Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Ananızı Ağlatmaya Geliyorum


Öne çıkan mesajlar

Mesaj tarihi:
Esas konuyla çok alakasız ama şu ssk konusunu bağlamak istiyorum:


Diyanet örneği verilmiş, ordu örneği verilmiş, hatta yolsuzluklar denmiş, ama bunların hiçbirisi ssk ile direk kıyaslanamaz. Zira bu kurumlar tamamen tüketici kurumlardır (yolsuzluğu da kurum olarak sayıyorum artık, "hortumları kestik" diye halkı kandıranlar utansın), gelir diye bir kalemleri yoktur veya çok azdır, o yüzden bu kurumların gelirlerini sadece manevi olarak düşünebiliriz, manevi gelirin mali gider karşılığının azlığı/çokluğu kişiden kişiye bakış açısıyla değişebilir, normaldir ve çokça tartışılabileceğimiz bir konudur.


SSK ise kendi içerisinde bir gelir gider dengesi bulunan bir kurumdur, çalışandan ssk payı alır, katkı payı alır, açık verirse bütçeden pay alır, onunla emekliye bakar, çalışana bakar, ailelerine bakar.
Bu durumda ssk'nın (yeni adıyla sgk'nın) bütçesinin ne durumda olduğunu, iyi hizmet verip vermediğini, ülkenin iyileşen/kötüleşen genel ekonomik koşullarına nasıl tepki gösterdiğini bilmek gerekir. Kaldı ki, zor koşullarda halkın prim vs ödemesi zorlaşacağından, işsiz sayısı artacağından ssk'nın koşullarının zorlaşması doğaldır, ama aynı şekilde bir iyileşme görüldüğünde (hükümetin ekonomi politikalarını beğeniriz, beğenmeyiz o ayrı, ama gsmh'nin son 7 yılda 5 katına çıktığı da bir gerçek) bunun ssk'ya benzer şekilde yansıması beklenir. SGK'nın eskisinden iyi olduğunu iddia edebilmenin tek yolunun bütçesinin ve hazineden aldığı payın o dönemlerin hazine bütçelerine göre kıyaslanması olabileceği aşikardır. Yani o zamanın hükümeti mi sgk'ya daha çok değer vermiş, yoksa bu zamanınki mi, ve bu ehemmiyetlerin kurum üzerindeki yansımaları nasıl olmuş, bunların tespit edilmesi gereklidir.
Ayrıca, arada geçen sekiz yılda tıp ve teknolojideki gelişmeler ışığında ssk'nın o dönemde karşılayamadığı şeyleri bugün daha ucuza edinip karşılayabilmesi de ayrı bir husustur.


Yani sonuç olarak çevremize bakıp eskiden verilmeyen bir ilacın verilmesine aldanıp "ooo sgk iyileşti, über oldu, isteyen ufoyla gezebilir" demek ya cehalet ya da pişkinliktir.
O 60 milyon dolarla ilaç bekleyen ama ilacı verilmeyen başka muhtaç hastaların ilaçlarının karşılanabileceği gerçeği "ben görmedim böyle bişey, o zaman böyle hastalar olmayabilir, varsayımda bulunamayız" gibi komik, pişkin, yüzsüz ve küstah bir argümanla geçiştirilemez.


ufoymuş peh, şeyh uçmaz mürid ufoyla bile uçurur.
Mesaj tarihi:
Popeye said:
hmm madem yasal olarak bakicaz olaya
haklisin diyelim hortumlar, yolsuzluklar kontrol edilemiyor
yapanlarin cogunun yanina kar kaliyor.

yapan bulunursa anası ağlatılıyor, ordu harcaması içinse yukarıda örneklerini gördük. kimse kısılmasını istemiyor. daha devam etsem daha çok örnek çıkar.

birisi yasaya aykırı, öbürü yasaların garantisinde ve halk destekli. öte yandan genelkurmay başkanı çıkıp "asker ihtiyacımızın %65'indeyiz" dediğinde ben çıkıp "nasıl hesap o" deyince gene insanlar çıkıp "sen mi bileceksin o mu bilecek, sus bakim" diyebiliyor. sivillerin umrunda değil yani orduya ne kadar para harcanmış, sorgulayamıyorsun türkiye'de gelişmiş ülkelerdeki gibi. orduya para harcanacak elbette ama en büyük kalemlerden birini sorgulayabilen gördünüz mü bu ülkede? ama haberlerde devamlı "sağlık harcamaları şu kadar arttı, devletin beli büküldü" denmeye başlanıyor ilk bütçe daraldığında.

said:
Devlet Bütçesinden DİB’e Ayrılan Pay/Yıllara göre

Yıl Miktar Oran(%)
2005 1 katrilyon 116 trilyon 664 milyar 14,8

2004 yılında kişi başına düşen Gayri Safi Milli Hasıla 4000 dolar olarak belirlenmiş. Diyanet İşler Başkanlığına rekor düzeyde pay ayrılması, devletin politik hedefleriyle doğrudan ilişkilidir. 1996-2003 yılları arasında Türkiye’nin ciddi bir ekonomik krizle karşı karşı olduğu dönem içerisinde bütün yatırım sektörlerinde, eğitim ve sağlıkta çok ciddi kısıtlamalara gidilirken DİB’nin bütçesinde %78 ile %14,5 arasında artışlar yaşanmıştır.

al buyur, 2007 askeri bütçemiz: 13 milyar 446 milyon dolar. hangisi hangisinin kaç katı sen söyle.
said:
tamam savunmaya ayrilan parayi elestiriyorsun ama en azindan baska yerlere de bak

neyse 5 senede bir degisiklik olmadiysa simdi de pek olacagini sanmiyorum

her ülke illa harcayacak belli bir miktar, kaçarı yok. ama sorgulayalım yani ne kadarı hakikaten gerekli, ne kadarı kısılabilir. çünkü en büyük bütçe kalemlerinden biri bu, diyanet ya da hortumlama gibi değil yani.
said:
sg-1 said:
birader, maksadın üzüm yemek mi bağcı dövmek mi?

su sorunun cevabini da onceki cevabindan daha net bir sekilde vermis oldun aslinda

tekrar gecmis olsun.

valla ben derdimi anlattım, belki sonra vatan haini diyen de çıkar alışkınım zaten. sen olduğun için cevap verdim, yoksa yazacağım yoktu.

sağolasın.
Mesaj tarihi:
bugün benim işim halloluyo ben memnunum diye sesini çıkartmazsan yarın başkası geldiğinde işin olmazsa kimseye derdini anlatamazsın daha önce nerdeydin derler. benim hırsızım iyidir mantığından ne zaman vaz geçecez merak ediyorum
Mesaj tarihi:
bulamazsın mantık zaten, onun işleri halloluyor olabilir ama dün onun düştüğü duruma bugün de düşenler var sosyal güvenlik sistemi düzelmiş değil
Mesaj tarihi:
Kimse tamamen düzeldiğini iddaa etmiyor ki zaten, öncekine göre daha iyi durumda olduğunu söylüyoruz. Ne yani adamlar Sam'e bakıp, "Olm gözünden anlarım ben adamı bu akp'ye oy verdi kesin" diyerek daha iyi mi hizmet veriyorlar?
Mesaj tarihi:
heh tam tersine, o ilaçları verenler akp'li mi sanıyorsunuz? mümkün olan en ulusalcı görünüşümle gidiyorum doktora. (:P)

neyse dennis anlamış bir tek ne demek istediğimi, eskisinden daha iyi olduğunu söylüyorum sadece. mükemmel olduğunu iddia etmedim. uçakçık parası da devede kulak bile değil, gidin biraz istatistiki rakamları karıştırın.
Mesaj tarihi:
vatandaşın anasını ağlattığı sürece faytona ya da concorde'a binenin gözümde farkı yok. vatandaşa faydası olduğu sürece de farkı yok.
Mesaj tarihi:
Hastanelerin ve uygulamanın eskisine göre daha iyi olmadığını söyleyenler ya genel bir bakış atmamışlardır geçmiş ile günümüze ya da yalan söylüyorlar.

Konu bu para yememe muhabbetine gelmiş tabi ama Ecevit yemedi derken yönetimi ya da yanındaki adamlar yemedi diyebilirmiyiz acaba ?
Mesaj tarihi:
Sam said:
vatandaşın anasını ağlattığı sürece faytona ya da concorde'a binenin gözümde farkı yok. vatandaşa faydası olduğu sürece de farkı yok.


evet çalanlarlar bütün türkiye cumhuriyeti vatandaşlarına kıyak geçiyor. Zihniyete gel. Ortada çalan varsa soyulanda var herhalde.

Ha sen benim cebim dolduğu sürece ben işime bakarım diyorsan ozaman ağlamayacaksın ezilen olduğun zaman.
Mesaj tarihi:
dediklerimden hiçbirşey anlamamışsın maalesef.

benim vatandaş olarak cebim dolunca bana devlet kıyak geçtiğinden dolmuyor, herkesinki doluyor. burada millet nasıl "of işler kesat" derken, hükümete söverken kendi halinden örnek veriyorsa benim de yaptığım o.

yolsuzluk çoooooooook çooooooooook kötü. daha kötü olan belki de tek şey halkı süründürmek. o bakımdan çalıp da yedireni çalmayıp da yedirmeyenden ehven-i şer ölçeğinde maalesef bir çıta üstte tutmak zorundayım. "çalsınlar, afiyet olsun" demiyorum, çalmasınlar. ama çalsalar da, çalmasalar da halka yedirsinler. önce halk yesin, gerisine sonra bakarım.

siz de halkın içindesiniz, ben de. benim ihtiyacım sizin ihtiyacınız, sizin ihtiyacınız benim ihtiyacım. ben vatandaş olarak daha iyi hizmet alıyorsam, siz de daha iyi hizmet alacaksınız demektir. siz daha kötü hizmet alıyorsanız, ben de daha kötü hizmet alacağım. ama ben işin içinde olduğumu söylüyorum, gazete küpürüyle konuşmuyorum. dolayısıyla evet, damdan kendi düşmeyenin benim kadar deneyimi olamaz.

öte taraftan kol kırılması gibi bir defalık bir olay değil benimki, ömür boyu almam gereken bir ilaç var ki 15 yıl öncesini de biliyorum olayın, bugünün de. sadece kendimi değil, birinci elden tanıştığım insanların da durumunu biliyorum. kaba etten sallamıyorum yani.
Mesaj tarihi:
Sam said:
sivillerin umrunda değil yani orduya ne kadar para harcanmış, sorgulayamıyorsun türkiye'de gelişmiş ülkelerdeki gibi. orduya para harcanacak elbette ama en büyük kalemlerden birini sorgulayabilen gördünüz mü

Senin Amerikan bizi korur nasılsa, ne gerek var orduya, silaha falan.
"Araba üretmeyelim, Amerikan dostlarımız bize ucuza 8 silindirli geniş arabalarından verecek, hatta altına yol bile yapacak" diyen 50'lerdeki zavallı zihniyet işte
Mesaj tarihi:
Horizon said:
Hastanelerin ve uygulamanın eskisine göre daha iyi olmadığını söyleyenler ya genel bir bakış atmamışlardır geçmiş ile günümüze ya da yalan söylüyorlar.

Konu bu para yememe muhabbetine gelmiş tabi ama Ecevit yemedi derken yönetimi ya da yanındaki adamlar yemedi diyebilirmiyiz acaba ?


büyük şehirlerde hastanelerin düne oranla daha iyi olduğu doğru. Ülkedeki ekonominin iyileşmesi, fırtınadan çıkıp sakin sulara yönelmesi (tabi bunun tüm dünyada böyle olduğunu da unutmamalı), teknolojinin ucuzlaması gerek bürokratik gerek teknolojik iyileştirilmelerin yapılmasını sağladı son 3-4 yılda.


Para yemek meselesi değil mesele, mevzunun merkezinde "kendi yemedi halka da yedirmedi" gibi bir anlayış var. Ama sayıları bilmeden halka yedirilip yedirilmediğini de bilemeyiz. Yani o dönem hazinede 10x para varken ssk x'le dönüyorsa, bugün 50x para varken ssk'nın en az 5x ile dönüyor olması gerekir (artan nüfus vs'yi düşünürsek olması gereken daha da fazlasıdır) ki ssk'da bir iyileştirmeye gidildiğinden emin olalım. 5x değil de 3x ile dönüyorsa demek ki ssk o tu kaka denilen dönemdeki kadar bile değer görmüyor, potansiyelinin altında çalıştırılıyor, verilmeyen ilaçlar, takılmayan protezler ve bu performans altı çalışma sebebi ile halka ceza kesiliyor demektir.
Tabi şu söylediklerimi elimizde net sayılar olmadan kesin konuşamayız. Aradım, bu iki dönemi sağlıklı kıyaslamamızı sağlayacak sayısal veri bulamadım. Bulan varsa koyabilir.

Sonuç olarak, 2008'e kadar süren ekonomik sakinliğin ssk'nın halka hizmetine nasıl yansıdığını bilemiyoruz, potansiyelinin altında mı üstünde mi, emin olamayız.
Ama eskiden ödenmeyen ama şimdi ödenen bir ilaçla "sosyal sigortalar iyileşti" diyebilmemiz de mümkün değil. Zira dünya bizim etrafımızda dönmüyor ve insanlar çeşit çeşit hastalık, sakatlık ve yaralanmalarla boğuşuyorlar.
×
×
  • Yeni Oluştur...