Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

tv medya san sohret servet vs


vulga

Öne çıkan mesajlar

su konu ne zamandir benim de aklimi kurcaliyordu. meziyetsiz tiplerin haketmedigi sohrete, paraya, yasam standartina sahip olmasi, milyarlik sektorde kazanilan paralarin bu tipler tarafindan savrukca tuketilmesi falan (gerci halki tuketime lukse alistirmasa zaten o reklam ucretlerini alamazlar ama) cok verimsizce kaybolan paralar var. milyonlarin karsisina cikartilan tipleri gorunce sinirlenmemek elde degil. bir de entel sanatci kesimi var gerci entryde o konu ustunde durmus ki ona da katilmamak elde degil.

sizin de fikrinizi merak ettim bu entryde yazilanlarla ilgili


https://eksisozluk.com/entry/55806777

entry

şu salak başlığı akşam gördüm susacaktım ama hala yazan andavalları görünce dayanamadım.

ulan bu ülkenin başına gelen, dünyanın başına gelenlerin sorumlusu sözelcilerdir.

anca boş laf.

fikir akımı üretmişler binlerce. birinin tutarlılığı yok bilimsel açıdan. bakın ideolojik kavgalar bunlar yüzünden çıkıyor.

her yeri ele geçirmişler, bütün medya organları ellerinde, ne yapsalar büyük olay kabul ediliyor.

entelektüel olmak demek felsefecilerin yazdıklarını okumak demek, tiyatrocuların, sinemacıların ürünlerini izlemek, romancıların vs... bir dolu kuru gürültü kişinin kitaplarını okumak, resim heykel gibi güzel sanatlar mezunu tiplerin ürünleri ile ilgilenmek...

niye?

çünkü bunlar ellerindeki medya organları ile öyle anlattılar bize.

gazeteleri çıkaran bu sözelciler.

tv'leri işgal eden bu sözelciler.

bir tane götünü açmaktan başka meziyeti olmayan ünlü biri ölüyor diyelim anında teşvikiye'den kalkıyor devasa cenaze töreniyle. her kanal ana haberde gösteriyor. gazeteler çarşaf çarşaf haber yapıyor.

niye?

çünkü bunların kankası da ondan. kötü de olsa ekmek yiyolar ordan. ölmemesi lazım.

filmlere, dizilere bir bakın allasen. film içinde film, dizi içinde dizi, kitap içinde kitap övülüyor.

mesela babam ve oğlum filmine bakın. adam babası ile konuşuyor, ona bi oda ver baba sahnesinde ve kurduğu cümle şu "yeni filmler çıkacak izleyemeyeceksin, yeni kitaplar çıkacak okuyamacaksın". lan koca evrende ölmeden önce buna mı üzüldün amk?

hiç gördünüz mü? cern deneyine katılan, dünya çapında kullanışlı telefonları bilgisayarları icat eden, devasa yapıları yapan bilim insanlarının, ölümcül hastalıklara çare bulan kişilerin, bu alanda çalışma yapanların anıldığını. eserlerine atıfta bulunulduğunu gördünüz mü?

kıçı kırık artistlere ödül verilecek diye milyon dolarlık oscar ödüller, boktan şarkıcılara grammy törenleri vs.. düzenleniyor... ancak bilim insanları için yapılan nobeli neredeyse düğün salonunda yapacaklar. gösteren bile yok.

camus'un, marx'ın, hegel'in, kant'ın, bukowski'nin sözlerini paylaşmak entelektüellik, onların kullandığı teknik terimleri kullanmak aydın kimse olmak demekken, kimse tıpçıların, mühendislerin mesleki terimlerini kullanmakla hava atmıyor. bir latince konuşsan, makine diline, programlama diline girsen gündelik hayatta tek bir halt anlamazsın. ancak sözel bilimlerin teknik terimlerini kullanınca çok cool'sun çok havalısın.

ülkenin en büyük sorunu sözelcilerin iddiası bu.

lan ölümsüzlüğü bulsan dinler bitecek, senin dinci ateist kavgan bitecek. kaynakları sonsuzlaştıracak buluşları yapsan, ışınlanmayı bulsan savaşlar bitecek. her yerde yaşayabileceğin teknolojiyi geliştirsen kimse mutsuz olmayacak. sonsuz evrene sığamıyoruz. niye? çünkü bilimle değil de bu sözelci bokları ile ilgilendiğimiz için.

uyanın lan artık aptallar açın gözünüzü.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

üniversitelerde okutulan bölümlerin %90'ını kapatıp insanlara zorunlu farklı bir hizmet versek ülkeye çok daha faydalı olurdu. bakıyorsun herif 6 sene biyoloji okumuş, şimdi bankada veznedar. kardeşim 6 sene boyunca her gün uyanıp günde 6 saat gitar çalsan virtüöz olurdun. kitap okusan yazar olurdun. koşsan atlet olurdun, vucut geliştirsen manken olurdun. ama abuk subuk bir bir vakit kaybına sebep oluyoruz ve üstüne o işi yapmıyoruz bile. inanılmaz verimsiz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

"roket adam" said:

üniversitelerde okutulan bölümlerin %90'ını kapatıp insanlara zorunlu farklı bir hizmet versek ülkeye çok daha faydalı olurdu. bakıyorsun herif 6 sene biyoloji okumuş, şimdi bankada veznedar. kardeşim 6 sene boyunca her gün uyanıp günde 6 saat gitar çalsan virtüöz olurdun. kitap okusan yazar olurdun. koşsan atlet olurdun, vucut geliştirsen manken olurdun. ama abuk subuk bir bir vakit kaybına sebep oluyoruz ve üstüne o işi yapmıyoruz bile. inanılmaz verimsiz.


Besim Tibuk'un deyimiyle insan bir garip serseri hayvan, çok doğal ne kadar verimli olunsa dahi verimsizlik akıyor. Asıl verimsizlik iş hayatının kendisinde, asıl verimsizlik üniversitenin kendisinde, asıl verimsizlik üretim bandında, ekonomide. İnsanın temel amacı "bir şey" olmak olmamalı "bir şeyler" katmak olmalı. Günümüze neşe katmak, soframızı şenlendirmek, hayatımızı renklendirmek gibi birbirimize yaptığımız pozitif katkılar bence çok verimli işler. Bugün eğlendik, arkadaşlarla içtik güzel vakit geçirdik kimseye de zarar vermedik deliksiz bir uyku çektik diyelim bu verimsiz bir gün mü ? Bence eğlenen tüm şahıslar için son derece verimli bir zaman dilimi olmuş.

Türkiye'de Üniversite'nin katkısı da bu, sosyalleşme ortamı ve zemini yaratması ama bunun için fazlasıyla masraflı, diğer taraftan Türkiye gibi bir ülkenin kendi kendini kapatmaması için elzem. Gençler üniversite sayesinde sevişiyorlar Türkiye gibi bir ortamda bundan daha büyük bir verim, daha büyük bir eğitim olamaz. Gönül rahatlığı ile öpüşüp, gece de sevişebilme özgürlükleri var. Şayet senin dediğin gibi bir tablo olsaydı zaten yine dönüp dolaşıp çok daha büyük verimsizlik noktasına gelirdik.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ya tabii canım. eğitim verimsiz de diğer kısımlar verimli mi. o da ayrı bi mesele. üniversitelerin eğitimden ziyade türkiye gibi sosyal kafası gelişmemiş, geri kalmış ülkelerde sosyal ortama ilk adım olma gibi bir özelliği var. bazı insanlar karşı cinsle ilk defa aynı ortamda bulunuyorlar. falan filan.

yine de abuk subuk bölümlerin kapatılması taraftarıyım. tayvan kafasına girelim. heriflerin eğitim sistemi sırf mühendislik basıyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ekşi'deki elemanın yazdığı şey küllüm saçma.

So called sayısalcıların göremediği nokta şu; sosyal bilim diye adlandırılan şeyin işi insanla, toplumla. Pozitif bilim değil sosyal bilimler, yasa bulamaz, icat yapamaz. İşi de o değildir zaten. Feynman tersinden ele alarak değinmiş, sosyal bilimci iyi bir gözlemcidir aslında. Gözlemlerini yaptıktan sonra geriye kalan gözlemlerini doğru ve objektif bir şekilde analiz etmektir.

Bakın gözlemlerini objektif bir şekilde yapar demiyorum, pozitif bilimlerde mesela gözlemlerin de objektif olması gerekiyor. Ama sosyal bilimlerde gözlemler subjektif olabilir. Çünkü insan denilen varlık objektif değil, tam sayı değil, makine çarkı değil.

Pozitif bilimlerin işi insanla olmadığından (tıpın da işi insanla değil sosyal anlamda) uygulamacılar hadi bir nebze ama özellikle teori çalışanlar zamanla insan ve toplum kavramından kopuyor. Uğraştıkları şeyler çok önemli evet ama tek başına insanın sosyal yaşamına, toplumsal hayata bir şey katmıyor uğraşlarının sonuçları ya da en iyi ihtimalle ne kattığıyla ilgilenmiyor bilimci, çünkü hedefi bu değil. İşte sosyal bilimci bu noktada devreye giriyor.

OP'dan örnek vererek açıklıyım ne demek istediğimi; mesela sonsuz yaşamın sırrı bulundu diyelim, bunun insanlığa etkisi aslında nasıl olacak? Sonsuz yaşamın sırrını bulan bilim insanı sizce buna cevap verebilir mi? Bence veremez. Çünkü kendisi bir teolog değil, sosyolog değil, iktisatçı değil. Misal OP demiş ki sonsuz yaşam bulunsa ortada din kalmayacak, hiç alakası yok. OP muhtemelen sosyal bilimci olmadığından ve insanlık ve din hakkında sınırlı bilgiye sahip olmadığından böyle düşünüyor. Din kavramı ölümden sonrasıyla ilgili evet ama dinin dünyevi yönü ahiret yönünden daha önemli toplumlar için. Ha belki sonsuz yaşam bulununca semavi dinler yavaş yavaş önemini yitirecek vs. ama yeni dinler ortaya çıkacak, kültler ortaya çıkacak mesela; zaten müslümanlık ve hristiyanlık en yaygın iki din dünyada ama daha 2015 yıllık falan hristiyanlık bile; insanlar o iki dinden önce on binlerce yıl başka dinsel düşünce akımları altında yaşadılar; bin sene sonra da başka akımlar altında yaşayacaklar o dönemin özelliklerine göre.

Her neyse sayfalarca yazarım konu üzerine ama anlatmaya çalıştığım şey şu, pozitif bilimciler bir şeyler üretiyorlar, evreni ve kendimizi (biyolojik anlamda) tanımamız adına inanılmaz şeyler yapıyorlar ama toplumu tanımamız adına, kendimizi tanımamız, olayların üzerimizdeki etkilerini anlayabilmemiz adına hiç bir şey yapmıyorlar. Çünkü işleri bu değil, işin bu noktasında sosyal bilimciler var işte.

Açıklama ekliyim:

deadwoll said:

Gözlemlerini yaptıktan sonra geriye kalan gözlemlerini doğru ve objektif bir şekilde analiz etmektir.

Bakın gözlemlerini objektif bir şekilde yapar demiyorum, pozitif bilimlerde mesela gözlemlerin de objektif olması gerekiyor. Ama sosyal bilimlerde gözlemler subjektif olabilir. Çünkü insan denilen varlık objektif değil, tam sayı değil, makine çarkı değil.


Şöyle demiştim, yanlış anlaşılacak. Demek istediğim şu; sosyal bilimciler gözlem yaparken elbette istatistiki anlamda objektif olmak zorunda ama gözlemlerini belli bir bakış açısıyla yapacaktır kaçınılmaz olarak. Bu noktada gözlemleme şekli pozitif bilimlerdeki gibi objektif olmuyor. Mesela kadına şiddeti ölçen iki tane anket yapılsın diyelim, bu iki anket bilim adamının kadına şiddet hakkındaki farklı düşünceleri nedeniyle farklı hazırlanacaktır muhtemelen. Bu nedenle de elde edilen gözlem değerleri bilim adamının bakış açısına göre şekillenecektir. Yani aynı soruna değinen iki anket aynı örneklem için bile farklı sonuçlar verebilecektir. Ama iş anketlerin analizi noktasına geldiğinde bilim insanı objektif olmak zorunda. Atıyorum bu anketler yardımıyla elde edilen verilen lojistik regresyon yardımıyla incelenecekse, incelemeyi kim yaparsa yapsın aynı veri ve yöntemi uyguladığında aynı sonucu bulmak durumunda. Yukarıda bahsettiğim şey de bu.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sayisalci sozelci vs olarak insanlari siniflandirmak sacma..ozellikle tr de..ulkemizde zaten meslek secimi anaokuldan baslayarak insanlari yetenek ilgi alanlari ve gereksinimlerine yonlendiren basamaklardan gecmedigi icin tek parametrenin para kazansin oldugu insanlarin ne is yapiyorum ben ne yapacagim sorusunu ancak ise girdikten sonra sormaya basladigi sacma bir sistem oldugundan dolayi birseyci yok tr de..cogu insan esasinda hic islerinin olmadigi isleri meslek olarak yapiyorlar..cogu da hic memnun degil..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...