Cuce Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2008 radikalı okuyorum muahlif değil kendileri ibibik. manşetele manşet altı birbirinin tutmuyo adamlarda artık =)
Spacecake Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2008 iktidarın medyası ne zamandan beri muhalefet oldu sir çok komiksin
Baluu Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2008 skjdhgshdg... Akp karşıtı.. Chp karşıtı.. Bakıyorum artık partilere karşıt olmuşuz. Yahu a partisi a işini doğru yapar b işini yanlış yapar. a'yı doğru yaptı diye tutarsın, b'yi yanlış yaptı diye eleştirirsin. Olay budur, bir parti'nin komple karşıtı olmak ? Valla particilikten sıkıldım, evcilik gibi bişi oldu artık.
bLackcha0s Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2008 Yanlış muhalefet yapıyor dediğin gazete Hürriyet 2 sene önce tayyip destekçisiydi.Doğan Grubu ile iktidar arasında sürtüşmelerden dolayı özellikle Arzuhan Yalçındağ ın ekonomi konuşmaları politikayı eleştirmesi iyice gerdi ortamı. Şimdi Hurriyet tamamen tarafsız eleştiriyor AKP yi.
sir Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2008 eheh buyrun madem, işte size bahsettiğim gazetelerden köşeyazıları..anlı şanlı ulusalcı basınımızı gerek ifade, gerek cesaret açısından katbekat aşar bu yazılar. hürriyet tarafsız falan değil, basbaya akp'nin meşruiyetine saldırarak muhalefet yapıyo, "bi kadeh rakı yasak" gibi abartılı manşetlerini veya "malezya mı oluyoruz" tartışmalarını hatırlayın. bu arada radikal doğan grubuna ait, yanlış bilgilendirmeyelim. kısa kısa link veriyorum, zahmet edin okuyun: taraf radikal birgün'den örnek vermeme gerek yok, direk işçi hakları üzerinden dalıyolar olaya zaten, e bi de fikri sağlar filan var. akşam gazetesinde güler kömürcü, oray eğin falan gayet ulusalcı çizgide yazıyolar. serdar turgutun da iktidarı gayet güzel eleştirdiği yazıları mevcuttur. sabahta da koca bi sayfa hıncal uluç var, bi insan daha ulusalcı, daha elitist olabilir mi, bilemiyorum. bunun yanısıra nazlı ılıcak bile akp'yi bikaç yazısında eleştirdi takip ettiğim kadarıyla. eklemeyi unuttum, bu insanlar iktidar yalakası olduğunu öne sürdüğünüz ve örneğini verdiğim medyada yazıyolar, ancak "doğru muhalefet" örneğine ne çok birgün, radikal ve tarafta raslıyorum. bir ekleme daha, zaman, yeni şafak, vakit gibi gazeteleri saymadım, zaten takip de etmiyorum, bilemicem. ama zaman'da eli yüzü düzgün bikaç yazar olduğunu biliyorum.
Theghosthand Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2008 Hürriyet sahibinin isteğine göre yorum yapıyor.PO olaylarını unutmadık.Az iktidar yalakalığı yapılmadı.Bir kaç konuda anlaşmazlığa düşünce hemen alehinde yorum yapıyor.
Apis Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 Beni üzen "düzgün muhalefet yok!" diye bağranların %10'u "düzgün hükümet yok diye bağırsa bu halde olmazdık. Sanki hükümetin gafları, yanlışlıkları muhalefet düzgün olsa olmayacak. Muhalefet, hükümetten daha önemli! Gazeteler konusunda da, hepsini al birini vur ötekisine. Sadece belli yazarları takip ediyorum neredeyse 2 senedir, gazeteleri değil. Onlarda Melih Aşık, Bekir Coşkun, Can Dündar, Ahmet Hakan (Farklı görüşler öne sürebiliyor), Yılmaz Özdil, Kanat Atkaya, Melih Çölaşan (Gazeteportta yazdıkça). Emin Çölaşan deyince bunuda eklemek geldi içimden...
sg-1 Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 Konuyu açan Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 Ahmet Hakan said: Ben nerede hata yaptım - Deniz Baykal’ın "Kükremiş sel gibi bendini çiğneyip aşması" karşısında, "Yarım asırlık deneyime sahip koskoca siyasetçi... Herhalde elinde sağlam veri olmadan böyle aşıp taşmaz" diye düşünerek hata yaptım... - Teknoloji özürlü, bankamatiğe kartını kaptırma potansiyeli taşıyan, telefonun "No" tuşuna basmaktan aciz birinin "CHP Genel Sekreterliği" makamını işgal edebileceğine zerre kadar prim vermeyerek hata yaptım... - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, "Bak Önder! İyi düşün! Vakit denilen gazeteden seni aradılar mı? Cep telefonunu yanlışlıkla açmış olabilir misin?" diye sıkıştırıcı soruları sormuş olacağını ve Önder Sav’ın da "Teessüf ederim... Ben cezai ehliyeti olmayan biri miyim?" diye yanıt vermiş olacağını sanarak hata yaptım... - "Telefonun no tuşuna basmadı, biz de dinledik" şeklindeki gerekçenin, "Gazozuna ilaç attılar, o da ne yaptığını bilmeden kız çocuğuna sarkıntılık etti" gerekçesi kadar komik olduğunu düşünerek, yani Önder Sav’ı fazla ciddiye alarak hata yaptım... - Güzel ve yalnız Türkiye’mizin bir "uzun kulaklar ülkesi" olduğuna dair dinlediğim sayısız öykünün gazına gelerek hata yaptım... - Vakit adı verilen gazetenin her türlü dolabı çevirmeye, her türlü odağın maşası olmaya müsait yapısına aldanarak hata yaptım... - Vakit Gazetesi’nin Ankara Temsilcisi olan "meczup kişi"nin, önce "Dini bütün CHP’li bize kaset getirdi" deyip, ardından da "Yes tuşu / No tuşu" olayına girmesindeki çelişkiye kafayı takarak, yani bir meczubun açıklamalarında tutarlılık arayarak hata yaptım...
Mike Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 O değilde bu dinleme programı falan ciddi sardı benı nası yapabılırız , bi kaç kişiye yapmak lazım varmıdır fıkrı olan parasi marasi.
Mike Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 Araştırıyorum programın adı Phone dead ve 2 saat bedeva kullanabılıyoruz. Lenovo P930/ Motorizr Z8/ Nokia N95/ N93i/ N93/ N92/ N91/ N90/ N80/ N77/ N76/ N75/ N73/ N72/ N71/ N70/ E90/ E70/ E65/ E62/ E61i/ E61/ E60/ E50/ 7610/ 6682/ 6681/ 6680/ 6670/ 6630/ 6620/ 6600/ 6290/ 6260/ 6120/ 6110/ 5700/ 5500/ 3250/ 3230/ Panasonic X800/ Samsung SGH-D730/ Samsung SGH-D720/ Samsung SGH-i520 bu markalarda geçiyor. Programın lisansı 899$ :(
Bone Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 sir said: bone'cim, o gazeteleri okumadan eleştirme, ben düzenli olarak okuyorum, özellikle köşeyazarlarını. inanmıyosan koyayım her birinden akp karşıtı yazılar? bu sefer de takiyye yapıyolar falan dersiniz gerçi =) Ahmet Hakan bile daha iyi muhalefet yapıyor tüm Vakit, Taraf, Sabah, Radikal yazarlarının toplamından. Hani CHP yalakası da değil, direk CHP karşıtı adam. ekleme: Ahmet Hakan'ı sevmiyorum. Ama Radikal, Taraf, Sabah'tan direk nefret ediyorum. Köşe yazarlarını okudukça midem bulanıyor. Hürriyet'te en azından bir tek AKP yalakası Hadi Uluengin var. Sabah'ta nasıl doldurdularsa, Engin Ardıç, Mehmet Barlas, Nazlı Ilıcak gibi kişiler var. Radikal de tuhaf gazete. Hürriyet ve Radikal'ın aynı patron tarafından çıkıyor olmasına inanamıyor insan. Hürriyet'te hep Cumhuriyet tarzı yazarlar, Radikal'da hep Sabah tarzı yazarlar var. Aydın Doğan'ın "ne şiş yansın ne kebap" anlayışıyla hareket ettiğini, o yüzden böyle iki gazete olduğunu düşünüyorum.
Apache Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 bir yazıyı bu konu altında eklemeden edemeyeceğim. said: Ayrıca Türkiye' de ki bu islamcı, sosyal anarşist, bireysel anarşist, küreselleşmeci, avrupa birliği yanlıları, yeni komunist, eski komunist yeni liberal, kürtçülerin, radikalin, tek bir düşman belirlemesini ve hepsinin gözler önünde bir ittifaka girişmesini ilgiyle izliyorum çünkü hepsi tek bir ağızdan aynı şeyleri söylüyorlar. anlıyorum hepsinin derdi statükoyla ama tablo biraz komik değil mi? ve hepsi bu yüzden kendi ideolojilerinin tutarlılıklarını kaybediyorlar
sir Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 bence ideolojilerin tutarlılığından daha önemli ve öncelikli meseleler tartışıldığı içindir bu =) asla muhafazakar bi insan olmadım örneğin, bundan sonra da olmam, ama yobazlığın her türlüsünü bugün bu ülkede görmek mümkün. dinci bağnazlık, kemalist bağnazlık, kürtçü bağnazlık..çözüm için, bağnaz olmayan kesimlerin bir ortak noktada buluşması ve bağnazları ikna etmesi gerek, bunun için de herkesin kendi ideolojisiyle hesaplaşması gerek. ben kemalist ideolojiyle büyütüldüm, etrafımda hep bu zihniyette insanlar var, o yüzden en çok eleştirdiğim ve karşı çıktığım ideoloji de budur, çünkü en yakından tanıdığım da bu. post-modernizmden sonra ideolojiler eski önemlerini yitirmeye başladı zaten, bütün dünya eski ideolojilerle hesaplaşıyo, hatalarını görüyo yani kabuklarını kırmaya başladı yavaş yavaş. artık ilkeler ve kimlikler üzerinden tartışılıyo dünyada.
Bone Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 sir said: bence ideolojilerin tutarlılığından daha önemli ve öncelikli meseleler tartışıldığı içindir bu =) asla muhafazakar bi insan olmadım örneğin, bundan sonra da olmam, ama yobazlığın her türlüsünü bugün bu ülkede görmek mümkün. dinci bağnazlık, kemalist bağnazlık, kürtçü bağnazlık..çözüm için, bağnaz olmayan kesimlerin bir ortak noktada buluşması ve bağnazları ikna etmesi gerek, bunun için de herkesin kendi ideolojisiyle hesaplaşması gerek. ben kemalist ideolojiyle büyütüldüm, etrafımda hep bu zihniyette insanlar var, o yüzden en çok eleştirdiğim ve karşı çıktığım ideoloji de budur, çünkü en yakından tanıdığım da bu. post-modernizmden sonra ideolojiler eski önemlerini yitirmeye başladı zaten, bütün dünya eski ideolojilerle hesaplaşıyo, hatalarını görüyo yani kabuklarını kırmaya başladı yavaş yavaş. artık ilkeler ve kimlikler üzerinden tartışılıyo dünyada. sir'e karşılık yazdım, uzun okumak istemeyenler bakmasın İş adamları yönünden baktığın zaman yeni dünya düzeni çok şeker bir düzen. Fetullahçı (sanıyorum ki Milli Görüşçüler bu konuda ayrılıyor) kişilere sorsan, "devletin önemi yoktur, önemli olan dinini yaşamaktır, hangi toprakta olursa olsun" diyorlar. İşadamlarına sorsan, "devletin önemi yoktur, önemli olan borsa düzenidir" diyorlar. Demokrasi altında bu kişilerin görüşleri pohpohlanıyor, ve diğer düşünceler "eskimiş görüş, kabuğunuzu kırmalısınız, bakın dünya nasıl kabuk kırıyor" diye dalga geçiliyor. Oysa bir "halk"tan bahsedeceksek, Devletten önemli bir örgüt yoktur halk için. Şirketler kendi kazançlarına bakarlar, işçiler basit "tool"lardan başka birşey değildir. Dinciler de öbür dünyaya giderken daha fazla bonus toplama derdindedir. Bu sırada olan halka, işçi tabakaya olur. Sen emek verirsin, uğraşırsın, ama işadamı statüsünde olan kişiler senin emeğinin üstünden kazanç elde eder, sen babayı alırsın. TÜSİAD da, MÜSİAD da bu gidişattan memnun mesela. Her gün yeni bir gelir kapısı açılıyor onlar için. Ama nedense halk fakirleştikçe fakirleşiyor. "Yeni dünya düzeni bunu gerektiriyor, kabuğunuzu kırın yoksa demode kafa olarak kalırsınız" denilmesi aslında Amerika'nın dürtüklemesi sonucu. Bu dünya düzenini Amerika istiyor. Peki iyi birşey olduğu için mi istiyor, ya da "yeni dünya düzeni" denilen şey aslında gerçekten "modernleşmek" midir? Amerika bildim bileli "tüm dünya ülkeleri tek bayrak altında toplansın, biz de bu komitenin başında oturalım" derdiyle yanıp tutuşmuştur. United Earth Nations gibi isimler vardır mesela. UN, EU gibi şeylerle bunun denemeleri yapılmaktadır. Amerikanın amaçladığı şey, taa kaç küsür yıl önce Moğol Kralı Cengiz Han tarafından denenmiştir. Adamın tek amacı tüm dünyayı ele geçirip, herkesi tek bir krallık altında toplamaktı. Şimdi aynı şeyi ABD yapmaya çabalıyor. Peki gerçekten ABD'nin şartlandırdığı "yeni dünya düzeni" modern, Kemalizm demode midir? Kemalizm iddia ettiğin gibi geri kafalı kalmış, çağdışı, yüzeysel bir ideoloji midir? Kemalizm'le büyüdüğünü iddia edip Kemalizm'i sevmediğini söylemek biraz tuhaf bir çelişki. Ancak Kemalizm'in çağdışı kaldığını söylemek yanlış. TC'nin kurulduğu 1920'lü yıllarda da Emperyalizm bugünkü kadar büyük çaptaydı. Tamam şimdi Emperyalizm bayrağını ABD taşımak istiyor, o zamanlar ABD bu kadar büyük güç değildi. Ancak o zaman da Emperyalizm bulunuyordu. 1. ve 2. Dünya savaşları direk Emperyalizm nedeniyle olmuştur. Ekonomik, Sosyal, Jeopolitik üstünlük elde edip, Tüm Dünyayı ele geçirmek istiyorlardı. toprakları ele geçiremedikleri ülkeleri sömürge altına alarak ellerinde tutmak istiyorlardı. İki tarafın çatışması Dünya Savaşlarına neden oldu. 1. Dünya Savaşı sonrasında da Türkiye'de "aslında avrupanın ideolojisi modern ideolojidir, onların manda sistemine girersek zengin oluruz, yeni dünya düzeni iyidir, tek başımıza kalırsak güçsüz oluruz, ülkenin gelişmesi için ittifak yapmamız şart" diyenler vardı. Şimdi dönüp o zamanlara baktığımızda "aman manda tü kaka" diyoruz da, şimdi aynı şeyleri yapmayı savunuyoruz. Bunu daha önce de sormuştum aslında paticikte. Ama "o zamanlar kötüydü ancak şimdi çağdaş olan bu, o yüzden yapmalıyız" gibisinden birşeyler söylenmişti. O zaman neyse, şimdi de aynen o. O zamanlar mandacılığı savunan kişiler Hitler, Stalin gibi şeytan değillerdi, Ertuğrul Özkök, Engin Ardıç gibi kişilerden pek farkları yoktu. Ama nedense 1920'lerde mandacılığı savunan kişileri çok kötü çok bilgisiz kişiler sanıyor, şimdi Amerika yandaşlığını savunmayı da bilginlik gibi algılıyoruz. Aslında ikisi de değil. Mandacılar şeytan değildi, bilgisiz insanlar değildi. Ama onlar "yeni dünya düzeni, kabuğu kırmak" diyerek mandacılığı savunuyorlardı. En kısa yoldan, en kestirmeden, en acısız, en sancısız para kazanma metodunun, diğer ülkelerin dediklerini yapmak olarak düşünüyor, buna göre hareket etmek istiyorlardı. Kemalizm şu an ne kadar demode ve eskimiş ise, 1920'lerde de aynı oranda demode ve eskimiş idi. Kemalizm dediğimiz, ülkenin diğer ülkelerden bağımsız olması üstüne kurulmuş bir ideolojidir. Bunun için, günlük teknoloji ve bilimi takip etmeli ve bu seviyenin önüne geçmek için uğraşılmalıdır, ülkede eksik ve geri kalmış alanlarda devlet müdahele etmeli ve geliştirecek projeler yapmalıdır, halk kendi kültürünü ve geçmişini bilmeli ve bunu diğer ülkelerin önüne geçebilmek için kullanmalıdır, devlet kendi ayakları üstünde durabilecek ekonomiyi sağlamalı ve diğer devletlerin müdahalesine gerek kalmadan varlığını sürdürebilmelidir. daha efektif ve ayrıntılı bilgiler için altı ok maddelerini tekrar okuyabilirsin. Kemalizm'den anladığım budur. Yeni dünya düzenini savunanlar, bir devletin tek başına yaşaması gerekmediğini, diğer devletlerle bağıntılı çalışması gerektiğini savunmaktadır. Mesela sende ham made var, bor gibi. Ancak bor işleyecek fabrikaların bulunmuyor. Kemalizm diyor ki, bor fabrikalarını geliştir. Yeni dünya düzeni diyor ki, bor fabrikası olan ülkeye sat. Hangisi daha iyi? Kemalizm'i takip edersen, para harcaman gerekecek. Yeni dünya düzenini takip edersen, para kazanacaksın. Oturup ikisini teraziye koy, elbette para harcamak yerine para kazanmak çok daha karlı gözüküyor. Hem bu sayede küresel dengeyi sağlamış olursun. Nasıl mı? Sen bor çıkarmak ile üstüne düşen görevi yaparsın, diğeri de bor işlemekle üstüne düşen görevi yapar. Bu şekilde küresel çapta büyük bir iş birliği yapılmış olur, ve kabuğunu kırarsın. Hem bu şekilde herkes elindeki malzemeleri kullanıp, üstüne birşey katmadan para kazanmış olur. İş adamları için süper bir fırsat. Öteki türlü Kemalizm senin para harcamak zorunda kalmana neden olur. Hep bu işi yıllardır yapan diğer ülke kadar başarılı bor işleyememiş olursun. Bu, dünyadaki küresel çarkın dönmesini engellemiş, ve kaliteli bor üretilip dünyanın bundan faydalanmasının önüne geçmiş olmana neden olur. Şimdi bu örnek sana saçma gelebilir. Ama Liberal diye tanımlanan yazarları okuyup incelersen, şu yukardaki örnek çevresinde dönüp durduklarını farkedeceksin. Kemalizm geri kalmıştır, çünkü dünyadaki iş birliğine katkı sağlamaz, para kazanmak için efektif bir yöntem değildir, dünyanın gelişmesini baltalamış, milliyetçilik gibi ilkel duygular üstüne kurulmuştur. Oysa bu düşünceler, Kemalizmi sığ ve yüzeysel görmek, aslında işin derinine inmeyenlerin söyleyebileceği şeyler. Tamam ülkende çıkan hammadeyi, işleyecek devlete satmak, yatırım yapmadan para kazanmanı sağlıyacak, ve dünyaya yarar sağlıyacak bir yöntem gibi gözükebilir. Ama o devlete 10 liraya sattığın hammadeyi, o devletten 50 liraya almak, bir çağdaşlık veya dünyaya yararlı olmak değil, sadece senin sömürülmene neden olmaktadır. Hiç bir harcama yapmadan, elindeki hammadeyi sattığında 10 lira gelir elde edersin. Havadan para, oh mis. Ama işlenmiş materyali 50 liraya aldığında 40 lira zarara girmiş oluyorsun, ekonominin gerilemesine neden olur bu. Küresel ekonomiye katkıda bulunduğunu sanarken, aslında kazıklanm ış oluyorsun. Ancak bunun yerine 20 ytl harcama yapsan, ülkene yatırım yapsan, 50 liraya alacağın materyali 30 liraya üretebilmiş olacaksın. 20 lira kardasın bu şekilde. Hatta bu ürettiğin materyali 40 ytl'ye satıp, diğer devletin önüne geçmiş olacaksın. Ek masraf, daha ileriye yönelik çalışma, ve dünya ekonomisine katkıda bulunmama gibi şeyler yüzünden bu bahsettiğim işlem "kabuğunun içinde kalma, geri kalma, yeni dünya düzenine adapte olamama" gibi şeylerle suçlanmaktadır. Türkiye'deki işadamları bu yüzden Kemalizm'e karşıdır. Amerika gibi devletler de Kemalizm'e karşıdır, çünkü tek dertleri sömürecek topraklar bulmak ve işleyebilecek hammadeler elde etmektir. Kemalizm, "yeni dünya düzeni" devletleri için engelleyici bir unsurdur. Kendi işlerine gelmedikleri için kötülerler. Yoksa Kemalizm başarısız bir ideoloji olduğu için değil. Umarım ne demek istediğimi izah edebilmişimdir sir :)
sir Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 vague kelimesi için tam türkçe bi karşılık arıyorum ama, bulamadım. argümanlarının tamamı vague, içi boş ve farazi tahminler üzerine kurulu. evet kapitalizm "güçsüzün sömürülmesi" olduğu için kötüdür, adil bir düzen olduğunu da savunmadım hiçbir zaman. ancak bunun ekonomik yönü olduğu gibi, sosyal-kültürel bir yönü de var. bu bağlamda farklı kültürlerin etkileşmesi, farklı ülkelerde benzer düşünen insanların örgütlenebilmesi, internetin sağladığı olanaklar, bilgiye, teknolojiye, dünyadaki gelişmelerden ve politik akımlardan anında haberdar olmak, dünyayla bir bütün olarak hareket etmek ve enternasyonalizmi ve bunun getirdiği faydaları da incelemek gerekir. kapitalizm, demokrasinin olmadığı yerde gelişemez ve de vice versa da geçerli. bugün kapitalizmi en iyi işleten ülkeler, demokrasinin de en sağlam oturmuş olduğu ülkelerdir. kemalizm bugün dış dünyaya kapanmak gerektiğini ve tamamen yerli sermayeyle geçinmemiz gerektiğini söylüyo, devletçiliği savunuyo. halbuki kapitalizm doğru işletilirse ve iç-dış borçlar ödenip doğru yatırımlar yapılırsa, hem işadamlarını, hem de halkı zenginleştirecek, refah seviyesini de bugünkünden kat be kat arttıracak bir yöntemdir. bunu kapitalizmin doğru işlediği ülkelerde rahatlıkla görebilirsin zaten. şu anki haliyle ülkemiz zaten yabancı sermaye olmadan ayakta duracak halde değildir. bu bağlamda AB üyesi bir ülke olmak, hem küreselleşmeye entegrasyonu hızlandıracak, hem de ekonomik bağlamda inanılmaz atılımlar yapmamızı sağlayacak bir gelişme olacaktır. bir çelişkiye de dikkat çekmek istiyorum, dinciler öbür dünya için artı puan arıyo diyosun, ama aynı dinciler ve "sömürülüyo, eziliyo" dediğin bu halk; kapitalizme ve küreselleşmeye karşı çıkmayan bir partiye veriyo oylarını. 81 ilin 80inden bir akp milletvekili çıkmış. her gelir seviyesinden insanın akp'ye oy vermesinin ardında sadece tarikatçılık veya sadece ekonomi olabilir mi? olamaz. burada bir hedef var, akp de iktidarının ilk yıllarında bu AB hedefi için elinden geleni yaptı. bugün AB'ye girmek istemeyenlerin hepsi zaten "batı"yı sömürücü, dünya hakimiyeti peşinde bir güruh olarak görmekte. sen kapitalizmi tam işletemezsen sömürülürsün. sen demokrasiyi sağlamlaştırmazsan sömürülürsün. kemalizm bu ülkenin kuruluşu sırasında hiç batı özentiliği yapmadı mı diyosun? medeni kanunu nerden aldık, alfabeyi nerden aldık, kılık-kıyafetlerimizi nerden aldık? evet "tam bağımsız" bir model hedefledik, ama herşeyi batının değerleri ve "görünüşü" üzerine kurdu kemalizm. içi boş bir batılılık aşılamak istendi bu ülkeye, sadece imajdan ibaret bir "modern" kimlik. ancak altını gerekli ahlaki ve kültürel değerlerle dolduramadı, o yüzden bugün demode kaldı. bugün içki içme özgürlüğü laiklikle, türban takmak de şeriatla özdeş tutuluyo, bunun nedeni işte bu "şekilci" ve "teftişçi" zihniyettir. diyorsun ki halk kendi kültürünü ve geçmişini bilmeli, ama osmanlının siyasi bağlarıyla beraber tüm kültürel mirasi reddedildi, insanlara ilkokuldan üniversteye kadar sadece 1919 ve 1923 arasında gelişen olaylar anlatıldı. modern olmak, halkların kendi kaderini kendi tayin etmesidir. modern olmak, günü yakalayabilmektir. 1920ye göre modern olmak, bugün için hiçbişey ifade etmez. 1920ye göre modern olmak, bugün demode olmaktır, çünkü dünyadaki hiçbi devlet 1920deki gibi değil artık. kemalizm, halkın iradesini ve gideceği yönü kendi tekeline almak istedi ama başaramadı, halk hem kendine yakın duran tarafı, kendisini dinleyen tarafı seçti. evet hatalara düştü, evet totaliterizme yaklaştığı da oldu bu güruhun ama zamanla hedefler değişti, dünya da değişti ve bizim bu değişen dünyaya entegre olmaktan başka bi seçeneğimiz yok.
Bone Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 sir said: diyorsun ki halk kendi kültürünü ve geçmişini bilmeli, ama osmanlının siyasi bağlarıyla beraber tüm kültürel mirasi reddedildi, insanlara ilkokuldan üniversteye kadar sadece 1919 ve 1923 arasında gelişen olaylar anlatıldı. buna katılmıyorum. ilkokuldan üniversiteye kadar hep osmanlı tarihine odaklı bir tarih anlatılmıştır. bu yüzden 1453'ü 1920'den daha üstün tutan bir nesil yetişmiştir. ha tabii Türkiye Cumhuriyeti tarihi sadece 1919 ve 1923'le sınırlandırılmış, orası doğru. Yakın tarihi bilmeyen ama Osmanlı'nın hangı yılda hangi bölgede hangi savaşı yaptığını ezbere bilen öğrenciler yetiştirmek üstüne kurulmuştur. sir said: modern olmak, halkların kendi kaderini kendi tayin etmesidir. modern olmak, günü yakalayabilmektir. 1920ye göre modern olmak, bugün için hiçbişey ifade etmez. 1920ye göre modern olmak, bugün demode olmaktır, çünkü dünyadaki hiçbi devlet 1920deki gibi değil artık. kemalizm, halkın iradesini ve gideceği yönü kendi tekeline almak istedi ama başaramadı, halk hem kendine yakın duran tarafı, kendisini dinleyen tarafı seçti. evet hatalara düştü, evet totaliterizme yaklaştığı da oldu bu güruhun ama zamanla hedefler değişti, dünya da değişti ve bizim bu değişen dünyaya entegre olmaktan başka bi seçeneğimiz yok. yazdıklarımı okumamışsın herhalde ya da yeterince izah edememişim. Kemalizm'i bugün için modern bulmuyorsak, Kemalizm'in doğduğu 1920'li yıllarda da benzer durum vardı zaten, o zaman da modern bir ideoloji değil demektir. "O zaman moderndi, şimdi değil" dersek hata etmiş oluruz. Ayrıca Kemalizm ülkeyi güçsüzleştiren bir olgu değildir. Tersine yeni dünya düzeni dediğimiz şey aslen ülkenin sömürge haline dönmesine neden olmaktadır.
sir Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 Bone said: bu yüzden 1453'ü 1920'den daha üstün tutan bir nesil külliyen yalan bu, üzgünüm. sadece resmi tatil ve bayramlara bakman yeterli. Bone said: yazdıklarımı okumamışsın herhalde ya da yeterince izah edememişim. Kemalizm'i bugün için modern bulmuyorsak, Kemalizm'in doğduğu 1920'li yıllarda da benzer durum vardı zaten, o zaman da modern bir ideoloji değil demektir. "O zaman moderndi, şimdi değil" dersek hata etmiş oluruz. Ayrıca Kemalizm ülkeyi güçsüzleştiren bir olgu değildir. Tersine yeni dünya düzeni dediğimiz şey aslen ülkenin sömürge haline dönmesine neden olmaktadır. e tamam da kemalizmin amacı ülkeyi modernleştirmek değil miydi?bunu yapabildi mi kemalizm? bugün modernleşmek istiyosak yapmamız gerekenler bunlardır diyorum ben, çağı yakalamak budur diye açıklıyorum. kemalizmde ısrar ediyosan geçmişte yaşamaya devam edelim diyosun.
Apache Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 bayramlar tabii ki cumhuriyet temalı olacak ama içeriğine bakın. mehteranlar,mehter marşları eskileri yaad eden yöresel oyunlar. hani batılı özenti sistemin bayramları? çok şey yazıyorum her seferinde ama sörün demagojileriyle pvp ye girmemek için siliyorum.
sir Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 abi çocukların üzerinde tek örnek üniformalar, spor gösterileri, bayraklar? bunlar osmanlıdan değil, 40ların italyası ve almanyasından yadigar bize. 19 mayısta, 29 ekimde mehteran mı oluyo ben denk gelmemişim demekki =) osmanlıyla ilgili tek kutladığımız istanbulun fethi oluyo. bi de dini bayramlar var., bi de, onlar demogoji diil, fil =)
Cuce Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 19 mayısta, 29 ekimde baya bomba mehteran oluyo. cıkın ceddin deden sölüyolar. kötü diye sölemiyorumda var böle bişey yanı ben kendımı bıldım bılelı var, öncesini bilemem.
Ardeth Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 1, 2008 istanbulda 1453ten beri fetihler diye bir kutlama yapılacak nası kalmadık 1453te oluyor bu anlamadım heh onun yanında istanbulun her yerine lale diktiler
Horizon Mesaj tarihi: Haziran 2, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 2, 2008 Onu bunu bilmem de , gık çıkmıyor CHP den , resmen yalan oldular. Ana muhalefet partisi olarak , bilgisiz araştırma yapmadan o yaptı bu yaptı vs. deyip ortalığı Türkiyeyi ayağa kaldırdılar. Şimdi gelip konuşsunlar bakalım. Bundan sonra hangi iddialarına kim nasıl inanacak ? Hadi Baykal hadi :)
Cooldragon Mesaj tarihi: Haziran 2, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 2, 2008 Horizon said: Onu bunu bilmem de , gık çıkmıyor CHP den , resmen yalan oldular. Ana muhalefet partisi olarak , bilgisiz araştırma yapmadan o yaptı bu yaptı vs. deyip ortalığı Türkiyeyi ayağa kaldırdılar. Şimdi gelip konuşsunlar bakalım. Bundan sonra hangi iddialarına kim nasıl inanacak ? Hadi Baykal hadi :) Yalnız şöyle bir durum var. Gerideki sayfalarda verilen videoda telefonun nasıl dinlenebileceği anlatılıyor. Orada gösterilen yöntemle telefonunuz dinlendiğinde çağrı almış oluyorsunuz. Buda normal olarak dinleyen tarafın faturasında yer alıyor. Vakitin sunduğu belge vakiti temize çıkarmıyor yani... Bence Sav'ın telefonunun incelenmesi gerekiyor.
Jadelith Mesaj tarihi: Haziran 2, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 2, 2008 "ZOMG ICKIYI YASAKLIYOLAR ASDF" "WTF CPHNIN TELEFONLARINI DINLIYOLAR" bide bence ismini kabakulak skandalı yapalım bunun.
Horizon Mesaj tarihi: Haziran 3, 2008 Mesaj tarihi: Haziran 3, 2008 Habertürk said: Turkcell de '44 dakikalık görüşme var' dedi Sav'ın istediği belge CHP Genel Merkezi'ne ulaştı. 03.06.2008 15:30 CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın telefonunun dinlendiği iddiaları üzerine Turkcell’den istenen belge CHP Genel Merkezi’ne geldi. Turkcell belgesinde de Türk Telekom'un belgesinde olduğu gibi Sav'ın telefonunun 44 dakika boyunca açık kaldığı bilgisine yer verildi. CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın dinlendiğine ilişkin iddialar üzerine CHP’nin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan istediği Turkcell’e ait konuşma kayıtları taraflara gönderildi. Bu belgede, Türk Telekom kaynaklı belgede yer alan bilgiler doğrulandı. Turkcell belgesinde Sav’ın telefonunun 44 dakika süreyle açık kaldığı bildirildi. Bunun üzerine Sav, avukatları aracılığıyla daha detaylı ve teknik bilgi için yeniden Savcılığa başvurdu. Savcılığın söz konusu teknik detay için yeniden Turkcell’e yazı gönderdiği ifade edildi. Türkcell de yalan belge sunuyordur... Dünya yalan söylüyor CHP doğru :)
Öne çıkan mesajlar