Alexi_Septimus Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Para herşey değil, çok şeydir bence. Insanın zengin olması bence sadece bir avantajdır.Zengin olmanın iyi tarafı kendinizi hafif hissetmenizdir.Bunun nedeni de para kaygınızın ve gelecek kaygınızın olmaması. Zengin olmak kötü diye birşey yok zaten. 17 yaşımdayım ve ben paranın herşey olmadığını ama çok şey olduğunu savunuyorum. Maddiyatın daha az önemli olduğu bir Dünya'da yaşamak isterdim.[signature][hline]I wish none of this had happened.Sometimes I wish I was dead, and recognize I never wished I was dead.I wish everyone else was dead. [Bu mesaj Alexi_Septimus tarafından 29 Nisan 2004 19:57 tarihinde değiştirilmiştir] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
horacegoesskiing Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 ulan büyükler para önemsiz diye düşünse, oğlum git para kazan, bak falancanın oğlu ne güzel eczacı olmuş paraya para demiyo, sen tutturdun resim resim diye felan demezlerdi :lol: yalancı atalar!!! gençlikten yana sıkıntı parayı önemsemeleri diil, duyarsız ve modacı olmaları. düşünceleri (burda düşünce kelimesini geniş bi şekilde kullanıyorum...) dahi modaya uygun. trendy. bekir coşkun şunu demiş, falan şunu demiş. hayret edersiniz. papağanlık almış başını gidiyo. kendi başına fikir elde etmek bile yoruyo. evet aslında gençliğin temel sıkıntısı tam da bu: sıkıntı. sıkılıyorlar. "daha fazlasını" istiyorlar. etrafımda çok var. sebat kelimesini bilmiyorlar yani. bu kötü. bi fedaykin "bile" (:P) on tane böyle genci cebinden çıkarır. onlardan biri misin diye soracak olursanız keşke olsaydım diyorum bazen diye politik bir cevap veririm. o yüzden sormayın.[signature][hline]I will live forever! Or die trying... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Dojorel Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 said: blackchaos, 29 Nisan 2004 19:55 tarihinde demiş ki: Anlamadığım tek nokta var. Herkes gençliğin kötü gidişini öss ye bağlıyor.Bende doğal olarak bağlıyorum çünkü bir işgencedir. Ama bu yaklaşık 30-40 yıldır olan bir sistem. Peki bir genç kalkıpda değiştiricem ulan bu sistemi dememişmi yahu??? ne koyacaksin yerine? kisitli imkanlara hucum etmeye calisan ve bu imkanlari hayatlarinin kurtulusu sayan milyonlarca insani nasil sinayacaksin?[signature][hline]nom de dieu de putain de bordel de merde de saloperie de connard d'enculé de ta mère. [Bu mesaj Dojorel tarafından 29 Nisan 2004 19:57 tarihinde değiştirilmiştir] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
horacegoesskiing Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 öss mevzuuna girmeyelim hiç. bitmez o..[signature][hline]I will live forever! Or die trying... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fedaykin Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Hımm güzel bir konu ama ilginç bir şekilde bugün hiç öyle uzun uzun bir şeyler yazacak havamda değilim, tam ersine ful gaz geyik modumdayım. O sebepten ema böyle güzel bir konuyu bugün açtığın için seni kınamakla başlıyayım, kınnnnn.... Paranın önemi mevzusu ise dokunmadan geçemeyceğim bir şey. Para her zaman önemliydi zira diğer herşeyi geçtim yaşamak için gerekli olan temel ihtiyaçlarımızı karşılamak için bile paraya ihtiyacımız var. Eskiden de insanlar paraya önem verirlerdi ama tapmazlardı. Para temel ihtiyaçları karşılamak için bir araçtı ve onun dışında da alınabilecek çok fazla bir şey yoktu. Belirli bir gelirin üzerinde olmak tamamen yeterli bir şeydi. Şimdi ise ne yazık ki sınır kalmadı. Hangi gelir grubuna dair olursanız olun her zaman sizin bir üstünüz var ve insanlar "evet bu kadarı bana yeter" demeyi bilmiyorlar. İnsanlar aç gözlü. İnsanın karnının aç olmasından daha korkuncu gözünün aç olmasıdır. O insana ne verirseniz verin yetmez, gözü hep daha fazlasındadır. Onun için vurur, kırar, parçalar... Yeni gelen nesil ne yazık ki bu. Aralarında maneviyatı maddiyata tercih edenler yok mu, tabii ki var. Türkiye'de yaşayan zenciler yok mu, ondan da tabii ki var.[signature][hline]Özgürlüğün değerini ancak onu kaybedince anlarsınız. En zavallı insan ise esaret altındayken kendisini özgür zannedendir. bi fransız gastesi de şey demiş: "ırak üç parçaya ayrılıcak. 1-normal 2-süper 3-kurşunsuz" Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Saeros Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 said: Khirsah, 29 Nisan 2004 18:37 tarihinde demiş ki: Türkiyede kitap okuyan insana genellikle kötü bakıldığı için insanlar okumuyor ve de sıkıcı olduğunu düşünenlerin de sayısı az değil ayrıca bunu çözmek için de kkitap okumanın dayatılması da insanları uzaklaştırıyor. her kelimesine katılıyorum. nitekim sınıfta bir kitabı elime alayım, 10 dk içinde hayattan bezdiriyorlar resmen. bana kalsa 3 günde bir kitap bitiriyorum, ama gerek arkadaşlarım, gerek ebeveynlerim kitap okumama karşı çıkıyorlar. biri "yeter okuma ayy" diyerek kitap okumamı zorlaştırıyor el kol hareketleriyle, diğeri "bu kadar kitap okuyacağına ders çalışsan bdı vdı olmuştun şimdiye" diyerek insanın kafasını ütülüyor. gel de kitap oku bu şartlarda, 1 haftadır kitap okumuyorum. konuyla pek alakalı da değil aslında, ama bir konuya da değinmek istiyorum (değinmezsem çatlarım, rüyama girer) genelde insanlar frp kitaplarına kitap gözüyle değil, resmen çizgi roman gözüyle bakıyorlar ve nedense bu insanlar hayatlarında bir frp kitabını açıp okumamış oluyor. insan denemediği görmediği şeyi kötülememeli, bilmeden yorum yapmamalı, frp seven kişide kafasına kütük oturtma isteği uyandırmamalı.[signature][hline]BabacumMostors, 14 December 2003 15:39 tarihinde demiş ki: goddammit arya mestırs! hadi şokoleti yemeye gidelim Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
horacegoesskiing Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 frp kitapları hakkaten çizgiroman gibi bişi. güzel benzetme.[signature][hline]I will live forever! Or die trying... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sam Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 fantezi kitapları okumayı da süper entellektüel bir olay diye almayalım ama, kitap niyetine sadece onları okumak sadece aşk romanı okumaktan çok daha farklı değil.. çizgi-roman da anlamsız birşey değil aynı zamanda, içeriğe bakar bunların hepsi..[signature][hline]Sam of Paticik - Lvl 9 Maydonoz - Çokbilmiş Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Alexi_Septimus Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Çizgi-Romanları seviyorum.[signature][hline]I wish none of this had happened.Sometimes I wish I was dead, and recognize I never wished I was dead.I wish everyone else was dead. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Dojorel Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 said: Sam, 29 Nisan 2004 20:37 tarihinde demiş ki: fantezi kitapları okumayı da süper entellektüel bir olay diye almayalım ama, kitap niyetine sadece onları okumak sadece aşk romanı okumaktan çok daha farklı değil.. katiliyorum.[signature][hline]nom de dieu de putain de bordel de merde de saloperie de connard d'enculé de ta mère. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Saeros Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 said: horacegoesskiing, 29 Nisan 2004 20:34 tarihinde demiş ki: frp kitapları hakkaten çizgiroman gibi bişi. güzel benzetme. sağol be. :P benim demek istediğim, sırf kitabın kapağındaki resme bakarak yargıya varıyor insanlar. "bu ne ya, ehüehü çocuk kitabı bu" diyeni de gördüm yani İkizler'in Sınavı'na.[signature][hline]BabacumMostors, 14 December 2003 15:39 tarihinde demiş ki: goddammit arya mestırs! hadi şokoleti yemeye gidelim Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sam Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 iyi demişler.. :) kılım ejderhamızrağı serisine..[signature][hline]Sam of Paticik - Lvl 9 Maydonoz - Çokbilmiş Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
horacegoesskiing Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 yav sandman gibi bi çizgiroman var yahu edebiyat ödülü almış. ve nice çocuk kitabı diye satılan kitap vardır ki aklı başından alır. alice harikalar diyarında mesela. bu konu daha da uzun. karalama defterinde tartışalım bunu ilerki bi tarihte.[signature][hline]I will live forever! Or die trying... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Alexi_Septimus Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Küçük Prens enteresan bir kitaptır mesela. Hayatın her evresinde okunmalı bence, çünkü her evrede daha değişik şeyler çıkartılıyor kitaptan. Ilkokulun ortalarında Ortaokulun başı ve sonunda Lisenin başında okudum. Hepsinde değişik şeyler öğrendim.[signature][hline]I wish none of this had happened.Sometimes I wish I was dead, and recognize I never wished I was dead.I wish everyone else was dead. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sam Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 benim ondan tek öğrendiğim 'atatürk adlı birinin insanlara zorla fes giymeyi bıraktırıp şapka giydirttiği' idi.. yeri değil ama söylemeden geçemedim..[signature][hline]Sam of Paticik - Lvl 9 Maydonoz - Çokbilmiş Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Saeros Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 said: Sam, 29 Nisan 2004 20:41 tarihinde demiş ki: iyi demişler.. :) kılım ejderhamızrağı serisine.. kıl. :-)[signature][hline]BabacumMostors, 14 December 2003 15:39 tarihinde demiş ki: goddammit arya mestırs! hadi şokoleti yemeye gidelim Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Absolut Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 said: Sam, 29 Nisan 2004 20:46 tarihinde demiş ki: benim ondan tek öğrendiğim 'atatürk adlı birinin insanlara zorla fes giymeyi bıraktırıp şapka giydirttiği' idi.. yeri değil ama söylemeden geçemedim.. Demek ki herkes okudukça bişiler öğrenebiliyor. :) Çocuk yaşta içerikten bağımsız olarak okunan her kitap çocuğa okuma alışkanlığı kazandıracaktır.[signature][hline]Kalplerdeki Kaymak Profocio Web Hosting Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Bone Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 eğitim zenginleştirmiyor bu bir gerçek. bunun 1980 nesliyle 90 nesliyle 2000 nesliyle alakası yok.. bir de şu şaçmalığa değinmek istiyorum: "eğitim" eğitim, normal yaşamdaki davranışlarını terbiye eder. küfür etmemeni, insanlara saygılı olmanı, toplum kurallarını anlatır sana. toplumdaki eğitim budur. Yani ders çalışmak, üniversiteyi bitirmek eğitim değildir. Toplum kurallarını anlatmaktır.. Okullarda öğretim ise, dersleri ezberlemektir. Ders çalışmaktır. Öğretim, eğitimden farklı olarak, iş hayatında, üniversitede, okulda gerekecek şeyleri anlatır. Buna göre bakacak olursak, eğitim verilmiyor okullarda. 20 kişilik sınıfta bile hoca "şu çocuk çok içine kapanık, eğitiyim şunu" "şu çocuk çok yaramaz, onu da eğitiyim" demiyor ki, 120 kişili sınıflar var, o tip sınıflarda eğitim dediğin hiç olmaz.. okullarda eğitim 0, ama sırf öğretim var. Sırf ders ezberletiliyor.. bunu elimizde tutalım ilk olaya dönelim: -------------------------------------- ne eğitim ne öğretim insanı zenginleştirmez. Üniversite bitirmek sadece insanı fakirlikten kurtarır. Üniversite bitiren çok kişi tanıyorum, işsiz.. Sabancı, Hürriyet, Eti, Ülker gibi devler varken zengin olabilmek çok zor. Ancak Sanş oyunları, milli piyango felan oynayarak zengin olabilirsin.. Zengin olabilen olmuş çoktan. Türkiye eskiden daha kolaydı, şimdi çok daha zor.. Eğitim sonrası Sabancı kadar zengin olabileceğini sanan salaktır.. En kolay iş bulabilen meslek doktorlar.. yalnız ingilizce bilmediği için uzman olarak kalan, buna rağmen profesörlerin habire yardım istediği kişiler biliyorum. İngilizce bilmediği için profesör olamamış, ve devletten aptal bir maaş alabiliyor ancak.. Ama bakıyoruz, gencin teki Turkcell'de hede hödö departmanında çalışıyor, 1.5-2 milyar maaş alıyor.. ha üniversitedeki hocalarıma bakıyorum, çoğu unutmuş gitmiş ingilizceyi, zaten eskiden havadan profesör olma imkanı varmış anladığım kadarıyla.. eskiden havadan profesör olma olayı varsa, tabii ki eski nesil mutlu olacak.. ayrıca şimdi ki nesle bakalım.. doktorlar kolay iş bulabiliyor ama maaş az. diğerleri de (mesela örnek verdiğim turkcell'de çalışan genç) zor meslek buluyor, ama o da 1.5-2 milyar maaş alabilme imkanına sahip. Öyle profesör olmayla felan kasmıyor. Ancak bu kesmin de işi garanti değil. Her an çıkma ihtimali var.. ---------------------------- bunun özal'la uyuşturucuyla alakası yok.. eskiden televizyon yoktu, pc yoktu, internet yoktu.. artık insanların gözü açık. "amerikadaki adam benden zengin, şu ürünü benden ucuza alabiliyor, ben neden o adamdan fakir olmama rağmen ondan pahalıya alıyorum" diyebiliyor artık.. yani etraftaki "kriz" modasından çok, "gözü açıklık, bazı şeylerin farkına varmak" Kanadayla, İsveçle birlikte yatıp kalkabilen bir nesil, neden halinden mutlu olsun.. --------------------- Mutluluk demiyelim biz buna.. Geleceğinden umutlu olmamak desek daha doğru.. Çünkü, her gün internet (?) cafeye gidip paso CS, UO oynayan, ya da istediği Müzik CD'sini alıp dinleyebilen, ya da paso birisiyle çıkan gençler neden mutlu olmasın? Yalnız geleceğe bakınca, umudu yok. Bir de kendini boşu boşuna strese ve depresyona sokabilen bir milletiz.. Böylece çocukların dünyası kararıyor.. ------------- Bir de 20-30 gençliği var Okulda lay lay lom yaşayan kişiler, iş hayatına çıkınca bodoslama saplanıyor bir yere.. Okulda iş hayatından çok okunanı ezberleme öğretiliyor.. Böylece bir an açıkta kalıyor. Ne yapacağını şaşırıyor.. Böylece kendini mutsuz hissediyor.. iyice saçmalamışım.. kafamı toparlıyıp bir daha yazıyım dedim de, üşeniyorum.. bir kaç quote yapayım da susayım sonra.. said: Bathory, 29 Nisan 2004 17:53 tarihinde demiş ki: ilk iki paragrafı okurken hic $a$ırmadım.aynen boyle bi$ey bekliyodum.o ya$grubu surekli aynı $eyi soyluyo.degerler falan filan.. ayrıca zengin olma olayı.80gencligi egitimden gectigini soylemi$.o dönemde lise mezunları bile i$ bulabilirken bu donemde üni mezunları bile i$ bulamıyo.. gelelim mutlu olma olayına..bazen dikkat ediyorum..16-17-18 ya$ındaki gencler mutsuz olmayı marifetmi$ gibi dı$a vurmaya calı$ıyolar."abi annemlerle aram bombok ya" , "kahretsin loserım" , "of boyle hayat olmaz.bo$ bu hayat" vs vs..ilerde degi$iceklerini hepimiz biliyoruz.ama o donemler oyle donemler +1 said: BonePART, 29 Nisan 2004 17:55 tarihinde demiş ki: 1 kere para onemlidir her zaman ayrıcana kayserili olarak asla egitimle para kanaılmıcanı bilen bi sahsım miras + cahil cesaretidir ya hep ya hic oynucaksın eger kazanırsan zengin olursun her sene 2 apartman dikersin kaybedersin orta halli bi tuccar oalrak devam edersin egitim bi riski almanı engeller seni maaslı nefret ettigin asla zengin olamıcagın sıkıcı bi ise yonlendirir ama en tepedekiler her zaman o cesarete sahisp sahislardir bu arad akizlar daha cok kitap okuyor bi yalan ask romanlari ve 3 4 populer yazar dısında bisi okumayan kız nesli war su anda az gormedik yazın bas Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği… Misafir Guest Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 bravo yaw, hepiniz bu anı bekliomuşsunuz sanırım yazmak için :) aferin, aferin :tebrikz:[signature][hline] :hrr: YOU TAKE THE BLOOD, I TAKE THE GLORY !!! :hrr: Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği… narin Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 said: Trojanmistress, 29 Nisan 2004 21:10 tarihinde demiş ki: bravo yaw, hepiniz bu anı bekliomuşsunuz sanırım yazmak için :) aferin, aferin :tebrikz: Formu okumadım ama hadi bende bişi yaziyim diosun :)[signature][hline]Fornication Under Control of the King Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği… Misafir Guest Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 yok yaw hakkaten tebrik ediom, nitekim dediiniz gibi ben yaşlıyım bu konu için,sanık sizindir...[signature][hline] :hrr: YOU TAKE THE BLOOD, I TAKE THE GLORY !!! :hrr: Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği… horacegoesskiing Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 ben olmuşum tülin...[signature][hline]I will live forever! Or die trying... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği… SadButcher Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Ahah horasım sen tülin olduysan ben bırakmam peşini (elimden kurtulamazsın bundan sonra buda böyle biline) Yaşlılık meselesine gelince forumumuz mahiyetinde bilimum yaşlılar barındırmakta olup her birisi arada genç mesajlar atmak sureti ile nostalji yapmakta meseleyide çaktırmamaktadırlar. (bkz. ghaldszar ile Horasım arasında geçen baston diyalogu) Konuya gelince önce şahsi görüşümü bildireyim; anketler sux! belirli bir kitlenin önce profilini oluşturmadıktan farklı coğrafyalarda, farklı toplumsal kitlelerde, farklı gelir düzeyini temsil edenlerle, farklı zeka düzeylerini temsil edenlerle yapılmadıktan sonra birde bunun ispatı olmadıktan sonra beş kuruşluk değeri yok gözümde. Ben her bir insanın özünde aynı fakat bugününde farklı olduğunu düşünür ve savunurum anket bu profili yansıtamaz. Hadi konuya gelelim dersek, doğrudur cevapların bir çoğu toplumunuz taa ezelden beri ekonomisini doğrultamamış ise bugünün en büyük sorunun para olması kadar doğal bir olay yok üstelik dünyayı kapitalist düzen ve birlikler yönetirken... aslında anketin geri kalanınada gerek yokmuş bu cevap açıklar tüm geri kalanını toplumun geri kalmış ve bastırılmış ataerkil ise kadınlar oturup kitap okur en fazla oda elinden alınmış kültürel, ekonomik şartlar ile olsa olsa boş bir aşk romanı olur(ki dolu aşk romanıda vardır edebiyat tarihinde Wuthering Heights gibi aşk romanlarıda mevcut) ancak dünyası hayal üzerine kurulu birgün bir kocanın ekonomik açıdan kanatları altına sığınarak hayatını kurtarma amacı güdüyorsa kadın ancak onu okur. Erkeklerin daha az okuduğuda doğrudur Türkiye erkeklere göre bir futbol ülkesidir başka herhangi bir olayın daha önce olması en önemli konuların elindeki tek gruplaşma(aynı zamanda en ucuz vakit geçirme) mekanı olan kıraathalerden başka herhangi bir yerde olamaz. Dolayısı ile erkek üzerinde kendi hemcinleri ile paylaşabildiği dertlerinin yükünden kaçar kendini en ucuz vakit geçirme mekanına atar her fırsatta. Ancak konforu olan insan kendine (ki bu kendine demek dertlerinden sorumluluklarından uzaklaşabilmektir ve yalın olarak kendine demektir) vakit ayırıp zevkler edinebilir. Buda yine bizim insanımız için zor. Gençlerin durumu apayrı bugün genç denilen insanlar doğum tarihleri 80 ler ile başlayan ve Türkiyenin yaşadığı düşünsel yıkımın hemen ardındaki çarpık dönemde büyüyen insanlardır. Bu dönem ardından gelen bir başka yıkım daha vardır aslında oda Türkiyenin ekonomik anlamda bazı kitleler tarafından "Devrim" kabul edilen malum zatın yönetimindeki ülkemizin ekonomik zihindeki değişim dönemdir. O günleri hatırlarım o günlerin aydınları konuşmaları yasak olsada kendi aralarında hep bugünkü zihinsel, ahlaki çöküntüleri konuşur ve yorumlarlardı. Bu dönemleri yaşayarak geçtiğim için söylediklerinin birer birer gerçekleştiğini görüp bugün o insanlara saygı duyuyorum. Sonuç: fkafa kullanmanın ve geliştirmek bu denli zorken ve insanların yaşam şartları tehlikedeyken bunun aksi bir sonucun olmadığını anket yapmasalarmışta bana sorsalarmış aynen söylerdim gerek yoktu. bilinen etkiler bilinen kitleler. Esas merak ettiğim bir tek nokta var gençlerde duygularına ne olduğu oda çünkü ben eser göremiyorum eskiden olduğunun aksine. Şiir yazan içinden geldiği için şarkı söyleyen, karizma olsun diye değilde o an özgür hissetmek için kafasından geçeni yapan insanlar yok artık endişe var sadece gördüğüm. Saygılar sevgiler. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği… horacegoesskiing Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 said: SadButcher, 29 Nisan 2004 21:54 tarihinde demiş ki: edebiyat tarihinde Wuthering Heights gibi aşk romanlarıda mevcut koçum benim be! harbi ne süper kitaptı o ya. hayatımı değiştiren kitaplardan biridir. Okuduğum vakit 15 yaşında olduğumu da gözönünde bulundurunuz... o gençler bi yana -gerçi ölünün ardından konuşmasam mı- mina urgan gibi yaşlıyım süperim muhabbeti yapmak da sux. suxxor hatta.[signature][hline]I will live forever! Or die trying... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği… Emaleth Mesaj tarihi: Nisan 30, 2004 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 30, 2004 süpersiniz siz vallahi, dostuma düşmanıma paticiklerimi gösterip çatır çatır çatlatasım var :) arkadaşlar, gerçekten süper gidiyoruz bence, uzun zamandır bu kadar keyifli bir tartışmanın ortasında kalmamış ve hatta övünmek gibi olmasın başlatmamıştım. bu noktada yapılabilecek tek şey, tartışmayı bi çıt daha derine indirmek bence. usuuulca indiriyorum: paste ettiğim yazıya değişik değişik tepkiler geldi. dres mesela çok akıllıca gençliğini savunmuş (ki belirtmek isterim, yazıyı buraya koyarkenki amacım da sözün sizlerde olmasıydı, elalemin adamına bırakmayın lafı demem ondandı), maymuna çevirenler düşünsüne bağlamış, diğer yandan mumi daha karamsar bir tablo çizmiş, fizban mutlu tarafından tutmuş, horace (genç diil ya neyse :P) sıkıntıdan, tatminsizlikten demiş... farklı farklı kanıların yanında ortak bir kanı var ki, paranın öneminin inkar edilemeyeceği yönünde. herkes diyor ki para olmasa şu olmaz bu olmaz, dolayısıyla evet elzemdir, hatta eski gençler önemsiz demişlerse salakmıştırlar! buraya kadar hemfikiriz. hemfikir olduğumuzda tıkandığımızı varsayarsak (ehe biraz garip bir tartışma anlayışı olduğunun farkındayım ama mantıklı değil mi?), bu hemfikirliği biraz gıdıklayalım, derine oradan inelim derim... paradan kastımız nedir kuzucuğum? ne kadar paradan bahsediyoruz burada? toplu halde cukkadan mı her ay yüklü maaştan mı konuşuyoruz? lazım dediğimiz hangisi? "temel ihtiyaçları gidermek için gereken para" sıfat tamlamasında, nasıl bir şeyden bahsediyoruz? aylık 1 milyar mı? 2 milyar mı? 5 milyar mı? toplu 100 milyar mı? "temel ihtiyaçlar"ın ne kadara giderildiğinden haberimiz var mı? buna mukabil, "çalışmakla zengin olunmaz" ve/veya "eğitimi zikiym" gibi yorumlardaki zenginlik kriterimiz nasıl belirleniyor? eğer hayatta kalma işi eğitimle becerilemiyorsa, iş sahibi olma yani ekmek parası kazanabilme kriterimiz nedir? lafı neden buraya getirdiğimi söyleyeyim: mesajları okuduğum zaman para para dediğiniz şeyin realitesinin farkında olmadığınız izlenimine kapıldım. hayat kurtarıcı, temel ihtiyaçları satın alıcı, cep telefonu ve cd alıcı bir şey olarak paradan bahsediliyor ama öyle bir bahsediliyor ki sanki para sayılarla tanımlanan, somut, azı-çoğu olan bir şey değil de, absolut bir değer bulutu gibi. parası olmak vs. olmamak gibi bir ikilem içinde konuşuyoruz ki, böyle bir şey (hayata atılmış olanlarınız zaten biliyor ki) baya YOK! az paramız ya da çok paramız olabiliyor en belirgin ayrım olarak, o da takdir edersiniz ki hiç belirgin değil... belki bu yüzden anlayamıyorum çünkü mesela benim gözümde para bir ay olan, bir ay olmayan, kredi kartımda ne kadar coştuğumla olması/olmaması belirlenen, evime ekmek, süt, sigara, black label viski, nescafe ve güzel boya kalemleri almama, güzel konserler seyretmeme yarayan bir araçtan öte değil. ama en önemlisi absolut bir değer değil. zengin miyim? kesinlikle hayır. fakir miyim? kesinlikle hayır. durumumdan memnun muyum? idare ediyorum valla. maaşım bi milyar daha fazla olsa hayır demem, ama olsun diye müdürümün kapısını da aşındırıyor değilim. ev televizyonum birçoğunuzun odasında minik tv işlevi gören 37 ekranlardan, ama dvd playerım eksik değil. cep telefonum 2-3 yıllık. fotoğraf çekmiyor. evde yemek olmayınca bizim oraların en pahalı yerinde şahane yemek yiyip iki kişi 200 milyon hesap vermekten çekinmem ama oralara park ederken havalı arabam olsun diye arabamı (30 yaşında bir vosvos) değiştirmeyi düşünmüyorum. anneme beymen'de euro fiyatlarla satılan kokoş marka çantalardan aldım en son doğumgününde ama şu anda cüzdanımda 10 milyonum bile yok. olduğum hale nasıl geldim sorusunun cevabı baya kendimledir, onu da belirteyim. evimi de, arabamı da, sehpamı da, lambamı da kazandığım parayla aldım, tuttum. tabii ki ailem beni bugünlere getirdi, küçük televizyoncuğum da genç odamdaki minik televizyonumdu mesela :PP ama bana 18ime girdiğim gün arabası alınmış, evi tutulmuş, içine bulaşık makinesi konulmuş, elinden tutulup dayıoğlumun fabrikasında işe götürülmüş değilim. yani, evet efendim, çalışarak da baaaaal gibi, şeker gibi oluyor isteyince. nedir bu umutsuzluğunuzun sebebi acaba? çok mu yüksekte acaba gözünüz de çalışarak kazanacağınız kesmiyor sizi? hal böyle olunca, insan merak ediyor. yaza yaza bitiremediğiniz "para" nasıl bir şey ki gözünüzde? yanlış hatırlamıyorsam abso, bütün aile babalığıyla belirtivermiş "para amaç değil araçtır" diye. sonuna kadar katılıyorum. eminim siz de katılırsınız, mantıklı çünkü, ama yani kendinize "bi şekilde para kazanmalıyım"ı amaç olarak koyarken, ne kadar kazanacağınız, o parayla neler yapacağınız da hesaba dahil mi? bunlardan pek emin olamadım :) burdan derinleşelim mümkünse. eğer sesim yaşlı bir cadı gibi geliyorsa da haber verin, hemen susayım, böyle bir threadde bikbikbik kafa şaapıyo olmayı hiç istemem çünkü :) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği… Önceki 1 2 3 Sonraki 2.sayfa (Toplam 3 sayfa) Paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği… Takipçiler 0
Misafir Guest Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 bravo yaw, hepiniz bu anı bekliomuşsunuz sanırım yazmak için :) aferin, aferin :tebrikz:[signature][hline] :hrr: YOU TAKE THE BLOOD, I TAKE THE GLORY !!! :hrr: Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
narin Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 said: Trojanmistress, 29 Nisan 2004 21:10 tarihinde demiş ki: bravo yaw, hepiniz bu anı bekliomuşsunuz sanırım yazmak için :) aferin, aferin :tebrikz: Formu okumadım ama hadi bende bişi yaziyim diosun :)[signature][hline]Fornication Under Control of the King Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Misafir Guest Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 yok yaw hakkaten tebrik ediom, nitekim dediiniz gibi ben yaşlıyım bu konu için,sanık sizindir...[signature][hline] :hrr: YOU TAKE THE BLOOD, I TAKE THE GLORY !!! :hrr: Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
horacegoesskiing Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 ben olmuşum tülin...[signature][hline]I will live forever! Or die trying... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
SadButcher Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Ahah horasım sen tülin olduysan ben bırakmam peşini (elimden kurtulamazsın bundan sonra buda böyle biline) Yaşlılık meselesine gelince forumumuz mahiyetinde bilimum yaşlılar barındırmakta olup her birisi arada genç mesajlar atmak sureti ile nostalji yapmakta meseleyide çaktırmamaktadırlar. (bkz. ghaldszar ile Horasım arasında geçen baston diyalogu) Konuya gelince önce şahsi görüşümü bildireyim; anketler sux! belirli bir kitlenin önce profilini oluşturmadıktan farklı coğrafyalarda, farklı toplumsal kitlelerde, farklı gelir düzeyini temsil edenlerle, farklı zeka düzeylerini temsil edenlerle yapılmadıktan sonra birde bunun ispatı olmadıktan sonra beş kuruşluk değeri yok gözümde. Ben her bir insanın özünde aynı fakat bugününde farklı olduğunu düşünür ve savunurum anket bu profili yansıtamaz. Hadi konuya gelelim dersek, doğrudur cevapların bir çoğu toplumunuz taa ezelden beri ekonomisini doğrultamamış ise bugünün en büyük sorunun para olması kadar doğal bir olay yok üstelik dünyayı kapitalist düzen ve birlikler yönetirken... aslında anketin geri kalanınada gerek yokmuş bu cevap açıklar tüm geri kalanını toplumun geri kalmış ve bastırılmış ataerkil ise kadınlar oturup kitap okur en fazla oda elinden alınmış kültürel, ekonomik şartlar ile olsa olsa boş bir aşk romanı olur(ki dolu aşk romanıda vardır edebiyat tarihinde Wuthering Heights gibi aşk romanlarıda mevcut) ancak dünyası hayal üzerine kurulu birgün bir kocanın ekonomik açıdan kanatları altına sığınarak hayatını kurtarma amacı güdüyorsa kadın ancak onu okur. Erkeklerin daha az okuduğuda doğrudur Türkiye erkeklere göre bir futbol ülkesidir başka herhangi bir olayın daha önce olması en önemli konuların elindeki tek gruplaşma(aynı zamanda en ucuz vakit geçirme) mekanı olan kıraathalerden başka herhangi bir yerde olamaz. Dolayısı ile erkek üzerinde kendi hemcinleri ile paylaşabildiği dertlerinin yükünden kaçar kendini en ucuz vakit geçirme mekanına atar her fırsatta. Ancak konforu olan insan kendine (ki bu kendine demek dertlerinden sorumluluklarından uzaklaşabilmektir ve yalın olarak kendine demektir) vakit ayırıp zevkler edinebilir. Buda yine bizim insanımız için zor. Gençlerin durumu apayrı bugün genç denilen insanlar doğum tarihleri 80 ler ile başlayan ve Türkiyenin yaşadığı düşünsel yıkımın hemen ardındaki çarpık dönemde büyüyen insanlardır. Bu dönem ardından gelen bir başka yıkım daha vardır aslında oda Türkiyenin ekonomik anlamda bazı kitleler tarafından "Devrim" kabul edilen malum zatın yönetimindeki ülkemizin ekonomik zihindeki değişim dönemdir. O günleri hatırlarım o günlerin aydınları konuşmaları yasak olsada kendi aralarında hep bugünkü zihinsel, ahlaki çöküntüleri konuşur ve yorumlarlardı. Bu dönemleri yaşayarak geçtiğim için söylediklerinin birer birer gerçekleştiğini görüp bugün o insanlara saygı duyuyorum. Sonuç: fkafa kullanmanın ve geliştirmek bu denli zorken ve insanların yaşam şartları tehlikedeyken bunun aksi bir sonucun olmadığını anket yapmasalarmışta bana sorsalarmış aynen söylerdim gerek yoktu. bilinen etkiler bilinen kitleler. Esas merak ettiğim bir tek nokta var gençlerde duygularına ne olduğu oda çünkü ben eser göremiyorum eskiden olduğunun aksine. Şiir yazan içinden geldiği için şarkı söyleyen, karizma olsun diye değilde o an özgür hissetmek için kafasından geçeni yapan insanlar yok artık endişe var sadece gördüğüm. Saygılar sevgiler. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
horacegoesskiing Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2004 said: SadButcher, 29 Nisan 2004 21:54 tarihinde demiş ki: edebiyat tarihinde Wuthering Heights gibi aşk romanlarıda mevcut koçum benim be! harbi ne süper kitaptı o ya. hayatımı değiştiren kitaplardan biridir. Okuduğum vakit 15 yaşında olduğumu da gözönünde bulundurunuz... o gençler bi yana -gerçi ölünün ardından konuşmasam mı- mina urgan gibi yaşlıyım süperim muhabbeti yapmak da sux. suxxor hatta.[signature][hline]I will live forever! Or die trying... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Emaleth Mesaj tarihi: Nisan 30, 2004 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 30, 2004 süpersiniz siz vallahi, dostuma düşmanıma paticiklerimi gösterip çatır çatır çatlatasım var :) arkadaşlar, gerçekten süper gidiyoruz bence, uzun zamandır bu kadar keyifli bir tartışmanın ortasında kalmamış ve hatta övünmek gibi olmasın başlatmamıştım. bu noktada yapılabilecek tek şey, tartışmayı bi çıt daha derine indirmek bence. usuuulca indiriyorum: paste ettiğim yazıya değişik değişik tepkiler geldi. dres mesela çok akıllıca gençliğini savunmuş (ki belirtmek isterim, yazıyı buraya koyarkenki amacım da sözün sizlerde olmasıydı, elalemin adamına bırakmayın lafı demem ondandı), maymuna çevirenler düşünsüne bağlamış, diğer yandan mumi daha karamsar bir tablo çizmiş, fizban mutlu tarafından tutmuş, horace (genç diil ya neyse :P) sıkıntıdan, tatminsizlikten demiş... farklı farklı kanıların yanında ortak bir kanı var ki, paranın öneminin inkar edilemeyeceği yönünde. herkes diyor ki para olmasa şu olmaz bu olmaz, dolayısıyla evet elzemdir, hatta eski gençler önemsiz demişlerse salakmıştırlar! buraya kadar hemfikiriz. hemfikir olduğumuzda tıkandığımızı varsayarsak (ehe biraz garip bir tartışma anlayışı olduğunun farkındayım ama mantıklı değil mi?), bu hemfikirliği biraz gıdıklayalım, derine oradan inelim derim... paradan kastımız nedir kuzucuğum? ne kadar paradan bahsediyoruz burada? toplu halde cukkadan mı her ay yüklü maaştan mı konuşuyoruz? lazım dediğimiz hangisi? "temel ihtiyaçları gidermek için gereken para" sıfat tamlamasında, nasıl bir şeyden bahsediyoruz? aylık 1 milyar mı? 2 milyar mı? 5 milyar mı? toplu 100 milyar mı? "temel ihtiyaçlar"ın ne kadara giderildiğinden haberimiz var mı? buna mukabil, "çalışmakla zengin olunmaz" ve/veya "eğitimi zikiym" gibi yorumlardaki zenginlik kriterimiz nasıl belirleniyor? eğer hayatta kalma işi eğitimle becerilemiyorsa, iş sahibi olma yani ekmek parası kazanabilme kriterimiz nedir? lafı neden buraya getirdiğimi söyleyeyim: mesajları okuduğum zaman para para dediğiniz şeyin realitesinin farkında olmadığınız izlenimine kapıldım. hayat kurtarıcı, temel ihtiyaçları satın alıcı, cep telefonu ve cd alıcı bir şey olarak paradan bahsediliyor ama öyle bir bahsediliyor ki sanki para sayılarla tanımlanan, somut, azı-çoğu olan bir şey değil de, absolut bir değer bulutu gibi. parası olmak vs. olmamak gibi bir ikilem içinde konuşuyoruz ki, böyle bir şey (hayata atılmış olanlarınız zaten biliyor ki) baya YOK! az paramız ya da çok paramız olabiliyor en belirgin ayrım olarak, o da takdir edersiniz ki hiç belirgin değil... belki bu yüzden anlayamıyorum çünkü mesela benim gözümde para bir ay olan, bir ay olmayan, kredi kartımda ne kadar coştuğumla olması/olmaması belirlenen, evime ekmek, süt, sigara, black label viski, nescafe ve güzel boya kalemleri almama, güzel konserler seyretmeme yarayan bir araçtan öte değil. ama en önemlisi absolut bir değer değil. zengin miyim? kesinlikle hayır. fakir miyim? kesinlikle hayır. durumumdan memnun muyum? idare ediyorum valla. maaşım bi milyar daha fazla olsa hayır demem, ama olsun diye müdürümün kapısını da aşındırıyor değilim. ev televizyonum birçoğunuzun odasında minik tv işlevi gören 37 ekranlardan, ama dvd playerım eksik değil. cep telefonum 2-3 yıllık. fotoğraf çekmiyor. evde yemek olmayınca bizim oraların en pahalı yerinde şahane yemek yiyip iki kişi 200 milyon hesap vermekten çekinmem ama oralara park ederken havalı arabam olsun diye arabamı (30 yaşında bir vosvos) değiştirmeyi düşünmüyorum. anneme beymen'de euro fiyatlarla satılan kokoş marka çantalardan aldım en son doğumgününde ama şu anda cüzdanımda 10 milyonum bile yok. olduğum hale nasıl geldim sorusunun cevabı baya kendimledir, onu da belirteyim. evimi de, arabamı da, sehpamı da, lambamı da kazandığım parayla aldım, tuttum. tabii ki ailem beni bugünlere getirdi, küçük televizyoncuğum da genç odamdaki minik televizyonumdu mesela :PP ama bana 18ime girdiğim gün arabası alınmış, evi tutulmuş, içine bulaşık makinesi konulmuş, elinden tutulup dayıoğlumun fabrikasında işe götürülmüş değilim. yani, evet efendim, çalışarak da baaaaal gibi, şeker gibi oluyor isteyince. nedir bu umutsuzluğunuzun sebebi acaba? çok mu yüksekte acaba gözünüz de çalışarak kazanacağınız kesmiyor sizi? hal böyle olunca, insan merak ediyor. yaza yaza bitiremediğiniz "para" nasıl bir şey ki gözünüzde? yanlış hatırlamıyorsam abso, bütün aile babalığıyla belirtivermiş "para amaç değil araçtır" diye. sonuna kadar katılıyorum. eminim siz de katılırsınız, mantıklı çünkü, ama yani kendinize "bi şekilde para kazanmalıyım"ı amaç olarak koyarken, ne kadar kazanacağınız, o parayla neler yapacağınız da hesaba dahil mi? bunlardan pek emin olamadım :) burdan derinleşelim mümkünse. eğer sesim yaşlı bir cadı gibi geliyorsa da haber verin, hemen susayım, böyle bir threadde bikbikbik kafa şaapıyo olmayı hiç istemem çünkü :) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar