Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

yeter artık


NightSorrow

Öne çıkan mesajlar

Valla benim bu konularda pek cesaretim yoktur açık konuşmak gerekirse, onun için 1 sene benim için zor geçti yani. Aslında ilk başta arkadaştık falan filan ama kaç aydır pek görüşme fırsatımız olmuyor, arada bir muhabbet falan açıyorum ben ama nereye kadar yani bu cılız çırpınmalar, kendimi aşmam lazıma artık.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

NightSorrow said:
artık 1 yılın sonunda


NE?

NightSorrow said:
sonuç ne olursa olsun artık pek önemli değil benim için, yeter ki bilsin.


KİM?



Hormon kapıdan girdi mi, dimağ bacadan uçar.
~Mevlana Celaleddin Rumi

Endokrin sistemin yardımıyla kanın çüke arazözden boşalan su gibi pompalandığı şu güzel yaşlarda insanın aklı bir karış havada olabilir, normaldir. Ama önemli olan, bu yaşlarımızdaki hatalarımızı anlayıp, geleceğe güvenle bakabilmektir. Sevgili dostumuz demiş ki 1 senedir bekliyorum. Peki kız seni 1 senedir bekliyor mu? Beklemiyor. Bu durumda senin 1 sene kız için bir şey ifade etmez. Ha desen ki söyledim ve 1 senedir sürüncemedeyiz, o zaman işin rengi farklı olurdu. Lakin konumuz o değil.

Sonuç önemli değil benim için, ne olursa olsun demişsin. Madem olayı buna bağlayacaktın 1 sene boyunca niye söylemedin? Madem 1 sene boyunca direndin, o zaman neden vazgeçiyorsun? Sen bu kızı sevmiyorsun demektir bu. Seviyor olsan en azından bir elde etme çaban olur. Sendeki takıntı sadece.

Şu durumda sen endokrin sisteminin yönlendirdiği elektriksel yanılsamalardasın. Özetle saçmalıyorsun yani.

Sen o kızı sevmiyorsun, sen toplumdan öğrendiğin "bir kızı sevmek, oha karıya yazmak, vay hayatımda birisi olmalı çünkü ben erkeğim" hissiyatını yaşıyorsun.

Bilinçli hareketlerden uzak bu davranışların da böyle abuk sonuçlar doğurabiliyor.

Sevgili erkek kardeşlerim,
Gerek kendi deneyimlerim, gerekse çevremden topladığım dataya göre söylüyorum ki kız milletinin üstüne bu kadar düşmeyiniz. Bırakın kızlar sizi bulsun.


Hayatta "konumlanma" çok önemlidir. Kendinizi bir marka gibi düşünün. Sizin çevrenizde belirli bir algı oluşturmanız lazım, akıllarda bir şekilde yer etmeniz lazım. Kendinize ait bir duruşunuz olması lazım.
Karı kız olaylarında bu denli başarısız olma sebebiniz kızı kendinize çekmek yerine, kendiniz kıza koşuyorsunuz.
Mercedes araç satarken müşterinin peşinden mi koşuyor? Hayır. Müşteri kendisi gelip Mercedes'i buluyor, arabasını alıyor. Aynı hesap.

Peki bu konumlandırma işini nasıl yapacağız dediğinizi duyar gibi oluyorum. Şöyle yapacağız:



Pozisyonlandırmanın temeli 2 ana özelliktir. Segmentasyon ve Farklılaşma.

Segmentasyon
Hedef Kızlar
Bir erkek her kıza hitap edemez. Bu yüzden her gördüğünüz güzel karıya yazmayın. Kıvanç Tatlıtuğ bile olsanız, eğer ki o kızın maddi-manevi beklentilerini karşılayamayacak düzeydeyseniz hiç şansınız yok. Hedef kitlenizi, kızlara neler sunabileceğinizi göz önünde bulundurarak belirleyin. Mesela
"18-25 yaş arası, duygusallıktan hoşlanan, güvene önem veren memur kızları". Ya da
"15-22 yaş arası, metal müziğe gönül vermiş, elektro gitardan hoşlanan pert kızlar" gibi.

Hedef Ortamlar
Bulunduğunuz mecra çok önemli. Dost yoğurt Rolex mağazasında satılır mı? Satılmaz. Neden? Çünkü dost yoğurdun hedef kitlesi Rolex mağazasına gitmez de ondan. Aynı mantıkla, hedefimizdeki kızların olmadığı yerlede bulunursak kendimizi pozisyonlandırmada hata etmiş oluruz. Duygusallıktan hoşlanan kızlara hitap edecem diyip kerhanede basılırsanız haliyle kızın kafasında bi soru işareti oluşur.
Mesela hedef kitleniz "15-22 yaş arası, metal müziğe gönül vermiş, elektro gitardan hoşlanan pert kızlar" olsun. Bu durumda sabahtan akşama kadar metal barlarda sürtün, oradan çevre yapın, bilinirliğiniz artsın (Brand awareness diyoruz biz buna.)
Ne kadar doğru ortam, o kadar hedefe odak.

Farklılaşma
Can Alıcı Özellik
Şu ana kadar segmentimizi belirledik, artık biz sadece hedefimizdeki kızlara hitap edeceğiz. Peki ama doğru ortamda doğru kızların arasındayken nasıl farkedileceğiz? İşte bu noktada konumlandırma modelimizin ikinci kısmı Farklılaşma ve Can Alıcı Özellik devreye giriyor.
Orta-Yüksek gelir grubuna ait potansiyel otomobil alıcısı olduğunuzu düşünün. Önünüzde ne gibi markalar var? Mercedes, BMW, Volvo, Audi falan. Her birinin akıllarda birer can alıcı özelliği vardır. Mercedes-Prestij, BMW-Performans, Volvo-Güvenlik gibi. Bu can alıcı özellik, bu markaların zihinlerde birbirinden ayrılmasını sağlar.
Biz de öyle yapalım ve kendimizdeki en güçlü özelliği hedef kitlemize empoze edelim.
Yine aynı örnekten devam edecek olursak, "15-22 yaş arası, metal müziğe gönül vermiş, elektro gitardan hoşlanan pert kızlar"ın kafasında öyle bir imaj oluşturun ki bass gitar denildiği zaman akla siz gelin. Ya da bakımlı denildiğinde, yahut cool denildiğinde, özgür denildiğinde falan. Böyle bir can alıcı özelliğiniz olsun. Bu özelliği bir kere kaptığınız zaman işiniz çok kolaylaşır. Burada önemli olan, sahip olduğunuz özelliğin, hedef kitlenizin ihtiyaçları ile uyumluluğu.

Rekabet

Modelimizin son ayağı rekabet. Bu nispeten daha kolay bir aşama. Önceki 3 aşamayı harfiyen yerine getirdikten sonra Rekabet sizin için bir sorundan öte bir avantaj olacaktır. Artık "15-22 yaş arası, metal müziğe gönül vermiş, elektro gitardan hoşlanan pert kızlar"ın takıldığı barlarda biliniyorsunuz, bass gitar denildiği zaman en süper isim olarak bu kızların kafasında yer ettiniz. Artık bu kitlenin içinden bass gitara meraklı olan kızlar sizin demektir. Ola ki sizden daha iyi bassçı bir eleman geldi, ortamınıza katıldı diyelim. Hiç önemli değil, sadece Can alıcı özelliğine vurgu yaparak, agresif olmayan bir reklam kampanyası yürütüyorsunuz ve gerisini kızlara bırakıyorsunuz. Kızların kafasında siz hala ilk süper bassçısınız. Sana Türkiye'deki ilk margarin. Luna zamanında "Siz hala annenizin margarinini mi kullanıyorsunuz" diye götünü yırttı ama bugün hala margarini tarif etmek için Sana yağ diyoruz.

Fakat rekabet konusunda dikkat edilmesi gereken nokta şu: Hedef kitlenizdeki kızların, beğenileri, tatları, istekleri, ihtiyaçları zaman içinde değişecektir. Bu durumla karşılaştığınızda eğer gerekli önlemleri almazsanız, emek emek oluşturduğunuz bu pozisyonunuzu aniden kaybedersiniz. Aman diyim.


In the lights of the things mentioned above, the obvious conclusion to be drawn is that hepiniz birer markasınız ve markanızı güçlü tutmak için ne gerekiyorsa yapmalısınız. "Yolda kız gördüm yazayım", "arkadaşın bi tanıdığı var onun facebookunu alayım", "aman msnden muhabbet kurarsam belki bişeyler olur" şeklinde amaçsız, serseri kurşun gibi plansız programsız abuk subuk hareketlerde bulunmayın. Bunlar sizi en fazla geçici çözümler sağlar, günü kurtarırsınız. Önünüzde evlenene kadar en az 10-15 yıl var gençler. Planlı programlı hareket ederek bu sürede doğru kızı bulup, o kızın hayatındaki en doğru insan olun.
Hadi bakim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ginaly hocam naptın ya :D

aslında sonuç ne olursa olsun derken onu kastermemiştim, artık içimde tuta tuta, beni bitirecek. En azından söyliyim de, sonuç olumsuz olsa bile, bir kaç gün sonra geçer diye düşünüyorum, ama böyle oldukça daha uzun süre boyunca beni etkisi altında tutacak. 1 sene boyunca belki hissettiklerimi ona belli ederim amacıyla bazı şeyler yaptım ama baktım olmuyor tabi ki.

Düşüncelerimi pek istediğim gibi anlatamadım galiba :D
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...