girince şişen tuhaf tepeden tırnağa tulumların içinde mi olacak insanlar?..

Peki nerede duracak ayakkabılar?..

Sokak kapısının önünde mi?..

Kitaplığınızdaki kitap?..

"İsmail Hakkı Hazretleri'nin menkıbeleri" mi, yoksa "Bir Garip Orhan Veli" mi?..

Kim gibi olmak istersiniz kısacası:

Bir Avrupalı gibi mi?..

Bir Arap gibi mi?..

*

Bu kavga-kıyametlerin bizi ilgilendiren yanıdır bu aslında:

"Nasıl bir yaşam biçimimiz olsun?.."
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=11137497&yazarid=2

Mesaj tarihi:
eeeee?

dusunce ozgurlugu denen birsey var, isterse en agir seyleri soylesin kim se kimseyi susturamazki

kendi isine gelince demokrat, gelmeyince otokrat

bir arapa boyu yol alamiyoruz bu yuzden
Mesaj tarihi:
Eee densin diye yazmadim arkadaslar sadece benim gozumde Bekir Coskun o yazilardaki fikirdir ve serbest dusunce piyasasinda bugun degilse yarin zaten kaybolacak biridir. Bence tabi.

Ayrica hukumet baskisi sonucu atildiysa gazeteden bu barbarliktir tabii ki. Kimse bunun aksini soyleyemez, tartisamaz dahi. Ama benim bunu tartisacagima inanmaniz ortamdaki gozu donmus ofkeyi cok guzel anlatiyor.
Mesaj tarihi:
Eee densin diye yazmadim arkadaslar sadece benim gozumde Bekir Coskun o yazilardaki fikirdir ve serbest dusunce piyasasinda bugun degilse yarin zaten kaybolacak biridir. Bence tabi.

Ayrica hukumet baskisi sonucu atildiysa gazeteden bu barbarliktir tabii ki. Kimse bunun aksini soyleyemez, tartisamaz dahi. Ama benim bunu tartisacagima inanmaniz ortamdaki gozu donmus ofkeyi cok guzel anlatiyor.
Mesaj tarihi:
bana kalırsa basbaya "maddi" baskı var bu işte, 23.000tl maaşın karşılığında sözcü gazetesi ayarında yazılar yazarsan çok uzun ömürlü olmazsın habertürk gibi bi gazetede. bence bu bir şirket kararıdır. zira bekir coşkun tarzı bir gazetecilik, artık miadını doldurmuştur, ancak hürriyette (veya sözcü de olur) devam edebilir. burada tarz derken, ideolojik duruş veya siyasi pozisyondan bahsetmiyorum. bence habertürkün genel duruşunun ve yazar kalitesinin dışında kalan bi yazardı. hoş, fatih altaylı da dışında kalıyo ya..

mesele hükümete muhalefet etmekse ece temelkuran da umur talu da, bekir coşkunun yaptığından çok daha fazlasını, ondan daha iyi yapabiliyolar bence. madem baskı var, o gazetede sadece yiğit bulut falan kalsın?

ama diyelim ki ben yanılıyorum, diyelim ki hakkaten iktidar "bekir coşkunu kovun" diye habertürke baskı yapıyo..eğer burada ilkeli bir gazetecilikten bahsedeceksek habertürkün, en başta da fatih altaylının yapması gereken şey bu baskıyı açık açık ortaya koymak ve ardından istifa etmektir. bekir coşkun "benim kovulmamam için çok çalıştıklarını biliyorum" demiş. ne demek abi bu? demek ki yeteri kadar çalışılmamış!

bu sahiden bir baskı meselesiyse, bize düşen her platformda, her imkanda bu baskının hesabını hükümetten sormaktır, gerekirse aihm'ye kadar bu işin götürülmesini sağlamaktır.

ama zaten sürekli kaybeden bir zihniyeti susturmakla uğraşmak, ve bi çırpıda kolayca açığa çıkacak bu denli aleni bir baskıyı uygulamak bir iktidara ne kazandırabilir, bu iktidar niye böyle bişey yapsın? peki "baskı yapılıyo, korku imparatorluğu" söylentilerinin kime yararı var? o da ayrı konu.

yani referandumdan hayır çıkmış olsa, bekir coşkun da bunda çok etkili olmuş olsa vesaire anlıcam da, zaten kazanmışsın/kazanıyosun, ne diye uğraşırsın..
Mesaj tarihi:
ne güzel kuşlar, çiçekler, bulutlar, böcekler.

neyse artık başka bahara belki baskı.doc falan görürüz anca o zaman böcekler biraz bekler kendilerinden bahsedilmesi için.
Mesaj tarihi:
Sıçayım Habertürk'e.

Çıktığında sevmiştim geçen güne kadarda alıyordum.

Ha Bekir Coşkun okuduğum bir yazar değildir sevmemde zaten, ama en azından muhalif biriydi...

Fatih Altaylı ilk çıktığında gazete, baskılara boyun eğmeyen, reklamla değil okurun parasıyla yaşayan bir gazete olacaklarını ilan etmişti. Güvenerek almıştım.

Geçenlerde bir tanıdığımla konuşurken Türkiye'de büyük olmanın bedeli vardır, bazı güç odaklarına boyun eğmeyen olamaz demişti.

Örnek olarak ta Habertürk'ün Ne gülen mevzusunda nede Kürt sorunu hakkında dişe dokunur birşey yazmadığını sadece görüp geçtiğini, belli sorunlara parmak basmadığını örnek olarak söylemişti.

Bugün Bekir Coşkun'un kovulması demek, Türkiyede gerçekten gazeteciliğin tecavüze uğraması, satılık kalemlerin hakimiyetinin gerçekleşmesi demektir.

Bekir Coşkunu hiç sevmem, ama susturulması, AKP ve cemaat şakşakçıları ne derlerse desin, biat kültürünün zaferi, ve muhalefetin acımadan ve umursanmadan ezilmesi demektir.

2. Abdülhamit döneminde dahi, ki istibdat'ın en yoğun yaşandığı dönemdir, basın bu kadar sansüre uğramamış, basın kuruluşları gerekirse boş sayfa yayınlayıp, baskıya bu kadar boyun eğmemişlerdi.

Yazık....
Mesaj tarihi:
sir, sana göre kötüdür belki yanlış anlama da, habertürkün genel yayın bilmemnesi çıkıp firmanın sahibi baskılara dayanamadı, bu adam türkiyenin en iyi yazarıdır tarzı söylemlerde bulunuyorsa, gerçekten ortada hükümet baskısı vardır yani. hiç kıvırmaya çalışmayın bence, zaten kötüydü o falan diyerek.
Mesaj tarihi:
sir said:

bana kalırsa basbaya "maddi" baskı var bu işte, 23.000tl maaşın karşılığında sözcü gazetesi ayarında yazılar yazarsan çok uzun ömürlü olmazsın habertürk gibi bi gazetede. bence bu bir şirket kararıdır. zira bekir coşkun tarzı bir gazetecilik, artık miadını doldurmuştur, ancak hürriyette (veya sözcü de olur) devam edebilir. burada tarz derken, ideolojik duruş veya siyasi pozisyondan bahsetmiyorum. bence habertürkün genel duruşunun ve yazar kalitesinin dışında kalan bi yazardı. hoş, fatih altaylı da dışında kalıyo ya..

mesele hükümete muhalefet etmekse ece temelkuran da umur talu da, bekir coşkunun yaptığından çok daha fazlasını, ondan daha iyi yapabiliyolar bence. madem baskı var, o gazetede sadece yiğit bulut falan kalsın?

ama diyelim ki ben yanılıyorum, diyelim ki hakkaten iktidar "bekir coşkunu kovun" diye habertürke baskı yapıyo..eğer burada ilkeli bir gazetecilikten bahsedeceksek habertürkün, en başta da fatih altaylının yapması gereken şey bu baskıyı açık açık ortaya koymak ve ardından istifa etmektir. bekir coşkun "benim kovulmamam için çok çalıştıklarını biliyorum" demiş. ne demek abi bu? demek ki yeteri kadar çalışılmamış!

bu sahiden bir baskı meselesiyse, bize düşen her platformda, her imkanda bu baskının hesabını hükümetten sormaktır, gerekirse aihm'ye kadar bu işin götürülmesini sağlamaktır.

ama zaten sürekli kaybeden bir zihniyeti susturmakla uğraşmak, ve bi çırpıda kolayca açığa çıkacak bu denli aleni bir baskıyı uygulamak bir iktidara ne kazandırabilir, bu iktidar niye böyle bişey yapsın? peki "baskı yapılıyo, korku imparatorluğu" söylentilerinin kime yararı var? o da ayrı konu.

yani referandumdan hayır çıkmış olsa, bekir coşkun da bunda çok etkili olmuş olsa vesaire anlıcam da, zaten kazanmışsın/kazanıyosun, ne diye uğraşırsın..


Haydi sir'e basit mantık öğretelim!

Bekir Coşkun bu ülkenin en çok okunan köşe yazarlarından biri.

Çok okunan yazara miladını doldurmuş denmez.

Gazete para kazanmak ister.

Para kazanmak için okunması gerekir.

Okunan en ünlü yazarlarından biri Bekir Coşkun.

Bu yüzden gazete kendi insiyatifiyle Coşkun'u kovmaz.

Fatih Altaylı yaşamak ister.

Yaşamak için para kazanması gerekir.

Para kazanmak için çalışması lazım.

Çalıştığı yerde iyi bir pozisyon ve para sahibi.

Bu durumda Fatih Altaylı'nın sırf idealistliği için istifa etmesiyle geri adım atıp işini sürdürmesi kendi insiyatifindedir.

Ev ödevi:

Referandumdan evet çıktı.

Başbakanı yuhalayanlar bunu engelleyemedi.

Başbakanı yuhalayanlar gözaltına alındı.

Nihat Genç bunu engelleyemedi.

Nihat Genç hala büyük TV kanallarında boykotlu.

Başbakana metalci işareti yapan genç bunu engelleyemedi.

Başbakana metalci işareti yapan genç gözaltına alındı.

Askeriye bunu engelleyemedi.

Askeriye hala birincil hedef.

Bu örneklerden yola çıkarak Bekir Coşkun'un muhalif yazılarının yetersiz kalışı kendisinin muhalifliği yüzünden hedef olamsını engeller mi, yorumlayınız.
×
×
  • Yeni Oluştur...