Dregoth Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Hükümetle işverenler dün Tuzla için bir aradaydı. Şu cümleler o toplantıda sarfedildi: İşlediğin çelik, pamuk değil. Biz tekstil atölyesi değiliz. İşçinin ölebileceğini bilmesi lazım. Tersane kazalarının artış eğiliminde olduğunu söylemek hele bundan işvereni sorumlu tutmak safsatadır, sorumsuzluktur, yaygaradır ve çalışma barışını bozmaya yönelik nifaklardır Kaynak: Radikal http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=Detay&ArticleID=883145&Date=13.06.2008&CategoryID=77 Yok artık... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Baluu Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Of of, bizim millet böyle bi millet işte. Okumuşu da böyle, okumamışı da.. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Overseer Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 O cümlede, mesleğin tabikide tehlikeli olduğunu bütün önlemlere rağmen her zaman risk olduğunu mu söylemeye çalışıyo yoksa hoca durum budur ölürsen ölürsün yapcak bişiy yok mu demek istiyo. yada şöyle sorayım... yeterince önlem aldıda mı bu adam böyle konuşuyo? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Cuce Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 mesleğin tehlikeli olmak gibi bi zorunluluğu yok. paralı asker değl bu insanlar, gidip gördünüzmü tersaneleri? kask diye verdikkleri şeylere bakın, kemersiz calışılan iskelelere bakın, maskesiz yapılan boyalara, suların icinden gecen kablolara bakın, gaz kontrolu olmadan kaynak yapılacak iye işcileri soktukları yerlere bakın. SAcmalamış kendileri, insan hayatına saygısı yok. dunyada kimse ölmeye mahkum bir şekilde calıştrılamaz. bu arada herkezi kıskandıracak büyük bir sektor oldu türkiyedeki tersanecelik sektörü büyük bir yalandır. butun parcalar dışardan geliyor biz sadece burda ucuz iş gücüyle montaj yapıyoruz, 5 grosstondan büyük geminin üretilmemesi gereken yerde 20 grostonluk gemiler üretiliyor. Bu adamların tek yaptığı insan hayatını para karşılığı satmak. Turkiyenınde tersanecilikte bi bok yediği, bi adım ileri gitmişliği yok. kimsenın türkiyedeki tersaneceliği kıskandığı yok, herkez türkiyedeki ucuz iş gücünü sömürme derdinde. nasıl afrika sömürülüyosa nasıl hindistan nasıl güney amerika sömürülüyosa aynı şekilde türkiyede sömürülüyor. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Llama Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 yok artık yaa Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
DoGMeaT Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 mecliste tuzla tersanelerindeki ölüm ve yaralanma olaylarını incelemek için kurulan tuzla komisyonunun yerinde inceleme yapmak için Güney Kore ve Ukraynaya geziler düzenleyeceğini ama henüz tuzla tersanelerine adım atmamış olduklarını biliyormuydunuz? insanlıktan çıkmışlar. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
oper Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 oğlunu gönderip çalıştırsın o zaman beyefendiler oha yaa Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
eldar Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Ben bu ölümlerin artışında, tershanedeki meslek lisesini birkaç sene önce kapatılmasının etkili olduğunu okumuştum. Ancak temel sorun Çin'le rekabet için ucuz yani niteliksiz emek peşindeki işverenler. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Esh Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Dregoth said: bundan işvereni sorumlu tutmak safsatadır, sorumsuzluktur, yaygaradır ergenekondur. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Ractamainus Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 ne alakası var ya.. çalışan cahil! Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
matama Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 iyide adamlar hakli gaza gelip oglunu yollasin falan demisler ama sacmalamayin beyler. Tersane kazalari gemi yapilan butun ulkelerde oluyor bundan kacmanin yolu yok. Modern iyi kotu her ulkede oluyor, bildigim kadariyla turkiyedede ortalama genelden dusuk. O yuzden ya bu sektoru kapaticaz yada bu is boyle. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Fistan Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 dikkatli çalışsınlar bişey olmaz. tersanede adam yiyen canavar yok heralde. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Cuce Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 bu iş böyle falan değil nerden cıkartıyosunuz bunu yahu? zamanındada dendı bunlar, her jafta madenlerde patlamar oluyordu hatırlarsınız coğunuz her hafta madenciler göcük altında kalıyordu o zamanda "bu işler böle" dendi tekstilde boyahanelerde insanlar ölüyordu o zamanda "bu işler böyle" dendi tersanalerde insanlar zehirlendi kanser oldu, dünyanın 4 bir köşesidnen yasaklanmış malzemeler yüzünden o zaman "buişler böyle" dendi. bu işler böyle falan değil, Insanlar 3 kuruş için calışıyorlar diye ölmek zorunda değil. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Llama Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Fistan said: dikkatli çalışsınlar bişey olmaz. tersanede adam yiyen canavar yok heralde. hiç ölümlerin nası ortaya geldiğini nilmiyorum ama benimde ilk düşüncelerim bu gibi idi. sonrada haftada bi tuzlada ölüm güneydoğuda şehit.. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Drigeolf Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Madem bu işler böyle Tuzla'da bulunan ve senelerdir hizmet veren askeriyenin tersanesinde neden daha 1 asker bile ölmedi? Gerekli önlemleri alırsan kimse ölmeden senelerce çalışılabiliyor yani. Bu işler hiçte böyle değil yani. İnsan hayatı bu kadar da ucuz olmamalı, bu insanlara çok ağır cezalar verilmeli her ölen/yaralanan işçi için, o zaman afedersiniz mike mike alırlar, kanuni olarak almaları gerek, önlemleri. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fedaykin Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Askeriye'nin tersanesi adam gibi çalışmadığından kimse ölmüyor. Orada ölen can sıkıntısından ölür. Nereden mi biliyorum, bir parçanın işlenmesi için teklif istemiştik ve o parçanın normalde işleme süresi en fazla 1 hafta olmalı idi. Verdikleri süre 2 ay oldu ve bizde sie dedik hali ile. Aynı parçayı 8 kat sürede işleyen bir yerde izin verin de kimse ölmesin. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
rahatsiz Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 bu isler hicte oyle degil. almanya da tersane gezmeye gitmistik, gecenler de tuzlayi da bir arkadastan dinledim. asagi yukari ortamlari karsilastirabiliyorum. alakasi olmadigini rahatlikla soyleyebilirim. tum sorun yeterli yatirim yapilmadan bazi seyleri yapmaya calisan bir sektor. yatirim eksik olunca insan hayatiyla oynaniyor dogal olarak. buna normal demek normal insanin yapacagi is degil. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Prawler Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Turk insani zaten normal degil. Normal insan dogaya, insan haklarina, insan hayatina vs.. saygili olur. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fedaykin Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Birde bu iş hakikaten bir yere kadar böyle, ne kadar uğraşırsanız uğraşın ağır sanayide ölümlü kazaları sıfırlayamazsınız. Önemli olan elinizden geldiğince önlem alıp belirli bir düzeyi geçmesini önlemektir. Ancak mevcut yapı içinde bu da çok zor zira Tuzla’da taşeronlaşma çok yüksek düzeylerde. Adamlar kendi adamınız olmadığı sürece ne denetim ne eğitim işi istenilen seviyelere getiremez. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Ractamainus Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 obareey süpersiniz.. son 2 yılda 86 kişi ölmüş. normal mi bu? işçi ölümlerinin sıfıra indirilmesinden falan bahsetmiyoruz yani.. kaldı ki işçiler söylüyor, ölenlerin çoğu sigortasız işçiler. işveren güvenlik önlemleri almıyor, parasına kıyamıyor. kıyılan insan hayatı oluyor. haklıymış. kafan mı güzel nedir? ya da baban tersane sahibi.. matama said: iyide adamlar hakli gaza gelip oglunu yollasin falan demisler ama sacmalamayin beyler. Tersane kazalari gemi yapilan butun ulkelerde oluyor bundan kacmanin yolu yok. Modern iyi kotu her ulkede oluyor, bildigim kadariyla turkiyedede ortalama genelden dusuk. O yuzden ya bu sektoru kapaticaz yada bu is boyle. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sg-1 Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 matama said: O yuzden ya bu sektoru kapaticaz yada bu is boyle. O zaman bu sektörü kapatacaz. Ta ki bu ölümleri bitirmenin önlemleri alınana kadar. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Esh Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 zorlayici tedbir almak lazim. Tersane sahiplerinin umrunda olmaz yoksa.. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fedaykin Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Ölümler bitene kadar kapatağız diyerek haklı durumdan haksız duruma düşmeyin. Ağır sanayide ölümleri bitiremezsiniz, işin doğasına aykırı. OHSAS 18001 eğitimi sırasında bizim fabrika için bir risk analizi yapmıştık ki bizim burasının şartları (işin gereği olan şartlardan bahsediyorum yoksa alınan önlemlerden değil) tersanelere göre cennet olduğu halde bir çok kısım çok yüksek risk çıkmıştı. Kısaca siz ne önlem alırsanız alın OHSAS 18001'e göre tersanelerde çok yüksek riskin altına asla inemezsiniz. Bakılması gereken rakam kaç kişinin öldüğü veya yaralandığı değil, kaç kişiden kaçının bu şekilde kazalara maruz kaldığıdır. Şayet bu rakam belirli bir değerin altında ise (durumun ne olduğu konusunda elimde hiç bir veri yok zira ben tersanede çalışmıyorum, özel ilgi alanıma da girmiyor) o zaman bu eleştiriler haksızdır. Şayet yüksek ise işte o zaman kapatmaya kadar gidecek sürecin başlaması gerekir. Elinde bu konu ile ilgili ciddi bir verisi olan varsa bende öğrenmek isterim. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
rahatsiz Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 riskli bir sektor kabul ama bak bakan ne demis: said: Çalışma Bakanı, Tuzla'daki ölümlere 'iş cinayeti' diyen işçileri haklı çıkardı: Bazı ölümlerin kaza olmadığının bilinmesini istiyorum, orada bir sorunlar yumağı var 22/02/2008 RADİKAL - ANKARA - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Tuzla tersanelerinin ölümcül tablosunu resmen açıkladı: Kasım ayından bu yana yapılan denetimlerde 588 eksiklik tespit edildi, sadece iki işyeri yasal duruma uygun davranıyor, işyerlerinden 21'inden sosyal güvenlik kurumlarının haberi yok.. Beş -10 gemi kapasiteli tersaneler 20 gemi siparişi alıp bunları yetiştirmeye çalışıyor. Çelik, halen 10 müfettişin Tuzla'da görevini sürdürdüğünü vurgulayarak, denetimler sonucunda 588 eksik tespit edildiğini, iki işyerinin yasal duruma uygun davrandığını anlattı. İşte Bakan Çelik'in ağzından, toplam 43 işyeri olan Tuzla tersanelerindeki tablo: * 15 Kasım 2007 ile 15 Şubat 2008 tarihleri arasında işin yürütümü denetimi kapsamında, 21 üst işveren ve 53 alt işverenin (taşeron) denetlendi. Eksikliklerin tespiti sonucu 1.9 milyon YTL idari para cezası verildi. * Buradaki işyerlerinden 21'i sosyal güvenlik kurumuna bildirilmemiş, 14 işyerinin vergi dairesiyle alakası yok, 28 işyerinde prim gün sayısı ile gösterilen rakam arasında çelişki var. Hiç yabancı işçi çalıştırılmadığı iddia edilirken, üç yabancı işçi çalıştırıldığı tespit edildi. Bunlara 15 bin YTL ceza kesildi. * Eksiklerin giderilmesi için gerekli tüm başvurular, bildirimler yapıldı. Eksikliklerin giderilmesi için verilen süreler doldu. Şimdi, hukuki yaptırımlar kapıda... * Sorun; mesleki eğitim eksikliği, alt işveren (taşeron) uygulaması, işyerlerinin kapasitenin üstünde talep almasından kaynaklanıyor. 5-10 gemi yapabilecek kapasitede olan yerler, 20 gemi siparişi alıyor. Bir an önce bunları teslime yoğunlaşınca bazı şeyler ihmal ediliyor. * Ben bakan olduğumda ilk olarak Tuzla tersaneler bölgesini ziyaret ettim. Tersanelerle ilgili sorular soruldu. Ben 'fevkalade güzel' dedim. İş güvenliği ve sağlığı yerindeydi ama ben biliyordum ki, bunlara uyulması benim gidişimden dolayıydı. Çünkü ben oraya haberli gitmiştim. * Gezdiğim iki tersane vardı. İki tersanede de sorun yoktu. 'Ne gördünüz?' diye sorulduğunda, 'İş güvenliğine aykırı şeyler gördüm' demek doğru olur mu? Ama biliyorum ki, bizim o anda denetleme şansımız olmayan tersanelerde iş güvenliğine aykırı çok ciddi konular vardı. Onun için orada sürekli teftiş elemanı bulundurduk. * Bir olumsuz olay oldu diye, siz tersanelerin tümünü kapatamazsınız. Bunun bir prosedürü var. Önümüzdeki günlerde Tuzla'yla ilgili gelişmeleri izleyeceksiniz. * Türkiye'de gemi inşa sektörü çok hızlı yol alıp büyüdü. Bundan bazı dış güçler rahatsız. 18 bin işçi taşeron, 3 bin işçi kadrolu Kapasiteden fazla sipariş alınması yüzünden vasıfsız işçiler çok sağlıksız şartlarda çalıştırılıyor. Alt işverende (taşeron) çalışan yaklaşık 18 bin işçiye karşılık asıl işverende çalışan 3 bin kişi, tabloyu ortaya koyuyor. 'Bazı ölümler kaza neticesi değil' * Bazı ölümlerin kaza neticesinde olmadığının bilinmesini istiyorum. Ama netice itibariyle iş yoğunluğu, alan darlığı, mesleki eğitim yetersizliği ve alt işveren gibi nedenlerle Tuzla'da bir sorunlar yumağı yatıyor. sen patron olarak zaten riskli calisma sartlarina sahip bir sektoru bu hale getirmissen cinayet isliyorusun demektir. hic kimse ama risk, guclu onemli sektor filan demesin. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fedaykin Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2008 Tuzla Grevi Başlarken... Başka türlü seslerini duyuramadılar. Daha doğrusu, aralarından sürekli olarak ölüme gönderilen arkadaşlarının sayısındaki artışın TBMM’yi nihayet harekete geçirmesi sonunda kurulan Araştırma Komisyonu’nun tersanelerde yaptığı çalışmalardan somut sonuçlara ve çözüm önerilerine ulaşılamadığını öğrenince, bugünkü topluma hem yabancı; hem de bazılarına çok ters gelen bir yöntemle yaşadıkları tehlikenin öyle işleri ağırdan almaya elverişli olmadığını anlatmayı kararlaştırdılar. 44 işveren, 503 alt işveren tersanesinde çalışan 33 bin işçinin bulunduğu Tuzla doklarındaki tek örgütlü sendika olan Limter-İş’in çağrısına evet deyip grev yapacaklar. Sendika yöneticileri grev tarihi olarak 16 Haziran Pazartesi gününü belirlerken, baba ya da amcalarının düzenlediği 15-16 Haziran 1970 işçi olayları olarak çalışma tarihimizin en büyük işçi hareketini çağrıştırmak mı istediler? Bunu bilmiyorum. Ama bu hafta başında başlatılacak olan Tuzla tersaneleri grevinin olaysız ve başarılı geçmesini diliyorum. Olay artık hiç kimse için bir bilinmeyenler denklemi değil. Zira pazartesi günü yapılacak grevi daha geniş kitlelere duyurabilmek için çağrı yapan Limter-İş yöneticilerinin de vurguladığı gibi, grevi düzenleyenler, o bir sürü içinde giden koyunların en öndekini izleyerek tek tek boşluğa atladıklarını anımsatan bir söylem yöntemi ile koyun saymıyoruz; insan sayıyoruz diyorlar. İki yıl önce ilk ölümler başladığı sırada, olanları kaza ya da kader gibi algılayanların başında hem politikacılar ve özellikle elbette siyasi iktidar geldi. Hem de günümüzün medyası. O ölümlerin, gemi inşa sektöründeki hızlı büyümeyi omuzlamak için yoğun siparişlerin altına girmekten çekinmeyen gemi inşaatçılarımız, sektörlerine adeta “amele pazarlarından toplanmış”, sektörün özellikle aradığı özel eğitimden yoksun kimseleri işçi olarak çalıştırdıklarını görmek istemediler. Büyüme ama nasıl? Dünya gemi inşa sipariş defteri, son 3 yılda yüzde 89 oranında büyüme gösterirken bizim girişimcilerimizin kurduğu işyerlerindeki büyüme yüzdesi 360 oluverdi. Bu büyümenin sadece sayısal yönü ile ilgili olan siyasal iktidar, Başbakanını kürsüye çıkartıp AKP sayesinde nereden nereye geldiğimizi kulakları olup duymayanlara, gözleri olup görmek istemeyenlere anlatırken gemi inşaat sektörümüzü övünçle örnek gösterdi. Tuzla tersanelerindeki büyümeyi görmeyen yok. O büyümenin olumlu yanlarını da. Ama sektörün 44 işvereni ve özellikle alt işveren olarak kendilerini tanıtan 503 kuruluşun çoğunluğunun tezgâhlarının evlere şenlik olduğunu TBMM Araştırma Komisyonu bile görebildi. Niçin görebildi tanımını kullandığımı söyleyeyim. Tuzla dokları için ayrılmış olan yer belli bir sınır içinde. Oraya gelen her yeni girişimci giderek üst üste yığılmış bir çalışma ambarı oluşturmuş. Açın Meclis tutanaklarını, orada parti sözcülerinin de Çalışma Bakanı tarafından sorunu siyasal yönü ile kürsüye getirdiği için hafiften tariz ettiği Ufuk Uras’ın konuşmalarını okuyun. Elektrik kablolarının yerlerde yığın kümeleri halinde görüldüğü, tezgâhlara ilave olarak yapılan yenilerinin de birbiri üstünde bulunduğunu da. Kürsüye bu inanılmaz görünümleri getiren parlamenteri yanıtlamak için kürsüye çıkan Çalışma Bakanı Faruk Çelik, tüm içtenliği ile kendisinin de doklara gittiğini ama bu söylenenleri, bakan geliyor haberini alanların o manzarayı saklamış olduklarını söyler. Bakandan ayıplarını kaçıran o biçim işveren, daha doğrusu taşeron yeni talepleri de hızlı bir şekilde paraya çevirmek amacıyla gecekondu tarzında tezgâhlarda ne iş bulursa yapabileceğine inanmış işsiz adayları ölüm tehlikesi ile karşı karşıya getirmekten gocunmaz. Tuzla için kurulmuş olan Araştırma Komisyonu bu gördüklerinden somut bir çözüme ulaşamayacağına inanmış ve uzun bir araştırma seferine çıkmayı vatan görevi olarak üstlenmiş. Bu işler, Ukrayna ve Güney Kore’de nasıl yapılıyor merakı içinde bu ülkelere gidilecekmiş. Ukrayna’yı bilmiyorum; ama Güney Kore’deki tezgâhları Seul’de 1978’de görme olanağını bulmuştum. Tam bir acımasız kapitalist ekonomi kurallarının uygulandığı işyerlerinde sendika yoktu. Toplusözleşme yoktu. Sosyal güvence yoktu. Bir iş kazası halinde o günün kurbanının sıradan bir dispanserde acılarının bir an önce dinmesini beklemekten başka yapabilecek bir şey olmadığını bana ev sahipliği yapan Güney Kore Parlamento yetkilisi söylemekten çekinmiyordu. Dokların genel müdürü uzun uzun dünyanın en büyük ve en fazla iş yapan tezgâhlarının başında olmakla övünüyordu. Bizim Araştırma Komisyonumuz bakalım hangi yeniliklerle dönecek o Uzakdoğu seferinden? Ve onlar gidip gelene kadar daha kaç kişiyi Tuzla tezgâhlarında kurban vereceğiz? Cumhuriyet okurları, eliniz değdikçe pazartesi günü başlayacak olan Tuzla grevindeki emekçileri ziyaret etmelisiniz. Hatırlarını sorarak onlara moral vermelisiniz. ORHAN BİRGİT Cumhuriyet 13.06.2008 Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar