Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Cumhuriyet Değerlerine Neden Sahip Çıkmalıyız?


Öne çıkan mesajlar

Mesaj tarihi:
Anti-laik kesimden vurgusuyla nitelendirebileceğimiz arkadaşlarımla yaptığım konuşmalardan edindiğim çıkarım çok net, sordukları soru hep aynı “Cumhuriyet bu ülkeye ne getirdi? Cumhuriyet olduk da bağımsız mıyız? Yaşadığımız ekonomik bağımlılığın sebebi kurulan yapı değil mi?” Onlar için bu soruyu sormak, Cumhuriyet kavramına karşı olmak ve ekonomik başarısızlığı Cumhuriyet ile özdeşleştirmeyi denemek gayet doğal... Arkadaşlarımın bütün söyledikerini, fikir özgürlüğü adına “saygıyla karşılıyor” ama “bu düşünceye sonuna kadar karşı olduğumu ve her imkanımla mücadele edeceğimi” ona da söylediğim gibi burada da not düşmek istiyorum. Söylenenlerin “eleştiri” olması tarafını bir yana bırakıp aynı soruyu kendimize sorar ve üstüne biz bu insanlara “Cumhuriyeti neden anlatamadık”, “Bağımsızlığı neden ıskaladık” gibi soruları da eklersek acaba nereye varabiliriz? Sorgulamak adına yeni birkaç soru soralım ve samimi bir şekilde cevap vermeye çalışalım...

Soru 1: Türkiye Cumhuriyeti nasıl bir yapı üzerine kuruldu?

Cevap 1: Koskoca bir imparatorluğun dağıldığı, topraklarının işgal edildiği bir ortamda ekonomik anlayışı tam bağımsızlık, siyasi çimentosu “Ne mutlu Türk’üm diyene” olan “yeni bir ülke” meydana getirildi.

Soru 2: Peki değişen, özellikle küreselleşen yeni dünya düzeninde “ekonomide bağımsız olmak”, ilk günlerde hedeflendiği gibi mümkün mü?

Cevap 2: Yeni dünya düzeninde, dünya genelinde yayılan liberal tez sayesinde yapı, sisteme hâkim olanların, sisteme dahil olanların varlıklarını ele geçirmesi sürecine dönüştü. Dünya, küreselleşenler ve küreselleştirilenler olarak ikiye ayrıldı. Bu noktada ayrım ve farkındalık çok önemli. İlk gün hedeflendiği kadar “bağımsız” olmak mümkün, tek şart sistemi doğru anlamak ve sisteme “Entegre oluyorum” başlığı altında “yem olmamak.”

Soru 3: Değişen ve küreselleşen dünyada bana göre “sözde büyür görünen” Türkiye, “İyi yolda ilerliyor” denebilir mi?

Cevap 3: Türkiye’de bazıları özellikle “propaganda” yapma derdinde olanlar,Türkiye’nin iyi yolda olduğunu ve ekonomisinin büyüdüğünü düşünüyorlar veya en azından böyle düşündüklerini iddia ediyorlar. “Mükemmel” olduğu iddia edilen yapının üzerine kurulduğu üç temel ayak var ithal tüketim ile büyüme, sıcak para, borçlanma-borç öteleme. Peki Türkiye’nin rakibi sayılabilecek ülkelerde durum nasıl? Söz konusu ülkeler büyüme ve sağlam ekonomiye geçiş programlarını üç temel ayak üzerine bina ediyorlar borç konsolidasyonu, üretim ve doğrudan sermaye. Türkiye’ye bu gerçekler ışığında bakınca durum çok net: Türkiye borçlanmayı marifet sayıp, “Aman ne güzel borçlanıyorum” diye sevinirken, diğerleri borçlarını akılcı planlar ile konsolide edip, en azından yeniden borçlanmadan (borcu sabit kılmak bile konsolide etmektir) doğrudan sermaye girişini özendiren tedbirler alıyorlar.

Sonuç: Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinin en ağır “bölücü, gerici, küresel” tehdidi altında olduğunu düşündüğüm bir ortamda, Cumhuriyet tarihinde hatalar yapıldığını da kabul ederek, Cumhuriyet’i eleştirenlere şunu söylemek istiyorum Türkiye 1923-2001 arasında “her alanda esir alınma denemelerine” rağmen “ayakta kalmayı” başardı. 2001-2008 arasında ise “elinde ne varsa sattığı gibi”, ayakta kalmayı bırakın “1923-2001 arasında esir almak isteyenler” tarafından “her alanda yönetilir” hale geldi.


Yiğit Bulut


Günümüzün kısa özeti.
Mesaj tarihi:
yiğit bulut bir programda tüm almanyadaki türklere "SİZ NİYE ALMAN VATANDAŞI OLDUNUZ BLA BLA" diyebilecek kadar alçalabilen bir adam. öger'i bile ağlatıyordu az kalsın.

bu adam bilmiyormu ki türk devleti ordaki vatandaşlarını çifte vatandaşlık için zorladı. alman vatandaşı olmaları için teşvik etti.

sinan aygün'e paraların neden euro diyen polis kadar değeri yoktur gözümde bu adamın. aydın doğanın tetikçisi.
Mesaj tarihi:
sg-1 said:
sordukları soru hep aynı "Cumhuriyet bu ülkeye ne getirdi? Cumhuriyet olduk da bağımsız mıyız? Yaşadığımız ekonomik bağımlılığın sebebi kurulan yapı değil mi?"


İşte abi bilgisizlik, cahillik dediğim olay bu. Bu tip kişiler bilgisizlik ve cahillik peşinde koşuyor, hiç öğrenmemeyi seçiyor, sonra sabah, radikal veya vakit gibi gazeteler ne söylerse, ona körü körüne inanıyor.
sonra bilgisiz ve cahil diyince alınıyorlar.
madem alınıyorlar, e iyi o zaman dediklerimize kulak kesilsinler bari, ama onu yapmayıp vakit gazeteleri yolundan gitmeyi seçiyorlar.

Yiğit Bulut kısa kısa yazmış ama benim de söylemek istediklerim var.

1- Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması, büyük bir Kurtuluş Savaşı sonunda olmuştur. Kurtuluş Savaşı, Anadolu topraklarını kendi planlarına göre parçalayan ve ele geçirmek isteyen devletlere karşı verilmiştir. Özellikle Yunan ordusuyla Anadolu topraklarını ele geçirmek istemişler, ama Yunan ordusuna sağladıkları büyük katkılara rağmen bunu başaramamışlardı. Zamanında mandacılar vardı, şimdi onların çocukları var. Bunların sorduğu soru: "e yani savaştık da noldu, oysa sömürge altına girsek şimdi hiç emek sarfetmeden zengin olmuş olurduk". Bu mandacılar böyle diyor tamam da, oturup bir kere düşünseler, sömürge altında olan hiç bir ülkenin zengin ve güçlü olmadığını görmüş olurlardı. Eğer ülkenin güçlenmesini istiyorsan, bunun için emek sarfetmelesin. Emek sarfetmeden gelen başarılar asla kalıcı olmaz. Ayrıca şu da var, senden fersah fersah uzaktaki bir devlet, senin ne yapıp ne yapmayacağına karar vericek. Senin toprağında yaşamadan, senin iç gündemini bilmeden, senin ihtiyaçlarını görmeden, vereceği kararların sağlıklı olacağına gerçekten inanıyor musun? İşte bu yüzden, bir devletin güçlenebilmesi için tam bağımsızlığı elde etmesi zorunludur. Türkiye Cumhuriyeti de bu prensiple kurulmuştur.

2- Cumhuriyet olduk ama bağımsız değiliz, doğru. Ama bunun sebebi "Türkiye Cumhuriyeti" yerine "2. Osmanlı Türk Demokrasi Devleti" gibi bir devlet kurulmamış olması değildir. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk kurulduğu yıllarda bağımsızdık. Ancak şu an bağımlı bir hale dönüşmüş durumdayız. Bir devletin bağımsız olması için 2 madde önemlidir, birincisi ekonomik bağımsızlık, ikincisi siyasi bağımsızlık. Ekonomik bağımsızlık için hem dış güçlere borcumuz olmaması, hem de ekonomimizin dış devlet ekonomilerine bağlı olmaması lazımdır. Siyasi bağımsızlık için, her daim diğer devletlerin suyuna gitme endişesi taşımayan, gerekince posta koyup kendi çizgilerini koruyabilen bir siyasi yönetim şarttır. Biz ise bu iki konuda da aciz kalmışızdır. Ancak bunun nedeni Türkiye Cumhuriyeti adındaki siyasi sistem değil, başa gelen yöneticilerin her defasında bir şeyi eksiltmesi ve son hükümetle herşeyin adeta arapsaçına dönmüş olmasıdır.

3- Yaşadığımız ekonomik bağımlılığın nedeni kurulan yapı değildir. Türkiye Cumhuriyeti kuruluş yapısının eksik bir tarafı yoktur, tersine bir devletin sıfırdan bir bütçeyle büyük projeleri nasıl gerçekleştirebeleceğini gösteren ve tarihe örnek olabilecek bir yapı olmuştur. Yaşadığımız ekonomik bağımlılığın nedeni kurulan yapı değil, bu yapının bozulmasıdır. Elde hiç para yokken yapılan projeleri, şimdi elimizden paralar akarken yapamamaktayız. Bunun suçu kurulan yapıda değil, bozanlarda ve bu kurulan yapıya karşı çıkanlardadır. Elbette bazıları %100 demokrasi ve %100 kapitalizmden başka bir şekilde bir devletin zenginleşip güçlenemeyeceğini savunmaktadır. Kurulan yapının ekonomik bağımlılık getirdiğini iddia edenler de hep bunlardır. Ama bu kişilere verilebilecek en güzel yanıt Çin olacaktır. Avrupa Birliği savunucuları gibi %100 Demokrasi ve %100 Kapitalizm peşinde koşarak yeni dünya gücü haline gelmemiştir. Çin'in özellikle son zamanlarda güçlü hale gelmesinin anahtar sözcüğü: "Üretim" idir. Üretimi boşlayan ve Tüketime yönelen bir devlet ekonomik olarak çökmeye mahkumdur. Hiç üretim olmadan salt tüketim ile -bırakın bir devleti- bir insanın zenginleştiği görülmemiştir. Ancak üretime yüklenerek güçlenebilindiği açısından Çin güzel bir örnektir. Üretim, Türkiye Cumhuriyeti kuruluş felsefesinde önemli bir yer almaktadır. Bu yüzden ekonomomik bağımlılığımızın suçunu Türkiye Cumhuriyeti kuruluş yapısına bağlamak bir hata olacaktır, onun yerine sırtını bu yapıya dönmüş ve üretimden ziyade tüketimi benimsemiş hükümette aramalayılız bunun nedenini.
Mesaj tarihi:
SturmVogel said:
Buyse + Sir + Horizon'a aha bak deniz mavi desek yok pembe diyeceklermiş. Onu anladım ben.


ben yiğit bulut hakkında yazdım. konu hakkında değil.
Mesaj tarihi:
iyi de buyse paşam konu ile ne alakası var? ayrıca insan çifte vatandaşlık kousunda kendi fikirlerini beyan edemez mi? muhakkak devleti teşvik ediyor diye çifte vatandaşlığımı savunacak? aydın doğanın tetikçisi gibi laf atmalarla yazısının gerçeği değişmiyor.bir kerede kendinizi eleştirdiğinizi görelim.siz ne derseniz doğru size karşı çıkanlar sürekli yanlış ve birilerinin tetikçisi mi olacak? siz ebedi ezeli doğrumusunuz?
Mesaj tarihi:
yazının ve ardından Bone'un yaptığı gayet yerinde saptamaların yanlış olduğunu iddia edebilecek bir bünye yada kafa yapısı bu forumda yoktur diye umuyorum...
Mesaj tarihi:
bone said:
ekonomimizin dış devlet ekonomilerine bağlı olmaması lazımdır


oh, please..80 yıl içinde dünyada finans öyle bi değişti, bütün ülkelerin ekonomileri öyle bi içiçe girdi ki abd'deki ufak bi kriz çin'i etkiler hale geldi, ve de vice versa. sen dış ticaret yapmak istiyosan, senin ekonomin de diğer devletlerin ekonomisine bağlı olucak, lamı cimi yok.

bu cumhuriyet "devletçilik" temeli üzerine kurulmuştur ve bu temel özal döneminden başlayarak yavaş yavaş terkedilmiştir. dünya ise, o modeli bizden çok daha önce terketti, devleti küçültmek için elinden geleni yaptı, serbest piyasaya, rekabete olabildiğince önem verdi..mesela (abd hariç)silahlanmaya yatırım yapmak yerine teknolojiye, üretime yatırım yaptı adamlar, bunun en güzel örneği de japonya.

1980 öncesine baktığımızda şahane bi ekonomik tablo mu görüyoruz? hayır. ekmek kuyrukları, petrol krizleri, ambargolar, buhranlar görüyoruz. şu anda da şahane bi ekonomik tablomuz var diyemem, ama geçmişe oranla çok daha iyi bi yerdeyiz ve "büyüyen ülkeler" arasındayız. ayrıca internetimiz, cep telefonumuz, televizyonumuz, oyunlarımız, bu forumumuz bile kapitalizm sayesinde var. evet kapitalizm haksızlıklarla ve eşitsizliklerle geliyo, yozlaşmayla ve sömürüyle geliyo ama devletçi veya sosyalist bi düzenin asla sağlayamayacağı olağanüstü avantajlarla da geliyo.

hiçbi ekonomik model yoktur ki "sermaye" olmadan ülkenin ekonomisini "şahane" ediversin. ve bi ülkenin gerçek sermayesi de işgücü ve doğal kaynaklardır. bu işgücünü kullanabilmen için iki şey gerekiyo, birincisi yatırım, ikincisi siyasi istikrar. siyasi istikrar olmadan para akışını garantileyemiyosun. para akışı olmayınca da yatırım yapamıyosun, e o zaman da istihdam imkanın kısıtlı oluyo haliyle.

çin'i bu duruma getiren şey "üretim" adı altında "sömürü"dür. çin'de bugün dünyanın en vahşi kapitalizmi uygulanıyo bone. işçiler köle gibi çalıştırılıyo, çocuklar bile fabrikalarda sürünüyo, üstelik komedi rakamlara..çin'in bugün uyguladığı model, demokrasinin olmadığı bi kapitalizm. ve evet bu sayede güçleniyolar. ama biz çin'i örnek alacaksak, şu sosyal güvenlik yasa tasarısı tarzı şeyler karşı çıkmamamız, işçiyi daha da sömürmemiz gerekir, burda vahim bi paradoks var yani..

burada "bağımsızlık" tanımını doğru yapmak gerekiyo. evet, bi ülke kendi kararlarını kendisi vermeli, ama bu kararların uluslararası hukukta bi yansıması olmazsa, meşruiyetten nasıl emin olacağız? "bizi yönetenler doğruyu bilir" diyip geçecek miyiz? ya da "ülkeyi kuranlar doğruyu bilir" diyip, uluslararsı hukukla karşılaştırma yapmayacak mıyız? bugün dünya çok farklı şeyleri tartışıyo, artık meşruiyet elde etmek için güçlü olmak yetmiyo, "adil" de olmak gerekiyo.

bugün ABD bağımsız bi ülke di mi? ama başımızın belası olması, "gereğinden fazla bağımsız" olmasından kaynaklanıyo, çünkü adamlar uluslararası hukuk, BM kararları falan dinlemiyo, direk dalıyo ve bi yaptırımla da karşılaşmıyo. bugün zimbabwe de bağımsız mesela, ama o ülke halkını nası eziyo mugabe? enflasyon kaç haneli rakamlarda? burada bi insan hakları ihlalinin olması bizi hiç mi alakadar etmez, onlar bağımsız diye saygı mı duyalım? abd'ye kafa tutuyo diye gurur duyduğunuz küba veya venezuela'ya bakın, insan hakları ihlallerinin türkiye'dekinden bile fazla olduğunu göreceksiniz. iran keza aynı şekilde. kuzey kore de bir başka "bağımsız" örnek..

o yüzden bir demokratik "norm" tutturmadan, halkın tamamının devletle ve birbiriyle nispeten barışık olmasını sağlamadan elde ettiğin bağımsızlığın bi manası olmaz. bu cumhuriyet, toplumdaki bir çok kesimi "küstürecek" bir söylemle kuruldu, netekim küstürdü de. halka söz hakkı, bişeyleri değiştirme insiyatifi vermedi, aksine sadece baskı kurdu, teftiş etti, ceza kesti ve yargıladı. bu "cumhuriyet değerleri", otoriter bir yönetim anlayışının yeri ve zamanı geldiğinde terkedilmemesi yüzünden hiçbi zaman uygulamaya konamadı.

demokrasi 4 yılda bi sandığa gitmekle olmaz. halkın her daim yönetimde söz hakkı olucak, bunun için de yerli veya yabancı STK'lar, uluslararası hukuki normlar ve standartlar mümkün olduğunca yaygın bi biçimde uygulanmalıdır.

insanını ezersen, haklarını kısıtlarsan, onlar da bu ülkenin kalkınması için çalışmaz, kendi yolunu bi şekilde bulur, hayatına devam eder. veya bakar ki burada kısıtlanan bi hakkı başka bi devlet veriyo, gider oraya yerleşir, bundan daha doğal bişey yoktur.

bunun içindir ki, oluşturulması gereken şey bir "ortak hedef" ve "ortak ahlak"tır. öyle bi hedef ki, kemalisti, dincisi, kürtçüsü, alevisi, ermenisi, yani toplumun her kesiminde yankı bulacak, benimsenecek bi hedef.
Mesaj tarihi:
Buyse said:
SturmVogel said:
Buyse + Sir + Horizon'a aha bak deniz mavi desek yok pembe diyeceklermiş. Onu anladım ben.


ben yiğit bulut hakkında yazdım. konu hakkında değil.


epic fail.

yani diyorsun adamın yazdıkları umrumda değil ben işime geldiğinde kişisel olarak girişirim.

e ozaman forumlarda aynısını sana yapanlarada artık sinirlenmezsin.
Mesaj tarihi:
sir said:
bone said:
ekonomimizin dış devlet ekonomilerine bağlı olmaması lazımdır


oh, please..80 yıl içinde dünyada finans öyle bi değişti, bütün ülkelerin ekonomileri öyle bi içiçe girdi ki abd'deki ufak bi kriz çin'i etkiler hale geldi, ve de vice versa. sen dış ticaret yapmak istiyosan, senin ekonomin de diğer devletlerin ekonomisine bağlı olucak, lamı cimi yok.

doğru, herkes bizim gibi "aman dış devletlerden sıcak para gelsin, biz harcayalım" şeklinde bir ekonomi sistemi kullanıyor, kendi ülkesinde hiç üretim yapmıyor. zaten bu şekilde zengin oldu tüm zengin devletler.
Mesaj tarihi:
valla sir şu sonuncuyu öyle güzel yazmışsın ki, cidden keyif aldım okurken.

bone cidden ne diyorsun anlayamadım, sıcak para geliyor ve biz wow aboneliğine filan mı yatırıyoruz onu? yatırım, üretim için geliyor elbette ki.
Mesaj tarihi:
eheh abd'nin keşfinden nerdeyse geçen yüzyılın sonuna kadar olan tarih, batının doğuyu sömürme tarihidir. batı öyle zengin oldu, sermayesi, hammaddesi öyle geldi. ama şimdi başkalarının sömürmesine izin vermiyolar =)
Mesaj tarihi:
Sam said:
valla sir şu sonuncuyu öyle güzel yazmışsın ki, cidden keyif aldım okurken.

bone cidden ne diyorsun anlayamadım, sıcak para geliyor ve biz wow aboneliğine filan mı yatırıyoruz onu? yatırım, üretim için geliyor elbette ki.


Yanlış bilgi. Adı üstünde sıcak para. Kısa vadeli anlık para. Yatırım için değil hızlı kar amacı güden para. Bizim gibi faizlerin çok olduğu ülkeleri hedef alıp, kısa vadeli borç senetleri, hisse senetleri, portföy yatırımları ve kısa vadeli kredilerden oluşur.

Kısa vadede borsa içinde yapay bir büyüme ve tüketim patlamasına sebep oluyor ama uzun vadede cari işlemler dengesinin bozulmasına ve dış borcun büyümesine yol açıyor.

Yani kısaca bizim durumumuzda götürdüğü getirdiğinden çok oluyor. Kahve ağızıyla söylemek gerekirse "bizi sağıyorlar" finansal entellektüelliği olmayan halk da gene kahve ağızıyla söylersek "oh ne güzel yatırım geliyor zengileşiyoz heleloy" diye seviniyor.
Mesaj tarihi:
hisse senedi, kredi filan boğazda yemeğe filan harcanmıyor herhalde o paralar? bu ülkenin ekonomisine girip bir değere dönüşmüyorsa neye dönüşüyor onu da yazsaydın bari.

ha tabii benim de çuvalla param olsa, istikrarlı bir ülkede kullanmak isterim. türkiye'nin istikrarını kendi elimizle yapay gündemlerle baltalamasak o para bir yere gitmez.

ha tabii bu forumda "ekonomi bozulsa da olur, yeter ki bu hükümet gitsin" diyebilenler olduğundan bu dediğimi de sallayan pek çıkmaz muhtemelen.
Mesaj tarihi:
valla yav yatırım yapa yapa 20 yılın en büyük işsizliğine sahip olduk.gerci onada kalifiye eleman yok meslek liseleri üniversite okuyamıyor iş bulamıyor diyeceksiniz ya neyse.ciddi güzel yatırımlar oluyor baksana üretim patlaması yaptık.mesela avrupa made in turkey ürünleri ile iğneden buzdolabına kadar kaynıyor.vay be ne üretimmiş ne yatırımmış gözlerim yaşardı.
Mesaj tarihi:
ne olacaktı japonya'yı mı sollayacaktık?

ne çabuk unuttunuz bedava ekmek dağıtılıyor diye çamur içinde birbirini ezen insanları. başbaşkanın önüne yazarkasa fırlatan esnafı.

ekmek karnesi kuyrukları lazımmış akılda kalması için herhalde.
Mesaj tarihi:
Sam said:
hisse senedi, kredi filan boğazda yemeğe filan harcanmıyor herhalde o paralar? bu ülkenin ekonomisine girip bir değere dönüşmüyorsa neye dönüşüyor onu da yazsaydın bari.

ha tabii benim de çuvalla param olsa, istikrarlı bir ülkede kullanmak isterim. türkiye'nin istikrarını kendi elimizle yapay gündemlerle baltalamasak o para bir yere gitmez.

ha tabii bu forumda "ekonomi bozulsa da olur, yeter ki bu hükümet gitsin" diyebilenler olduğundan bu dediğimi de sallayan pek çıkmaz muhtemelen.


Ya gerçekten bilmeden yorum yazıyorsun yada kasıtlı olarak demagoji yapıyorsun. Bu paralar "bir değere" yatırım,üretim vs. dönüşseydi işsizliğin artmak yerine azalması gerekirdi. Sıcak para sadece daha çok borçlanmamızı sağlıyor. Büyümeye (düşündüğünüz anlamda)katkısı yok. Sadece yapay bir genleşme yaratıyor. Çıktığında ekonomi balonu da sönüyor. Peki bu para bir işe yaramıyor mu? Yarıyor, günü kurtarmaya cari açığı kapamaya yarıyor. Onun dışında deli gibi faiz ödeterek bizi daha çok zarara sokuyor. Esasında sıcak para senin düşündüğünün tam tersi bir etki yaratıyor. Zaten 1997 Tayland krizi ile 2001 Türkiye krizinin de baş aktörü gene sıcak paraydı.
Mesaj tarihi:
ya cidden aynı şeyleri tekrarlamaktan sıkıldım, yukarıda sir'ün çok güzel bir yazısı var. orada zaten anlatılmış ne nedir, yeni baştan tartışmayı anlamsız buluyorum daha bir sayfa geçmemişken.
Mesaj tarihi:
Sam said:
sıcak para geliyor ve biz wow aboneliğine filan mı yatırıyoruz onu? yatırım, üretim için geliyor elbette ki.


naaaahahahahahahahahahaahhahahahaha

bir de elbette ki demiş yaa aaaaahahahahaha ay çatlıcam

Sam said:
ya cidden aynı şeyleri tekrarlamaktan sıkıldım. yeni baştan tartışmayı anlamsız buluyorum daha bir sayfa geçmemişken.


bi de karizmatik çıkışa yeltenmiş. epic fail üstüne fail.(td)
×
×
  • Yeni Oluştur...