Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Hakkari'de saldırı: 8 şehit 14 yaralı


vuvuzela

Öne çıkan mesajlar

Rock said:

dasaaa said:

valla karakol modernize etmek, güçlü duvarlar örmek, riskli bölgelerde hakim tepeleri tutmak max 8ay sürecek bir iş.. 20sene sürmez o..

dağlıca olduktan sonra birazcık kasmış olsalar "karakola saldırı bilmem kaç ölü" haberlerini silmiş olurlardı basından.

kusura bakmasınlar ama işleri çok çok çok ağırdan alıyorlar gibi duruyor.


8 ay mı? Kale inşa etmeyecekler. O kadar süre bile fazla.


cıks.. fazla değil.. oralarda sen yüksek dayanımlı beton dökmek ve de FRP materyal uygulamak gerekiyor ki bunların o bölgelerde temini zorunlu hale gelir.

8ay oldukça malul süre..

FEMA 426-427'de patlamaya karşı bina ile ilgili maddeler var.. progressive collapse diye patlamaya dayanıklı bina için yaklaşımlar da var. (kabaca hasar görmesi muhtemel dış yapı elemanlarının hasarında binanın kendi ağırlığını ayakta tutması gibi bişi)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

dasaaa said:

Rock said:

dasaaa said:

valla karakol modernize etmek, güçlü duvarlar örmek, riskli bölgelerde hakim tepeleri tutmak max 8ay sürecek bir iş.. 20sene sürmez o..

dağlıca olduktan sonra birazcık kasmış olsalar "karakola saldırı bilmem kaç ölü" haberlerini silmiş olurlardı basından.

kusura bakmasınlar ama işleri çok çok çok ağırdan alıyorlar gibi duruyor.


8 ay mı? Kale inşa etmeyecekler. O kadar süre bile fazla.


cıks.. fazla değil.. oralarda sen yüksek dayanımlı beton dökmek ve de FRP materyal uygulamak gerekiyor ki bunların o bölgelerde temini zorunlu hale gelir.

8ay oldukça malul süre..

FEMA 426-427'de patlamaya karşı bina ile ilgili maddeler var.. progressive collapse diye patlamaya dayanıklı bina için yaklaşımlar da var. (kabaca hasar görmesi muhtemel dış yapı elemanlarının hasarında binanın kendi ağırlığını ayakta tutması gibi bişi)



Açıkçası ordunun sahip olduğu imkanlar gözönünde bulundurulursa bana o kadar sürmez gibi geliyor. Tabi bu 8 ayı bölgedeki tüm karakollar ve benzeri yerler için söylediysen ayrı. Ama tek bir karakol için 8 ay özellikle inşa ettirecek kurumun bir belediye değil de, TSK olması nedeniyle çok astronomik bir rakam.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ahaha viktor mantıklı neden sonuçları sayınca ordu sempatizanı oldu

ben de diyorum ki siz ordu düşmanısınız ve amacınız üzüm yemek değil bağcı dövmek olduğu için, saldırıları gerçek nedeni olan sivil ve siyasi platformda çözüm arayışlarıyla önlemek yerine, saldırıları nasıl yüksek duvarla önleriz kafasındasınız.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Abi bırakın bidi bidi yapmayı
Emekli paşa tuğgeneraldi sanırım çıktı tv ye dediki
-daha düne kadar biliyorduk yerlerini başlarının k.irakta kamplarında hatta nokta atışı biliyorduk dedi..

-şuan da bile biliyor olduğumuza eminim dedi...

EE neymiş ordu başbakanlıktan yetkiyi almadıkça ne oraya etki yapar ne başka bişi ama herşey hekezin yeri biliniyor Ordumuz tarafından buna emin olun.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

karakola değil bölüğe saldırmışlar.
5 kişi değil 350 kişi saldırmışlar.
uydu ve heron takibi yapılamamış malum sebeplerden istihbarat aksamış biraz ayrıca 3 er kişilik gruplarla ilerleyip saldırı öncesi toplanmışlar bu tarz bölük pörçük hareketleri yukardan tespit edemiyorlarmış. Ayrıca istihbarati bilgi önce amerikaya gidiyormuş sonra onay gelirse ıraka oradan bize geliyormuş buda epey bir zaman alıyormuş bilgi gelse bile iş işten geçmiş oluyormuş.

TSK'ya suç bulanlara (gerçi bulanı görmedim suç arayanlara...) şunu sormak gerek. Bir mücadeleye giriyorsun elinde kılıcın üstünde zırhın ama sana diyorlar ki Gözlerin kapalı olacak. Iyi diorsun öyle olsun ama diyorlar bir ayağın havada olacak iyi napalım diyorsun ve diyorlar ki sen ölebilirsin ama karşı tarafı öldürmek yok buyur düello başlasın...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Kontrolsüz bir adrenalin ile geldiği yeri hazmedemeyişi harmanlayan deli bakışları.

Ne yapsan olmuyor.

Kültürsüzlüğün, görgüsüzlüğün, basitliğin, açlığın her şeyin önüne geçiyor.

Sadece çalma, çırpmaya, vebal almaya işleyen kıt aklın bile durup durup sana “Saygı görmüyorsun, sende bir şeyler eksik” diye fısıldıyor.

Bu fısıltıyı duydukça iyice kontrolden çıkıyorsun. “Bana saygı duyun, önümde eğilin. Eteklerimi öpün” diye tepiniyorsun ama olmuyor.

Olmuyor işte.

En yakınındakiler bile senin iflah olmaz kifayetsizliğine, insanlıktan çıkmış öfkene, Allah'a şirk koşma noktasına gelmiş kibrine dayanamıyorlar. En uyanıklar ile kullanım tarihinin tamamen sona gelmesini bekleyenler kaldı sadece çevrende. Bir de bir delinin gölgesi ardında kirli oyunlarını yürütenler.

Boşsun, bomboşsun. Bir genelev fedaisi kadar ruhsuz ve hoyratsın. Kabadayılığın da hikâye, dobralığında yalan, “delikanlılığın” da naylon. Hak, hakkaniyet, adalet, merhamet gibi kavramlar kapından bile geçmemiş.

Alım-satım ustalığından, ticari uyanıklıktan dem vurarak örtmeye çalışıyorsun bu büyük eksikliğin üzerini.

Sahi kimsin sen?

Hep aynı yerden servis edilen üç adet gençlik, çocukluk ve askerlik fotoğrafından başka neden görüntün yok senin?

Hangi okulları bitirdin, kimlerle aynı sıralarda oturdun? İlkokul öğretmenin kim?

Neden bir kişi bile çıkıp seninle ilgili bir tek anısını anlatmıyor?

Seda Sayan'ın bile mahalle yıllarından bir fotoğraf çıkıp geliyor da, senin geçmişin neden bu kadar sis perdelerinin ardında gizli?

“Olmayan” biri misin yoksa sen; laboratuarda mı imal edildin?

Hangi merkezlerde programlandı hastalıklı beynin?

Bütün değerlerden neden bu kadar yoksunsun; en kutsal kavramların içini boşaltmada nasıl bu kadar maharetlisin?

Hurafe, iftira, şirret ve cehaletten beslenen dilin; hırstan ve doymamışlıktan ibaret kişiliğin, bir ağaç kovuğundan başka hiçbir şey olmayan fani bedeninle tarihin onurlu sayfalarında yer almaya soyunma cesaretini nereden buldun.

Duyduk ki şimdi de “padişahçılık” oynuyormuşsun.

Şah oldun, sıra şahbaz olmaya geldi.

Her mevki ve makamı tattın, geriye “padişahlık” kaldı öyle mi?

Senin montaj ürünü kimlik ve bedeninden kuşkusuz bir Fatih, bir Yavuz, bir Kanuni olmaz ama Deli İbrahim-Vahdettin karışımı bir kukla, pekâlâ olabilir.

Seni bütün bu defolarınla sahnede tutanların işine fazlasıyla yarar böyle acınası bir bez bebek.

Esiyorsun, gürlüyorsun, tepiniyorsun. Pazarcı gibi tiz çığlıklar atıyorsun. Deli bakışlarını devire devire, boyun damarlarını şişire şişire höykürüyorsun. İyi de sen ne istiyorsun?

Karun oldun. Çocukların ülkedeki simit tablalarından bile haraç alıyor, gudubet karın ipek kumaşlara, paha biçilmez mücevherlere büründü.

Şakşakçıların ceylan derisi koltuklarda basen büyütüyor. Bu kadarı da olmaz ki diyen kim varsa işinden aşından ettin, zindanlara attın, ailelerini açlığa mahkûm ettin.

Gencecik üniversite mezunları işsizlikten intihar ediyor.

Doktorlar, öğretmenler, polisler, subaylar açlık sınırında yaşıyor; emekliler pazarlardan sebze artığı topluyor.

Şehit katilleri Meclis'te suratımıza çemkiriyor.

Sen hâlâ üstündeki pahalı elbiselerin, özel yapım som altın kol saatin, ipek kravatınla karşımıza geçip kusuyorsun da kusuyorsun.

Kime bu kinin?

Nereye doğru gittiğini bir gün olsun düşündün mü?

Olmayan vicdanınla bir gün olsun kendine “Acaba biraz ileri mi gidiyorum” diye sordun mu?

İtikadın da yalan biliyoruz.

Ama bir gün olsun “Ya hesap günü varsa” diye endişelendiğin oldu mu?

Evet var. Hesap günü var. Ve sanki bu saldırganlığın, bu doymazlığın, tamah etmez azmışlığın, O hesap gününü biraz daha yaklaştırıyor.

Artık Allah’ın gözüne batıyorsun birader!

Fazla parazit yapıyorsun, ortalığı hacminden fazla kirletiyorsun. Elde ettiklerinle şükür etmeyi, biraz da başkalarını düşünmeyi başaramadın. Böyle bir kapasiten yok çünkü.

Dünyaya yemeye, içmeye, dışkılamaya, kin ve nefret aşılamaya gelmişlerdensin.

Üste bir de kibir yapıyorsun, işte bu hiç çekilmiyor...

Senin sonunu da bu yamyam kibrin getirecek…

alıntı. http://www.acikistihbarat.com/Yazilar.asp?yazi=706

öhh iyi döşemiş yazıyı
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Viktor said:

offffffff bir iddea var failki ne fail

teroristleri onceden tespit etmisler, amerikan tarafi onlar kacakcidir demis, bizimkiler uyari atesi acmis toplarla, bunalr karsilik vermeyince silah cikarmiyinca amerikan istihabratina inanip kendi hallerine birakmislar

dogruysa senenin epic faili ve skandali olabilir


abi böyle bişey varsa çarşı karışır
böle saçma sapan şey mi olr lan ?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Karag8z said:

Kontrolsüz bir adrenalin ile geldiği yeri hazmedemeyişi harmanlayan deli bakışları.

Ne yapsan olmuyor.

Kültürsüzlüğün, görgüsüzlüğün, basitliğin, açlığın her şeyin önüne geçiyor.

Sadece çalma, çırpmaya, vebal almaya işleyen kıt aklın bile durup durup sana “Saygı görmüyorsun, sende bir şeyler eksik” diye fısıldıyor.

Bu fısıltıyı duydukça iyice kontrolden çıkıyorsun. “Bana saygı duyun, önümde eğilin. Eteklerimi öpün” diye tepiniyorsun ama olmuyor.

Olmuyor işte.

En yakınındakiler bile senin iflah olmaz kifayetsizliğine, insanlıktan çıkmış öfkene, Allah'a şirk koşma noktasına gelmiş kibrine dayanamıyorlar. En uyanıklar ile kullanım tarihinin tamamen sona gelmesini bekleyenler kaldı sadece çevrende. Bir de bir delinin gölgesi ardında kirli oyunlarını yürütenler.

Boşsun, bomboşsun. Bir genelev fedaisi kadar ruhsuz ve hoyratsın. Kabadayılığın da hikâye, dobralığında yalan, “delikanlılığın” da naylon. Hak, hakkaniyet, adalet, merhamet gibi kavramlar kapından bile geçmemiş.

Alım-satım ustalığından, ticari uyanıklıktan dem vurarak örtmeye çalışıyorsun bu büyük eksikliğin üzerini.

Sahi kimsin sen?

Hep aynı yerden servis edilen üç adet gençlik, çocukluk ve askerlik fotoğrafından başka neden görüntün yok senin?

Hangi okulları bitirdin, kimlerle aynı sıralarda oturdun? İlkokul öğretmenin kim?

Neden bir kişi bile çıkıp seninle ilgili bir tek anısını anlatmıyor?

Seda Sayan'ın bile mahalle yıllarından bir fotoğraf çıkıp geliyor da, senin geçmişin neden bu kadar sis perdelerinin ardında gizli?

“Olmayan” biri misin yoksa sen; laboratuarda mı imal edildin?

Hangi merkezlerde programlandı hastalıklı beynin?

Bütün değerlerden neden bu kadar yoksunsun; en kutsal kavramların içini boşaltmada nasıl bu kadar maharetlisin?

Hurafe, iftira, şirret ve cehaletten beslenen dilin; hırstan ve doymamışlıktan ibaret kişiliğin, bir ağaç kovuğundan başka hiçbir şey olmayan fani bedeninle tarihin onurlu sayfalarında yer almaya soyunma cesaretini nereden buldun.

Duyduk ki şimdi de “padişahçılık” oynuyormuşsun.

Şah oldun, sıra şahbaz olmaya geldi.

Her mevki ve makamı tattın, geriye “padişahlık” kaldı öyle mi?

Senin montaj ürünü kimlik ve bedeninden kuşkusuz bir Fatih, bir Yavuz, bir Kanuni olmaz ama Deli İbrahim-Vahdettin karışımı bir kukla, pekâlâ olabilir.

Seni bütün bu defolarınla sahnede tutanların işine fazlasıyla yarar böyle acınası bir bez bebek.

Esiyorsun, gürlüyorsun, tepiniyorsun. Pazarcı gibi tiz çığlıklar atıyorsun. Deli bakışlarını devire devire, boyun damarlarını şişire şişire höykürüyorsun. İyi de sen ne istiyorsun?

Karun oldun. Çocukların ülkedeki simit tablalarından bile haraç alıyor, gudubet karın ipek kumaşlara, paha biçilmez mücevherlere büründü.

Şakşakçıların ceylan derisi koltuklarda basen büyütüyor. Bu kadarı da olmaz ki diyen kim varsa işinden aşından ettin, zindanlara attın, ailelerini açlığa mahkûm ettin.

Gencecik üniversite mezunları işsizlikten intihar ediyor.

Doktorlar, öğretmenler, polisler, subaylar açlık sınırında yaşıyor; emekliler pazarlardan sebze artığı topluyor.

Şehit katilleri Meclis'te suratımıza çemkiriyor.

Sen hâlâ üstündeki pahalı elbiselerin, özel yapım som altın kol saatin, ipek kravatınla karşımıza geçip kusuyorsun da kusuyorsun.

Kime bu kinin?

Nereye doğru gittiğini bir gün olsun düşündün mü?

Olmayan vicdanınla bir gün olsun kendine “Acaba biraz ileri mi gidiyorum” diye sordun mu?

İtikadın da yalan biliyoruz.

Ama bir gün olsun “Ya hesap günü varsa” diye endişelendiğin oldu mu?

Evet var. Hesap günü var. Ve sanki bu saldırganlığın, bu doymazlığın, tamah etmez azmışlığın, O hesap gününü biraz daha yaklaştırıyor.

Artık Allah’ın gözüne batıyorsun birader!

Fazla parazit yapıyorsun, ortalığı hacminden fazla kirletiyorsun. Elde ettiklerinle şükür etmeyi, biraz da başkalarını düşünmeyi başaramadın. Böyle bir kapasiten yok çünkü.

Dünyaya yemeye, içmeye, dışkılamaya, kin ve nefret aşılamaya gelmişlerdensin.

Üste bir de kibir yapıyorsun, işte bu hiç çekilmiyor...

Senin sonunu da bu yamyam kibrin getirecek…

alıntı. http://www.acikistihbarat.com/Yazilar.asp?yazi=706

öhh iyi döşemiş yazıyı



serinhikayebirader.jpg
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

topicle alakalı yazılan herşeyi okudum gördügüm kadariyla cogunluk askerlik görevini yerine getirmemiş ve ekonomik gelirini aile kaynaklı olarak elde eden topluluk. bazı arkadaslar çok güzel noktalara değinmişler fakat yorumların bir kısmı troll bazlı cümleler. şahsi düşüncelerimi bir kaç madde olarak belirtmek istiyorum ki bazı arkadasların söylediklerine tekrar değinmiş olacağım.

ilk olarak bu mevzunun buralara gelme sebebi ekonomik cıkar ilişkileridir. ortadoğu bilindiği üzere uyuşturucunun asyadan yola cıkıp avrupa ve amerikaya geçişini sağlayan bir otoyol görevi görmektedir. Türkiye de bu yolun üzerinde bulunmaktadır. dünyada bu yol sayesinde hayal bile edemeyeceğiniz büyüklükte bir para akışı meydana gelmektedir. (eger izlediyseniz PARS filminin sonunda istatistiki veriler vardı. Afganistandan 500 dolara yola cıkan 1 kilogram eroin ingiltereye ulaşınca kilosu 150.000 dolar oluyor ki aradaki fark o.O ) terör örgütlerinden ziyade uyuşturucu baronları asıl parsayı toplayıp suya sabuna dokunmadan terör örgütlerini maşaları olarak kullanıp servetlerini kat be kat arttırıp toplum içerisinde saygın işadamı kimliklerini ( yada maskelenmiş pisliklerini )taşımaya devam etmektedir.
2. olarak bölgede bulunan petrol kaynakları tüm dünyanın elde etmek istediği ekonomik kaynaklardan bir tanesi. hem petrol kalitesi olarak hem yeryüzüne yakınlık olarak hemde lojistiğinin uygunluğu olarak bulunmaz hint kumaşı. petrol sayesinde zenginleşmiş sözümona sanayici işadamları bu kaynakların kontrolünü ABD sayesinde elegeçirmiş vaziyetteler. bu kaynakları elde etmenin maliyeti de malum büyük rakamlara mal olmuştur. bu maliyeti çıkarana kadar petrol baronları bölgenin kendi kontrolleri altında kalmasını isteyeceklerdir. bu yüzden de huzursuzluk ve terör olayları bölgede güclü bir otoritenin meydana gelmesini engelleyecek ve bu sayede istedikleri gibi at koşturabileceklerdir. hatırlar mısınız bilmem kayseride bir motor ustası su ile çalışan otomobil yapti ve 1 hafta içinde adami öldürdüler. bu da petrol baronlarının ne kadar etkili olduğunun bir kanıtıdır.

birde malum vaadedilmiş topraklar ve büyük ortadoğu projesi var. yahudiler kutsal kitaplarında bu toprakların kendilerine tanrıları tarafından vaadedildiğini iddia etmektedirler. bu yüzden israil devletinin kuruluşundan önce bile bu bölgeyle ilgili çalışmalara başlamışlardı. şimdi diyebilirsiniz bu bölgeyle bizim ne alakamız var. bahsedilen kutsal topraklar fırat ve dicle nehirlerinin arasında kalan bölgedir ve baskının yapıldığı bölge de bunun içindedir. arti israil böl parçala yönet taktiğini son derece güzel uygulamaktadır. bu sayede bölgeye komşu olan güclü bir devletin olması zor hale gelmektedir.

ayrıca bir ülkenin dünya siyasetindeki etkinliği sahip olduğu ekonomik güçle doğru orantılıdır. yani ne kadar zenginseniz dünya siyasetinde söz söylemeye o kadar sahipsiniz. (istisna olarak multimilyarder arap şeyhlerini gösterebiliriz, adamlar zaten dünya işleriyle ilişiklerini kesmişler ) bu güce ulaşmak için bacasız sanayi olan mevcut kaynakların sömürüsü+ uyusturucu ticaretini elde tutmak gerekmektedir.

bir de filistine yardım amacı ile gönderilen yardım gemilerine yapılan saldırıdan ötürü israil hükümeti ile Türkiye hükümeti arasında yaşanan gerginlik bölgedeki karışıklıkların meydana gelmesinde rol oynamaktadır. MOSSAD isimli israil gizli istihbarat örgütü bölgedeki teröristlere lojistik ve mühimmat yardımında bulunarak misilleme yapmıştır. Çünkü hamas onların gözünde nasıl bir terör örgütüyse P.K.K da bizim için aynı şeydir. Düşmanımın düşmanı dostumdur taktiği ile Türkiye'ye darbe vurdukları kanaatindeyim.

özetleyecek olursak dünya para üzerine kurulmuş bir sistem ile yönetilmektedir. Para için insanlarin ölmesine göz yumulmakta ve terör faaliyetlerinde bulunulması için insanlar kandırılıp maşa olarak kullanılmaktadır. Böl-parçala-yönet ve kaos ortamı yarat kontrolü elinde tut taktiğini benimsemis güçler keselerini doldurmaya devam ediyor, ölenlerin ardından yas tutmakta şehit ailelerine düşüyor.
yukarıda saydıklarımın içerisinde siyasi ve jeopolitik gibi görünenler olsa da temelde yatan ekonomik çıkardır. benim söyleyeceklerim bu kadar okuduğunuz için teşekkür ederim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Arkadaş ekonomik çıkar demiş doğrudur. Ama herkesi ekonomik çıkardan suçlarken kendimizede bir bakalım. Bu ülkede kimler bu kanın üzerinden para kazanıyor. Dikkatli olun kör kurşuna gidebilirsiniz yanlız konuşurken. TV'deki yapmacık şehirlerimizi seviyoruz zırvalıklarına inanmıyorum. İşte üst yetkililer filan gidiyor. Yada yolda 500 kişi yürüse bile yapmacık olur. Kimse demiyorki ulan niye ölüyorlar. Biz insanız lan. Tamam türküz kürdüz bilmem neyizde insanız yahu. En çokta TV'de şehit annelerini gösterip insanları nefretle besleyenlere hastayım. Daha fazla koyun lazım kurban etmek için saçma sapan şeyler yüzünden. Hani birini bulsam da desem ulan kendin git gönüllü asker ol dağa çık ilk kurşunuda sen sık arkandan ben ölümüne gelmezsem beni vatan haini ilan edin. Amcalar rahat koltuklarında milleti gaza getirirken önlerine getirilen sıcak kahvelerini yudumluyorlar.

Lütfen gaza gelen varsa gönüllü asker olsunlar ölümüne savaşsınlar. Herkes TV'de verilen gazı yemiyor. Bazılarının türk olmakta kürt olmakta umrunda değil. Saçma sapan ideolojilerde. TV'de yada internette nefret depolamak için başkalarını etkilemenin anlamı yok. Herkes inandığı gibi yaşasın ona göre davransın.

Ölmek yada öldürmek için 5000 yıldır sebep hep oldu. Din milliyetçilik ırkçılık ego prestij kahramanlık duygusu halkın aşığı olmak vs vs vs. Her zaman sebep vardır ve hiçbirinin birbirinden farkı yoktur. Herkes aynı toprağa karışacak. Öldükten sonra tanrı gibi ismine bile tapılsa 5000 yıl arkasından söz bile edilse o insan ölmüştür. Bu kadar basit. Bunlrın hiçbirinin anlamı da yoktur.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hagii said:

filistine giden gemi de ölenler için taksime çıkan onbinler nerede acaba

bu şehitler müslüman kardeşlerimiz değilmiydi



onlar artık eşeksediler, ya da belki de küçük bi kısmı için zaten hiçbir zaman türk askeri onlar için filistinliler kadar değerli değildi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...