Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

deniz feneri


Killer

Öne çıkan mesajlar

loserz said:
X yardım dernegi yolsuzluktan elde ettigi parayı yardım için Y cumhuriyetine yolluyor.
Bu Y cumhuriyeti de bu yardım parasını yardım için kullanıyor.

basit.


Bu kafadaki adamın parasını da din adına alın götürün kardeşim ama ya. Hak etmiyor mu? Daha beter soyacaksın, ellerinde ne varsa sömüreceksin, asıl dünya öteki tarafta sen ver bakiyim elinde ne varsa diyip indireceksin cebe. Adam basitçe açıklamış kardeşim hala dolandırıyorsunuz ya :D. Basit.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Cumhuriyet said:
Deniz Feneri için yasa değişti

Deniz Feneri’ne ‘kamuya yararlı dernek’ konumu verilmesini iki kez reddeden Danıştay devre dışı bırakıldı

İçişleri Bakanlığı’nın Deniz Feneri Derneği’ne “kamuya yararlı dernek” konumu verilmesi istemi iki kez Danıştay tarafından reddedilince AKP hükümeti Dernekler Yasası’nı değiştirdi. Dernekler Yasası’nda kamu yararı dernek statüsü için Danıştay’dan izin alınması hükmü kaldırıldı ve bu yetki tümüyle Bakanlar Kurulu’na bırakıldı. Bakanlar Kurulu da Dernekler Yasası’nda değişiklik yapılır yapılmaz Deniz Feneri Derneği’ne 2004 sonunda “kamuya yararlı dernek” statüsü tanıdı. Derneğe, 2005 yılında da yine Bakanlar Kurulu “izin almadan yardım toplayabilme” olanağı tanıdı.

AKP’nin iktidara geldiğinin daha ilk ayında İçişleri Bakanlığı, 24 Aralık 2002’de, 25070 sayılı yazı ile Deniz Feneri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin kamu yararına çalışan derneklerden sayılması önerisi ile Danıştay’a başvurdu. Danıştay 1. Dairesi, Deniz Feneri Derneği’nin durumunun, Dernekler Yasası’nın 58. maddesinde yer alan “bir derneğin kamu yararına çalışan derneklerden sayılabilmesi için en az bir yıldan beri etkinlikte bulunması, amacı ve bu amacı gerçekleştirmek üzere giriştiği etkinliklerin ülke çapında yararlı sonuçlar verecek nitelikte ve ölçüde olması gerektiği” yönündeki hükmüne uygun olmadığı gerekçesiyle bu istemi reddetti. Danıştay 1. Daire’nin bu kararı, Danıştay İdari İşler Kurulu tarafından Nisan 2003’te onandı.

İçişleri Bakanlığı, 17 Mart 2004’te Danıştay’a bir kez daha başvurarak, Deniz Feneri için “kamu yararına çalışan dernek” önerisini yineledi. Danıştay 1. Dairesi, ilk kararındaki gerekçeyi öne sürerek bu istemi de reddetti. Bu ret kararı da Danıştay İdari İşler Kurulu’nca Temmuz 2004’te onandı.

Deniz Feneri Derneği için “kamuya yararlı dernek” konumunu Danıştay’dan çıkaramayan AKP iktidarı, çareyi Dernekler Yasası’nı değiştirmekte buldu. 2004 sonbaharında AKP tarafından Meclis’ten geçirilen ve 23 Kasım 2004’te yürürlüğe giren yeni Dernekler Yasası ile “kamuya yararlı dernek’ konumu verme yetkisi Danıştay’dan alınarak, “İçişleri Bakanlığı’nın önermesi ve Maliye Bakanlığı’ndan görüş alınması” koşullarıyla Bakanlar Kurulu’na tanındı. AKP’nin çıkardığı Dernekler Yasası’nda ayrıca, Danıştay’ın Deniz Feneri Derneği’ne “kamu yararı” konumu vermeme gerekçelerinden biri olan “derneğin giriştiği etkinliklerin ülke çapında yararlı sonuçlar verecek nitelik ve ölçüde olması” hükmüne de yer verilmedi. Bu hüküm yeni yasada “derneğin amacı ve bu amacı gerçekleştirmek üzere giriştiği faaliyetlerin topluma yararlı sonuçlar verecek nitelikte ve ölçüde olması şarttır” tümcesine dönüştürüldü.

Dernekler Yasası’nda yapılan bu değişiklikler ile Deniz Feneri Derneği’nin önündeki tüm engeller kaldırıldıktan hemen bir ay sonra Bakanlar Kurulu 20 Aralık 2004 tarih ve 2004/8278 nolu kararıyla bu derneğe kamu yararı konumu kazandırdı. Böylece Deniz Feneri Derneği, “Yardım Toplama Yasası’na göre izin almadan yardım toplayabilme olağına” ulaştı. Dernek, “veraset ve intikal vergisinden” de muaf kaldı.

Üstün hizmet ödülü de verdiler

Bakanlar Kurulu bununla da yetinmedi, 12 Temmuz 2005 tarih ve 2005/9171 sayılı kararı ile de Deniz Feneri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ni “izin almadan yardım toplayabilen kuruluşlar”dan saydı.

Bülent Arınç’ın TBMM Başkanlığı dönemi içine giren 2007’de de Deniz Feneri Derneği’ne “TBMM Üstün Hizmet Ödülü” verildi. (Cumhuriyet)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

xaty said:
Cumhuriyet said:

İçişleri Bakanlığı’nın Deniz Feneri Derneği’ne “kamuya yararlı dernek” konumu verilmesi istemi iki kez Danıştay tarafından reddedilince AKP hükümeti Dernekler Yasası’nı değiştirdi. Dernekler Yasası’nda kamu yararı dernek statüsü için Danıştay’dan izin alınması hükmü kaldırıldı ve bu yetki tümüyle Bakanlar Kurulu’na bırakıldı. Bakanlar Kurulu da Dernekler Yasası’nda değişiklik yapılır yapılmaz Deniz Feneri Derneği’ne 2004 sonunda “kamuya yararlı dernek” statüsü tanıdı. Derneğe, 2005 yılında da yine Bakanlar Kurulu “izin almadan yardım toplayabilme” olanağı tanıdı.


"Yasaysa yasa değiştiririz kardeşim"ciliğin adı demokrasi oldu güzel ülkemde.

Ve hala bunları savunan, demokrasi kültürü olmayan demokratlar var.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Deniz Feneri Derneği Genel Başkanı Engin Yılmaz, Türkiye'ye yasadışı yollardan para aktarıldığı iddiaa edilen Deniz Feneri e.V. derneği ile organik bapları olduğuna yönelik iddialara ilişkin dün İstanbul Dudullu'daki Deniz Feneri Derneği Lojistik Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi. Yılmaz, Almanya'daki derneğin uyarılarına karşın kendi adlarını kullandığını öne sürdü. Deniz Feneri e.V. ile isim benzerliklerinin aralarında "organik bağ" olduğu anlamına gelmeyeceğini öne süren Yılmaz, Deniz Feneri e.V.'den Pakistan'da üniversite inşaatı için 2 milyon Avro aldıklarını, bu projenin ortaklaşa sürdüğünü söyledi.

Yılmaz, aynı adı kullanmaları nedeniyle şikayetçi oldukları bir dernekten "neden para yardımı aldıkları" ve "dünyanın çeşitli ülkelerinde neden birlikte proje yürüttüklerini" ise açıklamakta zorlandı. Yılmaz, "Aynı adı kullandıkları için yazılı bir uyarıda bulundunuz mu?" sorusuna önce evet, gazetecilerin diğer dernek yöneticilerinden farklı cevaplar aldığı bilgisine yer verdiği sorularınının ardından ise "Hayır, sözlü uyardık" yanıtlarını verdi. İddianamede yer alan "Mehmet Gürhan ve Firdevsi Ermiş tarafından Türkiye'ye para aktarıldığı ve geçerli kur üzerinden bozdurulduğu" ifadelerinin anımsatılması üzerine Yılmaz, "Asla, reddediyorum, bize gelmiş bir para yoktur. Kişileri bağlayan bir ifadedir. Ben para almadım" cevabını verdi.

Yılmaz'ın Almanya'daki iddianamede Kanal 7 çalışanı olarak adı geçen Harun Kapıyoldaş'la ilgili, "Harun Kapıyoldaş bizim genel kurul üyemizdir" yanıtı ise dikkat çekti.

Sorulara çelişkili yanıtlar veren Yılmaz, Bursa'daki bir mağazanın açılışını yapacağı gerekçesiyle, gazetecilerin sorularını yanıtsız bırakarak toplantıyı terk etti.


Edit: Cumhuriyet gazetesi'nden alıntıdır, internette erişemediğim için ben yazdım. Kaynak gösteremiyorum bu bağlamda ama yazıya inanmayan 75 kuruş verip gazeteye ulaşabilir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

demin haber7forumunda güzel bir yoruma denk geldim,karar aldım ben peygamberim diye ortaya çıkıp para isticem milletten

ilter sarıer tarafından 2008-09-11 02:36:30 tarihinde yazılmış
bu yıl yıne yeniden
ben almanya malyanya bilmem arkadaş.bu yıl kurban parasını kendim kesme imkanım olmadığı için yine deniz fenerine yollayacağım.bu benim vicdanım ve hiç de rahatsız değilim.ben vicdanımda o kurbanın ve verilen paraların nerelere gittiğini biliyorum.sineklerle işim olmaz.bu yapılanlar tamamen kızılhaç probagandası.kimse duygulara gem vuramaz...selamlar
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Fener'den Erdoğan'a para iddiası fos çıktı

Almanya'daki Deniz Feneri soruşturmasını yürüten Başkomiser Böhm'in mahkemedeki ifadeleri Doğan gazetelerinin iddialarını çürüttü. Böhm, “Başbakan'a para aktarıldığını gösteren belge yok. Zahid Akman hakkındaki iddialar da Firdevsi Ermiş'in ifadesine dayalı” dedi.

FRANKFURT
Almanya'daki Deniz Feneri derneğinde yapılan yolsuzluk iddialarıyla ilgili davanın dünkü duruşmasında Doğan Grubu gazetelerinin günlerdir sürdürdüğü iddialar boş çıktı. Mahkemeye soruşturmayla ilgili bilgi veren ve delilleri sunan mali komiser Böhm, Başbakan'a para gönderildiğini gösteren belge olmadığını söyledi.

HAKİM: HÜRRİYET DELİL OLAMAZ

Dünkü duruşmada hakim Johann Müller başkanlığındaki mehkeme heyeti komiser Alexander Böhm'ü dinledi. Böhm Hürriyet gazetesinde yer alan Süleymaniye mahallesi muhtarının “Biz kimseden yardım almadık” ifadesini mahkeme heyetine göstererek, sanıkların yolsuzluk yaptıklarını söyledi. Mahkeme başkanı Müller ise gazete haberleri ile bu davanın yürümeyeceğini ifade ederek Böhm'ün daha gerçekçi delilleri anlatmasını istedi.

BELGE BULUNAMADI

Böhm yapılan incelemelerde Türkiye'de herhangi bir parti, başbakan ya da başbakanlığa para gönderildiğine dair bir belge ya da bulguya rastlamadıklarını kaydetti. Böhm buna karşın derneğin muhasebe işlerinden sorumlu Firdevsi Ermiş'in bilgisayarında Mehmet Gürhan'ın Türkiye'de 'başbakanlığa' teslim edilmek üzere ibaresi yer alan bir imzasız bir belgesini bulduklarını ve üzerinde miktar yazmadığını belirterek, “Ancak bu para ne başbakanlığa ne de başka bir yere gitmiş. Herhangi bir evrak yok. Tercümede 'başbakanlık' yerine 'başbakan' yazılmış. Miktarı belli olmayan paranın Tsunamide zarar görenler için Endenozya'ya gönderildiğini Ermiş'in ifadelerinden anladık” dedi.

TERCÜME HATASI

Sanık avukatlarının itirazı üzerine Mahkeme Başkanı Müller “Bizim için (Başbakan ya da başbakanlık ifadesinin) tercümesinin farkı olmayabilir ama Türkiye için çok önemli” diyerek, salonda bulunan tercümana sordu. Tercüman da doğrusunun başbakanlık olduğunu ifade etti.

AKMAN İÇİN DELİL YOK

Böhm, sanık Firdevsi Ermiş'in ifadesinde, “Zahid Akman ve Kanal 7 yöneticisi Zekeriya Karaman'a yıllar içinde 639 bin Avro para gönderildiğini söylediğini” ancak bu paraların kaydını gösterir belge olmadığını bildirdi. Böhm, “Akman'ın dernekle ilişkisi yoktu. Kuryelik yapıp yapmadığı da belli değil. Bunu bilmiyoruz” dedi.

Hatıra fotoğrafı da delil değil

Komiser Böhm, Erdoğan ile Mehmet Gürhan'ın çektirdiği fotoğrafı da delil mahkemeye sundu. Sanık avukatları ise 2002'de çekilen fotoğrafta Erdoğan'ın başbakan olmadığını ve Hürriyet Avrupa tesislerinin açılışı için Almanya'da bulunduğunu Kanal 7'yi ziyaretinde fotoğrafın çekildiğini belirttiler.

Türkiye'den hiç baskı gelmedi

Deniz Feneri davasının dünkü duruşması mahkeme başkanının ilginç bir açıklamasıyla başladı. Mahkeme Başkanı Joachim Müller, Türk basınında yer alan bazı haberlere atıfta bulunarak kendilerine yönelik bir siyasi baskı yapıldığına dair ifadeleri hatırlattı ve “Açık yüreklilikle söylüyorum ki hiç kimse bana baskı yapmadı ve hiçbir siyasi isimle de konuşmadım” dedi. Almanca'da kullanılan bir deyime gönderme yaparak 'Almanya'da saatler farklı işler' diye konuşan Müller, yargının bağımsız olduğunu ifade etti.

16.09.2008


----------------------------

said:
Hürriyet'e yargı tokadı

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Dr. A. Zahid Akman, Almanya'daki Deniz Feneri Derneği Davasıyla ilgili olarak, hakkında asılsız iddialar ortaya atan ve gönderdiği açıklamaları yayınlamayan Hürriyet gazetesine karşı açtığı tekzip davasını kazandı. Ankara 12. Sulh Ceza Mahkemesi'nin kararına göre, Hürriyet, 3 Eylül 2008 tarihinde 1. sayfada 'Weiss Holding'den Beyaz Holding'e' ve 18. sayfada 'Deniz Feneri Paraları Böyle Beyazlatılmış' başlıklı haberlerle ilgili olarak Akman'ın gönderdiği cevap ve düzeltme metnini yayınlayacak.


Bunları milliyet ve hürriyette göremedim. Bu yeni gelişmeleri yayınlamak yerine üstünü örtmek için özkök ve mehmet yılmazın başbakana olan sorularını öne çıkarmışlar. Umarım herşey ortaya çıkar , yüzsüzlerin yüzlerini ozaman görürüz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Yargıc siyasi kimseyle görüşmemiş ancak almanya'nın Türkiye büyükelçisine hem tayyip hemde bir bakan 2 kez davayı sormuş.
Bu davanın acele bitirilmesinin yararlı olacağını söylemişler.
tayyip ileri görüşlü doğanla arasının bozulacağını tahmin etmiş hemen bitsinde doğan üzerime gelmesin diye düşünmüş olacak.
Avrupada yasayan vatandaşlarımız aptal değil aslında gayet avrupada eğitim almış insan çoğu.Ancak bu deniz fenerinin tbmm baskanı basbakan tarafından desteklenmesi ödüller verilmesi fotoğraflar çekilmesi onları aldatmış olabilir.
Birde hala almanya ve Türkiye deniz fenerlerinin ayrı olduğunu düşünen varsa burdan kendisine 1 tutam aziz nesin gönderiyorum.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Almanya’nın Ankara Büyükelçiliği Sözcüsü Klemens Semtner, Büyükelçi Eckart Cuntz’un Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’le, bazı basın organlarında ileri sürülen tarihlerde görüştüğünü ancak görüşmelerin içeriğiyle ilgili yorum yapamayacaklarını söyledi.

Semtner, söz konusu haberlerde bahsedildiği gibi, “Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eckart Cuntz’un 22 Kasım 2007’de Başbakan Erdoğan’la ve 5 Aralık 2007’de Adalet Bakanı Şahin’le görüştüğünü” doğruladı. Sözcü Semtner, şöyle konuştu:

“Büyükelçi ile Başbakan ve Adalet Bakanı arasında bahsi geçen tarihlerde görüşmeler yapılmıştır. Ancak görüşmelerin içeriğiyle ilgili yorum yapamayız. Devam eden yargı süreçleriyle ilgili yorum yapamayız.”
Kaynak:ntvmsnbc



Başbakan hani tanımıyordu bu adamları haberi yoktu.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

^^ShadowSong^^ said:

ilter sarıer tarafından 2008-09-11 02:36:30 tarihinde yazılmış
bu yıl yıne yeniden
ben almanya malyanya bilmem arkadaş.bu yıl kurban parasını kendim kesme imkanım olmadığı için yine deniz fenerine yollayacağım.bu benim vicdanım ve hiç de rahatsız değilim.ben vicdanımda o kurbanın ve verilen paraların nerelere gittiğini biliyorum.sineklerle işim olmaz.bu yapılanlar tamamen kızılhaç probagandası.kimse duygulara gem vuramaz...selamlar



Yılmaz Özdil'in 17/09/2008 Hürriyet gazteseindeki yazısından:

......Gelelim Deniz Feneri’ne...

*

En çok kimin adı geçiyor?

Zahid "Ak"man.

Zekeriya "Kara"man.

Ak mı, kara mı, bugün yarın çıkacak ortaya... Deniz Feneri suçlu bulunursa, ne olacak? Malına-mülküne Alman devleti tarafından el konulacak... Peki, ne olacak o mal-mülk? Yani... Takkeli-takunyalı vatandaşlarımızın, Mehmetçik Vakfı dururken, "Bunlar Müslüman çocuklar" diyerek, cami avlusunda teslim ettiği paracıklar nereye gidecek?

Sıkı durun...

Kızılhaç’a!

*

Evet, Kızılhaç’a verilecek.

*

Hadi cümleten hayırlı ramazanlar...



Yazının başlığı: Vatikan sizinle gurur duyuyor.
kaynak
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu, Almanya’daki Deniz Feneri davasında ceza alan Mehmet Gürhan’ın, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman’ı, ‘Türkiye’deki tüm işlerinde vekil tayin ettiğini’ gösteren noter belgesini açıkladı....



http://www.milliyet.com.tr/Siyaset/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=994594&Kategori=siyaset&Date=23.09.2008&b=Almanya-Turkiye%20hattinin%20belgesi&ver=86

evet hicbir iliski yokmus canim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sir said:
istifa delay'i var adamlarda resmen..zahid akman daha ilk günden ayrılmalıydı görevinden, şaban dişli de öyle. orda durdukça etrafındaki herkesi zan altında bırakıyo.


Ve ortaya çıkmayacak belgeler çıkyor. İlk başta ayrılasalar bu kadar tantana olmazdı bence. Orda durdukça üstüne gidiliyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

NTV de uzun bir konuşması var.

Ntv

Bana göre suç kesinleşmeden istifa etmemeli , sebebini kendisi de söylüyor konuşmasında. Doğan medyasının retukten beklediği bazı kararlar var yayın hakları ile ilgili. Karasal yayın genişletme ve izinsiz yayın yapan bazı kanallarını meşrulaştırma gibi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

suç kesinleşince istifa olmaz, görevden alma olur zaten. ortada ciddi iddialar var, dedikodu veya söylenti değil, belgeler var, açılmış ve sonuçlandırılmış bir davada adamın adı geçiyo. bu kadar "kötü koku"ya rağmen orada oturmaya devam etmesi hem rtük'ün hem akpnin hem tayyibin itibarını zedeliyo.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...