Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Kuzey Kore yer altında başarılı bir nükleer deneme yaptığını açıkladı.


BiTcH_oFBaT

Öne çıkan mesajlar

ginaly said:

Dediğin doğru, teknoloji geliştikçe işçinin yerini alıyor, açıkta kalan işçilere yeni işler yaratılamıyor, işçi çalışamayınca para kazanamıyor, parası olmayınca bir şey almıyor, toplam talep azalıyor, talep azalınca şirketler para kazanamıyor, onlar para kazanamayınca yeni yatırımlar yapamıyorlar, yatırım olmayınca yeni iş sahaları açılamıyor, böylece biraz daha işçi işsiz kalıyor ve çark başa dönüyor.
Kapitalizm kendi kendini bitirecek tezi bu.

Fakat bu noktada bahsettiğin, yani aklımızdaki bariyerleri kaldırdığımızda engelimiz kalmaz dediğin şeyin gerçekleşebilmesi için o bariyerleri kaldıracak itici gücün oluşması lazım.

O itici güç de kapitalizm yüzünden fakirleşip hayat standartlarının düşmesi.*
Bahsettiğimiz teknoloji ilerlemesi öncelikle bu vasıfsız işçileri vuruyor. Yani en basit bir vidalama işini yapan işçi artık o işi makinaya kaptırıyor. Fakat skilled job denilen servisler sektöründe decision making ağırlıklı, henüz makinaların yerini alamadığı işlerdeki işçiler hayat standartlarını çok fazla kaybetmiş değil. Ve servisler sektörü dünyadaki toplam GDP'nin 60%'ini oluşturuyor. Bu vasıflı işçiler, vasıfsız işçilere göre gitgide daha iyi konuma geliyorlar, aralarındaki fark açılıyor. Ancak IMF 2007 raporu gözümüze sokmuştur ki vasıflılar vasıfsızlara göre relatif olarak ücret artışı yaşarken, bu iki işçi sınıfının toplamı kapitale karşı kaybediyor. Bu döngü devam ettiği sürece gün gelecek artık vasıflı işçiler de "hoop durun lan noluyo" diyecek. Şu an için tabiri caizse tuzu kuru adamlar yani. İşte ancak o noktadan sonra artık kapitalizmin yanlışlarının topluca savunulduğu ortam ve değişime hazırlayıcı mental platform oluşacak. O yüzden "eğitimli insanların önyargısız bakması" olayının sadece bilinçle değil, bu insanlar gerçekten kapital sahiplerine karşı somut olarak bir şeyler kaybettiklerini anladıklarında gerçekleşeceğini düşünüyorum. Kapitalizm bir cool down süreci gibi. Yanıp bitmesini beklemekten başka çare yok.

*: şu anki süreçte teknoloji artış hızı ile işçilerin ücret artışı paralel olmadığı için, hayat standartlarını düşürmek istemeyen işçiler aradaki açığı borçlanarak kapatıyorlar. dünya para stoğu belirli bir değişkene bağlı olmadığı için borçlanma sürekli devam eder, arada sistemin bi f5 yemesi gereken yerler olur ki bunlara kriz diyoruz. business cycle desek daha güzel bir tabir olur. borçların ileride ödenebilir olduğu hissiyatı tekrar oturtulduğunda borçlanma tekrar devam ediyor. sonra bi daha kriz falan. bu da daha önceki mesajımda söylediğim, neden krizlerle kapitalizmin çökmeyeceğinin cevabı niteliğinde.

ps: sevgili haydari, alıntılamış olduğum, bilinçli, bilgi dolu, popülist söylemlere dayanmayan mesajına da teşekkür ederim. ağzından tükürükler saçarak kuzey korede insanlar refah içinde yaşıyor diyen arkadaşlar örnek alır inşallah. teşekkürler.
ben teşekkür ederim.

Olayı sadece iktsadi boyutuyla değerlendirmek eksik bir yaklaşım olur. Marx gibi büyük bir materyalist filozofun eserlerini iktisat üzerine vermiş olmasından başka bir hatası yok. Marx Hegel'e olan hayranlığı nedeniyle idealizmi materyalizme bulaştırdı. Bu da bir tür inanç sistemi yarattı. Özgür irade ile baktıklarında sosyalistler de geleceğe ilişkin kehanetlerde bulunmanın materyalist bir temeli olmadığını anlayabilirler. Özgür düşüncenin önüne fundametalist komünist söylemlerle çıkmak yerine, insanlığın tüm bilgi birikimine saygı duymak en mantıklısıdır.

Mesela SSCB'nin çevreye, dünyaya, doğaya verdiği zararı kapitalistler verememiştir. Tabi bunları anlatmak uzun sürer. Sonuçta batı da biz de çok suçluyuz. İnsan doğanın parçası olduğunu unuttukça sonuç daha da korkunç bir hal alıyor. Özünde benim baktığım yerden, insan sadece kendine zarar verir. Savaşlar da bu sistemlerin doğal sonuçlarıdır. İnsanlar arasındaki ayrılıklar, çıkar çatışmalarını savaşları doğuruyor. Düşünsenize hem de nükleer silahlarla. Sonuç korkunç olacaktır. Bunlar bilinçli, bilgi dolu, popülist olmayan söylemlerden ötedir. Bunlar farklı bir düşünüş şeklinin tezahürüdür. İnsanın düzeltmesi gereken ilk ve belki de tek şey kendisidir. Bunlardan arınmış bir düşünüş şekli ile kurulacak sistem mümkündür. Bunun bugün olması bile mümkündür. Engel sadece bunları düşünmeye çok uzak olmamızdır.

Haidegger'e bakarsak fabrikalara yaptığımız çevreyi kirletmemeye yönelik filtreler yanlıştır. Çünkü yaptığımız sadece yeni bir fabrika kurmaktır. Bu fabrika da çevreye zarar verecektir. Biz bu fabrikaya olan ihtiyacımızdan, bu ürünün çevreye zarar verip/vermeden üretilebileceğine kadar bir çok konuyu ele almalıyız. Teknolojimiz doğaya zarar veriyorsa bunu bırakmalıyız. Çevreye zarar vermeyecek olan yeni bir teknoloji aramalıyız. Düşünüş şeklimiz değiştiğinde dünya bir daha asla eskisi gibi olmayacaktır.

Sonuçta yıkılması gerekenlerin listesi dar ama yıkılması zordur. Din, ırk, iktidar, para'nın olmadığı bir dünya. Çatalımızdan bilgisayarımıza bilimden başka bir şeyin bize verdiği hiçbir şey yoktur. O zaman insanlığın dünyaya ve birbirine yaptıklarından utanan insanlar doğacaktır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

haydari said:

Sonuçta yıkılması gerekenlerin listesi dar ama yıkılması zordur. Din, ırk, iktidar, para'nın olmadığı bir dünya. Çatalımızdan bilgisayarımıza bilimden başka bir şeyin bize verdiği hiçbir şey yoktur. O zaman insanlığın dünyaya ve birbirine yaptıklarından utanan insanlar doğacaktır.


İşte onlar olmadan hiçbir şey olmuyor. Sadece bilim de kurtarmaz yani. :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

pekaziz said:

Ulan karımı da mı paylaşacağım başkalarıyla diyen amcalar için de Nazım Hikmet'ten bir dize alıntılayalım.

yarin yanağından gayrı
her şeyde her yerde
hep beraber hep beraber
diyebilmek için

http://photos-d.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc1/hs007.snc1/2846_113839015872_748935872_2973891_5854276_n.jpg
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ihtiyaç fazlasını dağıttık da, "iktidar" fazlasını napıyoruz?ister eski çağlara gidin, ister yeni çağlara gelin, isterseniz ekonominin hiç icat olmadığını düşünün insanlar (ve hayvanlar) bir topluluk içinde yaşadığı sürece birbirleriyle bir iktidar ilişkisi kurarlar. yöneten ve yönetilen olduğu müddetçe, sömüren ve sömürülen olur ve her halükarda kendimizi, bizden daha üst bir kavrama veya kuruma "teslim" ederiz, veya bizzat o kurumun başına geçeriz. bu bağlamda eşitlik, geniş insan toplulukları için zaten mümkün olmaz.

sosyalizme karşı sayılmam, kapitalizmden çok daha insanca bulurum ama yalnız teoride. gerçekte sosyalist bir devleti kurmak ve "rejimi korumak" adına yapılagelmiş olan baskı ve zulüm, kapitalist devletlerin "kapital" elde etmek için uyguladığı despot yöntemlerle birebir örtüşmektedir. yani şimdiye kadar sosyalist olduklarını iddia eden devletler, uyguladıkları yöntemlerle kapitalist devletlerle aynı mantalite içinde olduklarını göstermişlerdir.

hoş, teoride daha insancıl dedik ama bizzat marx sınıf kavgasında ve sosyalizme ulaşmada şiddet kullanmayı meşru görür. tamam, elde edilecek düzen daha "adil" bir düzendir, ama abd de dünyaya "demokrasi" dağıtırken benzer bir vaatten faydalanmıyor mu? ben bu insanlık dışı uygulamaların eşitlik-özgürlük adına değil de "iktidar" adına gerçekleştirilmediğinden nasıl emin olabilirim? sonuçta yine küçük ve elit bir grubun eylemleri yönlendiriyor sosyalist devletleri de..

ve şunu görüyorum ki bizim solcularımızın aklına insancıl olmayanı eleştirmek, insancıl olanı ise korumak gelmiyor. sovyetlerin rejimi korumak için binlerce insanı sürgüne yollamış olması, savunmasız insanların enselerine kurşun sıktırmış olması "rejim" adına makul kabul ediliyor. ideoloji yolunda herşey mübahtır; tıpkı neo-liberal politikalardaki şaşmaz "pragmatizm" gibi.

ha kuzey kore, çok çok daha uç bi noktadadır ama nedense tartışma ordan saptı, genel bi "kapitalizm mi sosyalizm mi" tartışmasına döndü, acebaaaa neden =)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sir +1

Bana göre "Kapitalizm mi sosyalizm mi?" konusu biraz muğlak aslında.
Evet teoride sosyalizm süper bişey, adalet ve eşitlik konusunda tavana vuran bir düzen de...
Kapitalizm de teoride maksimum tüketimi değil, maksimum üretimi amaçlayan bir sistem mesela. Kazandığın parayı yemek yerine sürekli sermayeye aktararak işi geliştirip üretimi arttırmayı hedefliyo filan. Yani iş teorilere kalsa ikisi de teoride mükemmeliyeti ve insanlığa hizmeti amaçlayan süper sistemler. Kapitalizm de ideal haliyle uygulansa lüks tüketim yerine daha fazla üretim elde edilir, fakirler de daha ucuza geçinebilirdi.

Şu anda "kapitalizm kaka, sosyalizm süper" diyebilmemizin tek sebebi, sosyalizmi tutmamış, dolayısıyla sadece teoride kalmış haliyle ele alabilmemiz. Pratiğe döküldüğünde sosyalizm de gayet kapitalizm gibi "corrupt" haliyle karşımıza çıkacaktır. -ki zaten gözlemleyebildiğimiz kadarıyla sosyalist devletlerin alayı tiranın tekinin tepeye çöktüğü bir diktatörlük olarak karşımıza çıkmakta. Diğer bir deyişle, kapitalizm nasıl bozulup emperyalizm moduna girdiyse, sosyalizm de o şekilde bozulup diktatörlük moduna giriyor.

Bu noktada başa dönüp "pratikte hangisi uygulansın: kapitalizm mi, sosyalizm mi?" diye sorarsak yanında bir de "özgürlük mü, eşitlik mi?" sorusunu kendimize sormamız gerekir.
Çünkü bu noktada ikisini birden seçmek mümkün değil, örneğin ekonomik olarak ele alırsak; ya işe karışmayıp "iyi olan kazansın" diyeceksin, ya da kafaya çekici indirip "höst, siz eşitsiniz bakiim" diye çöküceksin tepeye.

Bana sorarsanız ikisi de teoride birbirinden güzel, pratikte birbirinden beter sistemler. İkisinin de çok büyük artıları (özgürlük-eşitlik gibi iki temel kavramı bölüşmeleri) ve çok büyük eksileri(sömürü-kısıtlama veya emperyalizm-diktatörlük ikilemleri) mevcut. Bu yüzden bu ikisinden birini seçmek pek kolay birşey değil.
Şahsen özgürlüğümü eşitliğe tercih ederim, yani kantarın topuzu kapitalizmin tarafına kayıyor bir parça. Ama bu kapitalizmi bir "tercih" olarak ele alabileceğim anlamına gelmiyor tabii ki, çünkü uygulanış şekli olarak gerçekten kötü bir sistem.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

İktisadi teorilerin çoğunun teori olarak kalması ya da uygulamada başarısız olması bence tek bir nedene bağlanabilir, o da "insan" faktörü. Eğer duygusuz klonlar olsaydık evet, sosyalizm mükemmel işlerdi. Herkes eşit şartlarda yaşamayı kabullenir, tek tip binalarda geniş asfalt yol manzaralarında kapılarını kilitleme gereği duymadan yaşayabilirlerdi Mülksüzler örneğindeki gibi, eşcinsellik de kabul edilir olurdu belki de. Yemekhanelerde toplum olarak yer daha sonra da bulaşıklarımızı beraber yıkardım hem. Ama bu pek mümkün değil ne yazıkki. Çünkü insanız. Sosyalist sistem de bu yüzden çalışmadı. Şu an sosyalizm diye haykıran kaç ülke kaldı? Ne durumdalar? Çin sosyalist mi? Halk cumhuriyeti mi? Yoksa köylerden insanların silah zoruyla toplandığı, hapishanedeki insanların bedava iş gücü (emek diyemiyoruz bu noktada) olarak kullanıldığı, serbest ekonominin almış yürümüş olduğu başka bir düzen mi?

Bugün kapitalizm tutmamış olsaydı, ya da sanıldığı üzere "düzen" olsaydı hepimiz sefilleri oynardık. Kapitalist sistem temelde üretimi baz alsa da "ürettiklerini satmak" amacıdır. Üret-pazarla-sat-geliştir-pazarla-sat-geliştir... Bizler A1018'le de konuşabiliyorduk, Iphonela da konuşuyoruz. Neden arada onlarca telefon değiştirdi bazılarımız? Peki ya değiştirmeseydik, işimize yaradığı sürece kullansaydık ne olurdu? Dünyanın bir kısmı aç kalırdı tabii ki. Şartlar her ne kadar eşit olmasa da kapitalist düzende herkese ekmek var. Az ya da çok herkes emeğinin karşılığını alıyor. Çünkü çalışıyor.

Çalışıyor çünkü, açgözlüyüz, benciliz ve kıskancız. Bu duygulardan arındığımızda kapitalist düzen çökecek ve ütopik toplumumuzda sosyalist, halkçı bir mantık yeşerecek. İşte o zaman sosyalizmden bahsedilebilir. Ama şu noktada ne yazıkki hala insanız.

******

Konuya dönmek gerekirse, ajans açıklamasına tek cümle bir şey söylemek istiyorum, kitle imha silahlarının denendiği bir ülkede dünya barışı sağlanması martavalları okunmasın lütfen. Buralarda ne Mordor var ne Amon Amarth.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 3 yıl sonra ...
sir said:

ihtiyaç fazlasını dağıttık da, "iktidar" fazlasını napıyoruz?ister eski çağlara gidin, ister yeni çağlara gelin, isterseniz ekonominin hiç icat olmadığını düşünün insanlar (ve hayvanlar) bir topluluk içinde yaşadığı sürece birbirleriyle bir iktidar ilişkisi kurarlar. yöneten ve yönetilen olduğu müddetçe, sömüren ve sömürülen olur ve her halükarda kendimizi, bizden daha üst bir kavrama veya kuruma "teslim" ederiz, veya bizzat o kurumun başına geçeriz. bu bağlamda eşitlik, geniş insan toplulukları için zaten mümkün olmaz.

sosyalizme karşı sayılmam, kapitalizmden çok daha insanca bulurum ama yalnız teoride. gerçekte sosyalist bir devleti kurmak ve "rejimi korumak" adına yapılagelmiş olan baskı ve zulüm, kapitalist devletlerin "kapital" elde etmek için uyguladığı despot yöntemlerle birebir örtüşmektedir. yani şimdiye kadar sosyalist olduklarını iddia eden devletler, uyguladıkları yöntemlerle kapitalist devletlerle aynı mantalite içinde olduklarını göstermişlerdir.

hoş, teoride daha insancıl dedik ama bizzat marx sınıf kavgasında ve sosyalizme ulaşmada şiddet kullanmayı meşru görür. tamam, elde edilecek düzen daha "adil" bir düzendir, ama abd de dünyaya "demokrasi" dağıtırken benzer bir vaatten faydalanmıyor mu? ben bu insanlık dışı uygulamaların eşitlik-özgürlük adına değil de "iktidar" adına gerçekleştirilmediğinden nasıl emin olabilirim? sonuçta yine küçük ve elit bir grubun eylemleri yönlendiriyor sosyalist devletleri de..

ve şunu görüyorum ki bizim solcularımızın aklına insancıl olmayanı eleştirmek, insancıl olanı ise korumak gelmiyor. sovyetlerin rejimi korumak için binlerce insanı sürgüne yollamış olması, savunmasız insanların enselerine kurşun sıktırmış olması "rejim" adına makul kabul ediliyor. ideoloji yolunda herşey mübahtır; tıpkı neo-liberal politikalardaki şaşmaz "pragmatizm" gibi.

ha kuzey kore, çok çok daha uç bi noktadadır ama nedense tartışma ordan saptı, genel bi "kapitalizm mi sosyalizm mi" tartışmasına döndü, acebaaaa neden =)


Şimdi burada devreye girmek istiyorum, Genç Marx ve Militarist Marx diye iki ayrım noktası vardır. Yani Marx'ı iki evreye bölmek ile kalmıyor üstüne de değerlendirmeler yapıyoruz/yapıyorlar. Yani Marx şiddeti savunuyor argümanı mesela Militarist Marx'a atfedilen bir özellik yani Marx'ın daha ileri yaşlarında ortaya çıkan bir durum.

http://en.wikipedia.org/wiki/Young_Marx

Şöyle de inceleyebilirsiniz.

Teori kısımlarını uzun uzadıya tartışmak niyetinde değilim, mesela ben Marx'a dair eleştirileri Kapitalistlerden dinleme taraftarı değilim, onun yerine Klasik Anarşistlere bakmayı daha uygun görüyorum. Daha yerinde tespitler, daha yerinde eleştiriler yapmışlar zamanında. Daha yapısalcı, daha gerçekçi.
Günümüzde de Marx'a dair içi dolu eleştirileri yine anarşistlerden görüyoruz.

Klasik argümanlar, insana uygun değil, insan bu sisteme uymaz, insanlar açgözlüdür /bencildir tarzı günümüz insanını ele alan bir bakış açısı ile ele alınıyor ki bunu çok yanlış ve sakat buluyorum. İnsanın davranışı, tavrı, hareketleri değişiyor hemde çok ciddi bir biçimde farklılaşıyor, toplumdan topluma - kültürden kültüre çok farklı davranışlar sergiliyor insanlar.
Eşitlikten yana değiller deniyor ancak antropologların yaptıkları incelemeler bunun böyle olmadığını söylüyorlar. Geçmiş yaşama ait izler, buluntular ve davranışlar bize ciddi hiyerarşi olmadan da insanların yaşayabildiğini gösteriyor.

Her geçen yıl kapitalizm insana en uygun sistemdir argümanı çürüyor. Çünkü bu yorumlar genel itibari ile Kapitalizmi övmek kaydı ile yapılmış ve geçmiş yüzyıllarda yaşayan toplumların özdeşleştirerek çarpık bilgilere neden olmuştur.
Günümüz işletme modellerini oluşturan geçmiş zaman ekonomistleri de bu argümanları kullandılar. Mesela bir tarihçi var Roma İmparatorluk Dönemi ticari verilerini kullanarak günümüze atıf yaptı ama adam kendi modelini temellendirmek için Roma İmparatorluğu verilerini çarpıttı, rakamlarla oynadı, değiştirdi. Kimdir bu ? Richard Duncan Jones. Bu adama ekonomi makalelerinde bir çok atıf gördüm. Bakın Roma'da da böyle aga adam haklı diyenler var. Toplumu bu ölçüde temellendirenler var.

Neyse sonuca gelirsek, insan değişen, adapte olan bir varlık. Kölelik insana uygun muydu mesela ? Biz köle olmaya uygunmuyuz ? İnsanlık neredeyse 3000 küsür sene belki daha fazla zaman diliminde köleliği savundu, onu meşru gördü. Buna karşı çıkanlar oldu, isyan edenler oldu mesela Aristoteles köle bir eşyadır/ araçtır dedi. Roma'da Seneca ise Köle bizim gibi sizin gibi bir insandır dedi, kadersizlerin kaderi ile oynamayın dedi vs. İmparatorluktan feodalite de dönüldü, Feodal sistem en süper sistem oldu, kölelik yerine artık serfler ortaya çıktı mesela o zamanlarda en uygun sistem buydu. Monarşiler yıkıldı, Cumhuriyetler kuruldu, Aristokratik Cumhuriyetler yaşadı derken bugünlere geldik. Devasa bir değişim var. Ancak hala sığ argümanlar Kapitalizm insana en uygun sistemdir farazi lafları.

İnsan değişebilir, kendini geliştirebilir, insani vasıflar kazanabilir. Dün kadının adı yoktu, bugün kadın - erkek eşit diyoruz. Daha geçmişte mesela yakınımızdan örnek vereyim Girit'te kadın yöneticiydi, kadın üst zümreyi teşkil ediyordu.
Yani her şey değişebilir, insanda neticede düşünen bir hayvan, düşünmeyince sürü oluyor, koyun oluyor. Ondan sonra bazı peygamberlerde bu sürüye çoban oluyor, böyle isimlendiriliyorlar.

Değişiyoruz, gelişebiliyoruz da, geriye de gidebiliyoruz.Ancak dün ile bugün aynı değil, yarının da aynı olacağını söylemek şüphesiz ki yanlış olacaktır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...